Yeni Üyelik
44.
Bölüm

Bölüm 23

@gamzhhh

“Selin Hanım!” Nefes nefese kalmış kadının sesi çınlayınca Selin dönüp kadına baktı. "Selin Hanım!" Kadın dağılmış bir şekilde otoparkın kapısına doğru koşarak yanına gelmiş soluksuz kalmıştı. “Özür dilerim çok koştum.” Diye açıkladı Canan. Selin gözlerini kırpıştırarak kadına baktı gözünden akan yaşı silerek daha adım atamadan otoparkın kapısında donmuş kalmıştı.

“Ü-üzgünüm gitmem gerekiyor.” duraksayarak konuşmuştu Selin, kadınla bir sorunu yoktu ona karşı bir saygısızlık yapmak istemiyordu ve bir kaç dakika önce yaşadıkları yüzünden elleri ve bacakları titriyorken dik durmaya çalışıyordu.

“Hayır!" Kadın tüm gücüyle gitmeye yeltenen kadını durdurmak için bağırırken hala soluk soluğaydı elini hayır manasında sallıyordu, Selin kayıtsız kalamayarak duraksadı. "Hayır durun! Lütfen!” Kadın büyük bir ızdırapla söylemişti ki Selin sırtını ona döndüğü halde yerine çakılı kalmıştı. “Gerçekten sizinle konuşmam lazım çok önemli!” Dedi kadın.

“Benimle konuşacak bir şeyiniz yok! Gerçekten, gidip onunla konuşun!” Selin söylerken göz yaşına engel olamamıştı ve bu onu daha çok sinirlendiriyordu elinin tersiyle gözünü silerken sinirden dişlerini sıkıyordu bu kadar zayıf olduğu için kendisine sinirliydi kadına karşı bir şey düşünemezdi bile, belli ki o da kendisi gibi aldatılmıştı, üstelik onların bir kızı bile vardı. Selin bunu düşününce çığlıklar atıp öfkeyle ağlamak istiyordu ama Can elini tutarken ondan güç alarak dik durmaya çalışıyordu.

“Hayır, anlamıyorsunuz sizinle konuşmam gerekiyor." Kadın sıkılgan bir tavırla ciddileşip dikeldi. " Selin! İnan bana anlatacaklarım çok önemli!” Kadın sizi bizi bırakmış samimileşmişti. Selin kadına ağzı açık bakarken kaşlarını çatıp kadını süzdü, ne anlatmaya çalıştığını anlayamamıştı, ilk defa algıları açılıyor gibiydi kadın kızgın veya öfkeli değildi; telaşlı, endişeliydi ve hali garipti. “Tuvalete gidiyorum diyerek ayrıldım yanlarından şüphelenmeden gitmem lazım. Yarın akşam üstü saat beşte buradaki ikinci kattaki kafede buluşalım. Lütfen!” Dedi kadın.

“Neden anlamıyorum, şimdi söyleyin ne söyleyecekseniz.” Selin şaşkın şaşkın olayı algılamaya çalışırken kadın hayır manasında elini ve başını telaşla salladı, nefesi yeni düzenlenmişti.

“Bakın gerçekten çok uzun ve karışık bir konu sizinle de alakalı, yarın akşam saat beşte ikinci kattaki kafede sizi bekleyeceğim lütfen!” Kadının ısrarı karşısında Selin başını yarım onaylar şekilde salladı kadın rahatlamış gibi derin bir nefes alırken telefonu çalınca tekrar panikledi. Koşarak AVM’ye tekrar girerken bağırdı. “Unutmayın yarın akşam beşte kafede bekleyeceğim.” Selin arkasından anlamsızca bakıyordu. Şaşkınlık, saçmalık ya da her ne ise tüm hepsi birbirine girmişti, kadın neden bu kadar ısrarcıydı anlamamıştı.

“Kadın deli mi?” Diye sorunca Can kadın şaşkınlıkla ona baktı, ne olduğu hakkında en ufak fikri yoktu işin kötüsü ne yapacağını da kesinlikle bilmiyordu.

“İnsanlara deli diyemezsin, sadece gerçekten aklını yitirmiş olanlara kullanılan bir söz bu.” Selin çok ciddi söyleyince Can dudaklarını bükerek bakmıştı. Selin hızla arabaya yürürken Can peşinde sürükleniyor gibiydi. Can'ı arabaya yerleştirip kemerini takarken teyzesini inceliyordu.

“Kaşlarını çatmışsın sinirli misin?” Can’ın soruları Selin’in akında evirip çevirdiği biraz önce yaşanılanları böldüğü için kısa cevaplar verdi.

“Hayır.” Can bu cevaptan tatmin olmayarak düşündü. Selin şoför koltuğuna binip arabayı çalıştırdı.

“Seni üzen arkadaşın o muydu?” Dedi Can, Selin ufak bir şaşkınlıkla çocuğa bakıp yola bakmaya devam etti.

“Şey, evet sanırım.” Selin ne cevap vereceğini bilemediği için ağzında gevelemişti.

“O zaman barışmak için bir adım attığında sende karşılık vermeliydin annem öyle diyor.” Selin onu başıyla onaylarken bir yandan telefonunu çıkarmıştı.

"Ama onun barışmaya niyeti yoktu! Artık olamaz da!" Dedi Selin, kısaca öfke ve karmaşık duygular içindeydi.

"Teyze! Senin yanına gelmek istedi iki kere, onun da gözleri senin gibiydi." Can'ın ne dediğine anlam veremeyip dikiz aynasından baktığında kıpkırmızı ve sulu gözleri ona bakıyordu Selin ağlamamak için susarken telefonundan Mehmet'i bulup aradı, telefon bir iki kere çalıp açıldı.

“Komutanım!” Dedi Mehmet. Selin bu laftan şu an daha çok sinir oluyordu.

“Sana tek bir şey soracağım eğer yalan söylersen ve bunu anlarsam seni affetmem! Mete’nin burada olduğunu biliyor muydun?” Selin hala titriyorken cevabı bekliyordu.

“Mete komutan burada mı?” Mehmet hayretler içinde sormuştu Selin onun kendisine yumurtlayacağını bildiği için söylemediğini anlamıştı.

“Seni ararsa sakın Luna’yı alıp ona götürme çok ciddi bozuşuruz.” Dedi Selin onu görmesini istemiyordu ikisini terk ettiği için ve yalan söylediği için buna hakkı yoktu.

“İnanmıyorum karşılaştınız bir yerde o gerçekten burada!” Mehmet heyecanla konuşurken Selin sinirine hakim olmaya çalışıyordu.

“Dediğimi duydun mu Luna’yı evime bırak ne yapıyorsan yap! Ben bir iki saate evde olurum zaten ” Diye tekrar etti Selin.

“Tamam, tamam merak etme geldiğini bile haber vermedi ki, arayıp buluşmak istemez.” Mehmet bu durumdan biraz alınmış gibi konuşmuştu.

“Kapatıyorum sonra konuşuruz.” Selin telefonu kapatırken çocuğun cevabını bile beklememişti, aynı anda Büşra’yı bulmaya çalışıp aramıştı.

“Efendim Selin?” Büşra çalar çalmaz telefonu yanıtlamıştı iş yerinde olduğunu düşündüğü için arabayı oraya sürüyordu ama emin olmak için aramıştı.

“Neredesin?” Diye sorunca Büşra sesindeki havadan panik olmuştu.

“İş yerindeyim bir sorun mu var?” Dedi.

“Can için endişe edecek bir şey yok bir dakikaya oradayız. Can iyi benim seninle konuşmam gerek.” Selin korkmaması için detay verirken çoktan iş yerinin olduğu sokağa girmişti.

“Bekliyorum.” Büşra endişeyle kalkıp iş yerinin penceresinden bakarken Selin’in arabayı park ettiğini görünce telefonu kapattı. Kadın tek hamlede park edip hızlıca arabadan çıktı Can’ı indirip koşar adım binaya girerken Büşra hızlıca kapıyı açmaya gitti. Kapıyı açtıktan bir dakika sonra ikisi asansörden çıktılar. Selin yüzünde büyük bir şok ve endişeyle karşısında durunca panik yapmamaya çalışarak içeri aldı ikisini. Can hızla annesine sarılırken çocuğu kucağına alıp sardı.

“Anne biz teyzemi üzen arkadaşıyla karşılaştık!” Dedi Can. Büşra anlamayarak Selin’e baktı. Selin başıyla onaylar şekilde salladı Büşra gözlerini şok olmuş şekilde açmıştı.

“Oğlum beni özlemedin mi?” Diye sordu Kenan, Can onun kucağına atladı. Kenan, Can’ı içeriye götürürken Büşra’ya dudaklarını oynatarak siz konuşun dedi. Selin’e bakınca Selin teşekkür eder gibi bakıyordu. Büşra kadını tutup kendi odasına çekiştirdi.

"Hemen anlat!" Dedi Büşra endişe ve şokla.

“Can bir kızla oynuyordu top havuzunda, kızın anne babasını ararken ilk Mete’nin sevgilisi Canan’ı gördüm sonra kız ona anne diye seslenirken arkasından Mete belirdi.” Selin üstündekileri çıkartırken nefes nefese olayı anlatmıştı bile Büşra gözlerini kapatıp olayı sindirmeye çalışıyordu ellerini kaldırıp Selin’i susturdu.

“Bir dakika, bir dakika şimdi kız onların kızı mı yani? Dedi Büşra Selin’de aynı şeyi merak ediyordu.

“Bilmiyorum!” Selin, Büşra’nın koltuğuna kendini bırakırken gözünün ucunda duran yaşları tutmaya çalışıyordu.

“Evliler miymiş?” Büşra şaşkınlıkla olayı kavramaya çalışmaya devam ediyordu.

“Bilmiyorum!” Selin tekrar düşündükçe artık kalbi daha çok sıkışıyordu.

“Bir şey söyleyip tepki vermedi mi yani!” Büşra anlamsızca bakarken Selin artık göz yaşlarını tutamıyordu sevdiği adamı hiç tanıyamamış olmanın verdiği acı ve onu gördüğünde hala çok aşık olduğunun gerçeği ile baş edemiyordu. Büşra yanına oturup gözlerinin içine bakıyordu Selin burnunu çeke çeke dikleşti gözlerinde endişe belli oluyordu.

"Kız, kadına anne dedi! Mete oradaydı, yanlarında! Sorumluluğunu istemediği kadına bakıyordu." Selin, Mete'nin söylediklerini idrak edilmiş gibi duraksayarak konuşmuştu ve hıçkıra hıçkıra ağlıyordu.

"Çok üzgünüm Selin! Çok üzgünüm." Dedi Büşra, Selin'in yaşlarını silerken Selin acizliğinden nefret etmişti 'Sorun değil zaten çoktan unuttum' demeyi çok isterdi ama öyle değildi çok canı yanıyordu, çok yorulmuştu.

“Kadın arkamızdan koştu beni tanıyor gibiydi." Dedi Selin olayları tekrar hatırlıyor gibi. Büşra büyük bir şokla Selin'i sararken geri çekilip baktı.

"Kötü bir şey söylemedi değil mi? Sana bir şey yapmadı!" Büşra tehditkar bir şekilde bakıyordu ve gerçekten kız kardeşine herhangi bir nedenden suçlarsa dişi aslan kesilebilirdi! Selin başını hayır manasında sallarken kaşlarını çatmış tekrar şok olmuş gibi ağzı aralanmıştı.

"Mete ’den gizli geldiğini söyledi çok önemli bir şey söylemesi gerekiyormuş ama ayak üstü anlatılmayacak kadar uzun ve karmaşıkmış!" Dedi Selin şaşkınlık ve karışık hislerle Büşra'ya yardım ister gibi bakıyordu ama Büşra daha çok şok olmuştu.

"Nasıl yani ? Kadın bilerek tuzağa mı çekiyor?" Büşra teori üretirken kaşları iyice çatılmış sorgular şekilde Selin'e bakıyordu.

"Bilmiyorum, anlamadım tek dediği bunlardı, yarın kafede onunla buluşmam için yalvarıp yakardı.” Selin bir şey anlatmaktan çok soru soruyormuş gibi bakıyordu ne diyeceğini anlamak için ağzının içine bakıyordu. Gitme derse nasıl ona karşı çıkabilirdi ki.

“Nasıl yani kadın öfkeli falan mıydı?” Büşra olayın bu kadar karmaşık olmasını hiç sevmemişti.

“Hayır... hayır." Selin tekrar kafasında ölçüp biçti gözünden yaşını silerken devam etti. "Tam tersi çok endişeli ve telaşlıydı. Ona Mete’yle konuşmasını söyledim ama kabul etmedi seninle ilgili dedi neredeyse yalvarıyordu.” Selin de o anları hatırlayınca kafası karışmıştı.

“Bence gitmelisin.” Dedi Kenan arkada kapıya yaslanmış ellerini kavuşturmuştu. Büşra ona ümit vermemesi için sinirli bir şekilde bakarken Kenan umursamadan devam etti “Selin kadın karısı falan olsa neden peşinden gelip yalvarsın ki kocamdan uzak dur demek için falan gelirdi!” Kenan lafını tamamlayınca Büşra düşünüp haklı olduğuna karar vermişti.

“Haklı olabilir ama yine de istemiyorsan gitmek zorunda değilsin.” Büşra ona kaçma payını bilerek bırakmıştı baskı altında yapamayacağını biliyordu ve eğer kadın gerçekten sevgilisi ise daha fazla harap olmasını da istemiyordu.

“Hayatım endişeni anlıyorum ama gidip konuşmazsa ömür boyunca bunu düşünüp pişman olacak.” Kenan haklıydı Selin’de bunu biliyordu ama korkuları her şeyden daha üstündü. Kadın orada kendisine hakaret edip bağırıp çağırsa ne yapabilirdi ? Evlilik fotoğraflarını gösterse, hatta yüzüne atsa ? Kadın haklı sayılırdı tamam kendisinin bilgisi yoktu bu konuyla ilgili, Yusuf'un da yoktu belli ki ama aldatılan bir kadının acısını en iyi o anlayabilirdi şu anda. Selin bu kâbus düşünceleri başını sallayarak yok etmeye çalıştı ayağa kalkıp endişeyle oda içinde yürürken üstüne çöken bu karabasan gibi olayın gerçekliğini sorguluyordu ama tamamen gerçekti Can bile görmüştü. Büşra kısaca olayı Kenan'a anlatırken hala oflayarak odada dönen canı sıkkın kardeşine döndü.

“Selin endişeni anlıyorum, korktuğunu da biliyorum ama karar senin.” Dedi Büşra, Selin teşekkür etmek için ona sarılırken gerçekten ne yapacağı hakkında en ufak fikri yoktu. Büşra’nın telefonu çalınca Selin hafta sonu çalışmaya ayırdıkları halde günlerini heba etmelerini sağladığı için kendine kızdı Büşra odadan çıkarken Kenan’la kalmışlardı Kenan ona sarılırken Selin akan yaşlarını yeni fark ediyordu usul usul süzülen yaşlarına alışmıştı.

"Korkup kaçma burada hatalı olan ikinizde değilsiniz Mete, bırak o korksun!" Dedi Kenan.

“Teşekkür ederim Kenan.” Selin ona sarılırken yaptığı her şeye minnettardı. Kenan onu bırakıp yüzüne baktı kaşları çatılıydı.

“Teşekkür etme biz aileyiz! Yarın ne olursa olsun oraya git tamam mı?” Kenan koluna vururken Selin de omzuyla omzunu ittirdi.

“Tamam, tamam ben şimdi gideyim sonra konuşuruz.” Selin, Kenan’ı geçiştirmek için tamam demişti ama aklı çok karışıktı Kenan’a tekrar sarılıp vedalaştı. Eşyalarını alıp çıkarken Büşra hala telefondaydı Can ise sekreter ablasıyla oynarken yorgunluktan koltukta uyuya kalmıştı. Selin eğilip Can’ın başına öpücük kondurdu, Büşra’ya öpücük atıp dışarı çıkarken Büşra el kol yapsa da umursamamıştı. Hızlıca arabaya geçip eve geldiğinde Mehmet kapıda onu bekliyordu olayları bir posta da ona anlatacak takati yoktu Luna kendisini görür görmez heyecandan zıplamaya başlayınca ona sarılıp öptü, Luna ağlar gibi inleyince kalbinin ne kadar kırık ve üzgün olduğunu fark ettiğini biliyordu.

“Ne oldu?” Mehmet büyük bir heyecanla yerinde duramıyor gibi konuşurken Selin yorgun yorgun ona bakıyordu.

“Dediğim gibi işte!” Dedi Selin kısa kesmeye çalışsa da pek öyle olmayacağı belliydi.

“Bir şey anlatmadın ki!” Mehmet kocaman açılmış gözlerle ona bakarken Selin kısa bir özet geçti tekrar ağlamamak için en kısa olanını anlatmıştı. “Ben hiçbir şey anlamadım o kadın kim? Kız kim? Mete komutan niye seni konuşturmadı?” parmaklarıyla sorusunu sayarken Selin sabır çekti bugün herkes cevabını bilmediği sorular soruyordu.

“Bil-mi-yor-um!” Selin bastıra bastıra heceleyince Mehmet düşünüyor gibi kafasını kaşıdı. “Beni istemediği için konuşturmamış olması normal zaten bende izin vermedim.” Dedi Selin kısa bir fikir alışverişinde bulunarak.

“Çok garip Mete komutanın kızı yok ki!” Mehmet kendi kendine konuşuyor gibiydi. Selin Luna’yı alıp merdivenlerden çıkarken onu dinlemek istemediğine karar verdi. “Yusuf’a anlatabilir miyim?” Diye bağırdı arkasından ama kadın duymamış gibi devam etmişti. Luna’yla eve geçip kendisini koltuğa attı. Çok yorgun, bitkin ve kötü hissediyordu. Luna kafasını göğsüne yaslarken kadın dünden kalan orta masanın üstündeki şarabını açıp kafasına dikti. Bu geceyi atlatabilmenin en iyi yolu buydu.

O buradaydı hala şok içinde yaşadıklarını gözden geçirdi. Kısacık ona baktığı anı düşündü; yüzü allak bullaktı, görmeyi beklemediği için öyle olması normal diye düşündü, kasılmış vücudu ona doğru eğimli şekilde duruyordu, çenesi kaskatı olmuş bütün kaslarını oynattığını görmüştü bir şeye sinirlenmiş miydi yoksa bir şey için kendisini tutuyor muydu? Aklı karışınca şaraptan bir yudum daha aldı, sinirli olması saçma olurdu kendisi onun yaşadığı yere gelmişti tesadüfen karşılaşılmıştı ayrıca burada sinirli olması gereken kişi benim diye geçirdi içinden Selin. Kadın derin bir nefes aldı göz bebeklerinin büyümüş olması kadından bir saniye olsun gözlerini ayırmaması hiçbir şey anlamıyordu! Sevgilisine bir şey söyleyeceğini sanıp korkmuş olması düşüncesini değerlendirirken kadının telaşla yanına gelmesini ve ona anlatacaklarının ne olduğunu merak ediyordu.

Kadın konuşmak istemiyordu, anlatmak istiyordu! Sanki bir buluş yakalamış gibi Selin sıçrayınca Luna da sıçramıştı. Selin onu severek sakinleştirdi. Benimle ilgili ne biliyor da ne anlatacak! Selin düşüncelerinden başı ağrıyordu başını ovalayıp sızana kadar içmeye devam etti. Sızdıktan sonra da rüyasında onu kovalayanlar kaçanlar bir türlü rahat vermemişti uyandığında saat çoktan 10 olmuştu hafta sonu olduğu için pek mutlu değildi zamanını nasıl geçireceğini bilmiyordu, zaman gelse de gidip gitmeyeceği konusunda da bir türlü karar vermemişti, Luna tasmasını kucağına koymuş asker gibi bekliyordu Selin başı hala deli gibi ağrıdığı için şakaklarını ovaladı. Luna için bir gayret kalkıp ağzına ilaç attı bugünü atlatabilmesi için eve daha fazla ağrı kesici ve şarap depolaması gerektiğini hatırlatıcı telefonuna bir not yazıp dışarı çıktı…

Loading...
0%