Yeni Üyelik
5.
Bölüm

Bölüm 5

@gamzhhh

Selin kapısı çalınca bilgisayardan kafasını kaldırdı, kapıyı açmak için ayaklanmadan önce telefonundan saati kontrol etti. 19:30'u gösteren saatine şaşkınlıkla tekrar baktı bu saatte kimin geldiğini anlayamamıştı. Öğlen çocuklarla çardakta atıştırmalık bir şeyler yemişti ve başka birkaç askerle sohbet edip derslerini düzenlemek için daha odasına yeni geçmişti. Kapı bir kez daha sertçe çalınca belki sabah bir iki kere onu kontrol eder gibi avluda dönüp duran Mete komutan olduğunu düşündü, Luna kapıya doğru hırlayınca Selin ayağa kalktı Luna artık havlıyordu kadın onun neden huzursuzlandığını anlamayarak kapıyı açtı.

 

"Seninle konuşmam lazım." Luna'yı ararken onu sıkıştıran lakayt çocuk kapıda durmuş sanki gözlerinden alev çıkıyor şekilde bakıyordu. Selin anlam veremeyerek adama baktı Luna adamı görünce daha sert havladı açıkça tehdit edici şekilde dişlerini gösteriyordu. Luna ondan hoşlanmıyordu ama adamda ondan tedirgin oluyor ve sevmiyordu.

 

"Bir sorun mu var? Şu an çalışıyorum." Selin ihtiyatlı davranmaya çalışarak adamla konuştu onu tedirgin eden tavrı vardı avluyu gözüyle taradığında ortalıkta kimse olmadığını fark etti, bu lakayt adamın isminin Salih olduğunu geçmişinde sıkıntılı şeyler yaşadığını biliyordu kapıyı sıkıca kavrayan eli kasılmıştı Selin'in.

 

"Herkesle konuşabiliyorsun bence benimle de özel ilgilenmelisin." Adam hem kafası güzel gibi davranıyor hem de öfkeden kıpkırmızı gözüküyordu. Selin oturup güzelce anlatsa sözünü dinlemesi imkansızdı, bu tavrından dolayı kızıp azarlasa daha çok öfkelenip odaya çekebilirdi. Bunları düşününce Selin'in tüyleri diken diken olmuştu.

 

"Anlat dinliyorum." Dedi Selin, adamın ona güven vermeyen tavırlarından dolayı dışarı adım atıp kapısını arkasından kapatmıştı. Luna bir saniye olsun dibinden ayrılmıyordu adama gözlerini sabitlemiş koruma gibi hatta bir asker gibi hem hırlıyor hem de Selin'e bir şey yapmasına ihtimal vererek tetikte bekliyordu.

 

"İçerde konuşsaydık şu hayvanın olmadığı bir yerde." pis bir sırıtışla kadını iyice tedirgin ederken gözü dönmüş şekilde bakıyordu.

 

"Haddini aşma düzgünce konuşacaksan konuş konuşmayacaksan içeri gireceğim." Selin adamı daha fazla tetiklemek istemese de sinirlerine hakim olamıyordu, adamın düzgün düşünemediği çok belliydi. Luna adamın tavırlarından daha sert şekilde havlamaya başladı, Selin belki birileri duyar ve adamı uzaklaştırır diye düşünmek istiyordu.

 

"Geldiğinden beri sana deli oluyorum, çok güzelsin herkesle konuşman beni çıldırtıyor." Ses tonu o kadar rahatsız ediciydi ki adam sanki orgazm oluyor gibi hırıltılıydı, bir iki adım kadına yaklaşmaya çalıştı Luna adamın yaklaşmasına izin vermiyordu, Luna'dan çok ciddi korktuğu belliydi ama kafası pek yerinde de değildi. Selin ise ifadesiz kalmaya çalışarak adamın daha fazla çıldırmaması için uğraşıyordu, gözlerini açarak ve tükürüklerini saçarak konuşurken Selin onu izlemişti aşırı terliyordu saçları terden sırılsıklam olmuş boncuk, boncuk şakaklarından boynuna süzülüyordu gözüne gelen bir ter damlasından rahatsız olarak eliyle silince elinin titrediğini fark etti düşündüğü şeyden emin olmuştu.

 

"Bak söylediklerin için teşekkür ederim ama ben seni arkadaşım gibi görüyorum eminim seni sevecek bir çok kadın vardır dışarıda, fakat ben bu tür konuşmaları sevmiyorum şimdi gitsen ve bu konuyu burada kapatsan bence yine arkadaş olabiliriz. Hatta yarın sabah seninle elinin titremesi ve diğer sorunların hakkında konuşabiliriz." Selin resmi durmaya özen göstererek istemediğini açıkça belli etmeye çalışmıştı ama adamın tavrı hiç kabul edecek gibi değildi hatta bu adamı durdurmayacak gibiydi, öfkeden boynundaki damar iyice şişmiş kalp gibi atıyordu tekrar bir adım yaklaştı gözleri kanlanmış gibiydi bu Selin'i biraz daha tedirgin etti.

 

"Arkadaş olmak istemiyorum! Seni istiyorum ve ben istediğimi alırım." Adam Selin'in koluna yapışıp kendine doğru çekmeye çalışınca biraz sakinleşen Luna bu sefer çıldırmış gibi havlayıp bacağına yapıştı. Salih endişeyle ve acıyla çığlık atıp ayağını silkeleyip köpeği atmaya çalışsa da Luna pes etmiyordu Selin kendini adamdan kurtarmaya çalışırken adam daha sıkı tutup kendine çekmeye devam etti.

 

Mete kulağındaki kulaklığı havlama sesi duyduğunu sanarak çıkardığında gerçekten Luna çıldırmış gibi bağırdığını fark etmişti ayağa kalkana kadar Luna'nın sesi kesilse de endişeyle koşarak kapıya çıktı. Selin'in kolundan tutup kendine çekmeye çalışan Salih'i ve ayağına yapışıp hırlayan Luna'yı görünce kan beynine sıçradı adamın normal olmadığını ve Selin'e bakışını çok net biliyordu ama bu kadar ileri gitmeye cesaret edebileceğini tam olarak tahmin edememişti koşar adım yanlarına doğru yöneldi, Selin adamdan kendini kurtarmaya çalışıyordu Mete hızla adamın Selin'i tutan elini tutup büktü Salih acıyla yere çömeldiğinde Selin kendisini adamdan kurtarabilmenin rahatlığıyla geriye sendeledi, Luna ise bu sefer koluna yapışmıştı.

 

"Sana uzak dur dedim!" Mete boğuk ve öfkeli sesiyle adamı öldürecek gibi duruyordu. Selin, Mete için korkmuştu ama biraz önce deli gibi bakan adam artık köpek yavrusu gibi yalvaran gözlerle bakıyordu.

 

"Konuşuyordum sadece!" Adam acıdan çatallaşan sesiyle yere yığıldı sözleri Mete'nin sabrını sınar gibiydi yüzüne yumruğunu savururken adamı öldürmemek için kendine hakim olmaya çalışıyordu, kadın yere düşen adamın üstünde durup deli gibi yumruk atan Mete'yi izliyordu korkutan kasılmış kıpırdayamıyordu. Yerde kanlar içinde kalan adam hırıltılıyla kendini korumaya çalışıyordu.

 

"Konuşma iznini vermedim! İnsanları rahatsız etme uyarısını 3. kez yiyorsun. Gitme vaktin geldi." Mete öfkeden çınlayan kulaklarını ve adamı öldürme isteğini bastırarak yerde duran adamın kadını tuttuğu elinin bileğini daha sıkı kavrıyor acıdan kıvrandırıyordu, ayağı ve kolu Luna tarafından yaralanmıştı yüzü yumrukları etkisiyle kan revan içindeydi ama Mete'nin umurunda değildi. Yatakhaneden çıkıp koşarak yanlarına gelen Yusuf şaşkınlıkla baktı, Selin Luna'yı tutmuş havlayan köpeği adamı daha fazla ısırmaması için uzaklaştırmış sakinleştirmeye çalışıyordu.

 

"Bırak elimi, bırak!" Salih yerde yalvarırken Yusuf'un omzundan tutmasıyla Mete kendine gelip bıraktı. Adam yerde yaralarını tutup kıvranırken Mete öldürmeye yeminli gibi adama bakmaya devam ediyordu.

 

"Seni öldürmeden buradan defolup git." Mete gözlerinden çıkan ateşle adama küfür eder gibi söyledi, Salih dayak yemenin verdiği sersemlemeyle yerden yavaşça doğrulup seke seke yatakhaneye doğru giderken Mete, Yusuf'a adamın peşinden gitmesi için işaret etti Yusuf ikiletmeden adamın peşine gidince Mete sakinleşip nefesini kontrol etmeye çalışarak Selin'e döndü.

 

"İyi misin?" Mete çatılmış kaşlarıyla kadını inceliyordu yarası beresi var mı diye ona bakıyordu Luna'yı herhangi bir durum olduğunda sesini duyup gelmek için ona vermişti ama neredeyse duymayacaktı, adam tekrar öfkesi yükselirken hızla nefes alıyordu.

 

"İyiyim, delirmiş gibiydi. Dizginlemeye çalıştım ama daha çok çıldırdı." Selin Mete'ye baş belası olmak istemediği halde sürekli sorun çıkması yüzünden suçlu hissetmişti adamın onun için endişelenmesi yanına gelmesi kendisini güvende hissettirmişti. Adama hayran hayran bakarken kendine gelmeye çalışıyordu.

 

"Sorunlu biri, daha önce defalarca kavga çıkarttı. Daha erken Luna'nın havlamasını duyabilirdim özür dilerim." Mete kadını kollarından tuttu hala iyi olduğuna emin olmak istiyordu ve onu bırakmak istemiyordu hatta kadını kollarının arasına alıp sarıp sarmalamak istiyordu ya hiç duymasaydı düşüncesini kafasından atmaya çalışsa da başarılı değildi. Selin Mete'nin özür dilemesine şaşırdı, her zaman ona karşı umursamaz olan bu adam şu an endişeliydi ve gözlerindeki öfke onu güvende hissettiriyordu.

 

"Sonuçta geldin." Selin kısık bir sesle minnettar ve geleceğinden emin olduğunu bilir şekilde söylemişti. Mete bu kadar rahat olmasını anlayamaz şekilde bakıp tekrar yükselen öfkesini dindirmeye çalıştı.

 

"Evine gitmelisin, burası her türlü tehlikeye açık, güvenli bir yerde olmalısın." Mete ilk kez rica eder gibi söylemişti gerçekten rica ediyordu çünkü şu an tek istediği onun güvende olduğunu bilmek olabilirdi.

 

"Burada güvendeyim zaten, Luna var sen varsın. Yusuf, Berk ve Mehmet. Size güveniyorum, aradan çıkan bir kişi bunu değiştirmeyecek." Selin gerçekten ona nedensizce ilk günden beri güveniyordu artık hem güveniyor hem de hayran oluyordu, Kadının sözlerine anlam veremeyerek kollarından ellerini sinirle çekti Mete.

 

"Sence buraya baskın yapılsa nasıl güvenliğini sağlayabiliriz? Anlamıyor musun tehlikeli burası, teröristler baskın yapabilir, roket atabilir, biri tekrar sana saldırabilir." Mete bunları düşünemeyecek kadar aptal olmasını küçümser şekilde söylemişti ve kadının sorunları iyice anlayıp bu saçma inadından vazgeçmesini umuyordu.

 

"Olabilir, baskın yapılsa sizin elinizden geleni yapıp hem karakolunuzu hem bizi koruyacağınıza eminim. Kimse bana bir şey yapamaz çünkü burada ki tek rahatsızlığı olan kişiyi yolladın ama yine olursa sen ve Luna varsınız. Roket atılırsa zaten hep birlikte öleceğimiz için sorun olmaz." Kadın umursamaz şekilde omzunu silkti. Mete şok olmuştu nasıl umursayamadığını anlamıyordu.

 

"Baskın yapılır da karakol düşerse ilk rehin alacakları kişi sen olursun ve neler yapacaklarını anlamıyor gibi bir halin var! Ayrıca nasıl bana bu kadar güvenebiliyorsun? Beni tanımıyorsun bile!" Mete öfkeyle haykırırken, kadın kollarını kavuşturmuş adamı rahat bir şekilde dinledi. Mete kadının bu rahat tavırlarına deli oluyordu, başını ellerinin arasına alıp şakaklarını sıktı bu kadın cidden her seferinde başını ağrıtmayı başarıyordu.

 

"Buna izin vermeyeceğini biliyorum, baskın olursa ne olursa olsun buradaki herkesi korumak için siper olacağını da biliyorum, hepiniz bunu yaparsınız burası düşmez. Seni tanıdığımı iddia etmiyorum ama sana güveniyorum." Dedi kadın ondan hoşlandığının artık iyice farkına varmıştı, Mete inanamayarak gözlerini kırpıştırdı derin bir nefes aldı kendi kendine tekrar hatırladı kaybedeceği tek savaş onunla girdiği savaşlardı. Bu kadar kendisine güvenmesi içinde yanan bir ateşi körüklüyor gibiydi onu sımsıkı tutup dudaklarına yapışmasını sağlayacak bir ateşti ama yapamazdı. Onu sevmesi kendi sonunu getirmekten başka bir işe yaramayacağını biliyordu hayatı boyunca baksa kendini şanslı sayacağı bu kadına bakmaması, görmemesi ve sevmemesi gerektiğini kendine tembihledi. Yaşadığı şeyin acısı aklını karıştırıyordu Mete öfkeyle arkasını dönüp Salih'ten öfkesini atmak için askerlerin yatakhanesine doğru yürüdü.

 

"Tehlikeyi oyun sanıyorsun!" Mete yürürken kadına bağırmıştı onu koruyamayacak olma düşüncesi bile nefes almasını zorlaştırıyordu. Kadın gülümsedi giden adamın arkasından bakmakla yetindi, Selin odasına doğru Luna ile yönelirken olayların nasıl geliştiğini hala kavrayamamıştı, başının ağrıdığını ve midesinin bulandığını hissediyordu odasına geçer geçmez yatağına attı kendisini Luna sakinleşmiş yanına uzanıp onu iyileştirmeye çalışır gibi elini yalıyordu. Selin eline telefonunu alıp Büşra'yı arayıp aramamak arasında tereddütle baktı onu korkutmak istediği en son şeydi, derin bir nefes alıp telefonunu bıraktı. Mete'den hoşlanmam çok normal dedi içinden havalı, yakışıklı ve güven vericiydi her kadın etkilenirdi ama sadece bu kadardı bu kadar basitti, daha fazlası olamazdı hiç bir zaman buna izin vermedi. Dışarıda olsa belki ondan sinir olur ve asla bu gözle bakmazdı bile... Düşüncesinin saçmalığıyla gözlerini kapattı derin bir of çekti çünkü dışarıda da olsa ona bakardı etkileyici bir adamdı bu çok netti dışarıda üç kadından ikisinin dönüp bakacağına emindi! Tam olarak öyle! Yakışıklı adammış deyip ilerleyecekti başka bir anlamı tabi ki olamazdı! Kendisine güldü tabi ki öyle yapacaktı çünkü her zaman öyle yapardı! Düşüncelerinin bunaltıcılığı ve yaşadıklarının iğrençliği ile uzun bir süre daha sessizlikte uzanınca kendini biraz daha toparlamıştı, bir kaç saat sonra kapısı çalınca yerinden sıçradı açıp açmamak konusunda tereddüt ediyordu bu durumun onu artık tedirgin etmesini istemiyordu, ayaklanıp kapıya gitti Luna bu sefer havlamamıştı, onun hislerini daha çok dikkate almayı kafasına not etti. Kapıyı açınca Yusuf kapıda durmuş endişeli gözüküyordu.

 

"Rahatsız etmedim değil mi?" Diye sorunca Selin acemice gülümseyip hayır manasında kafasını sallamakla yetindi.

 

"Sorun mu var?" Selin sesi olduğundan daha endişeli çıkmıştı.

 

"Komutanım söylememi istemedi ama seni merak etti, kontrol etmek için beni yolladı iyi misin Selin hocam? Mahcup olduk sana karşı Salih biraz sorunlu bir çocuk sana karşı böyle yapacağını tahmin etmedik. Merak etme ama Mete komutanım silahına el koydu iki askerle onu yolladı kovulduğuna dair dilekçesini de yazıyor artık buraya gelemez." Yusuf'un açık yüreklilikle ve dürüstçe konuşması Selin'i memnun etmişti, migrenden ağrıyan başını ovalayıp gülümsemeye çalıştı ama durumdan memnun olmadığı çok belliydi.

 

"Yusuf bu sizin suçunuz değil mahcup falan olma, Salih'in sıkıntıları olduğunu fark etmiştim biraz da benim hatam bu durum, size söylemedim onu tehdit edince geri çekildi sizden çekinir bu kadar ileri gitmez diye düşünüyordum yanılmışım." Selin adamın askerini yollayıp kendisini kontrol etmesini istemesini kafasın da ölçüp biçiyordu, Mete ne kadar kaba ve agresif gözükmeye çalışsa da nazik bir adamdı. Yusuf, Selin'in sesindeki ciddiyeti ve yorgun halini ilk kez görüyordu onun bu hali neşesini kaybetmesi Yusuf'u üzüyordu ama kadının yüzündeki otoriter ve rahat tavrı ise bir o kadar tanıdıktı.

 

"Daha önce de mi geldi?" Yusuf'un sesi şaşkınlıktan ince çıkmıştı.

 

"Hayır sadece daha önce avluda konuşmaya çalıştı tavırları tuhaftı, Her neyse başınıza dert olmaya gelmedim inan bana, bu tür insanlarla iş hayatımızda da karşılaşıyoruz bir iki densiz yüzünden sinirimi bozamam." Yusuf kadına anlayışla başını salladı.

 

"Neyse artık siz dinlenin, Yarın sabah görüşürüz."Dedi Yusuf, Selin bu konudan o kadar sıkılmıştı ki beyni durmuyor gibiydi utanmasa Yusuf'a gitmemesi ve başka şeylerden konuşması için teklif ederdi. Kadın bunları düşünürken Yusuf'un durgun ve mutsuz sesi bakışlarındaki hüzünü Selin yeni fark etmişti bir an, daha dikkatli baktığında uykusuzluktan gözlerinin altı morarmış ve yorgun gözüküyordu.

 

"Yusuf!" Bir aydınlanma yaşamış gibi dönüp yürüyen adama seslendi Selin, Yusuf yavaş adımlarla dönüp baktı.

 

"Buyurun Selin hocam?" Selin bir daha inceledi, anlatmak istediği ama anlatamadığı bir şeyler var gibi duruyordu. Ayrıca bir o kadar da üzüntülü gözüküyordu.

 

"Bir sorun var değil mi? Anlatmak ister misin?" Kadın sesini olabildiğince yumuşatarak sormuştu. Yusuf biraz önce yaşadıklarına rağmen hala başkasını düşünmesi ve duygularının değişme algısının bu kadar açık olmasına şaşırmıştı ama kafası bu kadar doluyken onu rahatsız etmek istemiyordu.

 

"Şey, bir sorun yok Salih'i yolladık her şey yolunda." Selin başını hayır manasında sallayarak adama bir daha şans verir gibi baktı, Yusuf, Salih'ten değilde tamamen kendisinden kaynaklı bir soru olduğunu anlamıştı. Pes eden bir bakışla kadına baktı gerçekten medyum gibi tüm düşüncelerini anlaması onu hala hayrete düşürüyordu.

 

"Çardak boş orada konuşalım ister misin belki iyi hissedersin?" Selin bir kez daha teklif sundu, ablası olarak yardım etmesi gereken bir konu varsa elinden geleni yapmak istiyordu ama içinden bu teklife karşı kayıtsız kalırsa onu zorlayıp özel hayatına burnunu sokmayacağına dair yemin de ediyordu.

 

"Aslında sevinirim." Yusuf biraz pes etmiş biraz da akıl almak istediğini düşünerek kabul etmişti, Selin tatlı bir gülümsemeyle onu rahatlatmaya çalıştı kapısını çekerken Luna çoktan kapının önüne çıkmış orada bekliyordu. Selin Yusuf'un yanında çardağa doğru yürürken onu incelemeye devam ediyordu, Yusuf'un başı öne eğilmiş yeri izliyor parmağındaki yüzüğü acı veriyor gibi ovuşturuyordu omuzları olduğundan daha düşük gözüküyordu, Çardağa ulaştıklarında Yusuf önden geçmesi için Selin'e yol verdi, Selin güç vermeye çalışır gibi adamın kolunu sıvazladı çardağa geçip otururken adam hala ayakta bekliyordu. Selin yavaş ve temkinli devam etmek istiyordu ondan adım bekledi.

 

"Senin başını şişirmek istemiyorum zaten bugün zor bir gündü." Yusuf dayanamayıp tam karşısına oturmuştu stresten ayağını titretiyordu. Selin umursamazca gülümsedi duygularının belli olması sevdiği bir şey değildi umurunda değil gibi davranmak daha kolay geliyordu.

 

"Nişanlınla kavga mı ettin?" Selin tek kaşı havada doğru mu der gibi bakıyordu, Yusuf kadına hayretle baktı artık kadına şaşırmamayı öğrenmesi gerekiyordu, konuyu düşünüp tekrar umutsuzca derin bir nefes verdi.

 

"Zorlu bir operasyon olacak belki yarın belki öbür gün, şu an Mete komutan bir iki sığınak bulduğunu düşünüyor başka bir karakolla beraber 2- 3 gün belki daha fazla dağda kalacağız." Yusuf bunları anlatırken yutkundu. Selin ise tekme yemiş gibi olmuştu, nefes almıyordu kasılmış omuzları ve belli etmemeye çalışsa da şoktan ağzı aralanmış sessizce dinliyordu.

 

"Bu tehlikeli gerçekten." Mırıldanır gibi söylemişti Selin geleli iki hafta olmak üzereydi ve ilk defa operasyona gideceklerdi. Kadın Mete'yi bu kadar benimseyip onun için kalbi fırlayacak gibi endişelenmesine gerçekten şaşırmıştı ona önem veriyordu. Selin bunları düşünürken Yusuf söylediklerini duymadan anlatacaklarına odaklanmış şekilde devam etti.

 

"Ben kendim için korkmuyorum, onun için endişeleniyorum. Sürekli bana ne olursa olsun ayrılmayacağız deyip duruyordu bende ya ölürsem başkasıyla olacaksın deyince çok sinirlendi suratıma telefonu kapattı dün akşamdan beri açmıyor." Yusuf tekrar sinirlendi düşüncelerini toparlayamıyordu kesik kesik ve anlamsız konuştuğunu düşünüp duraksadı. Selin sadece başıyla onaylayıp dinliyordu.

 

"Birçok arkadaşımın Eşinin, bebeğinin ve nişanlısının arkasında kaldığını izledim. Anneleri, babaları ve kardeşleri gördüm. Sonu böyle bitmeyenlerde var tabi ki ama ben gidersem bana vicdan borcu olduğu için hayatının yitip gitmesini istemiyorum, Ezgi... Yani nişanlım bunu anlamıyor. Sanıyor ki onu sinirlendirmek için yapıyorum ama öyle değil aslında çoğu zaman iyiyiz de işte..." Selin Yusuf'un dediklerini sindirmek için yutkundu zordu ikisi için hiç kolay değildi bunun farkındaydı derin bir nefes aldı, Yusuf ise hala parmağındaki yüzükle oynuyordu.

 

"Her hayat parmak izi gibi birbirinden farklı, yaşadığın durumlar senin tecrübelerin değil benzer zorluklar yaşıyorsunuz diye kendi üstüne alman ne kadar doğru sence?" Selin eli çenesinde kısılmış gözlerle Yusuf'un tüm duygularını görmeye çalışıyor gibi bir hali vardı. Yusuf bilmem der gibi dudağını büktü, düşünüyordu, Selin ona iyice düşünmesi için izin verdi Yusuf cevap bulunca konuştu.

 

"Bilmiyorum benzer şeyleri tecrübe etmeyeceğimiz ne malum?" Yusuf iyice yıkılmış gibiydi, Selin kendini tutamıyordu her zaman gereksiz yere kendi düşüncelerini ve tespitlerini söylediği için patavatsızlıkla suçlanırdı ama hiç bir zaman bunu umursamamaştı, düşüncelerini söyledi.

 

"Ezgi'nin tarafından baksana biraz olaya, seni seviyor ve sana değer veriyor. Seni beklemeyi, her gün göremeyecek olsa da sevmeyi hatta seni kaybetme ihtimaline karşı bile umutlu olmayı başarmış bir kadın! Bu kadının sevdiği adam ise öleceğini ve başkasıyla olmasını sürekli tekrar etmesi, bütün bunları göze almış bir kadının ne kadar hoşuna gidebilir?" Yusuf Selin'in sözlerini sindirmeye çalışır gibi ellerini başının arasına aldı bir süre düşündü süre uzarken Selin gözlerini devirip iç geçirdi erkeklerin bu kadar ilişkilerde kötü olması canını sıkıyordu.

 

"Aptal gibi davrandım değil mi?" Yusuf küçük bir çocuk edasıyla bakınca Selin yumuşayıp gülümsedi.

 

"Aptal gibi davranmadın, koruma iç güdüsüyle yapıyorsun bunu biliyorum ama o küçük bir çocuk ya da kırmak istemediğin bir cam vazo değil. Eminim Ezgi kararını şu yüzüğü takmadan çok önce vermiştir bile bu kararı üzülmek, kırılmak hatta yalnız kalmak uğruna senin yanında, seninle beraber olmak için vermiş! İnan bana hiçbir kadın vicdan borcu için birini beklemez Yusuf, kadın gerçekten aşıksa bekler. Bu durumda da ondan ayrılman veya başkasını bul tarzı söylemlerin onun kararını etkilemez tam tersi sinirlendirir! İstediğin kadar konuş, onun aklı her zaman sende olacak olsan da olmasan da çünkü seven bir kadın kararından dönmez!" Selin Yusuf'un omzuna çok yumuşak bir yumruk attı. Yusuf güldü bu çok içten bir gülümsemeydi, sanki bunu duymaya ihtiyacı varmış gibi rahatlamıştı.

 

"Beni sevmesi başıma gelen en güzel şey." Yusuf ağlamamak için yere bakıp gözünü sildi. Selin bu tatlı itiraf karşısında sadece gülümsemekle yetindi.

 

"Ezgi çok şanslı senin gibi nazik ve akıllı bir adamla beraber seni sevmesi tesadüf değil. Birbirinize eziyet edip bu güzel şeyi mahvetmemeye bakın."

 

"Bende şanslıyım, her zaman düşünceli ve sevgi dolu ama ben bazen böyle yapıyorum ve her şey tepe taklak oluyor." Yusuf bu sefer kendine kızıyor gibiydi.

 

"Bazen? Bence o bazenler önemli anlar olmalı. Seni etkileyen anlar, mesela önemli bir operasyona gidecekken bunların ortaya çıkması gibi." Selin bir fikir ortaya atmış gibi söylemişti dalga geçer bir tavırla söylemiş olsa da adam için zorluğunu fark edebiliyordu.

 

"Haklısın, daha önce de bir arkadaşımın ölüm haberini aldığımda kavga ettik ve en son yine ben operasyona gideceğim zaman..." Yusuf'un sesi git gide alçalıp yok olmuştu ufak bir aydınlanma anı yaşıyor gibiydi.

 

"Anladım! Demek ki daha önce gördüğün tüm o arkada kalan eşler, sevgililer ve nişanlılar ayrıca tüm aldığın o kötü haberler ve kötü haberlerin geldiği operasyonlar senin gittiğin benzer operasyonlar..." Selin parmaklarını bir hesap yapar gibi tek tek açıp sıralıyordu Yusuf anladım der gibi yılgın bir edayla baktı.

 

" Başkalarının tecrübelerini içselleştirdiğim için mi bunu yapıyorum?" Selin gülümsemekle yetinmişti bu sohbet onun içinde aydınlatıcıydı.

 

"Bence açmasa da onu aramaya devam et yarın Ezgi'nin ölmeyeceğini bilemesin değil mi ? Yani o sana benden sonra başkalarıyla sevgili ol da demedi yani arkada sen kalınca vicdan borcun için beklemek zorunda olacaksın." Selin o kadar umursamaz ve lakayt söylemişti ki Yusuf kulağını çekip tahtaya üç kere vurdu, hayretle baksa da ne demek istediğini anlamıştı.

 

"Gerçekten Selin hocam hiç acımanız yok!" Yusuf tek kaşı havada ama gülüyordu eline telefonunu aldı ve devam etti. "Beni benim silahımla vurarak korkutmaya çalıştığınızı anladım!" Selin gülerek omuz silkti sonuçta işe yaramıştı önemli olan da sonuçtu.

 

"Rica ederim kız kardeşimi bir daha üzersen yakana yapışırım bilmiş ol!" Selin yarı ciddi yarı şakayla söylemişti Yusuf komutanına selam verir gibi ayağa kalkıp selam verdi.

 

"Gidip onunla konuşmam gerek!" Yusuf çoktan arama tuşuna basmıştı bile Selin elinin tersiyle kaybol der gibi işaret yapınca Yusuf gülerek yanından uzaklaştı. Arkasından yavaş adımlarla, sinirli bir şekilde Mete'yi kucağında Luna ile geldiğini görünce gülümsemesi dondu. Luna neredeyse bir kaç haftada baya büyümüş gözükünce gözlerini kırpıştırıp tekrar baktı gerçekten Mete'nin kucağına zor sığıyordu artık.

 

"Askerlerim sana selam da duruyor artık! Harika!" Mete yanında durup ters ters bakıyordu sinirli olmasa da biraz gıcık olmuş gibi bir hali vardı.

 

"Şey aslında tam olarak öyle değil..." Selin sözünü bitirmeden Mete Luna'yı kucağına bırakmıştı yüzünü yalayan Luna'yı kafasından öpüp gülerek uzaklaştırdı Selin.

 

"Luna'yı yanından ayırma demiştim." Otoriter ama bir o kadar da sevimli gözüken bu tavrı Selini gülümsetmişti.

 

"Yusuf'u göndermişsin, sohbet ederken Luna yemeğini yiyordu ne ara yanına gitti fark etmemişim." Diye açıkladı Selin biraz da iğneleyici bir tavır vardı sesinde kendisinin gelmesini tercih ederdi. Mete gözlerini devirerek karşısına oturdu.

 

"Yusuf'u gönderdim yerine Luna geldi ama Yusuf ortalıklarda yok!" Selin Mete'nin söylediklerine gülmekten kendini alamadı Mete gözlerini kısmış neye güldüğünü anlamaya çalışır gibi bakınca Selin alnını kaşır gibi yapıp sustu.

 

"Yusuf nişanlısını üzmüş benden yardım istedi, onu konuşuyorduk senin emirlerini unutmuş olması normal." Selin alay eder bir tonda söylemişti. Mete sersemce bir şey söylemiş gibi tepki verince Selin omuz silkti. Adamın gerçekten duygusuz olduğunu düşünmeye başlamıştı artık ve bu onu daha çok korkutuyordu, duygularını beğenme seviyesinde tutması için kırmızı bayrak gibiydi.

 

"Her neyse, sen iyi misin?" Mete gözlerini etrafını kontrol ediyor gibi kendisinden kaçırarak sesi de biraz içine kaçsa da sormuştu, Selin istediği kadar normal davranmaya çalışsa da tavırlarındaki durgunluğu fark edebiliyordu.

 

"İyiyim! Teşekkür ederim hem geldiğin için hem diğer her şey için." Selin durgunlaşmıştı tekrar, Mete derin bir iç çekerek başını salladı kalkıp gitmeliydi daha fazla birbirlerinin sınırına girmeden gitmeliydi ama yanından ayrılamıyordu.

 

"Yusuf önemli bir operasyona gideceğinizi söyledi." Selin Yusuf bunu söylediğinden beri aklımdan çıkartamıyordu, Luna'yı severken sadece merak ettiği bir soruymuş gibi Mete'ye bakamayarak sormuştu . Mete Yusuf'un boşboğazına içinden bir küfür savurdu önce onu kadına kendisinin yolladığını şimdi de operasyonu söylemesine kızmıştı.

 

"Evet yarın büyük ihtimal çıkacağız, merak etme burada seni koruyacak askerler olacak Yusuf'ta büyük ihtimal katılmayacak" Mete Selin'i bir tek ona emanet edebilirdi çünkü zamanla sağ kolu olan Yusuf'un ne kadar şerefli bir adam olduğunu biliyordu. Selin ise Mete için endişeleniyordu ama o bunun farkında bile değildi.

 

"Kendim için merak etmiyorum sadece sizin için endişeliyim." Selin düşünmeden konuşmuştu, söyledikleri kulaklarına geç gitmiş gibi yüzünü buruşturdu sonuçta adamda onun için endişelenip Yusuf'u yollamıştı söylediklerinin garip kaçamayacağını düşünerek kendisini telkin etti. Mete düşünceli bir yüz ifadesiyle Selin'e baktı gerçekten etkilenmemesi elinde değildi sadece onun için endişelendiğini düşünmesi bile kalp atışlarını değiştirebiliyordu bakışlarını ondan çekip yere baktı yutkunup bu andan çıktı.

 

"İşimiz bu endişelenecek bir şey yok. Sen Luna'yı yanından ayırma" Mete sabit bir ses tonuyla robot gibi konuşmuştu, Selin adamın duygusuzluğuna ve bazen çok düşünceli olmasına tekrar şaşırdı iki ayrı kişiliği var gibi davranması aklını karıştırmaya yetiyordu umursamamaya çalıştı.

 

"Ayırmam..." Selin Luna'yı severken Mete'nin masaya bıraktığı telefonu çalınca gözleri aniden meraklı gibi telefona gitti. Koskocaman Canan yazılı telefonun ekranında Esmer acayip güzel bir kadın resmi duruyordu. Mete telefonu aceleyle alırken Selin bu kadar dikkat çekici şekilde baktığı için kendine kızdı.

 

"Yarın çıkacağımız için belki görüşemeyebiliriz bu yüzden tekrar hatırlatıyorum kurallarımı unutma!" Mete ayağa kalkmış işaret parmağını küçük çocuk azarlar gibi sallıyordu. Selin Mete'ye bakıp küçümseyici bir bakış attı ona gram güveni olmaması ve sürekli emir vermesi sinirini bozuyordu.

 

"Bana emir vereceğine sevgilinin telefonunu aç bence!" Dedi Selin sinir olduğu ne kadar belli olsa da kendini dizginlemeye çalışıyordu, sanki kızmaya hakkı varmış gibi kendini tanıyamıyordu artık. Mete bıkkın bir şekilde bakıp arkasını döndü.

 

"Efendim Canan!" Derken Mete yanından uzaklaşmıştı bile, Selin küskün küçük çocuk gibi dudaklarını büküp Luna'ya sarıldı. Nasıl bu kadar öfke ve kırgınlık yaşayabiliyordu bir fikri yoktu! Bu adam hayatı boyunca yaşamadığı kadar karmaşık ve yoğun hislerle hem aklını hem de kalbini allak bullak ettiği için çok sinirli hissediyordu sadece. Üstelik gerçekten ilk defa bu kadar zorlanıyordu kontrolün her zaman kendisinde olmaya alışmıştı ölümler ve kayıpların acısında kontrolünü kaybettiğinde kendi kendine kalıp çözerdi ama şimdi kafası gerçekten çok karışıktı. Mete'nin kapısı kapanırken Selin'de kalkıp odasına yöneldi. Öfkeli, sinirli, üzgün ve bir o kadar da kırılmıştı ama tüm bunları neden hissettiğini anlayamıyordu, hakkı yoktu! Luna'yla kapıyı kapatıp yatağına geçtiler. Selin tüm günün ağırlığını omuzlarında hissetmişti gözlerini kapatırken Salih'in kızarmış gözleri ve şelale gibi akan terlerinin üstüne saçıldığı an geliyordu aklına her seferinde, kendinden tiksinirken hızla gözlerini açtı ayağa kalkıp duşa geçti uzun bir yıkamadan sonra biraz daha iyi gibiydi ama düşünceleri asla susmuyordu. Yatağına tekrar bu sefer temiz bir şekilde yatarken yorgundu bu yorgunluk asla fiziksel değildi hem iğrenç bir harekete maruz kaldığı için hem de onu önemsemeyen, şu an başka bir kadınla konuşan komutanın onu çok etkilemesinden kaynaklı duygu boşalmasıyla gözlerinden akan yaşlara engel olamıyordu artık Luna yaşları silmek ister gibi yüzünü yalarken Selin kendisini aptal gibi hissetmişti, suratını yastığına gömüp duygularının çıkmasına izin verdi sürekli sorun yok gibi davranmak onu da yormuştu.

 

 

Loading...
0%