@gamzhhh
|
“Lila gelecek mi?” diye sordu Cem tüm gün peşime takılmış barda nereye gidersem orada beni sıkıştırıp Lila hakkında bilgi almaya çalışıyordu. Ne yapmaktan hoşlanır? İlgi alanları ne? Ne yemeği sever? Vs. vs. vs. “Gelecek dedim ya kaç kere soracaksın.” Barda poker oynayan amcaları izliyordum. “Bir saat önce birazdan gelir demiştin.” Dibimde durmuş seyir zevkimi mahvediyordu. “Bankada işi çıkmış birazdan burada olur.” Dedim önümde duran kafasını parmağımla ittirirken. “Peki, sinema mı? Yemek mi?” Kafasını yine yandan çıkarmış suratıma ciddiyetle bakıyordu. “Tiyatro” dedim kısaca. “Sinema daha samimi değil mi?” diye sordu. O sırada “rest!” diyen amcanın taktiğini kaçırdığım için sinirle yüzüne baktım oyunu çözmek çok zordu blöf yaptığını nasıl anlamıştı kaçırmıştım. “Cem sende telefonu var ara sen sor o zaman.” Dedim suratıma yalvararak bakıyordu. “Hayır, o karmaşık bir tip onu etkilemek istiyorum!” “Etkiledin zaten!” Cem’in yüzü aydınlandı. “Gerçekten mi?” diye sordu “Gerçekten, o da sürekli seni soruyor!” Amca bize dönüp sessiz olun işreti yaptı. Oyundan bir şey anlamamıştım zaten rahatsız etmemek için yanlarından ayrılıp barda tabureye oturdum. “Tiyatro sade ve nezih, akşam olduğu için çıkışta yemek yiyip sohbeti derinleştirebilirsin, ama sinema lise çağında bir buluşma yeri çıkışta hamburgerciye gidip üstünü batırarak yemek yiyip arayı garip bir hale sokabilirsin sevgili olduktan sonra güzel bir hafta sonu aktivitesi olur.” Dedim ona açıklayıcı olmaya çalışarak. “Mantıklı…” Dedi Cem, yüzünde düşünceli bir ifadeyle. “Hangi oyun sence?” diye ekledi “Yuh ona da sen karar ver.” Diye çıkıştım. “Sen kasma kendini, kendin gibi ol ben zaten sizi bu yüzden tanıştırmaya çalışıyordum senden etkilenmeyeceğini bilmesem yapar mıydım?” Yüzü tekrar aydınlanmış kocaman bir gülümseme sarmıştı Cem’i. “Yine de çok rahat olma özen göster.” Dedim erkeklere fazla özgüven aşılamanın yanlış olduğunun farkına vararak. Yüzünde garip bir aptallıkla gülümserken kapıya bakıyordu Lila’nın geldiğini yüzünden anlamıştım kıs kıs güldüm haline. “Selam!” Lila fazla yüksek bir enerji ile girmişti bara ayrıca bu gün inanılmaz güzel gözüküyordu belli ki dişi aslan avını kapmaya hazırdı. “Hoş geldin.” Dedim onu öperken. “Ne kadar güzel gözüküyorsun bu gün değil mi Cem?” dedim yakan top oyununda aniden ismini söyleyip topu fırlatmışım gibi şaşkoloz bir bakışla kalakaldı. “E-evet, gerçekten çok güzelsin.” Dedi hemen toparlayarak Lila onu da öpüp hemen yanımdaki tabureye kuruldu. “Teşekkür ederim, çok naziksiniz ikinizde.” Dedi Lila. “Ben Mine’ye bakıyım yardıma ihtiyacı vardır. Çıkmak için haber edersiniz çıkarız.”Hemen ayaklanıp yanlarından ayrıldım, Cem bir şey beklediği için hemen çıkamayacağımızı söylemişti bende ne kadar yalnız kalırlarsa o kadar iyi diyerek içeri kaçmıştım. Bu günkü buluşma, Bowling oynamaktan ne kadar hoşlandıkları konuşmalarından sonra benim ‘e hadi gidip oynayalım’ teşvikimle çıkmış organizasyondu. İkiside birbirlerinden çok etkilendiklerini inkar etmiyordu ayrıca garip bir şekilde ağırdan alıp ciddi ilerliyorlardı. Lila ilk kez bu kadar sağlıklı bir ilişki yaşadığı için şaşkın ve mutluydu. Cem ise onun durumunu bildiği için olabildiğince hassas yaklaşıyordu. Bu aralar gündemimiz ikisiydi daha doğrusu Mine ve benim gündemimiz onlardı! Sabahlara kadar mesajlaşan sevgili dostlarım Cem sürekli barda olduğu için benden ayrı hiç buluşma gerçekleştirmemişlerdi. Bu yüzden Cem farklılık yapmak için çok heyecanlıydı. İçeriye geçip Mine’ye son dedikoduları verdim, mutfak kapısını aralayıp çifte kumrularımıza bakarken sohbetleri güzel gidiyordu ikisi mutlu gözüküyordu. Ayrıca Lila resmen saçlarıyla falan oynayıp kur yapıyordu. Ah biz kadınlar! Hiç değişmiyoruz aşık olunca tüm kurlarımız aynı, ister gotik ister normal takılalım hiç fark etmiyordu tüm cool davranışlarımız bir anda gidiyordu. “Tam oldu bunlar.” Dedi Mine gülerek. Yıkadığı bira bardağını alıp kurutmaya başladım istemsiz gülüyordum bu hallerine. “Hem de nasıl! Birbirlerine o kadar iyi geliyorlar ki!” dedim şapşal sırıtmamla. “Sende birini bul artık, ilişki konusu gelince hemen kaçıyorsun fark etmedim sanma.” Dedi Mine az çok olanları biliyordu, Lila gibi konuşmuştu ama ben Cem'in onu böyle demesi için teşvik ettiğinin farkındaydım. “Ya sende yapma Mine! Ben böyle iyiyim ben yapamıyorum beceriksizim!” Kuruladığım bardağı bırakıp diğerini aldım. “Tamam tamam susuyorum. Anladım ben seni. Tanıdığım birine çok benziyorsun!" Mine kıkırdarken soran gözlerle ona bakınca devam etti. "Babam gibisin sende işte! Bazı insanlar ruh eşleriyle doğar ve onunla ölür, bazıları ise oradan oraya ruh eşlerini bulmak için savrulur.” Mine elimden bardağı aldı çeneme parmağını koyup yukarı kaldırdı göz göze gelmiştik. Dedikleri kalbime o kadar dokunmuştu ki sadece ruh eşim yanlış diye düşünürken gözlerim dolmuştu. “Beceriksiz falan değilsin. Tüm haklarını bir kişide tüketmiş gibisin, belki dönüp geçmişine bir bakman gidip yüzleşmen gerekiyordur?” Mine gözlerime bir anne ve akıl hocası edasıyla bakıyordu eladan açık yeşile çalan gözleri merhamet doluydu. “Gidecek ve gördürdüklerimi kaldıracak gücüm yok.” Dedim sesim fısıltıyla çıkmıştı. “Göreceklerini bilmeden onları kaldırıp kaldıramayacağına karar verme, unutma kaçtıkların bir gün seni bulacak belki düşündüğünden iyi olacak belki düşündüğünden kötü ama illa olacak.” Mine haklıydı tıpkı Cem gibi ama sadece susmuştum gelişine yaşamaya bırakmıştım kendimi sadece savruluyordum. “Yağmur hadi gidelim!” Dedi kapıdan aniden kafasını uzatan Cem. Tamam, manasında kafamı salladım Lila’nın yanına döndü. Bende Mine'ye kocaman sarılıp yanlarına döndüm. “Yağmur tanıştırayım, Ferit.” Dedi Cem heyecanla, yanlarına doğru yürüyordum daha gelmemi bile beklememişti. “S-selam” dedim şaşkınca ne yani duble date mi ayarlamışlardı! Pis pis ikisine bakıyordum. “Ben geçen Ferit'e bowling oynamaya gideceğimizden bahsettim o da gelmek istedi bende çağırdım.” Dedi Cem. Gerçekten hayatımda duyduğum en kötü yalandı. Zaten yalan söylediği için eli ayağı durmuyordu birbirine dolanmıştı. Lila bakışlarını benden kaçırıyordu Cem’e doğru dönmüş yüzünü gizliyordu ikisine öldürücü bakışlar atarak, adama samimiyetsiz bir gülüş fırlattım. “E hadi gidelim o zaman.” Dişlerimin arasından konuşurken kapıyı göstermiştim onların randevusunu bozmamak için susuyordum. “Ben arabamla geldim biz ikimiz benim arabamla gidelim.” Dedi bardan çıkarken, adamın konuşma tarzı çok yapay aksanlı ve yayvandı. Bu konuşmayı duymak yerine İngilizce konuşmasını tercih ederdim. “Olur.” Lila ve Cem’e son öldürücü bakışımı atarak istemsizce onun arabasına yöneldim. Arabaya geçince hemen konuşmayı başlatmıştı. “Böyle bazen Türklerle tekrar kaynaşmayı seviyorum. Yoksa ımmm Türkçeyi unutuyoruz değil mi?” Dedi. Unutmamış halin bu mu demek isterdim ama gülümseyerek evet manasında kafamı salladım. “Ben Harvard’da hukuk bitirdim, uzun yıllardır Amerika da yaşıyordum, Massachusetts de yaşıyordum sıkıldım... sürekli aynı ülkede kalamıyorum, 2 yıldır buradayım iyi bir şirkette avukat olarak çalışıyorum, belki haberlerde duyduğun çoğu dava bizden geçiyor. sende mimarmışsın öyle dedi Cem. Zeki olmasan sanırım bu buluşmaya gelmezdim.” Korkunç ego kokan bir cv dinliyor gibiydim işe sizi niye alalım desem niye almayasın ki harikayım diyecekti sanki. Kötü aksanı, yayvan ağzı ile meslek seçimini zekâ seviyesi sanan bir salak, harika! Şimdiden mükemmel bir akşam olacağı belli olmuştu! “İç mimarım.” Dedim sakinlikle. Bowling oynamaya gitmekten çok benim hakkımda konuşmuş gibiydi yalancı Bar psikoloğu! “Ha evet doğru.” Dedi küçümser bir tavırla. Neyse ki telefonu çaldı ve tüm yol boyunca dava hakkında konuştu. Arabadan inip salona geçerken bile hala telefonla tartışması devam ediyordu. Çok şükür İngilizcesi Türkçesinden iyiydi ve işini yaparken daha mantıklıydı. Onu böyle dinlemek daha kolay ve acısız oluyordu. “İkiniz bittiniz!” dedim fısıldayarak Lila’ya, bowling oynamak için ayakkabılarımızın verilmesini beklerken. Gecenin kalanında aralarda kendi hakkında bilgi veren Ferit beyimiz geri kalan kısımda hiç durmadan çalan telefonuna cevap verip mail atmakla uğraşmıştı. En son öyle bir noktaya gelmişti ki durum telefonla konuşurken bowling topunu atıyordu bu yüzden sayesinde bowlingde de yenilmiştik. Hem aşkta kazanan hem kumarda kazanan yeni çifte kumrularımız tek gidecekleri gerçek bir buluşma ayarlamışlardı. Hem de tiyatroya gideceklerdi. Lila bu fikri çok sevmişti Cem’e sürekli ‘Harika bir fikir!’ diyordu. Acaba bu hangi dâhinin fikriydi! Tabi Lila Cem’in bu teklifini çok ince ve cool olduğunu düşündüğünü bana söylerken kendi fikrim olduğunu hiç açık etmemiştim. Ayrıca onlar için çektiğim bu çileye değdiği ve güzel bir sonuca bağlandığı için yaptıkları bu duble date adiliğini önümüzdeki bir ay boyunca sadece laf sokmakla cezalandırmaya karar vermiştim. Cezam az acılı bir işkence olacaktı çünkü Ferit Bey'e, egosuna ve işine sadece ben sinirlenmemiştim Lila da gıcık olmuş laf sokmaya başlamıştı. Cem de sürekli benden özürler dileyip bu kadar olduğunu bilmediğini söylemeye başlamıştı. Artık Cem’in gerçekten ona seansa gelen insanlardan birilerini bulduğuna emin olmaya başlamıştım. Bundan sonraki tüm buluşmalarda başka birini getirmemeye yemin etmeleriyle iş tatlıya bağlanmıştı. |
0% |