Yeni Üyelik
9.
Bölüm

Bölüm 9

@gamzhhh

Selin uyandığında bir temizlik enerjisiyle kalkıp odasını düzenleyip, temizleyip, toparlayıp güne başlamak için duşa girmişti. Luna yıkanan kadını duşakabinin önünde, giyinirken dolabın önünde çalışırken masanın dibinde görev verilmiş bir asker gibi tüm bu süreç içinde bekledi, Mete onu iyi eğitmişti ama o da tam olarak asker olmak için doğmuştu. Selin sabahtan beri bekleyen köpeği enerjisini atması için avluya çıktığında, Mete Yusuf’la ciddi bir şey halkında konuşuyor gibi odaklanmıştı, Luna çıkar çıkmaz Mete'ye selam verir gibi yanına gidip sonra avlu içinde heyecanla koşmaya enerjisini atmaya devam etti. Mete kadının çıktığını görür görmez konuştuğu şeyi unutmuş tüm odağı ona kaymıştı, kadına bakınca Selin başıyla selamladı. Onu görmesiyle bile tüm dengesi alt üst oluyordu önüne bakıp dümdüz yürümeye çalışırken adamın gözlerinin üstünde hissediyordu, onun bakışlarını üstünde hissederken düşmemek için daha çok dikkat etmeye çalıştı. Mehmet kadını görünce yanına doğru koşar adım yöneldi.

 

"Bugün sabahtan beri yazmadım o yazmadığı sürece yazmama kararı aldım." Dedi Mehmet, Selin'i yarı yolda yakalamış çardağa beraber yürüyordu. Selin yeni kararının mantıklı olup olmadığını sorgular şekilde baktı çardağa geçerken aklını toparlamaya çalışıp düşüncelerini Mete'den alması biraz zaman almıştı. Mete ise Mehmet'in fazla samimi olmasının verdiği rahatsızlıkla Yusuf’un anlattıklarını dinliyor gibi görünse de kesinlikle aklı onda değildi merak ettiği şey onların konuştuklarıydı.

 

"Tabi bu adım bile çok önemli." Dedi Selin, Mehmet'in şevkini kırmak istemiyordu ayrıca bu adımı kızı unutması için bir başlangıç olarak görmeyi tercih ediyordu.

 

"Biz bin kere anlattık sizinle konuşunca kafasına dank etmiş!" Berk alaycı bir şekilde konuşmaya dahil olunca, Selin tatlı bir gülümseme kondurdu yüzüne.

 

"Hayır zaten düşünüyordum ama dün Selin hocamın söylediği bir iki şey doğru geldi." Mehmet, Berk'e karşı kendini savunmaya çalışırken sinirlenmişti.

 

"Hiç değilse şu an doğru adımlar atmaya çalışıyor bence bu önemli bir şey." Dedi Selin, Berk'e doğru konuşmuştu ona karşı daha olumlu ve teşvik edici davranması için uyarı maksadıyla söylüyordu.

 

"Kim doğru adımlar atıyor?" Diye sordu Mete, Yusuf’la dayanamayıp yanlarına gelmişlerdi Selin Mete'ye bakışlarıyla Mehmet’i gösterdi, Mehmet çekindiği komutanın konuya dahil olmasından utanmıştı.

 

"Artık herkesin haberi var! Kendimi salak gibi hissedeceğim harika!" Mehmet bunu sitem eder gibi söylerken Yusuf’la Berk Mehmet'in bu tepkisine güldüler Mete çocuğu umursamasa da ilişkisinden kaynaklı olduğunu fark etmişti.

 

"Salaklık yapmazsan salak gibi hissetmezsin." Dedi Mete, oldukça ciddiydi söylediklerinde, her zaman ilişki konusunda tavırları netti. Yusuf ve Berk kıkır kıkır gülerken Selin onaylamaz bir tavırla baktı. Mete kadının bakışlarına karşılık ne yapayım der gibi omuzlarını kaldırdı.

 

"Sağ olun komutanım." Mehmet oldukça üzgün ve tükenmiş bir edayla söyleyince Selin onun bu haline dayanamayıp yerine cevap verdi.

 

"Birini sevmek bazen salaklıkta yaptırır, yanlışta yaptırır. Akıllıca davranmak için bazen çokça salaklık yapmış olmak gerekir üzülme doğru davranmaya yaklaştığın için sevin." Dedi Selin, Mehmet kadının onu savunmasına sevinerek gülümseyip dikleşti, Mete yüzünde saçmaladığını ifade eden bir tavır takınarak bakıyordu kesinlikle kadına katılmadığı çok açıktı.

 

"Salaklık yapmanın tek açıklaması aklını kullanamamaktır, Seviyorsun diye mantığın devre dışı kalıyorsa sevmezsin! İlla seveceğim diyorsan dümdüz, körlemesine salaksın demektir! Bu yüzden risklerden kaçınmak en mantıklısı." Mete çok ciddiydi bu durum onun için bir matematik hesabı kadar netti kadının Mehmet'i savunmasına sinir olarak meydan okuması haricinde mantık çerçevesindeydi yaptıkları. Selin alaycı bir gülümsemeyle baksa da içinde adamın aşktan bu kadar korkmasını sindiremiyordu, önünde ayakta duran Mete söyleyeceklerini merak ederek bakarken diğerleri şaşkınlıkla atışmalarını izliyorlardı.

 

"Sevmek, âşık olmak hesap kitapla olmaz. Hiç beklemediğin anda ve zamanda seversin sen anlayana kadar zaten ona bağlanırsın ve gidemezsin yani kaçmaya çalışsan da seni bulacağı varsa bulur, aptallık yaptıracağı varsa yaptırır." Dedi Selin, Mete gibi meydan okumuyordu. Tam olarak onun gibi düşündüğü, herkese kendini kapattığını sandığı zaman ona aşık olup hiçbir yere kaçamadan kendisini nasıl yakaladığını açıklıkla anlatıyordu.

 

"Şu an hala benden mi bahsediyoruz!" Diye sordu Mehmet şaşkınlıkla ikisine bakarken konuşmalarından hiçbir şey anlamayarak kaşlarını çatmış bakıyordu. Berk susması için koluna vurdu hala pek bir şey anlamış değildi. Yusuf sinirlenmiş ona bakınca ne var der gibi omuzlarını silkti.

 

"Evet!" Selin’le Mete aynı anda Mehmet'e cevap verince çocuk hayretle gözlerini kırpıştırdı. Selin kendi aptallığını kapatmaya çalışarak ellerini önünde kavuşturdu.

 

"Bilgilendirici bir konuşmaydı." Dedi Yusuf ortamı yumuşatmaya çalışıyordu Mete ona hayır der gibi bakınca sustu. Ortamın gerginliğini geçiştirmek için Berk başka bir konu açarken Selin adamın kırılmaz inadına rağmen Mehmet'in dediğine göre bir sürü kadını idare ediyor olmasına sinirlenmişti. İçinden gerçi dedi bu kadar kadını idare etmesinin sebebi aşık olmaktan kaçmak olabilir! Kendi tespini kendi kendine onaylarken Selin uzun süredir sesi çıkmayan, koşmayan ve hala yanına gelmeyen Luna'nın ne yaptığını merak ederek etrafına bakındı etrafta göremeyince Mete'nin önünü kapatmasıyla göremediği kısmı görmek için yana doğru eğilip bakarken yerde duran bir şeyi inceleyen Luna’yı gördü, köpek hırlamaya başlayıp yere patisiyle vurunca neyle oynadığını anlamak için daha dikkatli baktı siyah bir şey gözüne çarpınca gözlerini kısıp odaklandı ve Selin ayağa fırladı. Mete Selin'in bu tepkisine anlam veremeyerek endişeyle ona döndü.

 

"İyi misin? Bir sorun mu var" Mete kadının baktığı yöne doğru bir anlık bakıp Luna'yı gördü anlam veremeyerek tekrar kadına döndü.

 

"Mete, Luna!" Selin'in kaskatı kesilmiş bacakları hareket etmiyordu yardım almak ister gibi Mete'nin koluna tutundu endişeli sesi nefes nefese çıkmıştı adam tekrar bakınca Luna'nın oynadığı Akrebi gördü ani bir refleksle Luna'ya koştu tam o anda patisini tekrar Akrep’e atan Luna'yı akrep soktu. Selin korkudan eliyle ağzını kapatırken aklından akrep soktuktan kaç saniye sonra zehir etki eder, nasıl zehir akıtılır en yakın veteriner nerededir diye binlerce düşünce uçuşuyordu. Yusuf'ta yanlarına gitmiş Akrep’i öldürmeye çalışırken Mete Luna'yı kucakladı.

 

"Soktu mu?" Diye sordu Berk Mete çocuğun sorusunu başıyla onaylarken Mete kucağında Luna ile yanına doğru geldi.

 

"Veterinere gitmemiz lazım!" Dedi Mete sakin kalmaya çalışsa da endişeliydi köpeğe nasıl bir etkisi olabileceğini bilmiyordu, Selin de pek iyi gözükmediği için eli ayağına dolaşmıştı. "Mehmet araba anahtarlarını getir!" Mete komutu verir vermez Mehmet ok gibi fırladı.

 

"Bende geleceğim!" Selin Mete'nin kucağındaki Luna'yı severken sokulan yeri inceliyordu Mete biraz düşündükten sonra başını sallayarak onayladı.

 

"Burası Yusuf’la size emanet." Mete Berk'e yetkili olduklarını anlatınca Berk onayladı. Mehmet koşarak anahtarı getirirken nefes nefese uzatmıştı, Mete elleri dolu olduğu için Selin hızla anahtarı aldı elinden. Mete Luna kucağında Selin arkalarında hızla yürürken aklından geçen bin tane kötü düşünceyi susturmaya çalışıyordu. Karargâhın kapısından çıkıp arabaya geçtiler, Selin kapıyı elleri titreyerek açtı Mete arka koltuğa Luna'yı yerleştirdi Luna çaresizce suratına bakıyordu Mete Selin'in elinden anahtarı alırken aynı çaresiz ve üzgün bakışları onda da görüyordu, Selin hemen Luna'nın yanındaki koltuğa geçti Luna başını Selin'in bacağına yasladı.

 

"Soktuğu yeri yalamasına izin verme." Dedi Mete kapıyı kapatırken Selin başıyla onayladı Luna'nın yalamaya çalıştığı yarasından başını uzak tutarak seviyordu. Mete şoför koltuğuna geçip hızla arabayı çalıştırıp sürmeye başladı.

 

"İyi gözüküyor bir sorun olmaz değil mi?" Dedi Selin endişeyle Luna ısrarla acıdığı için sokulan yeri yalamaya çalışsa da izin vermiyordu. Mete cevabını bilmediği bu soruya ne diyeceğini bilemese de kadının daha fazla paniklemesini istemiyordu.

 

"Bir şey olmayacak izin vermeyeceğim, sadece sakin kal olur mu?" Mete'nin sözleriyle titreyen sesinin ve ağlamaklı bakışlarını durdurmaya çalışarak Selin sakinleşmeye çalışsa da pek başarılı değildi.

 

Çok uzak mı veteriner?" Selin sorarken Mete yeni hatırlamış gibi telefonunu çıkartıp birini aramaya başladı.

 

"Çok uzak değil yakın bir köyde veteriner var daha önce orada aşılarını yaptırmıştım." Dedi Mete hoparlöre aldığı telefonu çalmaya başlamıştı bile bir iki çalıştan sonra karşıdan bir erkek sesi cevap verdi.

 

"Buyurun komutan!"

 

"Doktor Luna'yı siyah bir akrep soktu sana geliyoruz!" Mete hızlıca olan biteni açıklamıştı, Selin sessizce konuşmalarını dinleyip yatan Luna'yı başını severek sakinleştirmeye çalışıyordu.

 

"Ne kadar yolunuz var?" Diye sordu doktor.

 

"5 dakikadan az." Mete tereddüt ederek söylemişti.

 

"Tamam ben ilaçları hazırlıyorum telaş yapmayın ama hızlı olmaya çalışın." Veteriner sakin ve temkinli konuşmuştu. Selin hala sokulan yeri Luna'nın yalamaması için uğraş veriyordu.

 

"Tamamdır görüşürüz." Mete telefonu kapatırken dikiz aynasından Selin'e baktı sonra Luna'ya baktı kötü gözükmüyor diye biraz içi rahatlamıştı. Önüne dönüp yola odaklandı bir kaç dakika sonra Luna'nın inlemeye başşamış hatta inlemeleri artmıştı ağlıyor gibi gözüküyordu Selin onun haline daha çok telaşla bakıyordu, Mete'nin tek yapabildiği araba sürüp izlemekti.

 

"Mete! Luna titriyor." Dedi Selin artık ağlamaya başlamıştı.

 

"Sakin ol çok az kaldı." Mete sakin kalmasını istese de artık o da sakin değildi. Luna'ya bir şey olmaması için gaza biraz daha yüklendi.

 

"Luna lütfen, lütfen dayan" Selin Kafasına sarılmış onu telkin ediyordu akan göz yaşları Luna'nın başını ıslatıyordu ama titremesi ara ara kesilip tekrar yükseliyordu. Geçen her saniye sanki ömür gibi sürse de Selin tekrar tekrar Luna'ya dayanması için yalvarıyordu.

 

"Geldik!" Mete yetişmiş olmanın verdiği heyecanla bağırmıştı. Selin kafasını kaldırdı veterinerin önünde bekleyen adamı görünce sevindi. Mete hızla arabayı durdurdu aynı hızla arabadan çıkarken doktor çoktan arabaya koşmuştu.

 

"Titremeye başladı!" Dedi Mete doktora son durumu bildirir gibi. Doktor hızla arabaya geçip elindeki iğnesini Selin'in kucağındaki Luna'ya yaptı.

 

"Mete içeri taşımama yardım eder misin?" Doktorun lafıyla Mete hızla arabaya geçip Luna'yı kucaklarken Selin yalvarır gibi gözüken gözleriyle ağlayarak Mete'ye bakıyordu hala titreyen köpeğin küçük bedeni ve şaşkın bakışları onu da ağlatmak üzereydi. Doktor elindeki iğneleri atıp artık kocaman olan kucağına zar zor sığan Luna’yı Mete’yle taşımaya başladı, Selin arkasından çıkarken hepsi aynı anda veteriner kliniğine doğru geçti. Kliniğe geçince diğer doktor Mete’nin elinden alıp hızla iç odaya yöneldi, iki arkadaşı da ona yardım ediyordu. Selin ve Mete'de gittikleri tarafa doğru beraber geçerken içlerinden biri tarafından durduruldular.

 

"Siz isterseniz biraz burada bekleyin panzehirler yapıldı muayenesi yapılıp serumu takılsın sizi içeri alırız."

 

"Ama titriyordu...!" Dedi Selin telaşla ağlarken hıçkırıkları boğazında düğümlenmişti ve hala Luna'nın yanında olmak istiyordu. Adam söyleyeceğini söyleyip içeri geçmişti. Mete o tarafa gitmeye çalışan kadını kolundan tuttu daha fazla doktorların dikkatini dağıtmaması için durdurdu.

 

"Mete, Luna'ya bir şey olursa!" Selin Mete'den yardım ister gibi bakıyordu göz yaşları o kadar hızlı akıyordu ki bütün yüzü ıslanmıştı Mete artık dayanamayıp kadını kendisine doğru çekti Luna kadar onunda vücudu titriyordu.

 

"Bırak doktorlar işini yapsın." Dedi Mete, kadının bedenini sarmalarken hızla atan kalbine söz geçiremiyordu. Soğuk kanlı hali her zaman işine yarardı bu seferde onu ayakta tutmak ve Luna'nın iyi olmasını sağlamak için soğuk kanlı durmaya çalıyordu. Selin pes edip yüzünü adamın gögüsüne gömerken Mete kadını daha sıkı sarmıştı tüm gücüyle kendine bastırıyordu, sadece kendisini değil acısını da sarıp sarmalaya çalışıyor gibiydi. Selin adamın bırakmamasını ister gibi tişörtünü sımsıkı tutmuş kendine doğru adamı çekiyordu. Bedeninin sıcaklığıyla titremesini dindirebiliyor gibiydi, Mete kucağında kedi gibi kücücük kalan kadının saçlarının arasına yüzünü gömmüş kokusunu çekiyordu Bir süre onu sakinleştirdikten sonra Mete yüzünü görmek için geriye çekilip baktı ufak bir kız çocuğu gibi savunmasız ve üzgün haline dayanamıyordu onun ağlamasından nefret etmişti parmaklarını yüzünde gezdirirken itiraz etmeden duran kadını daha sıkı tek eliyle kavradı yüzünde gezinen parmaklarıyla hala akan yaşını sildi.

 

"Su ister misin?" Mete, o isterse sonsuza kadar kucağında tutacağı kadından ayrılıp kadını kendine getirmeye çalışıyordu. Selin başını evet manasında sallayınca Mete'nin sımsıkı tuttuğu tişörtünü tereddüt ederek bırakmıştı sanki kaçacak gibi onu tuttuğu için biraz utansa da Selin onu bırakmak istemediğini de çok net biliyordu. Mete kadını oradaki sandalyelerden birine dikkatlice oturtup su almak için sekreter olduğunu daha önceden bildiği kadına baktı kadın çoktan elinde plastik bir bardakta suyu doldurmuş, Mete'ye bardağı uzatırken üzüntüyle baktı.

 

"Teşekkür ederim." Dedi Mete kadına, Selin'e bardağı uzatıp dizlerinin önüne çömelmiş ona bakıyordu, Selin bir iki damla içip kafasını toplamaya çalışırken Mete kadından gözlerini bir saniye çekmiyordu tekrar sarılsa ne kadar yersiz olacağını düşündü, kendine gelmesi için beklemekle yetinmeye karar verdi.

 

"Daha iyi misin?" Mete gözlerini ondan ayırmayarak sorunca Selin onun başını şişirdiği için biraz utanmıştı, normalde duygularını bu kadar herkesin gözünün önünde yaşayan biri değildi ama yanında o olunca nedense her haliyle kendisini ona bırakmak istiyordu, bir tek o görsün istiyordu sarıp sarmalasın onunla ilgilensin diye hemen duygusallaşabiliyordu.

 

"İyiyim." Dedi Selin sesi pek iyi çıkmasa da başını ellerinin arasına alıp ovaladı. Selin'in göz yaşları durunca Mete ayağa kalkıp kendisini bu gereksiz yakınlaşmadan dolayı suçlamaya ve pişman olacağından endişelenmeye başlamıştı ama yine de tekrar olsa tekrar yapacağını çok iyi biliyordu hatta şu an bile şansı olsa tekrar kollarına almak isterdim diye düşündü. Bir süre ikisi de endişeyle beklerken Mete dayanamayıp ortalıkta volta atmaya başlamıştı sakin kalmak için direniyordu. Hala içeriden çıkmayan doktorların bir haber vermemeleri Luna'ya bir şey olduğu fikrine kapılmasına sebep olmuştu bu düşünce onu daha çok telaşlandırıyordu. Mete doktorun sesini duyunca aniden durup geldiği tarafa baktı Selin oturduğu yerde endişeyle salladığı bacağını durdurup Mete'ye baktı ve ayağa fırladı.

 

"Luna iyi!" Doktor hemen müjdeli haberi vermişti. Selin bir oh çekti Mete'de sıkmaktan uyuşan ellerinin gevşediğini hissetti.

 

"Onu görebilir miyiz." Diye sordu Mete, Selin'de yanında onu onaylıyordu.

 

"Gelin bakalım yaramaz kızınızı göstereyim size." Doktor sevecen bir tavırla onları Luna'nın olduğu odanın kapısına doğru yönlendirdi, arkasından gelen Mete ile Selin doktorun kapıyı açmasıyla veteriner masasında serumla yatan Luna'yı görünce derin bir nefes almışlardı. Luna ikisini görünce kuyruğunu sallamaya başlamış ve sevinçle inlemişti Selin hızla yanına gidip başına öpücük kondurdu çok daha iyi duruyordu Luna da kadını yalarken kadın vücudunun titremediğini ve iyi göründüğünü görünce çok rahatladı, Mete de hemen yanlarına gidip Luna'yı severken bu sefer Luna Mete'ye selam veriyor gibi yalıyordu Luna yaptığının farkında gibi ikisinden özür diliyor gibi kafasını onlara yaslıyordu.

 

"Kızınız sizi iyi korkutmuş, bizi de korkutmadı desek yalan olur tabi. Akrep zehri zamanla vücuda yayıldığı için çok hızlı müdahale gerekiyordu neyse ki tam zamanında geldiniz bir kaç dakika daha geç kalsaydınız iyi olmazdı" Dedi doktor.

 

"Sokar sokmaz fark etti yoksa çok geç kalabilirdik." Mete Selin'e minnettar şekilde bakmıştı. Selin Luna'nın yaralanan bacağını severken dua ediyor gibi mırıldanıyordu.

 

"Evet gerçekten şanslı günündeymiş Luna çünkü belli ki akrep bir kere sokmamış bir süre oynamışlar, 2 farklı yerinde sokma izi vardı." Doktor bacağının iç kısmındaki sokma izini gösterince Mete ve Selin birbirlerine baktılar.

 

"Bu yüzden mi bu kadar hızlı etki etti? bir sorunu yok değil mi?" Selin şok içinde Luna'ya bakıyordu fark etmemiş olsaydı neler olabileceğini düşünmek bile istemiyordu.

 

"Evet neyse ki hızlı müdahale ettik. Artık bir sorun yok ama yine de Luna bu gece burada kalsın, serumlarını alsın ayrıca kan değerlerine bakalım her şeyden emin olalım. Sabahleyin eskisinden sağlam bir şekilde size teslim edelim" Doktorun sözleriyle Selin endişeyle Mete'ye baktı. Mete onu sakinleştirmek için Luna'nın üstünde duran elini Luna'yı seviyor gibi yaparak parmaklarını parmaklarına değirdi bu teması ile ona güç vermeye çalışıyordu. Selin Luna'nın daha iyi olacağını düşündüğü için başıyla onaylayarak baktı Mete'ye.

 

"Tamam bu gece burada kalsın bir şey olursa beni ararsın kaç olursa olsun gelirim." Dedi Mete. Doktor gülümseyerek onayladı.

 

"Tamamdır ben yine durumunu haber veririm yarın sabah kaçta almak isterseniz gelir alırsınız." Doktor güven verici ve sakin konuşmasıyla Selin biraz daha sakinleşmişti, hala Luna'yı bırakmak istemiyordu ama hiç değilse iyiydi ve onu işini bilen birinin yanında bırakmak çok daha akıllıca olacaktı, yarım saat kadar daha Luna'nın yanında kalıp onu sevmişlerdi artık gitmeleri gerektiğinde Selin Luna'ya sıkıca sarılıp öperken Mete onları izliyordu, Selin bırakınca Mete başını öpüp vedalaştı. Selin biraz daha kalmak istese de artık gitmeleri gerektiğini biliyordu, kapıdan çıkarken Luna arkalarından havlayınca Selin ona döndü geriye döneceğini anlayan Mete Selin'in vazgeçecek gibi olmasından dolayı belini naifçe tuttu Selin ona bakarken kalbine giren acıyı yok sayarak ona gülümsedi onu dışarı doğru çıkması için yönlendirdi. Selin'in istemsizde olsa kabullenmiş bakışlarıyla dışarı çıkıp arabaya geçmek için beraber klinikten dışarı çıkarken diğer genç doktor onları uğurlamaya yanlarında çıkmıştı Mete elini uzatınca sıkıca sıktı.

 

"Teşekkür ederim doktor!" Dedi Mete.

 

"Rica ederim. Yarın görüşürüz" Doktor Mete'nin elini bırakıp Selin'e elini uzattı, Selin gülümseyerek elini sıkınca doktor kadının kolunu tutup telkin vermek ister gibi gayri resmi bir şekilde sıvazladı.

 

"Merak etmeyin Luna emin ellerde, ona çok iyi bakacağız. Umarım bir daha ki görüşmemiz rutin bir kontrol olur" Dedi doktor, kadının gözlerinin içine bakarken Selin bu yakın temasa anlamsızca baktı ve rahatsız olduğunu belli eder şekilde huzursuzca elini çekmeye çalışmıştı Mete bu temasın verdiği öfkeyle, sınırını çoktan aşmış adamı öldürmemek için dişlerini sıkıyordu dayanamayarak Selin'le doktorun arasına girip doktorun elini kadının ellerinin arasından çekti kolunu sıkıca kavrayıp biraz sert biraz şakalaşıyor gibi elini cebine doğru götürdü ellerini olması gereken yerde tutması için uyarıyor gibi gözüküyor olsa da gözleri ciddiyetle ve tehditkar bakıyordu.

 

"Sağ ol doktor." Diye tekrarladı Mete ama bu sefer ses tonu o kadar da arkadaş canlısı değildi. Doktor başıyla selamlayıp yaptığının göz dağı vermek olduğunu anlayarak geri çekildi. Mete Selin’e dönünce tekrar beline elini koyup onu arabaya doğru yönlendirdi doktorla daha fazla temas etmemesi için kapısını açıp binmesini bekledi binince kapısını kapatıp doktora çok hoş olmayan bakışlarla şöför koltuğuna geçti. Selin’le bir kaç saat önce yaptığı tartışmayı hatırladı sözleri kafasında yankılanıyordu salaklıklar yapıyordu ve kaçamıyordu derin bir nefes verip düşünceleri kafasından atmaya çalıştı.

 

"Aç mısın?" Mete Selin’e dönmeden arabayı çalıştırırken sormuştu hava iyice kararmıştı yemekhaneye gidip yemek istemiyordu bu yüzden Selin cevap vermeden devam etti. "Buraya çok yakın güzel bir yer var geçip yemek yiyelim." Dedi bu sefer Selin’e bakıyordu başıyla onaylayınca gülümsedi dediği yere doğru yola çıktı, salaklıklar yapıyorsun diye hatırlattı Mete kendine ama şu an o kadar umurunda değildi ki... Tüm salaklıkların sonucu ona çıkıyorsa sorun değildi... düşüncelerinin saçmalığıyla öksürdü Mete Selin iyi mi diye bakarken Telefonu çalınca Yusuf'un aradığını görüp araba sürüyor diye hoparlör aldı telefonu.

 

"Efendim Yusuf, bir sorun mu var?" Diye sordu Mete.

 

"Luna'yı merak ettik komutanım." Yusuf korkarak sormuştu Selin ağlamaktan ağrıyan başını sıktı onlara haber veremeyecek kadar hızlı gerçekleşmişti her şey.

 

"İyi doktor kontrolünde yarına kadar gözetimde kalacakmış ama bir sorun yok şu an." Mete konuşurken arkadan Mehmet'in sevinme sesleri geliyordu. Mete’yle Selin bu duruma gülümsedi.

 

"Tamamdır komutanım burada asayiş berkemal merak etmeyin!" Dedi Yusuf.

 

"Tamam Yusuf bir sorun olursa ararsın." Diye tekrar hatırlattı Mete, dediği yere gelmiş arabayı park ediyordu.

 

"Emredersiniz komutanım!" Yusuf tekmil verince Mete telefonu kapatıp arabadan çıktılar Mete restorana doğru geçerken Selin de peşinden gittiği yöne doğru yürüdü. Mete kapıyı açıp Selin'in geçmesi için kenara çekildi ve arkasından daha geçer geçmez kilolu orta yaşın üstünde samimi bir adam ayağa kalkıp onları karşılamak için iki eli havada büyük bir sevinçle onlara doğru yürüdü Selin şaşkınlıkla Mete'ye baktı Mete biraz utanarak gülümsedi.

 

"Komutanım gelmiş hoş gelmiş!" Adamın şivesi sert yüz hatlarını sevimli gösteren tatlı bir hava katıyordu Mete'nin elini büyük bir şevkle sıktı Selin'e dönünce daha çok gülümsedi elini gögüsüne götürüp baş selamıyla selamladı Selin de adamı yarım yamalak selamladı. "Sende hoş geldin yenge." Deyince adam, Mete gülmesine engel olmadı.

 

"Hoş bulduk İsmail abi, Selin araştırma için burada üniversitede hoca." Mete açıklamaya çalışsa da adam hınzır bir gülümsemeyle ona baktı.

 

"Hadi hadi geçin oturun, yengemle sana en güzelinden bir sofra hazırlatıyorum!" Adam Mete'nin omzuna elini koyup babacan bir tavırla sıktı. Mete yenge demesine kafasını hayır manasında sallarken güldü ona ne dese şu saatten sonra önemi olmayacaktı zaten diye düşündü. Mete Selin'in ağlamaktan şişmiş gözlerine baktı ilk defa çok sakindi hemen masaya geçip Selin karşısında oturdu. Kadının bu kadar sessiz olması garipti her zaman kendinden emin ve inatçı tavırları bir tarafa bırakmış şimdi dokunsa kırılacak bir porselen bebek gibi duruyordu onun için endişelenmemesi elinde değildi.

 

"Çok tatlı bir adam." Dedi Selin, Mete gülümseyip ortalığa neşe saçan adama baktı.

 

"Fazla cana yakın." Mete imalı bir şekilde söyleyince Selin'de güldü, kadının hızlıca toparlanıp eski enerjisine dönmeye çalışma çabasını çok net görebiliyordu.

 

"Şehirde de herkes seni tanıyor, uzun zamandır buradasın değil mi?" Diye sordu Selin, adamın ters davranması onu endişelendirse de dünkü özel hayatını sorgulamasından sonra hakkı olduğunu düşünüyordu ayrıca artık onunla ilgili bilgileri ondan almak istiyordu.

 

"8 sene oldu. Uzun bir süre değil mi?" Mete güldü.

 

"Ailen için zor olmuştur." Selin temkinli ve yavaştan alarak soruyordu Mete ne yaptığını anlamış gibi baktı ama düşündüğü gibi değildi amacı gerçekten hayatını öğrenmekti araştırma için sorgulamak değildi.

 

"Annemin pek mutlu olduğu söylenemez." Mete çok konuşmak istemiyor gibi başka şeyle ilgileniyordu, Selin anlayışla başını salladı onun istediği gibi istemediği sürece sınırlarını aşmayacaktı. Lokantanın sahibi adam elinde tepsi taşıyan küçük bir çocukla masaya geldi çocuk tepsiyi tutarken o servis yapıyordu.

 

"Yengem beğenecek mi bakalım." Adam kocaman gülerek yemekleri bıraktı. Selin adamın yenge demesine hiç takılmıyordu yemeklere bakıp havayı kokluyor gibi yaptı.

 

"Niye beğenmeyim ya bu kadar güzel kokan yemekler beğenilmez mi?" Dedi Selin, Adam Selin'in cevabından memnun olarak göbeğini tutarak gülünce Selin de kocaman güldü.

 

"Seni çok aç bırakmış, baksana ne kadar zayıf kalmışsın." Biraz Mete'ye kızınca Selin utandı, Mete adama içten içe hak veriyordu geldiğinden beri daha da zayıflamıştı.

 

"Ben araştırma için karargâhta olunca buralara gelmeye fırsatım olmadı tabi yoksa buralara uğrayıp kilo almamak mümkün değil gibi bence." Dedi Selin, yemeklerine iltifat edilmesi adama tekrar kahkaha attı, kadına karşı içi kaynamıştı komutana göz ucuyla aferin tam sana göre birini bulmuşsun der gibi onaylayan bir bakış attı.

 

"Hadi, hadi! bol bol ye! Afiyet olsun!" Dedi Adam, Selin hemen ekmeği bölünce onları yalnız bırakıp rahat yemek yemeleri için uzaklaştı.

 

"Teşekkür ederiz İsmail abi!" Dedi Mete, Selin hızlıca bir iki şeyin tadına baktı adamın övdüğü kadar vardı cidden çok lezzetlilerdi, Mete kadını izliyordu kadın ona bakınca bakışlarını kaçırıp o da yemeğe başladı.

 

"Herkeste bir etki bırakıyorsun illa, çok garipsin." Mete kadına bakmayarak düşüncelerini söylemişti ilk günden beri peşinde seferber olan askerlerinden İsmail abiye kadar herkesi nasıl bu kadar etkisi altına aldığını merak ediyordu, en çokta kendisini delirtirken bu kadar bağlamasına inanamıyordu.

 

"Sadece duymak istediklerinin ne olduğunu biliyorum." Dedi Selin kocaman güldü, bu bir sır değildi çocukluğundan beri bu onun için kolaydı.

 

"Meslek deformasyonu mu yani?" Diye sordu Mete, biraz alaycı bir tavırla sormuştu. Kendisine güven veren rahatlığı, her zaman emin konuşması ve tüm bunların çok normal, doğal olduğunu düşündürten tavırlarından kaynaklı olduğunu düşünüyordu.

 

"Biraz o, biraz doğuştan yetenek." Selin bunu hiç mütevazi olmayarak söylediği için kendine güldü.

 

"Kesinlikle o çok belli." Dedi Mete gülerek hem hak vermişti hem de mütevazi olmayışıyla dalga geçiyordu. "Daha iyi misin?" Mete ciddileşerek sordu, güzel güzel yemeğini yiyen kadın duraksadı.

 

"Luna'ya çok alışmışım yokluğu garip geliyor." Selin ayaklarının dibinde yemek bekleyen ve onu koruyan küçük güvenliğinin olmayışı ilginçti.

 

"Luna'yı nasıl bulduğumu merak ediyordun değil mi?" Dedi Mete aklını dağıtmak için dikelip genzini temizledi devam etti. "Açlıktan ölmek üzereydi onu bulduğumda, avcumun içi kadardı annesi mi atmış yoksa köylüler mi atmış bilmiyorum, bir köyün çıkışın da bir deri bir kemik kalmış ağlıyordu. Alıp şimdi tedavisini yapan veterinere getirdim yemek yerken açlıktan çırpınıyordu o kadar kötüydü ki durumu, ben beslediğim ilgilendiğim için hemen bana alıştı ama benim dışımda kimseye gitmedi bazen Yusuf'la iyi geçinse de başka kimseyi sevmezdi ta ki sen gelene kadar." Mete kadına gülümsedi bu durumdan ve zamanında sorduğu ama cevaplayamadığı soruyu cevaplamış olmasından memnundu.

 

"İyi ki onu kurtarmışsın." Dedi Selin, onu tanıdıkça biraz daha âşık oluyordu. Gülümsemesine hayran kalmaması elinde değildi, dudakları tek bir taraftan kıvrılırken kısılan gözleri onu daha çekici hale getiriyordu. "Kahraman olmayı seviyorsun." Selin Mete'de fark ettiği bir özelliğini pat diye söylemişti.

 

"Sende sürekli analiz ve tespit yapmayı seviyorsun." Dedi Mete, devamlı bir terapide gibi durum tespiti yapmalarına anlam veremiyordu, Selin başını hayır manasında salladı.

 

"Anlamıyorsun, benim özelliğim bu, insanları tanımak için dürüstçe düşüncelerimi söylüyordum. Seninle konuşurken araştırmam için bilgi topladığımı veya mesleğimi kullanarak bir takım psikolojik tespitler yaptığımı sanıyorsun bu yüzden temkinlisin ama öyle bir şey yapmıyorum. Sadece sohbet ediyorum ayrıca bunu yapmam etik olmaz, etik bir araştırma için senden izin almam gerekir." Selin kaşlarını havaya kaldırıp anladığından emin olunca yemeğine devam eti.

 

"Pekâlâ, madem bir araştırma için değil beni tanımak için tespitlerini söylüyorsun. Devam et, merak ediyorum beni ne kadar tanımışsın?" Mete yemeğini bırakıp bunu tüm ilgisini ona vermişti.

 

"Hayır, hayır... söylemeyeceğim! Sen anlatmak istersen dinleyeceğim çünkü sınırlarına girilmesinden hoşlanmıyorsun." Selin sinsice güldü, Mete kadının yaptığını anlamıştı alttan alta onu ne kadar iyi tanıdığını ve yaptığı tespitlerinin her zaman başarılı olduğunu bir kez daha göstermişti.

 

"Kabul ediyorum iyisin, insanları okuyabiliyorsun." Dedi Mete hep kaybettiği savaşta bu sefer açık açık pes etmişti.

 

"Hakkını yiyemem diğer insanlardan daha zordu seni çözmem ki hala tam çözebildiğimi söyleyemem." Selin de ilk kez beyaz bayrağını açmıştı Mete şaşırdı oysa ki onun yanında her seferinde tüm gardını düşürüyordu ve herkese ördüğü duvarları, sınırları yok oluyordu bundan dolayı yeterince açık verdiğini düşünüyordu.

 

"Teşekkür ederim bu bir iltifattı sanırım." Mete güldü. Selin’de güldü doyduğu için geriye yaslanıp derin bir nefes aldı çok yemişti. Adama bakarken ilk duyduğu andan beri sormak istediği bir soruyu düşündü madem bu kadar açık konuşuyorlardı sorabilecek cesaretini topladı.

 

"Görev süreniz 6 yıl, istesen çoktan başka yere tayin olurdun burada kalmak için önemli bir sebebin olmalı." Dedi Selin, Mete kadının bunu sormasını nedense bekliyordu iç çekip anlatmak için biraz kendisini hazır hissetmeyi bekledi.

 

"Evet, önemli bir sebebim var." Mete'nin kasılan çenesini Selin çok net görebiliyordu bu konuda onu zorlamayacaktı ama Mete kendisi devam etti. "Abim hatta babam gibi gördüğüm bir komutanım ellerimde öldü. Şehit olduğunda buradaki pislikleri temizleyeceğime kızına söz verdim." Dedi Mete'nin sesi yine sertleşmişti gözlerinden geçen gölgeler ne kadar acı çektiğini gösteriyordu.

 

"Çok üzgünüm, Başın sağ olsun!" Selin onun acısını görebiliyordu babasız büyüdüğü için kızın acısını da çok iyi biliyordu, Mete'nin kızın bu konuda daha iyi hissetmesi için elinden gelenin fazlasını yaptığına emindi "Kızı çok küçük müydü." Diye sordu Selin kendisinin küçük yaşta babasını kaybetmesi ve onu hatırlayamıyor olmasının üzüntüsü yüreğini kaplamıştı.

 

"Damla Lise 2. sınıf şu an, Liseye yeni girecekti daha babasını kaybettiğinde." Mete zamanın ne kadar çabuk geçtiğine inanamamıştı, Selin şaşkınlıkla kaşlarını havaya kaldırmış sonra hemen toparlamıştı, telefonunda gördüğü aramalardaki Damla'nın o Damla olup olmadığını sorguladı kendi içinde.

 

"Babasıyla geçirdiği zamanları hatırlayacağı için çok şanslı. Gülüşünü, konuşmasını, sesini ve onunla yaptığı her şeyi unutmamak için çok çaba sarf etmeyecek ayrıca eminim babası kahraman bir Türk askeri olduğu için gurur duyuyordur." Dedi Selin, Mete babasını küçükken kaybeden kadının ne kadar zorlandığını anlayabiliyordu, Damla için ne kadar üzüldüğü de anlaşılıyordu.

 

"Gençler, beğendiniz mi yemekleri!" Lokantanın sahibi adam büyük bir neşeyle gelince ortamın havası dağılmıştı ikisi de gülümseyerek karşıladı adamı.

 

"Her şey harikaydı elinize sağlık!" Dedi Selin, adam memnuniyetle baktı.

 

"Üstüne birde tatlı tam olur." Adam çocuğa eliyle işaret yaparken Selin Mete'ye acı acı bakıyordu Mete güldü, koşa koşa çocuk tabakta tatlılarla gelince adam sofrayı bir çırpıda toplayıp tatlıları önüne bıraktı.

 

"Eline sağlık İsmail abi!" Dedi Mete yemekten bayılacak gibi duran Selin'e bakıp gülmeden edemiyordu, adam tekrar onları yalnız bıraktı. "Yemezsen çok alınır söyleyim!" Diye uyardı Mete, Selin midesini tutarak tatlıdan bir kaşık aldı. Telefonu çalınca büyük bir kurtuluş gibi hemen telefonu cebinden çıkarttı Büşra'nın aradığını görünce duraksadı Mete kaşları çatılmış ona bakıyordu.

 

"Kız kardeşim defalarca mesaj atmış..." Dedi Selin endişeyle, konuşmasını bitirmeden Mete atıldı.

 

"Açsana merak etmişlerdir." Mete'nin cümlesiyle Selin hemen açıp telefonu kulağına götürdü.

 

"Teyze!!" Can büyük bir gürültüyle telefonu açar açmaz bağırınca Selin telefonu uzaklaştırıp kulağını tuttu.

 

"Can!" Diye karşılık verdi Selin neyse ki Büşra'nın azarını Mete duymayacak diye rahatlamıştı.

 

"Annem ona yazmadın diye sana çok kızdı haberin olsun!" Mete gülmemek için kendini tutarken Selin bozuntuya vermemek için telefonun sesini kısamadı ve naklen tüm konuşmanın duyulduğunu biliyordu.

 

"Annen nerede?" Diye sordu Selin.

 

"Yanımda, sana kızgın dedim ya! Ben aramak istedim, telefonum yok ya benim! Annemden aradım." Can'ın detaylı bilgilendirmesine Selin'de gülmüştü Mete dikkatle konuşmalarını dinliyordu.

 

"Can önemli bir şey söylemek için ısrar etti yoksa aramazdım!" Diye bağırdı Büşra arkadan, Selin Mete'ye mahcup bakarken Mete durumdan çok keyif alıyor gibiydi.

 

"Anne! Teyzemle konuşuyorum araya girme! Konuşmak istiyorsan sen ara." Can Büşra'ya ayar verince Selin dikkatle dinliyor bir yandan göz ucuyla Mete’nin tepkilerine bakıyordu.

 

"Can annene dışarda olduğumu o yüzünden yazamadığımı odaya gidince arayıp özel bir konuşma yapacağımı söyle lütfen!" Dedi Selin imalı bir şekilde Büşra'nın anlamasını umarak.

 

"Annem duydu zaten tekrar edemem, önemli bir şey için aradım!" Can bağırınca Mete küçük adamın sinirine hayretle baktı. Selin sakinliğini koruyarak ve merakla sordu.

 

"Küçük canavar neler oluyor?" Selin Mete'ye bakamıyordu.

 

" Gösteri yapacağız ve ben şiir okuyacağım." Diye açıkladı Can kısaca.

 

"Bu harika bir haber eminim sen bu işinde üstesinden gelirsin." Selin'in ona güven dolu olduğu konuşması Can'ın umurunda değildi.

 

"Teyze! Anlamıyor musun sen yoksun! İzlemeye gelmeyecek misin?!" Can bunu söyleyince Selin bir an ona sarılma ihtiyacının daha da arttığını hissetti.

 

"Merak etme bu anı kaçırmayacağım tamam mı! Az kaldı gelmeme zaten" Dedi Selin, Mete'nin onların tatlı konuşmasını dinlerken oluşan gülümsemesi kayboldu, onun gideceği düşüncesi canını sıkmıştı. "Bu arada annene bir daha bağırmak yok diye anlaşmıştık özür diler misin hemen." Diye devam etti Selin. Mete ayağa kalkıp hesabı ödemek için onu yalnız bıraktı, içine oturan ağırlığın sebebinin Selin gidecek olmasından kaynaklı olduğunu düşünmek istemiyordu.

 

"Hesabı alayım abi." Dedi Mete adama, adam hesabı toplarken Mete kadına tekrar baktı. Hararetle konuşurken savrulan saçlarını, mimiklerini inceliyordu asla onunla olmayacak biri için şu an böyle hissetmesi ve gideceğini kabullenememesi saçmalık gibi geliyordu. Ayrıca onunla olmayı istese bile Damla ve Damla'nın annesi gibi arkasında bir enkaz bırakma ihtimalini bilerek nasıl birini bu ateşe atabilirdi ki! Düşünceleri bir oradan bir buraya savrulurken bildiği tek bir şey vardı! O da içinde ondan vazgeçmeyen tarafının onu her şeyiyle, tüm bedelleri ödemeyi kabul ederek istediği gerçeği ve uzaklaşmak isteyen tarafının da bunu yapmaya cesaretinin olmadığıydı. Selin haklıydı bir anda fark etmeden öyle bir bağlanıyorsun ki artık kaçamayacak hale geliyorsun artık kaçamayacak haldeyim dedi Mete kendine Onu bir daha göremeyeceğini düşünmesi bile tüm kanın çekilmesine yetiyordu.

 

"Evlat baya aşıksın ha gözlerini alamıyorsun ondan." Dedi adam onu anlayan bir bakışla bakıyordu, Mete zar zor kadının üstünden bakışlarını çekti.

 

"Aşık olmak mı?" Dedi alaycı görünmeye çalışarak. Kartı uzatırken adam onun anlamamış gibi yapmasına dalga geçer gibi güldü.

 

"Yapma evlat bana yutturamazsın. Ben ilk bakışta anlarım o da sende birbirinize abayı yakmışsınız." Mete İsmail'in dediklerine gözlerini kırpıştırarak şaşkınlıkla baktı. Gerçekten kadının ona karşı bir şeyler hissediyor olma ihtimali bile ayaklarının yerden kesilmesine yeterdi, kadına tekrar baktığında kendisine bakıyordu gülümseyince o an zaman duruyormuş gibi hissetti, karnında oluşan ağrı hissi ve kalbinin hızla artması sadece garip bir çekim diye düşündüğü o şey aslında gerçekten ona âşık olduğuydu. Fark etmemiş ve yok saymaya çalışmış olmasının sarsıcı etkisiyle hayatında ilk kez âşık olduğunu ve bu yüzden aptal gibi davrandığını anlamış olması çok ironik gelmişti.

 

"Onu elinden kaçırma gözlerinden belli tam sana göre bir kız." Dedi adam, Mete adama ağzı aralıklı bakınca adam şaşkınlığına kahkaha attı.

 

"Ne oldu?" Diye sordu Selin, konuşmasını bitirip yanlarına gelmişti adamın bu kadar kahkahalarla gülmesini anlamaya çalışarak bakıyordu. Mete toparlanıp ona döndü.

 

"Bir şey yok, Gidelim mi artık?" Mete duymamış olmasına sevinse de endişeli tavırlarını bırakamıyordu, Selin Mete'nin heyecanlı haline şaşkın şaşkın güldü. Mete Selin'e eliyle önden gitmesi için işaret yapınca Selin kapıya doğru yöneldi. Adam ikisini kapıya kadar geçirken hala sırıtıyordu.

 

"Tekrar gelin bekliyorum!" Dedi adam arkalarından bağırırken el sallıyordu. Arabaya binerken Selin de adama el salladı, Mete hala kadına âşık olduğu gerçeği ile yüzleşmenin verdiği şaşkınlıkla arabayı çalıştırıp yola çıkarken ilk andan beri onu görünce yaptığı aptallıkları düşünüp duruyordu, hiçbir zaman bir kadına bu kadar sert öfkeli davranmamıştı, onu gördüğü ilk dakikadan beri o kadar korkmuştu ki hissettiği şeyden bütün korkusunun acısını ondan çıkartmıştı. Düşündükçe biri boğazını sıkıyor gibi hissetti geldiğinden beri bir saniye dahi onu düşünmeden geçirdiği zaman olmamıştı ama tek yaptığı onu kovmak, bağırmak ve yok saymak olmuştu üstelik tek acı çeken yine kendisiydi!

 

"Yemek için teşekkür ederim." Dedi Selin arabaya bindiklerinden beri sessizleşen adama, Mete yan koltukta oturan kadına bakıp gülümsedi. "İsmail abi gibi ilginç bir adamla tanıştırdığın içinde teşekkür ederim." Diye ekleyip Selin güldü.

 

"Rica ederim. Beğenmene sevindim." Dedi Mete sesi pek çıkmasa da konuşabilidiği için rahatlamıştı, yola döndü düşünceleriyle cebelleşiyordu resmen. Selin ağlamış olmanın verdiği uyku haliyle arabanın penceresinden dışarıyı izlemeye koyulmuştu zor bir gün geçse de Mete ile beraber olmaktan memnundu.

 

Havanın kararmasıyla soğuması bir olmuş telaşla çıkarken kadın üstüne bir şey alamadığı için ürperti ile kollarını sıvazladı Mete kadının üşüdüğünü görünce klimayı açıp ısınması için ona çevirdi. Selin, yola odaklanmış olan adama dönüp yüzünü izlemeye başladı dudakları, kusursuz çene yapısı, her zaman yeni tıraş olmuş gibi duran cildi ve sert dursa da merhametli hali. Ona git gide daha alışıyor olmak canını yakıyordu gidince bir daha göremeyecek olmak nefes almasını engelliyor gibiydi. Kesilen nefesiyle istemsiz biraz gergince bir iç çekip koltuğa iyice gömüldü bu anın hiç bitmemesini umarak tadını çıkartmaya çalışıyordu adam ona dönünce pencereye başını çevirdi.

 

Mete kadının yorgunluktan mayışmış haline baktı, koltuğa iyice gömülmüş dışarıyı izlerken gözleri kapanıyor gibiydi yola tekrar odaklanmaya çalıştı onunla ilgili düşünceleri de onu da aklından çıkartamıyordu! Resmen kadına aşık olmuştu bunca yıl kendisini kapatmış sadece mesleğine odaklanmışken gelip kendisini bulan inatçı kadına baktı gözleri kapanmış masumca uyuyordu. Deli gibi dudaklarına yapışma, yüzünü avuçlarına alıp onu sarıp saklama isteğini bastırırken iyice aptallaştığını düşündü ve bu durum hoşuna bile gidiyordu.

 

Karargâha geldiklerinde arabayı park edip kadına döndü ona doğru düşmüş başı ile sevimli dudaklarına gülümsedi saçlarının buklelerinin bir kısmı yüzüne düşmüş bir kısmı omuzlarından sallanıyordu uyandırmayarak sarkan buklesini parmaklarının arasına aldı Mete, parmakları ile saçlarını severken dayanamayarak yanına yaklaştı naif ve huzurlu uyan kadını incelerken ne kadar sakin gözüktüğüne güldü, normalde ortalığı birbirine katıp sonra tüm zekasıyla kurtulabilecek bir kadındı. Avcunda duran bukleyi yüzüne yaklaştırıp kokusunu içine çekti, dudaklarına götürüp saçlarını öperken bir daha o olmadan nasıl devam edebileceğini bilmiyordu saçlarını bırakıp uzaklaştı bir iki saniye kendine gelmek için bekledi.

 

"Selin..." Mete fısıldar gibi seslenmişti. "Selin." Uyandırmak istemiyordu ama yapmak zorundaydı. Selin kıpırdanıp gözlerini ovuşturdu, ona doğru bakıp dudakları yukarı doğru kıvrılınca adam onu öpmemek için o kadar zor duruyordu ki kendisini geriye çekti uyku mahmurluğu ile gözlerini kırpıştıran kadının etkisinden kurtulmak için hızlıca toparlanıp arabadan çıktı, kendisine doğru gelen Yusuf'u görünce tam zamanında indiği için rahatladı. Selin kendine gelince karargâhta olduğunu fark etmişti, Selin de hemen toparlanıp arkasından arabadan çıktı. Mete'nin yanına gelen Yusuf ondan bilgi alıyor gibi gözüküyordu serin havanın yüzüne vurmasıyla Selin kendine gelmişti arabanın kapısını kapatıp konuşan Yusuf’la Mete'nin yanına doğru ilerledi.

 

"Hoş geldiniz Selin hocam, Luna iyiymiş çok sevindim." Dedi Yusuf.

 

"Neyse ki ucuz atlatmışız Yusuf." Selin uyku mahmuru bir şekilde bakıyordu hala.

 

"Hadi içeri girelim hava serinledi." Mete Selin'in ince gömleğine bakıyordu avluya doğru yürümeye başladıklarında Yusuf, Mete'ye günü özetliyordu Selin esnerken ağzını kapadı.

 

"Tamam Yusuf sağ ol sen dinlenmeye geçebilirsin." Dedi Mete, Yusuf Mete'ye selam durup Selin'e gülümsedi ve yatakhaneye yol aldı, Mete Selin'e döndü. "Sende üşütmeden odana geç, hem git dinlen biraz çok yoruldun bugün." Derken Mete, Selin tatlı tatlı başını onaylar gibi salladı.

 

"İyi geceler." Dedi Selin, adamın yanından ayrılıp odasına doğru yürüdü adam avluda onun içeri geçmesini bekliyordu. Kadın kapıyı kapatmak için döndüğünde hala orada duran adamı ona bakarken görünce gülümsedi, Mete de ona gülümsemişti. Selin kapıyı kapatıp ışığı açtı odasına baktığında bomboş ve ruhsuz geliyordu Luna'yı şimdiden çok özlemişti.

 

Üstünü değiştirirken ayaklarına dolanan birileri olmadığı için hızlıca eşofmanlarını giydi, banyoda yüzünü yıkarken aynada kendine baktı dağılmış ve yüzü gözü şişmişti Mete'nin yanında böyle dağılmış vaziyette durduğunu düşündükçe daha çok utanıyordu saçlarını elleriyle düzeltmeye çalışıp, havluyla yüzünü kuruturken yatağına kendini atmıştı yüzüne düşen buklelerinde sanki sabah adam ona sarıldığından beri üstünden geçmeyen kokusu vardı, sarıldığı anı tekrar hayal ederken kalbinin hızlı atmasına engel olamayarak sersemce gülümsedi. Kendine gelince yüzünden saçlarını çekip Büşra'ya tüm gün olanları ve Mete'nin ona karşı yakın davranışları da dahil olmak üzere detaylı bir mesaj attı. Büşra mesajın detaylı detaylı her şeyi anlattığını görünce mutlu olup mesajlarına neden cevap veremediğini anlayıp kızma süresini kısaltacağını tahmin ediyordu.

 

Yorganının içine girerken arabada kısacık uykunun tüm günün yorgunluğunu üstünden attığını fark etti, uzun bir süre yatakta dönüp durunca uyuyamayacağını anlayarak tekrar ayaklandı, üstüne hırkasını geçirip dışarıya çıkmaya karar verdi. Kapıdan baktığında etrafta kimsenin olmadığını görünce kapısını olabildiğince sessizce çekerek çok ses çıkartmamaya çalışarak çardağa yürüdü, Mete'nin hala ışığının açık olması şaşırtmıştı. Çardakta oturup yıldızların ne kadar yakın olduğuna baktı temiz hava ve serinlik iyi gelmişti. Mete'nin kapısı açılınca Selin yerinden sıçradı Mete onaylamayan bir tavırla kendisine bakıyordu kapısını çekip elinde ceketiyle yanına doğru yürüdü kızacağı çok belli olduğu için Selin aklından bahanelerini sıralıyordu bile.

 

"Bu saatte Luna da yokken neden dışardasın?" Dedi Mete sorgulayan bir bakışla kızmış gibi davransa da sakin bir tavırla söylemişti.

 

"Dışarda olduğumu nasıl anladın?" Selin yakalanmanın şaşkınlığıyla sormuştu. Mete çardakta oturan kadının önünde ayakta dikilirken kadının şaşkınlığına gülümseyip yere bakmıştı ensesini ovaladı. Kollarını birbirine sarmış üşüyor gibi gözüken kadının yanına yaklaşıp omuzlarına dikkatlice ceketini yerleştirip yanına oturdu.

 

"Benim her yerde gözüm kulağım var." Mete gözüne uyku girmediği ve onu düşünmeden duramadığı için masasında boş boş otururken kapısının kapanma sesini duyar duymaz koşup geldiğini açıklamayacağını düşündü.

 

"Luna yokken yatamadım, oda çok boş ve sessiz." Dedi Selin, sesi oyuncağını kaybetmiş bir çocuk gibiydi Mete neredeyse yatamadığına sevinecekti bu tatlı hali ondan uzak kalma işini zorlaştırıyordu sürekli onu görmek isteğiyle başa çıkmaya çalışmak zordu.

 

"Uyuyamadığını tahmin ettim belki sana eşlik etmek için birini istersin diye düşündüm." Mete kadına bakıyordu ayın aydınlattığı yüzünü inceledi o kadar güzeldi ki bir saniye bile bu anı kaçırmak istemiyordu.

 

"İsterim..." Dedi Selin yüzünü inceleyen adama gülümsedi, bakışlarındaki o hisle ve onda bıraktığı etkiyle nasıl başa çıkabileceğini artık bilmiyordu kendini tamamen akışa bırakmıştı.

Loading...
0%