@galaksikadin
|
Umut Ali’den Narin’in dargın bir şekilde uyumasına gönlüm el vermemişti. Bu yüzden gönlünü alıp balkona çıktım ve sigara yaktım. Yavuz devamlı aramıştı. Kısa bir görüşme yapıp sonra arayacağımı söylemiştim. Narin de uyumuşken tekrar aradım. “Naber Yavuz” “İyidir senden naber” “Sağol” “Adamın ismini verecektin?” “Fırsatım olmadı kusura bakma açamadım telefonu” “Sorun değil dinliyorum” “Rüstem Çelik. Bu adamı araştırmanı istiyorum” dediğimde susmuştu. Derin bir sessizlikten sonra tekrar seslendim “Yavuz” “Efendim?” dedi kendini toparlayarak “Ne yapacaksın bu adamı?” “Sen araştır detaylarını yüzyüze konuşuruz. Ne kadar sürer araştırman Ankara’ya dönmeden önce bilgileri almam lazım” “Çok sürmez yarın elinde olur bilgiler” “Sağol kardeşim iyi geceler” dedim ve kapattım. İçeriden gelen ağlama sesiyle hızlıca içeri gittim. Narin ağlayarak bir şeyler sayıklıyordu. “Dokunma lütfen Murat. Yalvarırım yapma. Seni istemiyorum ben. İstemiyorum. İstemiyorum” Terlemişti. Yanına yaklaşıp hafifçe dokundum “Güzelim ben burdayım. Koruyorum seni. Hadi birtanem uyan” Gözlerini korkuyla açtığında bu haline içim parçalanmıştı. Kabuslarından koruyamıyordum onu. “Ali” dedi ağlayarak. “Burdayım birtanem, burdayım güzelim. Kabus gördün geçti. Bak burdayım” dedim ve yanına oturdum. Kafasını göğsüme yaslayıp kollarını belime doladı. Bir elimi beline sararak “Şşş geçti güzelim” dedim ve diğer elimle saçlarını okşadım. “Ali, bana dokunuyordu o adam. Pis elleriyle bana dokunmaya çalışıyordu. Seni çağırıyordum ama gelmiyordun sana bir şey yapmıştı. Ali ben çok korkuyorum” dedi ağlamaya devam ederek. “Sana hiç kimse dokunamaz buna izin vermem” “Ya sana bir şey yaparsa” “Hiç bir şey yapamaz bana korkma” “Ali babam nerede? Uzun zamandır görmüyorum onu. Bir şeyler mi yapacak” “Ne o ne de başkası sana dokunmaya bile çalışamaz. Sakin ol sevgilim. Burdayım bak yanındayım. Kollarımdasın, iyiyiz” dedim ve saçlarını öpmeye başladım. Benim yaptığım davranışlar mı etkiliyordu acaba kabuslarını. Daha dikkatli olmam gerekiyordu. “Koy kafanı hadi güzelim” dedim ve kafasını yastığa yatırdım. “Sende gel. Beni yalnız bırakma” dedi ağlamaklı ses tonuyla. Yanına yattığımda göğsüme kafasını koydu. Ellerim saçlarıyla oynarken nefes alışverişleri düzene girmişti. Uyuduğunu anladığımda üzerini daha çok örttüm. Saçlarıyla oynamaya devam ederek gözlerimi kapattım. Sabaha karşı uyandığımda Narin sırtını dönüp yorganı kafasına kadar kapatmış bir vaziyette uyuyordu. Yatakta doğrulup yüzünü açtım. Dağılmış saçlarını yüzünden çekerken elim boynuna değmişti. Sıcacıktı. Elimi alnına götürüp baktığımda yanıyordu resmen. Üzerindeki yorganı açtığımda mızmızlanmaya başladı. Yorganı arayıp bulamadığında gözlerini aralayıp baktı “Üşüyorum bana da ört yorganı” dedi mayhoş sesiyle. “Ateşin çıkmış. Kalk bi soğuk suyla duş al” “Hayır üşüyorum” dedi ve cenin pozisyonunda kendine iyice sarıldı. “Narin’im kalk hadi” dedim ve pozisyonunu bozmaya çalışarak yattığı yerden kaldırdım. “Gel sevgilim tutun bana” dedim ve belinden tutarak destek oldum. “Ali nolur bırak yatayım çok üşüyorum” “Ateşin var düşürelim ateşini öyle yatarsın” Mızmızlanarak banyoya doğru yürümeye devam etti. Banyoya girdiğimizde duşakabine soktum ve suyu ılık açtım. Rahatsız olmaması için kıyafetlerini çıkartmamıştım. Ayakta duracak hali olmadığı için bende onunla girdim. Kafasını göğsüme yaslayıp benden destek alıyordu. “Ali yeter çok üşüdüm” dedi ağlamaklı ses tonuyla. “Gel tamam” dedim ve tekrar belinden sarıldım. Havluyla iyice sarıp odaya götürdüm. İkimizin de üstü ıslaktı. Narin’i yatağa oturtup dolaba yerleştirdiği kıyafetlerinden alıp yanına ilerledim. Kolunu kaldıracak hali bile yoktu. O kadar bitkin duruyordu ki. “İzin verir misin?” dedim. Zar zor kafasını sallayarak izin verdi. Üstündeki geceliği çıkarttığımda sütyenle kaldı. Vücudundaki yara izlerine dokunduğumda ürpermişti. Üzerine geceliğini giydirip içinden ıslak sütyenini çıkarttım. Utangaç haliyle kafasını yere eğdi. “Ben banyoya gidiyorum sende altını değiştir” dedim ve saçlarından öpüp kendime kıyafet alarak banyoya gittim. Eşofman ve kısa kollu giyip banyodan çıktığımda altını değiştirmiş yatağa kendini bırakmıştı. Çantasının içinden tarağını alıp yanına oturdum. Kolundan tutup kaldırdım. Kıyamadığım saçlarını yavaş yavaş taramaya başladığımda gözleri kapalıydı. Sabit durmakta zorlandığı için göğsüme yaslandı. Saçlarını iki yanına ayırıp o şekilde taramaya başladım. Islak saçlarını kurutma makinasıyla kuruttuğumda isyan etmeye başlamıştı. “Yeter lütfen bırak uyuyayım” dedi. Gözlerini açamıyordu ateşten. Yatağa yatması için destek oldum. Üzerini örtecekken yorganı alıp koltuğun üstüne koydum. İçerisi yeterince sıcaktı. “Yorgan yok” dedi “Götürmüşler” “Ya kim götürmüş” dedi ağlamaklı ses tonuyla. Dokunsam ağlayacak vaziyetteydi şuan. “Kuşlar” “Alii” dedi kızar gibi. Yanına oturup sırtımı yatak başlığına yasladım. Gelip göğsüme yattı ve sıkıca sarıldı. Vücut sıcaklığımdan yararlanmaya çalışıyordu kendi çapında. Ellerimi sırtına koyup saçlarına öpücükler kondurmaya başladım. Titriyordu. Bir süre hareketsiz kalınca uyuduğunu anlamıştım. İyice büzülüp bana yapıştığında ateşini kontrol ettim. Hala ateşliydi hiç düşme olmamıştı. “Anne babam öldü” dedi uykusunda. “Ben öldürmedim anne. Ben-ben bilmiyordum” kabus görmeye başlamıştı yine. Daha fazla ilerlemeden müdahale etmek istedim. “Narin’im” dedim ve elimi yanağına koydum. Al aldı yanakları. O kadar masum o kadar tatlıydı ki öpmek istiyordum. “Güzelim kabus görüyorsun kendine gel hadi” dedim ve yanağını okşadım. Mırıldanarak kabusun etkisinden çıktı. Gözlerini açtığında dolu gözleriyle gözüme baktı. “Annem beni suçluyor” dedi ve gözünden bir damla yaş aktı. Akan yaşı parmağımla silerek “Senin hiç bir suçun yok. Sen en masumumuzsun” dedim ve alnından öptüm. Gözlerini kapatarak ağlamasını dindirmeye çalıştı. “Hastaneye gidelim ateşin çok çıkmış” dedim ve yataktan kalktım. Benim kalkmamla yana dönüp cenin pozisyonunda kendine sarıldı. Üzerimi değiştirip geldiğimde çoraplarını giydirdim. “İçimde bir şey yok” dedi utanarak. Dışarı böyle çıkmak istememişti. Ben o an düşünememiştim bunu. “Ne yapayım senin için?” “Kapıda bekler misin üstümü değiştireyim” “Tamam acele etme ama bir şey olursa seslen” dedim ve arabanın anahtarını alarak dışarı çıktım. Bir süre kapıda gelmesini beklediğimde mavi eşofman takımlarını giymiş saçlarını topuz yapmıştı. Yavaş adımlarla yanıma geldiğinde belinden tuttum hemen. Kafasını göğsüme yaslayarak ağırlığını bana bıraktı. “Çok üşüyorum” dedi masum sesiyle. Şirinlere benziyordu şuan. Kırmızı yanaklarını ısırasım vardı. Bir insan hastayken bu kadar tatlı olabilir miydi? Arabaya bindiğimizde kemerini taktım ve kendi koltuğuma oturdum. Dışarısı soğuk olduğu için arabanın içerisi de soğuktu. Kaloriferi biraz açıp arabayı hastaneye sürdüm. İçerisinin sıcaklığıyla daha çok mayışmış ve gözlerini kapatmıştı. Hastanenin önüne geldiğimizde arabadan montunu aldım ve kapısını açarak inmesini bekledim. İnip montunu giydiğinde sıkıca sarıldı ve elimi tuttu. Hastaneye girip sıra almıştık. Özel hastane olmasına rağmen burası da kalabalıktı. İnsanlar devlet hastanelerinde beklemeyi istemedikleri için özellere geliyorlardı bu yüzden burası da biraz kalabalıktı. Özellikle çocuk polikliniği daha çok kalabalıktı. Sıramızı beklerken bekleme salonundaki koltuklara oturduk. Kafasını omzuma koyup gözlerini kapattı. Karşımızda bir kadın ağlayan 2 yaş civarındaki kızıyla ilgileniyordu. Çocuk o kadar çok ağlıyordu ki annesi artık pes etmek üzereydi. Narin başını kaldırıp kadına baktı ve ayağa kalktı. “Nereye?” dedim. “Burdayım” dedi ve kadının yanına gitti. “Merhaba” dedi çocuğa sevimli bir sesle. Çocuk ilgisiz kalıp ağlamaya devam etti. “Dün geceden beri sürekli ağlıyor. Ateşi de hiç düşmüyor” dedi annesi. “İsmi ne?” “Irmak” “Irmak merhaba ben Narin” dedi ve çocuğun ilgisini kendi üzerine çekti. Irmak, Narin’e dolu gözleriyle baktı. “Gel bakalım” dedi ve kucağına aldı. Kendisinin gücü yoktu buna rağmen hiç düşünmeden annesinin yükünü hafifletmek istemişti. Kadın güvenerek Narin’e teslim etti çocuğu ve derin bir nefes aldı. Narin yanıma gelip oturdu. “Bak Irmak bu da Ali abi” dedi. Irmak, Narin’in göğsüne yaslanarak masumca bana baktı. “Merhaba Irmak” dedim ve elimi uzattım. Bu profil o kadar güzeldi ki bakmaya doyamıyordum. Bir gün belki bizde bu anları yaşayacaktık. Kadın tek başınaydı yanında kimse yoktu. Narin Irmakla oynarken bende onları izliyordum. Irmak ağlamayı bırakmış oyun oynamaya başlamıştı. Kadın koltuğa oturup Narin’e minnetle bakmıştı. Kadın sırasının geldiğini söyledi ve Irmak’ı almak için yanımıza geldi. “Çok teşekkür ederim Allah senden razı olsun” dedi kadın. “Ne demek bir şey yapmadım. Oyun oynadık sadece” “Ağlamaktan hem kendini perişan etti hem de beni. Bir türlü susturamadım” Kadın tekrar teşekkür edip gittiğinde Narin de yanıma tekrar oturdu. “Çok tatlıydı” dedi ve sevinerek gözlerime baktı. “Evet çok tatlıydı senin gibi aynı” dedim ve burnuna dokundum. Sıramız geldiğinde doktorun yanına gittik. Kontrol ettikten sonra kan tahlili istemişti. Laboratuvara kan tahlili vermek için gittiğimizde Narin tedirginlikle adım atıyordu. “Sakin ol” dedim ve elini daha sıkı tuttum. “Kan alırlarken elini tutacağım korkma” dedim. Koltuğa oturup kafasını elimize çevirdi ve oraya odaklandı. Hemşire kanı aldıktan sonra tekrar bekleme salonuna gittik. Yarım saat içerisinde kan sonuçları çıkınca doktorun yanına gittik. “Narin hanım kan değerleriniz çok düşük. Kanınızda enfeksiyon da mevcut şuanda. Size vitamin ve antibiyotik yazıyorum. Bu serumu da taktırıp eve gidebilirsiniz. İlaçlarınızı düzenli kullanın lütfen. İstirahat edip dinlenmeyi de unutmayın. Geçmiş olsun” dedi ve reçeteyi verip gönderdi. Serum takması için hemşirelerin yanına gittik. Boş bir sedyeye uzanıp kolunu açtı. Elimdeki montunu ayaklarına örttüm ve hemşirenin gelmesini bekledim. Gözlerini kapatıp yorgun bir şekilde kafasını çevirdi. Elimi saçlarına götürüp yanında olduğumu belli ettim. Hemşire gelip serum takıp gittiğinde yanına oturdum ve elini tuttum. Elimi sıkıca tutup uyumaya çalıştı. Onu bu halde görmek o kadar üzüyordu ki beni. “Sevgilim bir şeyler yemek ister misin?” “Hayır” dedi zorlukla. “Tamam çıkışta bir şeyler atıştırırız o zaman” dedim ve eliyle oynamaya başladım. “Ali midem bulanıyor” dediğinde hemşirenin yanına gidip kova tarzı bir şey aldım ve geri döndüm. Kusma ihtimaline karşı hazırlıklı olmam lazımdı. “Yavaş yavaş nefes al” dedim. Bir hemşire gelip serumuna mide bulantısı için iyi gelen bir ilaç katıp tekrar gitti. “Su alayım mı sana” “İstemiyorum gitme bir yere” dedi ve elimi daha sıkı tuttu. “Bitmedi mi hala” dedi tekrardan ve gözlerini açarak seruma baktı. “Güzelim daha yeni taktılar. Sen gözlerini kapat ben uyandıracağım seni” “Gitme ama bir yere olur mu?” dedi hüzünlü bir sesle. Hastalanınca çocuk gibi oluyordu ve nazlanması çok hoşuma gidiyordu. Elini öpüp “Hiç bir yere gitmeyeceğim kapat sen gözlerini” Masumca bakarak gözlerini kapattı. Bir süre sonra parmakları gevşeyince uyuduğunu anladım. Serum bitene kadar sürekli ateşini kontrol etmiştim. Ateşi düşmeye başlamıştı. Elini yavaşça bırakarak üzerimdeki ceketi çıkartıp üstüne örttüm. 1 saatin ardından serumu bittiğinde “Narin’im” dedim. Yavaş yavaş gözlerini açıp mayhoşça gözlerime baktı. Halsizlikten yüzü çok solgundu. “Güzelim gidip hemşireyi çağıracağım bitti serumun” dediğimde kafasını çevirip seruma baktı ve “Tamam” dedi. Hemşire serumu çıkartıp gittiğinde ceketimi giydim. Narin sedyede oturduğunda sersem gibiydi. Önünde diz çöküp ayakkabılarını giydirdim. Elinden tutup ayağa kaldırdım ve montunu giydirdim. Bana yaslanarak arabaya yürüdü. Koltuğa oturduğunda kemerini bağladım ve koltuğu rahat etmesi için geri yatırdım. Arabaya binip sürmeye başladığımda “Narin’im ne yemek istersin?” “Bir şey yemek istemiyorum uyumak istiyorum sadece” “Enerjin yok ama böyle iyileşemezsin ki” “Gerçekten bir şey yemek istemiyorum” “Tamam öyle olsun” dedim ve otele gittim. Normalde zorla da olsa yedirirdim ama şimdi hastaydı bu yüzden zorlamak istemiyordum. Yol üzerinde benzinlikte durup markete gittim. Çikolata ve vişne suyu alıp tekrar arabaya bindim. “Ne aldın ” dedi meraklı gözleriyle. Isırmamak için kendimi zor tutuyordum. “Çikolata aldım sana al bakalım iyi gelir belki” dedim ve çikolatasını verdim. Meyve suyunu da açarak içecek koyma bölümüne bıraktım. Arabayı çalıştırıp tekrar yola koyulduğumda çikolatasını yemem için uzattı. “Sen ye ben yemiycem” dedim Çikolatayı dudaklarına götürüp ısırdığında içim bir hoş olmuştu. Otele geldiğimizde arabadan inip odaya çıktık. Geceliklerini alıp banyoya gitti. O esnada bende eşofmanlarımı giymiştim. Yatağa uzandığımda yanıma yatıp kafasını göğsüme koydu. Ellerim belinde yerini bulurken “Nasıl hissediyorsun?” dedim. “Daha iyiyim teşekkür ederim” “Sen hep iyi ol meleğim” dedim ve saçlarından öptüm. Göğsümün tam ortasını öpüp daha çok sarıldı. “Seni çok seviyorum” dedi. Yaptığı şeyle çok garip bir duygu yaşamıştım. “Bende seni çok seviyorum güzelim. Çok seviyorum” dedim ve saçlarıyla oynamaya başladım. Çok sürmeden uyuyakaldığında bende gözlerimi kapattım.
Uyandığımda Narin yanımda yoktu. Panikle yataktan kalkıp lavaboya gittim. “Narin” diye seslendim. İçeriden kusma sesleri geldiğinde kapıyı açıp içeri girdim. “Ali git” dedi kendini toparlamaya çalışarak. Saçlarını tutamadığı için önüne geliyordu. Arkadan saçlarını tutarak diğer elimi sırtına koydum. Biraz daha kustuktan sonra elini yüzünü yıkadım ve kucağıma alarak yatağa götürdüm. Yatağa yatırıp üzerini örttüm. “Ben sana çorba alıp geleceğim” dedim ve saçlarından öptüm. Tepki vermeden gözlerini kapattı. Otelin lokantasına girip kapaklı bir kaba çorba aldım. Akşam olduğu için yemek saatiydi. Çorbayı alıp yukarı çıktığımda Narin uyuyordu. Yanına gidip ateşine baktığımda yine ateşi çıkmıştı. Yorganı üzerinden alıp çoraplarını çıkartım. Dolabına gidip tişört baktığımda bulamadım. Kendi dolabımdan tişört alıp yanına gittim ve elinden tutup kaldırdım. “Ali üşüyorum bari bu kalsın” “Olmaz ateşin çıkıyor sürekli” dedim ve üzerindekini çıkartıp kendi tişörtümü giydirdim. Tekrar yatacakken izin vermedim ve çorbasını içirdim. İlaçlarını da içirdikten sonra uyuması için izin verdim. Üzerimi değiştirip balkona çıktım ve sigara yaktım. Yavuz’dan haber bekliyordum. Tam onu düşünürken Yavuz aradı. “Efendim Yavuz” “Dediğin adamı araştırdım” “Güzel. Evet seni dinliyorum” “Telefonda mı konuşacağız. Bir kahve içeriz diye düşünmüştüm” “Narin hasta bugün çıkamam bir yere” “Nesi var?” “Kan değerleri düşük, grip olmuş muhtemelen hava çarptı” “Geçmiş olsun elimden ne gelirse yardımcı olurum biliyorsun” “Eyvallah sağol. Ben seni ararım hiç olmadı otele gelirsin” “Tamam” dedi ve kapattı. Yavuz da bir gariplik vardı ama çözememiştim henüz. Sigaramı söndürüp biraz daha oturdum. Odaya tekrar döndüğümde hala uyuyordu Narin. Yanına gidip uzandım. Elimi başımın altına koyduğumda dönüp sarıldı. Hemen kollarımın arasına alarak sıkıca sarıldım ve kokusunu içime çektim. Bugün yola çıkacaktık normalde ama daha ev işlerini halledememiştik bile. Bir kaç gün daha burada kalacaktık anlaşılan. Dayanamadım yazıp paylaştım bölümü🤍 Yarın biraz geç gelebilir bölüm. |
0% |