Yeni Üyelik
5.
Bölüm

Bölüm 5 Döngü

@gamzhhh

Telefonumun ısrarla çalmasına karşı rüyamda boğuşuyordum, hala uykum vardı ve gece gerçekten çok geç yatmıştım. Kanada’ya geleli 2 aydan biraz fazla olmuştu. Hala uyku düzenimi oluşturamamıştım. Evet, biraz Lila ile gece yarılarına kadar izlediğimiz filmlerinde etkisi vardı tabi ki ama gözlerimi araladığımda bu uyku isteğinin sebebi düzensiz uyku düzenimden kaynaklı değil havanın hala aydınlanmamasından kaynaklı olduğunu anlamıştım. Israrla çalan telefonuma baktığımda saat sabahın beşiydi!

Annem gerçekten hala saat farkının hesaplamasını öğrenemedi mi? yoksa beni çıldırtıp döndürmek için bir taktik mi yapıyordu çözememiştim.

“Anne.” Sesim çok boğuk ve bezgin çıkıyordu.

“Yağmur hala uyanmadın mı?”Uyanmak mı?! Saat kaç? Beş! Neden uyanayım ki!

“Anne burada saat çok erken!” İlk günler cidden korkarak uyanıyordum babama, anneme ve ya aileden başka birilerine bir şey olduğunu sandığım zamanlar tabi ki olmuştu. Fakat şu iki ayın sonunda artık alışmıştım üç ay olacaktı neredeyse ve annem bunu haftada bir tekrarlıyordu.

“Canım! Özür dilerim, ben yine dayanamadım aradım hemen. Ayşe ablan evleniyormuş! Dedim Yağmur'a hemen bu haberi vereyim çok mutlu olur.” Her zaman olduğu gibi annem tez canlı ve panik halindeydi.

“Anne! Ayşe ablaya tebriklerimi ilet hadi kapatıyorum ben!” Telefonu yatağın içine fırlatırken suratına kapatmış olabilirdim, hala açık kendi kendine konuşuyor da olabilirdi uyku ile uyanıklık arasında ne yaptığımı bilmiyordum.

Uykuya tekrar dönünce artık uyuyamıyordum yatağın içinde yarım saat debelendikten sonra çabalamam sonuç vermeyince sinirle kalkıp mutfağa gittim, Lila’yı uyandırmamak için yavaş hareketlerle kahve için makinayı hazırlayıp çalıştırdım. Lila bir anda odadan çıkınca ikimizde korktuk.

Ben saçım başım dağınık mutfak tezgâhına dayanmış tek gözüm kapalı ona bakıyordum o ise zinde bir şekilde gülüyordu. Aramızda erken uyanınca hayat enerjisi olan çiçeklere ve kuşlara şarkılar söyleyen prensese dönüşen oydu, ben ise daha çok godzillaya dönüşüyordum.

“Korkunç gözüküyorsun! Dur tahmin edeyim, Demet teyze uyandırdı.” Kahkaha atıp çay koymak için tezgâha yöneldi.

“Gerçekten teyzemin kızının evlendiğini duymak için harika bir saat seçmiş!” Sandalyeye kendimi resmen atmıştım. Herkes bilirdi erken uyanmak asla ama asla bana göre bir şey değildi. Bu işi lisede Emir görev edinmişti, her sabah odama gelir zorla beni kaldırırdı.

Beni uyandırmanın ve ayıltmanın zaman alacağını bildiği için her zaman çok erken gelirdi. Bende genelde yataktan çıkmamak ve okulu asmak için bahaneler uydururdum. Emir o kadar alışmıştı ki ateş ölçer ve vitamin ilacı ile yatağımın ucuna dikilir örtüyü ne kadar çekersem çekeyim asla pes etmez çantasında da Suna teyzenin bize hazırladığı tost, sandviç tarzı atıştırmalıklar olurdu. Bu atıştırmalıkları yanına almasının sebebi ise annemin bir ara deli gibi taktığı sebze sularıydı.

Her sabah ısrarla elimize tutuşturunca biz de çareyi onun bizi göremeyeceği kadar uzaklaştığımız anda ( bu da sitenin sonunda Nedide teyzenin evine denk geliyordu) elimize zorla tutuşturduğu termosu bahçeye dökmekte bulmuştuk.

En son kadıncağız nedenini bilmediği şekilde bahçesinde maydanoz çıkmaya başladığını söylemeye başlayınca foyamız ortaya çıkmasın diye okul girişinde çöpe dökmeye başlamıştık. Sebze sularının tadı aklıma gelince ürperdim, bir omzumdan düşen yün ceketimi çekip iyice sarmalandım. Lila o sırada tüm enerjisi ile hızlı hızlı bir şeyler anlatıyordu duraksadı.

“Beni dinliyor musun acaba ?” Tek kaşını havaya kaldırdı.

“Lila dinlemek için çaba sarf ediyorum ama kendime hala gelemedim ki!” Kalkıp ayılmak için hazırladığım kahveden koca bir kupa koydum.

“Resim kursunda ki çocuk diyorum!” Uzun zamandır tek konumuz bu çocuktu.

“Evet, garip tipli çocuk.” Dedim. Çocuğu Lila'yo her almaya gittiğimde görüyordum bazen lakayt bir tavırla ve emrivaki yaparak kendinisini planımıza dâhil ediyordu. Uzun boylu soluk benizli konuşurken fazla her yeri oynayan cool olmaya çalışan salak tipli bir şeydi.

“Yağmur! Ciddiyim bütün gece konuştuk çok tatlıydı! Bu akşam resim kursundaki grupla dağ evine gideceklermiş bana da gelmem için çok yalvardı.”Lila yüzümü inceliyordu, kahvemden kocaman bir yudum aldım.

“Kocaman kadınsın benden izin mi istiyorsun?”

“Hayır Yağmur, tabi ki senin de gelmeni istiyorum! Sadece bir gece kalacağız yarın akşam dönmüş oluruz.” Korkunç bir fikirdi 2 koca gün boyu sanat, sanatçı, resim tarzları ve ressam tartışacaklar birbirlerini eleştireceklerdi. Bunu daha önce gittiğim partide sadece 2 saat yaşamıştım ve bana yetmişti.

Parti o kadar sıkıcıydı ki köşede eğlendiğimi düşünmeye çalışacak kıvama gelinceye kadar içkileri birer birer yuvarlayıp, insanların sorularına gülümsemekle yetinip tanımadığım sanatçı adlarını ve resim stillerini Google aratmak zorunda kalmıştım.

“Lila! Hayır, tabi ki geçen sefer benim için pekte keyifli geçmemişti!” Lila onaylar şekilde bakınca gülümsedim. O gerçekten keyif alıyordu hatta tüm bunları konuşurken gözlerinden kıvılcım çıkan tatlı bir kız çocuğuna dönüşüyordu.

“Ama senin aklın bende kalmayacak, gidip valizini hazırlayacak ve o dağ evine gideceksin.” Dedim otoriter bir şekilde.

“Olmaz hiçbir yere gitmiyorum!” Koltuğa atlayıp kollarını bağladı inatçı çocuklar gibiydi.

“Nasıl olmaz, gidiyorsun tabi ki! Bende hafta sonumu kendime şarabımı koyup güzel bir müzik eşliğinde kitabımı okuyarak geçiriyorum! Win-win” Dedim, benim hobimde kitaplarımdı.

“ Yarın tüm gün burada olamayacağım ve akşam geç gelebilirim yani seni yalnız bırakamam, Emir’in doğum günü yarın.” Dudaklarını büzüp yanıma geldi kocaman sarıldı bana. Sabahın verdiği sersemlikle unutmuştum, tabi yarın 17 Aralık’tı, Emir’nin doğum günü! İlk kez kutlayamayacaktım. Nasıl unutmuştum bunu? İçim ürperdi, derin bir nefes alıp Lila’yı bu hafta sonunu benimle geçirmemesi için ikna etmek için çabalamaya devam ettim. Çünkü gitmeyi gerçekten istiyordu.

“Lila gerçekten sorun olmayacak, bu geziye gitmezsen kendimi aşırı suçlu hissedeceğim ve daha çok mutsuz olacağım.” Lila’nın kolları arasındaydım hala, geri çekilip suratıma baktı gülümsedim.

“Peki, ama küçücük bir kötü hissetmende beni arayacaksın ve hemen burada olacağım.” Diye emretmişti.

“Söz veriyorum bir sorun olursa hemen arayacağım.” İnanmak istiyor ama hala zorlanıyor gibiydi.

“Hemen gidip valizini toplamazsan çığlık atacağım!” dedim tek kaşımı kaldırarak. Lila tekrar bir tereddüt edince belinden odasına doğru ittirdim. İstemsiz ve bir o kadar isteyerek içeri gidip küçük bir valiz hazırladı. Zaten o hazır olana kadar onu almaya gelmişlerdi bile.Gitmeden önce tekrar, tekrar istersem kalabileceğini yenileyip durmuştu. Hatta bir şey olurda kötü hissedersem aramazsam benim için kötü olacağına dair tehditler bile etmişti.

Lila gittiğinde bir saatten fazla annemle görüntülü konuştuk. Emir ve ailesi dışında biriktirdiği ne varsa anlatmıştı, aldığı yeni kıyafetlerini bir bir göstermişti. Neyse ki annem sözüne sadıktı her konuşmamızda seninle ilgili ‘Çok iyi, Çok mutlu’ demekten başka bir şey söylemiyorum zaten Emir ortalarda gözükmüyor dedi annem ve sözünde durduğunu defalarca belirtmeden geçmemişti.

Günün geri kalanın da arada Lila mesaj atıyordu her şeyin yolunda gittiğini haber verip beni soruyordu. Bence her şey yeterince güzel gidiyordu. Koltukta battaniyeme sarılmış film izleyerek, akşamda hoş bir müzikle kitap okuyarak geçirmiştim, tabi bir de durmayan beynim ve düşüncelerimi de süzgeçten geçiriyordum. Özellikle annemin Emir'in ortalarda olmadığını söylemesini kafaya takmıştım.

Yok olmam, hayatından çıkmam Emir için tasarladığım bir ceza yöntemi miydi yoksa bana söylediği şeylerden sonra kaçışım bu muydu tam karar veremiyordum.Tüm sosyal medyalarımı silmiştim, zaten Kanada’ya gelince hattımı zorunlu olarak değiştirmiştim. Tek bilgi kaynağı annemdi o da artık 2 ay kadar orada olamayacaktı, neyse ki Lila’da sosyal medyada aktif biri değildi. İstese bana Lila’dan ulaşabilirlerdi ama zaten kimsede ulaşmaya çalışmamıştı.

Bu duruma biraz bozuluyor muydum yoksa normal mi karşılıyordum bende emin değildim duygularım gerçekten karışıktı ama düşündüğüm ve doğru olduğuna inandığım tek şey Emir’in bensiz hayatından memnun olduğuydu.

Loading...
0%