
3 günlük uykusuzluk ve uzun yolculuk sonrasında odamda uyumak iyi gelmişti. Deliksiz, derin ve güzel bir uyku çekmiştim. Saate baktığımda bizimkilerin çoktan kahvaltı için kalktığını tahmin edebiliyordum, kendime gelebilmek için hızlıca kendimi duşa atmıştım.
Dün akşam Lila ve Cem bize geri gelmişlerdi, yalnız kalınca rahat rahat konuşabilmiştik, gecenin tüm detaylarını konuşmuştuk. Tabi beklediğimiz gibi Levent Bey çok iyi karşılamamıştı, laf sokup aşağılayıcı davranışlarıyla başlayan annesinin ortayı yumuşatma çabalarıyla devam eden ve Lila’nın patlaması ile son bulan bir gece yaşanmışı. Tek konumuz bu değildi Emir konusu vardı ki bu Cem’in keyfini yerine getiriyordu Lila’ya onu benden nasıl kıskandığını, çıldırdığını anlatıyordu. Lila bunun klasik Emir davranışı olduğunu söylemişti bende ona katılmıştım çünkü Emir her zaman korumacı bir iç güdüyle bana yaklaşıyordu, konu kıskançlık değildi.
Lila ve Cem'e konuşmamızı anlatığım da ise yorumlar şöyleydi; Lila kesinlikle büyük patlama öncesi sessizlik olduğunu iddia ederken, Cem net olarak seni sevdiğini söyleyecek diyordu. Benim yorumum ise sadece bekleyip görmekti, çünkü defalarca umutlanıp yaşadığım hayal kırıklarının toplamından çıkardığım sonuç hiçbir şeye fazla anlam yüklenmemesiydi, ama ikisine de konuşacağımız zaman içimdeki herşeyi Emir'e söyleyeceğimin sözünü vermiştim korkacak birşey kalmamıştı Kanada'ya dönmeden önce aramızdaki gerginliği açıklığa kavuşturup gitmek istiyordum çünkü ben Cem kadar umut dolu değildim. Üstümü giyinmiş, saçlarımı kuruturken kapım çalındı. “Gel!” dedim. Kapıyı Lila açtı.
“Uyanmadın sandım hadi aşağıda kahvaltıya seni bekliyoruz.” Dedi
“Tamam, canım geliyorum.” Dedim Lila çıkınca saçlarımı düzeltip ufak bir makyaj yaptım artık hazırdım, Merdivenlerden inerken herkes sofraya oturmuş Lila çayları koyuyordu.
“Demek Yağmur’la böyle tanıştınız.” Dedi babam Cem’e gülerken. Ters bir bakış atıp Cem’in her şeyi açık açık söylemediğini umuyordum, babamın yanına gidip yanağına bir öpücük kondurdum.
“Benim dedikodumu mu yapıyorsunuz?” Dedim. Lila çaylarımızı masaya koyarken annem börekleri fırından alıyordu.
“Sonunda geldin kızım kahvaltı yerine öğle yemeği yapacağız seni beklerken.” Şakayla karışık laf sokmakta başarılı olmuştu.
“Dedikodunu değil nasıl tanıştığınızı konuşuyoruz.” Dedi babam tekrar. Zil çalınca kapıya yöneldim o sırada babama laf yetiştirmeye devam ediyordum.
“Nasıl tanışmışız? Ne kadarını anlattı acaba?” Kapıyı açınca karşımda Emir duruyordu şok olmuştum yüzümdeki şaşkınlığa alınmış gibi ensesini ovuşturup gülümsedi.
“Hoş geldin Emir!” Dedi annem.
“Hoş bulduk Demet teyze, davet ettiğin için teşekkür ederim.” Emir içeri geçince hepsiyle bir selamlaşırken anneme haber vermediği için sitemle bakıyordum, neyse ki hazırlanmış giyinmiş süslenmiştim...
“Gel Emir gel, Yağmur’un maceralarını dinliyordum acayip komik.” Dedi babam. Cem’e ‘sakın!’ der gibi bir bakış attım ama Cem o kadar eğleniyordu ki umurunda değildi.
“Gerçekten en çok dinlemek istediğim şey.” Dedi Emir sorgular gibi bana bakıyordu, sanki sorgulamaya hakkı vardı. Sofraya oturunca tek boş yer olan yanına kuruldum Lila ve Cem karşımızda oturuyordu.
“Yağmur, Cem’in anlamayacağını sanıp Türkçe konuşmuş sonra Cem karşılık verince etrafı kontrol etmiş!” Babam buna bu kadar gülmesi Cem’in de eşlik etmesi sinirime dokunuyordu. Emir yüzüme dünyanın en seksi gülümsemesiyle bakarken, yüzümü buruşturdum... gülümsemesi acı vericiydi.
“Öyle olmadı!” Dedim, salak gibi görünmemeye çalışarak.
“Tam olarak öyle oldu, yalan söyleme!” Cem gülerken karşılık vermeye çalışıyordu.
“Sen benim içip, içip olay çıkartacağımı sanıyordun başına kalacağımı sandığın için dalga geçiyordum, Türkçe karşılık verince ufak bir şok yaşadım.”
“Cin tonikleri durmadan yuvarlıyordun da o yüzden.” Dedi Cem. Babama bakıp abartıyor manasında hareket yaptım
“Yağmur Cin tonik sevmez ki.” Emir suratıma tuhaf bir bakış attı bu durumdan memnun olmamış ama onun sevdiği içkiyi ısmarlamamı düşününce hayretle bakmıştı. Lila ile Cem ufak bir kahkaha attılar birbirlerini susturmaya çalışıyorlardı.
“Onu bunu bırakın asıl ben en çok Yağmur'un adamı yıkamasına güldüm. Anlatsana Cem.” Dedi babam konuyu çevirerek.
“Her şeyi de anlat! Aman anlatmadığın bir rezillik kalmasın! Anlat bar psikoloğu buyurun.” Dedim Cem’e.Cem ağzında börekle napayım der gibi ellerini açtı. Cem yanlış bir şey söyleyecek diye tedirginlikle kahvaltımı yapıyordum yediklerim boğazıma diziliyordu.
“Bu olay gerilim korku dalında ödüle aday .” Cem’in söylediğine bu sefer bende gülmüştüm. Cem, Emir’e dönmüş konuşmasını ona yapıyordu. Emir'in bakışlarını benimle Cem arasında gidip geliyordu. “Deli gibi yoğunuz o gün ama insan kaynıyor Mine ile Dodo yetişemiyor, Yağmur gelince Mine, Yağmurdan yardım istemiş bira dolu tepsiyi eline tutuşturmuş.”
“Dodo, Cem’in dayısı Mine’de kuzeni. Barı beraber işletiyorlar” Dedim Emir bana bakarken açıklayıcı olsun diye.
“Neyse, Yağmur'un elinde tepsi düz de yürüyemiyor. Dodo, Yağmur'a seslenince bir anda dönmesi ve önünde masada oturan adamın başından aşağı tüm tepsiyi dökmesi bir oldu.” Herkes kahkahalarla gülmeye başladı, Emir bile olaya gülüyordu.
“Adam bir anda ayağa kalktı o kadar büyük ve uzun bir adamdı ki!” Dedim.
“En çok güldüğüm olaylardan biri ayağa kalktığında şapkasında biriken biralar Yağmur'un üstüne dökülüyordu Yağmur ise alnına damlayan biraları silip çok katlı binaya bakar gibi yukarı bakıyordu.”
“Ha-ha-ha! Ne komik sende korkmuştun gibi gelmişti bana.” Dedim herkes hala gülerken.
“Dodo adama 1 hafta ücretsiz içki teklif etmese ikinizde yanmıştınız.” Dedi Lila bana destek çıkarak.
“Tamam, artık yeterince eğlendiniz benimle.” Dedim ağzımdaki lokmayla.
“Siz sonra mı tanıştınız?” Diye sordu Emir, Lila ve Cem’e.
“Evet, Yağmur sürekli bir arkadaşım var seni tanıştırmam lazım birbirinizle çok uyumlusunuz diyordu, sonra tanışınca birbirimizi bırakamadık.” Dedi Lila.
"Bayan aşk..." Cem sözünü bitirmeden duraksarken ben ani nefes alınca boğazıma kaçan peynirle öksürmeye başlamıştım. Emir ne olduğunu anlayamayarak endişeyle bana dönmüş önümde duran suyu içirip sırtımı sıvazladı, kendime gelince gözlerimden ateş çıkarak Cem'e bakınca Emir'de Cem'e bakmıştı.
“Bayan aşk böceğim Lila Saygın'la şimdi evlenmek ve Türkiye’ye dönmek istiyoruz. Ailemde çok istiyor ama önce istediğimiz gibi bir mekân bulmak istiyoruz. Barımızı açmak için” Dedi Cem konuyu çevirince kahvaltıma devam ettim Emir'in bir eli hala sırtımdaydı. Bana bakınca iyi olduğumu belli eder şekilde gülümseyince önüne, kahvaltısına döndü.
“Çok sevindim ikinizin adına, Lila iyi birini hak ediyor." Dedi Emir gülümseyerek sonra devam etti. "Yer bulmak kolay!” Emir heyecanla konuşmuştu onların dönmesine neden sevindiğini tahmin ediyordum.
“O biraz pimpirikli!” dedi Lila gözlerini devirirken.
“Gerçekten, aklımda bir yer var Lise de hep gittiğimiz deniz kenarı salaş bir mekan vardı ya.” Emir heyecanla anlatıyordu.
“Osman amcanın yeri mi?” diye sordum.
“Evet, Osman amca vefat edince oğlu işletmeye çalıştı ama olmadı şu an boş duruyor en son satmayı planlıyordu ben konuşup aracı olabilirim, iki tane iç mimarımız var sana çizimlerini hallederler istediğin gibi bir yere çevirirsin.”
“Aslında orası harika bir yer.” Dedi Lila çoktan ikna olmuştu.
“Gerçekten iyi bir proje ile istediğin modern restoran hayalini de yapabilirsin.” Dedim Lila ve Emir’e onay vererek.
“Bu beni heyecanlandırdı gidip görmek isterim!” Cem’in gözleri parlamıştı.
“Tabi, tabi ben arayım numarası bende vardı, müsait olduğunda gidelim.” Emir çoktan telefonunu çıkartmış rehberini karıştırıyordu.
“Bu çocuğu sevdim!” Dedi Cem kısık sesle elini gizli bir şey söylüyor gibi ağzına siper etmiş bana göz kırpıyordu, babama yakalınca hemen düzelti kendini, sırıtışını durdurdu. Emir adamla konuşurken hepimiz ona dikkat kesilmiştik. Konuşma bitince yüzünde gülümseme olmuştu.
“Şu an boşmuş hala satmak istiyor, sizde istiyorsanız hemen gidip bakarız.” Lila da Cem de çok sevinmişti ben karmaşık bir haldeydim ama mutluluklarına gölge düşürmek istemiyordum, onlara gülümsedim. Kahvaltımızı bitirir bitirmez annemle sofrayı hızlıca kaldırmıştık dükkanı görmek için hemen çıktık, Emir'in arabasına doluşmuştuk. Suna teyze bizim eve doğru giderken bizi görünce büyük bir memnuniyet ve sevinçle el sallayınca bizde ona el sallamış, sonra hemen yola çıkmıştık.
"Yağmur bu mekanı çok severdi." Diye açıkladı arabada giderken Emir, yoldan gözünü ayırıp bana bakınca tatlı tatlı gülümsemişti. "Üniversite de Osman amca hastalanınca bir süre kapalı kalmıştı çok üzülmüştün." Diye devam etti. Osman amcayı severdim, Emir'le Lise de orayı kafe gibi kullanıyorduk ama aslında balıkçıydı berber orada garsonluk bile yapmıştık. O anları hatırlayınca gülümsedim.
"Hakan bulmuştu orayı, oğlu ile yakın arkadaşlardı. Sonra Yağmurla sen sürekli orada takılmaya başlamıştınız." Lila hatırlatma yapınca Emir onay verir gibi başını salladı.
"Parktaki gizli mekanımız da ders çalışmak kolay olmuyordu." Dedim gülerek.
"Önemli olan benim hayallerime uygun olması!" Cem tereddütle bakıyordu. Lila onu yanaklarından sıkıştırıp dudaklarına öpücük kondurdu.
"Hayallerine çevrilecek kadar güzel bir yer bence beğeneceksin bize güven!" Cem mutlulukla gülümsedi. Emir arabayı park ederken anılarım hafızama doluşmuş gibiydi kapısı bile aynıydı sadece boyanmıştı, tek katlı kocaman bir yerdi içerisi, denize sıfır ahşap varendasında Emirle ayaklarımızı sarkıtıp iş bitince saatlerce konuşurduk. Gülümseyerek arabadan inmiş kapının önünde mekana bakarken eskisinden bile daha güzel gözüküyordu gözümde.
"Buranın karşısında çok hoş bir balık restoranı var oraya gelip burayı izliyordum." Emir başını yüzümün yanından çıkartmış konuşunca ona doğru döndüm, dudakları dudaklarıma milim kadar yakınken yutkunup geriye sendeledim, düşmeden hemen Emir beni belimden tutup umursamaz bir tavırla kendisine çekip sırtımı kendisine yasladı. "Dikkat et, sen bana lazımsın ." Yüzüne anlam veremeyerek bakarken Emir gülüyordu, kalbim deli gibi çarpıyor arsız gibi hala bacaklarım titriyordu, onun benim olmasını bu kadar istemem insanlık suçu, insan haklarına aykırı falan olmalıydı! Ayrıca onun yaptığı da çeşitli işkence suçlarına tabii tutulmalıydı!
"Burayı neden izliyorsun ?" Dedim anlayamayarak. Emir şaşkınlıkla bakıp başını olumsuz şekilde salladı beni kendisine döndürürken yüzüme doğru eğildi.
"Çünkü, sana ihtiyacım vardı!" Dedi. Gözlerine bakarken nefesimi tutmuştum neden gözlerime böyle bakıyordu anlam veremedim yada anlam verecek yerlerim körelmişti ! Tekrar eskisi gibi olmasından korkuyordum. "Belki o balıkçıda yarın, konuşmamızı yaparız artık?" Diye sorunca çaresizce başımı sallamıştım dudaklarından bakışlarımı çekmiyordum, dolgun alt dudağının sağ kenarındaki ben'i öpmemek için nefes bile almıyordum.
"Emir şu gelen adamlar onlar mı? Diye sordu Cem bizden uzakta bağırıyordu ama ikimiz bambaşka bir alemde gibiydik...
"Yağmur, Lila ! Siz de mi buradaydınız!" Çok tanıdık bir ses arkamda çınlarken Emir oraya odaklanmış yüzü kasılmış beni tutan elleri gevşemişti, gözlerimi kırpıştırırken hala Emir'e bakıyordum.
"Hakan!" Dedi Lila sanırım birbirlerine sarılıyorlardı Emir bana bakıp ellerini beline yerleştirip öfkeyle yüzümü inceliyordu. Emir'in ilgisi artık bende değildi, ben ise hala onun etkisiyle Hakan'ı selamlamak için arkama yavaşça dönerken Hakan boynuma sarıldı!
"Yağmur seni çok özlemişim !" Demişti.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 4.88k Okunma |
373 Oy |
0 Takip |
32 Bölümlü Kitap |