@gamzhhh
|
Yağmur gideli 8 ay olmuştu. Onsuz 8 ay gayet öğreticiydi aslında. İnsan değer verdiği şeye alışınca nasıl değersizleştirdiğini öğretmişti bana, birdenbire elinden kayıp gidince onsuz yapamayacağını bildiğin kadının değil sesine, görüntüsüne, kokusuna sadece ve sadece aynı yerde olduğunu bildiğin varlığına bile muhtaç kalabiliyormuş İnsan! Onu affetmeyeceğimi söyledim, onun gibi birinin benim hayatımda yeri olmadığını da! Yalandı... Onu bir daha görmek istemediğimi haykırdım yüzüne! Yalandı... Yüzüme küçük bir kız çocuğu gibi bakarken nasıl öfkeli kalabilirdim? Tamam gitmiyorum dese öfkem geçer giderdi aslında... ayrıca onu affetmem gidişini perdenin arkasında izlerken 3 saniye falan sürmüştü ama öfkemin geçmesi imkansız gibiydi çünkü beni bırakıp gitti, arkasına bile bakmadan gitti! Bunu düşününce hala öfkem artıyor ama o yokken ona öfkeli olmamın ne anlamı var? Ona kırgındım, kızgındım ve öfkeliydim çünkü bana ihanet etmişti! Biz Yağmur ve Emirdik herkes bizim ayrı kalmayacağımızı bilirdi! Öyle olmadı ama o beni öylece bırakıp gitti! Bunu nişanımda yapması umrumda olmamıştı, zaten nişan günü yanlış yaptığımın farkındaydım onu arayıp durmamın nedeni de gerçekten Cansu'yu sevip sevmediğimi bilmek istememdi, Yağmur'u o gün görmek istiyordum çünkü içimde korkunç bir his vardı! Hissettiklerim gerçek duygularım mı yoksa Yağmurdan kaçmak için kendimi mi kandırıyorum bilmem, emin olmam lazımdı! Yağmur o gün cevap vermedi, o sevgilisinin yanına gittikten sonra nişanıma gelmiş sonra da hayatında artık Cansu var demişti! Üstündeki bir yükmüşüm gibi beni çıkartıp atmıştı! Tamam kabul ediyorum! Onunla hiç bir zaman sadece arkadaş değildik, nasıl olabilirdim ki ona ilk gördüğümde vurulmuştum. Kocaman kahve gözlerinde ince bir özenle işlenmiş gibi duran upuzun kirpikleriyle, gözlerini birkaç kere kırpıştırsa bana yaptıramayacağı şey olamazdı! Güneşte belli olan doğal kızıl ışıltılı kahve saçlarını savurunca burnuma gelen yasemin kokusu beni yıkar geçerdi... Ama o sadece arkadaşımdı işte, bu kadar yıl arkadaş kaldıktan sonra nasıl ona aşık olduğumu itiraf edebilirdim ki? Zaten arkadaşım kalması daha iyiydi, ailelerimiz içinde komplike bir durum yaratmazdı diye düşünüyordum, çok gençken bir kere ona açılmak istemiştim. Lisede kampta artık arkadaşlığıyla yetinemeyeceğimi fark ettiğim anda bir de onunla öpüşmüştüm o yüzüme bakamazken ben neredeyse ruhumu teslim ediyordum ! Sonra Hakan çadıra gelip Yağmur'la konuştuğunu ona açıldığını, aşık olduğunu söyleyivermişti! Peki ben ? Beş dakika önce dudakları dudaklarımda, elleri, ellerimde olan kadın Hakan'ın dediğine göre olumlu yanıt verdikten sonra ben ne yapabilirdim ki?! Bu yüzden defalarca denesem de bu defa son kez ondan vazgeçmiştim! Üniversite de bir sürü güzel kadın varken onda takılıp kalamayacak kadar gençtim! Bende yepyeni bir çevre yapıp bambaşka bir hayat yaşadım. Hakan başka bir şehirde okumaya gidince birlikte olamamışlardı ama son yıllarda Onur diye bir çocukla beraberdi, ben kendi hayatımdaydım, o da kendi hayatında! En sonunda Cansu ile tanıştım gerçek bir birliktelik yaşamak biraz olsun iyiydi, Cansu aramızdaki ilişkiyi çok sahiplenmişti sevilmek iyi geliyordu ama çok hızlı gidiyorduk. Yağmur'la tanıştırmam için zorlamıştı, üstüne aileme girmişti bende bu kadar sevilirken sevmeyi öğreniyordum ondan, zaten Yağmur'a karşı tüm hislerimi gömmüştüm... ya da gömdüğümü sanmıştım! Hala ondan onay bekleyen bir salaktım aslında... Evlenme teklifi edeceğimi bile ilk ona söylemiştim. Ne bekliyordum ? Yapma demesini mi ? Seni seviyorum demesini mi ? İçten içe belki öyleydi ama o her zaman ketumdu hiç bir zaman duygularını paylaşmaz kaçardı. Gerçi benimde ondan aşağı kalır bir yanım yoktu, her neyse! Artık bütün bunların bir önemi kalmamıştı! "Cansu'yla bugün mü buluşacaksınız?" Diye sordu annem bilgisayar başında dalıp gitmişken kahvemi masama koymuştu. "Evet birazdan çıkarım evden." Yanıtlarken enerjim yoktu, annem yüzüme dikkatlice bakıp gözlerini kıstı mutfak masasında çalıştığım için sandalyeyi önüme sürükleyip karşımda oturdu. "Defalarca sorduğumu biliyorum ama konuşmak ister misin ?" Annem yüzümü dikkatlice incelerken bilgisayara odaklanmaya çalışsamda pes edip ona baktım, kafasında bir şeyler dönüyordu belliydi. "İyiyim anne, bir şey yok kalan eşyalarımı alıp geleceğim." Dedim yılgınca, annem başını yana eğip suratıma konuşmaktan kaçtığım şeylerin farkına vardığını belli eder şekilde baktı. "Cansu hakkında konuşacağımızı konuştuk, Yağmur hakkında konuşmak ister misin diye soruyorum?" Annem ciddiyetle kollarını bağlayıp dikkatle bana baktı. Gittiğinden beri Yağmur hepimizin tabusu olmuştu, ismi dahi geçmiyordu onun hakkında konuşulsa bile ben girdiğimde konu kapatılıyordu. "Konuşulacak ne kaldı ?" Diye sorarken gözlerimin dolmasına engel olamadım, canım yanıyordu. "Konuşacaklarınızı bugüne kadar hiç konuşmadığınız için şu an durumunuz bu değil mi?" Annem tek kaşını kaldırmış bakıyordu, ayağa kalkarken gülümseyip onu öptüm. "Cansu'yla buluşmam lazım." Dedim sakince. Annemin bir şey demesine fırsat vermeden hızlıca ceketimi alıp dışarı attım kendimi. Arabaya giderken yan eve dahi artık bakamıyordum. Yağmur gittiğinden beri herşey sessiz ve anlamsızdı, Demet teyze ve Mehmet amca da uzun bir süre yoktu geldiklerinden beri de Demet teyze beni görünce sanki benden kaçıyordu. Düşüncelerimi sustururken hızlıca arabaya binip Cansu'yla buluşacağımız yere geçtim. Mekana geçerken Cansu çoktan gelmiş en köşedeki masada oturmuş kahvesini yudumluyordu. En yakın arkadaşlarım Cansu'nun Yağmur'a benzemesi hakkında o kadar çok konuşmuşlardı ki onu andırdığını düşünmeye başlamıştım artık. Yanına doğru yürürken beni fark edip naif bir gülümsemeyle ayağa kalktı ona yaklaşıp kısa bir sarılmadan sonda yerime oturdum. "Hoşgeldin." Cansu hüzünlü duruyordu ama yüzündeki gülümseme bir saniye bile yüzünden silinmemişti. Ayrılalı dört ay olmuştu ve ayrılmayı kendisi istemişti. "Çok bekletmedim seni değil mi?" Diye sorarken saate bakıyordum tam zamanında yanındaydım hatta erken bile gelmiş sayılırdım. "Hayır, hayır! Benim başka biriyle buluşmam vardı o yüzden buradayım zaten." Dedi kısaca sonra elimi tutup yüzüme baktı "İyi misin ? Çok daha yorgun ve solmuş duruyorsun." Diye ekledi bu sefer ona ben gülümsedim. 8 aydır düzgün uyuyamıyordum. Karabasan çöküyordu üstüme, kalbim sıkışıyor, sürekli beynim çalışıp, düşünüyordu ama bunları kimseye söylememiştim. "İyiyim beni bırak, sen nasılsın?" Konuyu çevirdim dört aydır görüşmüyorduk, bugün sabah ilk defa arayıp görüşmek kalan eşyalarımı vermek istediğini söylemişti. Aslında kötü ayrılmamıştık hiçbir şeye hevesim kalmadığı için tüm aile davetleri ve sıkıcı buluşmalar beni boğuyordu birkaç kere onu ekince benden bu kadar deyip gitmişti. "Aslına bakarsan ben çok iyiyim. İlk ayrıldığımız da sana çok kızgın ve öfkeliydim bu yüzden biraz zamana ihtiyacım vardı, şimdi üstünden zaman aktı gitti..." Cansu gülümseyerek kahvesinden bir yudum aldı. "Üzgünüm, nişan gecemizde ve sonrasında tüm yaşananlar..." Cansu sözümü tamamlamama izin vermeden başını hayır manasında sallayarak susturdu beni. "Ben hatalıyım, senin beni sevebileceğini zamanla Yağmurdan vazgeçebileceğini düşünmüştüm. Yanıldım, sizin aranızdaki bağ çok kuvvetli Emir. Nişan günü bile ben, senin gelmeyeceğinden korkuyordum hep vazgeçmeni bekliyordum sanki. Zaten geldikten sonra da sürekli onu sayıklıyordun. 'Yağmur gelmedi, Yağmur telefonu açmadı, nerede, yanına mı gitsem..." tüm gece tek söylediğin buydu, sanki o gelindi ben ise sadece figürdüm. Annen, baban hatta Masal bile sürekli ondan bahsediyordu. Kurdelemizi kestikten hemen sonra onun yanına gittin tek başıma tebrikleri kabul ettim." Cansu kötü bir zamanı tekrar hatırlamanın verdiği acıyla gerilmişti. "Özür dilerim Cansu farkında bile değildim." Diyebildim zar zor, bana o zamanlarda çok normal gelen şeyler şimdi düşününce korkunç geliyordu, herşey bu kadar belliyken ısrarla ikimizin hayatını da mahvediyordum az kalsın... "Farkında olmadığını biliyorum... Emir ben onun varlığı ile yarışamıyorken gittiğinde hayaletine yenik düştüm! Sen de hayalet gibi olmuştun zaten; yemiyordun, içmiyordun çoğu zaman uyumuyordun çok üzgündün ve sadece onu düşünüyordun bir süre sonra acını unutmak için kendini işe adadın biz sadece haftada bir zar zor görüşebiliyorduk artık o da ben gelirsem. Ayrıldığımızda bile belki yokluğum seni kendine getirir dayanamaz ararsın dedim ama sen Yağmur'un acısından varlığımı bile hatırlamadın. Sana kızgındım, öfkeliydim ama artık değilim çünkü birine aşık oldum ve gerçekten sevilmenin, sevmenin ne demek olduğunu görünce artık seni anlıyorum, ikimizde hatalıydık!" Cansu adam hakkında konuşunca yüzü aydınlanmış kocaman gülümsemişti. "Senin adına çok mutluyum, umarım çok mutlu olursunuz." Önümde duran elini kavrayıp destek olmak ister gibi sıktım. "Umarım sende Yağmur'la çok mutlu olursun!" Dedi neşeyle Cansu, başımı hayır manasında sallarken bana gülümsedi. "Ona aşık olduğunu kabul etmezsen ve haykırmazsan onu elde edemezsin! O seni seviyordu, biz nişanlandığımızda pes edip hayatından çıktı, çıktı çıkmasına da seni de hayattan kopardı attı... gittiğinden beri iyi değilsin." Cansu üzgün bir şekilde yüzüme bakarken ben şaşkınlıkla ona bakıyordum, haklıydı gittiğinden beri berbat haldeydim özlemden kafayı yiyecektim neredeyse bu yüzden sitede başka bir ev alıp oraya bile taşındım ama nafileydi onu istiyordum sanki ona sarılsam tüm yorgunluğum gidecek, kollarımda tutup yüzüne baksam yılların boğazımdaki düğümü canımın yangısı kaybolup gidecek gibi geliyordu. Ama ben hiç kimseye onu sevdiğimi söyleyemeyecek kadar korkaktım. "Teşekkür ederim dostluğun benim için çok değerli." Dedim Cansu 'ya, Cansu çantasının içinden yüzük kutusunu çıkartıp avcuma bırakırken küçük bir çanta içinde onda kalan kıyafetlerimi uzattı birbirimize sarıldık oradan ayrılırken içim huzursuz ama bir o kadar rahatlamış gibiydi. Eve geçer geçmez annem kapıda durmuş bana bakıyordu usul usul yanına gidince şaşkınlıkla suratıma baktı yorgunlukla kendimi kucağına bıraktım, anneme sarılırken saçlarımı seviyordu. "İyi misin ? " Diye sordu. İyi miyim ? Değilim... "Yağmur'a aşığım, anne o benim arkadaşım diye yok saydım ama onu çok özlüyorum!" İlk kez sesli dile getirmiş olmanın verdiği rahatlama ile ağlarken annem bana daha sıkı sarıldı. "Biliyorum... Yağmur da bilseydi keşke, kızcağız senin yüzünden acı çeke çeke kaçtı gitti." Demişti. Yapabildiğim tek şey daha çok ağlamaktı ama Yağmur'a hala çok kırgındım... |
0% |