
Zil çalınca Selin şaşırmıştı, Luna’nın bu kadar hızlı gelmesini beklemiyordu. Tereddüt ederek kapıya gidip kim olduğuna mercekten baktığında Mete kapısında duruyordu! Aylardır burada olması için hıçkıra hıçkıra ağladığı, kendisine sarılması için deli gibi can attığı adam kapısının önündeydi. Selin hala onun burada olmasına alışamamıştı şaşkınlıkla üstünü başını düzeltip, düşündüklerini unutmayıp kaşlarını çattı, kapıyı açar açmaz Luna büyük bir heyecanla üstüne atlayıp eve geçti.
“Luna buraya gel ayaklarını silmedim!” Selin içeri koşan Luna’nın patinaj yaparak geri dönmesine bakarken adama döndü. “Getirdiğin için sağ ol.” Dedi soğuk bir havayla yüzüne kapısını kapatırken adam tuttu.
“Biraz konuşabilir miyiz?” Mete çok heyecanlanmış olsa da pek belli etmemeye çalışıyordu ama bu hamle Selin’i gerçekten şaşırtmıştı, kapının önünde geçmemesi için dururken Mete ısrarcı olduğunu belli eder şekilde bir adım ona yaklaşmıştı.
“Konuşulacak her şeyi Mehmet konuştu sanıyordum! Üstelik senin söyleyeceklerini de öyle, tercüman olmadan konuşabileceğine emin misin?” Selin lafını sakınmamıştı ama kapıyı kapatacak gücü de yoktu.
“Biliyorum bana sinirlisin ama artık burada olacağım! İzin ver kendimi açıklayayım.” Mete’nin bu hamlesini Selin beklemiyordu, kapıyı açıp köşeye çekildi.
Adam içeri girerken evini inceliyordu kadının bilmediği dünyasına girmek onun için özeldi, binlerce kez nasıl bir yerde olduğunu hayal etmişti ve evi tamda onun tarzında sade ama şıktı. Kapıdan girer girmez salona geçiliyordu Mete içeri doğru ilerlerken orta masası dikkatini çekti üstünde bir sürü kağıt, notlar ve bir şişe şarabı duruyordu. Mete içki içmesine kaşlarını çatmış etrafı incelemeye devam ederken, Selin kapıyı kapatmış dolaptan Luna’nın patilerini silmek için bez çıkartmıştı, Luna asker gibi kapıda bekliyordu bezi görünce hemen patisini kaldırdı.
Mete devasa kitaplığının üstünde duran kadının fotoğraflarına detaylıca bakarken gülümsemesine engel olamamıştı, kız kardeşiyle, asker genç bir çocukla ve orta yaşlarda bir kadınla mezuniyet fotoğrafı vardı. Askerin kardeşi olduğunu hemen anlamıştı, mezuniyetinde çekildiği de annesi olmalı diye düşündü, hepsinde de Selin'in gözlerinin içi gülüyor bambaşka bir enerjiyle bakıyordu. Aralarından en güzeli ise Can'la olan suratlarını değişik şekillere soktukları birkaç fotoğrafın olduğu çerçeveydi ikisi çok tatlıydı ve bakarken bile Mete'nin içi eriyordu. Selin işini tamamlayınca adamın yanında soluğu almıştı.
“Dinliyorum.” Dedi Selin kollarını önünde birleştirmiş adamdan açıklama bekliyordu. Mete nereden başlayacağını bilemez halde kadına bakıp derin bir nefes aldı tüm ev onun gibi kokuyordu o kadar özlemişti ki kokusunu, sesini, gözlerini her şeyini özlemişti.
“Canan benim ablam, Lara da yeğenim.” Mete hızlı bir başlangıç yaptığı için kadının ne tepki vereceğini kestirmeye çalışarak yüzüne baktı. Selin tek kaşını havaya kaldırmış bu açıklamadan tatmin olmadığını ifade eden bir şekilde bakıyordu. Sonuçta Canan kendisiyle konuşmamış olsaydı şu andan daha sert şekilde tepki verirdi ayrıca bu çok geç kalınmış bir konuşmaydı onun kendisi hakkında her şeyi bilirken o ablası ve yeğeninden bile bahsetmemişti.
“Bu beni ilgilendirmiyor.” Dedi Selin canı yansın istiyordu hatta bundan keyif alıyordu 3 ay boyunca o kadar canını yakmıştı ki bunu yapmayı kendisine hak görüyordu.
“Ben gerçekleri bilmeni istiyorum.” Mete bugüne kadar kimseyle bu tür bir yakınlaşmaya veya böyle bir konuşmaya girmediği için her zaman kendisini eksik ve yetersiz hissediyordu.
“Sevgilin olduğunu söylüyordun seni aradığında ablan gibi konuştuğunu hatırlamıyorum, Sözde sevgili olduğumuz dönemde de pek ablandan veya yeğeninden bahsettiğini hatırlamıyorum. Şimdi gelmişsin bana, Canan benim ablam diyorsun! Sana neden inanıyım ki, sana çok güvenirken, canımı, sevgimi emanet ederken bana yalan söylemiş bir adama şimdi neden güveneyim?” Selin boğazında düğümlenen sözlerini yutup kafasını çevirdi ağlamasını görmesini istemiyordu göz yaşlarını tutup derin bir nefes aldı, ona olan inancını tazelemesi gerektiğini bilmesini istiyordu Canan’ın onun arkasını toplaması bir şey değiştirmeyecekti o gerçekten yalan söylemişti. Tekrar adama doğru döndüğünde Mete kızarmış gözlerle ona bakıyordu.
“Bak bana inanmıyor olabilirsin duydukların şu an saçmaymış gibi geldiğini biliyorum ama sana bunu kanıtlayabilirim. Herşeyin bir açıklaması var.” Mete onun ne söylese haklı olduğunu biliyordu ne yaparsa yapsın ses çıkartmayacaktı.
“Yani şimdi 3 ay sonra karşıma çıkıyorsun ve sevgilim dediğim kişi ablamdı diyorsun.” Dedi Selin, Mete yüzüne bakamayarak başını onayarak sallayınca öfkesinin yükseldiğini hissediyordu. “Üstelik herşeyin açıklaması da var! Neden? Neden Mete!” Selin sesine hâkim olamayarak kademeli şekilde yükseltmişti, Mete titreyen kadını tutup kendisine çekmek istiyordu ama bu kadar öfkeliyken onu daha fazla kızdırmak istemiyordu.
“Birçok neden vardı.” Mete hiç bu kadar sıkıştığını hissetmemişti açıklayacak kadar gücü var mıydı? Onun hayatına tekrar girerek aşık olduğu kadın sadece yanında kalsın diye onun hayatını zehir etme olasılığını göze almak ne kadar mantıklıydı?
“Sen benimle dalga mı geçiyorsun? Konuşmak için geldim diyorsun kısa kısa cümleler, üstü kapalı bir şeyler!” Selin onu iyice sıkıştırıp konuşturmaya kararlıydı.
“Dalga geçmiyorum sadece benim için kolay değil. Sor ne istersen anlatayım.” Mete ona bir adım atınca Selin geri çekildi. Mete kadının ondan uzaklaşmasını izlemenin zorluğunu hiç hesaba katmamıştı.
“Tamam! Neden ablan ve yeğeninden hiç bahsetmedin? Neden benden ayrılmak için ablanın sevgilin olduğu yalanını söyledin? Madem benden ayrılmak için bu kadar emek harcadın neden gelip şimdi bana bunları anlatıyorsun?” Selin sorularını parmaklarıyla sıralarken Mete oflayıp şakaklarını ovdu, Selin’in sormak istediği binlerce sorunun temeli bu üç sorudan ibaretti.
“Benim ilk gerçek ilişkim sendin, bilmiyorum ablamdan, yeğenimden veya ailemden konuşmak yerine ilişkiyi anlamaya çalışıyordum! İşimi yaparken bir yandan kimsenin görmediği kısa anlarda seninle olmanın tadını çıkartmaya çalışıyordum, o anlarda berbat aile sorunlarımdan bahsetmek yerine seni dinlemek istedim, çünkü seninle herşey güzeldi! Beni büyülemiştin tek istediğim sendin! ” Mete kadının gözlerinden akan yaşı görünce tekrar bir adım attı kadın kaçmadı ama bakışlarını kaçırıp yaşlarını sildi ona gerçekleri söylemek iyi hissettirmişti.
“Sonra benden sıkılıp uzakta sorumluluğunu almayı istemediğin bir şeye mi dönüştü.” Kadın acı acı gülerken Mete hayır manasında başını salladı.
“Hayır, öyle değil. Hiçbir zaman öyle olmadı... senin zorlandığını görüyordum, acı çekmeni, kardeşinden sonra aynı şeyler yaşamanı istemedim! Saçma sapan bir plan yaptım ama pişman oldum. Son gün söylediğim herşey yalandı...” Mete boğazına düğümlenenleri söylemişti, onu hala deli gibi sevdiğini de söyleyip ona sarılıp geceyi bitirmek istiyordu kadını bir daha üzmek istemiyordu. “Ben seni çok…” Mete’nin sözü telefon çalınca yarım kalmıştı adam gözlerini kapatıp küfür etmemek için kendisini zor tuttu. Selin telefonu alıp baktığında Büşra arıyordu bu saatte normalde aramayacağını bildiği için hemen açtı.
“Büşra bir şey mi var?” Diye endişeli bir şekilde telefonu açtı. Mete kaşlarını çatıp yanına yaklaştı.
“Selin, Kenan bugün şehir dışına gitti ama Can çok hasta ateşi var düşüremiyorum ne yapacağımı bilemedim seni aradım.” Büşra endişeli ve ağlıyor gibi bir ses tonuyla söylemişti. Selin paniklerken hızlıca araba anahtarlarını bulmaya çalışıyordu Mete ne olduğunu anlayamamıştı.
“Hemen geliyorum sen Can'ı giydir birkaç dakika içinde yanınızda olurum hastaneye götürelim.” Dedi Selin telefonu kapatırken bütün evi birbirine katıyordu.
“Can'la ilgili bir sorun mu var?” Mete sorarken Selin’in fırlattıklarını yerlerine koymaya çalışıyordu. "Selin!" Mete teleştan eli ayağı birbirine dolanmış kadının kolunu tutunca Selin endişeyle başını sallarken kolunu ondan çekti, ona öfkesi geçmemişti ve bu kadar çabuk affedileceğini düşünmesi hata olurdu! Selin yere eğilip koltuğun altına bakınca en sonunda koltuğun altında araba anahtarını bulmuştu. Luna çoğu zaman boşta gördüğü eşyaları sakladığı gibi bunu da saklamıştı.
“Can ateşlenmiş, Kenan burada değil.” Selin kısaca açıklarken Mete elinden anahtarı aldı kadın sinirle yüzüne bakıyordu. “Oyun oynayacak zamanım yok.” Dedi Selin.
“Oyun oynamıyorum sen bu kadar telaşlıyken arabayı kullanmana izin veremem.” Mete aynı zamanda bu saatte tek başına çıkmasına da izin veremezdi.
“Gerek yok.” Selin onun kendisini affettirmeden tekrar hayatına dahil olmasını istediğini sanmıyordu.
“Gerek var mı diye sormadım! Oyalanacak mısın?” Mete önden giderken Selin peşine takıldı itiraz edip didişecek takati kalmamıştı. Evin anahtarını alıp kapıyı çekti. Apartmandan çıkarken Selin alışkanlıktan duraksayıp etrafına bakınırken Mete ona bakınca fark etmemesi için hızlandı ama Mete fark etmişti kadının tedirginliği ve aniden gözlerinde oluşan duygu geçişini anlayabiliyordu üstelik onun yanında bunu hissetmişti! O saldırıdan sonra onun tek başına göndereceğini aklından geçirmesi bile tekrar öfkelenmesine neden oluyordu. Ona bir daha dokunacak ve ya bakacak bir Allah'ın kulu olabilir mi acaba bundan sonra!
Mete öfkesini ve içine saplanan duygularını şimdilik bastırıp kadının yönlendirdiği arabaya yöneldi, arabaya bindikten sonra kendine göre ayarlamalar yaparken Selin adamı izliyordu onu bu haliyle ne kadar özlemiş olduğunu bir kere daha hatırlamıştı. Yola çıktıklarında Selin yolu tarif ederek Büşraların evine gelmişlerdi Büşra sokakta kucağında Canla dururken arabanın içinde bir erkek görünce ufak bir şok yaşamıştı, bir daha arabanın içine baktığında Mete’yi gördüğüne emin olunca hayretler içinde bakarken Selin duran arabadan indi.
“Bir şey belli etme sonra her şeyi açıklayacağım.” Fısıldayarak direktif verirken arka kapıyı açtı Büşra içeri otunca kapıyı kapatıp tekrar ön koltuğa bindi.
“Merhaba.” Büşra biner binmez Mete’ye hala şaşkınlık dolu bir ifadeyle selam verdi. Mete hızla hastahaneye doğru sürmeye başlamıştı bile.
“Merhaba, Mete ben.” Mete kardeşiyle ilk tanışmasının böyle olmasını pek sevmese de yapacağı başka bir şey yoktu.
“Bende Büşra, gece gece rahatsız ettim sizi ama sabahtan beri bir türlü kendine gelmedi ateşi düşmedi.” Büşra kardeşine doğru konuşmuştu.
“Saçmalama tabi ki arayacaksın, rahatsız etmedin.” Selin Büşra’ya yandan bakarken elini Can’ın alnına attı ateşi hala oldukça yüksekti.
“Tek geleceksin diye de korktum aslında o yüzden bekledim bir süre, kapıdaki saldırıdan sonra.” Büşra Mete’ye imalı konuşurken Selin Büşra’ya ters ters baktı, Mete Selin'i göz hapsine almış imalı bakışlar atıyordu Selin umursamamaya çalıştı.
“Bir daha Salih rahatsız edemez! Ama bu saatte onun güvenliği için ve çok panik olmasından kaynaklı bırakamazdım zaten.” Dedi Mete, Selin'e tekrar bakış atarak. Selin içinden sabır çekiyordu, hem sinirlenmemek için hem etkilenmemek için ama ikisi de oluyordu.
“Yaa bırakamazsın tabi.” Büşra içine konuşurken Selin ona kötü bakınca gözlerini devirdi. Mete de duymuştu ama haklı olduğu için tepki vermemişti. Selin'in kardeşi değilde başkası olsaydı tepkisi çok başka olabilirdi.
Hastaneye geldiklerinde Mete onları indirip arabayı park etmek için yer ararken Büşra, Can kucağında Selin de arkalarından acile girdiler. Birkaç dakika sonra Mete yanlarına ulaştığında Selin çocuğun işlemlerini yapıyordu.
“Doktor muayene ediyor şu an.” Dedi Selin işini bitirmiş, endişeyle ayağını yere vuruyor dudaklarını kemiriyordu.
“Merak etme, bu yaşta çok hastalanıyorlar.” Dedi Mete Selin’i rahatlatlamaya çalışarak, üstelik çocuklar hakkında en ufak fikri yoktu sadece yeğeni geçen gün hasta olduğu için söylemişti. Selin daha konuşmadan Büşra çıkmıştı bile.
“Doktor serum verdi şu ilerideki odaya geçeceğiz.” Büşra açıklamasını yapar yapmaz odaya doğru yürürken ikisi arkasından geliyordu Can uyanmış, sersemlemiş ve kıpkırmızı yanaklarla etrafa bakıyordu. Büşra odaya geçer geçmez çocuğu yatırdı, hemşire iğnesini çıkartırken annesinin elini tutuyordu.
“Teyze!” Can ona seslenince Selin yanına geçip o da elini tuttu.
“Küçük canavarım korkmak yok tamam mı?” Dedi Selin, adam onu hayranlıkla izlerken Can adama şaşkınlıkla baktı.
“Seni üzen arkadaşınla barıştınız mı?” Diye sorunca Selin’in eli ayağı birbirine karışıp adamdan bakışlarını kaçırdı. Mete çocuğa gülümsemişti, Lara'nın da Selin'de kesinlikle ona zaafı vardı bu yüzde Mete de Can'la ayrı bir bağı var gibi hissediyordu.
“Sen şimdi uyumaya çalış olur mu?” Selin çocuğun saçlarını severken hemşire çoktan damar yolunu açmış serumunu takmıştı.
“Luna burada mı ona anlattın mı hasta olduğumu ?” Can Luna’yı ararken bu yeni adamı incelemekten de geri durmuyordu.
“Luna senin iyileşmeni bekliyor sonra istediğin kadar oyun oynayıp sohbet edebilirsiniz tamam mı?” Dedi Selin Büşra onu öperken adam sürekli ona bakan çocuğa gülümseyip el salladı, Can bitkin bir şekilde elini zar zor kaldırarak sallarken gözleri kapanmıştı.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |