Yeni Üyelik
47.
Bölüm

Bölüm 24

@gamzhhh

Kadın kahvesini yudumlarken heyecandan masanın altından ayağını sallayıp duruyordu. Etrafa tekrar göz gezdirirken Selin’in gelip gelmeyeceğini merak etti, elindeki saatine baktığında saat çoktan beş olmuş on dakika geçmişti bile kadın dudaklarını ısırırken Mete’ye son dakika çıkan bu toplantıda çok geç kalmayacağına dair söz verdiği için lanet etti, bekleyebileceği kadar bekleyecekti onun gelmesi çok önemliydi Mete’nin mahvettiği şeyi toparlaması için tek şansı buydu. Kadın tekrar saatine baktı bir iki dakika daha geçmişti ensesini ovuşturdu.

 

“Canan Hanım?” Dedi Selin kadın kafasını kaldırıp heyecanla ayağa fırlayıp gülümserken Selin şaşkınlıkla ona bakıyordu, kafasının çok karışık olduğunu biliyordu.

 

“Geldiğiniz için çok teşekkür ederim lütfen otursanıza.” Dedi kadın, elini uzatıp işaret edince Selin biraz tereddüt ederek bakıp oturmuştu kadın ağzında atan kalbini susturamıyordu olanları bir çırpıda anlatmak istiyordu ama olay karışık ve uzundu. “Ne içersiniz?” kadın garsonu eliyle çağırırken Selin bir an önce gitmek istiyor gibi yarım oturmuştu.

 

“Türk kahvesi alırım teşekkür ederim.” Selin garson kıza doğru söyleyip yarım gülümsemişti.

 

“Sade içiyor kahvesini” Diye tamamlamıştı Canan, garson kız hemen notunu alıp tekrar bakınca kadın benim içeceğim var manasında içeceğini gösterip gülümsedi kızda yanlarından uzaklaştı. Kadın Selin’e döndüğünde Selin tek kaşını kaldırmış şaşkınlıkla bakıyordu. Canan gülümsemesine engel olamamıştı. “Sizi sandığınızdan çok daha iyi tanıyorum.” Dedi Canan Selin’e, Selin aklı daha çok karışmış şekilde kadına baktı.

 

“Nasıl tanıyorsunuz?” Selin hayretler içinde bakarken konuşmanın buraya gideceğini hiç tahmin edememişti.

 

“Mete’den tabi ki! Sürekli sizi anlatıyor konuşma tarzınızı, herkesi nasıl etkiniz altına aldığınızı, kahvenizi nasıl içtiğinize kadar her şeyi defalarca dinledim.” Kadın gülerken Selin hiç mutlu değildi kaşlarını çatmış ona bakıyordu.

 

“Siz benimle dalga mı geçiyorsunuz? Sevgiliniz ilişkinizde beni mi anlatıyor?” Selin biraz sert çıkışmıştı kalkıp gitmek için çantasını alırken kadın elini tutunca şaşkınlıkla irkilip kadına baktı.

 

“Baştan anlatacağım özür dilerim. Nereden başlayacağımı bilemedim konuya öylece girdim.” Kadın üzüntüyle bakınca Selin derin bir nefes alıp eşyalarını bırakıp oturmaya devam etti.

 

“Bakın ne anlatacaksanız, anlatın çünkü benim tahammül seviyem gerçekten çok düştü.” Selin olabildiğince naif söylemeye çalışmıştı kadına kızmıyordu ama duyacaklarından korkuyordu.

 

“Mete benim sevgilim değil kardeşim! Önce buradan başlayalım konuya, babalarımız aynı anneler farklı, annem vefat edince Mete’nin annesiyle evlenmiş babam, beni o büyüttü ikinci annem gibidir. Babam yeni bir kadın bulunca bizi terk etmesine rağmen Mete’nin annesi bana bakmaya devam etti.” Dedi kadın, Selin gözleri büyümüş nefes alamıyor gibi kadına bakarken alt çenesi titriyordu. Selin hayır manasında kafasını salladı bunlar çok saçmaydı, kadın ona gülümsemeye çalıştı.

 

“Hayır! Hayır, gerçekten buna inanacağımı sanmıyorsunuz değil mi?” Selin titreyen elleriyle kadına elini olamaz der gibi sallıyordu.

 

“Mete o gün çok kötüydü senin ayrılmayı istemeyeceğini bildiği için tek istediği benden ‘Aşkım’ dememdi. İlk başta kabul etmedim ama başka birine yaptıracağını söyledi, tek isteği seni korumaktı yemin ederim. Luna’yı da bilerek sana bıraktı onu da kaybetmeni istemediği için yaptı.” Kadın anlatırken Selin hala başını hayır manasında sallıyordu ağladığının farkında bile değildi öfkeden kasılmış yüzü titreyen ellerini Canan dayanamayıp tutunca Selin nefesini tuttuğunu fark edip nefes almıştı.

 

“Böyle olmadı, beni istemiyordu.” Selin ağlarken çatallaşan sesine hakim olamayarak konuşmuştu artık Canan’da ağlıyordu, Selin’i kaçacak gibi elinden tutmaya devam ederken bir eliyle çantasından bir şeyler çıkarttı telefonu ve birkaç fotoğrafı Selin’e verdi. Selin eline aldığı fotoğraflarda kadın biriyle evleniyordu yanında Mete ve yaşlı bir kadın daha objektife gülümsüyorlardı. Kadın telefonunu ve kimliğini verdi.

 

“Bu fotoğraftakiler kocam, kardeşim ve üvey annem yani Mete’nin annesi." Dedi kadın tek tek parmağıyla gösterirken, Selin kaşları çatılmış sadece bakıyordu kadın kimliğini eline tutuşturup devam etti. " Evli olduğum için iki soyadım var, biri Mete’nin soyadıyla aynı, kimliğime bak.” Kadın kendini kanıtlamak için açıklarken Selin yüzünü ellerinin arasına alıp ağlamaya başlamıştı garson kız kahvesini getirdiğinde ufak bir şokla Canan’a baktı, kahveyi masaya bırakıp hızla uzaklaşırken. Selin artık hıçkıra hıçkıra ağlıyordu.

 

“Neden bana bunları anlatıyorsun?” Dedi Selin hıçkırıkları arasından. Canan kendisine bakan kadının göz yaşını peçeteyle silip gülümsedi yeni bir peçete alıp eline bıraktı.

 

“Çünkü benim salak küçük kardeşim sana olan aşından öldüğü halde, acısından kıvrandığı halde seni arayıp düzenini bozmamak için direniyor! Geldiğinden beri seni korumak için takip ediyor ama karşına çıkamıyor! Üstelik seni her gördüğü sefer dağılıyor. Son karşılaşmanızdan sonra tam dağıldı hiç toparlanamayacak biliyorum çünkü sizin yaşadığınız şey insanın başına bir kere gelen türden. Senin artık onu unuttuğuna kendini inandırdı bu onu daha çok üzüyor.” Canan bu iki aptal aşığın bir aracı olmadan bir şey başaramayacağını biliyordu, bu yüzden o gün Selin'in tesadüfen karşılarına çıkması büyük bir şanstı !

 

“Beni istemeyen o! Bir sürü sevgilim var diyende o! Sevgilisi sandığım kişiyle karşıma çıkıp sonra kendi kendine fikir yürüten de o!” Selin sinirle yükselen sesinden ona bakan insanları görünce sustu.

 

“Seni korumak istediği için bunu yaptı, mesleği hiç kolay değil seni bu kaostan ve ölümlerden uzak tutmak istedi. Kardeşinden sonra iyi olmadığını ve bunu kaldıramayacağını düşünüyordu.” Canan son cümleyi yarasını kanatmak istemiyor gibi temkinli söylemişti. Selin ona bakıp sicim gibi akan yaşlarını sildi.

 

“Ona söyledim! Tam tersi uzakta haber almadan, sesini duymadan daha çok zorlanacağımı dedim! Ona rağmen beni kendinden uzaklaştırmak için plan yapmış. Her gün burada ona bir şey oldu mu iyi mi diye ölüp ölüp dirilirken o kaldıramayacağımdan korkup beni kırıp döküp yollamış. Üzgünüm ama buna sempati besleyip kollarına koşmayacağım! Ona sorun bakalım acaba şu an bu şekilde yaşamayı kaldırabiliyor mu? Özlerken nefret edildiğini düşünerek yaşamak kolay mı? En çok güvendiği kişinin ihanetini öğrenmek her şeyi yok saymasına yeterli mi?” Selin içinden taşan acısını bu kadar net bir şekilde ilk kez ifade ediyordu ama ifade ettikçe canı daha çok yanıyordu. Sevdiği adamın onu hala sevdiğini bilmek bile içini soğutamıyordu.

 

“Kolay değil biliyorum, inan bana senin kadar bende ona kızdım her seferinde anlatmaya çalıştım ama sürekli ölürse acının daha az olacağını söyleyip durdu.” Kadın anlatırken Selin acı acı gülüp başını hayır şeklinde salladı.

 

“Aklım almıyor nasıl bunu düşünebilir nasıl bir anda sevgimin biteceğini ve öldüğünde normal hayatıma rahatlıkla devam edeceğimi düşünebiliyor bilmiyorum!” Selin’in sözlerine karşılık artık Canan da tuttuğu yaşlarını bırakmıştı iki kadın karşılıklı ağlıyorlardı.

 

“O kadar aşık ki bu durum onu salaklaştırıyor, ben onu ilk kez böyle görüyorum, senin için buraya tayin istedi ama seni görünce eli ayağına dolaştı.” Dedi Canan Selin hayretle ona bakarken biraz olsun yumuşamış gözüküyordu. “ Tayin durumu kesinleşmeden anlatmamı istemeyeceğini bildiğim için bütün bunları gizlice gelip anlattım ama onu ve seni bir hiç uğruna bu kadar kötü görmek çok zor bir şeyler yapmam gerekiyordu.” Diye devam etti Canan.

 

“Anlattığın için teşekkür ederim bu benim için çok önemliydi.” Selin minnettar bir şekilde kadına bakarken kadın ona gülümsedi saatine baktığında çoktan bir saatten fazla geçtiğini görünce şaşırmıştı. Selin çantasından kalem kağıt çıkardı üstüne numarasını yazıp kadına uzattı. “Bir şey olursa, herhangi bir şey ne olduğu fark etmez istediğin zaman beni arayabilirsin.” Dedi Selin, kadın kağıdı hemen alıp numarayı tuşlayıp çaldırdı.

 

“Sende ne zaman istersen arayabilirsin çok sevinirim.” Canan içindekileri söyleyince biraz rahatlamış bu yanlış anlaşılmayı düzelttiği için sevinmişti. Selin de hala ne kadar kızgın olursa olsun rahatlamış üstünden tonlarca yük kalkmış gibi gözüküyordu.

 

"Mete sen yokken çok zorlandı!" Dedi Canan, Selin'in kızgın olduğunu biliyordu ama Mete’nin kendisi gittikten sonra yaşadıklarını anlatmak istiyordu. "Karargâha kök söktürüyordu, benimle bile bir süre konuşmadı. Yusuf olmasa çok zorlanırdı." Canan tane tane konuşuyordu çok iyi anlamasını ister gibiydi, Selin de soluksuz dinliyordu en çok merak ettiği şey buydu! Yusuf'un içerideki hain olduğunu tabi ki çoktan tahmin etmişti Selin. Mete'nin kendisi için buraya gelmiş olması bile onu mutlu ediyordu ama içinde ona atamadığı öfke hala sabitti. Kadın’ın telefonu çalınca Canan gülümseyerek Selin’e baktı Selin Mete’nin aradığını anlamıştı.

 

“Mete çok mu geciktim?” Diye sordu Canan karşıdan gelen cevabı dinleyip dururken Selin sevdiği adamın bir telefon uzağında olduğunu bilmek bile heyecandan tir tir titretiyordu.

 

“Tamam hemen geliyorum.” Canan endişeli bir şekilde telefonu kapattığında Selin merakla kadına baktı. “Kızım dün gece biraz ateşlenmişti, eşim işte diye Mete’ye emanet ettim ateşi tekrar yükselince ne yapacağını bilememiş.” Diye açıkladı kadın.

 

“Nasıl geldiniz aracınız var mı?” Selin kadının kendisi için kızını bırakıp gelmeyi göze aldığı için minnettardı.

 

“Taksiyle geldim şimdi bir taksiye atlar giderim.” Dedi Canan. Selin onunla beraber toparlanıp ayağa kalktı.

 

“Olmaz öyle şey, bizim için kızınızı bıraktınız ben sizi gideceğiniz yere bırakırım.” Toparlanıp kalkan kadın minnettar şekilde gülümserken Selin de gülümseyerek koluna dokundu hızlıca mekândan ayrılıp arabaya geçtiler.

 

“Saldırıya uğramışsınız?” Kadın bu konuyu açıp açmamak arasında tereddüt ederken arabada sessiz geçen bir iki dakikanın yarattığı baskıyla sormuştu. Selin arabayı kullanırken kadına bakmaktan kaçınmıştı.

 

“Evet, öyle talihsiz bir olay yaşadım.” Selin konuya çok girmek istemiyordu. Gidecekleri yer trafikle 15-20 dakikalık bir yerdi ve bütün yol bunu konuşmak istemiyordu.

 

“Çok geçmiş olsun.” Dedi Canan. Selin bakıp başını teşekkür ederim der gibi eğince Canan devam etti. “Sanırım Mete’nin dayanamayıp buraya gelmesinin en temel sebebi size bir şey olma ihtimalini düşünmek zorunda kalmasıydı. Hep kendisine bir şey olursa diye düşünüp hareket ediyordu ama size bir şey olması halinde soluğu yanınızda aldı.” Canan açıklamasını bitirince Mehmet’e kızdığı gün aklına gelmişti belki de onun sayesinde Mete’yi tekrar görebiliyor hatta bunları öğrenebiliyordu.

 

“Bu ne yaman çelişki değil mi? Konu kendisine bir şey olmak olunca etrafından beni uzaklaştırırken olay dönüp dolaşıp kendi kaybına gelince nasıl istediğini yapıp buralara kadar geliyor.” Selin adama olan öfkesini hala bastıramıyordu ama imkânı olsa ilk başta ona iyice sokulup kucağında kokusunu çekip, benliğini hissedene kadar kendisini göğsüne bastırıp daha sonra bir güzel döver bağırır çağırırdı.

 

“Babam başka aile kurmak için kaçıp gidince Göknur annem çok dağıldı, Mete’ye de çok fazla sorumluluk yükledi. Evin babası oldu, abisi oldu, reisi oldu... bir tek küçük çocuğu olamadı. Onun böyle yapması babamın terk etmesinden kalan bir korku, terk edilmenin ne olduğunu bilen biri başka birini terk edemez. Mete seni terk etmedi, ölümüyle terk edeceğini düşündüğü için yaşayacaklarından korktu. Hele bir de evlenip çocuk yaparsanız diye aklı çıkıyordur, babasız büyüyen bir çocuk olarak kendi çocuğuna, karısına sevdiğine bu acıyı yaşatmanın nasıl ızdırap vereceğini düşünsene.” Canan kadına bakarken Selin sessiz bir şekilde dudaklarını sarkıtmış onu dinliyordu Canan’a hak verse de 3 aylık şu süreçte ne kadar acı çektiğini düşündükçe kızgınlığı bir türlü geçmiyordu.

 

“Bana hiçbir zaman ailesinden bahsetmedi. Sizden, babasından hatta annesinden bile konuşmadı ona bu yüzden de çok kızgınım” Dedi Selin. Canan anladığını belli eder şekilde başını salladı.

 

“O seni ilk gördüğü andan beri Göknur anneme de bana da senden bahsediyor ama! Hatta sana ilk âşık olduğunu anladığı zaman o kadar çok korkmuştu ki çok dalga geçmiştim onunla.” Canan o anı tekrar hatırlayıp gülerken Selin gidecekleri yere gelmiş binanın önünde durmuştu.

 

“Zaten benimle ilgili olan her şeyden sadece korktu.” Selin pes etmiş şekilde başını geriye yaslanıp kadına baktı kadın onu şefkatli bir anne gibi süzüyordu.

 

“Hayatını herkese kapatmış katı bir adam ilk kez tanımlayamadığı şeyler yaşayıp yumuşarken korku duyması çok normal.” Selin, Canan’ın dediklerini başını sallayarak onayladı. Canan ona gülümseyip arabadan inerken tekrar döndü. “Ona kızgın olmana katılıyorum, bende olsam çok sinirli olurdum ama acısını onun gözlerinin içine baka baka çıkar! Birbirinizi daha fazla yokluğunuzla sınamanız kalp ağrısından başka bir işe yaramıyor. Bıraktığın için teşekkür ederim.” Canan kapıyı kapatırken Selin pencereyi açtı apartmana doğru yürüyen kadının arkasından bağırdı.

 

“Her şeyi anlattığın için ben teşekkür ederim.” Dedi Selin, Canan ona dönüp gülümserken el salladı Selin de selam verir gibi elini kaldırıp arabayı çalıştırıp yola devam etti. Kadın eve girdiğinde kızı ve Mete koltukta oturmuş çizgi film izliyorlardı, Lara Mete’ye yaslanmış ve iyi gözüküyordu. Canan kızının iyi olduğunu görünce biraz rahatlamıştı. Mete kendisini görünce ayaklanıp yanına geldi Canan biraz önce Selin’in yanında olduğunu bilse nasıl eli ayağına dolanacağını bildiği kardeşine baktı dünden beri üstünde ölü toprağı var gibi cansız gözüküyordu. Onu karısı, Lara’yı da kızı sandığını düşündüğü için deli gibi acı çektiğinin farkındaydı ama böyle bir yalana başvurup kadının canını yakarken şu an yanlış anlaşılmaktan korkup acı çekmesini yerinde buluyordu bu yüzden kadının gerçeği bildiğini söylemeyerek acısıyla onu baş başa bırakmıştı.

 

“Ateş düşürücüsünü verdim şimdi daha iyi.” Dedi Mete.

 

“Teşekkür ederim bu toplantıya gitmem gerekiyordu çok acildi.” Canan Lara'nın alnından ateşini kontrol etmiş ve öpmüştü dediği gibi ateşi düşmüştü. Canan ayaklanıp kardeşinin yanağından öpüp mutfağa yöneldi peşinden Mete mutfağa geçmişti, kıvranıyor gibi halini izlemek ona zevk vermese de Selin’i ne kadar üzdüğünü görünce biraz iyi hissettiriyordu. Hızlıca ikisine yiyecek bir şeyler hazırlamak için ellerini yıkarken Mete tezgaha yaslanınca Mete'nin hırpalanmış eli kanıyordu.

 

Geleli bir hafta kadar olmuş ya da olmamıştı ikinci günü eve geldiğinde öfkeden yüzü kıpkırmızı olmuştu ve elinin ön yüzünde birini dövmesinden kaynaklı olduğunu düşündüğü eklemlerindeki deri kalkmış elinde yaraları oluşmuştu. Canan, Selin'e musallat olan adamı bir güzel dövdüğünü tek bakışta anlamıştı zaten bunu anlaması için kafa yormasına da gerek yoktu.

 

"Yine kabuklarını yolup kanatmışsın!" Dedi Canan mutfakta eczane dolabından pamuk ve tentürdiyot alıp yanına koydu. Suçlu bir çocuk gibi Mete usulca onu izlerken omuz silkti.

 

"Önemli değil." Dedi Mete, Canan umursamayarak eline pamuğu bastırınca acıyla çekti.

 

"Stres yaptığın için yaranın kabuğunu yolacağına, stres yaptığın konuyu git konuş!" Canan eline tekrar pamuğu bastırıyordu, acısını görünce kıyamayarak pamuğu çekti Mete yeri izlemeye devam ediyordu, adam derin bir nefes alıp dolan gözlerini ovaladı.

 

“Mehmet’i aradım, eski askerimi beni yanına davet etti o da İzmir’de.” Mete endişeli bir şekilde bakarken Canan anlam veremeyerek ona baktı, işi bitmiş eczane dolabına tekrar eşyaları koymuş elini yıkıyordu.

 

“Selin’in kardeşinin yanında çalışan askerin mi?” Diye sordu tezgâha yaslanıp kollarını kavuşturdu.

 

“Aynı zamanda Selinle aynı binada oturan askerim.” Mete daha açıklayıcı söylemişti Canan şaşkınlığını gizlemeyerek kaşlarını havaya kaldırmıştı.

 

“Yani oraya gidip onunla güzel güzel konuşmaya karar verdin öyleyse?” Canan dün ve bugün yaşadığı telaşın boşa olduğuna hem sevinmiş hem şaşırmıştı.

 

“Hayır, sadece Mehmet’le konuşup ona ulaşmasını sağlayabilirim ya da bilmiyorum onu tekrar görebilirim belki karşılaşabilirim... Bilmiyorum saçmalıyorum galiba.” Mete ellerini ceplerine atıp küçük çocuk gibi omuz silkti, Canan Selin’le gidip açık açık konuşmasının boşuna olmadığını tekrar anlamıştı, en mantıklı kararı verdiği için kendisini kutlamıştı! Canan arkasını dönüp yemek yapmaya başlarken, Mete mutsuzlukla Canan’ın düşüncelerini bekliyordu.

 

“Git oraya, bir şekilde onu gör bence ne kadar sık karşılaşırsanız o kadar iyi.” Dedi Canan karşılaştıktan sonra bir şekilde dayanamayacaklarını biliyordu. Mete büyük bir heyecanla evet der gibi başını sallarken Selin’i düşündü, günlerdir onun bu kadar yakınında olup uzak kalmaya çalışmak çok yorucuydu sadece onu görünce bile kalbi yerinden sökülüyor gibi oluyordu, onunla tekrar konuşma düşüncesi aklını kaçıracak kadar mutlu ediyordu kendisini. Ondan ayrı geçirdiği cehennem gibi 3 ay sonrasında vaha bulmuş gibi ona sarılamadan durduğu o anı düşündü. Mete yanlış yaptığını artık çok daha net biliyordu ama geriye nasıl döneceğini... işte onu gerçekten bilmiyordu.

Loading...
0%