Yeni Üyelik
32.
Bölüm

30. Bölüm - Merak

@galaksikadin

Düğün yorgunluğu, hastane telaşı derken sonunda evimdeydim.

Ait olduğum yuvamda, huzurlu kollar arasındaydım.

Gözlerimi açtığımda Umut Ali’nin kolları arasındaydım. Yerimden yavaşça kalkarken gözlerini açtı. ‘’Nereye?’’ dedi.

Dudaklarından öpüp ‘’Kahvaltı hazırlayacağım uyu sen’’ dedim ve yataktan kalkıp üzerimi değiştirdim.

Lavaboya gidip işimi hallettikten sonra mutfağa gittim ve içeriye ses gitmesin diye kapıyı kapattım.

Camı açtığımda dışarıdan gelen soğukluk ve temiz hava iyi gelmişti.

Lazım olan malzemeleri çıkartıp kahvaltı hazırlamaya başladım. Yemek yapmayı seviyordum. İnsan kendi evinde yaptığı her şeyde daha bir rahat oluyordu. Ben bunu yeni anlıyordum.

Kendimi kaptırmış bir şekilde hazırlık yaparken mutfağın kapısı açıldı.

‘’Günaydın’’ dedi Bahar

‘’Günaydıın’’ dedim neşeyle.

‘’Mis gibi kokuyor. Ellerine sağlık’’

‘’Gel otur sen hazır her şey’’

‘’Hakan’ı da uyandırayım’’ dedi ve oturma odasına gitti. Bende odaya gidip Umut Ali’nin başında durup seslendim

‘’Ali kahvaltı hazır’’

‘’Yiyin siz’’ dedi homurdanarak.

‘’Acıkmadın mı? Dünden beri doğru düzgün yemek yemiyorsun’’ dediğimde elimden tutup üzerine çekti.

‘’Seni yesem olur mu?’’ dedi ve dudaklarımı öptü.

‘’Olmaz o kadar şey hazırladım hadi kalk’’ dedim sakallarıyla oynayarak.

‘’Uykum var ama benim’’ dediğinde yanına uzanmam için yatağa çekti.

‘’Uyu istersen sen. Ben uyandırırım sonra’’ dedim ve yanağından öptüm.

Telefonu çaldığında komodine uzanıp kimin aradığına baktım.

Yavuz abim arıyordu.

‘’Aç hoparlöre al’’ dedi ve belimden sarıldı.

‘’Efendim Yavuz?’’

‘’Adamı araştırdım’’

‘’Dinliyorum’’ dedi ve telefonu alarak yataktan kalktı. Bende kalkıp yatağı düzenledim.

Umut Ali kapatmak üzereyken abimi de kahvaltıya çağırdı.

‘’Gelecek mi?’’ dedim. Gelmesini bende istiyordum. Onlarla doğru düzgün vakit bile geçirememiştim.

Abim olduklarını öğrendikten sonra düğün telaşı sonrasında da Bahar’ın olayı derken doğru düzgün birbirimize alışamamıştık.

‘’Geliyor bu taraflardaymış zaten’’ dedi.

‘’Tamam’’ dedim ve odadan çıkacakken kolumdan tutup kendine çekti.

‘’Nereye’’ dedi sırtımdan sarılarak.

‘’Mutfağa gidiyorum’’ dedim

‘’Sebep’’

‘’Son hazırlıkları da yapayım kahvaltı hazır. Bahar da uyandı zaten acıkmıştır’’ dedim ve ona dönüp kollarımı boynuna doladım.

‘’İnsanın kendi evinin olması ne kadar güzel bir duyguymuş. Ben bu evi çok sevdim’’ dedim.

‘’Hımm öyle mi’’ dedi ve burnumun üstünden öptü ‘’Bu ev seninle güzel’’

Kapı çalmaya başladığında ‘’Kapı çalıyor’’ dedim

‘’Duydum’’ dediğinde Ali’den ayrıldım ve kapıya bakmak için odadan çıktım.

Kapıyı açtığımda Yavuz abim gelmişti.

‘’Hoşgeldin abi’’ dedim ve sarıldım.

‘’Hoşbuldum güzelim nasılsın?’’

‘’İyiyim sen nasılsın?’’

‘’İyiyim uğraşıyoruz işte’’ dediğinde ceketini alıp astım.

Umut Ali üstünü değiştirip odadan çıktı ve abimin yanına geldi.

‘’Hoş geldin Yavuz’’

‘’Hoşbuldum. Sabah sabah sizi de rahatsız ettim’’

‘’Olur mu öyle şey seninde evin burası’’ dedi Umut Ali.

Evet onun da eviydi. Hem maddi hem manevi.

Hakan abim odadan çıktığında Bahar da geldi

‘’Günaydın’’ dedi Hakan abim

Hepimiz ‘’Günaydın’’ dediğimizde ‘’Sofra hazır hadi gelin’’ dedim ve mutfağa gittim.

Herkes yerlerine otururken çaylarını doldurdum ve bende oturdum,

‘’Sen ne ara uyanıp da bu kadar hazırlık yaptın?’’ dedi Hakan abim.

‘’Erken uyandım biraz’’

‘’Ellerine sağlık’’ dedi hepsi tek tek.

‘’Afiyet olsun’’ diyerek gülümsedim.

Kahvaltımızı yaparken Bahar’ın morali yerine gelsin diye eğlenceli şeylerden bahsediyorduk. Biraz toparlanmış gibiydi. En azından rahatlamıştı.

Çok zor bir durumdu. Bebeğin öldü diyerek yaşayan bebeğini alacaklardı. Annelik içgüdüsüyle izin vermeyerek emin olmak istemişti. İyi ki güçlü davranmıştı.

Kahvaltımız bittiğinde abimler ve Umut Ali balkona çıkmışlardı. Bende masayı toparlamak için kalktığımda Bahar da bana yardım etmek istedi fakat izin vermedim ve yatması için gönderdim.

Umut Ali’den

Yavuz’a sigara paketini uzattığımda Hakan’da aldı ve kendine de sigara yaktı.

Çok nadir zamanlarda içerdi. Şuanda da sinirliydi bu yüzden yakmıştı sigarayı.

Onun yerine kendimi koydum nasıl olur diye. Narin’i o halde görmek, sağlıklı bebeğimin aldırılması için ısrar edilmesi beni delirtirdi. Hakan, Bahar’ın hatırına gitmemişti ama ben dinlemeden o adamın eceli olurdum.

Hakan bana göre sakin bir yapıya sahipti. Ama sinirlenince onun da tersi kötüydü.

‘’Adamı araştırdın mı?’’ dedi Hakan

‘’Araştırdım’’ dedi Yavuz

‘’Dinliyorum’’ dedi ve derin bir nefes çekti sigarasından.

‘’Bizim depolardan birisine aldık. Biraz konuşturduk fakat arkasında kimin olduğunu söylemedi.’’

‘’Şerefsiz. Masum bir cana kıyacaktı’’ dedi ve yumruklarını sıktı. Büyük tepkiler vermeden kaçınıyordu. Bahar’ın bu konu hakkında düşünmemesi gerekiyordu. Durumu yine kötüleşebilirdi. Bizde bu yüzden yanında bu konu hakkında konuşmayacaktık.

Narin balkona gelip bize kahve getirdi.

‘’Eline sağlık’’ dediğimde tebessüm ederek tekrar içeri geçti.

Onun gibi birisi hayatımda olduğu için o kadar şanslıydım ki. Boş evi, gülen yüzüyle sıcacık bir yuvaya çevirmişti.

‘’Gidip öğrenelim o zaman kimmiş bu adam. Ne istemiş bizden’’ dedi Hakan ve kahvesinden bir yudum aldı.

Bir zamanlar Hakan, Yavuz’la çok takılıyordu. Bu tür işleri az çok biliyordu. Bende arada sırada giderdim yanlarına. Pek ilgimi çekmediği için uzak durmuştum. Daha sonrasında Hakan Bahar’la evlenince Yavuz’un işlerine karışmayı bıraktı.

‘’Nereye gidiyorsun sen?’’ dedim

‘’Eve dönüyoruz’’ dedi Hakan

‘’Sen gidiyorsan git Bahar’ı göndermiyorum bir yere’’ dedim ve sigaramı içtim.

‘’Evde daha rahat dinlenir’’

‘’Tek başına nasıl dinlenecek kız. Sen işe gidiyorsun, sırf sen akşam aç gelicen diye kalkıp yemek yapar sana. Gün içinde bende yokum zaten Narin’le kalsınlar burda.’’

‘’Sen başlıyor musun işe?’’ dedi Yavuz.

‘’Evet yarın başlıyorum’’

‘’Baya izin verdiler sana’’ dedi Yavuz.

‘’Senelerdir aynı şirketteyim. Doğru düzgün izinlerimi kullanmadım mecbur verecekler’’

‘’Harbi olum lan sen senelerdir çalışıyorsun’’ dedi Hakan.

‘’Yapacak bir şey yok’’ dedim ve kahvemi bitirdim.

‘’Ben bugün gidiyorum o zaman Ankara’ya’’ dedi Hakan.

‘’Öğleden sonra beraber çıkarız’’ dedi Yavuz.

Ben gitmeyecektim çünkü kızlar tek kalıyorlardı. Her an bir şey olur diye yanlarında olacaktım.

Hakan, Bahar’a gideceğini söylediğinde Bahar gitmesini istememişti.

‘’O şerefsiz bebeğimize kıyıyordu. Senin psikolojinle oynadı yanına kar bırakacağımı mı sanıyorsun’’ dedi Hakan sinirlenerek.

Bahar gözleri dolarak ‘’Beni de götür o zaman’’ dedi.

Hakan’ı yanında istiyordu. Şuan psikolojisi gerçekten iyi değildi. Zor bir durum atlatmıştı. Kaybetmekten korktuğu için eli sürekli karnındaydı.

‘’Bahar’ım yol seni çok yorar. Orada işe gideceğim sen tek kalacaksın evde, benimde aklım sende kalacak’’ dedi ikna etmeye çalışarak.

‘’Ali’de işi gidecek bende evde yalnız kalacağım. Bilmediğim bir şehir. Vakit geçiririz hem’’ dedi Narin.

Bahar zorla da olsa kabul etti.

Hakan, Bahar’la vedalaştıktan sonra aşağı indi. Yola çıkacaklardı.

‘’Narin’im benim de biraz işlerim var onları halledeyim. Sizde rahat rahat takılırsınız. Bir şeye ihtiyacınız olursa beni ara siz çıkmayın dışarı dinlenin’’ dedim ve yanağından öpüp ceketimi alarak dışarı çıktım.

‘’Sana emanet’’ dedi Hakan.

‘’Gözün arkada kalmasın. Dikkat edin’’ dedim ve omzuna destek olup vurdum.

Narin ve Bahar evde rahat olsunlar diye evden çıkmıştım. Biraz dolanır eve geri giderdim.

Yazar’dan

5 saat sonra Ankara

‘’Kimin köpeğisin lan sen’’ dedi ve karşısında baygın halde duran adama yumruğunu attı.

Yavuz, depoda bulunan sandalyelerden birisine oturmuş Hakan’ı izliyordu. Yavuz gelmeden önce adamın ağzını yüzünü dağıttırmıştı. Hakan da geldiklerinden beridir adamı dövüyordu.

‘’Abi dediğin şeyi araştırdık’’ dedi çalışanlardan birisi. Yavuz genç adamı dinledikten sonra gönderdi ve ayağa kalktı.

‘’Hakan’’ dedi ve yanına gitti. ‘’Yorulmadın mı oğlum?’’

‘’Bu amına koyduğumun oğlu konuşana kadar durmak yok’’ dedi ve tekrar yumruk attı.

‘’Doktorr Ahmeeett’’ dedi Yavuz uzatarak.

‘’Karın ve çocuğundan haberin var mı?’’ dediğinde doktor Ahmet’in gözleri fal taşı gibi açıldı.

Hakan adamın yüz ifadesini görünce geri çekildi ve Yavuz’a müsaade etti.

‘’Ne karısı ne çocuğu’’ dedi Ahmet bilmemezlikten gelerek. Bulmuş olamazlardı. Söz vermişti ailesini koruyacağına.

‘’Salağa yatma Ahmet. Oğlun okuldan çıkmış eve gidiyormuş bak şuan. Ah zavallı karın, karnı burnunda, oğluyla baş etmeye çalışıyor. Ama babası nerede? Aaa işte buradaymış. Birilerinin köpekliğini yapıyormuş’’

‘’Dokunmayın onlara’’ dedi Ahmet bağırarak.

Yavuz adamın çenesinden sert bir şekilde tutup kendine çevirdi ‘’Söyle lan kim dedi sana bunu yapmanı. Konuş’’ diye bağırdığında depoda sesi yankılandı.

‘’Tanımazsınız’’ dedi Ahmet

‘’Ben istedikten sonra tanımadığım kimse olmaz. Seni de tanımıyordum ama bak artık tanıyorum’’ dedi Yavuz adamın çenesini daha sıkı tutarak.

‘’Dokunmayın onlara’’ dedi Ahmet

‘’Biraz daha böyle devam edersen karın ve çocuğuna unutulmaz an yaşatacağım’’ dedi bağırarak.

Yavuz ne kadar mafya da olsa kadınlara ve özellikle de çocuklara asla dokunmaz, dokunanın da canına kıyardı. Amacı sadece adamın kırmızı çizgisine basmaktı.

‘’Nazım diye birisi’’ dediğinde Yavuz biraz düşündü.

‘’Soyadı ne?’’ dedi Hakan.

‘’Nazım Kalender’’ dedi adam.

‘’Narin’in üvey babası’’ dedi Hakan sinirlenerek.

‘’Neden istedi lan bunu senden’’ dedi Yavuz.

‘’Bilmiyorum o da başka birisinden emir alıyor. Bana gelip teklif ettiğinde çok para verdiler. Zor durumdaydım aileme bakamıyorum’’ dedi Ahmet.

‘’Alnının teriyle çalışmaktansa milletin çocuklarını öldürürüm parasını mı yerim dedin şerefsiz’’ dedi ve yüzünün tam ortasına yumruk attı Yavuz. Adam yumruğun etkisiyle geri düştüğünde Yavuz eline bulaşan kanı cebinden çıkarttığı peçeteye silip adamın yüzüne fırlattı.

Hakan sinirini alamamış bir şekilde adama tekmeler savururken doktor Ahmet bayılmıştı.

‘’Gidelim bir de şuna hesap soralım’’ dedi Yavuz ve gömleğinin kollarını düzeltip depodan çıktı.

‘’Abi adamı ne yapalım?’’ dedi çalışanlardan birisi.

‘’Ne ekmek ne su verin. Yatsın öyle’’ dedi Yavuz.

Arabaya binip Nazım’ın oturduğu mahalleye gittiklerinde ilk önce kahveye baktılar. Kahvede yoktu. Az ileride bulunan taksi durağına baktılar fakat burada da yoktu.

Nazım’ın önceliği burası olduğu için ilk buraya bakmışlardı. Kaldığı eve gittiklerinde Hakan kapıyı yumruklamaya başladı.

‘’Nazım aç lan kapıyı’’ diye bağırarak kapıyı kırar gibi vuruyordu.

Birkaç yumruk darbesinden sonra kapı açıldı. Nazım üstünü zar zor giymişti belliydi.

‘’Ne vuruyorsun lan kapıya öyle’’ dedi Nazım artistlik yaparak.

‘’Ecelin geldi Nazım’’ dedi ve içeri girdi Hakan. Nazım durdurmaya çalışsa da umursamadan içeri girdiler.

‘’Ooo kimleri görüyoruz’’ dedi Hakan alayla

Mahallelerinde bulunan Sultan evdeydi ve saçları darmadağınıktı.

‘’Kolay gelsin’’ dedi Yavuz ve adamı yakasından çekip koltuğa fırlattı.

Yavuz’dan ve Hakan’dan oldukça kısaydı Nazım.

Sultan evden gidecekken ‘’Otur sende’’ diye bağırdı Yavuz.

‘’Anlat’’ dedi Hakan.

Nazım bilmemezliğe vurarak ‘’Neyi anlatayım’’ dedi.

‘’Ahmet’i kim tutmanı istedi’’ diyerek bağırdı Hakan.

‘’Ahmet kim?’’ dedi Nazım.

‘’Doktor Ahmet’’ dedi Hakan.

Nazım umursamaz bir edayla ‘’Hadi kardeşim işinize’’ dedi ve ayağa kalktı.

Hakan, Nazım’a yumruğunu vurduğunda Nazım sendeledi.

Nazım’ın telefonu çalmaya başladı. Yavuz meşgule attı ve adamın üstüne gidip silahını çıkarttı.

Nazım ve Sultan korkudan birbirlerine sığınırken ‘’Ya anlat ya da ikinizin leşini de buraya sererim. Kimse merak edip gelipte bakmaz. Ölünüz kokar burada’’ dedi Yavuz tehdit ederek.

‘’Rüstem diye birisiyle konuşuyordu’’ dedi Sultan. Nazım ne yaptın sen der gibi Sultan’a baktı.

Yavuz kaşlarını çatarak ‘’Devam et’’ dedi.

‘’O kadarını biliyorum sadece’’ dedi Sultan korkuyla.

Nazım’ın telefonu tekrar çaldığında Hakan telefonu komple kapattı ‘’Ne çok merak edenin varmış’’ dedi

‘’Devam ediyor musun yoksa ölmek mi istersin?’’ dedi Sultan’a bakarak.

‘’Yemin ederim başka bir şey bilmiyorum. Allah belamı versin ki. Bunu da telefonda konuşurken duydum zaten’’ dedi yalvararak.

‘’Rüstem kim?’’ dedi Yavuz, Nazım’ın boynuna silahı bastırarak. Tahmin ettiği kişi olmaması için sormuştu bunu.

‘’Narin’in dedesi’’ dediğinde Yavuz’un boynundaki damar sinirden belirginleşti.

Hakan sinirle duvara yumruk attığında ‘’Bu adamın derdi ne benimle?’’ dedi.

Yavuz silahını beline koyduğunda kapı çaldı.

‘’Kim geldi?’’ dedi Hakan, Nazım’a bakarak.

Nazım derin bir nefes alarak ‘’Bilmiyorum’’ dedi.

‘’Git bak eğer birine bir şey söylersen vururum seni’’ dedi ve silahını belinden çıkarttı. Nazım’ın sırtına koyup kapıya ilerletti Yavuz.

Kapıyı açtığında Hasan vardı ‘’Abi nerdesin seni arıyorum açmıyorsun, Murat’ı arıyorum açmıyor. Bunlar İstanbul’a gitmişler’’ dediğinde Yavuz silahını adamın beline bastırdı.

‘’Sırası değil şimdi’’ dedi Nazım.

‘’Abi ne sırası değil. İstanbul o kadar büyük ki henüz adreslerini bulamadık’’ dediğinde Yavuz Nazım’ı kenara çekip adamın yakasından yapıştı ve eve soktu.

‘’Bir yanlış yapanı acımam vururum. Geçin içeri’’ dedi Yavuz. Bu gelen adam Umut’un karakolluk olduğu adamdı. Bir işler çeviriyorlar ama çözecekti bunu Yavuz.

Hakan oturma odasında Sultan’ın başını beklediği için Hasan’ın söylediğini duyamamıştı.

‘’Bunun burada ne işi var?’’ dedi Hakan şaşırarak.

Hasan çok kötü bir anda geldiğini anladı fakat artık çok geçti.

‘’Geçin oturun şuraya’’ dedi Yavuz. ‘’Kimi arıyorsunuz siz Narin’i mi?’’ diyerek bağırdı.

‘’Yok abi ne Narin’i?’’ dedi Hasan korkarak.

‘’Sen yine mi Narin’in peşindesin lan?’’ dedi Hakan ve adamın üzerine yürüdü.

‘’Dur Hakan bana bırak’’ dedi ve Hakan’ı durdurdu.

‘’Murat dediğiniz şu hapiste olan mı?’’ dedi Yavuz.

Narin hakkında her şeyi araştırmıştı. Hepsini en ince ayrıntısına kadar biliyordu.

‘’Yok o değil abi. Biz bir şey yapmadık’’ dedi Hasan korkarak.

Yavuz artık son sabrını da yitirdiğinde Nazım’ın ayağının tam dibine sıktı.

Silahta susturucu olduğu için ses çok yüksek çıkmamıştı.

‘’Bir dahakini beyninize yemek istemiyorsanız adam akıllı anlatın. Neyin peşindesiniz?’’

Hepsi korkuyla titrerken Sultan ağlamaya başlamıştı. ‘’Sus be sende’’ dedi Yavuz bağırarak.

‘’Murat hapisten çıktı’’ dedi Sultan ağlamaya devam ederek.

‘’Ne nasıl çıktı?’’ dedi Hakan şaşırarak.

‘’Bu çıkarttı. Para topladı. Benimde altınlarımı aldı hepsini Murat’ı çıkartmak için sattı. Rüstem diye birisiyle konuşuyor. Soy ismi Demir mi Çelik mi öyle bir şey. Bildiklerimi anlattım nolur beni bırakın. Yalvarıyorum 3 çocuğum var benim’’ dedi Yavuz’un ayaklarına kapanarak.

‘’3 çocuğun var ama bu adamın koynundasın. Git gözüm görmesin seni. Eğer birisine bile bu olayı anlatırsan çocukların annesiz kalır. Duymam sanma, yerin kulağı vardır’’ diyerek tehdit etti Yavuz ve Sultan’a gitmesi için izin verdi.

‘’Allah razı olsun senden. Allah ne muradın varsa versin’’ diyerek Yavuz’a teşekkür etti ve koşar adımlarla evdençıktı.

Yavuz ‘’NE PLANLIYORSUNUZ LAN’’ dedi kükreyerek.

Hakan kemerini çıkartıp Nazım’ın dizlerine sertçe vurdu.

Nazım acıyla yerlere yatarken ‘’Narin’e de böyle vurmuştun dimi. Sen dayanamıyorsan o kız nasıl dayandı lan bu acıya şerefsiz’’ dedi ve Nazım’a kemerle vurmaya başladı.

Nazım acıyla inleyerek yapmaması için yalvarıyordu ama Hakan dinlemeden vuruyordu.

Yavuz, Hasan’ın üzerine yürüyerek ‘’Murat nerede şuan?’’ dedi

Hasan bir Nazım’ın haline, bir de Yavuz’a baktı ve korktu ‘’Onun elinde kemer var diye kemerle dövüyor. Bak benim elimde silah var’’ dedi ve silahı gösterdi. ‘’Ona göre kararını ver ve anlatmaya başla’’

‘’İstanbul’da şuan Narin’i arıyor’’ dedi korkuyla.

‘’Narin’in İstanbul da olduğunu nereden biliyorsunuz.’’

‘’Sultan’dan öğrendik’’

‘’Rüstem’le iş birliğiniz ne?’’

‘’Bir süredir Nazım amcamla plan yapıyorlardı. En son Hakan’ın bebeği akıllarına geldi. Önce Hakan’ı darmadağın edecekti. Siz o acıya odaklanmışken Narin’i kaçıracaktı Murat’’

Hasan o kadar çok korkuyordu ki Yavuz’dan her şeyi anlatmaya başlamıştı.

Yavuz’u tanıyordu çünkü o da. O gün karakolda da tehdit etmişti Yavuz.

Tüm mafya aleminin en delisiydi. Herkes ondan korkuyordu. Mafya lideri bile Yavuz’dan akıl alıyordu.

Mafya lideri dedesini mafyalıktan kovmaya çalışmıştı fakat Yavuz gelince Yavuz’u kendi akıl danışmanı yapmış, dedesini öyle kovmuştu.

Yavuz’un telefonu çaldığında umursamadan adamı sorgulamaya devam etti.

Telefon susup tekrar çalmaya başladığında cebinden çıkartıp kimin aradığına baktı.

Narin arıyordu.

Nazım baygın halde yerde yatarken Hakan belini esnetti ve derin bir nefes verdi. Tüm sinirini bu adamdan çıkartmıştı.

‘’Narin arıyor’’ dedi ve telefonu açtı.

‘’Efendim Narin’’

‘’Abi Ali’ye ulaşamıyorum saatlerdir. Haberin var mı?’’ dedi endişeyle.

‘’Haberim yok sizin oradan çıktıktan sonra konuşmadık’’

‘’Çok merak ediyorum abi’’

‘’Tamam güzelim bir de ben arayayım. İşi vardır duymamıştır belki. Hemen telaş yapma. Arayacağım ben seni’’ dedi ve telefonu kapattı.

Hakan’a dönerek ‘’Umut’a ulaşamıyormuş’’ dedi

‘’Umut, hayatta Narin’in telefonunu açmamazlık yapmaz’’ dedi ve telefonunu çıkartıp Umut’u aradı.

Umut Ali, ne Narin’in ne de Hakan’ın telefonunu açmıyordu. Açamıyordu..

------- 🦋 -------- 🦋 ---------

Dün anlık kalp krizi yaşadıysak yeni bölüme devam edelim😄🤗

Yorum yapan, destek olan, kitabıma şans veren herkese çok teşekkür ederim iyi ki varsınız💖

Umut Ali telefonunu neden açmıyor?

Bölüm hakkındaki düşüncelerinizi yorumlarda paylaşabilirsiniz.

Oy vermeyi unutmayın lütfen.

İyi okumalar💖

Loading...
0%