@gamzhhh
|
Selin Büşra'yla çok uzun süren telefon konuşmasında dün Mete'yle yaşadıklarını detaylıca anlattıktan sonra makyajını yapıyordu kapısı çalınca saate bakmasa da Yusuf'un geldiğini tahmin etmişti, kapıyı açtığında Yusuf kocaman gülerek ona bakınca Selin'de gülümsedi.
"Selin hocam! Birkaç gündür öğle yemeklerimiz araya kaynadı." Dedi Yusuf neşeyle, Selin kapıyı çekerken Luna dışarı çoktan çıkmış kapıda onu bekliyordu.
"Bugün tam kadroyuz ama değil mi?" Dedi Selin, Mehmet ve Berk'in çardakta sohbet ettiklerini görebiliyordu.
"Mete komutanım da bugün katılacak!" Yusuf güldü, her şeyin farkında olduğunu Selin de farkındaydı belli etmemek için dudaklarını bastırarak gülmesini engelledi. Mete'ye bakındı ama etrafta gözükmüyordu.
"İşte tam kadroymuşuz!" Dedi Selin bozuntuya vermeyerek. Berk ve Mehmet Selin'i görünce heyecanla aynı anda selamladılar.
"Tünaydın Selin hocam!" Selin ikisinin yine senkronize bir şekilde söylemesine gülerek başıyla selamlarken Mehmet'in yüzündeki kabuk tutmaya yüz tutmuş yaraya bakarak kaşlarını çattı.
"Hayırdır Mehmet iyi misin?" Diye sordu Selin. Mehmet mesaj bekliyor gibi telefonuna bakarken Berk onu cevap vermesi için dürttü.
"İyi, iyi bir şeyi yok değil mi Mehmet" Mete çardağa doğru yürürken Selin'in başkasıyla ilgilenmesini kesmek için araya girmişti, Selin ona doğru gelen adamın karizmasından etkilenmemeye çalışarak gözlerini devirip gülümsemişti
"İyiyim ya koşarken arazide düştüm." Dedi Mehmet, biraz utanmış biraz da kendine sinir olmuş gibiydi. Berk, Yusuf ve Mete adamın bu tepkisine gülünce Selin ne olduğunu sorgular şekilde Mete'ye baktı Mete çardakta otururken kadının bakışıyla toparlanır gibi oldu.
"Her şey bitti arabalara geçiyoruz bir baktık tepeden biri yuvarlanıyor." Diye açıkladı Berk. Mehmet mesaj yazarken aniden başını kaldırıp Berk'e sert bakış attı.
"Ayağım takıldı ciddi bir şey olabilirdi." Dedi Mehmet, Selin gülmemeye çalışarak Mete'nin yanına oturdu.
"Zemin kum gibi neyse ki." Dedi Yusuf alay ediyordu, Selin'in takıldığı başka bir konu vardı ama Mehmet'i onlara yem etmek istemeyerek sustu. Mete Mehmet'i inceleyen kadına sandviçi uzatıp dikkatini çekmeye çalışıyordu Selin elinden alıp ona gülümsedi adam onu öpmemek için kendini tutuyordu.
" Asıl kiminle mesajlaşıyor onu sorgulamak lazım." Berk iğneleyici bir şekilde söylerken Yusuf'la birbirine imalı bir şekilde baktılar. Selin aklından geçenleri söyleyen Berk'e odaklanıp Mete'ye uzak kalan çayını verdi, Mete kadına tatlı tatlı gülümserken Berk'le Yusuf tekrar birbirlerine imalı bir şekilde bakıp neler döndüğünü anlar bir ifadeyle bakıştılar.
"Dünden beri sorguluyorsun lise arkadaşımla konuşuyorum." Dedi Mehmet sıkılgan bir tavırla, Selin Luna'nın onu darlamasıyla yemeğinden bir parça kopartıp verirken alay eder gibi istemsizce gülmüştü. Mete kadının düşüncelerini okumaya çalışıyor gibi inceliyordu, Berk ve Yusuf'ta ona dönünce Selin kafasını kaldırıp ona bir şey biliyor gibi bakan adamlara bir açıklama borçlu olduğunu hissetmişti.
"Büyük ihtimalle kıza çatışmada yaralandığını kurtulduğunu falan anlatmıştır, kızda zaten sıkılıyorum diye konuşuyordu. İlgisini çektiği için ilgi göseriyor işte, Mehmet'in şapşalca sırıtışından ne olduğu anlaşılıyor." Selin çok normal bir şey gibi omzunu silkti, Berk ve Yusuf şaşkınlıkla aynı anda Mehmet'e dönünce Mehmet'te Selin'e dönmüştü. Onu ortaya attığını ima eder gibi sinirle bakınca Mete, Mehmet'in kendini toparlayıp bakışlarını kadından çekmesi için yanında duran asker şapkasını suratına attı. Mehmet komutanından korkup önüne döndündü ama Berk ve Yusuf'un gazabına uğrayacağını biliyordu, Selin Mete'nin yaptığına şaşkınlıkla bakarken Mete umursamaz bir tavırla yemeğinden bir ısırık aldı.
"Nasıl her defasında ne olduğunu bilebiliyor!" Mehmet hayretler içinde adamlara dert yanıyor şekilde söyleyince Mete güldü, Yusuf ve Berk yargılar gibi bakmaya devam etmişlerdi.
"Gerçekten, çatışmada yaralandım mı dedin geri zekalı!" Berk söylerken kızgındı ama salaklığına anlamda veremiyordu.
"Yani biraz gerçekleri saptırmış olabilirim." Mehmet biraz tereddüt ederek söylemişti, çekeceği tepkiden korkuyordu.
"Toplanıp dövsek yine akıllanmazsın sen." Yusuf'un bu tepkisine Mehmet omuz silkiyordu.
"Selin hocam beni ateşe attın kurtarsana beni!" Mehmet Selin'e yalvarmak için eline yeltenince Mete elini çekmesi için eline vurdu, Luna aynı anda ona hırlayınca Selin gülmemek için zor tuttu kendini.
"Seni etik olmayan şeyler konusunda uyardım." Dedi Selin, Mete onaylamaz bir tavırla bakınca Selin ne yapayım der gibi bakıyordu.
"Ha yani akıl verdiğinde olmuştu." Mete sorgularken diğerleri film izler gibi onları izliyordu.
"Başka bir konu da etik olmadığını uyararak bazı şeyler söylemiş olabilirim! Ama şu an ki meseleyle yakından uzaktan alakam yok." Diye kendini açıkladı Selin, ikna etmeye çalışarak. Mete telefonu çalınca bu tartışmada pes etmemişti ama bırakmak zorunda kalmıştı. Selin kimin aradığını merak etse de diğerlerinin yanında soramıyordu, Mete telefonunu çıkartıp bakarken ayağa kalktı.
"Yemeğini bitir." Mete Selin'in yarım bıraktığı yemeği yemesi için bakışlarıyla işaret edip yürüdü o giderken Selin arkasından bakıyordu. Aralarında konuşan adamlar onlara dikkat kesilmiş Yusuf ve Berk ikisinin arasındaki yakınlaşmadan memnun bir şekilde izliyorlardı.
"Mete komutanı hangi sevgilisi arıyor bu sefer acaba?" Dedi Mehmet dikkatleri üstünden atmaya çalışarak, Selin bu söz karşısında ısırdığı tostu boğazına kaçınca öksürmüştü. Yusuf ve Berk ona daha öfkeli bir şekilde bakınca Mehmet konunun kendisinde kalmasının daha doğru olacağına karar verip tekrar konuştu. "Yani gerçekten sadece heyecan olsun diye mi ilgileniyor ?" Mehmet yine kendi konusunu düşünürken Selin'e eğilerek merakla sordu. Selin aklının Mete de olduğunu anlamasınlar diye toparlanıp sandviçten bir ısırık daha alıp evet manasında başını salladı.
"O kızla hala konuştuğuna inanamıyorum ya!" Dedi Berk büyük hayal kırıklığına uğramıştı.
"Çok pişman olacak haberi yok." Selin ağzında büyüyen lokmayı yutmaya çalışırken konuşmuştu Mehmet tüm konunun odağı olduğu ve olumsuz konuştukları için memnuniyetsiz bir ifadeyle bakıyordu. "Hiç bakma beni de yaktın Mete'den azar işiteceğim belli ki!" Dedi Selin
"Selin hocam bende bunların diline düşeceğim!" Mehmet ellerini iki yana açmış çaresizce iki tarafında oturan Yusuf ve Berk'e bakıyordu.
"E sen hak ettin ama! Kızla konuşabilmek için yalan söyle, hem de hiç olmayacak bir yalan." Yusuf azar çekerken Mehmet yaptığının farkına varmış gibi morali bozulmuştu.
"Bu konu hakkında daha fazla konuşmayacağım!" Mehmet küsmüş çocuklar gibi yan dönüp yemeğine devam etti.
"Bırak şunu abi ya ne geliyorsa başına bir daha bize anlatmasın hak ediyor!" Dedi Berk.
"Üstüne gitmeyin, pişman olunca üstüne gideriz vicdan yaptırırız öyle daha iyi acı çeker!" Dedi Selin sinsi bir sırıtışla bakıyordu, Mete için söylediklerinin intikamını da alıyordu bir yandan, Mehmet bu tehditten korkarak büyük bir endişeyle döndü, yüzündeki acı çeker duruşu şaşkınlıkla birleşmişti.
"Doğru diyorsun Selin hocam!" Dedi Yusuf, Selin'in oyununu görmüş göz kırpıp devam ettiriyordu. Mehmet çoktan pişman olmuş çiğnediği lokmayı zar zor yutmuştu.
"Tamam ya özür dilerim valla değer veriyor mu diye test etmek için yaptım." Mehmet hepsine bakıp yalvarıyor gibi bir ifadeyle söyledi. Üçü birbirine bakıp sessiz anlaşmalarına devam ediyorlardı. "Yok öyle özür dilerim demekle sıyrılmak, ceza lazım sana." Berk ciddiyetle söyleyince Mehmet kaşlarını çattı.
"Bokunu çıkartma özür diledik işte!" Diye çıkıştı Mehmet, Yusuf uyarı amaçlı ensesine vurunca toparlanıp Selin yanlarında olduğu için küfür etmemesi gerektiğini hatırlamıştı. "Pardon Selin hocam." Dedi hemen.
"Bu test etme olayını yaptık bitti sanıyordum tekrar tekrar aynı şeyleri yapıp farklı sonuç bekleme." Selin ciddi bir şekilde söyledi. Mehmet yere bakıp haklı olduğunu onaylar şekilde başını salladı, konuşmaları Selin'in telefonu çalınca bölünmüştü, okuldan gelen telefonu görünce hızlıca açıp çocuklara el kol yaparak odasına yöneldi Luna peşinde beraber odaya girmişlerdi.
Resmi birkaç evrak ve mail işleri için bilgisayarını açıp Selin tekrar işlerine dalmıştı. Okulun isteklerini tamamlaması ve öğrencilerinin işlerini halletmesi o kadar uzun sürmüştü ki Luna'nın havlamasıyla havanın karardığını fark ederek saate baktığında saat çoktan 21:35'i gösteriyordu. Saatlerdir hiç kalkmadan işleri halletmeye çalışıp hala pek yol kat edememesine şaşırıp omuzlarını ovuşturdu, Luna tekrar havlayınca üzerine hırkasını giyinip dışarı çıkması gereken köpeğe kapıyı açtı. Luna dışarı ok gibi fırlarken ağır adımlarla arkasından çıktı temiz hava almak ona da iyi gelecekti, saat daha erken olmasına rağmen ortalıklarda kimse yoktu çardakta tek başına oturan Mete okuduğu belgelerden kafasını kaldırıp sonunda beklediği şeyi görmüşçesine rahatlayarak kadına baktı. Kadın ona doğru yürürken Mete gülümsemesine engel olamıyordu, elindeki belgeyi masaya bıraktı kadın çardağa geçince elini ona uzattı elini tutan kadını kendine yavaşça çekerken kadın ona tatlı ve uzun bir öpücük verdi.
"Tek başına ne yapıyorsun burada?" Diye sordu Selin, yanına oturup adamın kucaklamasıyla kedi gibi sokulmuştu ona.
"Seni bekliyordum. Tüm gün ortalarda yoktun yemekte yemedin, işin vardır diye rahatsız etmek istemedim belki çıkarsın diye burada oturdum." Mete kadının şakağına öpücük kondururken tüm gün özlediği kokusunu içine çekti.
"Sabah yediğim sandviç tuttu, Luna'yı dışarı çıkartmayı unuttum havlayınca bilgisayardan kafamı kaldırdım... İyi ki buradasın, seni özlemişim! Ayrıca ne zaman istersen rahatsız edebilirsin!" Dedi Selin, adamın yanağındaki belli belirsiz gamzesini öperken. Mete masada duran krakeri ona uzattı Selin şaşkınlıkla bakıp elinden aldı.
"Bu aralar çok az yemek yiyorsun. Belki acıkmışsındır diye aldım ama lütfen düzgün beslen." Mete kadının çok zayıfladığını görebiliyordu kadın umursamayarak onun kollarında olmanın keyfini çıkartıyordu.
"İşler çok olunca arada yemek yemeği unutuyorum, merak etme iyiyim ben." Diye açıkladı Selin ama Mete pek ikna olmamış gibiydi.
"Stresli olduğun için de yemek yemiyor olabilirsin." Mete ciddiydi, Selin her şey normalmiş gibi davransa da buranın stresine dayanmanın onun gibi sağlam biri için bile zor olduğunu biliyordu. Selin adamın onun için endişelenmesi hoşuna gitmişti ve haklı olduğunun da farkındaydı ellerini tutup ona tüm tatlılığıyla gülümsedi, adam onun böyle gülümsemesine dayanamıyordu içini titreten gülümsemesine hayranlıkla bakıyordu.
"Haklısın daha dikkatli olacağım ve düzenli besleneceğim." Dedi kadın, Mete ilk defa onunla girdiği bir savaştan mağlup ayrılmadığı için şaşırsa da rahatlamıştı da Selin'i daha sıkı sarmalayıp saçlarına yüzünü gömdü tüm gün bu anın hayalini kurmuştu, Selin bir şey söyleyecek gibi huzursuzlanırken ne olduğunu anlamak için ona baktı kadın alt dudağı sarkıtmış ona bakıyordu. "Sabah otururken kim aradı seni?" Selin ağzındaki baklayı çıkartmıştı, sabahtan beri aklını kurcalayan şeyi pat diye sordu.
"Çok mu merak ettin!?" Mete alay eder gibi bir tavırla bakıyordu kıskançlığının keyfini çıkartıyordu kadın meraktan çatladığını söyleyemeyecek kadar gururlu olmasaydı, onaylardı ama sadece gözlerinin içine dik dik bakmakla yetindi. Mete gülerek cebinden telefonunu çıkarttı kadının önünde şifresini girip arayanları açmıştı Selin'e telefonu uzattı telefonun ekranın da Yavuz komutan, Metin komutan ve annem aramaları gözüküyordu.
"Sadece merak ettim, çok kötüsün." Selin bunu yapmasından biraz utansa da içi rahat etmişti.
"Neden birileriyle görüştüğümü düşünüyorsun?" Diye sordu Mete daha önce de evli olduğunu sanmıştı bu yüzden daha çok merak etti, Selin önüne döndü güvensizliğinin sebebi onu kaybetme korkusundan mı yoksa Mehmet'in bir sürü kişiyle ilişkisi var diye dikte etmesinden mi kaynaklandığını düşündü. Mete kadını ona bakması için kolundan tutup kendisine çevirdi, Selin adamın soru soran gözlerine dayanamadı.
"Mehmet devamlı birileriyle sevgili olduğunu, aynı anda bir sürü kişiyle konuştuğunu söylediğinden beri her telefonun çaldığında istemsizce aklıma bu geliyor." Selin açık açık düşüncelerini anlatınca biraz olsun rahatlamıştı ona güvenmek istiyordu buradan gidince uzak mesafe ilişkisi yaşayacağı için tekrar kaygıları gün yüzüne çıkıyordu.
"Bu çocuğu bir gün döveceğim ama!" Dedi Mete hiddetle, Selin ona söylediği için pişman olmuştu bile, Mete de yüzündeki pişmanlığı fark edince sakinleşmek için derin bir nefes aldı telefonunu tekrar açıp ona uzattı. "Al istediğin kişiyi sil!" Mete Selin'in ona inanması için başka ne yapacağını bilemez halde bakıyordu.
"Saçmalama, öyle bir şey yapmayacağım." Dedi Selin ona bu kadar açık yaklaşması bile yeterdi onun için.
"Hayatımda senden başka kimse yok, hepsi Mehmet'in abartması! Telefonumu alıp istediğin kişiyi silebilirsin senden başkası umurumda değil, yeter ki senin için rahat olsun ayrıca o Mehmet'e ben ne yapacağımı biliyorum!" Mete telefonunu Selin'e doğru ısrarla uzatmış bekliyordu Selin elinden alıp kendi numarasını girip telefonunu geri ona verdi.
"1.si Mehmet'e bir şey yapmayacaksın yoksa bozuşuruz, 2.si sana güveniyorum sadece bunu netleştirmiş olmamız iyi oldu ve 3.sü telefon numaramı istemedin bile nasıl sevgilisin sen! Bir daha ki sefere beni burada boş boş bekleyeceğine ara ya da mesaj at hangi çağdayız." Selin yarı azar çekerek yarı ortamı yumuşatarak söyledi.
Mete gülümseyip bunu akıl edememiş olmasına şaşırmıştı hemen numarasını kaydedip, ona -Haklısın, özür dilerim not: Sevgilin- diye mesaj attı Selin mesaja bakıp güldü Mete tekrar onu kendisine doğru çekip sarılırken Luna da onlara sarılmaya çalışıyordu. "Seni çok seviyorum." Dedi Mete, Selin gözlerini kapatıp kendisini kollarına tamamen bırakmıştı, gögüsüne başını yaslarken çok şanslı ve iyi hissediyordu.
"Bende seni çok seviyorum." Selin Mete'ye daha çok sokuldu. Adam saçma sırıtışına engel olamıyordu.
"Yine de Mehmet yarın fazladan 100 şınav çekecek." Mete şaka yapmasa da kadın güldü.
"50 olsun fazla zorlama." Selin'in pazarlığını Mete biraz düşündü biraz fazla taviz vermişti.
"Tüm askerlik hayatını kaydırmaktan 100 şınava düştüm zaten." Dedi Mete, Selin dikelip suratına hayretler içinde bakınca Mete pes eder gibi oldu.
"Şaka yapmıyorsun!" Selin şaşkınlıkla, gerçekten ciddi olduğunu fark ettiği adama baktı. Mete yılgın bir şekilde yine de kadını kırmamaya özen göstererek pazarlığa devam etti.
"Tamam, tamam dediğin gibi 50 şınav olsun ama yarın ki arazi taramasında fazladan yükle yürüyecek." Mete anlaşmanın adil olduğunu düşünüyordu ama Selin'in aniden yüzüne düşen huzursuzluğu da görebiliyordu.
"Yarın araziye mi çıkacaksınız?" Diye sordu Selin, Mete konunun artık Mehmet'le ilgili olmadığına sevinmişti.
"Sen uyanmadan dönmüş oluruz." Mete kadını rahatlatmak için söylese de kadın pek rahatlamış gibi gözükmüyordu.
"İhbar falan mı var? Çatışma olacak mı?" Selin soruları art arda sorarken Mete endişesine gülümsedi, yüzüne düşen buklesini kaldırıp kulağının arkasına alırken kadının yüzünü inceliyordu. Kadın korkudan büyümüş göz bebekleriyle ona bakmaya devam ediyordu.
"Korkma sadece araziyi dolaşıp geleceğiz, bir sıkıntı veya sorun yok endişelenme." Dedi Mete, sesi yine yumuşacık ve güven doluydu. Kadının yüzüne elini götürüp yüzünü severken Mete ona her defasında bunu yapmayı daha ne kadar kaldırabileceğini düşündü ya da kadın buna daha ne kadar tahammül eder diye endişe ediyordu.
"Kısa sürecek yani?" Diye sormaya devam etti Selin.
"Öğlen olmadan geri dönmüş oluruz söz veriyorum." Mete böyle söyleyince Selin biraz olsun rahatlamıştı tamam manasında başını sallarken tekrar adamın kollarına dönüp oturduğu yerden yarım yamalak gözüken yıldızlara baktı adam başını göğsüne yaslamış kadına bakarken derin bir iç çekti onun yanındayken imkansızı başarabilecek kadar güçlü hissederken onun olmadığı zamanlarda işinin gerçekleriyle yüzleşmesinin verdiği huzursuzluğu arka plana atıp anın tadını çıkartmak istiyordu.
|
0% |