@gamzhhh
|
Berbat bir baş ağrısıyla uyanmıştım. İçerden sesler geliyordu, büyük ihtimalle Lila ve Cem uyanmış kahvaltı ediyorlardı. Çifte kumrular 3 aydır harika giden bir ilişkideydi. Onların bu hallerini çok seviyordum çünkü Mine’nin dediği ruh eşi olayını görüyordum gözlerinde, resmen birbirlerini tamamlıyorlardı. Yaralarını, mutluluklarını, sevgilerini paylaşıyorlardı ve birbirlerine iyi geliyorlardı bu kısacık zamanda kırk yıllık evli gibilerdi. Bu işten bende kazançlıydım çünkü iki dostunun beraber olması her planlarına beni dahil edip her zaman çok eğlenebilmemizi sağlıyordu. Çoğu zaman onları yalnız bırakmayı ısrarla ben istiyordum. Baş başa geçirecekleri vakitlerini benimle heba etmelerine göz yumamazdım işim var gibi bahaneler üretip onları yolluyordum. Yatağımdan kalkıp makyaj aynamın çekmecesinden ilacı çıkardım, Ağzıma ağrı kesici attım su içmek için masamdaki sürahiye baktığımda bitmiş olduğunu gördüm. Su almak için odadan çıkarken Lila’nın konuştuğu konunun benim hakkımda olduğunu duyunca istemsiz dikkat kesildim. “Yağmur'a nasıl söyleyebiliriz ki Cem. Biliyorsun çok kötü zamanlar geçirdi, ona bazen hak veriyorum ama bir gün mutlaka olacağını anlatamıyorum. Dönmek isteyeceğini sanmıyorum.” Dedi endişeyle. Ne söyleyemiyordu? Nereye dönmek istemeyecektim? “Hayatım, biz soracağız sadece, karar onun, hayatında bir zaman sonra kendisi seçim yapmak zorunda kalacak, seninle evlendiğimiz zaman ne yapacak ya da sen ne yapacaksın.” Dedi Cem. Kalbim hızla çarpıyordu, kapıyı açınca ikisi de irkilmişti. “Neyi söyleyemiyorsunuz?” Diye sorarken titriyordum ve ellerim buz kesmişti. İkisi heyecandan kekelemeye başlamıştı Lila ayağa fırlayıp yanıma geldi. “Otursana konuşalım biraz.” İfadesi çok kaygılıydı, ellerimden tutup tekli berjere oturttu, kendisi ve Cem karşımda yan yana oturuyorlardı. Konuşmaya başlamaları için bekledim fakat sesleri çıkmadı. Birbirlerine bakıyorlardı Cem Lila’nın başlamasını istiyor gibiydi. “Ne söyleyeceksiniz? Kısa ve öz .” Dedim Lila’ya tek kaşımı havaya kalkmış az çok ne olduğunu tahmin ederek sormuştum. “Biz Türkiye’ye dönmek için konuşuyorduk.” Lila konuşamayınca Cem konuya pat diye girmişti. “Şu an hemen değil.” Diye ekledi endişeyle Lila. “Evet, ama birkaç ay içerisinde işlerimizi yoluna koyunca öyle olacak.” Cem düzelti Lila’yı. “Biz senin de gelmeni istiyorduk ama gitmek istediğimizi ve senin de bizimle gelmeni istediğimizi nasıl söyleyeceğimizi bilemedim.” Dedi Lila mahcup ama istekliydi. Birkaç kere Cem bu isteğinden bahsetmişti, ama Lila hiçbir zaman buna olumlu yaklaşmamıştı bana da hiçbir zaman bunu belirtmemişti, o da Türkiye’ye ailesine dönmek istemiyor diye düşünüyordum, benimde hazır olmadığımı biliyordu. Hem buradaki şirkette gerçekten tam zamanlı olarak çalışmaya başlamıştım nasıl öylece bırakmamı istiyordu şaşırmıştım. “Nereden çıktı bu.” Dedim gücüm çekilmiş gibiydi. “Ben artık dönmek istiyordum, Lila'yı ikna edince karar verdik!” Dedi Cem tüm suçu üstlenmeye çalışan çocuklar gibi. “Mine ile birlikte bir yer açmayı planlıyoruz Türkiye’de, sana da anlattım kaç kere hem Lila da kardeşlerini daha fazla yalnız bırakmak istemiyor. Orada evlenmek istiyoruz.” Cem kısaca anlatmıştı durumlarını ve tek endişeleri beni burada yalnız bırakmaktı o yüzden gidemiyorlar gibiydi. Üstlerine bırakılmış bir yük gibi hissetmiştim, böyle olduğu için suçluluk duydum. Duyduklarımdan çok onlara yaptığım baskıdan nefret etmiştim. “Anladım, sorun yok.” Dedim içimdeki duyguyu bastırıp, onlara bir şey söylememek için odama gidip yalnız kalmak en iyisiydi, ayrıca ne diyebilirdim ki onlara hayatlarının planını kurarken ayak bağı olan bendim. Ayağa kalktım zaten başım deli gibi ağrıyordu. “Nereye gidiyorsun! Bu kadar mı söyleyeceklerin?” Lila hızla fırlayıp önümde durdu Ne diyebilirdim ki sakin olmaya çalışarak onlara daha fazla beni düşünmemeleri için dert olmamaya çalışıyordum. “Kararınızı vermişsiniz, sizin adınıza sevindim ne diyebilirim ki.” Dedim kızgın değildim, sakindim sadece kırgın hissediyordum. Lila’yı geçip doğruca odama gidip kapıyı kapattım. Ben ne kalın diyebilirdim ne de gidin karar onlarındı, kararlar verilmişti söylemekte zorlanıyorlardı şimdi söylemişlerdi artık bir engel yoktu. Onları suçlamıyordum da haklılardı hayatlarını kuracaklardı bu tabi ki istedikleri yerde ve istedikleri şekilde olmalıydı. Başım çok ağrıyordu, yatağıma dümdüz uzanıp örtüyü kafama çektim. Odamın kapısı hışımla açılıp kafamı yastığıma iyice gömerken duvara çarptı, tartışmak içimden hiç gelmiyordu. “Sende bizimle dön diye günlerdir kafa patlatıyoruz. Seni bırakmamak için bahaneler bulmaya çalışıyoruz ama sen... sen kalkmış siz kararınızı vermişsiniz diyorsun!” diye bağırdı Lila. “Lila tamam üstüne gitme, duyduklarını sindirsin.” Dedi Cem. Kafamın üstünden örtümü yılgınca çektim yatağımın başında Lila, kapı köşesinde Cem duruyordu. Lila öfkeden kıpkırmızı olmuştu. Gerçekten biri hayatının en güzel zamanlarında, sevdiği adamla bir hayata başlama planları yaparken arkadaşının depresyonunu çekmek zorunda kalmamalı diye düşündüm içimden. “Ne dememi istiyordun? Siz yaşayacağınız şehri seçiyorsunuz bunun benim gelip gelmemle ne ilgisi var?” Diye sakince sordum Lila’ya. Sanki onları yarı yolda bırakıp giden benmişim gibi davranması canımı sıkmaya başlamıştı. “Benimle dalga mı geçiyorsun? Sen farkında değilsin belki ama iyice içine kapandın son zamanlarda, iyi değilsin! Seninle plan yapmaya çalışırken kaçıp tek başına odaya kapanıyorsun! Seni iyi olman için nasıl buraya gel diye uğraştıysam, döndürmeyi yine iyi ol diye istiyorum!” Lila çok kızgındı. Ne zamandan beri bana bu kadar kızgındı, tavırlarıma sinir oluyor diye düşündüm. Artık bende öfkeliydim ve dayanamıyordum. “Hayır, sizinle dönmemi vicdanını rahatlatmak için istiyorsun! Gideceksin ve burada yalnız kalacağım için korkuyorsun. Küçük bir çocukmuşum gibi! Sana yük olan bir çocuğu ailesine teslim edip bu sıkıntıdan kurtulmak için!” Bağırırken yataktan doğrulmuştum, sözlerimin sertliği sadece onların gideceğine üzüntümdendi. Onun tam olarak böyle düşünmediğini biliyordum. Ama laflarım çoktan ağzımdan dökülmüştü. “Nasıl bunu söyleyebilirsin! Ben her zaman yanındaydım sen korkak gibi kaçarken de, ağlarken de, gülerken de yanındaydım! Sen böyle devam et tamam mı! Hayatın boyunca sevdiğin insanları kendinden uzaklaştırmak için kaçıp dur! Umurumda değil artık!” “Korkak olan bir tek ben miydim?! Sende kaçıyordun, şimdi karşıt fikrinde olunca lafı söyleyip gitmek kolay! Sen ailenle yüzleşmeye gitmiyorsun kendini kandırma, Cem’le hayat kurmaya gidiyorsun!” Öfkeyle ayağa fırlayıp öyle söylemiştim laflarımı, karşı karşıya dikiliyorduk. Çok sinirliydim, kırgındım! Sadece Lila’nın bunu yapmasına değil her zaman yanımda olmasına rağmen beni anlamamasına sinirliydim. Onun yaşadıkları da zordu bende yanındaydım ama o istediği zaman kaçmak normaldi şimdi yüzleşmek için yanında destekçisiyle gidip sonra ailesinin yanından ayrılıp güzel bir hayat sürmeyi planlarken bana öylece korkak demesi haksızlıktı! “Korkaksın! Bunun şu anla alakası yok! Sana dedim git söyle dedim sevdiğini anlat! Defalarca şansın vardı. Korktun! Ben anlatayım belki destek lazımdır dedim kabul etmedin. Kaçtın! Nişanlanıyor Cansu’nun onunla görüşmeni istemediğini anlat, artık söyle dedim ama ona söylemedin ayrıca onu mutlu görmemek için yapacağını yaptın yine kaçtın!” Lila bu sefer gerçekten çok ağır konuşmuştu. Gözlerimden akan yaşları ve öfkemi bastıramıyordum bütün bunlara benimle katlanmak zorunda değildi. İstemiyorsa dinlememe ve yanımdan gitme şansı vardı. Ayrıca bunlar benim kararımdı, Emir Cansu'yu severken sadece kendimi düşünerek, sırf ayrılmaları için Cansu'nun beni 2 kere sıkıştırıp uzaklaşmam için konuştuğunu söyleyemezdim, Lila bu düşünceme saygı duymayıp beni korkaklıkla yargılayamazdı! Beni en çok anladığını düşündüğüm kişi beni hiç anlamamıştı tüm öfkemi kusarak son kez anlattım bir daha bu konu hakkında konuşmayacaktım! “Evet kaçtım! Evet korkaktım! Korktum! Neden biliyor musun? Bilmiyorsun, çünkü sen hiç aşık olduğun kişinin sana aşık gibi davrandığı her an umutlanıp sonra dostum dediğinde canın nasıl yanacağını bilmiyorsun! Çünkü sevdiğin adamın sana olan ilgisi bitmesin diye en yakın arkadaşı gibi davranmanın ne demek olduğunu da bilmiyorsun! Sevdiğin adam başka bir kadına aşkla bakarken sana ne düşündürdüğünü? Nasıl kalbinin sökülüp atılıyor gibi hissettirdiğini bilmiyorsun?! Hayır bilmiyorsun! Peki, sevdiğin adamı başka kadının kollarında gördün mü? Görmedin! Yanlış hatırlamıyorsam onun nişanını izlemek zorunda da kalmadın! Sen bana neyin korkaklığından bahsediyorsun!” Nefes nefese kalmıştım gözlerimden akan yaşlardan önümü Lila’nın yüzünü göremiyordum. Gözlerimi sildim. “Onu sevdiğini söylersen yan evde senden kaçarak yaşamasın, ailesi hala senin evine gidip gelirken acıyarak bakmasın diye kendinden hiç ödün vermedin değil mi? Ben verdim bu yüzden korkağım ve kaçtım! Ve evet hala kaçıyorum çünkü tekrar Cansu ile barışıp evlendi mi? Yoksa başka bir kadını mı seviyor bilmiyorum! Oraya gittiğimde görmekten korktuğum şeyler var!” nefesim tükenmişti. Yatağımın bir ucunda ben duruyordum diğer ucunda Lila. Bacaklarım titriyordu konuşmam bitmişti kimsenin bana acımasını ya da benim için vicdan yapmasını istemiyordum, Lila da konuşmuyor öylece ağlıyor ve duruyordu. Tüm bunlar benim canımı acıtan gerçeklerimdi diğer insanlar gibi, farklı kişileri seviyor gibi yapabilirdim ve ya Emir’yi tanımasaydım başka adamlarla rahatça çıkabilirdim. Yapamadım çünkü olmuyordu! Başka bir adamın ellerinde onun elini hissetmek, dudaklarında onu bulmak gözlerinde onu görmek istemiyordum! Karşımdaki adama saygısızlık ve kendimi kandırmak olacaktı tüm bunlar! Belki yapabilseydim her şey herkes için de benim içinde daha kolay olurdu. Ama olmadı! Bir hayale, umuda, dostuma aşık olmuştum. Yaşadıklarımı ben biliyordum! O kucağımda yatarken bana verdiği huzuru biliyordum, üşümeyim diye ellerimi ceplerinde ısıttığı zamanı hala kalbimde hissediyordum, Lila ile bile fazla görüştüğümde beni kıskandığında içimde oluşan mutluluğu, beni güldürmek için yaptığı onca şebekliği ve kokusunun başımı nasıl döndürdüğü dün gibi hala aklımdaydı. Ben ondan başkasıyla yapamadım diye suçlamaları, hatalı görmeleri, korkak demelerini yuttum! Ben, o mutlu olsun diye ondan vazgeçerken, kendime de bir hayat sunmak için geldiğimi bile görememişlerdi. Yatağıma tekrar oturdum sırtımı ona dönüp cenin pozisyonunda yattım, örtümü üstüme çektim... başım deli gibi ağrıyordu. Yorgundum... “Beni yalnız bırakır mısınız?” dedim bağırmaktan sesim kısılmıştı. Kavgadan da sıkılmıştım. Hıçkırıklarımı saklamaya çalışıyordum. “Hadi Lila.” Dedi Cem. Sesi çok kırık geliyordu, Lila’nın ağlama sesini duyabiliyordum kapım kapandı. İlk geldiğim günden beri odamda beni büyüleyen güneş ışığının ağacın yapraklarına yansımasıyla oluşan gölge oyununu izlemeye başladım. Gözlerimden akan yaşlar yastığımı ıslatıyordu. Emir’nin sevdiği kadını benimle tanıştırdığı günü hatırladım. Bir gün elbette olacaktı, buna emindim ama hiçbir zaman hazırlıklı değildim. Kim hazır olabilirdi ki böyle bir şeye? Detayları hatırlamak için hafızamı zorladım. Üniversitenin son yılındaydık. Geçen sene tam olarak bu zamanlardaydı, mayıs aylarında havanın en güzel olduğu zamanlarda. Mezuniyet projesi için o dönem gerçekten yakın olduğumuz, projemizi birlikte yaptığımız Onur’la, Lila ve ben çalışıyorduk. Gece gündüz birlikte bizim evde tasarım yapıyorduk, o gün projemizi teslim etmiştik. Emir ise geçen seneden beri eski tanıdığım Emir olmuştu basket takımından ayrılmak ona iyi gelmişti o ortamlardan uzaklaşmış yine o ilgili, sevgi dolu benim Emir’im gibiydi. Proje ödevinden dolayı 3 aydır doğru düzgün görüşemediğimizi hatırlıyordum, onunda son senesi olduğu için bitirme ödevi üzerinde çalışıyordu. O 3 ayda ne zaman plan yapsa reddediyordum. Onur, ben, Lila çalışacağız gibi gerçek bahanelerim vardı. Kapı çalındığında Onur ile evde projenin geçip geçmediği haberini bekliyorduk. Lila ise o zamanlardaki erkek arkadaşıylaydı, gelenin o olduğunu düşünmüştüm. Ama gelen Emir’ydi yüzü biraz allak bullaktı. “Emir, hoş geldin.” Dedim “Evde biri var mı?” Diye sordu. “Annemle babamı arıyorsan yoklar biz Onur'la oturuyorduk gelsene.” “Seni biriyle tanıştıracağım.” Emir garip bir hal içindeydi o an anlamıyordum, utanıyor gibi gözüküyordu ama tam olarak hala çözemediğim bir haldi. Bekle işareti yapıp eve gitti gelirken yanında çok güzel, tatlı gülüşlü bir kadınla gelmişti içimde mideme yumruk yemişim gibi bir his oluştu. “Yağmur bu Cansu” Dedi Emir tavırları hala garipti. Başımla selam verdim belli belirsiz bir gülüşle. “Merhaba, Emir senden o kadar çok bahsediyordu ki ne zamandır tanıştırması için baskı yapıyordum sonunda tanıştık!” dedi kız. Cilveli tavrı, düzgün fiziği güzel bir gülüşü vardı gerçekten kıskandığım tek kadındı. “Cansu benim kız arkadaşım.” Dedi Emir gözlerime bakıyordu, beni test ediyor ya da yüzümden ne düşündüğümü anlamaya çalışıyor gibi bir hali vardı. Gözbebeklerinin büyüdüğünü görebiliyordum, başımı yana eğip baktım yüzüne, dediklerini net bir biçimde anlamak istiyordum. “Öyle mi.” dedim bir an tepkisizliğimin farkına vararak. Kız tanıştırılma şeklinden tatmin olmuş bir gülümseme ile bana bakıyordu bakışlarındaki anlam ise farklıydı. “Müsait misiniz, bir şeyler içseydik bir yerlerde!” Dedi Cansu o an onları kapıda Onur'u ise içeride beklettiğimi fark etmiştim. “Çok, çok pardon çok ani oldu gelsenize içeri size kahve yapayım.” Dedim istemsizdim. İçim gitmelerini isterken dışım başka gözükmeye çalışıyordu. Kendimi ikiyüzlü gibi hissediyordum, içimde kopan fırtınaların tarifi yoktu ve tüm bu fırtınaya rağmen dimdik durup her şey yolunda gibi davranmak kolay değildi. “Yok, biz sonra ayarlayalım hem senin misafirin var.” Dedi Emir. Harika diye düşündüm gitmeleri en iyisiydi. “Hayır! Ben şu an bir kahve içmeyi çok isterim eğer senin içinde sorun olmazsa.” Birden elimi tutmuştu Cansu. Yumuşak ses tonu büyük açık kahve gözleri ile çekici biriydi. Emir gözlerini devirerek pek memnun olmayan bir bakışla bakıyordu. “S-sorun olmaz.” Hafif duraksayarak konuşmuştum. Düşüncelerim konuşmak için düzensiz ve yetersiz kalıyordu bazen odaklanmakta zorlanıyordum, kendi evlerinden çıkmıştı belli ki Suna teyze ve Kemal amcayla tanıştırmaya getirdiği için şaşkındım. Emir’nin bu kadar ciddi düşündüğü ilk ve tek kızdı. Ailesiyle daha önce tanıştırdığı başka sevgilisi olmamıştı çünkü. Şimdi düşünüyordum da o gün kızın ısrarla benimle tanışmak istemesi Masaldan ve Suna teyzeden bahsetmesi sanırım ilk olarak Emir’nin hayatında değer verdiği kadınlara kendini sevdirmek ve işi ciddileştirmek için güzel bir stratejiydi. O tanıştıktan sonra geçen 3 ay benim kâbusum olmuştu Emir’den ve kızdan saklanır hale gelmiştim. Emir sürekli benim onunla iyi anlaşmamı istiyordu bir şeyler yapmak için zorluyordu. Kızda Emir'lerin evinden çıkmıyordu. Hiç uyanamadığım bir kâbus gibi her ne tarafa dönersem ya onlar vardı ya da onların konusu geçiyordu. İşte o zaman Lila ile gitmeye karar vermiştim. Israrla gelmemi istediği Kanada’da ki dil okuluna gitmeye hazır olduğumu düşünüyordum. Lila’dan gerekli belgeleri istediğimde her şeyim hazırdı. Lila sanki kabul edeceğimi biliyor gibi bütün dosyalarımı tamamlamıştı eksik evrakları doldurup masamda 1 ay daha beklettiğim o belgeler. Elimin göndermeye varamadığı o belgeler. Emir gelecek ay nişanlanıyorum dediğinde artık gerçekten gönderilmeye hazır olmuştu. “Tebrik etmekten başka bir şey söylemeyecek misin?” diye sormuştu Emir, evin kapısının önünde duruyorduk. Tıpkı Lila’nın bu günkü tavrı gibiydi tavırları. Ne diyebilirdim ki sevdiğim adam mutluydu. Bende mutlu gibi davrandım. “Sen kararını vermişsin! Mutlu olduğunu bilmek güzel!” diyebilmiştim zar zor. Başını haklısın manasında salladı, koluna elimi koyup sıvazladım, sahte bir gülümseme koydum yüzüme ve arkamı dönüp eve geçtim. Mutfakta annem yüzüme bakıyordu onu geçip doğruca odama çıktım. Masamın üstündeki belgelerimi alıp aşağı annemin yanına indim. “Bunları benim için postalar mısın? adres bilgileri ve pulu üstünde” dedim sesim belli belirsiz çatallaşıyordu ama ağlamak istemiyordum. Gözümün ucunda ufak bir nemle dimdik durmaya çalışıyordum. Annem ağzı açık bana bakıyordu sonra toparlanıp tamam manasında kafa salladı bende garajdan valizimi alıp odama çıkarmıştım. Şimdi olsa bu gururla yine aynısını yapardım. Belki korkaklıktı belki salaklık ne denirse densin ben böyleydim. Yatakta tüm bunların ve Lila ile kavgamın verdiği ağır yükle ağlarken gözlerimin acısından göz kapaklarım ağırlaşıyordu. Odama daha da dik şekilde vuran güneş ışığı yüzüme geliyordu bu sıcaklık üşüyen bedenime biraz dinginlik getirmişti. Yorgundum hem düşünmekten, hem acı çekmekten. Başımın ağrısı daha da şiddetlenmişken kendimi derin bir uykuya bıraktım. Sancılı bir uykuydu... Karabasanlar ve huzursuzlukla dolu bir uyku. Ağlamaktan sızma diye bir şey vardıysa onu yaşıyordum. ... Uyandığımda akşamüstüne yakın olmalıydı güneş yerini tatlı bir gün ışığına bırakmıştı. Lila yerde ayaklarını karnına çekmiş kollarını bacaklarına bağlamış, sırtını duvara yaslamış oturuyordu. Şaşırdım ne kadar başımda bekledi diye düşündüm. Kıpırdadığımı görünce kafasını dizlerinden kaldırıp heyecanla bana baktı. Sonra gözünden bir iki damla yaş süzüldü. Onu öyle görünce dayanamadım kalkıp yanına oturdum. “Seninle kavga etmeyi sevmiyorum.” Dedi Lila hala ağlıyordu. “Bende.” Dedim sesim çatallı ve korkunç çıkıyordu. “Sen haklıyken seninle kavga etmek yorucu oluyor.” Gülmeye çalışıyordu gözyaşlarını sildi. Ona sarıldım konuda haklı ve ya haksız bir taraf olmak istemiyordum. “Ben aptalım! Senin burası yüzünden kötü olduğunu düşünüyordum içindekilerin seni böyle yaptığını sen hatırlatmadığın için aklımdan gitmişti! Bencilce bir aptallık!” daha sıkı sarıldı Lila sanki tüm o sarılırken kırık dökük ne varsa toplamaya çalışıyor gibiydi. “Sorun yok özür dilerim bende üstüne gittim.” Dedim sakince uzaklaşıp yüzüne baktım küçük bir çocuk gibi çenesi titriyordu onu en çok gülerken görmeyi seviyordum. Gözyaşlarını sildim yanaklarından, dağılmış saçlarını yüzünden çekip elimle okşar gibi topladım. “Özür dilerim Yağmur, Cem’le konuştum ben seni bırakamam! Yapamam! Olmaz!” Tekrar ağlamaya başladı Lila. “Tamam, canım sakin ol.” Lila beni duymuyordu ısrarla aynı şeyi söyleyip duruyordu çenesini tutup kendime çevirdim yüzünü, gözlerine bakıyordum koyu mavi olmuşlardı. “Lila, sakin ol. Sorun yok tamam mı? Sorun değil. Siz bir hayat kuracaksınız bu tabi ki istediğiniz yerde olacak ben yanınıza gidip gelirim, sen gider gelirsin. Biz birbirimizden kopmayız ki.” “Hayır! Sensiz bunu yapmaya hazır değilim!” Dedi Lila tekrar sarıldı. Korkularını anlıyordum her şey tekrar kötüye giderse sığınacak tek dal birbirimizdik. “Ben sana inanıyorum!” Dedim. Onun yanımda olmayacak olması benim için daha korkutucu olsa da hiçbir şey için kendisine ket vurmasını istemiyordum. “Konu ileri bir tarihe atıldı. Umurumda değil şu an böyle bir şey olmayacak!” dedi Lila kesin bir dille. Kapı tıklatılınca şaşırmıştım Cem’in gittiğini sanıyordum. Kapıyı aralayıp bize baktı yüzünde ufak bir tebessüm oldu. “Gel Cem.” Dedim yanımıza gelip önümüze oturup bağdaş kurdu. Bana tatlı bir gülümseme ile bakıyordu yüzüme elini koyup gözyaşımı sildi. “Barışmanıza sevindim.” Dedi sesi yumuşacıktı. Gülümsedim Lila omzuma kafasını koymuş Cem’e bakıyordu Cem elini tuttu. “Hadi kalk yüzünü yıka.” Dedi göz kırparak belli ki konuşmak istiyordu. Lila anlayıp ayaklandı, Cem de Lila’nın kalktığı yere geçti. “İyi misin?” Omzunu omzuma kaykılarak vurdu. “İyiyim, Ben bu cinnet anına şahit olduğun için özür dilerim.” Dedim Cem’e. “Saçmalama! Ben bir psikoloğum unuttun mu?” Şaka yapmış gibi gülüyordu Cem, bende gülümsedim koluma geçip iyice yaklaştı yanıma başımı omzuna dayadım. “Lila da bende sen kimi seversen sev, nerede durmak istersen dur, nasıl yaşamak istersen yaşa yanındayız! Seni çok seviyoruz bizim için değerlisin! Biz sadece senin hayatımızda biraz daha az olmandan bile korkuyoruz! Bunu bilmeni istiyorum.” Cem hem çok naif hem de koruyucu bir abi gibiydi. “Biliyorum, Ama duymak iyi geldi.” Dedim koca eliyle kafamı hızlıca sıvazladı saçlarım daha da dağılmıştı. “Kahve yapmıştım kalk içelim senden başka kimse benimle içmiyor!” dedi yakınarak, ayağa kalkıp beni kaldırmak için elini uzattı. Elini tutup kalktım. Mutfakta uzun uzun sohbet edip biz kahve Lila da çay içerken tekrar tekrar birbirimize anlayış gösterdik. Bir süre Türkiye’ye dönme işini ciddi olarak askıya almışlardı buna sadece benim yüzümden olmadığı konusunda ikna ederek. |
0% |