Yeni Üyelik
48.
Bölüm

Bölüm 25

@gamzhhh

Selin yediği akşam yemeğinin tabaklarını makineye dizerken Luna ağzında tasmasıyla makinenin başında onu bekliyordu, aylar sonra ilk defa gerçekten acıktığını hisseden kadın ilk kez okuldan gelir gelmez Luna’yı gezdirmek yerine yemek yemeğe oturmuştu. Luna eve girdiğinden beri rutinine bağlı olarak ağzında tasmasıyla kadın nereye gitse orada beklerken bu durum Selin’i çok güldürüyordu. İşi bittikten sonra makineyi kapatıp Luna’yı sevdi.

“Bugün seni beklettiğim için üzgünüm.” Dedi Selin, tasmasını takıp ayakkabısını giymek için kapıya gidince Luna ortalıklardan kaybolmuştu, Selin birkaç kere seslendikten sonra Luna ağzında dinozoruyla kapıya tıpış tıpış gelmişti.

“Hayır oyuncaklarınla yürüyemeyiz.” Selin Luna'nın ağzından dinazoru almaya çalışsa da Luna ısrarla hırlayarak dinozorunu geri alıyordu. “Böyle nasıl çiş yapacaksın?” Diye sordu Selin, Luna kapıda durmuş kadını dikkate almıyor sevimli surat ifadesiyle ısrarında devam ediyordu. Selin o kadar yorgundu ki oflayarak pes etti, Luna bugün üç kişilik yürüyüş olmasına karar vermişti ve Luna'ya göre belli ki dinozorunun canı epey sıkılıyordu. Selin Luna’nın bu hallerine gülerken evden çıkmıştı bile Luna asansörden korktuğu için hızlıca merdivenlere yönelmişlerdi Luna, her zaman yaptığı gibi Mehmet’i görmek için kapısının önünde biraz huzursuzluk çıkarsa da çok çişi olduğu için aşağı bir şekilde inmişti.

Selin apartmandan çıkarken endişeyle etrafa baktı Salih olayından sonra her zaman ekstra temkinli davranıyordu kimsenin olmadığını görünce çıkıp Luna’yla evinin yakınındaki küçük parka yürüdüler Selin dün Mete’nin ablasıyla konuştuktan sonra tek düşüncesi Mete’ydi gerçi konuşmadan önce de tek düşüncesi Mete’ydi ama şu an kafasında sürekli tekrar eden anlar, sözler vardı ve dinozor eşliğinde yürüyüşlerine devam ediyorlardı.

Luna yerden yere vurduğu dinozoruyla oynarken Selin banka oturup biraz kafa dinlemeye çalışıyordu Mete’nin onu sevmesi bir şeyi değiştirmiyordu çünkü Selin'e göre onunla olmak istemiyordu ve Selin’in canı hala çok yanıyordu. Tek iyi taraf başka kadınlarla aldatmamış ve ya onlar için terk etmemiş olmasıydı, ayrıca ablasının dediğine göre kendisini unutmamıştı bunu bilmek bile biraz olsun üstünden baskıyı almış gibiydi. Ona hala çok kızgındı ama özlemiş olmak artık eskisi kadarda kalbini kırmıyordu, adamın kendisi gibi özlem çekseydi dayanamayıp yanına geleceği düşüncesi öfkesini arttırıyordu çünkü hala giden gelen yoktu.

Selin koşa koşa gelip havlayarak bir şey anlatmaya çalışan köpeğe baktı tasmasını takarken Luna kadını diğer tarafa çekiştiriyordu istediği yöne doğru gittiğinde dinozoru başka köpeğin ağzındaydı, Luna annesine şikâyet eden küçük çocuklar gibi hem kadına hem oyuncağına bakıp ısrarla havlamaya devam ediyordu. Uzun boylu esmer karizmatik bir adam olaya gülerek köpeğinin ağzından oyuncağını zorla alıp Luna’ya uzattı Luna adama fazla yaklaşmaması için hırlarken Selin hızla adamın elinden oyuncağı aldı.

“Teşekkür ederiz, yeni oyuncak takıntımız dinozor.” Dedi Selin gülümserken adam anlıyor gibi güldü, yeni dişçiden çıkmış kadar düzgün, beyaz ve yapılı dişleri öne çıkıyordu.

“Tahmin edebiliyorum bizimki de öyle!” Adam tok bir ses tonuyla konuştu. Kendi cüssesine tezatlık oluşturan küçük köpeği arkadan Luna’ya hırlarken Selin tatlı tatlı gülümseyip uzaklaşmak için adım atmıştı. Luna ne kadar sevimli gözükse de asker köpeği olduğu için tehlike hissettiği zaman çok hırçın olabiliyordu. “Özür dilerim, genelde buraya getiriyorsunuz köpeğinizi galiba değil mi ? Sanırım sizi bir kaç defa bu bankta görmüştüm.” Adam soru sorup konuşmaya devam edince Selin tekrar adama döndü.

“Evet genelde burada yürüyoruz.” Adam Selin’e bir adım yaklaşınca Luna bu sefer üstüne hırlayarak yürümüştü, Selin Luna’yı çekip uyardı. “Üzgünüm yabancılarla arası çok iyi değil.” Dedi Selin, adam elini önemli değil manasında sallayıp akşamı aydınlatacak parlaklıkta bir gülümsemeyle karşılık vermişti.

“Prenseste öyle!” Adam heyecanla küçük köpeği kucağına aldı koluyla aynı boyutta olan köpek cesaretle hırlayıp havlamaya başlamıştı Selin adamın kolları arasında kaybolan köpeğe gülmemek için dudaklarını birbirine bastırdı.

“Evet cesaretli!” Dedi Selin biraz dalga geçer bir havayla, Adam köpeği yere bırakıp Luna’yı Sevmek için hamle yapınca Selin Luna’dan önce davranıp tasmasından çektimişti, Luna havayı ısırırken Kadın adama bir daha yapmaması için başını salladı. Luna çıldırmış gibi havlarken adam korkuyla geri bir kaç adım attı. “Asker köpeği, sivillere yeni alışıyor. Beni koruduğunu sanıyor, benim yanımda herkesi tehlike olarak algıladığı için bir daha yaklaşmamaya çalışın lütfen! Ciddiyim!” Diye uyardı Selin adamı, adam nezaketle gülümsese de Luna’nın prensesten daha fazla parça koparacağını anladığı için yerinden kıpırdamıyordu.

“Sormadan sevmek için yeltenmemeliydim.” Adam biraz endişeli halini atlatmaya çalışıyor gibiydi, Selin sorun yok manasında gülümsedi. “Sizi bu saatlerde ilk defa görüyorum.” Diye devam edince Selin biraz sıkılgan bir tavırla baktı ama nezaketsizlik yapmak istemediği için düzgün davranmaya çalışıyordu.

“Genelde akşam yemeğinden önce çıkartmaya çalışıyorum bugün istisna yaşandı.” Dedi Selin, Luna adama ciddi gıcık olmuştu ısrarla havlamaya devam ediyordu, Selin susması için dinozorunu ağzına tutuşturunca Luna sinirini ondan çıkarır gibi başını ısırmış koparmak için sallıyordu.

“Bu arada ben Serkan artık köpeklerimiz arkadaş olduğuna göre bizde arkadaş olabiliriz.” Dedi adam elini uzatmak için tereddüt edip Luna’nın hırıltısını duyunca hiç tenezzül etmeden elini cebine soktu.

“Bende Selin tabi ki çok memnun olurum ama benim şimdi gitmem gerekiyor ama tanıştığıma sevindim.” Selin çok samimiyetsiz bir gülümsemeyle adama bakarken adam onu başıyla selamlayıp sonsuz ışık hüzmesini barındıran dişlerini tümüyle göstererek gülmüştü. Selin arkasını dönüp yürürken dişlerinin beyazlığından gözlerini kıpıştırıp ovaladı, Luna koruma işini çok iyi becermiş gibi kendiyle gurur duyan bir kuyruk sallamayla dinozorunun kafasını hala ağzında yürüyordu.

Selin parktan çıkıp evinin önüne gitmeden kimse takip ediyor mu, etrafta biri var mı diye inceleyip kimsenin olmadığından emin olunca sokağa girmişti, hızlı adımlarla sokağı geçip binaya girerken hızlıca kapıyı kapatıp derin bir nefes aldı bu travmanın çözülmesi için üzerine gitmeye çalışsa da bazen pek işe yaramıyordu. Titreyen ellerini ovuşturup, hızlı atan kalbini sakinleştirip merdivenlere yöneldi.

Luna'yla merdivenlerden yukarı aheste aheste evlerine doğru çıkmaya başladıklarında yine Mehmet'in kapısına yaklaşınca Luna bir anlığına kafası karışmış şekilde durup kulaklarını sağa sola oynattı, Selin Mehmet’in evinin oraya geldiği için öyle yaptığını düşünse de Luna heyecanlıydı ve tuhaf bir şekilde hızla dinozorunu yere fırlatıp Mehmet’in kapısına kadar koklayarak ilerledi sürekli etrafı kokluyor şaşkın şaşkın olayı anlamaya çalışıyordu, Selin dinozorunu yerden almaya çalışırken Luna onu çekiştirerek kapının önüne kadar sürüklemişti, Selin oyuncağı eline zar zor aldığında Luna ne olduğunu anlamış şekilde ona şokla bakmış ve bir anda havlamaya başlamıştı. Selin anlam veremeyerek baktı.

“Hayır Luna bugün olmaz gitmemiz lazım!” Kadın köpeği yukarı çekmeye çalışırken Luna çıldırmış gibi havlayıp kapıyı tırmalamaya başlamıştı ilk defa bu kadar tepki veriyordu kadın şaşkınlıkla ne yaptığına anlam veremeyerek sadece tasmasını tutmaya çalışıyordu deli gibi havlayan Luna’nın ısrarıyla Mehmet kapıyı açtı.

“Luna sen çok akıllı bir köpeksin!” Dedi Mehmet Selin suratına tuhaf tuhaf bakarken Luna hala içeri girmeye çalışıyordu Selin onu durdurmak için çekerken ayakları patinaj yapıyordu.

“Tavuk falan mı yaptın neden böyle tepki veriyor?” Selin Luna’nın en büyük zaaflarından sadece biri olan tavuktan başka bir şey aklına gelmiyorken içeriden Mete çıkmıştı. Luna çılgın gibi Mete’nin üstüne atlayıp yalamaya çalışırken Mete onu tutmaya çalışıyordu. Selin şokla adama bakarken Luna’nın tasmasını tutmayı bıraktı, baştan beri Mete’nin kokusunu aldığı için böyle yapıyordu o buradayken görebilmek için çıldırmıştı ama Luna fark etmeseydi Mete’yi görmeden gidecekti.

“Bende seni özledim dostum sakin ol!” Mete onun enerjisine yetişemiyordu düşmemek için zor tutunuyordu. Selin içinden keşke tuvalete götürmeden görseydim heyecandan üstüne işeseydi diye geçirirken ikisini böyle görmeyi ne kadar özlediğini de biliyordu. Adamın yüzünü incelerken adam Luna’dan fırsat kaldıkça ara ara ona bakıyordu, kadın bakışlarını kaçırıp kaşlarını çatıp Mehmet’e baktı ona haber vermiş olsa kapısının önünden bile geçmezdi ya da geçebilirdi ama hiç değilse hazırlıklı olurdu. Selin düşünceleriyle boğuşurken otuz iki diş sırıtan Mehmet maç izliyor gibi bir ona bir Mete’ye bakıyordu.

“Çok güçlenmişsin Luna! Harika gözüküyorsun!” Mete Luna’ya iltifat ederken Selin şapşal gibi kapının ucunda onları izlediğini fark etti gözlerinin ucuna gelen yaş, içinden bir şey ona doğru çekilip kucağına sokulup dinlenmeyi istiyordu ama kendisini her iki duygusu için tutarken kalbinin üstündeki ağırlık nefes almasını zorlaştırıyordu. Bu hisleri aylardır yaşadığı için şu an güçlü gibi gözükebiliyordu ama o kadar yorgundu ki sanki yıllardır uyumuyordu, nefes alamıyordu, mutlu olamıyordu, acı çekmek rutini haline gelmişti! Tüm bu yaşadıklarını onun kucağında, başını boynuna gömmüş kokusunu çekerken birkaç saniyeliğine ara vermek istiyordu.

Bunu çok uzun zamandır istediğini fark etmişti Selin, ama kendisine uzun zamandır Mete'yi yasak etmişti resmen! Bu yüzden Selin Canan’ın konuşmasıyla biraz olsun kendine gelebilmişti, ama Canan'ın bir konuda gerçekten haklı olmasını o kadar istiyordu ki bunu düşündükçe kalbi kırılıyordu! Bu konu tabi ki Mete'nin onu hala seviyor olup olmadığıydı ama adam şu an karşısında olmasına rağmen hiç tepki vermemesine bakınca durumun pek öyle olmadığı kesindi.

Luna'yı bile daha çok özlediği belliydi! Uzun zaman geçmişti duygularının değişmiş olması normal dedi kendi kendine. ' O zaman ufacık bakışına bile muhtaç, bir dilenci gibi neden önünde durup bekliyorsun! Neden çıkıp gitmiyorsun ? Belki bir şey söyler diye düşünüyorsun!' Selin kendini azarlarken daha fazla orada kalamayacağını anlamıştı adamın umursamaz halini daha fazla kaldıramayacaktı.

“Mehmet sen Luna’yı işi bitince getirirsin.” Dedi Selin içinden çığlık çığlığa ağlarken, dışından sadece duruyordu. Merdivenin korkuluklarına tutunup yukarı çıkmak için adım atınca Mete ayaklanıp bir adım attı Luna havlayarak Selin'in yanına gelip adama geri gidiyordu ikisi arasında mekik dokurken Selin Luna’yı başından sevdi, gülümsemeye çalışsa da artık dayanacak gücü yoktu. Luna’nın dinozorunu istediğini düşünüp ağzına dinozorunu tutuşturdu. Luna da şaşkınlıkla bakıp kadının gidişini izlerken, Mete’ye baktı. İkisinden birlikte olmalarını bekliyor gibiydi Luna ve ayrı olmaları hayal kırıklığı yaratmış gibi inlemişti.

Mete omuzları çöktü, kadının gitmesini istemiyordu ama ne söyleyeceğini, ona sarılıp ağlamadan nasıl duracağını bilemediği için sadece duruyordu ve bu tepkisizliği kendisini bile sinirlenmişti, bir şeyler yapmak istiyordu gitmemesi için konuşmak istiyordu ama cesareti yoktu.

“Komutanım!” Dedi Mehmet ikisi aynı anda ona bakınca Mehmet bunu Mete’nin yanında kullanmasının pek mantıklı olmadığını fark edip şapşalca gülümsedi. “Şey, Selin hocam kahve içelim?” Mehmet hala şapşalca sırıtırken Selin ona bakan adama kısa bir an bakıp sonra bakışlarını Mehmet’e yöneltti.

“İşlerim var seninle biz daha sonra içeriz. Hem kimseyi rahatsız etmeyeyim sen Luna’yı getirirsin sana emanet.” Selin adama o kadar kızgındı ki neden kızgın olduğunu bile bilmiyordu artık, buradayken yanına gelip konuşmadığı için mi öfkeliydi yoksa hala onu kollarına sarıp her şey geçti buradayım demediği için mi üzgündü fark edemiyordu hepsi içinde kocaman yaralar açıyor gibi hissediyordu.

“Rahatsız etmezsin, konuşmak istiyordum seninle zaten.” Mete sonunda konuşacak gücü bulmuştu, Selin delici bakışlarını ona çevirdi Mete kadının ondan nefret ettiğini düşündükçe kahroluyordu bu uzaklığı yaratmak zorunda hissettiği için kendini affedemiyordu ama en az onun kadar kendisi de acı çekmişti.

“Konuşacak bir şeyin var mı gerçekten?” Selin sert bir şekilde konuşsa da onu bırakmasını istediğinden emin değildi sadece onun için savaşmasına ihtiyacı vardı ona tekrar güvenebilmek, kendisini terk etmesinin ve yalan söylemesinin acısını unutabilmek kolay olmayacaktı.

“Ne yapmayı planlıyorsun sonsuza kadar hiç birbirimizi tanımıyor gibi mi davranacağız?” Mete sözler ağzından çıktıktan milisaniye sonra pişman olmuştu bile, bunu yapan kendisi olduğu halde ukalaca davranıyordu ve ona kendisini affettirmesi gerektiğinin farkındaydı. Selin bu söze daha çok sinirlenmiş sert bir şekilde adama bakarken dişlerini sıkıyordu gidip tokatlamamak için merdiven korkuluklarını sıkıca kavradı.

“Sen bunu planlıyorsun sanıyordum!” Dedi Selin, adam sakin kalmaya çalışıyordu heyecandan saçmalamadan konuşmalıydı çünkü onunla savaşını hiçbir zaman kazanamayacağını çok iyi biliyordu.

“İyi misin diye merak ettim, o şerefsiz… sana saldırdığında yaralanmışsın.” Mete gerçekten endişeliydi yaralandığını öğrendiğinde tayin olup olmayacağını bilmeden çoktan izin almıştı bile! O an Mehmet olmasaydı ona bir şey olsaydı aklını kaybederdi geldiğinden beri okuldan çıkışını takip edip eve kadar onu izliyordu sağlıklı olduğunu görsede içindeki o sızı geçmiyordu.

“Neredeyse üç hafta olacak, şu an burada olduğuma göre!” Selin öfkesini sözleriyle çıkartmaya çalışırken onu gerçekleri anlatması için zorlamaya çalışıyordu. Mete gözlerini kapatıp ensesini ovaladı. Mehmet gülmesini gizlemeye çalışıyordu.

“Tabi veterinerde pansumanla eskisinden iyi oldu.” Mehmet içine konuşurken kahkaha atmamak için öksürdü. Selin tam ortada duran çocuğa gözlerini kısıp onu ispiyonlamasına kızarken Mete şok olmuş şekilde ikisine baktı.

“Veterinerde mi?” Mete duyduklarının doğru olup olmadığını sorgular gibi sormuştu.

“Luna veterinerde diye oraya gitmek için tutturdu.” Mehmet komutanın bakışlarından korkup dikelerek cevap verdi. Selin gözlerini devirdi.

“Luna’ya tekme atıp bayılttığı için gittim!” Selin Mehmet’e olayı düzgün anlatması için uyarıda bulunurken Yusuf’un bu detayları anlatmamasına sinirlenen Mete burnundan soluyor öfkeden tırnaklarını avucuna geçiriyordu.

“Sende hastaneye gitmesi için zorlamayıp yaralanmasına rağmen orada kalmasına izin mi verdin!” Mete, Mehmet’e kızarken ona dönmüştü öfkesini ondan çıkartmamak için kendisini tutuyordu.

“Boynunda ufak bir bıçak yarası vardı.” Mehmet yaranın boyutunu parmaklarıyla gösterirken göz ayarı yapmaya çalışıyordu. Selin de Mehmet’e ayak uydurmuş yaranın boyutunu tırnağının ucuyla gösteriyordu. Mete çocuğa bir adım atıp bir şey yapmamak için ellerini beline koydu derin bir nefes almaya çalışırken Selin’i bir daha yalnız bırakmamaya çoktan karar vermişti.

“Gerçekten!” Salaksın, sana güvenmemeliydim, hata bende, vesaire, vesaire... Mete tüm bu laflarını yutup onun iyi olmasına şükretti içinden, bu sefer Selin'e yaklaşıp boynuna belli belirsiz duran yarasını gözleriyle tarıyor ve acı çekiyor gibi bir ifadeyle bakıyordu.

“Her neyse, bir şey yok işte! Ben gidiyorum!” Selin ona yüz vermemekte kararlıydı tekrar arkasını döndü.

“Kom… şey Selin hocam!” Mehmet asıl bombayı sona saklamıştı Mete’den işaret alınca konuştu ama Selin’in gazabından korkuyordu.

“Yine ne var!” Selin bu konuşma tarzının altından bir şey çıkacağını biliyordu.

“Mete komutanım buraya tayin olmuş. Sabah onay gelmiş.” Dedi Mehmet Selin’e bakmadan konuşmaya çalışıyordu. Selin kaçak bakışlarla Mete’ye baktı adam gözlerini bir saniye bile ondan ayırmıyordu.

“Tebrik ederim ne yapabilirim?" Selin bu haberi dün ablasından aldığı için ona yeni bir haber değildi, Mete kadının hiç tepki vermemesine üzülmüştü.

“Karakol komutanlığı bize yakın.” Mehmet sıra sıra konuşurken Selin sinirlenmeye başlamıştı ağzındaki baklayı çıkartması için eliyle hadi şeklinde işaret yaptı. “Ev bulup yerleşene kadar bende kalacak!” Mehmet sonunda söylemenin verdiği rahatlamayla nefes verdi ama kadının gazabından korkuyordu. Mete sinsi bir sırıtmayla kadına bakarken Selin şok olmuş bir şekilde ikisine bakıyordu.

“Komutanlığında kalsın!” Dedi kadın, adamın işini bahane ederek sürekli kaçtığı ve bu yüzünden kendisini terk etmiş olmasına istinaden bunu söylemişti.

“Lojmanlarda yer yokmuş Mehmet teklif etti bende kabul ettim.” Mete’nin lojmandaki evi Mehmet bu teklifi sununca reddetmesi dışında dedikleri doğruydu. Kadına ulaşmasının zor olacağını biliyordu bir şekilde her an yakınında olarak güvenini ve sevgisini tekrar kazanmayı planlıyordu. “Senin için bir sorun olur mu?” Mete sakinlikle sordu, alacağı cevap hoşuna gitmese de burada olacaktı, yine de büyük bir tepki vermesinden korkuyordu. Sonuçta onunla sevgiliydi ve çok adice bir şekilde terk etmiş üstüne onu sevmediğini ihanet ettiğini söylemiş ve hiçbir şey yok gibi burnunun dibine taşınmıştı. Selin'in bakış açısıyla olayın kısa özeti böyleydi ama Mete hala açıkça yüzleşemeyecek kadar korkaklık ettiği bu kadından kendisini koparamamıştı, koparma çabası kötü bir yönteme dayalıydı şimdi en azından kadını korumak ve yakınında olabilmek için tüm bunları yapıyordu.

“Beni ilgilendirmiyor Mehmet’in evi karar onun, yürü Luna!” Selin Luna’ya komut verse de Luna’nın kafası karışmış dinozorunu yerden alıp Mete’ye vermeye çalışıyordu. “Luna!” Luna hala ona bakmayınca kadın Luna’nın onu özlediği için gelmemesini anlıyordu ama yine de içinde bir yerde ona karşı da kırılıyor gibi hissetmişti. “Mehmet Luna’yı getirirsin.” Dedi Selin merdivenlerden hızla çıkarken. Kapısına geldiğinde, kapıyı elleri titreyerek zar zor açtı.

Kapıyı kapatıp anahtarı masaya fırlatırken kendisini koltuğa bıraktı. Git gide daha da zorlaşıyordu her şey onun için, hiçbir şey olmamış gibi davranıyor olması onu daha çok öfkelendiriyordu! Madem o böyle davranarak oynayacaktı, üstüne üslük gözünün önünde her yerde karşısına çıkmayı planlıyordu, o zaman Selin’de lafını sakınmayı planlamıyordu.

Adamın bu pişkin tavırlarına karşılık umursamaz olmak için elinden geleni yapmak istiyordu Selin, koluyla gözlerini kapattı oflarken içi yanıyor gibiydi. Onsuz yapamıyordu ama bu tavırlarla onunla da yapamıyordu... kendisini hala önemsediğini haftalar önceki saldırıdan endişelenmiş gibi yaparak göstermeyi planlıyorsa bu bir şey ifade etmeyecekti. Selin ona karşı acımasız olması gerektiğini biliyordu yoksa burada üzülen yine kendisi olacaktı. Adamı istiyordu onu tüm benliğiyle istiyordu ama onunla olabilmesi için açık iletişimin ne olduğunu bilmeyen bu adama öğretmesi gerekiyorsa onu da yapacaktı...

Loading...
0%