@gamzhhh
|
Saatlerce konuşup birbirlerini çok daha iyi tanıdıkları ve Selin'in aralarındaki tüm duvarların kalktığını hissettiği gecenin üzerinden 2 gün geçmişti, Luna eskisi kadar enerjik koşup oynuyordu ve neyse ki artık iyiydi, kadın da adamla aralarındaki buzların tamamen erimesinden memnun, hatta ikisi de 2 gündür sözleşmiş gibi gece çardakta oturup buluşup sohbet etikleri bir alışkanlık edinmişlerdi. Bu küçük kaçamaklar onların rutini haline gelmiş birbirleri hakkında, hayatları hakkında sürekli konuşuyorlardı ama Mete hayatı hakkında gerçek bir sır küpüydü her şey hakkında konuşabiliyordu ama konu aile ve geçmiş olunca genelde kadını dinliyordu ve aslında bundan oldukça memnundu. Kadın Mete’nin bu zaafı hakkında arada zar zor ağzından cümleler alsa da geri kalanında akıcı olan sohbetleri iyi geliyordu…
Selin masasında oturmuş makaleyle ilgilenirken bir anda yazdığı makaleyi bırakıp dışarıdan gelen seslere odaklandı, masadan yavaşça kalkarken Luna kapıya havladı Selin seslerin artmasıyla endişelenmişti hızla kapıyı açarken avluda koşuşturan askerleri görmüştü, kötü bir şey olmasından endişelense de tam olarak ne olduğunu anlayamaz gözlerle bakıyordu. Mete’yi görür görmez kadın biraz olsun rahatlamıştı fakat adam ona doğru dönüp kendisine doğru hızla yürümeye başladı bir operasyona hazır olduğunu üniformasından anlamıştı, yüzündeki ciddiyet ve endişeyi çok net görebiliyordu bu durum kadını daha çok tedirgin etmişti. Kaşları çatılan kadın ona doğru bir iki adım atarken Mete koluna yapıştı, ona doğru savrulan kadın hayretle bakıyordu.
"Acilen eşyalarını toplayıp buradan uzaklaşman gerekiyor." Mete kadını odaya doğru çekerken kadın şokla ağzı aralanmıştı ve ne olup bittiğini anlamlandıramıyordu.
"Sakin olur musun ne oluyor, beni korkutma." Dedi Selin, Mete soğuk kanlılığını korumaya çalışsa da kadına bir şey olmasını istemediği için korkularının onu yönetmesine engel olamıyordu.
"Bir karakola baskın yapılmış, oraya intikal edeceğiz burası güvenli değil! Yusuf ve iki kişi seni koruyacak acilen buradan çıkartıp seni merkeze götürmelerini emrettim, hazırlanmalısın." Mete ellerini beline koymuş kadının emirlerini uygulamasını bekliyordu.
"Yaralı veya ölen var mı?" Selin korku dolu gözlerle Mete'ye bakıyordu ama korkusu kendisi için değildi, Mete şaşkınlıkla ona baktı onun güvenliğinden ve oraya gidip çatışmaktan başka bir şey düşünemiyordu.
"Yaralılar varmış, buraya da baskın yapabilirler bu yüzden seni güvenli bir yere almamız lazım." Mete konuşurken Selin Mete'ye hayır manasında başını sallıyordu. Mete itiraz etmesine ve bir kere olsun onu dinlememesine gerçekten çok sinirlenmişti onun için endişelendiğini görmüyor olması onu çıldırtıyordu "Dediklerimi duymuyor musun eşyalarını topla!" Mete öfkeyle kadına bağırırken kolunu tutmuş sıkıyordu.
"Mete sakin olur musun? Hala oradalar ve çatışıyorlar oraya gideceksin değil mi?" Selin onun için ve diğerleri için endişeliydi. Adam hayretle kadının kendisiyle ilgili sorular sormasına bakıyordu sakin kalmaya çalışarak elleriyle başını ovalayıp derin bir nefes aldı.
"Buraya da baskın yapabilirler, biz diğer tarafa yardıma giderken burayı güvenli tutmaları için askerlerimi bırakacağım ama az kişi olacaklar." Mete açıklarken mantıklı düşünmeye çalışmak için zihnini zorluyor gibiydi.
"Burada kalmam daha güvenli! Yolda tehlikeye daha açık bir yerde olacağız ayrıca 3 kişiyi beni koruması için göndereceksin, burada asker bırakacaksın ve sizde gideceksiniz bu kadar bölünmeniz şu an mantıklı mı?" Selin odasının ortasında volta atarak düşünmeye çalışan adama bakıyordu onun için endişeliydi koluna elini koydu, adam duraksayıp kadına bakarken kadın onu sakinleştirmek için gözlerine baktı adamın, çatılmış kaşları gözleri tekrar onunla buluşunca küçük bir çocuğun üzgün suratına bürünmüştü. Mete ona bir şey olmasını kaldıramayacağını biliyordu ama kadının haklı olduğunun da farkındaydı adam ısrarla olmaz manasında başını sallarken kadın kolunu sıvazladı adam eriyor gibi hissediyordu onun teması bile yumuşamasın yetiyordu. “Mantıklı düşün.” Dedi sakinlikle kadın Mete ofladı.
"Odanı kitle, ne kadar ses duyarsan duy! Ne olursa olsun benim sesimi duyana kadar kapıyı açmanı istemiyorum! Bir ses duyarsan yatağın yanına çök, saklan ve kıpırdama Luna'yı da yanından ayırma!" Mete istemese de onu bırakıp gitmeliydi kadının söylediklerini iyi anlaması gerekiyordu.
"Söz veriyorum dediğinden çıkmayacağım." Selin çok sakin konuşmuştu, Mete kadının hiç itiraz etmeden onaylamasına sevinerek biraz olsun rahatlamış bir ifadeyle bakıyordu ama Selin’in onun için endişeli olduğunu fark edemiyordu birbirlerine o kadar yaklaşmışlardı ki Selin Mete'nin nabzını hissedebiliyordu.
"Geri geleceksin söz ver?" Dedi Selin, gözlerine dolan yaşları tutmaya çalışıyordu.
"Bunun için söz vermem saçmalık." Mete sinirden gülerken bunun komik olmadığını biliyordu ve Selin hiç tepki bile vermemişti. Kadının tek istediği ona geri geleceğini bilmesiydi.
"Mete… bir şey olmayacak değil mi? geri geleceksin?" Selin ciddiydi, Mete kadına dayanamıyordu, gözlerini kapatıp kadının kokusunu içine çekti bir iki saniye sakinleşmeye çalışıyordu elini cebine atıp gümüş ucunda sarkan gerçek bir dört yapraklı yoncanın olduğu bir kolye çıkarttı.
"Bu kolye 8 yıldır her zaman yanımdaydı, normalde hiçbir yere bırakmam ve yanımdan ayırmam." Mete kadının elini avuçlarının arasına aldı avcunu açıp içine kolyeyi bıraktı. Elini kapatırken sımsıkı tuttu. "Kolye sende kalsın, her zaman onu almak için geri döndüm yine almak için geri geleceğim." Dedi Mete, kadının eli avuçlarının içindeyken bir iki saniye daha bu anın tadını çıkarttı ama artık gitmesi gerekiyordu.
"Sevgilinin kolyesi mi?" Selin biraz endişeyle istem dışı sormuştu merakına yenik düşmenin en saçma zamanıydı, adama bakamadı utanmıştı.
"Annemin kolyesi, yoncayı kendisi buldu kolye yaptırıp uğur getirmesi için bana vermişti, bende şimdi sana emanet ediyorum." Mete bu sorunun hoşuna gitmesiyle gülümserken geri çekildi kapıya doğru ilerlemek için kadının elini bıraktı.
"Dikkatli ol." Dedi Selin, Mete kapının önünde durup tekrar kadına doğru döndü.
"Dediklerimi unutma." Dedi Mete, kadının başıyla onaylamasıyla ona son kez bakıp hızla dışarı çıktı Luna kadının bacaklarının dibinde ona bakıyordu. Selin akan yaşını silerken kapıya gidip ona baktı Yusuf'a talimatları verip hızla avludan çıkarken kadına döndü kapısını kapatması için işaret verdi ve yürümeye devam etti. Kadın kapısını kapatıp kitlerken kolye elinde dua ediyordu tek istediği hiçbirine bir şey olmamasıydı sağ salim dönmeleri gerekiyordu. Kolyeyi bir süre inceleyip elinde tuttuktan sonra onun için bu kadar önemli bir şeyi kendisine emanet etmesi içinde onun için değerli olduğunu hissettiren bir kıpırtı uyandırmıştı. Adamın onun için endişelenmesi hoşuna da gitmişti ama onu göndermek için bunu bahane edip etmediği düşüncesi bir yandan kalbini sızlatıp kafasını bulandırıyordu.
Kolyeyi boynuna takıp kıyafetinin altına sakladı adam yeni gitmesine rağmen onu özlemişti ve görme isteğini bastıramadığı için odada volta atmaya başladı. İçi içine sığmıyordu Luna kendisiyle odanın içinde dönerken Selin ayaklarına dolanan Luna’ya aldırış etmeden tırnaklarını kemirmeye başlamıştı stresini kontrol etmeye çalışsa da hiç başarılı değildi, bu sırada telefonunda haberlere bakmayı akıl etti... Yaralı 3 kişi olduğu yazılıyordu ve hala çatışma devam ediyordu.
Selin geçen sefer sıyıran kurşunu düşündü bu sefer o kurşun biraz daha sağa kaysa kalbine saplanabileceği düşüncesi nefesini kesmeye yetiyordu, Mete’ye âşık olduğunu anladığı gün umutsuz bir şeye düştüğünün farkındaydı ama her geçen gün adama biraz daha bağlanmaktan kaçamamıştı. Şimdi onun varlığının ona nasıl hissettirdiğini bilerek yaşarken ona bir şey olursa nasıl devam edeceğini bilmiyordu.
Kadın ona iyi gelmeyen düşüncelerini susturmak için hızlıca mesajları açıp Büşra'ya iyi olduğunu çatışma bölgesinden uzak olduğunu belirten bir mesaj attı, haberleri görüp kriz geçirmeden önce bilgisi olması onu rahatlatacağını düşünmüştü yürümekten yorulup kendini sandalyesine bir un çuvalı gibi bıraktı bu sırada kucağına çıkan Luna’yla birlikte endişeli bir şekilde tüm haberleri kontrol etmeye devam etti. Bu durum ne kadar sürmüştü; Bir saat... İki saat... Üç saat, dakikalar saniyeler geçerken ömründen ömür giden zamana sıkışmış gibi hala bekliyordu Selin.
Dördüncü saatin sonunda tüm teröristlerin etkisiz hale getirildiği haberleri düşmeye başlamıştı, saatlerdir başlarında uçan helikopterler nadir geçmeye başlamıştı. Kendi bulundukları bölgeye herhangi bir baskın olmamıştı, bu sırada Mete'nin sesini duyarım diye Selin bir kulağı dışarıyı dinler şekilde bekliyordu. Haberlerde askerlerde yaralı sayısının beş kişiye çıktığını gördüğünden beri ellerinin titremesine engel olamıyordu tüm teröristlerin etkisiz hale gelmesi ve çatışmanın bitmiş olması iyi bir şeydi ama sıkışan kalbine söz geçiremiyordu. Panik atak geçirmemek için kendisini saatlerdir sıktığını fark ederken Luna başını gögüsüne yaslayıp hızlanan kalbini dinliyor ve sakinleştirmeye çalışıyor gibiydi. Selin, Luna’yı severken ataklarını durdurmaya çalışıyordu ama kafasındaki seslerin bu konuda hiç yardımcı olmadığı kesindi bu yüzden anksiyetesiyle başa çıkma konusunda o kadar iyi olmasa da panik atak geçirmemek için kendini sıkmakta başarılıydı...
Selin havanın kararmasının verdiği bunalmıştık hissiyle ayağa kalkıp oda da gezinmeye başladı artık dayanamıyordu ama odadan dışarı çıkmayacağına söz verdiği için dışarıya çıkıp ne olduğunu soramıyordu da tek yapabildiği pencereden bakmaktı pek bilgi alamasa da baktığı yerde ortalığın biraz durulduğunu ama herkesin silahlarla gezdiğini çok net görebiliyordu adamı göremedikçe içinde daha da büyüyen boşluk hissi rahatsız ediciydi. İyi ki telefon numarası yok yoksa kesin arardım diye düşündü Selin, sonra sanki normal bir işe gidiyormuş gibi aramayı düşünmenin saçmalığını idrak etmişti.
Operasyonun bittiğini söyleyen haberlerin çıkmasının üstünden bile bir endişeli saat daha geçmişti bu bekleyiş devam ederken dışardan sesler artınca Selin adamın geldiğini umarak oturduğu yerden fırladı, kapının anahtar kısmına elini atarken bir an Mete'nin sesini duymadan kapıyı açmaması gerektiğini hatırladı ve anahtarı bırakıp geriledi. Luna kapıya yönelmiş boşluğa havlayınca elini hayır manasında Luna'ya sallasa da pek etkilememişti, eğilip Luna'yı kapıdan uzaklaştırıp susturmaya çalışırken seslerin arttığını duyabiliyordu. Mete olsaydı çoktan seslenirdi diye düşünürken Luna hala kesik kesik havlamaya devam ediyordu.
Selin’in endişesi tüm vücudunu sarmışken mantıklı düşünmek için kendisini zorladı, silah veya başka türlü ses duyamadığı için Mete'nin dediği gibi saklanmasının ve diğer şeyleri yapmasının saçma olacağını düşündü. Kapısının önündeki ayak sesi daha net gelmeye başlayınca Luna da daha çok havlamaya başlamıştı Luna'nın ağzını tutmaya çalışırken yerinde duramayan köpek yüzünden yere düştü, kalbi ağzında atmasına rağmen sessizce bekliyordu kapısı çaldığında tedirginlikle ses çıkartıp çıkarmama arasında kaldı ama tam olarak düzgün nefes bile alamıyordu.
"Selin iyi misin? Benim Mete." Selin Mete'nin sesini duyunca tuttuğu nefesini derin bir iç çekişle aldı dolan gözlerini umursamayarak yaşadığı rahatlamayla yerinden sıçrayıp kapıya doğru havlayan Luna'yı köşeye çekerek kapıyı hızla açtı. Karşısında dağılmış, üstü başı perişan durumda gözüken adamı gördüğünde gözlerinden akan yaşlara engel olamıyordu, o kadar rahatlamıştı ki… İyi olduğu için, ona geldiği için dünyanın en mutlu insanı gibi hissediyordu hem mutluluk hem rahatlama hem de korktuğu şeylerin geride kalmasıyla karma karışık duyguları arasında boğulmuştu.
Adam onu bekleyen kadının göz yaşlarıyla dolmuş gözlerine bakarken onu tekrar gördüğü için rahatlamıştı, Luna kadının bacaklarının arasından geçip Mete'yi ilk kendisi selamlamaya çalışırken Mete gülümsedi, Selin beklediği adamın karşısında olmasına, tüm cazibesiyle ona gülümsemesine ve teninin onun tenine temas etme düşüncesine dayanamayarak adamın kucağına atlayıp boynuna sımsıkı sarılmıştı, onun dönmüş olması her şeyi silmişti saatlerce beklemesi artık umurunda değildi kollarında dururken kim gelirse gelsin ne olursa olsun artık güvendeydi, biraz daha sıkı sarıp boynuna başını gömmüştü.
"Seni çok merak ettim." Dedi Selin Mete onu kollarında sarmalarken gözlerini kapattı beklediğinden çok daha iyi bir karşılamaydı tüm gün ona dönmek için çabalamasının karşılığı gibiydi yüzünü kaplayan saçlarını ona fark ettirmeden öptü.
"İyiyim, söz verdiğim gibi geldim." Mete'nin sözleriyle Selin yerinden sıçrar gibi geriye doğru çekildi, Mete bundan memnun olmayarak kadına bakarken kadında adamı gözleriyle kolaçan ediyordu. "Merak etme yaralanmadım." Dedi Mete sözleri buruktu yüzünde üzgün bir ifade vardı.
"Herkes iyi mi?" Selin adamın neden yüzünün bu halde olduğunu merak ederek sordu ama sorarken tereddüt etmişti onu üzmek istemese de birine bir şey olmasından da korkuyordu.
"Yaralılar tedavi altında, daha kötüsü olmaması için dua ediyoruz. Tehlike hala geçmedi biliyorsun, güvenli bir yerde olman lazım." Dedi Mete, yorgun hali ve yaşadıklarının ağırlığını yüzünden belli oluyordu Selin bunu görebiliyordu ama onu bırakmak istemiyordu.
"Bunu konuşmak istemiyorum, sende çok yorgunsun tartışmayalım." Selin gidecek olmanın hissiyatıyla bile başa çıkamıyorken adamın gitmesi için yaptığı baskı onu daha çok üzüyordu, istenmediğinin farkındaydı sürpriz değildi başından beri onu istemiyordu zaten ama araları bu kadar iyiyken onun böyle demesi içinde kırgınlık yaratıyordu.
Mete'nin yüzüne bakarken kirlenmiş yüzü altından parlayan gözleri içine değiyor gibiydi şu an onunla inatlaşabilecek gücü yoktu ona yeniden kavuşmuş gibi hissederken yapamazdı. Boynunda sakladığı kolyeyi çıkartıp Mete'nin elini tuttu açılmış avcunun içine kolyeyi bırakırken hala ona bakıyordu adam kolyeye bakarken Selin, onun için ne kadar zor bir gün olduğunu görebiliyordu sanki bir kaç saatte binlerce yaş almış gibi yüzü soluktu Selin dayanamıyordu onu tekrar sarıp sarmalayıp öpmek istiyordu ama adamın bunu istemediğini bildiği için elini yüzüne götürmekle yetindi, avcunun içini yüzüne koyup tüm enerjisini ona vermek istiyordu adam elinin sıcaklığıyla gözlerini kapattı, yüzünü severken kadının bakışlarını üstünde hissediyordu bu adamı biraz olsun gerçeklikten kopartmış, rahatlatmış ve yorgunluğunu almıştı.
"Yaşadıklarını bilmem imkânsız, neler hissettiğini de tam olarak ifade edemem ama zor olduğunu biliyorum. Seni bu kadar zor zamanlarında endişelendirip, sıkıntı çıkartıp yoruyorsam özür dilerim ama gidemiyorum..." Dedi Selin gözlerinden kaçan bir damla yaş yüzünden süzülürken Adam Selin'in sözleriyle gözlerini açıp ona baktı, yüzündeki üzüntüyü çok net görebiliyordu.
Mete onun gitmesini istemesini sadece birinin sorumluluğunu almaktan çok ötede bir durum olduğunu anlayamadığı için ona kızmıyordu çünkü başından beri ona söylediği tek şey buydu ama bu kadar yakınlaştıktan sonra hala böyle düşündüğünü sanması onu şaşırmıştı. Açıkça ona bir şey olmasından korkuyordu, âşık olduğu kadın tehlikedeyken yardım edemeyecek olduğu düşüncesi onu çıldırtıyordu adam görevdeyken aklındaki tek şey onun iyi olup olmadığıydı. Mete kendisinin burada olmasından rahatsız olduğuna ve yorulduğuna yormasına bir şeyler söyleyecek gibi olup sustu, Selin elini yüzünden çekerken Mete ona sarılmamak için kendini zorladı.
Adam âşık olmamak için bu kadar direnip yine de kaçamamış olabilirdi ama hayatı, mesleği birini hayatına alamayacak kadar zordu. Mete düşüncelerden, kadından devamlı kendini geri çekmek için savaşmaktan ve tüm gün yaşadıkları yüzünden çok yorgundu üstelik tek dinlenebileceği yerde yine onun yanıydı. Onunla hiçbir zaman kazanamadığı savaşlara girmekten nefret ediyordu.
"Güvenli olduğu sürece istediğin kadar kalabilirsin sadece başına bir şey gelmesini istemiyorum. Zor bir gün oldu hepimiz için, sende dinlen bende gideyim." Dedi Mete ne kadar geride durmak isterse istesin yine de onun gitmesini artık istemediğini bilmesi için söylemişti ama söylemek istediği çoğu şeyi yutmuştu. Dinlenmesi gerekiyordu, Selin adamın dediklerine şaşırsa da yorgun olduğu için sonra konuşmak üzere sustu, başıyla onu onaylarken ondan bir iki adım uzaklaştı.
"Sende dinlen..." Selin onun tüm gece düşünceleriyle boğuşacağını bildiği için uyarmıştı Mete başını tamam manasında sallarken odasına gitmek için çıktı, Selin kapıdan gidişini izlerken telefonu çalınca kapıyı kapatıp kilitledi. Arkadaşının aramasına cevap verip konuşsa da aklında hala Mete vardı. |
0% |