Yeni Üyelik
36.
Bölüm

Bölüm 19

@gamzhhh

2 AY SONRA

Luna, uyuyan kadının yatağının üstüne bıraktığı küçük böcek hediyesini görmesini heyecanla beklerken kadının yüzünü yaladı. Selin uyumak için direnirken Luna patisiyle kadını dürtüp durunca kadın dayanamayıp baktığında dili beş karış dışarıda sarkan köpeği burnunun ucunda görünce gülümseyip kafasını sevdi. Luna burnunun ucuyla yatakta kendisine doğru dürtüp durduğu siyah böceği, Selin ne olduğunu anlamak için yataktan yarım doğruldu, ölü böceğin ters bir şekilde yatağında ona doğru burnuyla tekrar itmesiyle korkudan çığlık atarak zıplayınca dengesini kaybedip yataktan düşerken Luna anlam veremeyerek bakıyordu. Luna ona havlarken bu ay ikinci defa böcek vakasıyla uyanan Selin Luna’ya sinirli bir bakış attı. Luna ona tekrar havladı.

 

“Sana da günaydın Luna!” Dedi Selin. Luna, günaydın demesini duyar duymaz tasmasını getirmeye koşarken Selin iğrenerek yatağından böceği kağıtla kaldırıp dışarı attı çarşaflarını yıkamak için çıkartırken Luna tasmasını önüne atmış suratına bakıyordu.

 

“İzin verirsen sabah sabah yaptığın işi temizliyorum!” Selin Luna’ya söylenirken temiz çarşafını açıyordu, Luna havlayarak kendisini manipüle etmeye uğraştığı kesindi. Selin gözlerini devirip oflarken işini bitirip banyoya girdi, Luna tasmasını taşıyıp banyo kapısına getirip kadını beklerken kadın işini bitirip kapıyı açtığında Luna’nın her zaman ki gibi dışarı çıkmak için çok heyecanlı olmasına dayanamadı hızlıca pijamalarının üstüne montunu, botlarını ve en son sweatshirt’in şapkasını kafasına geçirince tam olarak yataktan zorla kaldırılmış olduğu belli bir şekilde gitmeye hazırdı. Luna’ya tasmasını takarken heyecandan zıplıyordu, onu zapt ederek hazırlayıp çıktılar. Apartman kapısından çıkarken arkasından tanıdık bir ses duyuldu.

 

“Komutanım!” Selin bu neşe dolu ses tonuna karşı dümdüz bir ifadeyle çocuğa döndü.

 

“Günaydın Mehmet.” Selin Mehmet’e kendi binasında ev bulmuştu, hem burası Büşra’nın iş yerine de yakın olduğu için rahatlıkla gidip gelebiliyordu. Mehmet kısa zamanda Kenan ve Büşra’nın tüm işlerinin eli ayağı olmuş hem de ikisinin takdirini kazanacak kadar çok çalışkandı. Selin çocuğun bu kadar başarılı olmasıyla gurur duyuyordu Mehmet’te geldiği günden bugüne tekrar eski neşesine kavuşmuş hatta daha iyi gözüküyordu. Bu yakınlık ikisini abla kardeş gibi yakınlaştırmıştı haftada en az bir kere birbirleriyle dedikodu, bilgi alışverişi veya yemek zamanları yapıyorlardı. Son bir ayda Mehmet Selin’i komutanı olarak kabul etmiş öyle sesleniyordu.

 

“Komutanım bugün de sabah yürüyüşü için çok şıksınız.” Mehmet kapıyı açarken Selin çocuğun esprisine karşı omzunu silkti.

 

“2023-2024 Luna gezdirme kış kreasyonu!” Dedi Selin. Mehmet gülerken Luna Mehmet’e kendini sevdiriyordu.

 

“Bu sezon tüm mahalle sizi konuşacak.” Mehmet elleriyle flaş bir başlık yazıyormuş gibi yaparken ona dönüp göz kırptı, Selin çocuğun tavırlarına gülümsemişti.

 

“İşe mi gidiyorsun?” Diye sordu Selin, saat hala çok erkendi ama Mehmet çok şık giyinmişti.

 

“Önemli bir toplantı var ona gidiyorum dua edin şirket için önemli bir toplantı.” Dedi Mehmet.

 

“Hadi bakalım size güveniyorum. Kolay gelsin!”

 

“Emredersiniz komutanım!” Diye tekmil verince Selin çocuğun koluna vurdu, böyle seslenmesi hoşuna gitmiyordu ama Mehmet ısrarcıydı. Selin çocuğu işe yollarken Luna ile yakındaki parkta yürüyüş yapıp sonra eve geçtiler. Kadın kendisine hızlı bir kahvaltı hazırlarken hala iştahı tam yerinde olmadığı için yemek yemeğe çoğu zaman kendisini zorluyordu. Telefondan haberlere göz gezdirmek ve bir sorun var mı diye kontrol etmek yeni alışkanlıkları arasındaydı özellikle operasyon yapılmış şehit veya yaralı asker varsa onun için en zor günler o gün oluyordu. Kendisine engel olamayarak ilk başta aralarında Mete’nin yüzünü ya da ismini arıyordu onu bulamayınca rahatlamış olsa da bu sefer şehit olmuş askerlere bakıp tüm gün ailesini, kendisini, hayatını ve sevdiklerini düşünerek kimse görmediğinde ağlayarak geçiriyordu.

 

2 aydan biraz fazla olmuştu ama hala ilk gün kadar canı yanıyordu. Bunu insanlara belli etmemekte, günlük hayatına normal devam ediyormuş gibi gözükmekte ustalaşmış olsa da akşam eve geldiğinde, yalnız kalıp Luna ile oturunca bu acı dayanılmaz hale geliyordu. Kalbinde sürekli taşıdığı ağırlık hissi dayanılmayacak boyuta geliyor, aklına doluşan güzel anılar kötü olanları siliyor ve özlemini onu görme isteğini bastıramıyordu. Kendisine günlük olarak hatırlatması gerektiği gerçekler her seferinde onu daha çok zorluyordu.

 

Selin ve Luna günlük hayatlarını rutine bağlamıştı, sabah Luna’yı yürüyüşe çıkartarak başlıyor sonra hazırlanıp okula gidiyordu. Luna kendisini evde beklerken Selin okulda tüm gün işler, dersler ve öğrenciler derken bir şekilde zaman geçiriyordu ama iş sosyalleşmeye gelince sıkıntı oluyordu, hatta bazen Mehmet ve Büşralarla iken bile işler onun için zorlaşıyordu tüm gün takındığı maskeyi devam ettirmek zorunda kalmak bir süre sonra onu yorsa da dik durmaya çalışmak zorundaydı onlara zayıflığını, yaşadığı bu durumu belli etmemek için çok ciddi çaba sarf ediyordu ve artık hayatındaki tek amacı akşam eve gelip yalnız kalıp bir kadeh şarapla beraber Luna’ya sarılarak ağlamak, sarılmadan ağlamak ve konuşarak ağlamak olarak bitirmekten ibaretti. Selin bugün de günlük rutinine uygun bir şekilde okula gelmiş derslerin tümünü işlemiş diğer işlerini bitirmiş çıkmaya hazırlanırken odasının kapısı çaldı.

 

“Gel!” diye seslendi bıkkın bir ses tonuyla enerjisinin çok az bir kısmı kalmıştı.

 

“Komutanım?” Kapı aralığından bakan Mehmet’e gözlerini kısarak baktı.

 

“Mehmet apartmanda sen, mahallede sen, kardeşime gidiyorum sen, okulda bile sen valla bıktım senden.” Selin yarı şaka yarı ciddi Mehmet’e laf çarparken çocuk güldü içeri girerken Selin bilgisayarını toparlıyordu.

 

“Sen benden bıkmazsın komutanım, ayıp ediyorsun.” Selin elini boş yapma der gibi sallarken güldü arkadaşlığını seviyordu ama buraya kadar arkadaşlığı için gelmediğini biliyordu.

 

“Bıktım diyorum oğlum neyini anlamıyorsun.” Mehmet, Selin konuşurken etrafına bakınınca gözlerini devirdi odadan çıkmak için masasından ayrılırken Mehmet’in önünde durdu. “Ekin şu kapının arkasındaki kütüphanede çalışıyor. Biraz dinlenmeye ihtiyacı var ama çok fazla kalıp dikkatini dağıtırsan kafanı koparırım tezini yetiştirmeye çalışıyor.” Mehmet gülümsemesini dudaklarını bastırarak durdurmaya çalışıp emir almış gibi asker selamı verdi, Selin’e bir şey demediği halde yüksek lisans öğrencisiyle yakınlaştığını anlaması artık onu şaşırtmıyordu her şeyi bilmesi rutin gibiydi asla gizlisi saklısı olmazdı sanki.

 

“30 yaşında bu kadar kaş çatarsan 40 yaşında bu kadar genç görünmezsin komutanım!” Mehmet Ekin’den öğrendiği bu bilgiyi Selin’e satarken sinsi sinsi gülüyordu. Selin kapıya yönelmişken bu sözler üzerine hışımla döndü.

 

“Serseri!” Selin Mehmet’in koluna vururken gülüyordu ama gülmesini saklayarak odadan çıkarken onun zekice laf yetiştirmesi hoşuna gitmişti.

...

Selin’in son zamanlardaki en iyi terapisi olan Can ve Luna’yla birlikte cuma günleri yaptıkları evlerinin yakınındaki sakin parkta yürüyüş yapıp, atıştırmalık yemek eşliğinde sohbetlerdi. Bugün de cuma günü olduğu için ilk işi eve gidip üzerini değiştirip Luna’yı almaktı, Luna her zaman ki gibi onu görünce sevinçle karşılamıştı bu sevgi seli her seferinde onu mutlu ediyordu üstüne rahat bir şeyler giyip Luna’yla Can’ı almaya giderken Can’ın evinin sokağına girdiklerinde Luna heyecanla nereye gideceğini biliyor gibi koşturmaya başlamıştı Selin ilk zamanlarda Luna’ya Mete gibi yetemeyeceğinden alışamayacağından korksa da Luna harika uyum sağlamıştı çok akıllı aynı zamanda anlayışlıydı da. Aşağıdan zile basar basmaz büyük bir çığlıkla merdivenlerden koşan yeğenini görünce Selin şaşırdı. Büşra arkasından uyarı yapsa da Luna’yla aynı heyecana sahip olan Can kapıyı açar açmaz teyzesinden önce Luna’ya sarılmıştı.

 

“Luna nasılsın iki gündür görüşemiyoruz okulda çok şey oldu.” Luna çocuğun yüzünü yalayıp çocuğa cevap verir gibi havlayınca Can ona bir şey söylenmiş gibi gülerek başını onaylar gibi salladı Büşra oğluna tuhaf tuhaf bakarken Selin’e döndü.

 

“Bu durum akıl sağlığı açısından normal mi?” Diye sordu Can Luna’yı bırakıp teyzesine sarılırken Luna Büşra’yı selamlıyordu. Selin kız kardeşinin konuşmasına gülmeden edemedi.

 

“Tamamen sağlıklı.” Diye onaylarken Büşra’yı öptü.

 

“Sen sağlıklı mısın peki? Son iki günde çok daha fazla zayıflamışsın sanki, gözlerinde morarmış iyi uyumuyor musun?” Büşra endişeyle kardeşini incelerken Selin sürekli duyduğu bu cümlelerden bunalmış bir tavırla baktı.

 

“Ben iyiyim! Sen onu bırak Mehmet bizim Ekin’e abayı yakmış Ekin’de leyla gibi geziyor ortalıklarda.” Selin son gelişmeleri verirken kıs kıs gülüyordu hem konu kendisinden uzaklaşmış olduğu için hoşuna gidiyordu.

 

“Hayta ya bak sen ondan ben Selin komutanımı göreceğim diye tutturuyor iki güne bir.” Büşra’yla Selin kahkahalarla güldüler.

 

“Sen nereye?” Diye sordu Selin Büşra’ya çok şık olmuştu.

 

“Sevgilimle yemek yiyeceğiz!” Büşra nazlana nazlana söylerken Selin güldü. Kenan arabayla yanlarında durunca Büşra gülümsedi. “İşte benimki de geldi.” Büşra arabaya yönlenirken Can ve Selin arkalarından el salladı Kenan da onlara el sallıyordu.

 

“İyi eğlenceler!” Diye Selin bağırırken arkalarından Büşra onlara öpücük yolladı.

 

“İyi eğlenceler anne!” Can’da teyzesini taklit ederken Selin güldü. Arabayla onlar uzaklaşınca onlarda parka doğru yürümeye başladılar.

 

“Evet, bakalım bugün canınız ne istiyor beyefendi?” Selin Can'ın elini çenesine atıp düşünmesini izlerken güldü.

 

“Şu ileride anne burger satan yerden alalım mı teyze?” Diye sordu Can annesinin izin verdiği nadir fast food yiyeceklerinden biriydi.

 

“Bence harika bir fikir!” Dedi Selin, Can fikrinin sevilmesinin memnuniyetiyle Luna’nın kulağını dürttü.

 

“Burası sağlıklı olduğu için bence sende yiyebilirsin Luna.” Selin çocuğa onun için sağlıklı olmadığını anlatsa da Luna’nın acınası bakışlarından kaynaklı her seferinde vicdan azabı çektiği için her yolu denemesine güldü.

 

“Luna’ya köpek burger var mı diye sorarız istersen.” Dedi Selin, Can büyük bir gururla başını onaylar şeklinde sallarken Luna ona teşekkür eder gibi yüzünü yaladı. Yakın olan dükkândan yemeklerini paket yaptırıp parktaki masalı banklara yürürken Can hayattaki önemli sorularıyla teyzesini sıkıştırıyordu.

 

Köpekler neden konuşmuyor? ama bence Luna konuşuyor, köpekler birbirini anlıyor mu? Peki sence Luna onlarla ne konuşuyor gibi ufuk açıcı bir sohbet eşliğinde oturup yemek yemeğe başladılar Luna için köpek burger adını verdikleri iki yeşillik arası et burgeri Can mutlulukla yedirirken kendi yemeğini de şevkle yemişti. Yemek faslından sonra tekrar koyu sohbet açıldığında Can bir anda teyzesine öyle bir soru sormuştu ki Selin şaşkınlıkla ona baktı.

 

“Teyze sen üzgün müsün?” Diye sordu Can, Selin ne diyeceğini bilemeden ona baktı. Can yanına yaklaşıp teyzesinin yüzünü avcuna aldı. “Sanki çok üzülmüşsün söylemiyorsun gibi.” Dedi. Selin bu anlık duygu karşısında içinde tuttuğu göz yaşını bırakmıştı ona yalan söylemek istemiyordu yalan söylerse hemen anlayacağını da biliyordu.

 

“Galiba biraz üzgünüm.” Selin akan yaşlarına engel olamıyorken Can ona sarıldı. Can'a sımsıkı sarılırken onun gibi yüksek bir algı seviyesine sahip bir çocukla olduğu için şanslı olduğunun farkındaydı.

 

“Okuldan arkadaşların üzdüyse öğretmenine şikâyet edebilirsin.” Can ona kullandığı tavsiyeleri kendisine kullanınca Selin gülmesine engel olmadı. Şikâyet edebileceği bir merci olsa ilk yapacağı iş Can’ın tavsiyesine uymak olurdu.

 

“Okuldan bir arkadaşım değil dışarıdan tanıştığım bir arkadaşım üzdü.” Dedi Selin, Can tek kaşını havaya kaldırıp bunu bir düşündü.

 

“Annem her zaman tanımadığın insanlarla konuşma diyor bence sende konuşma.” Can bu tavsiye verme işinde gerçekten becerikliydi Selin gülerken başını onaylar şekilde salladı.

 

“Haklısın herkesle arkadaş olmamız gerekmiyor. Bazı insanlar sanığımızdan kötü olabilir çünkü.” Selin Can’ın tavsiyeleri konusunda tekrar bir düşününce hak vermeden edemedi.

 

“Yine bir yerde görürsen bana haber ver ben ona kızarım.” Can gerçek bir kahramandı, Selin ona tekrar sarılırken hem ağlıyor hem de gülüyordu.

 

“Kesinlikle ilk işim sana söylemek olacak.” Dedi Selin, Can büyük bir gururla teyzesine baktı. Bu sefer Can okulda yaşadıklarını bir Luna’ya bir de Selin’e anlatıyordu, arada Luna’dan onay istiyordu. Selin bu hallerini izleyip konuşurken zaman su gibi akıp geçmişti parkta birkaç tur yürüyüp, tatlı bir şeyler yedikten sonra oynamışlardı saat iyice geç olduğu için Can’ı eve bırakıp evine gitmek için yola koyuldu.

 

Selin onu bırakıp eve doğru yürürken Luna kendi evlerinin sokağına girince huzursuzlandı. Luna ısrarla sokağa girmemek için direniyordu, Selin nedenini anlamadığı için Luna’ya anlam veremeyerek baktı ilk defa böyle bir tepki veriyordu. Bu sırada Luna ısrarla kadını çekiştirip havlıyordu Selin nedensizce havlayan köpeği binaya doğru gelmesi için çekiştirirken Luna o tarafa gitmemek için direniyordu.

"Hadi Luna ne oluyor ?" Selin çaresizce Luna'ya bakarken köpek tekrar öfkeyle arkasındaki birine havladı.

 

“Selin!” Kadın arkasından gelen tanıdık Sesin şokuyla donup kalmışken Luna adama doğru daha sert ve hırçın şekilde havlıyordu. Selin arkasına yavaşça dönerken elinde bıçak tutan Salih'in pis pis sırıtan suratı ile karşılaştı. Karargâhtaki deliye dönmüş halinden çok öfkeli ama avını kapana sıkıştırmanın verdiği hazla mutlu gözüküyordu. Luna dayanamayıp kendisine doğru hamle kapınca köpeğe tekmeyi savurdu Luna sersemleyip yere öylece düştü. Düştüğü yerde kalan Luna hareket etmeyince Selin endişeyle çığlık attı ama adam çoktan kendisini tutup boğazına bıçağı dayamıştı.

 

“Bırak beni Luna’ya bakmam lazım.” Dedi Selin, Luna’nın nefes alıp verdiğini inip çıkan göğsünden anlayabiliyordu ama tek istediği onu kucaklayıp veterinere götürmekti, ona bir şey olmasına izin veremezdi iyi olduğunu bilmek istiyordu kendisine ne yapacağı umurunda bile değildi.

 

“O it umurumda değil. Seni bulmak için baya uğraştım ama buna değdi! Şimdi bakıyorum da çok daha güzelleşmişsin!” Adam ağzını gevşete gevşete konuşurken Selin ani bir hamleyle geriye çekildi bıçak boynunu biraz derin bir şekilde keserken adam kolundan tutup kadını kendisine yasladı. Selin adamdan kurtulabilmek için debelenirken adam sarsılmıyordu bile.

 

“Bırak beni polis geliyordur bile lütfen git buradan.” Dedi Selin, adam sırıtırken kadının saçlarını derin bir iç çekişle koklayıp güldü.

 

“Kimse seni umursamıyor mu ? Mete komutanın buralarda değil mi seni kurtaramayacak mı çok yazık.” Adam kadınla dalga geçerken çok rahattı Selin canının acısından değil ama gerçekten Mete’nin onu koruyamayacak olmasından akan yaşlarını durduramadı.

 

“Senden şikayetçi olmayacağım sadece bırak gideyim.” Dedi Selin göz yaşlarının arasında, adam kendisini öpmeye çalışırken direnip tokat atıp adamı ittirdi. Adam yediği tokatla daha çok zevke gelmiş gibi hırıltılar çıkartıyordu. Selin defalarca bağırsa da kimsenin çıkmamasıyla bundan kaçışı olmayacağını anlamıştı. Ne yapacaktı ? Adam onu çekiştirip arabaya doğru çekmeye çalışırken kendisi de elinden kurtulmaya çalışıyordu. Adam direnen kadına dönüp tekrar kendisine çekti, garip bir zevk haliyle kendinden geçiyor gibiydi ona bunu tattırmak istemiyordu Selin, midesi bulanıyordu...

 

Ne yapabileceğini nasıl kurtulabileceğini düşündü, Luna'yı da göremiyordu ölmüşmüydü ? Sesi çıkmıyordu, o gittiyse bu anı yaşaması için hiç bir neden yoktu artık. Aklına gelen bir kurtuluş yolu vardı, tek hamleyle bıçağa doğru kendisini itip boynuna tamamen saplanmasını sağlayabilirdi... hem adamın zevki yarım kalırdı hem de bu iğrençliği bitirirdi... Tek yapması gereken derin bir nefes alıp cesaretini toplamaktı. Adam tekrar kadını koklarken Selin iğrenerek gözlerini kapattı. Mete yine oradaydı açık kahve renginden yeşile dönen gözleriyle ona bakıyordu, üçten geriye sayıp bıçağa doğru hamle yapacaktı... Mete onu gülen gözleriyle izleyeceği için mutluydu. Üç… Mete gülümsüyordu.

 

“Kokuna bayılıyorum biliyor musun tüm koğuş bayılıyorduk!” Dedi adam hırıltıyla gülerken Selin yutkundu. İki… Mete kızgın bir şekilde Luna’yı yanından ayırma diyordu. “Mete komutan kadınını böyle yalnız nasıl bırakmış oysa gece gündüz dibinden ayrılmıyordu odanın başında nöbetteydi.” Adam kadının kolunu daha çok sıkıştırıp kendine çekerken Selin geriye doğru kendini çekti.

 

“Bir…” Dedi, Mete şans kolyesini boynuna koyup boynunu öpüyordu. Bıçağa hamle yaparken kulağının yanından geçen bir yumruk sesiyle onu sıkıştıran adamın kolları gevşemişti.

 

“Lan sen kimsin ona dokunuyorsun!” Mehmet adamı yere sermiş ardı ardına yumruklar atarken Selin gözlerini açtı. Bıçak yerde duruyordu adamın tekrar alıp Mehmet’e bir şey yapmasına izin veremezdi hızlıca alıp uzağa fırlattı. Luna’ya doğru koştu, Luna sersemlemiş şekilde gözlerini açmış inleyerek kadına bakıyordu Selin ağlarken polis sirenin sesi geldi. Selin Luna’ya sarıldı onu en kısa sürede veterinere götürmesi gerekiyordu. Mehmet adamı döve döve yorulmuş adam kanlar içinde yatarken Mehmet yerde soluklanıyordu.

 

“İyi misiniz?” Diye sordu Polis Selin şok olmuş şekilde onlara bakarken kafa salladı.

...

Mehmet, Büşra ve Selin karakola gidip ifade verdiklerinde Kenan Luna’yı veterinere götürmüştü Luna'nın ufak bir sarsıntı geçirdiğini bu yüzden bir gece klinikte kalması gerektiğini haber vermek için aradığında neredeyse tüm gece süren ifade işlemleri ve uzaklaştırma kararı gibi işlemler biter bitmez Selin soluğu Luna’nın yanında almıştı, doktoruyla konuşup bir sorunu olmadığını öğrenince rahatlasa da asıl rahatlamayı Luna kadını görünce heyecanla kuyruk sallayıp tepki verince hissetmişti.

 

“Siz gidin Can komşunuzda kaldı korkmasın iyice.” Dedi Selin.

 

“Olmaz ben seninle kalacağım, Kenan sen git Mehmet yanımızda zaten Can'la ilgilen.” Dedi Büşra, kabul etmese de Kenan’ı Mehmet’in yanlarında olması ve Can’ı bahane ederek ikna edip yollamıştı. Büşra eşini arabaya geçirirken Selin Luna’yı seviyordu. Mehmet hala öfkeliydi.

 

“Ya ben yetişemeseydim! Ya o herif size bir şey yapsaydı! Selin hocam bu adam nasıl bulmuş adresinizi.” Mehmet çok sinirli ve şok içindeydi. Selin yanına gidip kolunu sıvazladı çocuk kendisine bakıp kızarmış gözlerini ondan kaçırdı.

 

“Sen yetiştin hem o artık yakınıma yaklaşamaz merak etme tamam mı! Aranması varmış zaten bir süre içeri girince aklı başına gelir.” Dedi Selin söylediklerine kendisi bile inanmıyordu.

 

“Boynunu kesmiş bıçakla bu adam psikopat! Acaba…” Mehmet duraksayıp Selin’e baktı Selin kaşlarını çatıp çocuğa bakıyordu. “Acaba Mete komutana mı haber versek?” Dedi Mehmet. Selin çocuğun yanından ayrılıp Luna’nın yanına geçti. Luna’yı başından öpüp severken akan göz yaşlarını sildi.

 

“Kimseye bir şey söylemeyeceksin!” Selin kesin bir şekilde uyarmıştı. Mete’nin bunu çok umursayacağını sanmıyordu ama kendisiyle alakalı herhangi bir bilginin de gitmesini istemiyordu.

 

“Belki yardımı dokunur adamı tutabilecek kadar gücü, tanıdığı var.” Mehmet ısrar edince Selin daha çok sinirlenmişti.

 

“Hayır dedim! İstemiyorum. Ondan hiçbir şey istemiyorum.” Dedi Selin.

 

“Neden? Sana deli gibi aşıktı! Sende ona... Herkes imreniyordu size ne oldu da böyle uzaklaştınız?” Mehmet merakla kadına bakarken Selin ağlamaya başlamıştı gözlerinden sicim gibi akan yaşları durduramıyordu, ona nasıl hiçbir şeyin sandığı gibi olmadığını söyleyebilirdi ki diye düşündü.

 

“Onu aldatıp, sevmediğini söyleyip kovduğu için olabilir.” Dedi Büşra kapının ucunda öfkeyle bakıyordu Mehmet ağzı şaşkınlıktan aralanmış ne diyeceğini bilemiyordu.

 

“Beni biraz Luna’yla yalnız bırakabilir misiniz?” Selin az çok çıkan sesini kontrollü bir şekilde çıkartmaya çalışıyordu. Büşra başıyla Mehmet’e hadi dedi ikisi birlikte dışarı çıkarken Selin’in uyuyan Luna’yı severken boynundaki kesik yerine kalbinin daha çok canını yakmasının hiç adil olmadığını düşündü. Mete endişelenip ona koşarak gelse ne olacaktı ki hiçbir şey onun kedisine yaşattığından daha acı değildi ve kendisinin gazabından onu koruyamamıştı. Onun acısına katlanabiliyorsa diğer her şeyin üstesinden zaten gelebileceğini biliyordu.

Loading...
0%