Yeni Üyelik
6.
Bölüm

Heyecan

@gamzeispaha

Gümüşkartal'ın sözlerinden sonra Mastani yukarıya çıkmıştı.

 

"Ah hadi ama ben çiftleşmeyi sadece hayvanlarda gördüm."

 

İçi içini yerken hemen üstündeki gelinliği çıkarıp bavula tekrardan koyacaktı ama bavul ortada yoktu. Odaya baktığında düzenliydi demek ki yardımcılar toplamıştı. Aslında aşağıdaki ihtişama karşı burası daha sade bir odaydı, oldukça büyük bir yatak dışında. Yatakların hemen yanında komodinler vardı, oda tamamen beyazlar içindeydi. En azından burası zenginlik kokmuyordu. Gözü yatakla kesiştiğinde kalbi yerinden çıkacak gibiydi.

 

"Bunları düşünme Mastani hem hayvanlarda insanlar gibi herhalde kısa zaman da olup bitecek."

 

Kendine temkinler verirken kıyafetlerinin hemen Gümüşkartal'ın yanında asılı olması gülümsetmişti. Büyük ihtimalle onun fikriydi bu yoksa ondan izinsiz bu odaya girip eşyalarına kimse kolay kolay dokunamazdı. Üstünü çıkarıp mavi elbiselerden birini giyindi, cidden Maria kadar zevkli ama bir o kadar sade bir kadın yoktu. Elbise hemen dizlerinin altındaydı, kısa kollu sadece eteğinin ucundaki işlemeler bir farklılık katmıştı. Elbiseye istemsizce dokundu, sanki Maria'ya dokunur gibi. Derin bir nefes verip saçındaki tacı da çıkarıp kenarı koydu.

 

Odadan dışarı çıktığın gözü direkt duvarları pembe olan bir odada keşişti, kesinlikle Kiraz'ın odasıydı. Odaya doğru ilerlediğinde Kiraz masada kağıda birkaç bir şey yazıyordu, yanında da o aşağıdaki kız vardı. Kıza baktığında esmer teni o kadar güzel duruyordu ki istemsizce sinir oldu. Evet esmer kim varsa sevmiyordu.

 

"Heyy ne yapıyorsun bakalım?"

 

Kiraz, Mastani'nin sesini duyduğunda büyük bir heyecanla arkasına dönüp Mastani'nin yanına doğru koştu.

 

"Gelmişsiniz, evlendiniz mi artık?"

 

"Galiba evlendik."

 

Kiraz ellerini çırpıp direkt Mastani'ye koştu.

 

"Çok sevindim teyze."

 

"Teyze mi? Hey dur orada."

 

Mastani, Kiraz'a doğru eğildiğinde

 

"Bana bak, ben teyze olacak kadar yaşlı mıyım? Bana adımla hitap et." Demişti.

 

"Ama babam kızar."

 

Mastani elini yukarıya doğru sallayıp

 

"Aman senin o despot baban her şeye kızıyor."

 

"Hamza Bey öyle dediğinizi lütfen duymasın."

 

Mastani başını kaldırdığında kendine meydan okuyan gözlerini gördüğü kıza gülümsedi.

 

"Siz galiba Ayşe'siniz."

 

Mastani günlükte Kiraz'ın yazdığı arkadaşı buydu diye düşündü.

 

"Evet Mastani Hanım ben Ayşe, Kiraz'ın hem hemşiresiyim hem de onunla ilgileniyorum."

 

Mastani bu sinsi kızdan hiç hoşlanmamıştı.

 

"Güzel o zaman sadece bunlarla ilgilenin, eşimle nasıl konuşacağım sizi bağlamaz."

 

Mastani'nin verdiği ayarla Ayşe buz gibi olmuştu, ne hadsiz bir kadındı? Züleyha Hanım'a da bu şekilde saygısızca davranmıştı.

 

"Hadi aşağıya inelim hem bir şeyler yemek istiyorum hem de sana olan biteni anlatmak."

 

Kiraz, Mastani'nin uzattığı eli tuttuğunda Ayşe tekrardan araya girmişti.

 

"Mastani Hanım, Ayşe'nin ödevi daha bitmedi."

 

Evet Mastani tam olarak gözlerini devirmişti.

 

"Doğru Mastani daha bitmedi."

 

Kızın biraz önce parlayan gözlerinin solduğunu görünce kızın elini bırakıp ilerdeki kitapları ve defteri aldı.

 

"Tamam aşağıda yaparız, sen gelmek istiyorsan bunlar halledilmeyecek durumlar değil." Demişti.

 

Mastani, Kiraz'la dışarı çıktığında arkasında bir tane sinirden patlayan kız bırakmıştı ama kızın bu tavırları canını sıkmıştı ve tanrı biliyor ki bu kızıl kadın eğer birine takarsa elinden çekeceği olurdu.

 

"Ayşe aslında iyidir Mastani ama biraz şey..."

 

"Sıkıcı mı?"

 

Kiraz onu onaylar niteliğinde başını sallamıştı.

 

"Neyse ki artık ben geldim, hadi mutfağa gidelim."

 

Mastani mutfağa girdiğinde orada olan dört yardımcı aynı anda başlarını ona çevirmişlerdi ama Mastani'nin gözüne çarpan beyaz saçlarını aynı Maria gibi toplayan bir kadındı, nedense içi bir tuhaf olmuştu. Fiziki olarak da birbirlerine çok benziyorlardı.

 

"Buyurun Mastani Hanım bir şey mi istemiştiniz?"

 

Mastani kadının onunla direkt konuşmasıyla gözleri nedense dolmuştu, lanet olsun Maria'yı çok özlemişti.

 

"Biz acıktık da yiyecek bir şeyler hazırlayacaktım."

 

"Siz ne istiyorsanız söyleyin biz hazırlarız."

 

Mastani işte bu durumu sevmemişti. Hayatı boyunca hep tek bir şeyler yapmıştı, şimdi kendine böyle hizmet eden kişiler olunca kendini o zamanki zamanları hatırlatıyordu. Şimdilik bir şey demeyip eve uyacaktı.

 

"Kek var mı?"

 

"Var tabi."

 

"Kiraz kek yiyebiliyorsun değil mi, bir sıkıntı olur mu?"

 

"Olmaz."

 

"Merak etmeyin zaten Kiraz kızım sayesinde her şey organik oluyor, siz içeriye geçin getiririm."

 

"Bahçede olacağız, oraya getirir misiniz?"

 

Kadının aynı zamanda yüzü düşmüştü çünkü o kadar adamın içine Mastani'nin çıkması Gümüşkartal tarafından hoş karşılanmazdı.

 

"Mastani Hanım oturma yerinde bir sıkıntı var o yüzden dilerseniz yarın çıkın."

 

Kızın gözleri yeşillikte gezdiğinde istemsizce başını salladı.

 

"Tamam içerideyiz."

 

Mastani dışarı çıkar çıkmaz kadın derin bir nefes almıştı.

 

"Müzeyyen Abla neden izin vermedin, kız nasıl bakıyor görmedin mi?"

 

"Sen karışma, hadi siz de işinize."

 

Müzeyyen Hanım evde en çok sözü geçen kadındı hatta Gümüşkartal'ın annesinden bile. Gümüşkartal'ın hem bakıcısı hem de süt annesiydi, o yüzden onun gözünde çok değerliydi. Kızlarda o ara aralarında konuşmaya başlamıştı.

 

"Kız çok güzel değil mi? Hiç rahmetli Arzu Hanım gibi değil."

 

"Evet etrafa enerji saçıyor, bu dünya da büyümediği çok belli."

 

"Karpatya dağlarındaki küçük kasabada yaşıyormuş öyle duydum."

 

"Yeter, size ne dedim? Şimdi biri duyacak ben de sizi kurtaramam. Züleyha Hanım'ın ağzına laf mı vermek istiyorsunuz?"

 

Üç kızda aynı anda başlarını eğdiğinde Merve bu kez konuşmaya başladı.

 

"Teyze zaten kadın biz ne yapsak sürekli memnun değil hem gideceği de yok."

 

"Ne olursa olsun o gidene kadar dilinizi tutun, bu son ikazım."

 

Kadın hazırladığı kek ve iki bardak portakal suyunu içeriye götürdüğünde Mastani'nin bir masanın üstüne çıkıp neşeli bir biçimde Kiraz'a bir şeyler anlatıyordu. İkisinin de kahkaha sesleri odada yankılanıyordu. İşte Müzeyyen Hanım'ın istediği de buydu, bu ev bu seslerle inlemeliydi. Biliyordu bu kızıl kız, oğlunun kalbine girmeye çoktan başlamıştı.

 

Mastani bir anda kadının kendisini izlediğini görünce utançtan hemen masadan inmişti. Evet heyecanlı heyecanlı ne zaman bir şeyler anlatsa nedense kendisini tepelerde buluyordu.

 

"Böldüm mü sizi?"

 

Müzeyyen Hanım'ın sorusuna karşı Mastani yaklaşıp hemen elindeki tepsiyi almıştı.

 

"Hayır ben sadece kendimi kaybettim."

 

"Bence çok güzel duruyordun."

 

Kadına anında kanı ısınan Mastani hemen adını sormak istemişti.

 

"İsminiz nedir?"

 

"Müzeyyen."

 

"Mastani, Müzeyyen babaanne aynı zamanda babamın süt annesi biliyor musun?"

 

Mastani'nin anında kaşları çatıldığında şimdi anlamıştı yani Maria ile onun durumuna benzer gibiydi.

 

"Öyle mi? O zaman siz de benim kayınvalidem oluyorsunuz, ne kadar da şanslıyım ama lütfen diğer kayınvalidem gibi değilsiniz değil mi? O çünkü bana vahşi olduğumu söylemişti."

 

Müzeyyen Hanım içten içe kızdı Züleyha Hanım'a, böyle bir çiçeğe nasıl bu yakıştırmayı yapardı? Yine sivri dili durmamıştı.

 

"Sen Züleyha Hanım'a bakma, bence hayat enerjinle bu eve renk getirecek kişisin."

 

"O zaman siz de bana lütfen sadece Mastani deyin sonuçta kayınvalidemsiniz hatta şu an en çok anlaştığım kayınvalidem."

 

"Tamam Mastani hadi siz kekinizi yiyin, bir şey olduğu zaman da seslenirsiniz."

 

Kız başını salladığında salondan çıkan Müzeyyen Hanım, Züleyha Hanım'la karşı karşıya gelmişti.

 

"Şu saygısız, vahşi kıza yüz vermeyin."

 

Müzeyyen Hanım derin bir nefes alıp

 

"Bence sen o kıza gözün gibi bak çünkü oğlunu ve torununu o kız kurtaracak ama tabi senin umurunda mı onu bilemem."

 

"Sen nasıl benimle bu şekilde konuşuyorsun?"

 

Müzeyyen Hanım tam karşısında dikildi, kadının gözlerinde geçmişin derin öfkesi vardı.

 

"Seni uyarıyorum Züleyha, eğer o kızın canı yanarsa bu gözler bu kez kör olmaz, sana o kızı yedirmem."

 

"Zaten kalıcı değil, çocuğu doğurunca oğlum onu gönderir."

 

"Sen oğlunu hiç tanımamışsın, senin oğlun pardon benim oğlum bu kıza sevdalanmış bile. Onun gözünden akacak yaşla bile ortalığı yakar."

 

Kadın son bir kez daha Züleyha Hanım'a bakıp tekrardan mutfağa girmişti. O da yavaş yavaş salona girdiğinde Kiraz'la neşeli bir sohbet içinde olduklarını gördü.

 

"Kiraz ödev yapmak yerine neden buradasın?"

 

Kiraz elindeki portakal suyu bırakacakken Mastani engel olmuştu.

 

"Beraber zaman geçirmek istedik ama görüyorum haber çabuk uçmuş."

 

Bunu derken arkadaki Ayşe ile göz göze gelince kız rahatsız bir şekilde yerinde kıpırdadı.

 

"Torunumun senin gibi bir vahşi ile zaman geçirmesini istemiyorum. Ayşe, Kiraz'ı yukarıya götür."

 

Ayşe bir adım atacakken Mastani anında ayağa kalkıp

 

"Hop hop, ayaklarını geri it!"

 

Mastani saçlarını arkaya attığında o onun için bir savaşa hazırlıktı. Her zaman dik başlı bir kız olmuştu, bunun gibi kadınları bilir ve tanırdı, şimdi anladığı dilde konuşacaktı. Önce Kiraz'a dönüp biten tabağı ona uzattı.

 

"Hadi sen biraz daha kek getir bir de portakal suyu, biz de babaannenle ve bakıcınla biraz konuşalım."

 

Gözünü kırpıp kızı oradan gönderdiğinde adım adım yaklaşıp tam da iki kadının önünde durdu.

 

"Demek benim gibi bir vahşi neyse en azından benim gibi vahşi olacak, sizin gibi içi çürümüş biri değil. Sizi sabah kahvaltıda uyarmıştım hatta Ayşe de vardı. Benimle karşı karşıya gelmeyin, cidden hayattan bezersiniz çünkü ben bile kendime bazen katlanamıyorum."

 

"Sen beni tehdit mi ediyorsun?"

 

"Galiba öyle. Ne yapacaksınız, oğlunuza mı şikayet edeceksiniz? Siz neden sürekli Alkan'ın arkasına sığınıyorsunuz? Bir kadın olarak dik durun."

 

Mastani derin bir nefes aldı, Kiraz konusunda onlara bir çizgi çizmesi gerekiyordu.

 

"Kiraz benim kızım, ben onun için kendi yuvamdan, ailemden kopup geldim. Eğer ikiniz aramıza girmeye çalışırsanız bu kez ben kocamın arkasına sığınıp sizi evden gönderirim."

 

İki kadın da şaşkın bir biçimde Mastani'nin dediklerine bakıyorlardı. Resmen bu kız çok fenaydı, göründüğü melek yüzünde bir şeytanlık vardı zaten."

 

"Bak yine tehdit ettim, bu da iki oldu."

 

Züleyha Hanım büyük sinirle ayaklarını vura vura salondan ayrıldığında Mastani'nin gözleri bu kez Ayşe'ye de değdi, evet bu kıza da bir ayar vermek istiyordu ama sustu.

 

Kiraz elindeki tepsiyle ona doğru geldiğinde direkt tepsiyi elinden alıp keyifle sohbetlerine devam etmişlerdi. Aradan geçen saatler sonra yemekler yiyip herkes odasına geçtikten sonra Mastani önce Kiraz'ın odasına girip iyi geceler demişti. Sonra yavaşça odaya girdiğinde kalbi yerinden çıkacak gibiydi. Önce saçlarını ıslatmadan bir duş aldı sonra dolaba doğru geçtiğinde Mia'nın ona zorla koyduğu kırmızı, mini olan geceliği giyindi. Gözleri bir hayli büyük olan göğüs dekoltesinde gezdi. Yanakları anında kızarmaya başlamıştı, tanrım bunu o adamın karşısında nasıl çıkacaktı? Aşırı derecede teşhirci duruyor gibiydi. Hemen sabahlığını üstüne geçirip sıkı sıkıya bağlamıştı, kesinlikle bunu çıkarmayacaktı.

 

Odaya girdiğinde kapıda aynı zamanda açılmıştı. Gümüşkartal kızı gördüğünde dizlerinin altında biten kırmızı bir sabahlık vardı.

 

"Hoş geldin."

 

"Hoş buldum."

 

Mastani elini ayağını nereye koyacağını bilmiyordu. Gümüşkartal kızın gergin olduğunu görünce en azından biraz rahatlaması için

 

"Ben bir duş alayım." Demişti.

 

Adamın banyoya girdiğini gördüğünde derin bir nefes aldı. Gözü balkonla kesişti, en azından biraz hava almak onun için iyiydi. Balkona çıktığında gördüğü manzara nefesini kesti, tüm orman sanki ayaklarının altında gibiydi. Baktı baktı baktı tüm manzaranın keyfini çıkardı.

 

"Buradan da güneşin doğuşu ve batışını görebilirsin."

 

"Gerçekten mi?"

 

"Evet."

 

Adama doğru döndüğünde adamın üstünün çıplak olması ile başını tekrardan önüne döndürmüştü, Gümüşkartal kızın tepkisine gülmüştü.

 

"Kiraz'ın yanındaydım biraz önce seni anlattı, onunla bugün vakit geçirmişsin, teşekkür ederim."

 

Mastani derin bir nefes aldı.

 

"Kanının yarısından nefret etsem de o benim yeğenim, ondan öncesinde o bir çocuk, nefes almaya ihtiyacı var. Evet hasta ama onu hasta edenlerde etrafındakiler."

 

"Ne demek istiyorsun?"

 

Mastani, Gümüşkartal'a doğru döndüğünde gözlerine baktı.

 

"Dışarı çıkmak istiyor ders çalışmak değil, hayatı yaşamak istiyor Alkan, onu bir odaya kapatarak iyileştiremezsiniz."

 

"Ama onu sokağa da salamam."

 

"Bunu isteyen yok ama belki de hastalığının bu kadar hızlı ilerlemesinin sebebi kızın mutsuz olması, Kiraz mutsuz bir kız."

 

"Elimden geleni yapıyorum."

 

"Konu sen değilsin ki senin sınırların, nasıl bir çocukluk geçirmişsin bilemem ama hastalığını bahane edip sadece kızı derslere gömemezsin."

 

"Önerin ne?"

 

"İyileşene kadar derslerden, okuldan uzak olsun."

 

Gümüşkartal kızın dediklerin düşündü, evet kızı neşeliydi ama bu neşesi genelde kendisi geldiğinde ortaya çıkıyordu. Şimdi yanında Mastani olunca sanki o neşe daha çok yukarıya çıkmıştı.

 

"Kabul."

 

Mastani adama gülümseyip

 

"Zaten küçücük çocukları neden derslere gömerler anlamıyorum, bırakın hayatını yaşasınlar."

 

"Tabi sen herhalde öyle büyüdün."

 

"Evet ben belli bir yaşıma gelene kadar hiç okula gitmedim sadece belli sınavlara girerdim, o da Maria istediği için."

 

"Nasıl geçiyordun?"

 

"Okuyarak herhalde, tüm gün ağaçta dişi tarzanlık yapmıyorum, sürekli okuyorum."

 

Gümüşkartal kızın dediklerine güldükten sonra kızın bir anda elini tutmasıyla içeriye geçirdi. Perdeleri arkasından kapattıktan sonra odada loş bir ışık oldu. Adam genç kıza yavaş yavaş yaklaşıp tam önünde durduğunda dudaklarından o kelimeler döküldü.

 

"Başlayalım mı?"

 

"Başlayalım."

 

 

Loading...
0%