@garipbirisi
|
Murat erkenden uyanmıştı. Banyodan çıkıp üstünü giyinmek için yatak odasına geçtiğinde, Aslı hâlâ uyuyordu. Gardırop kapaklarını açıp kıyafet seçerken Aslı gözlerini araladı, Murat’ı gördü ve sırtını dönerek kalktı. Yatağın diğer tarafına oturdu. Güneş henüz yüzünü hafifçe göstermişti. "Saat kaç?" diye sordu Aslı. Murat cevap vermeden sessizce üstünü giyindi ve odadan çıktı. Aslı, umursamaz bir şekilde yataktan kalkıp banyoya geçti. Ilık suyun altında gecenin geriliminden arınmak iyi gelmişti. Odaya dönüp giyinirken, okulun etrafında dolaşan çocukları gördü. Arada sırada kendi evlerine koşup tekrar geri dönüyorlardı. Çocukların bu heyecanı, Aslı’yı gülümsetti. Aşağı indiğinde, Murat’ı salonda otururken buldu ve mutfağa yöneldi. Dolaptan bir şeyler çıkarmaya başlamıştı ki Murat masaya bir kağıt bıraktı. "Bunu sen okursun," diyerek dışarı çıktı. Aslı kapıya baktı, kağıtta açılış programı ve konuşma yazıyordu. Kapının çarpmasıyla mutfaktan başını çıkardı, Murat evden çoktan çıkmıştı. Hızlıca bir şeyler atıştırdıktan sonra onun peşinden dışarı çıktı. Okul bahçesi, çocuklar, yaşlılar ve kadınlarla doluydu. Murat ilerde bir grupla konuşuyordu. Aslı, görmezden gelerek yanlarından geçip okul binasına yaklaştı. Yaşlı kadınların ve teyzelerin Aslı hakkında fısıldaşmalarını fark etti. Binaya doğru ilerlerken çocuklar etrafını sardı. Hepsi bir şeyler anlatıyor, bazıları ise ona çiçek uzatıyordu. Tam o sırada Murat yanlarına geldi. "Çocuklar, hadi sıra olun bakalım," demesiyle çocuklar toparlandı ve sıraya girdi. Murat cebindeki listeyi çıkardı. Sıradaki çocuklara bakarak, "İsimlerini okuduklarım sol tarafa geçsin, diğerleri yerinde kalsın," dedi. Çocuklar, sessizce Murat'ın talimatlarını uygularken, Aslı arka planda duruyordu. Gözleri Murat’ı izliyor, ama bir yandan da içindeki kaygıyla boğuşuyordu. Murat’ın yanına yaklaşıp, "İki ayrı sınıf mı yaptın?" diye sordu Aslı. Murat cevap vermeden çocukların isimlerini okumaya devam etti. "Gerisi senin," diyerek isimlerini okuduğu çocukların sırasını düzeltti. Aslı, kendisine kalan grubu düzenledikten sonra Murat’a dönüp, "O zaman konuşmayı da sen yaparsın," diyerek kağıdı uzattı. Murat, kağıdı alıp kapıya doğru yürüdü. Yaşlı teyzelere bakarak, "Sizlere de sınıf açalım, güzel bayanlar," dedi. Kadınlar gülmeye başladı. İçlerinden biri, "Sen öğreteceksen gelirim öğretmenim," diye bağırdı. Murat da, "Sen gel, ben sana öğretirim teyzem," diye gülümseyerek karşılık verdi. Murat, elindeki kağıda son bir kez göz gezdirip açılış konuşmasını yaptıktan sonra, çocuklar içeri alındı. Tek sınıf dolusu çocuk, meraklı gözlerle etrafı inceleyerek içeriye girdi. Murat, kendi öğrencilerini sınıfın sağ tarafına, Aslı’nın grubunu ise sol tarafa yerleştirdi. Aslı bir süre sınıfın kenarından sessizce olan biteni izlerken, Murat yoklama yapıyor ve öğrencilerle tanışıyordu. Tanışma faslı bittikten sonra Murat, gözlerini Aslı'ya çevirip onu sınıfa tanıttı: "Aslı öğretmeniniz, bundan sonra hep birlikte çalışacağız." Aslı, sınıfa döndü ve sadece gülümsemekle yetindi. Murat, onun bu tavrını fark edip Aslı'ya uzun uzun ve dikkatlice baktı. Aslı'nın umursamazlığı, Murat'ı daha da öfkelendirdi. Sinirini kontrol etmeye çalışarak, "Öğretmenim, teneffüse çıkalım, dönüşte ders sizin," dedi. Aslı, "Tamamdır," deyip kapıyı açarak dışarı çıktı. Murat, içindeki öfkeye rağmen sakin kalmaya çalışarak, "Çıkabilirsiniz çocuklar," dedi ve ayağa kalktı. Çocuklar, sevinçle bahçeye koşarken, Murat Aslı’nın bahçede olduğunu görünce hızla yanına yöneldi. Gözleri etraftaki insanları kontrol ederek, öfkesini bastıramadı ve sert bir sesle konuştu: "Böyle mi olacak? Bu şekilde mi davranacaksın? Biraz kendine gel!" Aslı, Murat'ı umursamaz bir şekilde dinleyip alaycı bir sesle, "Ne yapmamı istiyorsun? Ne dersen tamam diyorum, daha ne istiyorsun?" diye cevap verdi. Murat, içindeki öfkenin daha da büyüdüğünü hissetse de bir şey diyemedi. Gergin bir şekilde, "İçeri geçelim, yürü," dedi. Aslı, "Hay hay, tabi ki," diyerek önden okula doğru yürüdü. Sınıfa girdiklerinde Murat, dolaptan birkaç kitap çıkarıp Aslı’ya uzattı ve sert bir şekilde, "Bunları okursun, dersi birkaç gün bir şekilde doldurursun. Sonra kitap defter gelince başlarız, ama azıcık bana yardım et," dedi. Ardından sınıftan çıkıp çocuklara içeri girmelerini söyledi. Aslı, sınıfa giren çocukların sayısını listeyle kontrol etti. Murat, masaya geçip oturdu ve bir sandalye Aslı’ya uzattı. Aslı ise tahtanın önüne oturdu. Çocuklara dönüp, "Şimdi elimde bir kitap var. Çocuklar, sırayla herkes ilk sayfadaki resimlere bakacak ama sadece ilk sayfa, anlaştık mı?" diye sordu. Sınıftaki çocuklar hep bir ağızdan "Evet!" diye cevap verdi. Kitap, sıradaki çocuklara verildi ve sayfaya bakanlar kitabı arka sıraya geçirdi. Bir süre sonra kitap Aslı’ya geri geldi. Aslı, "Hepimiz hatırlıyoruz değil mi resmi?" diye tekrar sordu. Çocuklar yine "Evet!" diye cevap verdi. Aslı, "Ben biraz resme bakarak bir hikaye anlatacağım, sonra benim bıraktığım yerden bir arkadaş sırayla devam edecek. Onun bıraktığı yerden başka bir arkadaş devam edecek ve böylece bir hikayemiz olacak. Tamam mı?" dedi. Çocuklar heyecanla "Evet!" diye bağırdı. Murat, az önce sinirlendiği Aslı’ya şimdi gülümseyerek bakıyordu. Ona karşı içinde beliren bu karmaşık duygulara artık kendisi de yetişemiyordu. Aslı, resme bakıp birkaç cümleyle hikayeye başladı, ardından sırayla öğrenciler resimden akıllarında kalanları anlattılar. Uzun süre çocukların birbirlerine sataşmaları, gülüşmeleri ve kıkırdamalarıyla zaman geçti. Bir süre sonra Murat ayağa kalktı ve, "Çocuklar, bugün okulumuz kısa sürecek. Bizim kitap defter ayarlamamız gerekiyor, o yüzden bugün evlerinize dönebilirsiniz," dedi. Aslı sandalyeden kalkıp kapıya doğru yürüdü, öğrenciler ise hep birlikte ayağa kalkıp çok eğlendiklerini söyleyerek heyecanla okuldan çıktılar. Murat, masanın üzerindeki anahtarı aldı ve kapıya yöneldi, Aslı önden çıktı. Kapıyı kilitleyip Aslı'ya doğru hızla yürüdü. Eve geldiklerinde, Aslı koltuğa uzandı. Murat da diğer koltuğa uzanarak, "Öğleden sonra ilçe milli eğitime gidelim, varsa kitap alalım," dedi. Aslı, yorgun bir şekilde koltuğa uzanarak, "Biraz dinlenelim, yorgun hissediyorum," dedi ve başını koltuğun sırtlığına yasladı. Murat, "Doğru, yemediğindendir, iyice güçten düştün. Tipinden de belli," dedi. Aslı, Murat’ın söylediklerini duyuyordu ama tepki vermedi. Bir süre sonra uykuya daldı. Murat, Aslı’nın uyuduğunu fark edince kendi de gözlerini kapadı. Uyandığında gün batıyordu ve saat yediye geliyordu. Aslı’nın yerinde olmadığını ve mutfaktan sesler geldiğini görünce hızla mutfağa geçti. "Ne zaman uyandın?" diye sordu. Aslı, "Yeni uyandım, acıkmışım bayağı," diye cevap verdi. "Saat kaç olmuş, kitaplar kaldı yine," dedi Murat, serzenişle. "Nasılsa yine yok diyeceklerdi, boşver," dedi Aslı ve ağzına bir biber attı. Murat, Aslı’nın bu umursamaz tavrını sevmişti ama bunu belli edemedi. Sandalyeye oturdu ve "Ne yapacaksın, yemek mi?" diye sordu. "Aslında maydanoz yağında ahtapot eşliğinde somon yapacağım," diye cevap verdi Aslı. Murat, "Ahtapot'u kayalıklarda buldun galiba?" diye alaycı bir şekilde sordu. Aslı aynı alaycı sesle, "Yok ya, komşularımızdan istedim. Ahtapot ayağı olmadan sofraya oturmayanlar varmış, inanabiliyor musun?" dedi. Murat kahkaha attı. Aslı, Murat’ın kahkaha atışına şaşkınlıkla bakarak yüzündeki gülümsemeyi inceledi. Murat, Aslı’nın bu bakışından toparlanma ihtiyacı duydu. "İlk kez böyle güldün," dedi Aslı gülümseyerek. Murat, "Komikti," dedi ve gülümsedi. Aslı, elindeki biberi Murat’a uzattı ve ucundan kendi de aldı. Murat biberi yerken Aslı’ya merakla baktı. "Ahtapot ayağı, işte sana vaat etmedim sadece, bak yedirdim," dedi. Aslı yemekleri hazırlayıp sofraya oturdu. Murat, pek iştahla yemiyor, sadece Aslı’yı izliyordu. Birkaç lokma aldıktan sonra kalkmak için yeltendi. Aslı, "Kahve içer misin?" diye sordu. Murat, "Kahve için yemek yemiyorsun," dedi. Aslı, "Yedim, sen yemiyorsun aslında," diye yanıtladı ve sohbeti rekabetçi bir havaya soktu. Aslı, kahveyi yapıp salona geçti. Orta sehpa üzerine fincanları bıraktı. Murat, mutfakta biraz daha kaldıktan sonra kalkıp Aslı’nın yanına oturdu ve kahvesini yudumlamaya başladı. "Gece nasıl uyuyacağız?" diye mırıldandı Murat. Aslı, Murat’a dönüp bir süre sessizce baktıktan sonra, "Hasan'la öz kardeş misiniz?" diye sordu. Murat, "Hayır," diye yanıtladı. Aslı, TV kumandasını alıp kanal değiştirirken, Murat ona bakarak, "Neden sordun?" diye merakla sordu. Aslı, "Hiç," diye yanıtladı ve TV'de bir yarışma programını izlemeye başladı. Murat, Aslı’nın cevabını ve davranışını düşünerek, sessizce kahvesini içmeye devam etti.
|
0% |