Yeni Üyelik
55.
Bölüm

52. Bölüm - Baba

@galaksikadin

6 sene sonra

“Bu sizin üzerinize daha iyi uyar bence bunu deneyin” diyerek elimdeki kırmızı elbiseyi kadına gösterdim.

Kadın memnuniyetle elimden aldığında telefonum çalmıştı.

“Müsaadenizle” diyerek telefonu açtım.

“Efendim?”

“Merhaba Narin hanım nasılsınız?”

“İyiyim Selin hanım siz nasılsınız?”

“İyi olmaya çalışıyoruz sizleri okula kadar çağıracaktım”

“Ne için?”

“Yiğit bir arkadaşıyla kavga etmiş. Bu sefer tek değil Nazlı da işin içerisinde”

“Tamam Selin hanım hemen geliyorum” diyerek telefonu kapattım ve Umut Ali’ye aradım.

“Efendim güzelim?”

“Ali, Yiğit yine kavga etmiş. Nazlı da varmış bu sefer kavgada Selin hanım çağırıyor”

“Tamam sevgilim geliyorum hemen” diyerek telefonu kapattığında babaanneme durumu anlattım ve beklemeye başladım.

Anaokuluna gidiyordu üçü de. Aynı anaokulu. Ve bu bizim kavgadan dolayı 1 haftada 4. kez çağırılışımızdı. Geçen hafta da vücudu morarmış bir şekilde gelmişti eve.

Yiğit’in kavgacı birisi olmaması için elimden gelen herşeyi yapmaya çalışıyordum ama sinirli bir yapısı vardı. Aynı Yavuz abim gibiydi.

6 sene boyunca Yavuz abim Yiğit’i görmeye gelmemişti. O günden sonra biz bile görmemiştik abimi. Yiğit annesini de babasını da fotoğraflarda görmüştü sadece.

Umut Ali’nin arabası geldiğinde sinirle arabaya bindim.

Elimi alnıma koyup derin bir nefes verdiğimde Umut Ali elini dizime koyarak “Sevgilim sakin ol”

“Ali nasıl sakin olayım. Ben kavgacı olmasın diye uğraşırken sürekli kavga ediyor. Nazlı da Yiğit’i durdurmak yerine destek oluyor”

“Güzelim çocuk onlar kavga da edecekler oyunda oynayacaklar”

Sakinleştirmesi pek işe yaramasa da biraz konuşmuştuk. Ne yapacağımı bilmiyordum.

Umut Ali elinden geldiği kadar yardımcı oluyordu bu konuda.

Müdürün yanına gittiğimizde Selin hanım kapıda çocuklarla bekliyordu.

“Babaa” diyerek Umut Ali’ye koşmaya başladı Nazlı.

“Babacım nazlı kızım” diyerek kucağına aldı Umut Ali ve öptü.

Yiğit hatasını bildiği için kafası önüne eğil bir şekilde oturuyordu. Karşısında da diğer çocuğun ailesi vardı. Çocuk kaşına buz tutuyordu. Evet çocuğun kaşını patlaşmış…

Umut Ali, Yiğit’in önüne eğilerek “Paşam” dedi.

Yiğit tepki vermeden otururken Nazlı bana sırnaşmaya çalışıyordu.

“İkinize de sinirliyim şuanda” dediğimde Umut Ali uyarıcı bir şekilde bana baktı.

“Narin’im sakin ol”

Müdür odaya çağırdığında Umut Ali ve diğer çocuğun annesi babasıyla odaya girdik.

“Hoşgeldiniz buyrun oturun” diyerek sandalyeleri gösterdi müdür.

“Narin hanım bu hafta dördüncü kez karşılaşımız sizinle”

“Evet biliyorum nolur kusura bakmayın. Yiğit biraz agresif bir yapıya sahip” dedim mahcupça.

“Agresif bir yapısı varsa burada ne işi var” dedi sinirlenerek çocuğun annesi.

“Yeliz hanım sakin olun” diyerek uyardı müdür.

“Ne sakin olacağım eşkıya gibi yetiştirmişler çocuğu” dediğinde daha çok sinirlenmiştim.

“Yeliz hanım lütfen laflarınıza dikkat edin” dedim baskın bir sesle.

“Etmiyorum ve sizden şikayetçiyim. Ailesi olarak da sizden şikayetçiyim. Oğlumun kaşını patlatmış”

“İstediğiniz yere şikayet edebilirsiniz sizi tutan mı var” dediğimde Umut Ali elimi tuttu.

“Hanımefendi küçük bir çocuk hakkında böyle ithamlarda bulunmanız çok yanlış. Onlar daha çocuk kavga da edecekler tabi ki” dedi Umut Ali ortamı yumuşatmaya çalışarak.

“Küçücük çocuk dediğiniz eşkıya gibi maşallah 1 haftada 4 kere okula çağırılmak ne demek”

“Bir kere daha oğluma eşkıya derseniz külahları bozuşuruz” dedi Umut Ali sinirlenerek.

Bu sefer kadının kocası araya girdi “Hem suçlusunuz hem güçlü siz ne hakla karımı tehdit edersiniz” dedi.

“Kimsenin karınızı tehdit ettiği falan yok laflarını seçerek konuşsun karınız” dediğimde müdür masaya vurarak bizleri susturdu.

“Umut bey Yiğit biraz daha böyle devam ederse okuldan alınması gerekir çünkü arkadaşlarına zarar veriyor”

“Sizin göreviniz çocuklara eğitim vermek. Onları okuldan uzaklaştırmak değil. Evet Yiğit kavgaya meyilli, sinirli bir çocuk ama sizin göreviniz ona eğitim vermek. Eğer gönderecekseniz elinizden geleni yapabilirsiniz” dedi net bir şekilde.

“Hala üste çıkmaya çalışıyorsunuz” dedi kadının kocası.

“Bakın müdür bey buraya tartışmak için gelmedik. Çocuklar kavga etmiş sebebini bile bilmiyoruz şuan da ama gereksiz gerginlik var ortamda” dedi Umut Ali.

Müdür bizlerle konuştuktan sonra dışarı çıktık.

Umut Ali, Yiğit’in önüne eğilerek “Oğlum arkadaşından özür dilemen lazım” dedi.

Nazlı’ya da dönerek “Kızım senin de özür dilemen lazım” dediğinde Nazlı özür diledi çocuktan.

“Yiğit hadi paşam” diyerek uyardı Umut Ali.

“O benden özür dilesin” dedi Yiğit kararlı bir şekilde.

“O da senden dileyecek” dedi Umut Ali.

Çocuk annesinin zoruyla Yiğit’ten özür dilediğinde Yiğit de ağzının ucuyla özür diledi ve sinirlenerek okulun çıkışına adım attı.

“Yiğit bekle” diyerek peşinden seslendiğimde beni duymadı bile.

Nazlı babasının elini tuttuğunda derin bir nefes verdim. Selin öğretmen Ateş’i de getirdiğinde hepimiz arabaya bindik.

“Oğlum anlatmak ister misin?” dedi Umut Ali aynadan Yiğit’e bakarak.

Yiğit sessiz bir şekilde camdan dışarıyı izlerken “Kızım sen anlat” dedi Nazlı’ya bakarak.

Nazlı anlatmaya başlayacağı sırada “Nazlı sus” diyerek uyardı Yiğit.

“Annecim neden böyle yapıyorsun?” dedim sakinleşmeye çalışarak.

“Anne ben bir şey yapmadım” diye bağırdığında “Yiğit annene bağırma” dedi Umut Ali net bir şekilde.

“Amca benim bir suçum yok” diye üsteledi Yiğit.

Bana anne, Umut Ali’ye ise amca diyordu.

“Tamam eve gidince konuşalım bunları” dedi Umut Ali.

“Ateş sende kavga ettin mi?” dedim.

“Hayır hala ben oyuncaklarımla oymuyordum” dedi Ateş.

“Aferin oğlum kavga etme sen” dedim arkama bakarak.

Ateş’i eve bıraktığımızda bizde eve geçmiştik.

“Ellerini yıkayın, üzerinizi değiştirin doğru sofraya” dedim.

Sofrayı serip beklediğimde Nazlı gelip yerine oturdu.

“Babacım Yiğit nerde?”

“O yemeyecekmiş” dedi Nazlı.

Yerimden kalkıp odasına gittiğimde yatağında arkası dönük bir şekilde uzanmış yatıyordu.

İçeri girdiğimde yanına gittim ve yatağa oturdum.

“Yiğit’im, annecim bak bir bana”

“Konuşmak istemiyorum” dedi omzunu silkerek.

“Üzülüyorum ama yapma böyle” dediğimde yatakta oturur pozisyona geçti.

Beni üzmeyi sevmediğini biliyordum. Kıyamıyordu bana.

Ellerinden tutup öptüm.

“Hadi anlat bana ne olduğunu” dedim.

“Kızacaksın biliyorum beni suçlayacaksın”

“Ben seni ne zaman suçladım. Sen kavga ediyorsun diye kızıyorum ben sana”

“Gerçek annemin benim yüzümden öldüğünü ve babamın bu yüzden beni hiç sevmediğini söyledi. Bende vurdum ona. Nazlı’da saçını çekip itti” dedi gözleri dolarak.

“Yok öyle bir şey annecim. Annen seni çok sevdiği için senden gitti. Baban da seni çok seviyor sadece biraz sorunları var”

“Beni gerçekten sevse gitmezdi. Seven anneler ve seven babalar gitmez. Beni hiç görmedi bile” dedi gözünden yaş akarak.

Ellerimle gözyaşını sildim ve yanaklarını tuttum.

“Bende senin annenim ve ben seni çok seviyorum. Kim ne derse desin sen benim oğlumsun” dedim gözlerim dolarak.

“Babam beni hiç mi sevmedi anne?” dediğinde yüreğim parçalanmıştı. Kendini suçluyordu bunlardan dolayı.

“Seni çok sevdi ama baban iyi değildi bu yüzden seni bize emanet etti”

“Keşke benim gerçek annem sen olsaydın” diyerek sarıldığında gözyaşlarımı tutamadım. “Keşke gerçek babam amcam olsaydı. Ben sizin oğlunuz olsaydım keşke” dediğinde daha çok sarıldım.

Yanımızda bir kıpırtı olduğunda oraya döndük. Umut Ali gelip yanımızda diz çökmüştü.

“Yiğit’im. Aslan oğlum benim. Ben Nazlı’nın babası gibi seninde babanım. Sen benim oğlumsun ben seni çok seviyorum” dedi elini tutarak.

“Ama ben sizin gerçekten oğlunuz değilim” dediğinde sırtını okşadım.

“Sen bizim gerçekten oğlumuzsun. Biz seni her şeyden çok seviyoruz. Senin üzülmeni hiç bir zaman istemiyoruz” dediğimde Umut Ali araya girdi “Ben seni ne zaman Nazlı’dan ayırdım?”

“Hiç ayırmadın ama sen benim amcamsın” dedi minnak elleriyle gözyaşını silerek.

“Ben senin amcan olabilirim ama ben seni baba edasıyla seviyorum”

“Nazlı’nın babası gibi mi?”

“Ben seni Yiğit oğlumun babası olarak seviyorum. Seni annen doğurmamış olabilir ama sen bizim oğlumuzsun” diyerek beni gösterdi Umut Ali.

Nazlı kapıda durmuş bizi izlerken onu da çağırdım.

“Biz ikinizi de çok seviyoruz. Hemde her şeyden çok. İkiniz de bizim için çok kıymetlisiniz. Ben ikinizinde annesiyim. Anneler çocuklarını hep sever ve üzülmelerini istemez” dedim ikisininde yanaklarından öperek.

“Bende sizi çok seviyorum. Anneniz ne kadar sizi seviyorsa bende o kadar çok seviyorum” dediğinde ikisi de Umut Ali’nin boynuna sarıldı ve yanaklarından öptü.

“Özür dilerim anne” dedi Yiğit.

“Bende özür dilerim anne” dedi Nazlı.

“Bir daha ikinizin de kavga etmesini istemiyorum” dedim.

İkisi de kafalarını aşağı yukarı salladığında Umut Ali ikisini de kucağına aldı.

“Haydi bakalım şimdi sofraya” diyerek mutfağa gittiğinde bende kendimi toparlayarak peşlerinden gittim.

İştahla yemeklerini yerlerken ben biraz düşünceliydim.

“Anne neden yemiyorsun” diye sordu Yiğit.

“Tokum annecim ben” dediğimde kaşığındaki yemeği bana uzattı.

“Yemezsen güçsüz kalırsın” dedi.

“Benim laflarımı bana satma küçük beyefendi” diyerek burnuna vurdum ve kaşığındaki yemeği aldım.

“Baba” diyerek dikkatini kendine çekti Nazlı.

“Bunlar sünnet olacak ya hani” diyerek parmağıyla Yiğit’i gösterdi.

“Bunlar denmez kızım. İsimleri var. Yiğit ve Ateş” diye düzeltti Umut Ali.

“Evet işte bunlar sünnet olunca hepsini kesmeyecekler mi?”

“Ya amca Nazlı’ya bir şey söyle” dedi Yiğit panikle.

“Yok öyle bir şey kızım nereden çıkarttın onu?”

“Kesecekler işte kesecekler” diyerek dilini uzattı Nazlı.

“Nazlı” dedim uyararak.

Nazlı umursamadan yemeğini yemeye devam ettiğinde Yiğit’in morali bozulmuştu.

“Hadi yemeğinizi yiyin” dediğimde Umut Ali Yiğit’e yemeğini yedirmeye başladı.

“Baba ben” dedi Nazlı dudağını büzerek.

Umut Ali gülümseyerek Nazlı’ya da yemeğini yedirdiğinde bende bir yandan yediriyordum. İki taraftan çocukların karınlarını doyurduğumuzda “Doyduuuumm” diye hayıflandı Yiğit.

“Tamam hadi gidin hazırlanın” dedi Umut Ali.

Üçümüz birden “Nereye?” dediğimizde birbirimize güldük.

“Sahile götüreyim biz maç yaparız sizde dolanırsınız” dedi Nazlı’nın yanağını okşayarak.

Nazlı “Canım babam” diyerek sarıldığında Yiğit onları izledi ve kalkıp odasına gitti.

Hazırlanmaya gittiklerinde ben de mutfağı toparladım ve odaya gittim.

“Hatun” diyerek arkamdan sarıldı Umut Ali.

“Ben seni çok özledim” dedi ve ellerini tenimde gezdirdi.

Gözlerimi kapatarak Umut Ali’nin öpüşlerini hissettim.

“Yiğit çok üzülüyor” dedim Umut Ali’ye dönerek.

“Babasını özlüyor” dedi

“Abim gelmiyor. Hiç görmedi bile onu”

“Fotoğraflarını gördü ve yaşadığını biliyor”

“Ne yapacağız Ali. Kendimi yetersiz hissediyorum”

“Çocuk o daha birtanem kavga da edecek yaramazlıkta yapacak. KArşı da çıkacak. Biz sadece seveceğiz ve yanlışı göstereceğiz ona. Kendini böyle üzme. Seni üzgün görünce Yiğit daha çok üzülüyor” dedi.

Başımı göğsüne koyup sarıldığımda “Anneee kramponlarımı bulamıyoruuumm” diye bir ses geldi odadan.

Gülümseyerek geri çekildiğimde “Dolabının kenarına bak oğlum” dedim.

“Anne bulamıyoruuumm”

“Git bak hadi” dedi Umut Ali gülümseyerek.

Kapıyı açtığımda Nazlı da elinde bebeği ve tokasıyla gelmişti.

“Anne?” dedi.

“Söyle güzel kızım” diyerek yanaklarını öptüğümde gülümsedi.

“Seni çok seviyorum annemm” diyerek boynuma sarıldığında sıkıca sarıldım.

“Bende seni çok seviyorum meleğim” dedim ve yanaklarına bir sürü öpücük kondurdum.

Benden ayrılıp Ali’ye döndüğünde “Baba” dedi.

“Nazlı kızım gelmiş” diyerek kucağına aldı Ali.

“Baba saçımı örer misin?” diyerek boynunu büktüğünde Umut Ali boynundan öptü.

Onları odada bırakıp Yiğit’in yanına gittiğimde hala ayakkabılarını arıyordu.

Dolabını açıp bulduğumda “İşte burada bak” dedim.

“Anne sen sihirli misin?” dedi şaşırarak.

Gülerek “O nereden çıktı?” dedim.

“Benim bulamadığım herşeyi buluyorsun”

“Ben anneyim. Anneler herşeyi bulur”

“Bende annemin oğluyum seni çok seviyorum o yüzden” dedi ve koşarak bana sarıldı.

Yere oturup hemen kollarım arasına aldım “Bende oğlumun annesiyim ve seni çok seviyorum” diyerek yanaklarına sulu sulu öpücükler kondurdum.

Kucağıma yatmış bir şekilde yüzüme bakıp “Annem” dedi.

“Oğlumm ” dedim yanağından öperek.

“Sana anne demeyi çok seviyorum”

“Bende bana anne demeni çok seviyorum. Sana oğlum demeyi çok seviyorum ve seni çok seviyorum” diyerek yüzünün her yerini öptüm.

“Anne” dedi tekrardan

“Söyle yakışıklım” diyerek yanağını okşadım.

“Hani ben sana anne diyorum ya”

“Evet”

“Amcama da amca diyorum”

“Evett” dedim saçlarını okşayarak.

“Hani benim babam beni hiç görmeye gelmedi ya” dediğinde cevap vermedim sadece kafamı salladım.

“Off” dediğinde elimi yanağına koydum.

“Annecim söyle aklındaki şeyi”

“Keşke amcam benim babam olsaydı. Sana anne dediğim gibi ona da baba derdim”

“Amcanı baba gibi hissediyor musun?”

“Hıhı” dedi kafasını sallayarak.

“O zaman baba diyebilirsin. Bunda hiç bir sorun olmaz”

“Gerçekten mi? Amcam kızmaz mı?”

“Sen nasıl benim oğlumsan amcanında oğlusun. Sana ne zaman kızdı?”

“Kızmadı ama of bilmiyorum anne” dediğinde yanaklarından öptüm.

“Eğer içinden baba demek geliyorsa de korkma annecim amcanda bende hep senin yanında olacağız”

“İyi ki varsın annem” diyerek boynuma sarıldığında “Anneeeeeğğğ” diye bir bağırma sesi geldi içeriden.

“Hadi kalk bakalım şimdi daha fazla bekletmeyelim”

“Tamam” diyerek kucağımdan kalktığında bende mutfağa gidip meyve yıkadım ve atıştırmalık bir şeyler koydum.

“Narin’im” diyerek yanıma geldi Umut Ali.

Kirazlardan birisini ağzına atıp “Hazır mısınız?” dedi.

“Hazırım sevgilim” diyerek çantayı eline verdiğimde çocuklar için hazırladığım çantayı da aldım.

“Çocuklar çıkıyoruz” diye seslendiğimde Nazlı gözleri dolu bir şekilde yanımıza geldi.

“Noldu annecim?”

“Anne yaağ” dedi ağlayarak.

“Kızım ağlama ne oldu” diyerek önünde diz çöküp ellerini tuttum.

“Anne saçımı bağlatmıyorum diye ağlıyor” dedi Yiğit bıkkın bir sesle. Odadan çıkıp yanımıza geldiğinde “Annecim olmaz ama öyle bunun için ağlama”

“Ben onun saçını bağlamak istiyorum” dedi parmağıyla Yiğit’i göstererek.

“Benim bir adım var o deme bana” dedi Yiğit sinirlenerek.

“O o o” dedi Nazlı baskılayarak.

“Babacım deme öyle”

“Diycem işte diycem” diyerek inatlaştı Nazlı.

“Amca bir şey söyle” dedi Yiğit morali bozularak.

“Annecim kardeşinin istemediği şeyleri söyleme” dediğimde umursamadan omuzlarını silkti.

“Nazlı” dedi Umut Ali uyararak.

“Kızım yapma böyle üzüyorsun Yiğit’i” dedim.

“Siz hep onun yüzünden bana bağırıyorsunuz” diyerek ağlamaya başladığında Nazlı’ya sarıldım. Kıskanç bir çocuktu Nazlı.

“Annecim biz sana kızmıyoruz sadece seni uyarıyoruz. Yiğit’in istemediği bir şeyi yapmamalısın. Yiğit’te senin istemediğin bir şeyi yaparsa senin de moralin bozulur” dedim saçlarını okşayarak.

“Baba?” dedi Nazlı Umut Ali’ye nazlanarak.

Umut Ali yere diz çöküp ‘’Nazlı kızım, güzel kızım benim böyle yapmamalısın. Siz kardeşsiniz. Özür dile kardeşinden’’ dedi tatlı bir dille.

‘’Özür dilerim Yiiiit’’ dedi Nazlı. Yiğit’e seslenirken ‘ğ’ harfini pek kullanmıyordu.

‘’Abi demen gerekiyor ben senden büyüğüm’’ dedi Yiğit abilik taslayarak.

‘’Sadece yarım dakika banane demeyeceğim’’

‘’Demen gerekiyor ama’’

‘’Baba şu Yiiit’e bir şey söyle’’

‘’Biraz daha burada kalıp tartışmaya devam ederseniz gitmekten vazgeçeceğim’’ dedi Umut Ali.

‘’Tamam tamam’’ diyerek dışarı çıktıklarında bizde gülerek arkalarından çıktık.

Arabaya bindiğimizde müzik dinleyerek yola koyulduk.

Güzel sahil kenarı piknik alanına geldiğimizde çocuklar koşarak uzaklaştı.

Bizde eşyalarımızı alıp uygun bir yer bulduk.

Nazlı’nın daha rahat oynayabilmesi için yere oturacaktık.

Çocuklar parkın oraya gittiğinde bizde yere oturduk.

‘’Ali’’

‘’Söyle güzelim’’

‘’Yiğit sana baba demek istiyor ama senden çekiniyor’’ dediğimde ‘’Hım’’ dedi.

‘’Sorun olmayacağını, senin kızmayacağını söyledim biraz aklı karıştı’’

‘’Yiğit benim oğlum biliyorsun. Nazlı’dan ayırmadım hiçbir zaman. Eğer baba demek isterse diyebilir’’

‘’Biliyorum sevgilim’’ dediğimde Yiğit koşarak geldi.

‘’Amca maç?’’ dedi.

Umut Ali yerinden kalkıp topu Yiğit’e attığında maç yapmaya başladılar.

Nazlı’da yanıma gelip bebeklerini ortaya koyduğunda bizde evcilik oynamaya başladık.

Yiğit ayağı takılıp yere düştüğünde paniklemiştim.

Umut Ali koşarak Yiğit’i yerden kaldırıp dizine baktığında ‘’Bir şeyim yok acımadı’’ dedi Yiğit.

Endişeyle onlara bakarken Umut Ali bana göz kırptı.

Acısını saklayan bir çocuktu. Hep içine gömerdi. Yiğit’in pek sık ağladığına şahit olmazdım. Bebekliğinde de aynıydı.

Umut Ali ve Yiğit koşarak yanımıza gelip kendilerini yere attılar.

‘’Çak bakalım aslan parçası’’ diyerek Yiğit’e beşlik uzattı Umut Ali.

‘’Sende Nazlı’m’’ diyerek Nazlı’ya uzattı ve son olarak ‘’Narin’im’’ diyerek bana uzattı elini.

‘’Su gibi olmuşsunuz’’ diyerek çantadan Yiğit’in tişörtünü çıkarttım e üstünü değiştirdim.

‘’Annecim koşma daha hasta olacaksın’’

‘’Ben erkeğim anne Nazlı gibi burada oturup bebek oynamayacağım. Ben koşarım, zıplarım. Benim enerjimi atmaya ihtiyacım var’’ dedi bilmişlikle.

‘’Adam haklı beyler dağılın’’ dedi Umut Ali gülerek.

Ben şaşkın şaşkın Yiğit’e bakarken ‘’Çok bilmiş’’ dedi Nazlı dil çıkartarak.

Çocuklarım gözlerimin önünde büyüyordu. Çok garip bir duyguydu bu.

Babamın dayağından kaçıp Umut Ali’yle karşılaşmasam halim ne olurdu bilmek bile istemiyordum.

Yiğit yine koşarak parka gittiğinde bende Umut Ali’nin alnını peçeteyle sildim.

Elimden tutup öptüğünde ‘’Baba pamuk şeker alalımı?’’ dedi Nazlı sevimli bir şekilde.

Hareketlerine bitiyordum bu çocukların.

‘’Sen iste Pamuk şeker fabrikası bile alırım nazlı kızım’’ dedi ve başının üstünden öpüp ayağa kalktı.

‘’Gerçekten alır mısın baba?’’ dedi Nazlı gözlerini kocaman açarak.

‘’Alırım kızım’’ dedi Umut Ali gülerek ve pamuk şeker almaya gitti.

Yiğit yine koşarak yanıma geldiğinde ‘’Annee suu’’ dedi.

Şişesini çıkartıp verdiğimde yarısına kadar içmişti.

‘’Yiiit biliyor musun babam bana şeker fabrikası alacak’’ dedi Nazlı.

‘’Şeker yemekten şeker gibi oldun’’ dedi Yiğit.

Nazlı anlamaz gözlerle Yiğit’e baktığında ikisine de güldüm.

‘’Anne neden gülüyorsun?’’ dedi Yiğit bana şişesini uzatarak.

‘’Tatlılığına gülüyorum annecim’’ dedim.

‘’Ben tatlı mıyım?’’ dedi kaşlarını çatarak.

Yiğit, Yavuz abimin öz oğlu olabilirdi belki ama tam anlamıyla hareketleriyle Umut Ali’nin oğluydu.

‘’Tatlısın tabi. Elma şekerimsin sen benim’’ dediğimde kartal gibi pençelerini açıp ‘’Elma canavarı geliyoooorrr’’ diyerek üstüme koştu.

Yiğit’in üstüme düşmesiyle geriye düşmüştüm.

Yiğit durmadan beni gıdıklamaya başladığında Nazlı’da eşlik etti.

Kahkahalarımız yükselirken bir el ateş sesiyle korkuyla toparlandık.

‘’Anne’’ dedi Yiğit şaşkınca bana bakarak.

‘’Şşş bir şey yok’’ dedim ikisine sarılarak.

‘’Anne babam yok’’ dedi Nazlı korkuyla.

‘’Gelir annecim birazdan’’ dedim ve gözlerimle Umut Ali’yi aradım.

Kavga sesleri yaklaşırken yerimden kalkıp çocukları arkama aldım.

İleride kavganın kenarlarında Umut Ali’yi gördüğümde yanlış görmeyi istedim.

Nazlı bacağımdan tutup ‘’Anne’’ dediğinde elini sıkıca tuttum.

‘’Korkmayın’’ dedim Yiğit’in de elini tutarak.

Umut Ali hızla yanımıza gelirken Yiğit ‘’Baba’’ diyerek Umut Ali’ye doğru koştu.

‘’Korkma babacım yanınızdayım’’ diyerek Yiğit’i kucağına aldı ve yanımıza geldi

Bir el silah sesiyle ‘’Anne’’ dedi Nazlı ve elleri elimden kaydı.

Panikle Nazlı’ya döndüğümde yerde yatıyordu.

Nazlı’ya eğildiğimde burnunun kanadığını fark ettim.

‘’Alii’’ diye bağırdım.

--------- 🦋 ------ 🦋 ----------

Son 3...

Yiğit sonunda Umut Ali'ye baba dedi. Peki ya Nazlı'ya ne oldu?

Yorum yapmayı, oy vermeyi ve takip edip destek olmayı unutmayın lütfen 🙏🏻 ❤️‍🔥

İyi okumalar. Hoşçakalın🥰🫶🏻

(Temsili fotoğraflar)

Loading...
0%