@garipbirisi
|
Uzun süren sessizliğin ardından ilçeye vardılar, fakat Murat hiç duraksamadan ilerlemeye devam etti. Aslı, Murat’a bakarak, "Bir şeyler alsak mı? Atıştırmalık bir şeyler... Sıkıldım," dedi.
Murat yola bakarken, "İleride benzin istasyonunda duralım," diye cevap verdi.
Bir süre daha sessizce gittikten sonra, Murat benzin istasyonunda durdu ve yakıt aldı. Sonra markete gidip birkaç bisküvi ve içecek alarak geri döndü. Aslı’ya arabadan poşeti uzatıp göz kırparak, "Miden iyi, değil mi?" diye sordu.
Aslı hafif bir gülümsemeyle, "İyiyim, sıkıntı yok," diye cevapladı.
Murat arabaya bindi, motoru tekrar çalıştırdı ve yola devam ettiler.
Şehir merkezine vardıklarında, Murat bir alışveriş mağazasında durdu. Aslı’ya dönüp, "Gel, burada biraz vakit geçirelim. Kış için bir şeyler alırız," dedi.
Mağazaya girip kışlık kıyafetler aldılar, biraz gezdiler. Mağazadan çıkınca Murat telefonunu açıp internette birkaç yer baktı. Bir süre sonra nehir kenarında bir yer buldu ve Aslı’ya göstererek, "Buraya gidelim, güzel bir yere benziyor," dedi.
Aslı onayladı ve arabaya binip nehir kenarına doğru yola çıktılar. Hava serin, fakat ferahlatıcıydı. Sessizlik içinde manzarayı izleyerek ilerlemeye devam ettiler.
Arabayı park alanına bırakıp indiler ve biraz yürüyüp suyun kenarına vardılar. Su çok derin olmasa da dağın içinden ince ince akarak aşağıya doğru şelale gibi dökülüyordu. Aşağı indiği yerde ise suyun içinde yürüyen ve fotoğraf çeken insanlar vardı.
Murat, Aslı’ya bakıp, "Hadi biz de gidelim," dedi.
Aslı ayakkabılarına bakıp, "Boş ver," dedi. Ama Murat ısrarla, "Hadi ama, boş ver, çıkarırız ayakkabıları. Gel hadi!" diyerek Aslı’nın elinden tutup suya doğru çekti.
Aslı, isteksiz de olsa Murat’ın ısrarını kıramadı. Ayakkabılarını çıkartıp ellerine aldılar ve buz gibi soğuk suyun içinde yürümeye başladılar. Şelaleye yaklaştıklarında, Murat, "Gel biz de fotoğraf çekinelim," diyerek Aslı’yı şelaleye doğru çekti. Aslı, biraz isteksiz olsa da Murat’ın çekişiyle adımlarını atmaya devam etti.
Birkaç fotoğraf çektikten sonra Aslı, "Hadi çıkalım, üşüdüm," diyerek Murat’ın elini bıraktı ve kenara doğru yürümeye başladı. Murat, arkasından bakarak isteksizce, "Peki," dedi ve Aslı’nın peşinden ilerledi.
Kenarda ayakkabılarını giyip yukarı doğru yürüdüler. Biraz ilerledikten sonra kenardaki banklardan birine oturup şelalenin karşısına yerleştiler. Sessizlik içinde bir süre şelaleyi izlediler; suyun sesi etrafı doldurmuş, hafif rüzgarla birlikte huzurlu bir anı paylaşıyorlardı.
Murat, Aslı'ya dönüp, "Bu gece köye dönmeyelim," dedi.
Aslı şaşkın bir şekilde, "Neden, ne yapacağız ki?" diye sordu.
"Burada bir otelde kalırız, başka birkaç yer daha var, oralara da gideriz," diye yanıtladı Murat.
Aslı ise, "Bence burası yeterli, oraya da sonra gideriz," dedi.
Murat, "Kar yağarsa bir daha çıkamayız. Son zamanlarımız gezmek için," diye ekledi.
Aslı hafif bir tebessümle, "Zamanında gezseydik keşke," dedi.
Murat derin bir nefes alıp Aslı’ya dönerek, "Yemek yemeye ne dersin?" diye sordu.
Aslı, "Olur," diye karşılık verip ayağa kalktı ve biraz ilerledi. Sonra dönüp hâlâ oturan Murat’a bakıp, "Hadi," dedi.
Murat, Aslı'ya bir süre bakıp gülümsedi, "Neyse," deyip yerinden kalktı ve birlikte restorana doğru yürümeye başladılar.
Yemek sipariş edip beklemeye başladılar. Murat, Aslı’ya bakarak, "Ne dersin, dediğin gibi, arkadaş olabilecek miyiz?" diye sordu, gözleri sorularla doluydu.
Aslı yutkundu, bir süre sessiz kaldı ve ardından zoraki bir gülümsemeyle, "Neden olmasın," dedi.
Murat, onun gerginliğini fark edip hafifçe gülümseyerek, "Mecburen dedin sanki," diye karşılık verdi.
Aslı hemen cevap verdi, "Yok aslında öyle değil. Arkadaşız zaten, ama iyi bir arkadaş olmak için senin daha sakin ve ılımlı olman gerek. Fazla kavga etmemen gerekiyor. Başarabilir misin?" dedi, gülümseyerek.
Murat, hafif bir tebessümle, "Sen bana hikayeler anlat, ben sakinleşirim," dedi.
Aslı güldü, "Ama mitolojik olmasın, lütfen," diye ekledi Murat.
Aslı daha da neşelenerek, "İnatla mit anlatacağım!" dedi.
Murat, alaycı bir şekilde, "Delirteceksin, sonra da sinirlendin diyeceksin. Kadınlar hep aynısınız!" diye karşılık verdi.
Aslı gülümseyerek, "Kaç kadınla birlikte oldun sanki?" diye sordu. Murat bir an duraksadı, yüz ifadesi aniden değişti. Aslı, bilinçli olarak sorduğu sorunun cevabını bekliyordu ama Murat’ın tepkisi ona bir şeylerin ters gittiğini hissettirdi. Bu yüzden üsteledi, "Neden cevap vermiyorsun?"
Murat derin bir nefes aldı, sesi sertleşmişti, "Benim hayatımda hiç kimse olmadı. Bir daha bu konuyu açma."
Aslı şaşırmıştı ama geri adım atmadı, "O zaman neden bu kadar sinirleniyorsun?" diye sorarak üzerine gitti.
Murat, dişlerini sıkıp Aslı’ya sert bir bakış attı, "Bilmene gerek yok," dedi soğuk bir şekilde.
Aslı, gözlerini Murat’tan ayırmadan, "Bana öyle gelmedi," diye karşılık verdi.
Murat, elini masanın altında yumruk yapmıştı, gözleri delici bir öfkeyle doluydu. Tam o anda garson yemekleri getirdi, ancak Murat'ın gözleri hâlâ Aslı'dan ayrılmıyordu. Garson uzaklaştıktan sonra, Murat sakince ama tehditkar bir tonla, "Fazla merak iyi değildir," dedi ve ardından sessizce yemeğini yemeye başladı.
Aslı, Murat’ın sözlerini kafasında tartarken derin bir sessizlik çöktü.
Aslı, Murat’a bakmaya devam ediyordu, ama Murat onun bakışlarından kaçınarak sessizce yemeğini yemeye başlamıştı. Gerilim dolu bir atmosferde, Aslı bir bahaneyle kalkmak istedi. "Ellerimi yıkayacağım," dedi ve masadan kalktı, lavaboya doğru yürümeye başladı.
Murat, Aslı’nın kalkmasıyla beraber arkasına yaslandı ve derin bir nefes alarak elindeki çatalı masaya sertçe bıraktı. Öfkesini kontrol etmeye çalıştığı belliydi. Aslı, lavaboya doğru ilerlerken bu hareketi fark etti, ama Murat onun arkasından izlediğini fark etmemişti. Bir an duraksayan Aslı, Murat’ın bu kontrolsüz tavrını kafasında değerlendirerek yürümeye devam etti, içindeki huzursuzluk giderek artıyordu.
Aslı, lavaboda ellerini yıkadıktan sonra aynada kendine uzun süre baktı. Murat’ın sakladığı şeylerin ne olduğunu merak ederek derin bir nefes aldı ve kendini toparlayarak lavabodan çıktı. Masaya doğru yaklaştığında, Murat’ın yemeğe ara vermiş olduğunu fark etti. Sessizce masaya oturdu ve kendi yemeğine başladı. Murat da onunla birlikte yemeğe devam etti.
“Biraz üşüdüm,” dedi Aslı, hafif bir titremeyle.
Murat hemen hareketlenip, "Arabadan bir şeyler getireyim," diyerek kalkmaya yeltendi, ama Aslı onu durdurdu.
“Sonra alırız, sen yemeğini ye,” dedi sakince.
Murat "Üşütmeyelim, gidip alayım," dedi, sertçe. Aslı, onun bu tepkisine şaşırdı ama Murat'ın sinirli olduğunu fark edince ısrar etmedi. Sessizlik içinde Murat'ın masadan uzaklaşmasını izledi.
Murat'ın gitmesiyle Aslı, yemeği bırakıp etrafına bakınmaya başladı. İnsanları, çocukları izledi, ardından bakışları şelaleye kaydı. Su, huzur verici bir şekilde akıyor, Aslı’yı dalıp gitmeye zorluyordu. Tam o sırada Murat'ın uzattığı hırkayla irkildi.
"Hırkan," dedi Murat, sessizce. Aslı, hırkayı alıp giyinirken ona teşekkür etti. Murat da yerine otururken, "Burası serinmiş. Arabanın orası güneş olunca daha sıcaktı," diye ekledi ve yemeğine döndü.
Aslı, yeniden şelaleye bakarak birkaç lokma daha aldı. Suyun akışı ve etraftaki insanlar arasında kaybolmuştu. Murat, gözlerini Aslı'dan ayırmadan, "Ne düşünüyorsun?" diye sordu.
Aslı, bakışlarını Murat’a çevirdi ve ciddi bir ifadeyle, "Hiç," dedi. Ama bakışları, içten içe düşündüğü şeylerin ağırlığını taşıyordu.
Murat, Aslı’nın kısa ve belirsiz cevabından sonra biraz sessiz kaldı. Çatalını tabağından kaldırarak, Aslı’nın yüzüne odaklandı. “Bir şeyler var gibi görünüyor,” dedi, merakla. “Söylemek istemiyorsan sorun değil ama…”
Aslı, Murat’ın bu hassasiyetini fark etti ve derin bir nefes alarak, sözünü kesti, “Bazen sadece düşüncelerin içinde kaybolmak istiyorsun,” dedi, sesinde bir miktar yorgunluk vardı. “Buradaki güzellikleri izlemek, bazen de sadece var olmak iyi geliyor.”
Murat, Aslı’nın bu sözlerini dikkate aldı ve “Anlıyorum,” dedi, ama ses tonunda hala bir belirsizlik vardı. “Bu gece burada kalmak iyi bir fikir olabilir. Dışarıda biraz yürüyüş yaparız, belki kendini daha iyi hissedersin.”
Aslı, Murat’ın önerisini düşündü ve başını sallayarak, “Tamam, belki de biraz yürüyüş iyi gelebilir,” dedi. Murat, Aslı’nın cevabından memnuniyetle, yemeğe devam etti ve konuşmalarını daha hafif bir hava içinde sürdürmeye karar verdi. İkisi de, bu geceyi daha rahat ve huzurlu geçirmek için ellerinden geleni yapma kararlılığındaydılar.
Yemeklerini bitirdikten sonra Murat, Aslı’yı dışarıda kısa bir yürüyüş yapmaya ikna etti. Restoranın kapısından çıkıp serin hava ile karşılaştılar. Murat, elleri cebinde Aslı’nın yanında yürüyerek “Şelaleyi görmek istiyorsan bu tarafa doğru gidelim,” dedi.
Şelalenin yanına vardıklarında Murat, “Su gerçekten güzel görünüyor,” diye belirtti, suya bakarak.
Aslı, “Evet, suyun sesi gerçekten rahatlatıcı. Doğanın basit şeylerinde huzuru bulmak iyi oluyor,” dedi.
Murat, “Bu tür şeyler gerçekten dikkat çekici olabiliyor.” dedi. İleri de bir yol gösterip, “ şuraya gidelim. Şelaleyi ve çevreyi görmüş oluruz,” dedi, daha fazla bir şey eklemeden yürümeye devam etti.
Aslı ve Murat, şelalenin kenarında sessizce dolaştılar.
Aslı, şelaleye tepeden bakan kayalığa yaslanmış, suyun akışını dikkatle izliyordu. Murat da yanına gelip etrafı izlemeye başladı. Çevrede birçok insan sevgilileriyle fotoğraf çektiriyor, gülüp eğleniyordu. Aslı sadece şelaleye odaklanmıştı.
Murat, Aslı’nın elinden tuttu ve “Hadi, aşağı inelim. Kahve içelim,” dedi. Su kenarındaki masaları işaret ederek, “Su çok soğuk ama, yine de gelmek ister misin?” diye ekledi.
Aslı, suyun soğuk olduğunu belirterek başını salladı. Murat, Aslı’nın isteksizliğine rağmen ayakkabılarını çıkarttı ve suya girmeye başladı. Aslı, Murat’ın suya girmeye başlamasıyla afallamıştı. Murat, “O zaman sen çıkartma, ben seni kucaklayacağım,” dedi ve Aslı’yı kucağına aldı.
Aslı, Murat’ın kucaklamasıyla şaşkın bir şekilde “Beni bırak, ayakkabılarımı çıkaracağım,” dedi. Murat, “Tamam, tamam, seni bırakıyorum,” diye yanıtladı ama suya girip Aslı’yı kucaklamaya devam etti.
Aslı, Murat’ın ani hareketi karşısında kısa bir süre afalladıktan sonra, suya ayaklarını sokmanın kaçınılmaz olduğunu fark etti. Hafif bir gülümsemeyle “Peki, gerçekten bu kadar ısrarcı mıydın?” diye sordu.
Murat, suyun serinliğiyle ilgilenmeyen bir tavırla “Bazen biraz eğlenmek iyi olabilir,” dedi. “Hadi, bir şeyler içip sohbet edelim,” diyerek Aslı’yı masaya doğru götürdü. Aslı, Murat’ın kucaklamasında hafif bir rahatlama hissederek gülümsedi.
Murat, Aslı’yı suyun içidenki masaya oturttu ve Aslı, ayakkabılarını çıkartarak ayaklarını suya soktu. Murat, alaycı bir tonla, "İnanamıyorum, mucize oldu," dedi ve Aslı'nın yüzüne bakarak gülümsemeye başladı. Aslı, Murat'ın bu tepkisi karşısında biraz kızarak ama aynı zamanda gülümseyerek, "Güzel bir mucize değil mi?" diye cevapladı. Murat, “Evet, belki de öyledir,” diyerek gülümsemeye devam etti.
Aslı suyun serinliğini hissederek rahatladı ve Murat’a dönüp, “Bazen seninle geçirdiğimiz zamanları fazla ciddiye alıyorum sanırım,” dedi. Murat, “Belki de,” diye yanıtladı, “Ama bu anı yaşamak da önemli. Hem seninle böyle anılar biriktirmek de güzel.”
Aslı, Murat’ın samimiyetini fark ederek, suyun içindeki ayaklarını oynatmaya başladı ve Murat’a, “O zaman burayı daha da keyifli hale getirelim,” dedi. Murat, başını sallayarak, “Olur, hem biz de biraz eğlenmiş oluruz,” diye cevapladı.
Aslı ayağa kalkıp, Murat'a "eğlenmek istiyorsun değil mi?" diyerek suyu ona doğru itti. Murat, üstü ıslandığı için şaşkınlıkla Aslı'ya baktı ve "bu durumda kaçman gerek" diye espriyle söyledi. Aslı, "Üstüme gelirsen düşerim, taşlık, zor yürürüm," dedi. Murat gülerek, "İşime gelir desene," diye karşılık verdi ve Aslı'ya doğru yürümeye başladı.
Aslı, taşlı alanda geri adım atmaya çalıştı ama başarılı olamayınca gülerek, "Gelme, tamam, yapmayacağım," dedi. Murat, "Yoo, ben gayet eğleniyorum," diyerek Aslı'yı kucağına aldı ve suya doğru eğilmeye başladı. Aslı, gülerek, "Yapma, çok soğuk su," diye uyardı. Murat, "Bana sıcaktı, değil mi?" diyerek daha da eğildi.
Murat, Aslı'yı suyun içine yatırmak için eğilirken, Aslı daha da gülerek, "Beni bırak, gerçekten soğuk!" diye bağırdı. Murat, gülerek, "Seninle dalga geçiyorum, merak etme," dedi ve Aslı’yı yavaşça masaya götürüp sandalye oturttu.
Aslı, ayaklarını karnına toplayıp suyun içinden çıkınca üşümüş olarak titremeye başladı. Murat, Aslı’nın üzerine bir süre göz gezdirdi, "Şimdi ne yapacağız? Sıcak bir yere mi gidelim?" diye sordu. Aslı, “Evet, çok iyi olur,” diyerek başını salladı, ayağa kalktı ve Murat’a yaklaşarak kollarını sıktı. Murat, Aslı’yı nazikçe kucakladı ve hızla suyun kenarına çıktı. Ayakkabılarını giyerken, Aslı da ellerini ovuşturup kendini ısıtmaya çalıştı.
Sonunda, Murat, Aslı’nın yanına gelip "Hadi, şuradaki kafeye geçelim. Biraz ısınır ve sıcak bir şeyler içeriz," dedi. Aslı, gülümseyerek "Tamam" dedi ve birlikte kafeye doğru yürümeye başladılar.
Murat ve Aslı, kafeye girdiklerinde masalardan birine geçip oturdular. Murat, garsonu çağırarak iki kahve siparişi verdi. Aslı, oturduğu yerden dışarıdaki şelaleyi izlerken, Murat ona bakarak hafifçe gülümsedi.
"Kahve iyi gelir," dedi Murat, sessizliği bozarak. "Biraz ısınırız."
Aslı başını sallayıp gülümsemeyle "Evet, iyi olur."
Bir süre sessiz kaldılar. Murat, Aslı’nın mesafeli duruşunu fark etmiş, ama bu mesafeyi aşmak için konuşacak bir şey bulmaya çalışıyordu. Kahveler masaya geldikten sonra, Murat fincanını alıp bir yudum aldı. Aslı etrafı incelerken, Murat masadaki peçetelerle oynuyordu
"Kahve her zaman en iyisi senin için," dedi Murat, Aslı’ya bakarak.
Aslı hafifçe gülümsedi. "Evet, biraz fazla seviyorum kahveyi sanırım"
Murat, kahvesinden bir yudum aldıktan sonra konuşmaya devam etti. "Şelaleyi görmek güzel oldu. Uzun zamandır böyle doğayla iç içe vakit geçirmemiştim."
Aslı başını sallayarak onayladı. "Burası güzelmiş. "
Murat, Aslı’nın bakışlarını yakalamaya çalışarak biraz daha samimi bir tonla, "Birlikte vakit geçirmek de güzel. Aslında daha fazla yapmalıyız," dedi.
Aslı kahvesine bakarak hafif bir gülümseme ile, "Evet, güzel. " diye cevap verdi.
Murat bunu kabul edercesine başını salladı. "Böyle yerlerde kafa dağıtmak da iyi geliyor."
Aslı, kahvesinden bir yudum alırken çevreyi izlemeye devam etti. "Şehirden uzak olmak huzur verici, ama fazla da kalmak istemem."
Murat, bir an duraksayıp derin bir nefes aldı. "Düzen iyidir ama arada sırada değişiklik de kötü değildir." Murat, hafifçe gülümseyerek"Seninle birlikte olunca her şey biraz daha farklı hissettiriyor."
Aslı bakışlarını Murat’a çevirdi, ama bu kez sadece bir anlığına. Sonra tekrar kahvesine odaklandı.
Bu noktada konuşmalar daha yavaş, daha sakin bir hal aldı. İkisi de konuşmanın derinleşmesini istemiyor gibiydi. Sessizce kahvelerini bitirip, dışarıdaki şelalenin sesini dinleyerek vakit geçirmeye devam ettiler.
Güneş batmaya başlamış, iyice serinlik çökmüştü. Aslı, "Artık gidelim mi?" diye Murat’a sordu.
Murat, "Olur, kalkalım," diyerek onayladı. Hesabı ödeyip arabaya bindiler ve şehir merkezine geldiler.
|
0% |