Yeni Üyelik
26.
Bölüm

Bölüm 14

@gamzhhh

Selin, tüm gün etrafta bir sorun var gibi dolanan askerlerden aynı zamanda Mehmet, Berk ve Yusuf üçlüsünün kendisini görür görmez kaçmalarından kaynaklı bir sorun olduğunu düşünmeye başlamıştı. Bu durum günlerdir Mete'nin ondan bir şey saklıyor gibi hissettiği tavırlarından kaynaklı olabilirdi, ama içini yiyen sıkıntısı bugün tam olarak pik yapmasına neden olmuştu. Avlunun ortasında oradan oraya koşuşturan askerlerin ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalışırken telefonu çaldı. Büşra'nın telefonunu açmak için odasına giderken Luna'ya ıslık çalmasıyla Luna'nın odaya onunla girmesi bir olmuştu.

 

"Selam Büş!" Diye telefonu açtı Selin.

 

"Teyze ben artık okula gitmeyeceğim!" Can kararlı bir ses tonuyla selamsız sabahsız konuya girince Selin ufak çaplı bir şok geçirmişti.

 

"Tabi istemiyorsan okumayabilirsin ama baban ve annen gibi çalışmak zorundasın tüm gün işe gidip ayakta durup yorulmaktan şikâyet etmeyeceksin, ayrıca iş yerinde okuldaki gibi oyuncak zamanı yok sadece akşam oyuncaklarınla oynayabilirsin." Karşıdan gelen derin bir nefes alma sesine Selin gülmeden durmaya çalışıyordu, masasına otururken Luna koşuşturmaktan yorulmuş ayaklarının dibinde uzanmıştı.

 

"Ben çalışmak istemiyorum ki!" Dedi Can uzun bir sessizlik ve düşünme sonrası. Selin onun boş boş ayakta durmaktan ne kadar nefret ettiğini alışveriş merkezlerindeki performansından çok iyi biliyordu aynı zamanda oyuncakları olmadan bir yere gitmekten de haz etmediğini de çok iyi biliyordu.

 

"Okula gitmek istemiyorsun, çalışmak istemiyorsun o zaman tüm gün evde oturup yemek yapıp evi mi temizleyeceksin?" Selin bu konuşmada çok ciddi gibi görünmek için çaba sarf ederken Can'ın nefes alışverişinden sinirlendiğini anlayabiliyordu.

 

"Teyze sadece evde oturup oyun oynayıp çizgi film izlemek istiyorum." Can'ın bu çok temel ihtiyaçlarının olduğu mantık çerçevesindeki isteklerini bazen Selin de yapmak istiyordu ama işlerin pek öyle yürümediği kesindi.

 

"Okula gitmek istemiyorsun peki en sevdiğin çizgi filmdeki ve o harika deniz altı kitabındaki yazıları nasıl okuyacaksın? Ayrıca büyüyünce araba kullanmak istediğini söylüyordun tabelayı okuyamadığın için hiçbir zaman ehliyetin olmayacak." Selin iş ve ev işi konusunda yaptığı göz dağında başarısız olunca okulun önemini vurgulayıcı bir ihtiyaçlar listesi yapmıştı. Can'a 2 yaşında aldığı ve bağımlısı olduğu deniz canlıları çocuklar için ansiklopedisini bin kere okudukları için onun gizli silahıydı. Can bunu düşünürken Selin arkadan Büşra ve Kenan'ın fısıldaşmalarını duyuyordu, Can yeri geldiğinde çok inatçıydı ve sorunları çözmek bazen Selin'e kalabiliyordu. Can'ın elinde telefon oda da turladığını biliyordu çünkü yerinde duramamak onun bir rutiniydi.

 

"Tamam ama ben her gün gitmekten sıkıldım." Can'ın bu sözlerine o kadar hak vermişti ki, Selin bir süre ne diyeceğini düşündü.

 

"Haklısın ama her gün evde oturup çizgi film izlersen de sıkılacaksın, hatırlasana tatil günlerinde ağlayıp dışarı çıkmak arkadaşlarınla oynamak istiyordun hem annenle baban çalıştığı için bu sefer evde tek kalmak zorunda kalacaksın." Selin umarım bu onu ikna eder diye düşündü Can pek umursamasa da hiç değilse okula gitmekten başka bir çaresi olmadığını biliyordu.

 

"Tamam okula gideceğim!" Pes etmişliğin verdiği öfkeyle telefonu annesine uzatıp oradan uzaklaşırken Selin ne olup bittiğini dinliyordu Kenan arkasından seslenip giderken Büşra telefonu kulağına yaklaştırdı.

 

"Teşekkür ederim, teşekkür ederim sen benim kurtarıcımsın 2 gündür okula gitmiyor bir türlü ikna edemedik bir tek seni dinliyor!" Büşra iş yerine gidebilecek olmanın aynı zamanda Can'ın inadından dönmüş olmasının sevincini ve rahatlamasını yaşıyor gibiydi.

 

"Rica ederim, desene iki gündür evde olağan üstü hal ilan edilmiş canavar tarafından." Dedi Selin bu sefer rahat rahat gülebiliyordu bu hallerine.

 

"Kesinlikle! Son çare seni aradık konu sen olunca hep akıllı. Neyse sen nasılsın ne yapıyorsun?" Büşra biraz sıkılgan bir ses tonuyla sorunca Selin dikelip masaya kollarını koydu bu aralar yaşadığı herkesin ondan bir şey saklıyor hissinin bir paranoya yapıp yapmamasıyla ilgili olup olmadığını merak etti.

 

"İyiyim... Başka bir sorun mu var sesin bir garip geldi?" Diye sordu Selin.

 

"Haberin var mı bilemedim çok sakinsin." Büşra temkinli davranmaya çalışsa da batırdığını biliyordu.

 

"Neyden haberim var mı?" Selin git gide endişelenince Büşra açık açık duyduklarını anlatmaya karar verdi.

 

"Haberlerde gördüm, geçenlerde 3 askere pusu kurulmuş şehit oldu, herkes ayaklandı bu pusu affedilmeyecek diye demeçler verildi ilk başta, şimdi havadan ve karadan operasyonlar yapılmaya başlanmış bende size yakın diye belki Mete de gidecektir dedim." Büşra cümleleri tane tane ve yavaşça açıklamıştı Selin aniden ayağa fırlayınca Luna da ayaklanıp kadına ne oluyor der gibi baktı etrafı koklayıp süzerken herhangi bir terslik olmadığı için şaşkındı.

 

"Haber verdiğin için teşekkür ederim ben şimdi kapatmalıyım seni arayacağım." Dedi Selin konuşmakta zorlansa da sözlerini bitirip telefonu Büşra'yı dinlemeden kapatmıştı. Telefonu masaya fırlatıp deli gibi çarpan kalbiyle ok gibi fırlayıp kapıya yöneldi. Askerler ellerinde eşyalarla giderken onu görüp hızla işlerine devam ederken Mehmet kadının öfkesinin ve hiddetinin nedenini bilmeden şaşkınlıkla yanına koştu.

 

"Selin hocam?" Mete'nin odasına yetişmeden kadını durdurmayı başarmıştı kadın ona baktığında gözlerinden çıkan alevler resmen onu yakıyordu, Mehmet korkuyla bir iki adım geriledi.

 

"Seninle sonra görüşeceğiz Mehmet, çekil şimdi elimde kalma!" Selin'in hiddetinden korkuyla kenara çekilen Mehmet kadını ilk kez bu kadar kızgın görüyordu, kadının öfkesinden güç alan Luna da aynı anda Mehmet'e havlıyordu. Kadın yanından geçerken gözlerini ona devirdi. Mete'nin kapısını aynı hırsla açarken içerideki askerler hayretle ona döndü ama şaşırmayan tek kişi Mete'ydi.

 

"Bana nasıl söylemezsin!" Dedi, Selin'in sesinde bu sefer öfkeyle karışık hayal kırıklığı vardı. Mete ensesini ovalayıp sıktı, askerlerine göz gezdirirken Yusuf ona çok acıyor gibi bakıyordu, ama o sakinliğini korumaya çalışıyordu.

 

"Beyler toplantıya birazdan devam edelim olur mu bize biraz müsaade edin." Mete çok robotik ve sanki hiç karizmasından ödün vermemiş gibi dursa da içten içe o da rezil oluşunun farkındaydı askerler toplanıp çıkarken Selin bir saniye olsun gözlerini ondan ayırmamıştı o da aynı şekilde ona bakıyordu ama tüm sevimliliğiyle bakışlarından anlayışı belli oluyordu. Yusuf Selin'in yanından geçerken alev topları atan gözleri ona yöneldi.

 

"Senden beklemezdim!" Dedi, Yusuf korka korka yanından geçerken pişmanlığı tüm yüzünden okunuyordu. Kapıyı çekerken Mehmet'e ölüm bakışı atan Mete'ye Mehmet açıklama ihtiyacı duydu.

 

"Ben söylemedim bana da kızgın!" Mehmet'in sesi Yusuf'un kapıyı kapatmasıyla kaybolurken bakışları tekrar birbirini buldu, Selin kollarını önünde birleştirmiş tüm kızgınlığı ile ona bakıyordu.

 

"Üzgünüm endişelenmeni istemedim." Mete kadının bu öfkeli haliyle bile gidip dudaklarına yapışmamak için zor duruyordu, cevaptan tatmin olmamış gibi ayağının birini sinirle yere vururken yanakları kıpkırmızı olmuştu dudakları aşağı sarkmış üzüntüyle öfkesi karışıktı Mete onu incelerken bu hali bile sevimli geliyorsa ben yandım diye geçirdi içinden.

 

"Bu bir bahane değil günlerdir benden bir şey saklıyor musun diye soruyorum sana!" Selin konuşurken boğazında düğümlenen cümleler gözlerinde yaşlar biriktirmişti.

 

"Gerçekten herkesi sana söylememesi için ben uyardım. Keşif için çıkan askerler şehit olunca işler hızlandı yoksa tabi ki daha erken söylerdim." Mete ayağa kalkıp kadının yanına gitti kadının yaşları yanaklarından süzülürken elini yüzüne koyup okşadı sürülen yaşlar ellerini ıslatırken onu kendine çekip sıkıca dudaklarından öptü, bıraktığında kadın ona sarılıp hıçkırıklarla ağlıyordu.

 

"Sana hala kızgınım." Dedi Selin yüzünü boynuna gömerken kokusunu içine çekti.

 

"İşte bu yüzden söylemek istemiyordum. Ağlamandan nefret ediyorum ve seni ağlatan sürekli ben oluyorum." Mete kadını sıkıca sarmışken elleri buklelerinin arasında nazikçe saçlarını seviyordu.

 

"Umurumda değil ne olursa olsun benden bir şey saklamanı istemiyorum!" Dedi Selin geri çekilmiş adamın yüzüne bakıyordu adam sıkılgan bir tavırla ona bakıp sandalyesine doğru gitti.

 

"Senden bir şey saklamıyorum sadece söylemeyi geciktirdim çünkü endişelenip kendini kötü hissetmeni istemiyordum." Kendisini sandalyesine bırakmıştı, Selin yanına gidip yüzünü avuçlarının arasına aldı adamın yüzünü inceler gibi bakıyordu.

 

"Endişeni ve yüklerini seninle paylaşıp üstünden almama izin verebilirsin." Selin bunları söylerken sesi fısıldar gibi çıkmıştı adam yüzünü avuçlayan elini tutup avcuna öpücük kondururken gözlerini bir süre kapatıp dediğini düşündü ama bu onun için imkansıza yakın bir şeydi.

 

"Operasyonu kimden öğrendin?" Diye sordu gözlerini açıp ona bakarken konuyu dağıtmak istiyordu. Selin yaptığını fark etse de uzatmayıp derin bir nefes alıp kolunu boynuna dolayarak kucağına oturdu, Mete belini iyice sarıp kendine çektiği kadının güzelliğinden nefesi kesiliyordu gözlerini bir an olsun yüzünden ayıramıyordu.

 

"Büşra haberlerde görmüş, Can'ın okulu bırakma kararından vazgeçirdikten hemen sonra söyledi." Selin gözlerini devirip ona bakarken Mete güldü ama Selin hala çok ciddiydi. "Yarın mı?" Selin söylerken sesinin titremesine engel olamayarak sustu ama Mete neyi sorduğunu biliyordu boynu öpüp tekrar güzel yüzünü hafızasına her ayrıntısıyla kaydediyor gibi bakmaya devam etti.

 

"Aslında, operasyona gece yarısı çıkıyoruz." Mete incelip yok olan sesine ne olduğuna anlam veremeyip sustu Selin şok olmuş bir şekilde yüzüne bakarken bu kadar çabuk ondan kopacağını bilmiyordu tekrar öfkelenmişti kucağından kalkmaya çalışırken adam onu belinden tutup kendine çekti.

 

"Mete!" Diye bildi tekrar hıçkırıklara boğulurken ona sarılıp tüm varlığını hissetmek ister gibi onu kendine bastırıyordu kokusunu içine çekerken akan gözyaşlarına engel olamıyordu.

 

"Bu sefer gerçekten tehlikeli bir operasyon olacak." Dedi Mete durumun vahametini anlaması için ve hazır olması için bunu söylemesi gerekiyordu sürekli ertelediği bu konuşmayı sonunda yapıyordu. Selin geri çekilip yüzüne bakarken kaşları çatılmış elini yüzüne koymuş yüzünü seviyordu bir yandan başıyla hayır manasında sallarken diğer yandan dediklerini hazmetmeye çalışıyordu Mete gülümseyerek ona baktı.

 

"Korkma tamam mı, öldürmeden ölmeyeceğim ama olurda..." Selin dayanamayıp Mete'yi susturdu. Mete gülerek dudaklarının üstündeki parmaklarını öptü ve sakince Selin'in elini ağzından çekti. Usul usul ağlayan kadının onun için endişelenmesi içini acıtsa da ona sahip olduğu için mutluydu.

 

"Selin beni kesmeden dinlemeni istiyorum, bunları duymanın zor olduğunu biliyorum ama sana söylemem lazım." Mete, Selin başını istemsizce de olsa sallayarak onay verince kadının saçlarını severek küçük bir çocuğa anlatır gibi devam etti. "Hayatımda hiç olmadığım kadar mutlu olduğum 2 ay kadar bir süre yaşattın bana, burada geçirdiğin son haftalarında daha güzel bir veda yaşatmak istesem de böyle oldu ne yazık ki! Eğer olur da şehit olursam mutlu öldüğümü bilmeni istiyorum aynı zamanda elimden gelenin en iyisini yapıp yanına dönmek içinde uğraştığımı da bilmelisin..." Mete kısa bir sessizlikle kendini toparlamaya çalışıp devam etti.

 

"Seni seviyorum... Luna sende kalsın ona çok iyi bakacağını çok iyi biliyorum ve ben gittim diye hayatına birilerini almaktan korkma..." Mete içi acısa da tebessümle bunları anlatırken Selin hala ağlıyordu ve son söylediklerine dayanamayıp bu sefer onu öperek susturmayı denedi onu öperken yumuşacık dudakları ve sırtında gezinen elinin sıcaklığı bir tek iyi gelen şeyler bunlardı kadın dudaklarını bırakırken adam devam etmek istiyordu nefessiz kalsa da tekrar dudaklarına yapışmıştı onu öperken içine çekiyor gibiydi, nefesini ve kalbinin atışını düzenlemek için adam onu bıraktığında Selin adamın kapanmış gözlerini ve aralanmış ağzıyla soluk alış verişini izliyordu.

 

"Bende seni seviyorum ve bir şey olmadan yanıma geleceğini biliyorum, hayatımın hiçbir yerinde senden başka birini istemiyorum son nefesime kadar seni beklemeye razıyım." Selin konuşurken Mete ona bakıp istediğinin bu olduğunu bilse de ona bir şey olursa hayatına devam ederken onun yüzünden hiçbir şeyden pişman olmasını istemiyordu. Selin kucağında omzuna kafasını koymuş Mete de saçlarına yüzünü gömmüş bir süre sessizce anın tadını çıkartarak otururken Selin hala ağlıyordu uzun bir sessizlikten sonra Mete bu sessizliği bozdu.

 

"Selin..." ismi dudaklarından soluk soluğa çıkmıştı. Selin tekrar ağlamaklı bakınca susup ona yaşattıklarının kendisinde yarattığı vicdan azabını düşündü, masasının çekmecesini açıp içinden annesinin kolyesini çıkardı Selin'in boynuna takarken güldü bu kolye sadece iki kadına çok yakışıyordu biri annesi diğeri de oydu. "Ben gelene kadar sana emanet." Dedi gülümseyip boynunu öptü.

 

"Sen nasıl olsa almaya geleceksin senin için saklayacağım." Selin Mete'yi öperken kapı çaldı Mete bu anı bozan her kimse elimden çekeceği var diye düşünürken Selin kucağından kalkmıştı, uzun bir süre daha böyle kalmak isterdi ama kapı tekrar şiddetle çalınca Mete sinirden kasılan çenesiyle bakışlarını Selin'den çekmek zorunda kalmıştı.

 

"Gel Allah'ın cezası! Gel!" Diye söylenince kapı şiddetle açılıp Yusuf buz gibi içeri dalmıştı.

 

"Komutanım beklediğimizden erken çıkmak zorundayız operasyonda işler biraz karışmış!" Yusuf kulağındaki telefonu Mete'ye uzattı, Mete ayağa kalkıp elinden telefonu alırken Selin endişeyle ona baktığında onun çok sakin ve kayıtsız olduğunu görünce şaşırdı.

 

"Herkesi hazırla 5 dakikaya kapıda olsunlar!" Diye emir verirken Selin sesinde herhangi bir duygu sezemiyordu yüzünde de kasılmış çene hattının hissettirdiği öfke belirtisinden başka bir şey yoktu. Yusuf aynı robotik tavırlarla selam durup dışarı koştu Mete telefonu kulağına götürdü.

 

"Buyurun komutanım!" Mete talimatları alırken sadece onaylar şekilde ses çıkartmaktan başka bir herhangi tepki vermiyordu.

 

"Emredersiniz komutanım!" Diyerek telefonu kapattığında Selin'e döndü kadının kaşları endişeden çatılmış onu izliyordu vedalaşmasının bu kadar hızlı olması kalbini kırmıştı ama şu an işi daha önemliydi.

 

"Seni bekliyor olacağım işlerini bitir ve bana geri dön!" Dedi Selin. Mete kadını tek eliyle kendine çekip belinden sımsıkı kavrarken dudaklarından öptü bu kısa ve etkileyici öpücük sonrası Selin'i bıraktığında kadın sersemlemişti. Mete teçhizatlarını kontrol edip koruyucu yeleğini giydi silahını da tek eliyle kavrayıp her şeyini hazırladıktan sonra onu izleyen kadına dönüp yaklaştı.

 

"Ben gittikten sonra Luna'yı alıp odana geç kapını kitle seni koruyacak askerlerim kapında olacak! Ne olursa olsun ben gelene kadar dışarı çıkma bir sorun olursa yapacaklarını biliyorsun." Mete talimatları sıralarken kadın ilk defa endişe belirtisini bir anlığına yüzünde görmüştü ve aynı hızla yüzünden o belirti gidip tekrar duygusuz haline bürünmüştü.

 

"Merak etme hepsini biliyorum sen sadece kendine dikkat et lütfen aklın kalmasın." Selin akacak olan yaşlarını tutarak adama sarıldı adam ondan ayrılırken kısa bir öpücükle vedalaştılar kapıdan çıkarken Selin de onunla beraber çıktı Luna askerlerin önünde o da sıraya girmiş gibi hazır ol da bekliyordu Mete askerlerine doğru hızla ilerlerken Selin ıslık çalıp Luna'yı yanına çağırdı Luna yanına koşmadan önce Mete'ye veda etmek ister gibi üstüne atlayıp kendini sevdirdikten sonra hızla Selin'e koştu. Beraber odaya doğru yöneldiklerinde Mete askerlerine yapacaklarının talimatlarını veriyordu.

 

Selin odaya geçip kapısının önünde tekrar adama bakarken askerleri çıkmaya başlayan adam ona döndü kadının yüzüne son kez uzunca bakıp derin bir iç çekti ve askerleriyle birlikte dışarı yöneldi. Kadın kapıyı kapatıp kitlerken titreyen elleri ve bacaklarına hâkim olamayacak kadar bitap düşmüş aynı zamanda korkudan kitlenmişti zamanın geçmesi hemen ona geri dönmesi için dua ediyordu. Hepsinin sağ salim dönmesini istiyordu yatağa cenin pozisyonunda yatıp bacaklarını iyice kendine çekip sarmaladı Luna kadının bu kadar üzgün olmasının nedenini biliyor gibi yanına uzanıp onu korur gibi beklemeye başlamıştı.

 

Bir süre sadece yatakta ağlayarak haberleri takip etmişti ne kadar süre geçtiğini bilmiyordu ama saatler geçtiğini biliyordu kapısının etrafında gezinen askerlerin sesinden ve helikopterlerden başka hiçbir ses duyulmuyordu dışarıdan. Hattı sürekli kesilip duran telefonuna sinirlenmişti yatağa telefonunu atıp odanın içinde volta atmaya başladı kolları ve bacakları uyuşmuş gibi hissediyordu saatlerdir yatakta aynı şekilde durduğundan mı yoksa korkusundan kaynaklı mı tahmin etmesi güçtü. Selin, onun üzerinde kalan kokusunu içine çekince bile titreyen kalbine ve endişeden deli gibi teoriler üreten zihnine söz geçiremiyordu.

 

Düşünebildiği tek şey iyi olup olmadığını bilmek iken ondan hiç haber alamamak kadını delirme noktasına getiriyordu. Haber sayfasını sürekli kesilen internetine rağmen sürekli yenileyerek takip ediyordu 8'den fazla asker yaralı 3 şehit haberi geldiğinde odanın ortasında dönüp duruyor Luna da aynı endişeyle onu oturduğu yerden izliyordu. Panik atak geçirmemek için devamlı nefes egzersizi yaparken hala elindeki telefondan Twitter ve haber sayfalarını güncelliyordu saat gece yarısını çoktan geçmişti, hala operasyonun devam ettiği yazıyordu ve Mete nasıl hiç bir fikri yoktu...

Loading...
0%