@galaksikadin
|
Buraya da gelip beni bulmuştu. Ne yapacaktım şimdi? Stresle bir ileri bir geriye ilerlerken Umut Ali'nin sesini duydum ''Ne öyle alacaklı gibi çalıyorsun kapıyı?'' dedi sesi sinirli çıkmıştı. ''Hacer hanım nerede söyle ona kızımı geri verin bana, o sakladı dimi kızımı çekil şuradan girip alayım kızı'' ''Babaannem evde değil ayrıca kızının burada ne işi olacak git başka yerde ara kızını çekil şimdi kapımdan'' dedi Umut Ali ve kapıyı kapattı. Tam nefes alıp rahatlayacaktım ki kapı tekrar çalmaya başladı. Kapının tekrar açılma sesi geldi. ''Sana kızın burda yok dedim ne diye ısrarla kapımı çalıyorsun'' dedi Umut Ali sesi baya sinirli çıkıyordu. ''O burada biliyorum ya paşa paşa getirirsin kızımı ya da ben almasını bilirim'' dedi babam. Umut Ali'nin ufak çaplı güldüğünü duydum ''Sen beni tehdit mi ediyorsun?'' diye sordu sesi alaylı çıkıyordu ''Hadi bey amca sabah sabah benim asabımı bozma'' dedi ''Hele bir kızımı burada göreyim hele bir senin yanında göreyim sen o zaman gör yapacaklarımı'' dedi ve kapının sert bir şekilde kapanma sesini duydum. Umut Ali kapıyı 2 kere tıklattı. Kilidi açıp yavaşça kapıyı açtım ''Korkmana gerek yok gitti'' dedi Umut Ali içeri girip karşımda durduğunda parmak uçlarımda yükselip boynuna sarıldım o an ne yaptığımın farkında değildim. Öylece duruyordu tepki vermemişti. Kendime gelip geri çekildiğimde utançla kafamı eğdim ''Özür dilerim bir anda şey oldu'' ''Nariinn '' dedi biraz uzatarak ''kaldır kafanı'' Utangaç gözlerle kafamı kaldırıp gözlerine baktım hafifçe tebessüm etmişti. Sol yanağında gamzesi vardı ve şuan az da olsa belli oluyordu. ''AA gamzen var'' dedim şaşırarak. Gülümsemesi büyüdü. Aptal Narin sanki hayatında hiç gamzeli birisini görmemiştin. Görmüştüm ama Umut Ali de olacağını hiç düşünmemiştim çünkü hep kaşları çatıktı hep sinirli duruyordu. ''Hadi geç yat dinlen biraz'' dedi ve odadan çıktı. Az önceki aptallığımdan çok utanıyordum neyse ki bu konunun üzerinde çok durmamıştı. Yatağa yatıp kafamı yastığa koyduğumda uykum vardı ama uyuyamıyordum. Bir kaç kıpırtıdan sonra uykuya dalmıştım. ''Narin, Nariin'' adımın seslenilmesiyle mırıldandım. Daha yeni uyumuştum ya ''Birazcık daha lütfeen'' dedim uykulu bir sesle. ''Tamam uyu ama ben işe gideceğim haber vermek istedim'' dedi. Zorda olsa gözlerimi açıp yatakta doğruldum ''Saat kaç?'' diye sordum ''8'e geliyor. Benim şimdi işe gitmem gerekiyor erken çıkmaya çalışacağım. Sen kapıları kilitle ve kimseye açma benim anahtarım var.'' dedi. Üzülmüştüm çünkü tek kalmak istemiyordum ama yapabilecek bir şey yoktu gitme diyemezdim. Olumlu anlamda kafamı salladım ve yataktan kalktım. ''Nereye?'' diye sordu ''Seni yolcu edeceğim.'' dedim anlamaz bakışlarla, nereye gidecektim sanki. ''Gerek yok sen yat uyu, uykunu dağıtma'' ''Uykumu aldım'' dedim lafını bitirir bitirmez ve kapıya doğru ilerledim. Umut Ali'de peşimden geldi ve kapıda ayakkabılarını giydiğinde ceketini portmantodan alıp ona doğru uzattım. Teşekkür eder gibi mırıldanıp elimden aldı. ''Bir şey olursa beni ara'' dedi ''Benim telefonum yok, olsa da senin numaran yoktu zaten nasıl arayacaktım'' dedim. Biraz duraksayıp düşündü ve sonra ağzının içinde bir şeyler söyledi. Uyku sersemi olduğum için mi yoksa çok mu kısık söylemişti bilmiyorum ama anlamamıştım ne dediğini. ''Tamam. Bir şey lazım mı akşam gelirken alayım'' dedi ''Eczaneden ağrı kesici alır mısın?'' diye sordum utangaç bir sesle. Başını salladı ve kapıdan çıkacakken geri döndü ''Kapıda görünme kenarda dur ben çıkınca da hemen kapıları kilitle. Pencere kenarlarında da çok durmasan iyi olur. Seni eve hapsetmiş gibi hissediyorum ama güvenliğin için. Kendine dikkat et dinlen ben gelene kadar.'' dedi. Olumlu anlamda kafamı sallayıp ''Görüşürüz'' dedim ve kapıdan çıkmasını bekledim. Umut Ali kapıdan çıktıktan sonra dediği gibi kapıları iyice kilitledim ve oturma odasına döndüm. İçerisi biraz soğuktu o yüzden sobaya bir kaç odun atıp yaktım. Uykum kaçmıştı, kasıklarımda da şiddetli ağrı vardı uyuyamazdım zaten. Yatağı toparlayıp Hacer teyzenin odasına götürdüm ve yerlerine koydum. Ortalığı toparlayıp temizlik yaptım. Saatin öğlen olduğunu fark ettiğimde ve hala yemek yememiştim. Aslında biraz çekindiğim için de erteliyordum yemek yemeyi. Zaten çok yemek yemezdim bu yüzden açlık beni çok zorlamıyordu. Evin işi bittiğinde oturma odasına geçip biraz televizyon izledim. Takip ettiğim bir program ya da dizi yoktu. Çizgi film kanalları daha çok ilgimi çekmişti. Şirinler vardı ve ben şuan onu izliyordum. Umut Ali'nin eve kaçta geleceğini bilmiyordum. Saat 4 civarı kalkıp mutfağa geçtim. Ne yemek yapacağımı bilmediğim için biraz düşündükten sonra yemeklere karar verip malzemeleri hazırlamaya başladım. Biraz uğraşlar sonucunda yemekler hazırdı. Altını kapatıp salata yapmaya koyulduğumda kapının sesini duydum ve elimde bıçakla kapıya doğru ilerledim. Umut Ali gelmiş ayakkabılarını çıkartıyordu. Beni fark ettiğinde bir elimdeki bıçağa bakıyordu bir bana bakıyordu. ''Sakin ol şampiyon benim'' diyerek iki elini teslim olur gibi kaldırdı. Elimdeki bıçağı arkama saklayıp ''Hoşgeldin'' dedim ''Hoşbuldum ne yapıyorsun?'' diye sordu ve yanıma geldi. Mutfağa doğru ilerledim benimle beraber o da gelmişti. ''Mis gibi kokuyor ellerine sağlık. Neden zahmet ettin dışarıdan söylerdik'' dedi ve pilavın kapağını açıp baktı. ''Ne zahmeti asıl bir şeyler yaparak kendimi yük gibi hissetmiyorum.'' dedim. Pilav tenceresinin kapağını geri kapatıp çatık kaşlarla bana baktı ''Neden yük oluyormuşsun?'' dedi. Omuzlarımı bilmem dercesine silktim. ''Ben bir duş alayım'' diyerek mutfaktan çıkıp odasına yöneldi. ''Ali'' diyerek peşinden seslendim. Dönüp çatık kaşlarla bana baktı ''Ekmek yokta haber veremedim sana da biliyorsun'' dedim. Biraz daha suratıma baktıktan sonra kafasını olumlu anlamda salladı. ''Duştan sonra alsam?'' diyerek sordu. ''Acelesi yok bende alırdım ama evden çıkamıyorum.'' dedim. Bir şey söylemeden kafasını sallayıp odasına girdi. Salatanın son sebzelerini doğradıktan sonra mutfağı toparlamıştım. Umut Ali de banyodan çıkıp odasına geçmişti. Mutfağı toparladıktan sonra sofrayı sermeye karar verdim. Tabakları ve bardakları ayarlarken Umut Ali mutfağa girdi. Siyah kapüşonlu ve siyah eşofman giymişti. Saçları da ıslaktı hala. Çok sempatik görünüyordu. ''Ben ekmek almaya gidiyorum başka bir şey lazım mı?'' diye sordu. ''Saçların ıslak ama'' dedim bir anda. Ee dermiş gibi yüzüme baktığında devam ettim ''Yani hastalanırsın diye dedim. İşe gidemezsin. Yani benim yüzümden hastalanmanı istemem.'' dedim cümlelerim birbirine girmişti ve ben saçmalıyordum. Hafif sırıtarak ''Tamam Narin.'' dedi ve mutfaktan çıktı. Derin bir nefes alıp sakinleşmeye çalıştım. Bu adam beni geriyor muydu yoksa ben mi çok telaş yapıyordum bilmiyorum ama farklı hissettiriyordu. Umut Ali gittikten sonra oturma odasına sofrayı kurmuştum çünkü burası sıcaktı. Televizyonda hala çizgi film açıktı. Gözüm dalmıştı ve öylece ayakta onu izliyordum. Odanın kapısı açıldı ve Umut Ali çeriye girdi ''Narin'' dedi sesi biraz endişeli çıkmıştı. ''Efendim?'' dedim. Hala ayakta bekliyordum. ''Seslendim kaç kere duymadın merak ettim napıyorsun'' dedi. ''Şey öyle televizyona dalmışım'' dedim. Elinde bir sürü poşetle gelmişti. Onları koltuğa bırakıp televizyona baktı ''Çizgi film mi izliyorsun?'' diye sordu. Kafamı olumlu anlamda salladım ve elimle televizyonu göstererek ''Dalmışım öyle'' dedim. ''Sen otur yemekleri getireyim ben'' diyerek oturma odasından çıktım. Mutfağa girdiğimde Umut Ali de gelmişti peşimden. Niye geldin der gibi suratına bakıyordum. ''Bakma öyle yardıma geldim'' dedi. Kaselere çorba doldurup tepsiyle Umut Ali'ye verdim. Madem çok ısrar etmişti taşısın o zaman. O gittikten sonra bende diğer tabakları götürdüm. Poşetlerin içerisinden içecek çıkarttı ve bardakları doldurdu. Sandalyeye oturduğunda bende diğer tarafa oturdum. Sessizce yemek yiyor televizyondaki çizgi filmi izliyorduk. Sessizliği Umut Ali'nin telefonu bozdu. Bir süre ekrana bakıp telefonu açtı. ''Efendim?'' dedi. Karşı tarafı dinledikten sonra ''Bugün gelmeyeceğimi söylemiştim izinliyim.'' dedi. Biraz daha karşı tarafı dinledikten sonra sıkıntılı bir nefes verip ''Tamam geliyorum birazdan'' dedi ve telefonu kapattı. Meraklı gözlerle ona bakıyordum çünkü o da çatık kaşlarla elindeki çatalı çeviriyordu. Telefonu kenara koyup yemeğine devam etti. Merak etmiştim ama sormakla sormamak arasında kalmıştım. Tabağı bittikten sonra ellerine sağlık dedi ve odadan çıktı. Ellerini yıkayıp gelmişti ve aynı zamanda üzerini de değiştirip siyah gömlekle siyah pantolon giymişti. Meraktan çatlamak üzereydim ki ''Narin benim işe gitmem gerekiyor. Normalde izinliydim ama diğer çocuk hastalanmış gidemiyormuş.'' diyerek açıklama yaptı. Saat akşam 9'a geliyordu ne işiydi acaba. Ben neden bu kadar merak ediyordum adamla tanışalı daha bir kaç gün anca olmuştu ama kendime engel olamıyordum. Merak ediyordum işte. ''Ne işi ki bu saatte gidiyorsun?'' dedim. Koltuğa bıraktığı poşetlerin içerisinden bir şey ararken ''Ben normalde akşamları da türkü barda çalışıyorum, bugün sen tek kalma diye izin almıştım ama aksilik oldu işte'' dedi. Poşetlerin içerisinden sigara paketini çıkartıp cebine koydu. Diğer poşetten de ağrı kesici ve bir de merhem alıp masaya bıraktı. ''Karnını iyice doyur öyle iç ilacı. Bunu da yaralarına sür iyi gelir. Geç gelirim sen yine kapıları kilitle.'' dedi. Moralim bozulmuştu tek kalmak istemiyordum yine. Kafamı olumlu anlamda salladım ve ayağa kalktım. ''Bu poşetin içerisinde abur cubur var, diğer poşetin içinde de şimdilik ihtiyacını karşılayabileceğin şeyler var ben gidince bakarsın. Bu da tatlı çayın yanında yeriz diye almıştım ama benim yerime de sen ye'' dedi. Minnetle gözlerine baktım. Göz kırpıp oturma odasından çıktı. Ayakkabılarını giyerken bende ceketini elimde tutuyordum. Ayakkabılarını giyip üzerini düzeltti ve elimden ceketi alıp giydi. ''Çok geç mi gelirsin?'' diye sordum utanarak. Kafasını olumlu anlamda salladı ve dışarıya çıktı '' Görüşürüz'' dedim '''Görüşürüz'' dedi. Umut Ali gittikten sonra oturma odasına geçip sofrayı topladım. Daha sonra mutfağı toparlayıp kendime süt ısıttım ve tekrar sıcak odaya geçtim. Akşamları soğuk oluyordu ve bildiğim kadarıyla evde ısı kaynağı tek şey sobaydı orada da ben yatıyordum. Umut Ali uyurken üşüyordu muhtemelen. Getirdiği poşetleri karıştırırken kişisel bakım malzemelerini çıkartmıştım. Diş fırçası, yüz yıkama jeli, duş jeli, nemlendirici ve daha bir çok şey vardı. Karnım ağrıdığını söylediğim için ped bile almıştı. Utanmamam için ben gittikten sonra aç demişti. Şimdi bile utanmıştım. Utanılacak bir şey yoktu biliyordum fakat bağnaz bir babanın bulunduğu ortamda yetiştirilmiştim. Televizyon kanallarında biraz gezindikten sonra yabancı bir filme denk gelmiştim. Saat gece yarısına geliyordu ve Umut Ali hala gelmemişti. Merak ediyordum onu. İlk karşılaştığımız gün de geç gelmişti muhtemelen o günde bu işten çıkıp gelmişti. Biraz daha oyalandıktan sonra yatağımı serip içine yatmak istediğim için kalkıp Hacer teyzenin odasına gittim ve eşyaları aldım. Gidip gelene kadar bile üşümüştüm. Ara ara öksürüklerim devam ediyordu. Umut Ali'nin getirdiği ilaçlardan içip yüzüme merhemi sürdüm ve yatağa uzandım. Çok sıkılmıştım. Normalde gün içinde çalışır akşam üzeri eve gelir biraz dinlenir tekrar işe giderdim. Bu yüzden yorgun geliyor ve uykuya dalıyordum hemen. Ama bugün hiç bir şey yapmamıştım bu yüzden de çok sıkılmıştım. Acaba o adam şuan ne yapıyordu. Yine gelir miydi? Ya da ben şimdi ne yapacaktım. Bugünü bir şekilde atlatmıştım fakat bundan sonra ne olacaktı? Biraz daha televizyon kanallarında gezindim bu sefer bir yarışma programına denk gelmiştim. Biraz onu izledim ve kendim yarışmadaymışım gibi soruları yanıtlayarak oyalandım. Saate baktığımda saatin 3 olduğunu fark ettim. Uykuyla uyanıklık arasında gidip gelirken kapının kilit sesini duydum ve hemen ayaklanıp kapıya gittim. Umut Ali içeri girmiş ayakkabılarını çıkartıyordu, terliklerini giydikten sonra kapıları iyice kilitledi. Arkasını dönüp beni gördüğünde kaşlarını çatarak ''Narin sen niye uyumadın?'' diye sordu. Omuzlarımı bilmem anlamında yukarı kaldırdım ve ''Bilmem uyku tutmadı seni bekledim bende'' dedim. ''Geç içeri hadi üşüme soğuk burası'' dedi ve kafasıyla içeriyi işaret etti. Oturma odasına girdiğimde o da peşimden gelmişti. Yorgun görünüyordu. Gözleri kızarmıştı uykusu olduğu belliydi ve yoğun sigara kokuyordu. ''Çok yorgun görünüyorsun'' dedim koltuğa doğru yürürken. ''Yoğun bir gündü'' dedi ve kendini kanepeye bıraktı. Bende yavaşça oturduğumda yüzünü sıvazlayarak kendine gelmeye çalıştı. ''Süt ısıtmamı ister misin belki yorgunluğuna iyi gelir'' dedim. Ellerini indirip yüzüme baktı ''Yok uğraşma duş alıp yatacağım zaten sende uyu hadi saat epey geç oldu'' dedi. Evet saat baya geç olmuştu ve benimde uykum gelmişti zaten. ''Sen duşa gir istersen bende sana süt ısıtayım olur mu?'' dedim. Bir kaç saniye gözlerime bakıp olur anlamında yorgunca kafasını salladı. Ayağa kalkıp kapının önüne geldiğimde ''Sabah işe gidecek misin?'' diye sordum. ''Evet neden?'' dedi. Kapının kulpuyla oynamaya başladım ''Yorgunsun ya gitmezsin sanmıştım.'' dedim endişelenmiştim onun için. Hem gündüz çalışıyor hem gece çalışıyordu. Bir kaç saat uyuyup tekrar işe gidiyordu. ''Ben böyle çalışıyorum alışkınım'' dedi ve gözlerini üzerimden çekmeden öylece baktı. ''Peki'' diyerek odadan çıktım ve mutfağa gittim. Bir bardak süt ısıtırken yemekleri de küçük kaplara koyup dolaba koydum. Isınan sütü kulplu bardağa koyarak tekrar oturma odasına girdim. Umut Ali kanepeye uzanmış ve uyuyakalmıştı. Elimdeki sütü yavaşça sehpaya bıraktım ve diğer odadan bir battaniye daha almaya gittim. Geri dönüp Umut Ali'nin üzerini örttüm. Homurdanarak bir şeyler söyledi ama uyanmadı. Birazcık onu izlemiştim. Keskin yüz hattı, gür kirpikleri, dolgun dudakları, kalın kaşları, güzel burnu vardı. Yakışıklıydı diyebilirdim. Ama demiyordum bananeydi canım, Allah Allah. Allah sahibine bağışlasındı. Daha fazla bakmak istemeyip yatağıma yattım ve yorgun olan bedenimi uykuya teslim ettim. Sabah olduğunda mutfaktan gelen seslerle uyandım. Bir erkeğin sesi geliyordu. ''EE ne yapacaksınız şimdi?'' diye sordu. ''Bilmiyorum düşünmedim'' dedi Umut Ali. Mutfaktan içeriye girdiğimde ikisi de susup bana bakmıştı. ''Günaydın'' dedim uykulu bir sesle. ''Günaydın'' dedi Hastaneden bizi almaya gelen adamdı bu Umut Ali'nin arkadaşı. Adı neydi? ''Günaydın'' dedi Umut Ali tezgaha yaslandığı yerden doğruldu. ''Hakan da börek almış onları getirdi sağ olsun çok düşünceli.'' dedi bıkmış bir sesle. ''Narin bak bu adam bana aşık beni 5 dakika göremesin hemen özlüyor'' dedi Hakan alaylı bir sesle. ''Ya ya tabi hasretinden geberiyorum senin'' dedi Umut Ali. Bu hallerine gülümseyerek karşılık verdim. ''Keşke beni de uyandırsaydınız kahvaltıyı hazırlardım.'' ''AA aşk olsun burda Umutcuğum dururken bize düşer mi kahvaltı hazırlamak Narin gel biz dedikodu yapalım'' dedi Hakan ve koluma girip oturma odasına sürükledi beni. Umut Ali'nin sabır dileyen sesi geliyordu. Hakan tekli koltuğa geçip beni de karşısına oturttu ve kollarını bağlayıp öylece yüzüme bakmaya başladı. Ne yapıyordu bu çocuk? "Bir şey mi oldu?" diye sordum sessizliği bozarak. "Yoo ne olsun canının sağlığı" diyerek yanıt verdi Hakan. "Neden öyle bakıyorsun o zaman?" dedim. Sırıttı ve oturduğu yerden doğruldu. "Simdi Narin benim güzeller güzeli biricik karım var. Seninle henüz tanıştıramadım şuan şehir dışında gelsin hemen tanıştırıcam sizi. Onun 2 gün sonra doğum günü sürpriz bir şeyler yapmayı düşünüyorum ama ne yapacağımı bilmiyorum. Bence sen bana yardım edersin. Edersin dimi. Ederim de. Edersin çünkü. Neden etmeyesin ki?" diyerek sıraladı sözlerini. Cevap vermeye fırsat kalmadan Umut Ali içeriye girdi ve gelip yanıma oturdu. "Ne saçmalıyor yine bu?" diye sordu bana bakarak. "Yardım istedi." dedim. Kaşlarını çatarak Hakan'a döndü "Ne yardımı ne karıştırıyorsun sen yine?" dedi. "Ne karıştıracağım olum 2 gün sonra Bahar'ın doğum günü onun için yardım istedim." diyerek açıklama yaptı Hakan. Anladım dercesine kafasını salladı Umut Ali. "Hadi kalkın sofrayı serelim acıktım" dedi ve ayağa kalkıp odadan çıktı. Umut Ali'nin arkasından bizde mutfağa doğru ilerledik. Hakan'ın getirdiği börekleri bir tabağa koydum. Bir kaç kahvaltılık falan derken masayı kurmuştuk. Sessizlik eşliğinde kahvaltımızı yaparken Umut Ali'nin telefonu çaldı. Arayan Hacer teyzeydi. Biraz konuştuktan sonra telefonu bana uzattı "Babaannem seninle konuşmak istiyor" dedi Umut Ali. Elinden telefonu aldım ve kulağıma götürdüm. "Efendim Hacer teyze?" "Oy benim kınalı kuzum nasılsın?" "İyiyim Hacer teyzem sen nasılsın?" "Bende iyiyim kızım, Umut bana biraz bir şeyler anlattı. Artık bizimlesin itiraz istemem, hiç çekinmene de gerek yok. Orası seninde evin artık. Bir oğlum vardı şimdi de bir kızım var. Ben bir kaç güne geleceğim" dedi. Gözlerim dolmuştu. Umut Ali'ye baktığımda onunda bana bakıyor olduğunu gördüm. Tebessüm etti ve çayından bir yudum aldı. "Teşekkür ederim Hacer teyze siz olmasaydınız ben ne yapardım" dedim ve gözümden akan yaşı elimin tersiyle sildim. Birazcık daha konuştuktan sonra telefonu kapattık. Hakan telefona gömülmüş bir şeyler yapıyordu. Kahvaltısına hiç dokunmamıştı. "Hakan neden yemiyorsun?" diye sordum. "Ben yedim size afiyet olsun" dedi umursamaz bir tavırla. Umut Ali Hakan'ın ensesine bir tokat atıp "Yesene olum aç kalırsın" dedi. Hakan bir anda boşluğuna geldiği için elinden telefonu düşürdü ve çayı üzerine döktü. Ben panikle ayağa kalkarken Umut Ali hiç bir şey olmamış gibi kahvaltısını etmeye devam etti. "Hay ben senin yapacağın işin ta.." "Öhöm öhöm" devamını getirmeden araya Umut Ali'nin öksürüğü oldu. "Ne iyi ettin kardeşim bayadır çay banyosu yapmıyordum" diye söylenerek odadan çıktı Hakan. "Çocuğu yaktın" dedim. "Bir şey olmaz ona gel sen kahvaltını yap hadi boşver onu" dedi. Çocuğu yakmıştı fakat umrunda değildi. Canım bugün hiç bir şey yemek istemiyordu kendimi halsiz hissediyordum ve sanırım bugün reglim başlayacaktı çünkü çok ağrım vardı. Kalktığım yere geri oturup tabağımla oynamaya başlarken karnıma giren sancıyla ellerimi karnıma doladım. Umut Ali'nin gözleri hemen beni buldu. "Karnın mı ağrıyor?" diye sordu. Olumlu anlamda başımı salladım ve yüzümü buruşturdum. "Ne yapabilirim senin için?" dedi. "İyiyim ben geçer birazdan. Öyle bir anda olunca fazla tepki verdim sanırım" dedim. Yoo aslında gayet az bile tepki vermiştim ama bunu bilmesine gerek yoktu. Hakan içeriye girdiğinde Umut Ali'nin kıyafetlerinden giydiğini fark ettik. "Hayırdır paşam bu ne hal?" dedi Umut Ali. "Ne varmış halimde baksana nasıl şekil oldum." diyerek etrafında dönmeye başladı. Birbirlerine takılmaları çok hoşuma gitmişti. "Seninle uğraşılmaz yiyeceksen ye de şu yemeğini işe gidicez" dedi Umut Ali. "Ben yemiyorum, sen bi doymak bilmedin ki az kaldı kızın tabağındakileri de yiyeceksin." dedi Hakan. "Tabi o bünyeyi doyurmak kolay değil" diyerek ekledi sözlerine. Umut Ali'nin bünyesi Hakan'a göre daha yapılıydı. Evet Hakan da heybetliydi fakat Umut Ali onun yanında daha cüsseli duruyordu. "Saçmalamaya başladı bu yine biz gidelim en iyisi" diyerek ayağa kalktı. Bende peşinden kalkıp onlarla kapıya kadar gittim. Önce Umut Ali'nin ceketini verip sonra Hakan'ın ceketini uzattım. İkisi de teşekkür edip ceketlerini giydiler. Hakan'ın telefonu çaldığı için tekrar teşekkür edip dışarıya çıktı. Umut Ali de yanıma gelip cebinden çıkardığı telefonu bana uzattı. "Bu senin içerisinde benim, babaannemin, Hakan'ın ve Bahar'ın telefon numarası var. Bahar'ı tanımıyorsun ama iyi kızdır cana yakındır. Eğer bize ulaşamazsan onu ara o mutlaka Hakan'a ulaşır." "Hiç gerek yoktu ben zaten bugün seninle bu konuyu konuşmak istiyordum. Size çok yük oldum ben artık.." "La hadi oğlum geç kalıyoruz ağaç ettin beni burda" Hakan'ın bağırmasıyla cümlem yarıda kaldı. "Akşam eve geldiğimde konuşuruz bunları. Kendine dikkat et bir şey olursa hemen beni ara. Televizyonun yanında da kartım var eksik neyin varsa al ya da bekle beni akşam beraber alırız tek gitme. Kapıları iyice kilitle." diyerek telefonu elime tutuşturdu ve dışarı çıktı. "Görüşürüz sende dikkat et" diyerek onlara el salladım ve kapıyı kapatıp kilitledim. Oturma odasına geçtiğimde kapı tekrar çalmıştı. Ne unutmuştu acaba diye düşünerek kapıyı açtığımda karşımda gördüğüm kişiyle şok oldum. -------------- 🦋 ------------ 🦋 -------------- Nasılsınız? İyisinizdir umarım 🙏 Desteklerinizden dolayı ben çok mutluyum bu yüzden yeni bölümü dayanamadım ve hemen yayınladım 🌸 Bölümü nasıl buldunuz yorumlarınızı bekliyorum. Görüşlerinizi ve düşüncelerinizi yorumlarda benimle paylaşırsanız çok mutlu olurum. |
0% |