Yeni Üyelik
1.
Bölüm

1. Bölüm

@garipbirisi

Asu'nun yarası kapanmaya başlamıştı, ancak ağrıları hâlâ devam ediyordu. Su getirecek kimsesi olmadığı için mutfağa gitmek zorunda kaldı.

Mutfaktaki sandalyeye oturduğunda, suyu içecek kadar bile ayakta duracak gücü olmadığını hissetti. Uzun süren sorgular, nezaret günleri, polis ve savcıyla yapılan konuşmaların ardından nihayet uzlaşmaya varılmış ve tanık koruma programına alınmıştı. Birkaç gün içinde, tanımadığı bir yerde, bilmediği bir hayata başlamak üzere yola çıkacaktı. Bu belirsizliğin ve korkunun ağırlığı altında ezildiği için ayakta durmakta zorlanıyordu.

 

Suyunu yudumlarken yarasına dokundu; acı hâlâ vardı ama en azından ilk başlardaki gibi kanamıyordu. Suyunu içip bardağını tekrar doldurdu. İçeri gitmek için antreye yönelmişti ki kapı açıldı. Bir süredir yanında kaldığı polis memuru Yavuz, elinde bir dosya ve poşetle eve girdi.

 

"Selam," dedi Yavuz.

 

Asu zayıf bir sesle "Selam," diye karşılık verdi ve dosya ile poşeti alıp, "Bu ne?" diye sordu.

 

"Yeni hayatına başlamadan önce geçmişini öğrenmen için," dedi Yavuz zoraki bir gülümsemeyle.

 

Asu derin bir nefes alıp oturma odasına geçti, dosyayı ve poşeti orta sehpaya bıraktı. Poşetin içindeki yiyeceğe göz attı, sonra ilgisini kaybedip dosyayı eline aldı. İlk sayfada kendi fotoğrafı ve yeni adı, mesleği, yaşı gibi bilgiler yazılıydı. Sayfayı çevirdiğinde, 40'lı yaşlarında, hoş ve bakımlı bir adamın fotoğrafını gördü; bu, yeni hayatındaki 12 yıllık kocasıydı.

 

Yavuz'a dönüp, "Evli miyim?" diye sordu imalı ve sinirle. Yavuz, başını sallayarak zoraki bir gülümseme ile "Evet," dedi. Asu, sinirlenmiş bir şekilde arka sayfayı çevirdi. İkiz olduğunu, anne babalarının bebekken öldüğünü, Asu'nun yetiştirme yurdunda yaşadığını ama "Aslı" (yeni kimliği) adındaki kardeşinin evlat edinildiğini, üniversite arkadaşına âşık olup evlendiğini ve 12 yıldır evli olduklarını okudu. Kocası öğretmendi ve çocukları yoktu, çünkü Aslı'nın rahatsızlığı buna engeldi.

 

Asu gülerek, "Artık Aslı mıyım?" diye sordu.

 

"Aslında pek de farklı değil," dedi Yavuz.

 

"Peki, bu adam kim?" diye sordu Asu.

 

"Bilmiyorum, sana sadece bilmen gereken kadar bilgi verildi. Gerisi sizin aranızda," dedi Yavuz.

 

Asu sinirle dosyayı kapatıp fırlattı. "Aslı, Asu değil. Asu ölmüş, bak burada yazıyor. Yoksa okumadın mı?" diyerek dosyayı orta sehpaya sertçe attı.

 

Yavuz derin bir nefes aldı. "Tamam, sakin ol. Herkes senin iyiliğin için uğraşıyor."

 

Asu, "İstemiyorum. İyi olmayacağımı bile bile beni sürüklüyorlar," diye karşılık verdi.

 

"Bilemezsin Asu, gerçekten. Sakin ol ve olgun karşıla olayları," dedi Yavuz.

 

Asu, koltuğa uzanarak, "Ağrı kesici istiyorum," dedi.

 

"İlaçlarını verdim sana," dedi Yavuz.

 

"Yetmiyor, ağrılarımı kesmiyor. Daha fazlasına ihtiyacım var," diye ağlamaklı bir sesle cevap verdi Asu.

 

Yavuz, dolaba bakacağını söyledi ve kapıya yöneldi. Ardından dönerek, "Yarın gidiyorsun," dedi.

 

Asu şaşkınlıkla, "Ne demek yarın gidiyorsun? Nereye gidiyorum?" diye sordu.

 

"Artık sen Aslı'sın ve yarın yeni hayatına, kocanın yanına gidiyorsun," dedi Yavuz, mutfağa doğru ilerlerken.

 

Asu gözlerini kapatıp, "Neden ölmedim ki orada? Neden yaşadım ki sanki?" diye ağlamaya başladı. Yavuz, Asu'nun seslerini duymasına rağmen sandalyeye oturdu, sakinleşmesini bekledi. Bir süre sonra, Asu'nun sesi kesildi.

 

Yavuz dolaptan aldığı ilaçla Asu'nun yanına gitti ama Asu, boş ve yaşlı gözlerle tavana bakıyordu. İlacı orta sehpaya bıraktı. "İyi geceler, bugün çok yoruldum, yatacağım," diyerek odasına çekildi.

 

Asu ilacı alıp içti ve tekrar tavana bakarak uykuya daldı. Sabah erkenden uyandığında, Yavuz'un kendisi için birkaç kıyafet getirdiğini gördü. Yavuz, "Günaydın, duşa girmek istersin diye düşündüm. Birkaç işim var, bir saate dönerim, sen de hazırlanırsın sonra çıkarız, Aslı," dedi. Yavuz'un "Aslı" diye özellikle vurgulamasına takılmadan, yataktan kalkıp başını salladı.

 

Yavuz evden çıkınca, Asu kıyafetleri alıp Yavuz'un odasına geçti. Duşa girip uzun süre suyun altında oturdu, içindeki boşluğu akan suyla doldurmaya çalışır gibiydi. Duştan çıktıktan sonra Yavuz'un verdiği siyah kot pantolon ve beyaz tişörtü giydi. Aynaya baktığında saçlarını taramak için bir tarağı bile olmadığını fark etti.Başkalarının küçülen kıyafetlerini giymek zorundaydı. Eskiden olduğu gibi kadın erkek demeden ne bulsa giydiği zamanlar aklına geldi, gülümsedi. "Tekerrür ediyorsun hayat," dedi. Yarısına krem sürüp kapattı, kıyafeti krem bulaşmasın diye. Saçlarını lastikle topladı. İçeri geçip ortalığı topladı, geceden kalan yiyeceği çöpe attı. Sabahın erken saatlerinde Yavuz geri döndü ve Asu'yu mutfakta otururken buldu.

 

"Hadi gidelim," dedi Yavuz.

 

Asu, Yavuz'un uzattığı kot ceketi aldı, kapıdan çıkıp merdivenlere yöneldi. Apartman kapısında bir süre durup derin bir nefes aldı. Gökyüzüne bakıp, "Artık Aslı'yım, Asu öldü. Aslı yaşıyor," dedi. Yavuz, "Aslı, hadi arabaya binelim, dikkat çekmeyelim," deyince, Asu yeni kimliğiyle arabaya bindi.

 

Asu konuşmadan dışarıyı izliyordu. Yavuz, "O seni koruyacak, asıl görevi bu," dedi.

 

Asu, Yavuz'a dönerek, "Teşekkür ederim her şey için, ama bana teselli vermeye çalışma. Artık ne olduğu ne olacağı umurumda değil," dedi. Yavuz'a döndü, "Asu'yu öldürdük, artık Aslı var ve Aslı'ya kardeşini kaybettiği için teselli vermelisin. Asu'yu Aslı olmaya hazırlamak yerine," dedi ve gözleri doldu.

Yavuz, yaşadıkların için gerçekten üzgünüm ama her şeye iyi yönden bak. Bugünü geçirmen için sana iyi gelecektir," dedi.

 

Asu, gözyaşlarını silerek dışarıyı izlemeye devam etti. Şehrin dışına, tenha bir yola saptılar. İleride bir araba duruyordu. Bunları görünce arabadan iri yarı fotoğraftaki adam indi, arabanın önüne geldi ve beklemeye başladı. Yavuz arabayı yavaşlatıp geride durdu ve karşılarında duran adama bakarak, "Hazır mısın, Aslı?" dedi.

 

Asu gözlerini silip, "Hayır," diye cevap verdi.

 

Yavuz, Asu'ya dönüp elini tuttu. "İyi olacaksın ve bu iş bitince tekrar oturup kahve içeceğiz, söz veriyorum," dedi.

 

Asu, Yavuz'a dönüp gülümsedi. "Teşekkür ederim her şey için, sen çok iyi bir insansın," dedi ve arabanın kapısını açıp indi. Yavuz, Asu'nun bu hareketine şaşırdı arabadan indi, arka kapıyı açıp çantayı aldı ve Asu'nun yanına gelip çantayı uzattı. "Kendine iyi bak," dedi ve Murat'a dönerek başıyla selam verdi. Sonra arabaya bindi ve aynada son kez Asu'ya bakıp oradan uzaklaştı.

 

Asu, artık "Aslı" olarak karşısındaki adamla, nereye gideceğini bilmeden yeni bir güne ve yeni bir hayata adım atmak üzereydi. Murat, yavaşça Asu'ya yaklaşıp elini uzattı. "Merhaba," dedi.

 

Aslı başını kaldırıp adama baktı ve elindeki çantayı ona verip arabaya yöneldi. Kapıyı açıp ön koltuğa oturdu. Murat, neye uğradığını şaşırmış bir halde bir süre elinde çantayla durdu. Kapı sesini duyunca derin bir nefes aldı ve dişlerini sıkarak, "Geri zekalı," diye homurdandı. Arabayı döndürüp arka kapıyı açarak çantayı fırlattı, Asu'ya bakmadan arabaya bindi ve hızla yola çıktı. Murat sinirliydi ama bir şey demedi. Aslı da dışarıyı izliyordu.

 

"Emniyet kemerini tak," dedi Murat.

 

Aslı umursamadı.

 

"Emniyet kemeri," dedi tekrar, ama Aslı'dan bir hareket gelmedi. Murat, aniden fren yaparak Aslı'nın öne doğru savrulmasına neden oldu. Aslı korkuyla Murat'a döndü. "Ne yapıyorsun, deli misin?" diye bağırdı.

 

"Sana emniyet kemerini tak dedim," diye yüksek sesle cevap verdi Murat.

 

Aslı, "İstemiyorum, takmayacağım," diye karşılık verdi. Murat, kendi emniyet kemerini çıkarıp Aslı'ya doğru eğildi. Üzerine gelen bu iri adamdan korkan Aslı, "Ne yapıyorsun ya, uzak dur benden!" diye bağırdı. Murat, emniyet kemerini taktı ve sert bir ifadeyle, "Benimle inatlaşma sakın," diye uyardı.

 

Aslı korkmuş bir halde Murat'ı izliyordu. Murat kemerini takıp yola devam etti. Araba hızlanmıştı. Aslı, Murat'ın sürüşünden dolayı mide bulantısı hissetmeye başladı. Bir süre sonra, "Midem bulanıyor," dedi. Murat, "Torpidoda poşet var," dedi. Aslı, "Arabayı durdur, midem bulanıyor," diye tekrarladı. Murat, torpidodan poşeti çıkartıp Aslı'nın kucağına koydu. Aslı poşeti açmaya çalıştı ama yapamadı ve durumu daha da kötüleşti. Murat, Aslı'nın durumunun kötüleştiğini fark edince aniden fren yaptı. Aslı kapıyı açar açmaz kusmaya başladı. Emniyet kemerini bile açamamıştı ve kemer boynunu sıkıyordu. Murat, kemerin tokasını açtı ve Aslı derin bir nefes alarak arabadan indi.

 

Aslı'nın midesi hâlâ kötüydü ve tekrar kusmaya başladı. Murat arabanın arka koltuğundan bir şişe su alıp Aslı'ya verdi. Aslı bir yudum su aldı, ama tekrar kustu. Dizlerinin üstüne çöküp saçlarını toplamaya çalıştı. Karnı ve sırtı acıyordu. Murat, Aslı'nın toparlanmasını bekledi. Bir süre sonra Aslı ayağa kalktı, suyla ellerini yıkayıp peçeteyle yüzünü kuruladı. Temizlendikten sonra arabaya bindi. Ancak çok halsizdi. Murat, Aslı'nın yavaş hareketlerine sinirlenmişti. Arabayla yola devam ettiler. Aslı yavaş kullanmasını istese de Murat hızını azaltmadı. Aslı, sinirden ağlamaya başladı. Murat, Aslı'nın ağladığını fark etti ama umursamadı. Aslı, yorgunluktan ağlayarak uyuya kaldı.

 

Yolun kötü olması ve Murat'ın hızlı sürmesi nedeniyle araba aniden sarsıldı. Aslı korkuyla uyandı ve refleks olarak sol eliyle Murat'ın kolunu tuttu. Murat, Aslı'nın kolunu bırakması için kendine doğru çekti ve Aslı yaptığı şeyin farkına vararak elini geri çekti. Koltuğunu biraz yatırıp dışarıyı izlemeye başladı ve tekrar uyumaya çalıştı.

 

Loading...
0%