@gamzhhh
|
“Luna gelmeyecek mi yani?” Dedi Can, teyzesiyle telefonda konuşurken. Salih’in bıçaklı saldırısı tam olarak iki hafta önce bugün olmuştu. Bu yüzden geçen hafta Can'la buluşamamıştı, onunla parktayken adam saldırsaydı diye düşünmekten Büşra’nın evine bile gitmemişti çünkü adam artık serbestti, hala onu izliyorsa kız kardeşinin evini öğrenmemesi için kendince tedbirler alıyordu. Can çok özlediğini söyleyince bu hafta plan yapmıştı. “Luna AVM’lere geçemez.” Selin kalabalık bir yerde yeğenini görmesinin en mantıklısı olduğunu düşündüğü için orayı tercih etmişti. “Ama teyze ben Luna’yı da özledim, neden bizim parkta buluşamıyoruz?” Can mızmızlanırken, Selin gözlerini kapattı onun içinde zordu olduğunu biliyordu, düzeni bozulmuştu ve ne olduğunu anlayamıyordu bile. “Biliyorum tatlım, o da seni çok özledi sesini duyuyor diye şu an kulaklarını dikmiş bizi dinliyor. Bu seferlik böyle yapalım bir daha ki sefere parkta buluşalım” Dedi Selin, gerçekten Luna komut almış gibi önünde oturmuş kuyruğunu sallaya sallaya dinliyordu. “Teyze Luna’nın kulağına telefonu götürür müsün onunla konuşacağım.” Can çok ciddi emir verince Selin gülmesine engel olarak telefonu uzattı. “Seni dinliyor.” Dedi Selin. “Luna biz bugün de buluşamayacakmışız ama üzülme ben en kısa zamanda seni görmeye geleceğim çünkü seni çok özledim.” Can açıklamasını bitirir bitirmez Luna anlamış gibi havlamıştı. Can "Tamam Luna." Dedi, Luna çok mantıklı bir konuşma yapmış gibi onaylarken. Selin bile bazen aralarındaki iletişime hayret ediyordu. “Mehmet abine yarın Luna’yı sana getirmesi için bırakırım bir iki saat oynarsınız olur mu?” Dedi Selin hiç değilse Mehmet tarafından buluşurlarsa Can onu taciz etmeyi bırakır diye düşünmüştü, ayrıca ikisinin ayrı kalmasına o da kıyamamıştı. “Tamam olur.” Can onay verirken pek gönüllü değildi ama hiç değilse itiraz etmedi diye düşündü Selin. “Anneni verir misin onunla konuşayım.” Selin her şeyi planlamıştı Büşra AVM’ye Can’ı getirecekti Selin’de onu otoparktan alacak ve Büşra istediği gibi takılırken onlarda teyze, yeğen günü yapabileceklerdi. “Hazırız biz 10 dakikaya çıkarız.” Dedi Büşra. Ona göre fazlasıyla abartıyordu adam bir daha gelmeye cesaret dahi edemezdi ama Selin tedbiri elinden bırakamazdı. “Tamam bende Luna’yı Mehmet’te bırakıp geliyorum.” Selin'le Büşra anlaşınca telefonu kapattılar. Selin hazırdı hızlıca Luna’nın oyuncaklarını alarak bir alt kattaki Mehmet’e bırakmak için kapısını çaldı. “Komutanım sizi bekliyordum.” Mehmet kapıyı açarken çocuksu mutlulukla selamlamıştı. “Teşekkür ederim Mehmet.” Dedi Selin birkaç gün önce Luna’yı ona emanet edeceğini haber vermişti tüm hafta onu yalnız bıraktığında eve geldiğinde genelde ona trip atıyor veya ağlıyor olduğu için bugün onunla Mehmet’in ilgilenmesini istemişti çocukta onu kırmamıştı. “Ne demek, Can kankama selamlar!” Mehmet’in Büşra ve ailesiyle çok iyi anlaşmasına çok seviniyordu iki tarafında mutlu olduğu bir aile dostları olmuştu Mehmet. “Sende Ekin’e selam söyle!” Dedi Selin merdivenlere yönelirken Luna arkasından havlamaya başlamıştı bile Mehmet onu zapt ederken ufak bir şokla kadına bakıyordu. Selin Ekin’in parfüm kokusunu aldığını belli etmek için etrafı kokluyor gibi yapıp güldü. Mehmet kahkaha atarken Selin çoktan aşağı inip doğruca arabasına atlamıştı. AVM’ye yetişince arabasını park edip girişe yöneldi, giriş kapısının yanında Can ve Büşra onu bekliyorlardı. Can teyzesini görür görmez koşup sarıldı Selin bebeğini kucaklarken göremediği süre de ne kadar büyüdüğünü fark etmişti. Selin onu öpücüklere boğarken Can kıkırdıyordu. “Siz iki aşık, işiniz bitince beni aramayı unutmayın!” Büşra ablasını öperken onu unutup Can’ı önceliği yaptığı için biraz sitem ediyor gibi görünse de ikisinin bu halinden çok memnundu. “Emredersin anne komutanım!” Dedi Can gülerken, Selin suratında memnun olmayan bir ifadeyle baktı. “Can, Mehmet’le çok vakit geçiriyor.” Selin bunu şikayet eder gibi söylemişti ama Büşra sadece gülmekle yetiniyordu. “Körle yatan şaşı kalkar.” Dedi Büşra vedalaşmak için oğlunu öperken Selin’in kucağında Can’da annesine karşılık verdi. “Anne ben şaşı değilim ki!” Can isyan ederken Büşra açıklaması için buyurun der gibi Selin’i işaret etti, açıklama işi ona kalmadığı için güldü ve el sallayarak arabasına doğru yöneldi. Selin bu durumu hiç sevmese iş ona kalmıştı. “Bu bir atasözü küçük canavarım. Sen onu bunu bırak bakalım ilk ne yapmak istiyorsun planını yaptın mı?” Diye sordu Can’a. Can çoktan küçük parmaklarıyla yapacaklarını sıra sıra sayarken Selin konuyu değiştirdiği için memnundu. Can'ın istediği sırayla başladılar ilk başta arabalarla ilgili bir animasyon izleyip mısır yemişlerdi Can yarısında hiperaktivitesine engel olamayıp yerinde hoplaya zıplaya izlese de ilgisini çektiği için memnundu, sinemada kimsenin olmayışı da bir şanstı. Bir sonraki durakları en sevdiği oyuncakçıdan bir oyuncak alma hakkıydı en az 1 saat 3 tane oyuncak seçip vazgeçen yeğeni sonunda izlediği araba figürünü almayı tercih edip oradan ayrılmışlardı, Can acıkınca, hızlıca plan değişikliğine gidilip yemek katında en uygun yemek seçilmiş, Can ikna edilmiş ve sohbet eşliğinde yemek yemişlerdi. En son durakları oyun salonuydu birkaç makineden oyuncakla oynadıktan sonra top havuzunda oynamaya karar vermişti, Selin dışarıdan onu izlerken o da bir kızla oyamaya başlamıştı. “Senin adın ne?” Diye sordu Can topları kafasından şelale gibi boşaltırken, kızın Can’dan biraz kısa olmasından kaynaklı neredeyse aynı yaşta olduklarını düşünmüştü. “Lara, senin adın?” Kızın tatlı tatlı cilveleşerek konuşmasına tepki olarak Can topu suratına atarak cevap verince kız huzursuzlanıyor gibi olmuştu. “Can çok ayıp! Lütfen arkadaşına kaba davrandığın için özür diler misin!” Selin yandan uyarıyla müdahale edince küçük kız susmuştu. Can’da pek mutlu olmasa da kıza elini uzattı. “Özür dilerim, benim adım Cağğğğnnn.” Dedi. Kız tatlı bir şekilde gülümserken Can çığlık atarak koşuşturuyordu. Selin inanamayarak yeğenine baktı gerçekten erkeklerin hepsi aynıydı. “Can yapma düşeceksin. Gel beraber yüzüyor gibi oynayalım.” Lara’nın bu aşırı mantıklı teklifine yeğeni top havuzuna balıklama atlayıp topları ayaklarıyla fırlatmasıyla karşılık verince. Selin gülmesini durdurmak için dudaklarını birbirine bastırdı. Kızın naif bir şekilde oynaması çok tatlıydı diğer yanda adının hakkını veren canavar vardı. “Bence böyle oynayınca güzel oluyor!” Can kıza bağırarak seslenince kızın annesini veya babasını aramak için etrafta göz gezdirdi Selin, kimseyi göremeyince ikisini gözünün önünde tutmaya karar vermişti. “Can arkadaşınla biraz daha sakin oynayabilirsen çok mutlu olurum.” Selin ailesinin bırakıp gittiği kızı iç güdüleriyle koruma altına alma isteğine karşı koyamadı. “Bence şu kaydıraktan top havuzuna dalalım.” Can korkunç bir fikirle kızı kışkırtınca kız tatlı tatlı Can’ın elini tutup peşinden gitmişti. “Can yavaş kay lütfen yoksa top havuzundan çıkacağız.” Selin tehdit etse de kızın gazıyla Can daha da vurdumduymazdı, Selin olamaz manasında eliyle alnına vurdu. “Tamam teyze!” Diye bağırırken kızla kum çuvalı gibi kendilerini aşağı bırakmıştı. Selin hayretle bakarken Can ve kız top havuzunda üst üste kaldılar, kızın ayağı Can’ın ağzında, Can’ın bacağı kızın karnında, dirseği kafasında Selin yüreği ağzında bakarken ikisi bir anda kahkahalarla gülmeye başlamıştı Selin derin bir nefes alıp sinirini kontrol etmeye çalıştı. “Can oyun bitti sözümü dinlemediğin için gidiyoruz!” Dedi Selin, Can yerinde surat asıp zıplarken kızda ona sarılıyordu Selin'i duymamış gibi oyunlarına devam ediyorlardı. “Teyze özür dilerim biraz daha!” Can duygu sömürüsünü kullanıyordu. Selin birkaç dakika bekledi tekrar oyun sertleşince kızı korumak amaçlı Can ona bakınca başını hayır manasında salladı. “Özür dilediğin için teşekkür ederim ama süremizde doldu çıkıyoruz hadi.” Tekrar kararında kesin olduğunu göstergesi olarak eliyle gel işareti yapıyordu. “Ben gidiyorum.” Can dudaklarını bükmüş kıza veda ederken Selin hala kızın ailesine bakınıyordu. “Lara canım senin ailen buralarda mı görebiliyor musun?” Dedi Selin kız etrafına şöyle bir bakındı başını hayır manasında sallamıştı, Can çıkmış ayakkabılarını giyinirken Selin kız için endişelenmişti onu ailesi gelene kadar bekleyip başına bir şey gelmemesi için korumaya almış gibiydi, kız bir anda kocaman gülümsedi. “Anne!” Diye seslenip el sallayan kızın gösterdiği tarafa bakacakken Can kolundan çekiştirip ayakkabısı için yardım isteyince eğilip yardım etti. "Teyze, Lara ile başka bir oyuncakta sakince oynayabilir miyiz?" Can'ın kızdan etkilendiği kesindi, Selin, Can'ın ilk aşkının kayıp gitmesine içi el vermemişti. "Annesine sorarız işleri yoksa ve sakin olursan olur." Dedi Selin gülerken. “Lara süren doldu canım hadi çık artık.” Dedi kadın Selin Can’ın ayakkabısını giydirip kalktı kadına selam vermek için döndüğünde ufak bir şok geçirdi. Kadın çok tanıdıktı... hem de çok tanıdık... siyah uzun saçları, sürmeli gözleri, keskin yüz hatlarıyla kadına hayretler içinde bakıyordu, Selin gözlerine hücum eden gözyaşlarını tutmaya çalışırken, aklına mıh gibi kazınan kadının fotoğrafı gözlerinin önünden geçiyordu. “Canan hazır mısınız?” Arkasından seslenen erkek sesi çok daha tanıdıktı, Selin nefesi kesilmiş zar zor kadının yüzünden bakışlarını çekip yanına gelen adama bakıyordu. Selin’i görünce yerinde çakılı kalan Mete’nin sesi, soluğu kesilmiş şoktan ağzı aralanırken ona doğru bir adım atmıştı. Selin kalbine saplanan acıyı bastırıp hareket etmek istiyordu ama hareket edemiyordu. Oradaydı gerçekten orada kanlı canlı duruyordu özleminden öldüğü, günler gecelerdir ağlamaktan bir hal olduğu, onu düşünürken bile karnında ağrılar oluşan adam. Aldattığı kadınla beraber karşısındaydı, Mete kadına endişeyle bakarken konuşmak için ağzını aralamıştı, Selin adamın kasılan çenesini çok rahat görebiliyordu, öfkeden mi iğrenmeden mi bilemediği bir nedenden kaynaklı, gözbebeklerinin büyümesiyle simsiyah gözüküyordu. Lara onlara doğru koşarken kadına çarpınca kadın sarsılmış kendine gelmişti, yüzüne okkalı bir tokat yemiş gibi gözlerini kırpıştırdı. Canan karısı mı? Telefonda defalarca fotoğrafını gördüğü kadının çocuğu varsa o zaman? Selin dolan gözlerini kaçırıp Can’a baktı, büyük bir öfke ve hırsla elini tutup çocuğu çekiştirerek yürümeye çalışırken Can direniyordu. “Teyze söz vermiştin Lara ile oynayacaktık!” Dedi Can, Selin’in tek istediği oradan gitmekti, hatta yok olmak istiyordu aklından geçen tek şey biraz önce yeğeniyle oynayan küçük kızın Mete’nin kızı olmasından korktuğuydu. “Can sonra.” Selin az çok çıkan sesiyle Can’ı ikna etmeye çalışırken, Can ısrarla elinden kurtulmaya çalışıyordu. "Ben de Can'la oynamak istiyorum!" Dedi Lara bağırarak. Can ondan güç alarak daha hırçınlaşmıştı. "Selin, bir dakika..." Dedi Mete. Kalbi kırık kadını daha fazla kırmamak için ismini ve cümlelerini çok naif söylemeye çalışmıştı, kadın gözlerinden ateş çıkarak bakınca sustu. Ona karşı o kadar mahcuptu ki ne diyeceğini, nereden başlayacağını bilememişti. “Teyze lütfen Lara’ya veda etmedim!” Can tekrar elini Selinden kurtarmaya çalışırken Selin bir anda durdu... yüzü kıpkırmızıydı, nefesi düzensiz, ağlamamak için kalbine saplanan okların acısını dindirmeye çalışıyordu ama buna izin veremeyeceğini biliyordu Can’ın ve Lara’nın bir suçu yoktu... Can'la girdiği münakaşanın sonucunda olduğu yerde çakılıp kalmıştı oysa ki oradan hızla kaçıp gitmek istiyordu... “Selin…” Dedi tekrar Mete, kadının zorlandığının farkına vararak yardım etmeye çalışıyor gibi elini uzatmıştı Selin ona bakmadan büyük bir öfkeyle elini dur şeklinde kaldırdı. “Sakın karışma!” Selin burnundan kesik kesik nefes alırken sesi öfkesi ile beklediğinden güçlü çıkmıştı. Selin kabullenmiş bir şekilde yavaşça Can’ın elini bıraktı. Can koşup kıza sarılırken kızda ona sarıldı. Selin buna dayanamasa da onlara bunu yapmaya hakkı olmadığını düşünüyordu ayrıca hakkı olmadığını da biliyordu. “Görüşürüz Can!” Dedi kız yanağını öperken Can tatlı bir şekilde gülümseyip o da öpmüştü. “Görüşürüz Lara!” Can nezaketle vedalaşırken uzaklaşıp tekrar elini sallamıştı Selin’e bir ömür gibi gelen bu an hemen bitsin istiyordu. Mete dimdik Selin'e bakarken ilk gördüğü andan beri diktiği gözlerini bir saniye olsun Selin'den ayramamıştı, Canan’da onaylamayarak ikisine bakıyordu. Can tekrar Selin’in elini tutarken Selin çekiştirip hızlıca dışarı çıktı. “Teyze neden hemen çıktık.” Diye sorunca cevap vermeyerek çekiştirerek yürümeye devam ediyordu. Yürüyen merdivenlere geldiğinde Selin çocuğun yavaş kaldığını düşündüğü için hızla kucakladı ve inmeye devam etti. Gözleri bir saniyeliğine oyun alanına kaydığında Mete, Canan ve Lara onlara bakıyordu. Selin ağlamamak için sarıldığı Can'ı düşünmeye çalıştı. Koşar adım otoparka doğru girerken Selin artık ağlıyordu ve nefes nefese kalmıştı. Can sessizce onu izlerken Selin açsını geçirmesi için Can’ı kalbine bastırıyordu. Bu kadar aptal olduğu için kendisini asla affetmeyecekti. O adama hala yenildiği için, kendisini sürekli düşünüp hayatını zehir ettiği için, canını hala çok yaktığı için affetmeyecekti. Öfkeden kıpkırmızı olan Selin nefes nefese Can’ı yere indirip soluk almaya çalıştı. Otopark girişinde öylece duruyordu, yaşadıklarını algılaması için bir kaç saniyeye ihtiyacı vardı. Can teyzesine bir şey sormadan üzüntüyle izliyordu. Selin ona bakıp korkusunu görünce göz yaşlarını silip derin bir nefes aldı, Can için toparlanmak zorundaydı ama hiç gücü yoktu tekrar derin nefes alıp dikleşti tekrar akan yaşlarını elinin tersiyle silip sahte bir gülümseme taktı yüzüne, son zamanlarda bunu yapmakta ustalaşmıştı sonuçta... belli ki ömrü boyunca bunu yapmaya devam edecekti bu yüzden hiçbir şey olmamış gibi yapmaya çalışırken hala akan yaşına umursamamaya çalıştı. “Hadi canım gidip anneni bulalım.” Dedi Selin elini tutması için elini Can’a uzattı Can büyük bir üzüntüyle elini tutmuştu... |
0% |