@garipbirisi
|
Murat o akşam boyunca sessizdi, Aslı’dan uzak durmaya çalışıyordu. Balkonun soğuk rüzgarı yüzüne çarptıkça, içindeki fırtınalar daha da kuvvetleniyordu. Aslı oturma odasında televizyon izliyor, ama Murat'ın varlığı her an oradaymış gibi hissediliyordu. Aralarındaki görünmez duvar, ikisini de boğuyordu.
Murat birden kararını verdi. İçeri girdi, kapıyı sertçe kapattı. Aslı başını çevirdi ama ne diyeceğini bilemedi. Murat kararlı adımlarla yanına yaklaştı, kumandayı elinden aldı ve televizyonu kapattı. Kumandayı diğer koltuğa fırlattı, sonra orta sehpanın kenarına, Aslı’nın tam karşısına oturdu. Gözlerini Aslı’ya dikti, sanki yılların birikmiş sorularının cevabını arıyordu.
"Anlat," dedi derin bir nefes alarak. "Dinliyorum."
Aslı neye uğradığını şaşırdı. Gözleri Murat’ın sert bakışlarında dolaşırken, ne diyeceğini bilemiyordu.
"Ne?" dedi yalnızca, şaşkınlığını saklayamadan.
Murat sabırsızca yerinde kıpırdandı. “Vazgeçmeden anlat. Her an vazgeçebilirim,” diye ekledi, sesindeki sabırsızlık belirginleşiyordu.
Aslı bir an duraksadı. Aklından binlerce düşünce geçti ama hangi birini söyleyeceğini bilemiyordu. "Ne anlatacağımı bilmiyorum," dedi fısıltıyla.
Murat, yüzünde sert bir ifadeyle, “Hadi! Hasan mevzusunu anlat.” diye bağırdı. Sesi odanın içinde yankılandı, ikisinin de yüreğinde bir anlık korkuyla çınladı.
Aslı derin bir nefes aldı. Artık kaçış yoktu.
"Olayı ne kadar biliyorsun, bilmiyorum," diyerek söze başladı. Sesi titreyerek "Hasan, tecavüzle suçladıkları kızın ablasıyla nişanlıymış. Ama küçük kızla birbirlerini sevmişler zamanla, kaçmışlar sonra. Hasan kızdan çok büyük ve kız reşit değildi. Bulunduklarında evleneceklerini düşünmüşler, ama işler öyle olmamış." yutkundu ve devam etti. "Nişanlı olduğu kız da dahil, aile, Hasan’ın kızı zorla kaçırdığını ve ona tecavüz ettiğini iddia etti. Kız da baskıdan dolayı bunu doğruladı."
Murat kaşlarını çatarak ama sessizce dinledi. Aslı devam etti: "Daha sonra, kimse yokken kızla konuştum. Bana isteyerek kaçtıklarını ve evlenmeleri için ailesini ikna etmemi istediğini söyledi. Eğer aileyi ikna edebilseydim, Hasan sadece para cezası alacaktı. Günlerce yalvardım ama benim bu kadar ısrarcı olmamın altında başka bir şey olduğunu düşündüler. Vekaletlerini alıp başka bir avukata verdiler."
Murat daha dik oturdu, "Karşı tarafın avukatı sen değil miydin, Sonuna kadar?" diye sordu.
Aslı başını iki yana sallayarak, "Hayır," dedi. "Sadece görünür tarafta kaldım. Hasan için avukat istediler, ama karşı tarafın avukatı olduğum için savunamazdım, etik değildi. Bir arkadaşıma rica ettim, o kabul etti. Ama yine de Hasan'ın kurtulması için ailenin rızası şarttı ve aile razı olmadı. Bu yüzden Hasan hapse girdi. Birkaç kez görüştüm onunla, sürekli kızı soruyordu. Sonra da içeride bir kavgaya karışmış, öldürmüşler. "
Murat şaşkınlıkla, "Bileklerini kesti, dediler," dedi.
Aslı gözyaşlarını tutamadan, "Kavga ettiği kişiler, tuvalette bileklerini kesmişler. Hem de iki bileğini birden. Doktorsun sen bilirsin, Bir insan iki bileğini kesemez," diye yanıt verdi.
Murat kafası karışmış halde ayağa kalktı, odada dolaşmaya başladı. Ona anlatılanlar, Aslı’nın anlattıklarıyla tamamen farklıydı. "Peki, bileklerinin ikisinin de kesik olduğunu nereden biliyorsun?" diye sordu.
Aslı, "Otopsi raporuna ulaştım. İntihar denildiğinde inanmadım. Çünkü birkaç gün önce görüştüğümüzde, 'Çıkacağım bir gün ve onunla evleneceğim,' diyordu. İntihar etme ihtimali yoktu," diye açıkladı.
Murat bir an duraksadı, sonra sordu: "Kavgayı nereden öğrendin?"
Aslı, gözlerindeki yaşı elinin tersiyle sildi, "Otopsi raporunda öldürüldüğü açıktı. Kesikler içeriden dışarıya doğru yapılmıştı, bir başkasının yaptığı belliydi. Ama hapishane müdürü olayı intihar olarak kapatmak istedi. Raporla müdürün yanına gidince, gerçeği anlatmak zorunda kaldı. Öldürenleri bulamadıklarını söyledi," dedi, gözyaşlarına hakim olamadan.
Murat, duyduklarından sarsılmış bir halde Aslı'yı dinlemeye devam etti. Aslı’nın anlattıkları, onun bildiği gerçeklerle çelişiyordu ve bu durum, içindeki tüm öfkeyi ve kafasındaki karmaşayı daha da derinleştiriyordu.
Murat, Aslı’nın söylediklerini duydukça içinde derin bir sarsıntı hissetti. Gerçekler karşısında ezilmişti, ama bir yandan da bunlara inanmak istemiyordu. Ayağa kalktı, gözleri Aslı’nın üzerine dikildi, bakışları sertti. "Bu anlattıkların yalansa," dedi tehditkâr bir ses tonuyla, "bedelini çok ağır ödersin, avukat."
Aslı gözlerindeki yaşı silip derin bir nefes aldı. "Yalan olmadığını biliyorsun, Murat. Araştır, bak. Ben yalancı değilim, demiştim sana benim suçum yok." dedi, sesi kararlıydı.
Murat eliyle saçlarını karıştırdı, öfkeden deliye dönmüştü. "Delireceğim! Hapishane müdürüyle görüştüm, adam bana intihar dedi. Nasıl anlamadım onun yalan söylediğini?" diye kendi kendine söylenmeye başladı. Evin içinde hızla volta atıyor, sinirle odanın dört bir yanına bakıyordu. Kafasında dönüp duran düşünceler, gerçekleri kabullenmekle inkâr etmek arasında bir savaşa girmişti.
"Ben nasıl böyle kör oldum?" diye sordu kendine. Yumruklarını sıktı, duvara vurmamak için kendini zor tuttu.
Aslı, Murat’ın öfkesini ve karışıklığını izlerken çaresizce olduğu yerden ona baktı. "Kendini suçlama, Murat. Onlar çok iyi gizlediler gerçeği," diye fısıldadı, sesi yumuşaktı ama duyulacak kadar güçlüydü.
Murat bir an duraksadı, Aslı’ya baktı. Kafasındaki karmaşa, Aslı’ya olan güvensizliğiyle birleşiyordu. Bir yandan ona inanmak istiyor, diğer yandan da duygularına yenik düşmekten korkuyordu.
Aslı, bir süre Murat’ı izledikten sonra içindeki huzursuzluk yavaşça dağıldı. Ona bildiklerini anlatmanın verdiği rahatlıkla yukarı çıktı. Murat’ın baskılarının ve eziyetlerinin belki de sona ereceğine inanarak yatağına uzandı. İlk kez bu kadar huzurlu hissediyordu ve kısa sürede derin bir uykuya daldı. Yıllardır zihnini meşgul eden sırları paylaşmış olmanın verdiği hafiflik onu rahatlatmıştı.
Murat için gece, Aslı kadar sakin geçmedi. Düşünceleri bir fırtına gibi kafasında döndü durdu, her şeyin anlamını çözmeye çalıştı. Aslı’nın anlattıklarını kabul etmekte zorlanıyor, gerçeklerle yüzleşmenin ağırlığını iliklerine kadar hissediyordu. Gözlerine uyku girmedi. Sabahın ilk ışıkları belirdiğinde daha fazla dayanamayıp yataktan kalktı, sessizce giyindi ve arabasına binerek hızla uzaklaştı.
Aslı sabah uyandığında evde bir sessizlik vardı. İlk başta Murat’ın ortalıkta olmadığını fark etmedi, ama etrafta dolaşıp onu bulamayınca panikledi. Hem evde hem de dışarıda onu aradı. Evin arkasına döndüğünde Murat’ın arabasının da yerinde olmadığını fark etti. Bir süre ne yapacağını bilemeden durdu. Sonra derin bir nefes alıp toparlandı, eve döndü ve okul için hazırlanmaya başladı.
Aslı, öğleye kadar okulda çocuklarla ilgilenmesine rağmen aklı sürekli evdeydi. Gözleri sık sık pencereden dışarıya, evin yoluna kayıyor, Murat’ın dönüp dönmediğini kontrol ediyordu. Saatler geçti, hava karardı, akşam oldu, ama Murat hâlâ ortalarda yoktu. Aslı iyice endişelenmeye başlamıştı. Balkonda volta atarken nihayet Murat’ı gördü. Kalbi hızla atmaya başladı, heyecanla merdivenlere yöneldi.
|
0% |