Yeni Üyelik
15.
Bölüm

15. Bölüm

@garipbirisi

Aslı yukarıdayken kapı çaldı. Murat, kapıyı açtığında genç bir kız elinde yemek kaplarıyla duruyordu. "Abla yok mu?" diye sordu genç kız. Murat, merdivenlerin ucuna gelip, "Aslı, bir bakar mısın? Genç bir hanım seni çağırıyor," dedi ve koltuğa oturdu. Aslı, elindeki bezi bırakıp aceleyle aşağı indi. Saçları dağılmış ve terden ıslaktı. Kapıya doğru yürüdü.

Genç kız, "Abla, annem yemek gönderdi," diyerek elindekileri uzattı. "Afiyet olsun," dedi. Aslı, uzatılan kapları alıp teşekkür etti. Kız, arkasını dönüp merdivenden inerek uzaklaştı. Murat, Aslı'nın elindekileri alıp mutfağa götürdü ve masaya koydu. Aslı kapıyı kapatıp mutfağa girdi, ellerini yıkadı ve saçlarını düzeltti.

Murat, Aslı'ya bakarak alaycı bir gülümsemeyle, "Yukarıda savaş mı veriyorsun?" diye sordu. Ancak bu sözlerin altında, içini kemiren bir huzursuzluk vardı. Her şeyin bu kadar basit olmaması gerekiyordu. Onun amacını gerçekleştirmesi, Aslı'ya acı çektirmesi gerekiyordu, ama neden bu kadar zor geliyordu?

Aslı, "Gelsen yardım etsen bu hale gelmezdim belki," diyerek masaya yöneldi. Murat, alaycı bir ses tonuyla, "Yardım etseydim bu kadar sevimli olmazdın," dedi ve çekmeceden kaşık ve çatal aldı. Otururken, "Teyze titiz ve kokoş biriymiş," diye ekledi.

Aslı gülümsedi ve "Aynı şeyi ben de düşündüm" dedi. Oturmuştu ama kafasının içi fırtınalarla doluydu. Aslı'ya bakarken, içinde bir şeylerin çatıştığını hissediyordu. Bu kadından nefret etmesi gerekiyordu, ona acı çektirip intikam almalıydı. Ancak, ona baktığında hissettiği bu tuhaf duygu neydi? Boşluk? Çaresizlik? Kendi kendine kızdı. Bu, kontrolü kaybetmenin işaretiydi.

İçindeki nefreti harekete geçirmeye çalıştı ama yerine büyük bir boşluk oluştu. Kaşığı sertçe masaya koydu. Aslı, Murat'a dönüp baktı ve onun dikkatle kendisini izlediğini fark etti. Aslı'ya nefretle bakmak istedi ama yapamadı. Gözleri ona itaat etmiyordu, hisleriyle çatışıyordu.

Murat, derin bir nefes alıp kalktı. Bardak alıp su içmek için tezgaha yaslandı. Ama aslında su içmek istemiyordu; sadece Aslı'nın onu izlediğini görmesini istememişti. Onun gözlerinin içine bakmak, içindeki çatışmaları daha da körüklüyordu. Murat'ın içindeki intikam ateşi sönüyordu.

Aslı, ne olduğunu anlamadan lokmasını yutarken arkasına döndü ve tekrar Murat'a baktı. "N'oldu?" diye sordu Aslı. Murat, "Yok bir şey," diye yanıtladı. Aslı, dikkatle Murat'a baktı ama onun söylediklerinden bir şey çıkaramayınca tekrar önüne döndü.

Geçmişiyle yüzleşmek, kardeşi Hasan'ın intiharı ve ona olan nefretini beslemek... Bunlar artık bir anlam ifade etmiyordu. Bu kadar savunmasız hissetmekten nefret ediyordu.

Aslı birkaç lokma daha yedikten sonra kalktı, Murat hâlâ ayaktaydı. Arkasını dönüp lavaboya giderek kaşığını ve çatalını bıraktı. "Sen de ye ve yukarı gel, gece sende yatacaksın değil mi?" dedi ve mutfaktan çıktı. Murat, Aslı'nın arkasından bir süre bakakaldı, ardından düşünceli bir şekilde bekleyip mutfaktan çıktı. Kendi iç savaşını kaybetmek üzere olduğunu biliyordu ama bu gerçeği kabul etmeye cesareti yoktu.

Aslı banyodaydı. Murat, kapının arasından başını içeri eğip, "Neredesin?" diye sordu. Aslı suyu kapatıp banyodan çıktı. Üzerindeki şorta bakarak, "Bu benim mi?" diye şaşırarak sordu Murat.

Aslı, yüzüne düşen terli saçını elinin tersiyle geriye çekerek şorta baktı ve "Evet," dedi. "Giyecek pek bir şeyim yoktu, seninkiler işe yarar diye düşündüm. Alıp giydim," dedi.

Murat tekrar Aslı'ya bakıp, "Hoşuma gitti aslında," diyerek üzerine doğru yürüdü. Ama bu adımların ardında, bir türlü susturamadığı korkuları vardı. Aslı'yı kontrol altında tutmaya çalışıyor ama her adımda ona daha fazla bağlandığını hissediyordu. Aslı birkaç adım geri çekildi ve eliyle Murat'ın göğsünü itti. Ancak Murat sinsi bir gülümsemeyle, "Yapma, hadi, sen de istiyorsun, biliyorum," diyerek Aslı'nın belini sol eliyle kendine doğru çekti.

Murat, içindeki çatışmaların sonunu getirircesine Aslı'ya yaklaştı. Aslı'nın nefesi hızlandı, kalp atışlarını duyabiliyordu artık. "Heyecanlandın," dedi sırıtarak. Ama bu sırıtmanın altında, içindeki çaresizliği örtbas etmeye çalışıyordu. Aslı'nın itirazları onun için bir sınav gibiydi.

Aslı, "Bırak beni, kendine gel," diyerek itmeye devam etti. Ama Murat, onu sıkıca tutup yatağa yatırdı. Aslı, yatakta Murat'ın altında çırpınıyordu. Murat, Aslı'nın ellerini tutup sıkıca başının yanına bastırdı ve hafifçe kulağına yaklaşıp, "Karıma tecavüz etsem hapse girmem, değil mi, avukat müsveddesi?" diye alay etti, gözlerini Aslı'nın gözlerine dikerek. Ancak bu sözlerin arkasında, kendi korkularını ve çaresizliğini bastırmaya çalışıyordu.

Aslı panikleyip, "Bırak beni!" diye çığlık attı ve çırpınmaya başladı. Murat sırıtarak, "Bence bir suç unsuru değil çünkü sen 18 yaşından büyüksün ve benim karımsın. Bazı şeylere mecbursun, değil mi?" dedi. Ancak içindeki boşluk giderek büyüyordu. Aslı'nın gözlerinden yaşlar akarken, "Bırak beni!" diye bağırıp çırpınmaktan başka bir şey yapamıyordu. Murat, yüzünde nefretle, "18 yaşından küçük olsan, istekli de olsan hapse atarlardı beni, değil mi?" diye ekledi. Ancak bu sözler, Murat'ın kendi içindeki savaşta yenik düştüğünü gösteriyordu.

Aslı, o sözlerle bir anda Murat'ı hatırladı. Derin bir nefes aldı ve sadece "Hasan," diyebildi. Murat, nefretle, "Evet, bak hatırladın. Kardeşimin katili olduğunu nasıl da hatırladın," dedi. "Onu suçladın ya, hapse atıp intihar etmesine sebep oldun ya. Onu neyle suçladıysan, sana aynısını yaşatacağım," diye hırsla ekledi. Ama bu nefret bile, içindeki boşluğu dolduramıyordu.

Aslı, "Ben onun için çabaladım, çok uğraştım," diyebildi sadece, gözleri yaşlarla dolmuş halde.

Murat, Aslı'nın gözlerine bakarak, "Eminim öyledir," dedi inanmayarak ve Aslı'nın üzerinden kalktı. Yüzünde derin bir öfke ve acı karışımı bir ifadeyle odadan çıkarken, kendi içindeki savaşı kaybettiğini anlıyordu. Aslı'nın gözyaşlarına aldırmadan odadan çıktı, ama içindeki korkular ve çaresizlik onu her adımda takip ediyordu.

Loading...
0%