@gamzsahin55
|
Ben büyümeyi 18 yaşımda annemin feryatları arasında öğrendim kardeşimin kollarımın arasında ağladığında öğrendim Konakta kardeşimle oturuyorup şakalaşıp gülüşürken annemin Mustafa'm diye feryadı koptu o an kalbimde derinden bir acı hissettim bu hissin tarifi yoktu. Babam iş yerinde kalp krizi geçirmiş anında hastaneye kaldırmışlar fakat durumu kritikmiş yoğun bakıma almışlar hemen saatlerce bekledik bu bekleyiş aylar gibi geldi ne ağlıyabiliyodum ne üzülebiliyodum annemle kardeşimi teselli edip duruyorum o gün güçlü olmayı öğrendim ben aradan 1 ay geçti fakat babam yoğun bakımda kalmaya devam etti arada sırada sırayla gördük babamı doktorun dediğine göre strese ve yorgunluğa daha fazla dayanmamış kalbi tedavi süreçi devam ediyodu. Gün geçtikçe babam daha zayıflamış göz altları morarmış solgun görünüyordu 1 ay sesini hiç uymadık ama nefesi bile yetti nefes alıyo diye şükrettik Şirkette işler birikmiş her gün telefonla arıyorlardı diğer yandan ağa işleri karışmış herkes kendi kafasına göre davranmaya başlamıştı Bir taraftan Üniversite zamanı gelmişti Mardin Artuklu üniversitesi mimarlık bölümünü kazanmıştım o gün karar aldım hem işlerin başına geçip hemde üniversiteyi bitirecektim Mustafa Kozanın oğlunun kim olduğunu öğretme vaktiydi. Zaman hızla geçiyordu şirketin işlerini hal yola koyduktan sonra Ağalık işlerine bakmaya başladım sözümü dinlemeyenleri cezalandırdım birbiriyle kavgalı aşiretleri barıştırdım yardıma muhtaç insanlara yardım gönderdim ama kimse benim yardım ettimi bilmedi çünkü yardımın gizlisi makbuldü o insanları utandırmak istemedim okul bir yandan şirket derken babam gözlerini açmış tedavi görmeye devam ediyodu babam gözlerini açtığı gün 40 kurbanlık kestirdim fakir fukaraya dağıttırdım çarşıda baklava dağıttırdım o gün bayram gibiydi çünkü o gün bizim bayramımızdı Bir kaç ay daha geçtikten sonra herşey istediğim gibi ilerliyordu babam bunları duymuş benimle gurur duyuyordu Şirkette çalışırken telefonumun çaldığını gördüm arayan babamdı beni yanına hastaneye çağırıyordu hızla şirketten çıkıp hastaneye doğru gittim arabamı otoparka park edip hızla hastanenin merdivenlerini çıkmaya başladım çünkü babamın sesi enişeliydi babamın kaldığı odasın kapısı açıp -Baba -Oğlum gel seninle konuşmak istediğim bir konu var dedi -Hayırdır Baba iyisin dimi kötü bişey yok -Oğlum ben iyim fakat senin benim için bir görev daha yapan lazım dedi - Ne görevi baba -Dünyada yer altında herkesin ülkesinde bir lider var Türkiye'nin lideri de benim - Nasıl yani sen mafya mısın? -Evet oğlum ama şöyle ki biz iş yapıyoruz ortalığın düzenini sağlıyoruz kadın kaçakçılarına uyuşturucuya organ mafyalarına elimizden geldikçe ülkeden uzak tutmaya çalışıyoruz bunu tamamen bitiremiyoruz ama çoğalmasını önlüyoruz ve ben artık benim yerime senin geçip bunlara dur demeni istiyorum çünkü yer altı karışmış durumda ama bunun içinde acımasız olman gerek bazen çatışmaya gireceksin bazen insan öldüreceksin bunu yapabilecek misin? Bildiğin gibi doktor artık benim çalışmayı bırakıp kendimi stres ve yorgunluktan uzak tutmamı istedi bende bu süreç içerisinde seni izledim herşeye gayet hakimsin benim emekli olma vaktim geldi ve benim herşeyim sana miras oğlum O gün belki de düşünülecek çok şey vardı lakin babam hastaydı ve dediği gibi doktorda babamın çalışmamasını istedi ve dediği gibi babam haklıydı oğluydum onun arkasından kalan herşey bana mirastı -Evet baba yaparım Yer altını düzene sokmam kolay olmadı hata bir kaç kişinin canına kıymak zorunda kaldım ama kötü insan oldukları için bunu yapmak biraz olsa bile vicdanımı rahatlattı ama bazı geceler uyuyamadım ama zamanla alıştım sanki vicdanım beni terk etmişti Lakabım oluşmaya başladı karanlık dediler sonra gecenin sahibi dediler sonra gece kaldım gece gibi karanlık 10 sene geçti aradan 28 yaşındayım ve her istediğime sahibim güçe paraya şana şöhrete Kimse gözlerimin içine bakamaz benimle konuşurken on kere düşünürler insanlar fakat birgün hiç beklemediğim bişey oldu odamda hazırlanıp şirkete gitmek için odadan çıkıyorum ki annemin telaşlı gördüm -Anne ne oldu -Oğlum kardeşin Selin yok odasında kahvaltıya çağırmak için baktım yoktu konağın her yerine baktım yok kimse de görmemiş dışarı da çıktıysa kimseyede haber vermemiş -Anne sakin ol tekrar odasına bakalım belki banyoda falandır Selinin odasına girdim banyonun kapısını çaldım ses yoktu açtıp baktım boştu tam odadan çıkarken masanın üzerinde bir kâğıt buldum Babacım Annecim Abicim çok özür dilerim ben selim karanı çok sevdim babamla annemi konuşken duydum beni başkasına verecekler ben ondan başkasıyla yapamam ölümüm bile onla olsun istedim Hakkınızı helal edin Selinnnn! Annemle babam koşarak yanıma geldiler kanım damarlarımda hızla akmaya başladı Annem kağıdı elimden alır almaz fenalaşıp bayıldı babam ve hizmetliler annemle ilgilenirken ben adamları toplayıp karanlıların konağını basmaya gittim Siyahlara ateş ederek konağın kapısından girdim kısa süre içinde herkes beni izlemeye başladı Ahmet ağ şaşkın bir şekilde -Ağam hayırdır bir hatamız mı? Oldu -Senin o it torunun selim selini kaçırmış dediğim an nefesi kesildi -Ağam ağam inan ki bizim haberimiz yoktur Derken havaya bir kaç kurşun daha attım kadınlar ağlıyo adamlar şaşkınlık ve korkuyla bakıyordu derken birini gördüm kahve rengi saçlı ela gözlü şaşkın kızı şaşkın şaşkın olan biteni anlamaya çalıyordu ben Ahmet ağayla konuşurken bana baktı o an gözleri gözlerimi buldu utanarak hemen kaçırdı gözlerini yanakları al al oldu kimdi bu kız daha önce neden hiç görmemiştim diye düşünmen babam girdi konağın kapısından berdel kararı aldı ona istemediğimi söylediğim halde kızının ölümüne göz göre göre izin vermedi ve bende bir an bacıma kıyamadım fakat karanlıları neredeyse sevinçten göbek atacak gibi görünce sinirle konağı terk ettim Sağ kolum olan Ali'yi aradım 1 saat için de ela gözlü kızı araştırıp masamda olsun demiştim.
|
0% |