@galaksikadin
|
(Dans müzikleri bu olacak) Yunan mitolojisine göre, Olimpos dağında toplanan tanrılar mutluluğun sırrını saklamaya karar vermişler. Çünkü bulunduğunda değerinin insanlar tarafından bilinmesini istemişler. Tanrılardan biri, ''Onu, en yüksek dağın tepesinde saklayalım'' demiş. Bir diğeri, ''Yerin yedi kat dibine saklayalım'' önerisini sunmuş. Bir başka tanrı, ''Mutluluğun sırrını okyanusun en derininde saklayalım'' demiş. Nihayet bir tanrı harika bir öneri getirmiş; ''İnsanlar dağları, okyanusları, yerin yedi kat dibini keşfedecek zekaya sahip. Ama nedense bu zekayı kendilerini keşfetmeye, kendilerini tanımaya yöneltmiyorlar. Mutluluğun sırrını onların yüreklerine gömelim. Nasıl olsa oraya bakmayı akıl etmeyeceklerdir.'' Günün verdiği heyecanla erkenden uyandım. Gece de uyuyamamıştım zaten. Yattığım yeri toparlayıp kıyafetlerimi değiştirdim. Odadan çıkıp balkona geçtim ve gözlerimi kapatıp temiz havayı içime çektim. Arkamdan gelen kapı sesine dönüp baktığımda abim gelmişti. ‘’Günaydın’’ dedi. ‘’Günaydın abi’’ ‘’Nasılsın Narin?’’ ‘’İyiyim abi sen nasılsın?’’ ‘’Bende iyiyim. Seninle doğru düzgün konuşamadık’’ dedi ve yanıma oturdu. ‘’Konuşalım’’ dedim. ‘’Annemi anlatsana biraz’’ dediğinde gözlerim dolmuştu. ‘’Siyah saçları vardı. Diğer kadınlardan farklı bir güzelliğe sahipti. Ama çok yıpranmıştı. Bana başka çocukları olduğundan hiç bahsetmemişti. O adam çok dövdü annemi. Onun yüzünden öldü annem. Keşke burada olsaydı o da. Çocuklarını görseydi. Ne kadar zor şey be abi. Bir çocuğunun nerede olduğunu bile bilmiyorsun öldü mü yaşıyor mu haberin yok. Diğer çocuğun öldü diye söyleniyor toprağını kabulleniyorsun’’ ‘’En azından sen yanındaydın onun. Seni sevdi, başını okşadı, yanında uyudu. Kokusunu alabildin onun.’’ dedi ve kafasını yere eğdi. Kısık bir sesle ‘’Hiç fotoğrafı var mı?’’ dedi. ‘’Var ama o adamın evinde hepsi. Atmadıysa eğer odamda duruyor’’ dedim ‘’Anladım’’ dedi sadece ‘’Keşke böyle olmasaydı’’ dedim ve elinden tuttum. ‘’Sen benim kardeşimsin. Ben seni kardeşim olduğunu bilmeden önce de seviyordum. Kardeşim olduğunu öğrendim bir tık daha sevdim. Başın ne zaman derde girse, canın ne zaman sıkılsa ben hep senin yanında olacağım. Umut seni üzmez biliyorum. Kendimden çok ona güveniyorum ama eğer de farklı bir olaylar gelişirse kapım sana hep açık olacak bunu unutma’’ Gözümden akan yaşı silip ‘’Teşekkür ederim. İyi ki tanıdım seni’’ dedim ve sarıldım. ‘’Demek evleniyorsun he’’ dedi duygulu bir şekilde. ‘’Hep bir kız kardeşim olsun istemiştim. Küçükken seni dövmek, büyüdüğünde sana kol kanat germek. Erkek arkadaşların olunca onların eceli olmak istemiştim. Hiçbiri olmasa da düğününde yanında olacağım’’ ‘’Abim iyi ki varsın’’ dedim ve tekrar sarıldım. ‘’Aayhh yeter makyajım akacak kalk artık’’ dedi gülerek ve ayağa kalktı. Bahar tuvalette yine kusuyordu. Kahvaltı hazırladım ve hep beraber yedik. Sofrayı toplarken telefonum çaldı. ‘’Meleğim günaydın’’ ‘’Günaydıııınn’’ dedim sevinçli bir şekilde. ‘’Napıyorsun başladın mı hazırlanmaya’’ ‘’Yok kahvaltı yaptık hazırlanacağım’’ ‘’Elbisen geliyormuş şimdi aradılar beni’’ ‘’Aşk kuaföre götürseler olmaz mı? Bizde hazırlanıyoruz geçeceğiz zaten’’ ‘’Tamam bi arayıp söyleyeyim’’ ‘’Tamam canım’’ ‘’Narin’im’’ ‘’Efendim?’’ ‘’Seni özledim’’ ‘’Bende seni çok özledim ama az kaldı’’ ‘’Geçmiyor zaman. O kadar bağlandım ki sana kafamı her çevirdiğimde seni görmek istiyorum. Aldığım her oksijende kokun olsun istiyorum’’ ‘’Sen baya abayı yakmışsın’’ dedim gülerek ‘’Yandım yavrum. Yaktın beni’’ ‘’Narin hadi çıkıyoruz’’ dedi Bahar. ‘’Kapatıyorum’’ ‘’Tamam canım dikkat et’’ dedi ve kapattı. Telefonla konuşurken bir yandan da mutfağı toparlamıştım. Hazırlanıp aşağı indik ve arabaya bindik. Kuaföre geldiğimizde saç ve makyajım için beni hazırlamaya başladılar. Düğünün başlamasına son 2 saat kala hazırdım. (Makyaj) Kuaförün içerisinde Umut Ali’yi bekliyordum. Hakan abim yanıma gelip ‘’Prenses gibi olmuşsun’’ dedi. Gözleri mi dolmuştu onun? (Hakan abim) (Bahar) ‘’Sende çok yakışıklısın abicim’’ dedim. ‘’Ayh kız şımartma beni’’ dedi ve güldü. Hareketleri o kadar ikonikti ki. Abimle konuşurken Umut Ali kapıdan içeriye girdi. Yavaş adımlarla yanıma gelirken o kadar yakışıklı görünüyordu ki bir kez daha aşık olmuştum. (Umut Ali) Tam önümde durup gözlerimin en derinliklerine baktı. ‘’Çok güzelsin. Ben seni hak edecek ne yaptım’’ dedi. Minnetle gözlerine bakarken ‘’Çok yakışıklısın. Ben seni hak edecek ne yaptım’’ dedim. Yanağımdan tutup alnımı öptü. Sıcak dudakları tenime değdiğinde kendimi evimde hissetmiştim. “Seni seviyorum iyi ki hayatıma girdin. Sensiz yaşantımın bir önemi yokmuş. Hoşgeldin hayatımın anlamı'' dedi ''Seni seviyorum sevgilim'' Koluna girmem için uzattı. Koluna girip yavaş adımlarla dışarı çıktım. Umut Ali'nin arabasını süslemişlerdi. Ali'nin yardımıyla arka koltuğa oturduğumda o da yanıma gelip oturdu ve elimi tuttu. Abim ve Bahar'da ön tarafa geçtiklerinde abim arabayı sürmeye başladı. Hacer teyzelerin evinin önünde olacaktı kına. ''Acıktım ben'' dedi Bahar. ''Yemekler hazır olmuştur gidince yersin'' dedi Umut Ali. ''Bayadır kapı düğününe gitmiyorduk be özlemişim'' dedi Bahar. Bende çok seviyordum kapı düğünlerini. Pilav üstü döneri, plastik kırılan sandalyelerini, mahalle dedikodusunu, çocukların üst üste koyduğu sandalyelerin en tepesine oturmasını, davullu zurnalı yöresel düğünlerini hep sevmiştim. Ortamın atmosferi o kadar güzeldi ki. Keşke annem ve babam da burada olup görselerdi. Keşke babamın evinden telli duvaklı gelin olarak çıksaydım. Öz babamın evinden.. Hacer teyzelerin evinin önüne geldiğimizde masa ve sandalyeler dizilmiş bayrak asılmıştı. Davulcu gelin arabasını gördüğünde tokmağını davula vurmaya başladı. Misafirler gelmeye başlamıştı yavaş yavaş. Arabadan davul zurna eşliğinde indiğimde Hacer teyze de yanımıza geldi. ''Hoşgeldiniz'' dedi sevinç ve telaşla. Her şeyin dört dörtlük olması için uğraşıyordu. Evet bir zamanlar aramız bozulsa da şimdi iyiydik. Umut Ali yanıma geldi ve kolunu uzattı tekrar. Davul eşliğinde eve girdiğimizde oturma odasına geçip oturdum. Hamamda tanıştığımız kızlar yanıma geldi. Sohbet etmeye başladığımızda Umut Ali dışarı çıkmıştı. ''Ayakkabının altına ismimizi yaz'' dedi Cansu. Bahar kalem bulup getirdiğinde tek tek kızların ismini yazmaya başladım. İzel'de yanımıza gelip tebrik etti. İzel'e gülümseyip onunda ismini yazdım. Tam ayakkabımı giyecektim ki Yavuz abim odaya girdi. Sırıtarak onunda ismini yazdım. (Yavuz abim) Ayakkabımı giyip ayağa kalktım. ''Maşallah bu ne güzellik böyle'' dedi ve elimden tutup kendi etrafımda çevirdi. Utanarak teşekkür ettim ve sarıldım. ''Birbirimizi çok geç tanımış olsakta bundan sonra asla yalnız olmayacaksın. Her ne olursa olsun bir telefon uzağında olacağım. Her verdiğin kararın arkasında kapı gibi duracağım. Annemizi koruyamadım ama senin mutluluğun için elimden geleni yapacağım. Yüzün hep gülsün güzelim'' dediğinde gözlerimden akan yaşlara engel olamamıştım. Yavuz abimin de gözleri dolmuştu. Ağlamamak için kendini tutarken Hakan abim geldi. ''Yeter be çekil şurdan'' diyip kenara çekti Yavuz abimi. ''Prensesim'' dedi ve mutlulukla gözlerime baktı. ''Abim'' dedim ağlayarak. ''Nihal saçmalama makyajın bozulacak'' dedi gözlerinin doluluğunu gizleyerek. ''Ağlatmayın sevgilimi'' dedi Umut Ali ve yanıma geldi. Koltuğa oturup beni de yanına oturttu. 2 çocuk elinde yemeklerle yanımıza geldi ''Umut abi Hacer teyze gönderdi size'' dedi ve yemekelri bize verip gitti. Bahar açlıkla tabağını önüne alarak yemeye başladı. Pilav, döner, sarma, ayran ve baklava vardı. Bende çok acıkmıştım. Yemeğimi yemeye başladığımda Yavuz abim ve Umut Ali bir şey konuşuyorlardı. Hakan abimde Bahar'a yemek yemesi için eşlik ediyordu. Yemeğim bittiğinde Umut Ali bana eğilip ''Doymadıysan bir tabak daha isteyeyim'' ''Olur'' dedim. Gülümseyip az önceki çocuğa seslendi. ''Oğlum, yengene bir tabak daha yemek getir'' Çocuk gidip bir tabak daha yemek getirdi. ''Sen yemeyecek misin?'' dedim. ''Yok sevgilim az önce dışarda atıştırdık biz'' ''Tamam'' dedim ve yemeğimi yemeye başladım. Misafirler yanıma gelip ''Hayırlı olsun'' diyorlardı. Hacer teyze her biriyle tek tek ilgileniyordu. Düğün saati geldiğinde davulcu halay çalmaya başladı. Umut Ali'nin koluna girerek dışarıda bizim için ayrılmış masaya gittik. Dışarısı o kadar kalabalıktı ki adım atacak yer kalmamıştı mahallede. Herkes katılım sağlamıştı. Kadınlar halay çekmeye başladıklarında Bahar gelip elimden tuttu ve halaya kaldırdı. Başa geçip elime halay mendili tutuşturduklarında artık beni tutabilene aşk olsundu. Davul ve zurnadan hariç çalgı da kurulmuştu. Misket çalmaya başladıklarında Hakan abim Umut Ali'yi kaldırıp karşıma getirdi. Umut Ali ağır ağır oynamaya başladığında ben gayet cilveli cilveli oynuyordum. Hakan abim ve Bahar yanımızda karşılıklı oynuyorlardı. Hakan abim o kadar güzel oynuyordu ki saatlerce izleyebilirdim onu. Yavuz abime baktığımda bir köşede oturmuş bizi izliyordu. Yanına gidip elinden tuttum ''Kardeşinin düğününde oturacak mısın?'' dedim ve ayağa kaldırdım. İtiraz etmeden o da gelip oynamaya başladı. O kadar mutluydum ki şuanda tüm geçmişim geride kalmış gibiydi. Misket bittiğinde yorulduğumuz için yerimize oturduk. Hakan abim çalgıcıya bir şeyler öyledi ve yanımıza gelip Umut Ali'yi ayağa kaldırdı. Zeybek çalmaya başladığında Yavuz abim, Hakan abim ve Umut Ali ceketlerini çıkartıp ortaya geçtiler. Kollarını iki yana açıp etraflarında dönmeye başladıklarında gözlerim dolmuştu. Kollarını sallaya sallaya oynamaya başladıklarında yavaşça yere eğildiler. Tek dizlerini yere vurduklarında Umut Ali gözlerini gözlerimden ayırmıyordu. Elini yere dokundurup yavaşça ayağa kalktılar tekrardan. Çalgıcı ''Alkışlar neredeee'' diye bağırdığında tüm mahalleliden alkış ve ıslık nidaları kopmaya başladı. Tüylerim diken olmuş gözlerim dolu dolu izliyordum. Müzik bittiğinde ayağa kalktılar selam verip yerlerine oturduklarında elime peçete alıp alnını sildim Umut Ali'nin. Aşk, sevgi, merhamet içimde yaşadığım tüm güzel duygularımı ona sundum. Yavuz abim elinde viski bardağıyla geldiğinde Umut Ali'ye uzattı ''İyi gelir'' dedi. Umut Ali izin alır gibi bana baktığında Onay verdim. Çok hoşuma gitmişti bu yaptığı. Abimin elinden bardağı alıp kafasına dikti. ''O adamdan içki konusunda çok çektiğini biliyorum. Artık tek değilim hayatımda sen varsın. Bu yüzden her defasında senden izin alacağım'' ''Teşekkür ederim. Bu kadar düşünceli olmanı çok seviyorum'' ''Bende seni çok seviyorum'' ''Gelin hanım hazırlıklarınıza başlayın lütfen. Kına yakılacak'' diyerek anons ettiler. Baharla beraber yerimden kalkıp içeriye geçtim. Umut Ali'nin sırtına yeşil duvak takıp benimde yüzüme kırmızı duvak örttüler. Kızlar ellerine mum taktıklarında Umut Ali'nin koluna girdim ve şarkı eşliğinde sırayla dışarı çıktık. Şarkı çaldığında iki sandalye etrafında dönmeye başlamıştık. Kınayı getir aney (2x)Bu gece misafirem Sandalyelere oturuduğumuzda kızlar etrafımızda tekrar dönmeye başladılar. Söğüt dalı kuş dili (2x)Baş açık yalın ayak Şarkı bittiğinde kızlar etrafımızda halka oldular ve diğer bir şarkı çalmaya başladı.
Uçan da kuşlara malum olsun Gelinler kına gecesinde annesinden ve babasından ayrıldıkları için bu şarkıda ağlarlardı. Ben ise hiç kavuşmadığım babam için ve erken kaybettiğim annem için hüngür hüngür ağlamaya başlamıştım. Babamın bir atı olsa binse de gelse Uçan da kuşlara malum olsun Umut Ali elimi tutup destek olmaya çalıştı. Ben hem annemi hemde babamı çok özlemiştim. Elime kına yakmaya başladıklarında Bahar elimi açmamam için beni uyardı. ''Hacer hanım, gelin elini açmıyor'' diye bağırdı bir kadın. Hacer teyze elinde bir tane tam altınla gelip avucuma koydu. Elime kına yaktıklarında Umut Ali'nin de serçe parmağına kına sürmüşlerdi. Hacer teyze bana sarıldığında tutmaya çalıştığım gözyaşlarım tekrar akmaya başladı. Hakan abimin ve Yavuz abimin kenarda beklediklerini gördüm. Hacer teyzeyle sarılmamız bittiğinde Hakan abim yavaş yavaş yanıma geldi. ''Hep mutlu ol güzelim'' dedi ve sarıldı. Kendimi daha fazla tutamayıp tüm gözyaşlarım firar etmişti. Benim ağlamamla herkes ağlıyordu. Hakan abimde ağlamaya başlamıştı. Bahar gelip Hakan abimi zorla ayırdığında Yavuz abim geldi. ''Gülen yüzün hiç solmasın'' dedi ve o da sarıldı. Heybetli, dik başlı, yıkılmaz Yavuz abim gözyaşlarını saklamadan ağlamaya başladı. ''Sen bize annemin emanetisin'' dediğinde mümkünmüş gibi daha çok ağladım. O kadar sıkı sarılıyordu ki bana ayırmak mümkün değildi. Umut Ali ayağa kalkıp Yavuz abimin omzuna dokundu. ''Yavuz tamam'' dedi. Yavuz abim geri çekilip Umut Ali'ye de sarıldı ve ''Üzme onu'' dedi ''Ben kendimi üzerim onu asla üzmem gözün arkada kalmasın'' dedi Umut Ali. ''Sana emanet'' ''Başımın üstünde'' Yavuz abim geri çekildiğinde Umut Ali duvağımı kaldırıp gözyaşlarımı sildi ve alnımdan öptü. Umut Ali'nin boynuna sarıldım. Kollarını belime sarıp sıkıca sardı. ''Bugün bizim günümüz bu kadar ağlama. Gören de seni istemiyor sanacak'' dediğinde gülümseyip geri çekildim ve kendimi toparlamaya başladım. Oturduğumuz sandalyeleri kaldırdıklarında dans müziği çalmaya başlamıştı. (Pov: Dans müziği) Kollarımı Umut Ali'nin boynuna doladım. Belimi elleri arasına alıp sallanmaya başladık. Bir o kadar mutlu, bir o kadar da hüzünlüydüm. Yavaş yavaş müzik eşliğinde dans ediyorduk. Müzik bittiğinde çalgıcı anons etti "Gelinin büyük abisini piste alalım lütfen. Bir de onlar dans etsinler bakalım" Umut Ali yerine geçip oturduğunda Yavuz abim geldi. Ellerini belime koyduğunda bende omuzlarına koymuştum ellerimi. Şarkı başladığında ritimle beraber bizde dans etmeye başladık. Karşımda sanki bir baba edasıyla duruyordu. Gözlerim dolmaya başladığında engel olmak istemedim. Şimdi akmaları lazımdı onların. Şimdi aksınlar ki sonra akmamaları gerekiyordu. Mutlu olacaktım artık. Kafamı abimin göğsüne koydum ve babamı hayal etmeye çalıştım. Yavuz abime mi benziyordu, Hakan abime mi acaba. Yaşasa beni de sever miydi? Müzik bittiğinde tekrar oyun havası çaldı. Roman çalmaya başladıklarında Hakan abim bir anda yanımda belirerek "Oyna kızzz salllaaaa yandan yandan oh ohhh" dedi ve kıvırmaya başladı. Abilerim sayesinde o kadar güzel bir gün geçirmiştim ki. Oynamaktan ayaklarımız ağrımaya başlamıştı. Yarın düğünümüz vardı ve sonrasında evimize kavuşacaktık. Kendi yuvamıza. Düğün bittiğinde misafirlerle vedalaştık. Yorgunuktan kendimi sandalyelerden birisine bıraktığımda Umut Ali yanıma geldi ''Yavrum'' Hafif sarhoş olmuştu. Düğün boyunca hiç oturmadan oynamıştm. Umut Ali de çok sık olmasa da benimle beraber oynamıştı. Hakan abim hiç oturmadan baş halay çekmiş, her müziğin ortasında oynamıştı. ''Seni Hakan'lara götüreceğiz yarın onun evinden almaya geleceğiz seni. Bu son ayrı gecemiz olacak'' dedi ve alnımdan öptü. ''Gidelim artık evimizi özledim ben'' dedim ve gülümsedim. ''Ben seni daha çok özledim'' dediğinde Hakan abim yanımıza gelip ''Çocuklar burayı toparlıyorlar hadi gidelim biz'' dedi. Hacer teyzeyle ve Yavuz abimle vedalaşıp arabaya bindiğimizde Hakan abim arabayı sürdü. Yavuz abim sabah erkenden geleceğini söylemişti. Onlara gitmem için davet etse de Hakan abim göndermemişti. Eve geldiğimizde Umut Ali eve kadar yardım etti. ''Tamam sağol damat gerisini biz hallederiz sen evine dön'' dedi Hakan abim ve Umut Ali'yi eve almadı. ''Eve geçince mesaj at. Dikkatli sür arabayı olur mu?'' dedim. Hakan abim içeri girdiğinde kapıda Umut Ali'yle yalnız kalmıştık. ''Olur'' dedi ve dudaklarımdan öptü. ''Aliii'' dedim etrafıma bakarak. ''Kapat hadi kapıyı'' dediğinde kapıyı kapattım ve kaldığım odaya gittim. Bahar'ın yardımıyla üzerimi çıkartıp kendimi banyoya attım. Çok yorulmuştum. Saçlarımı bile kurutmadan kendimi doğru yatağa attım. Umut Ali: Eve geldim sevgilim Siz: Tamam aşk. İyi geceler Umut Ali: Rüyanda bizi gör. Çünkü ben öyle yapacağım. İyi uykular meleğim Telefonun alarmını ayarladım ve yastığın altına koydum. Bugünü atlatmıştım darısı yarınaydı.. --------- 🦋 -------- 🦋 --------- Düğüne son 1 gün🥳 Bölümü nasıl buldunuz? Biraz kısa oldu gibi. Yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın lütfen 🙏🏻 💜 Kontrol edemeden atıyorum hatalarım için şimdiden özür dilerim🩷 İyi okumalar💃🏻🫶🏻 |
0% |