Yeni Üyelik
5.
Bölüm

Karım

@gamzeispaha

Ah bu adamın emir cümleleri, elindeki gelinliği yere fırlattığında kapı tekrardan tıklatırdı.

 

"Gel."

 

Kesinlikle bu evde rahatlık yoktu. Gelen kişi yine Merveydi.

 

"Mastani hanım kuaför geldi."

 

"Kuaför mü?"

 

Mastani'nin gözleri anında korkuyla büyüdü, asla onlara saçlarını emanet etmezdi.

 

"Geri gönder."

 

"Ne?"

 

"Geri gönder Merve, istemiyorum hadi."

 

Kızı dışarıya gönderip kapıyı kapattı. Kesinlikle o kasaplara kendini emanet etmezdi. Bir kere bitlenmişti o yüzden Ceo onu kasabanın bir kuaförüne götürmüştü, başta kuaför çok kısaltmayacağını söyleyip sonra erkek gibi bir hale sokmuştu. O kuaförün yüzünden bir süre dışarıya falan çıkamamıştı. O yüzden her zaman saçlarını bir tek Maria'ya kestirmişti. Gözü saatler kesiştiğinde kısa bir zamanı vardı, hemen bavulunu açıp Maria'nın ona verdiği kendi gelindiğini çıkardı. Eğer bir gelinlikle evlenecekse kesinlikle annesinin olurdu. Pahalı hiç bir şeyi istemiyordu.

 

Üstünü çıkarıp giyinme odasında gelinliği giyindiğinde gözlerinden yaşlar damla damla akmaya başlamıştı. Keşke dedi Maria da yanımda olsaydı, bu gelinliği üstünde görmek aslında en çok onun hakkıyken şimdi en çok o yabancı olmuştu. Gelinlik düzdü, kollarından uzun bir dantel detayı vardı. Tam ayak parmak dibinde bitiyordu. Başka bir detayı olmasa da Mastani'nin gözünde ona gönderilen gelinlikten daha değerliydi. Çantada ki onun saç aksesuarını da takıp aynaya baktı, yapma çiçeklerden oluşan pembe mavi karışımlı bir taç takmıştı. Saçlarını da arkaya attığında tam olarak istediği gibi bir gelin olmuştu.

 

Gümüşkartal içeriye girdiğinde gözleri odada gezdi. Gerçekten Mastani çok fazla dağınık biriydi, etraftan bunu net anlamıştı. Gümüşkartal için derli toplu ve temiz olmak hayat şartıydı ama Mastani için öyle değildi, Maria ona temizlik yaptıracağı zaman evden kaçardı.

 

Sonra Gümüşkartal'ın gözleri yerde gönderdiği gelinliğe takıldı, saatte baktığında nikah zamanı gelmişti ama hala Mastani hazırlanmamıştı. Büyük adımlarla giyinme odasına girdiğinde kızı bir anda beyazlar içinde gördüğünde kalbi teklemişti.

 

Üstüne giyindiği düz gelinlik ona o kadar yakışmıştı ki içinde ışıl ışıl parlıyordu, saçındaki o çiçekli taçla o kadar sade ama bir o kadar göz alıcı olmuştu ki Gümüşkartal derin bir şekilde yutkundu, Mastani adamın bedenini gördüğünde ona doğru dönmüştü. Evet aşağıda ona sergilediği tavır yüzünden gıcıktı ama ne yapsın kalbi kin tutamıyor hemen unutuyordu.

 

"Nasıl olmuşum?"

 

Gümüşkartal kızın tüm yüzünde önce gözlerini gezdirdi sonra yavaş yavaş aşağıya indi, tüm bedenini inceledi. Onun gözleri Mastani'nin üstünde gezdiğinde kızın zayıf kalbi sanki yerinden çıkacak gibiydi.

 

"Çok duru ve güzel olmuşsun."

 

Gümüşkartal kıza resmen tutulmuştu sonra saçlarında ve yüzünde hiç makyaj olmadığını görmüştü.

 

"Kuaför gelmedi mi?"

 

Mastani'nin gözleri anında kocaman açılıp direkt adamın dibine girip başını yukarıya kaldırdı.

 

"Sakın bir daha bana kasap gönderme."

 

Gümüşkartal'ın kaşları anında çatılmış kızın ne demek istediğini anlamaya çalışmıştı.

 

"Kasap?"

 

"Kuaför işte Alkan, bir daha sakın yakınıma dair getirme onları."

 

Kızın benzetmesine bir kahkaha atmıştı ama Mastani tarafından hoş karşılanmamıştı.

 

"Dalga geçmiyorum, o kasaplar yüzünden bir kere erkek çoçuğu gibi olmuştum."

 

"Nasıl yani?"

 

"Bitlendim o yüzden Ceo da beni bir kuaföre götürdü, ucundan keseceğim demişti ama sonra amcalara taş çıkarırdı o saçlarım."

 

Gümüşkartal kendini tutamayıp tekrardan gülmüştü, bu kız cidden başka bir neşeydi. Hayatına girdiğinden beri ilk kez bu kadar gülmüştü. Çocukken bile çok suratsız, ciddi bir çocukken şimdi bu kızıl cadı onu sürekli güldürüyordu.

 

"Gülme Alkan, nasıl bir travma yaşadığımı tahmin bile edemezsin, hayatım boyunca kuaföre gidemedim."

 

"Ama bunlar güzel anılar hem kuaföre gitmiyorsan kim kesiyordu saçlarını, sen mi?"

 

"Hayır Maria yapardı, ben bu konularda pek becerikli değilim."

 

"O zaman Maria da olmadığı için bu görevi ben alırım."

 

Mastani'nin gözleri iyice kocaman açılıp adama baktı.

 

"Sen mi keseceksin?"

 

"Evet yoksa güvenemedin mi?"

 

Mastani ufakça kıkırdadığında Gümüşkartal kızın aklından hınzır bir düşünce geçtiğini anlamıştı.

 

"Bilemedim, beni erkek çocuğuna çevirebilirsin."

 

Dudaklarından bu kez gür bir kahkaha çıkmıştı, Gümüşkartal saatine baktığında biraz daha bu şekilde konuşmaya devam ederse geç kalacaklardı. Kızın elinden anında tutup odadan çıktıklarında tüm yardımcılar merdivenin önünden gelen çifte baktı. Gümüşkartal özel hazırlanmamıştı, sabah ki gri takım elbisesi hala üstündeydi.

 

Ama Mastani gerçekten de çok güzeldi, su gibiydi. Kadınların hepsi nazar değmesin diye kalçalarını kaşıyorlardı.

 

"Bu kadınlar bana neden bakıyor Alkan?"

 

Kızın masum sorusuna karşı eğilip kızın kulağına fısıldadı.

 

"Seni görmek için buradalar artık nasıl ilgilerini çekmişsen."

 

Mastani kızlara utangaç bir gülümseme koyduktan sonra Kiraz, babasına doğru gelip sıkı sıkıya sarılmıştı.

 

"Ben de gelmek istiyorum, söz maskemi çıkarmam."

 

Kızın ağlamakta olan gözlerini gördüğünde Mastani'nin içi acımıştı.

 

"Kızım biliyorsun tehlikeli, mikrop kapma olasılığın çok yüksek."

 

"Ama sizi göremeyeceğim."

 

Mastani kızın elini tutup büyük bir şefkatle elini öpüp

 

"Babanı dinle ikizim, gelince emin ol her şeyi sana detaylı anlatacağım sanki orada olmuş gibi hissedeceksin."

 

Kiraz, Mastani'nin kendine bu kadar sevgi dolu yaklaşması şu zamana kadar hayalindeki karakter olmuştu. Kiraz başını sallayıp

 

"O zaman her şeyi kayıt altına al."

 

Mastani hafifçe kafasına vurup

 

"Merak etme her şeyi detay detay."

 

Kiraz önce babasının sonra Mastani'nin yanağına bir öpücük kondurup onların yanında ayrılmıştı. Mastani ise dış kapının açılmasıyla gözleri şaşkınca açıldı çünkü merkezin orta bir yerinde ev beklerken resmen ormanın içinde bir evle karşı karşıya gelmek hem onu şaşırtmış hem de içini coşkuyla doldurmuştu.

 

"Burası harika."

 

Kızın kocaman gözleri etrafı izlemesi ile hiç camdan bakmadığını anlamıştı.

 

"Seni bir yığın betonların içine hapsedeceğimi mi düşündün?"

 

Mastani anında gözlerine Gümüşkartal'a dikip başıyla onu onaylamıştı.

 

"Burayı keşfetmek için can atıyorum, çok büyük hatta bizim kasabadan bile daha büyük."

 

Gümüşkartal etraftaki adamlarına baktığında hepsinin başının önünde olduğunu görünce en azından derin bir nefes almıştı, bu kızın o elbiselerden birini giyip burada koşuşturmasıyla herhalde kalbine inebilirdi. Bu adamların başka çaresine bakmalıydı aksi takdirde Mastani'yi eve falan kapatamazdı, kız özgür bir kuş gibiydi.

 

"Burada inekler var mı, tavuklar ya da tarla tarzı yerler?"

 

"Hepsi var."

 

Mastani işte bu duruma daha çok sevinmişti. Gümüşkartal kızı tutup özel minibüse bindirdiğinde kızın hâlâ pencereden dışarıyı büyük bir keyifle inceliyordu, devasa araziden çıktıklarında ise merkeze doğru geldiklerinde Mastani'nin yüzü düşmüştü çünkü gürültüden başka bir şey yoktu. O kolay kolay kasabaya bile inmezdi, kalabalık ortamları sevmezdi, o yalnızlığı severdi ama şimdi öyle değildi.

 

"Ne düşünüyorsun?"

 

Mastani'nin gözleri Gümüşkartal'a döndüğünde anında gözleri kısılmıştı.

 

"Bana bir daha patronluk taslama."

 

Gümüşkartal'ın sabah onu masaya oturtmasını hatırladığında bu konuya açıklık getirdi.

 

"Mastani evde kurallar vardır, bunlardan biri de ben masadan kalkmadan kimse kalkamaz."

 

Adamın sesi sert çıkmıştı, kız derince bir yutkunmuştu.

 

"Ayrıca bana kimsenin yanında herhangi bir saygısızlık yapılamaz."

 

"Niye, senin ne ayrıcalığın var? Kaçıncı yüzyıldayız?"

 

"Bu kurallara uymak zorundasın. Bu senin için olan bir durum değil, o evde kim yaşıyorsa Kiraz da dahil."

 

Adam her kelimesini bastıra bastıra söylemişti.

 

"Bu arada annemin yaptığı saygısızlık yüzünden senden özür dilerim."

 

Mastani'nin anında dudaklarında bir kıkırtı çıkmıştı.

 

"Benden korktu hatta eminim sana nereden getirdin bu deliyi demiştir."

 

Kızın onu biraz önce geren bedeni bu kez rahatlamaya bırakmıştı.

 

"Olsun sen özrümü kabul et."

 

"Özür dileyecek bir şey yok, yaşlılar her zaman sivri dilli olur ayrıca bazı şeyleri doğru söyledi. Rıfat Bey'in beni gönderdiği ve vahşi olduğumu. Arzu nezaket dersleriyle büyüyordu. İyi bir eş olmak için yetiştirildi ki gördüğüm kadar olmuşta, annenin bizi onunla karşılaştırması beni hiç rahatsız etmedi, ben hiç ablamı kıskanmadım sadece kızgınım."

 

"Onu reddedecek kadar ne kızgınlık vardı senin gözlerinde? Herkese karşı merhamet var, annemin bile sözleri seni yaralamamışken bu denli kızgınlığın ne?"

 

"İstersen öğrenirsin."

 

"Ama öğrenmek değil, bir gün bana anlatmanı istiyorum. Mahremiyete her zaman önem veririm bu da sizin mahreminiz ama bana anlatılanın dışında başka şeyler var."

 

Mastani sessiz kalmış başını cama çevirmişti, araba durduğunda minibüsün kapısı açılıp kızın elinden tutup direkt nikahın kıyılacağı alana getirdi. Mastani arabadan çıktığında sanki başka bir evrene gelmiş gibiydi. Bir binaya girdiğinde herkes Gümüşkartal'ın önünde el, pençeydi hiç kimsede Mastani'ye bakamıyordu.

 

Mastani o an anlamıştı bu adam aslında tehlikeliydi sanki iki yüzü vardı, biri karanlık biri de aktı ve o sadece ak yüzünü görüyordu. İçeriye girdiklerinde direkt nikah memuru onları bekliyordu, kısa zamanda sadece imzaları atıp çıkmışlardı. Gümüşkartal gereksiz törenleri sevmezdi. Mastani ise kısa zamanda bu işin bitmesine şaşırmıştı. Kısa zaman sonra tekrardan arabaya bindiklerinde sadece elinde nikah cüzdanı vardı, açtığında okuduğu isimle tuhaf olmuştu. Mastani ve Gümüşkartal, derin bir şekilde yutkunmuştu. Adamın bakışları ise kızdaydı, cüzdanı açıp aynı hızla kapatması hala bir şeyler kabul edemediğini gösteriyordu ama bu gece onun olacaktı, onun kadını. Araba büyük araziye girdiğinde kız tekrardan dikkatini araziye vermişti. Cidden kocamandı, adam sanki burada kendine bir hükümdarlık kurmuştu.

 

"Hadi Mastani."

 

Araba durduğunda Gümüşkartal tüm sahipleniciliği ile kızın elini tutmuştu. İçeriye girdiğinde

 

"Merve, hoca geldi mi?" Demişti.

 

"Geldi Hamza bey."

 

"Ne hocası Alkan?"

 

"Dini nikah için geldi."

 

"Zaten nikah kıyılmadı mı?"

 

Gümüşkartal kızın dinle alakalı zayıflığını bildiği için direkt konuyu açıklamak istemişti.

 

"Bizim için yani müslümanlar için önemli olan dini nikahtır, biz resmi nikah kıydırdık, bu yaşadığımız ülke açısından önemli ama din olanda biz Allah katında eş olacağız, haramım değil helalim olacaksın."

 

Mastani tam olarak anlamamıştı ama başını sadece sallamakla yetinmişti. Merve hemen Mastani'nin başına beyaz bir tülbent örtünce Mastani şaşkınlıkla tülbente baktı.

 

"Saygı için."

 

"Peki."

 

Kızla beraber içeriye girdiğinde iki tane Gümüşkartal gibi uzun boylu adam vardı, biri kumral diğeri de esmerdi.

 

"Hoşgeldin yenge."

 

İkisinin de yenge demesiyle kaşları çatılmıştı.

 

"Benim adım Mastani, yenge değil."

 

Kumral olan adam kesik bir kahkaha atıp

 

"Yenge demek abinin eşine deniliyor, sen de bizim abimizin eşisin."

 

Mastani, Gümüşkartal'a dönüp

 

"Kardeşlerin mi?"

 

"Kan bağı ile değil ama gönül bağı olan kardeşlerim."

 

"Anladım."

 

"Abi hoca geldi sizi bekliyor."

 

Gümüşkartal, Mastani'yi yönlendirmesiyle salona geçip hocanın karşısına oturmuşlardı. Dini nikah kıyıldıktan sonra hâlâ Mastani, adama mehir dedikleri şey yüzünden bir fabrika vermesinin şaşkınlığı içindeydi, tanrı aşkına bu adam cidden kafayı yemişti. Gümüşkartal onlara şahit olan iki adamın yanında bir şeyler konuştuktan sonra Mastani'nin yanına gelmişti.

 

"Benim biraz işim var, akşam geç gelirim."

 

Mastani başını salladıktan sonra Gümüşkartal kızın o güzel yüzünü avuçlarının arasına aldığında onlara şaşkın şaşkın bakan iki adamı umursamamışlardı. Çünkü tanıdığı abileri kimseye böyle davranmazdı, ikisi birbirine bakıp

 

"Abim iki şekilde böyle davranır." Dedi.

 

Esmer adam, kumral olanın sözünü tamamlanmıştı.

 

"Ya çok güzel diye ya da abim bu kıza sevdalandı."

 

İşte onların korktuğu da bu olabilir çünkü başta sadece kızı için evlenip herhangi bir samimiyet olmadan sadece çocuk için beraber olacağını düşünmüşlerdi ama abileri kıza bu şekilde davranması demek ki Gümüşkartal'ı fena çarpılmıştı. İki adamın ararlarında konuştuklarını duymayan Mastani direkt Gümüşkartal'a içini yiyen durumu söylemişti.

 

"Ben fabrikayı ne yapacağım?"

 

Kızın mızmız halini gördüğünde

 

"Beğenmediysen başka bir şey vereyim yavrum."

 

Mastani derin bir nefes almıştı zaten adamın elleri hala yüzündeydi.

 

"Çok komik."

 

"Mastani bu nikah için olması gereken bir durum, fabrika senin artık bu konu tartışmayı kapalı."

 

Mastani anında aklında beliren fikirle Gümüşkartal'a biraz daha yaklaşmıştı. Kızın bir anda ona yaklaşmasının hayrı alamet olmadığını bildiği için ellerini yüzünden indirip o da kıza bir adım atmıştı.

 

"Sen biraz önce dedin ya başka bir şey vereyim diye."

 

Gümüşkartal başını salladıktan sonra.

 

"Ben düşündüm de bu kadar bonkörsen bu araziyi bana ver."

 

Gümüşkartal kendini tutamayıp güldüğünde iki adam daha çok şaşırdı, abileri biraz önce kahkaha atıp gülmüş müydü?

 

"Bak sen fabrika istemiyoruz ama onun on katı daha değerli bir şey istiyorsun."

 

Mastani anında kollarını göğsüne bağlayıp

 

"Dediğini unutma, ne istersem dedin."

 

Gümüşkartal kızı tutup kollarında sarmamak için zor duruyordu.

 

"Kadir."

 

Esmer olan çocuk abisin ona seslendiğini duyunca direkt yanına gitti.

 

"Buyur abi."

 

"Evi ve fabrikayı Mastani'nin üstüne yapıyorsun."

 

"Tamam abi yarın hallederim."

 

Mastani'nin keyifle gözleri ışıldamıştı.

 

"Siz beni dışarıda bekleyin geliyorum."

 

Adamların salondan çıkar çıkmaz Mastani'nin belinden tutup kendine doğru çektiğinde Mastani şaşkın şaşkın bakmaya başladı ama sonra adamın kurduğu cümle ile onun kollarına bayılmaması az kalmıştı.

 

"Gece hazır ol, karım olacaksın."

 

Dudaklarını kızın alnına dokundurup odadan çıkmıştı, Mastani ise her an kalp krizi geçirecek gibiydi.

 

 

Loading...
0%