Yeni Üyelik
7.
Bölüm

Bölüm 7

@gamzhhh

Koskocaman 3 gün... Selin 3 gün boyunca Mete'yi beklerken bazı şeyleri çok daha iyi anlamaya başlamıştı, sürekli çalışan zihnini durdurması için yanda açtığı caz müziğin tatmin edici sesine kapılmaya çalışarak yazdığı makalesini jüriye göndermeden önce son kontrollerini yapıyordu. 3 gün olmuştu Mete ve diğerleri gideli, Yusuf her haber aldığında ki bu genelde gün ortası veya gün sonu oluyordu, Selin'e de endişelenmemesi için bilgi veriyordu. Yeterli gelmese de hiç değilse iyi olduklarını bilmek bile Selin'i bir iki saat rahatlıyordu gerçi sonra yine aynı kaos dolu düşünceler beynini kemirmeye başlıyordu.

 

Selin makaleyi gönderirken ağrıyan omzunu ovaladı, saatte baktı 15:40 gösteriyordu. Nedense şu aralar her beş dakikada bir saati kontrol etmek huy olmuştu, telefondan haber verecek biri olmamasına rağmen ısrarla haber bekliyor gibi hissediyordu. Bu süre içerisinde kalan 5 askerin tüm analizlerini çıkarmıştı yazması gereken makaleyi tamamlayıp notlarını tutmuş öğrencilerin ders seçimlerini bitirmişti.

 

Selin istemsizce sesli bir şekilde ofladı, Luna bir anda kulaklarını havaya dikip havayı kokluyor gibi baktı sonra kapıya doğru gidip tekrar etrafı dinliyor gibiydi kadın davranışlarına dikkat kesilirken Luna kapıyı açmak ister gibi kapıyı tırmaladı Selin'in kalbi hızla çarptı, yutkunup Luna'ya baktı neden böyle yaptığını anlamaya çalışıyordu.

 

"Luna otur!" Selin komut vermekten çok rica eder gibiydi, Luna Selin'e inleyerek bakıp tekrar kapıya dönüp kazar gibi tırmalamaya devam etti. Bu sefer havlayınca Selin dışarıdan gelen sesleri duydu kalbi çırpınır gibi atarken gerçekten doğru hissettiğini anlamıştı, hızlıca ayağa kalkıp kapıyı açtı Luna ok gibi fırlarken Selin Luna'nın arkasından dışarı çıktı askerler toplanmış konuşuyorlardı Selin ayaklarının bağının çözüldüğünü hissetmişti...

 

Gelmişlerdi, gelmişti... Onu göreceği için kalbi git gide hızlanırken yoğunluğun olduğu tarafa yöneldi Luna çoktan Mete'yi içlerinde bulmuş üstüne atlamıştı.

 

Selin, Mete'yi görünce üstünden bir tır kalmış gibi derin bir rahatlama olmuştu, gözlerini yüzünden ayıramıyordu özlem böyle bir şey miydi çünkü içinde ki kocaman boşluk dolmuş gibi hissediyordu. Mete Luna'yı severken kafasını kaldırıp Selin'e baktı, Mete daha önce buraya dönmenin onu bu kadar iyi hissetirdiğini hiç düşünmemişti ta ki kadının burada beklediği ve onu gördüğü bu ana kadar.

 

Selin uğuldayan kulakları ve hızla çarpan kalbinden dışardaki hiçbir sesi duyamıyordu, Yusuf aralarında durmuş Mete'ye ve Selin'e bir şeyler anlatıyor gibiydi Selin kaşlarını çatarak gözlerini Mete'ninkilerden ayırdı kolunun kanadığını o an fark edince başından aşağı kaynar sular dökülmüştü, kolundan yırtılmış üniforması kanlar içindeydi Mete ise hiç umursamıyordu.

 

"Abartma Yusuf! İyiyim ben dedim doktora ihtiyacım yok. Ufak bir sıyrık." Mete Selin'in bir anda bembeyaz kesilen yüzüne bakıyordu, şaşkınlıktan aralanmış ağzı kaskatı kesilmiş vücudu Mete'yi şaşırttı.

 

"Benim yüzümden oldu, Beni kurtarmak için Mete komutanım yaralandı." Mehmet küçük bir çocuk gibi ağladı ağlayacak ve büyük bir pişmanlıkla söyleniyordu Selin gözlerini kırpıştırarak kendine geldi.

 

"Yusuf haklı mikrop kapabilir, dikiş atmak gerekebilir bir doktora göstermen gerekiyor." Selin sesi hiç beklemediği kadar yumuşak çıkmıştı. Sanki küçük bir çocuğu korkutmak istemiyor gibiydi. Mete kendisine yüklenilmesine gelemiyordu ve olayın üstünden 15 dakika belki biraz daha fazla geçmesine rağmen Mehmet'in hala mızmızlanması sinirini bozmuştu.

 

"Mehmet yeter artık sabahtan beri aynı şeyleri söylüyorsun! Ben iyiyim bir şeyim yok diyorsam yok!" Mete sanki bir şeylere tahammül edemiyor gibi sesli bir nefes verdi. Silahını alıp odasına doğru geçerken Yusuf Selin'e yaklaştı.

 

"Onu senden başkası ikna edemez." Dedi. Selin Yusuf'un sözlerine karşılık büyük bir şaşkınlıkla kendisini işaret ederek Yusuf'a baktı, Yusuf onaylar gibi başını sallayınca Selin dayanamayarak Mete'nin arkasından gitti. Odasına geçmeden yakalayan Selin azar yemek uğruna tekrar şansını denemeye karar verdi.

 

"Gerçekten mikrop kapabilir. Çocuk gibi davranma." Selin olabildiğince yumuşak olmaya çalışıyordu kurşun daha ölümcül olabilecek bir yerine denk gelmediği ve ona bir şey olmadığı için içinden şükürler ediyordu. Mete aniden durup kadının gözlerinin içine baktı, anlamaya çalışıyordu onu gerçekten düşünüyor muydu yoksa öylesine mi söylüyordu.

 

"Kurşun sadece sıyırdı daha önce de oldu ölmedim bir sorun yok." Mete şu an tartışmak istemese bile bu durumdan içten içe keyif alıyordu ilgilenmesi ve bu inatçı kadını tekrar görmek onu rahatlatmıştı, sanki 3 gündür aklında olan tek düşünce o değilmiş gibi şimdi ondan kaçıyordu.

 

"Tamam, İlk yardım eğitimim var madem doktor istemiyorsun ufak bir sıyrık bırak ben pansuman yapayım?" Gözlerine tüm benliğini içine çekiyor gibi bakan bu adama sarılıp ağlamamak için zor duruyordu Selin, yarası kalbini deliyor gibi canını acıtırken adama belli etmemek nefesini kontrol etmeye çalışıyordu. Mete gözlerini devirdi.

 

"Berbat haldeyim duş alacağım sonra ben sararım." Selin onu kendisinden uzaklaştırmasına, her seferinde tüm gardını indirmiş ona giderken onun tüm gücüyle ona saldırmasına öfkelendi ama şu an inatçılık etmesini veya kendisini uzaklaştırmasını dinlemek istemiyordu tekrar odasına geçmek için yönelen adamın sinirle önüne geçti.

 

"Pansuman yapılması lazım İnat etme! Ya doktor çağıralım ya da bırak pansumanını yapayım." Selin'in elleri titriyordu onun için endişeliydi sadece bir seferlik ona yaklaşmasına izin vermesini istiyordu. Adam asla pes etmeyecek olan kadına baktı her seferinde ona karşı yenilmek artık normal bir hal almıştı büyük bir bıkkınlıkla ofladı kadın kollarını önüne kavuşturup kaşlarını çatınca artık dayanacak gücü kalmamıştı.

 

"Tamam! Tamam! Duşa girmem lazım 15 dakika ver olur mu, sende Yusuf'tan ilk yardım çantasını al." Mete pes etmiş olmasına hala gıcık olsa da onun ilgisine ihtiyacı varmış gibi içinde durduramadığı bir sevinç yayılmıştı, Kadın kabul etmesini aslında gerçekten beklemiyordu biraz olsun rahatlarken duşta kan kaybından bayılmaması temalı uzun konuşmasını bir kenara bırakmaya ve zar zor kaptığı onayı kabullenmeye karar verdi, telefonunu içeri de bıraktığı için yaralı olmayan kolunu tutup adamın bileğindeki saate baktı.

 

"Tam 15 dakika sonra kapına dayanırım." Selin gözlerinde büyük bir tehditle bakıp elini bıraktı adamın, adam saatine bakıp başıyla onaylayarak onun temasına olan heyecanını belli etmemek için umursamaz gözükmeye çalışıyordu odasına yönelirken Selin adamı izliyordu, kapısı kapandığında beynindeki tüm endişeleri bırakmaya çalışarak yanında olduğu için kendini rahatlatmaya çalışıyordu ama hiç kolay değildi, konu o olunca duygularına hakim olmak hiç ama hiç kolay değildi. Yaralıydı, inatçıydı, yardımı asla kabul etmiyordu ve bunun karşısında Selin sürekli savaş vermek zorundaydı ona yaklaşabilmek için, engellerini kırıp ona dokunabilmek ve biraz olsun kendini sevdirebilmek için bitmek bilmeyen bir savaştı...

 

Selin kendi düşüncelerinin şokuyla durdu gözlerine hücum eden yaşları tutmaya çalışarak Mehmet'e bakmak için döndü. Tüm askerler yatakhaneye girmiş çardakta ise sadece Berk, Yusuf ve Mehmet duruyordu Selin ağır adımlarla yanlarına gittiğinde Mehmet kimseyi fark etmiyordu hafif sallanarak yere bakıyordu. Selin bu küçük çocuğun yaşadığı şeyden kendini sorumlu tutmasını ve acı çekmesini anlıyordu konuyla alakası olmadığı halde Mete için o da acı çekiyor gibi hissediyordu. Mehmet'in omzunu sıvazlayıp çardakta boş olan yanına oturdu.

 

"İyi misin? Yaralanmadın değil mi?" Diye sordu Selin küçücük bir çocukla konuşuyor gibi biraz yumuşak biraz endişeli biraz da oyuncu bir edayla sormuştu.

 

"Benim yüzümden oldu, ben adamı görmemişim Mete komutanım fark edip beni çekti yuvarlanırken onun kolundan sıyırdı kurşun, diğerleri adamı indirdi." Mehmet göz teması kurmadan konuşurken Berk ve Yusuf şaşkınlıkla izliyordu Selin onun beklemediği bu durumun şok etkisi yarattığını anlamıştı. Onun bile hala elleri titriyor ve kalbi sıkışıyorken çocuğun böyle olmasını anlıyordu küskün bir çocuk gibi alt dudağı titreyerek tekrar aynı şeyleri söyleyince kadın beynini toparlamaya çalışıp Mete'den bir anlığına çıkıp Mehmet'e odaklandı defalarca o anı beyninden tekrar ettiğini fark edebiliyordu.

 

"Berk bize çok soğuk bir su getirebilir misin? Yusuf sende bana ilk yardım çantasını getirirsen çok sevinirim." İki askerde emir almış gibi yerlerinden fırlayıp başlarıyla onaylayıp gittiler Selin bir iki saniye çocuğun toparlanmasını bekledi sonra çocuğun hemen önündeki masaya oturdu birbirleriyle aynı hizada karşılıklı oturuyorlardı Mehmet yere bakıyor çökmüş omuzlarıyla utangaç bir edayla duruyordu.

 

"Bana bak...! Bana bak dedim!" Dedi Selin sesi hem otoriter hem de emreder gibi çıkmıştı ama sesinin titremesine engel olamıyordu, Mehmet tereddüt etse de karşı gelemeyerek baktı. Selin omuzlarına ellerini koyarak dikleştirdi. "Görmedim diyorsan görmemişsindir! Bu seni suçlu yapmaz görmediğin bir şeye karşı kendini savunamazdın ayrıca baktığın tarafta başka biri daha olabilirdi o zaman iki taraftan ateş açılacaktı!" Selin iyice anlaması için tane tane konuşuyordu Mehmet gözlerini kırpıştırıp başıyla Selin'i onayladı.

 

"Görmedim mağaraya bakıyordum içeriden biri çıkarsa tetikte olmak için ama taşın arkasındaymış." Mehmet yavaş yavaş Selin'in ona bağırmasıyla şoktan çıkıp başka şeyler hatırlıyordu.

 

"Bende olsam o tarafa bakardım." Dedi Berk elinde soğuk suyla Selin suyu elinden alırken mırıldanır gibi teşekkür etti, Mehmet gerçekten mi der gibi Berk'e bakıyordu. Selin, Mehmet'in suyu almak için uzanan elini tutup ilk bileklerine soğuk bardağı değdirdi.

 

"O senin komutanın, senden sorumlu ve tecrübeli onun bunu fark etmesi çok normal. Senin yerinde çoğu asker öğrenilmiş bilgisini kullanarak Mağara'ya bakacaktı." Selin bunları söylerken kalbine ağrılar saplanıyordu Mete orada görmemiş oldaydı ve ona bir şey olsaydı... kadın bu düşünceye tahammül dahi edemiyordu onu kaybetme düşüncesi, Mete'ye bir şey olması düşüncesi beyni patlayacak gibi oluyordu kendini silkeleyip suyu Mehmet'in bileklerinden çekip içmesi için eline bıraktı. Mehmet olayları biraz daha idrak ediyor gibiydi, sudan bir iki yudum alıp iç geçirdi biraz daha rahatlamış gözüküyordu Yusuf ilk yardım çantasını getirince Selin, Mehmet'in dizinden yırtılmış pantolonunu parmağını içine sokup tek hareketle yırtınca Mehmet ufak bir şaşırmayla uyandı, Selin umursamadan devam etti.

 

"Sana bir pantolon borcum var! Yoksa Devlet görevlisinin eşyasına zarardan beni içeri mi atacaksın?" Deyince bu sefer Mehmet güldü. İyice kendine gelen çocuğun ciddi parçalanmış dizine alkollü pamuğu bastırınca acıyla çekti kendini.

 

"Sen ne yapsan konuşmam hocam, dövsen bile bir bildiği vardır derim." Dedi Mehmet Selin gülümsedi.

 

"Şoku atlatmasaydın bir tokat hakkım vardı. Neyse ki çok güçlü bir çocuksun." Selin gülümsemeye çalışarak onu telkin ediyordu, Mehmet sessizleşince Berk pansumanı devraldı Selin'den. Selin devam etti. "Her hata bir sonraki adım için tecrübedir buna üzülüp o anda kalacağına bir sonraki durumda tecrübelerinden ders çıkarıp daha iyi olmak için kullan eski kötü tecrübelerine takılıp kalma!" Selin Mehmet'in gözlerine bakıyordu Mehmet kadının sözlerini anlamıştı başını evet manasında sallayıp suyunu içti, bakışları sertleşip dikleşti.

 

"Teşekkür ederim!" Dedi Mehmet Selin hala titreyen elleriyle çocuğun omzunu sıktı, aklı hala bir kişideydi Mehmet'in kolunu kaldırıp bileğindeki saate baktı 17 dakika geçmişti bile ilk yardım çantasıyla işi biten Berk'in önünden aldı.

 

"Başka biriyle daha anlaşmam var gidip pansuman yapmam lazım. Bu asker size emanet" Selin, Yusuf'la Berk'e emanet ederken hızla Mete'yi görmek için ilerledi, Mete'nin odasına giderken Luna peşine takılmıştı. Selin odanın kapısına gelince kalp atışlarını yavaşlatmak için nefes alıp kapıyı tıklattı bir iki saniye bekledikten sonra nemli saçlarıyla Mete kapıyı açtı. Önüne düşmüş saçlarıyla adamın yakışıklılığının etkisinden çıkmaya çalışarak kadın içeri girdi.

 

"Özür dilerim geç kaldım şokta olan başka bir hastam vardı." Selin ve Luna içeri girmiş Mete ifadesiz yüzüyle ona bakıyordu. Selin masanın ucuna sandalyeyi çekti Mete'nin sandalyesinin tam karşısına koyup çantayı masaya bıraktı.

 

"Ben yapardım sen onunla ilgilenseydin." Mete biraz sitemkâr çıkan sözlerine karşılık ilgisiz davranmaya çalışıyordu. Selin gözlerini devirdi yine inatlaşmaya başlamak istemiyordu onun yanında olmak ve onun yarasının iyi olduğunu bilmek istiyordu.

 

"Oturur musun lütfen!" Ricadan çok emir gibi çıkmıştı sözleri eline dezenfektanı boca ederken, Mete kendini sandalyesine bıraktı. Luna dibinde başını bacağına yaslamış güç veriyor gibiydi, Selin tüm ilaçları masaya çıkartmış pamuğa sürüyordu "Ceketini çıkarmazsan nasıl pansuman yapabilirim?" Diye sorarken iyice dibine yaklaştırdığı sandalyesine oturdu Selin. Mete kadının yaklaşmasıyla nefes bile alamayacak hale gelmişti, yakından yüzünü incelerken bakışlarını çekemiyordu.

 

"Çok inatçısın." Mete konuşurken ceketini çıkartıp Selin'e doğru yaklaştı ve mırıldanır gibi söylemişti. Acemice peçete bastırdığı yara hala kanıyordu Selin'in yüzünü buruşturdu, ifadesiz duran adamın yarası kendisinin daha çok canını yakıyor oluşunu düşündü, gerçekten bir şeyler vardı adamın onda bıraktığı kocaman bir his... Mete iyice yaklaşmış yüzü ile yüzü arasında omzu duruyordu neredeyse adamın nefesini yüzünde hissederken yutkundu.

 

"Sende çok umursamazsın. Hala kanıyor acaba dikiş mi attırsak?" Selin'in yüzündeki acı çeken ifadeye Mete gülümsedi. Neden bu kadar önem verdiğini anlamaya çalışıyor gibi kadının yüzünü okumaya çalışıyordu.

 

"Dikiş atılacak kadar derin değil kontrol ettim." Dedi Mete, Selin adama baktı gözleri içini yakıyordu, doktora gitmemesine pek tatmin olmasa da dediği doğruydu neyse ki yarası o kadar derin değildi biraz olsun bu onu rahatlattı. Pamuğa tentürdiyot koyup yarasını temizlerken acı çekmemesi için olabildiğince yavaş davranıyordu.

 

"Mikrop kapmaması için sabah akşam bir iki gün pansuman yapalım, ayrıca tetanoz vurulman gerekecek." Dedi Selin, ifadesiz durmaya çalışan adam kadından uzaklaşamıyordu istemsizce sanki ona doğru çekiliyor gibiydi. Mete bu kadar yakınında olmasından mı kaynaklı yoksa yarasının acısından mı kaynaklı bilmediği şekilde içi çekiliyordu. Selin adamın buram, buram kokan parfümünün etkisinden ve ona bakmaya kendini alı koyamazken elleri titriyordu.

 

"Tetanoz aşım var. Mehmet iyi mi?" Selin bu soru karşısında tekrar adama baktı hala başkalarını düşünmesi şaşırtmıştı, onu öpme isteğini bedeninin ona doğru çekilme isteğini yok saymaya çalıştı.

 

"İyi... Kendini suçluyordu, aynı şeyleri söyleyip durduğunu söyledin bakınca göz bebekleri de büyümüştü etrafında olan biteni fark etmiyordu ufak uyarıcılarla kendine geldi." Selin olan biteni anlatırken kolunu sarmayı bitirdi. Mete fazla yakınlaşmanın etkisinden çıkarak uzaklaşıp ceketini giydi başıyla düşünceli bir şekilde onayladı. Adam yavaş yavaş kendine geliyordu kadının etkisi ne kadar güçlü olursa olsun kapılmasının zayıflığını kabullenemiyordu kendini çekmenin ve uzak durmasının gerektiğinin farkındaydı. Selin ondan ayrılmak istemese de adamın onun yakınlığından rahatsız olmuş ifadesinin verdiği ağlama isteğini bastırarak, masanın üstüne dağıttığı eşyaları yavaş yavaş toplarken devam etti. "Sen iyi misin?"

 

"İyiyim." Mete monoton bir ifadeyle söylemişti kadının kendisi üzerinden araştırması için sorular sormasından rahatsız oluyordu, kadının eşyaları toplamasını bıkkın bir tavırla izledi. Selin işini bitirip ona bakınca bacağına yaslanmış Luna'yla ilgileniyor gibi yaptı.

 

"Mete gerçekten iyi misin?" Selin ciddiydi onun gerçekten iyi olduğunu bilmek istiyordu ona değer veriyordu, onu önemsiyordu hatta onu... düşüncelerini susturarak derin nefes aldı.

 

"Pansuman için teşekkür ederim, gerisini ben hallederim çıkabilirsin." Mete sert bir tavırla istemediğini belli etti ayaklanıp odanın bir ucunda durup kadının çıkması için bekliyordu. Selin kovulduğunu anlayacak kadar zekiydi ama gidemeyecek kadar acizleşiyordu yanında, canının acısı ağlaması için yeterliyken bunu yapmak istemiyordu ama konu o olunca dayanamıyordu çok öfkeydi örülen bu duvarların acısını ondan çıkartmak isteği ile ayağa kalkıp masanın ucunda durdu.

 

"Bu kadar kontrolcü ve otoriter olmak için deli gibi çaba sarf ediyorsun değil mi?" Dedi Selin sorudan çok bir tespitini söylemişti vücudu deli gibi zangır zangır titrerken ilk yardım çantasını aldı tam kapatmadığı için elleri tutmayınca içinden birkaç ilaç düştü eğilip toplarken sinirle sövdü. Mete bunu yapmasından nefret ediyordu analiz için ona yaklaşması onu sinirlendiriyordu ve kadının bu kadar her şeye burnunu sokması Mete'nin canını çok sıkmıştı artık, yerde eşyaları toplamasına yardım etmemek için kendini durdurdu.

 

"Her şeyi çok bildiğini sanıyorsun sürekli durup birileri hakkında yargı dağıtıp duruyorsun ama yanılıyorsun!" Mete öfkeyle konuşurken kadına karşı kontrolünü kaybettiği için daha çok sinirlenmişti ve bunu düşününce kişiliği hakkında haklı çıkması çok daha sinir bozucuydu. Selin eşyaları toplamış yerden kalkarken söylediklerinin canını yakmasıyla yüzünü buruşturdu. Mete o kadar kendisini sevmiyordu ki diye düşündü acıyla, her halinden belliydi. Ona bakarken kadın ukalaca güldü çünkü söylediklerinde haklı olduğunu onunda bildiğini biliyordu.

 

"İnsanların duygularını ve ne hissettiğini bilmemeleri için o kadar uğraşıyorsun ki. Küçükken sana yüklenmiş rolleri belli ki hala üstünden atamamışsın bu yüzden sürekli emirler yağdırıp duruyorsun." Selin canını yakan adamın canını acıtmak için son hamlesini yapmıştı. Mete'nin değişen yüz ifadesine bakarak bir an fazla ileri gittiğini anladı ama iş işten geçmişti yaptığı patavatsızlığa gözlerini kapatıp nasıl geri döneceğini düşündü çünkü sevmediğini biliyordu ama ondan nefret etmesi hiç istemediği bir şeydi. Mete bu sefer cidden sinirlenmişti kasılmış çene kaslarını görebiliyordu göz bebekleri öfkeden kocaman olmuştu.

 

"Dışarı çık." Dedi gerçekten emretmişti. Selin tekrar kovulmasını hazmetmeye çalıştı zorla güzellik olmazdı ve Mete'nin canını yakarak onu görmesini sağlamayacaktı durması, uzaklaşması gerekiyordu.

 

"Özür dilerim ileri gittim." Selin bunun hiçbir şey ifade etmeyeceğini biliyordu, Mete telefonu çalınca masa da duran telefonuna yöneldi, gergin olduğu her halinden belliydi. Selin artık gitmeliydi ayaklarına gitmesi için emrediyordu ama itaat etmiyorlardı. Adamın sevgilisi vardı! Lanet olsun seninle ilgilenmiyor ve sevgilisine iyi olduğunu bildirmesi gerekiyor! İçinden öfkeyle kendine bağırıken, gözlerine dolan yaşlara engel olamıyordu. Defalarca kovulduğu odadan dışarı çıkarken sanki biri boğazını sıkıyordu Luna'yla odadan çıkıp arkasından kapıyı kapatırken Luna yüzüne onu suçlar şekilde baktı.

 

"Sende başlama! Şu an seninle tartışamam." Dedi Selin Luna'ya, Luna kafasını yan yatırıp baktı. Çardakta oturan Berk ve Yusuf ona doğru gelince Selin yılgın, bitkin bir şekilde Berk'in eline çantayı tutuşturdu.

 

"Yarası iyi." Diyebildi ağlamamak için o kadar zor duruyordu ki hızlıca Luna'yla odasına geçip kapıyı kapattı. Kesik kesik nefes almaya çalışırken tek düşündüğü şey Mete'nin onu sevmemesinin acısıydı telefonunu eline aldı mesaj atan kardeşini gördü ve hemen onu aradı gözlerinin ucuna biriken yaşları hala inatla akmıyordu ama etraf git gide bulanıklaşırken telefon açıldı.

 

"Canım ne yapıyorsun?" Neşeyle açılan telefonda Büşra'nın sesini duyar duymaz göz yaşları sicim gibi akmaya başlamıştı, artık dayanamıyordu derin bir nefes aldı.

 

"Büşra ben âşık oldum." Dedi kendisine bile ilk kez itiraf ediyordu titreyen sesi ile yüzünden süzülen yaşları artık durduramayacak kadar tükenmişti. Her şeyi ilk onu gördüğü anda bilmesine rağmen onu yaralanmış görüp korkana kadar kendine bile söylemekten çekindiği itiraf edemediği gerçeği kardeşine öylece söyleyivermişti. Büşra büyük bir şokla sadece bekliyordu, bu itirafın onun için zor olduğunu biliyordu bu yüzden konuşmadan o cesaret edip konuşana kadar nefes alışını ve verişini dinlemekle yetindi.

 

"Beni hiçbir zaman sevmeyecek, patavatsızlığımla, inatçılığımla kendimden nefret ettirdiğim. Başkasının sevgilisi olan bir adama âşık oldum." Selin bu gerçekleri sesli söyleyip canını ne kadar yakabilirse o kadar yakmak istiyordu, belki canı yanarsa vazgeçebilirdi veya aklı başına gelirdi diye düşünse de aslında kendisine sahip olamayacağı bir şeyi istemenin cezasını kesiyordu.

 

"Seni patavatsızlığın veya inatçılığınla sevmeyecekse hiç olmasın çünkü en çok bu halinle güzelsin." Büşra ablasının acısına dayanamayarak gözlerinden akan yaşları silip güçlü durmak için savaş verdi. Selin kardeşiyle annesinin ölümünden sonra yaşadığı panik atakları zamanın da bile duygularını anlatmadığı, içine kapandığı ve her zaman onun duygu geçişlerinde yardımcı olan kişi olduğu için Büşra ilk kez duygularını dökmesinde güçlü olmaya çalışarak ve Selin'in ona uyguladıklarını taklit ederek yardımcı olmaya karar vermişti.

 

"Ben sadece her şeyi çok bildiğini sanan insanları yargılayan biriyim." Selin giderek yok olan sesine karışan hıçkırıkları durdurmaya çalıştı. "Ben kendime engel olamadım, onu sevmeme engel olamadım." Dedi utanarak sanki dünyanın en ayıp şeyini yapmış gibi söylemişti, kendine çok kızıyordu.

 

"Sevmek, âşık olmak öyle hesaplanarak yapılan bir şey değil ki. Olacağı varsa olursun kime olduğunu sana sormaz kalbin." Büşra ablasının yanında olup sarılmak isteğini içinden atamıyordu. Selin derin bir nefes aldı mantıklı düşünmesi gerektiğini biliyordu ama şu an bunu yapamıyordu ve Büşra'nın sözleri hiç yardımcı olmuyordu.

 

"Ben biraz kendime gelip seni sonra arasam." Dedi sesi bir nebze olsun daha sakin geliyordu Büşra'yı arayıp üzdüğü içinde kendine kızmaya başlamıştı, kesik kesik çektiği nefesle mantıklı düşünmek için kendini zorluyordu, akan yaşlarını elinin tersiyle sildi.

 

"Tamam ama hemen ara." Dedi Büşra kapatmayı istemese de o kendisi için doğru olanı hep bilirdi bir şekilde toparlanmayı da.

 

"Tamam canım." Dedi Selin telefonu kapatıp zar zor çöktüğü kapının ucundan Luna'dan destek alarak kalktı. Banyoya giderken hala düzensiz nefes alıyordu yüzüne su çarptı bu kadar zayıf ve duygularına yenik düşen biri olduğu için kendine sinirliydi, adama aşık olduğunu çok iyi biliyordu ama bunu unutması gerektiğinin de farkındaydı. Sevilmiyor olmanın acısı mı daha kötü yoksa ilk defa aşık olmasına rağmen umutsuz bir bataklığa düşmek mi karar veremedi yatağa geçip cenin halini aldı örtüsünü üstüne çekerken günlerdir stresten uyuyamadığını fark etmişti çünkü sevdiği adam için günlerdir endişeden ölmüştü ama o kendisinin burada olmasını bile istemiyordu!

 

Kadın acı çekerken tekrar ağlamaya devam ediyordu elini kalbine götürüp bastırdı sanki ne kadar çok sıkarsa acısı geçermiş gibi geliyordu ama imkansızdı geldiği an ona bakışını düşündü bir anlam aramaya çalışması onu öfkelendiriyordu adama ısrarla yarasına bakmak için yalvarırken umursamaz bıkkın ifadesi tüylerini diken diken etmişti tüm benliğiyle kendisinden nefret ediyordu bunu iyice beynine kazıyıp gözlerini sımsıkı yumdu yorgundu hem de çok yorgundu işini yapmak için gelmişti ama saçma sapan şeylerle aklını yoruyordu tüm bunları düşünmeye ve kararlar almaya devam ederken hala gözlerinden akan yaşlarla uykuya daldı...

 

Luna'nın patisiyle vurup havlamasıyla uyanan Selin şişmiş gözlerini ovuşturdu hava karanlıktı telefonunda Büşra'dan ve Kenan'dan gelen mesajlar ve aramaları çekerek saatin gece yarısı 02.22 olduğunu gördü. Baygın gibi uyumuştu Büşra 'ya korkmaması için mesaj attı. Luna'nın aç kaldığını düşünerek özür diler gibi başını öptü kapıyı açıp kapının eşiğine oturdu hava çok soğumuştu Eylül'ün ortasına göre yine de fena değildi soğuk hava birazda olsa kendisini iyi hissettirmişti. Luna ilk tuvaletini yapıp sonra Mete'nin koyduğu mamasını yemeğe gitti Selin'den izin ister gibi bakınca Selin uzaktan yiyebilirsin komutu verdi gecenin sessizliğinde Luna'nın mama yeme şapırdatışını ve gökyüzünde harika görünen yıldız manzarasını izlerken geldiğinden beri yaşadıklarını düşünüyordu, gideceği zamanı düşündü Luna'dan nasıl ayrılacağını Mete'yi bir daha hiç göremeyeceğini düşündü. Elleriyle yüzünü kapatıp toparlanmaya çalıştı, yeni bir köpek sahiplenip okuldaki öğrencilerine odaklanırdı hem Can'da köpeği severdi dedi kendi kendine, önceki hayatı bin asır önce gibi geliyordu artık eski dümdüz hayatına geri dönünce herşey düzelir diye umut etti.

 

Mamasını bitirip yanına soğuktan sığışan Luna'ya baktı kafasını Selin'in bacağına koymuş neler olduğunu anlıyor gibi bakıyordu biraz şaşkındı. Selin gülümsedi Luna'nın yeri her zaman ayrı olacaktı bu çok kesindi kafasını okşayıp tekrar odasına geçti kapıyı kapatıp kitlerken kendini her şeyden çok seven Luna çoktan yatağa geçip battaniyenin altına sinmişti. Selin gülümseyip yine kücücük alana uzandı sırt ağrısının Luna'dan kaynaklı olduğu kesindi ama hiç önemli değil diye düşündü, kalp ağrısının da nedeni belliydi ama bunu acilen çözülmesi gerekiyordu.

 

 

Loading...
0%