Yeni Üyelik
28.
Bölüm

27. Bölüm

@garipbirisi

"Güzel bir otel bulalım," dedi Murat. İnternetten araştırarak yakındaki bir oteli buldu. Otele gidip odaya çıktılar.

 

Aslı, "Sıcak su iyi gelir," diyerek banyoya geçti ve duşu açtı. Murat, banyo kapısında durup Aslı'yı izlerken, Aslı kapıya yaklaşıp, "Bana birkaç parça kıyafet getirir misin?" diye sordu.

 

Murat, başıyla onaylayıp odaya yürüdü. Bir sweatshirt ve eşofman altı alıp banyoya geri döndü. Aslı, kapıdan kıyafetleri alıp teşekkür etti ve kapıyı kapattı. Murat, kapının önünde bir süre durdu, içeriden Aslı'nın tıkırtıları geliyordu. Sonra odaya dönüp pencere önündeki sandalyeye oturdu ve Aslı'yı beklemeye başladı.

 

Aslı, sıcak suyun altında bir süre ısınmaya çalıştı. Duşu kapatıp havluyla kendini kurulayarak aynada kendine baktı. Kıyafetlerini giyip saçlarını kuruttu ve odaya geri döndü.

 

Murat hâlâ pencere kenarında oturmuş dışarıya bakıyordu. Aslı yavaşça yaklaştı.

 

"Sıcak su iyi geldi, sanırım biraz üşümüşüm," dedi. Sakin görünmeye çalışıyordu.

 

Murat, Aslı'ya dönüp baktı. "Şimdi daha iyi misin?" diye sordu, merakla.

 

Aslı hafifçe gülümsedi. "Evet, daha iyiyim. Teşekkür ederim."

 

Murat, başını sallayıp tekrar dışarıya baktı. Bir süre sessiz kaldılar. Sonra Murat, düşünceli bir sesle, "Uzanmak ister misin , yoksa biraz daha mı oturalım?" diye sordu.

 

Aslı, "Biraz daha oturalım," diyerek yatağın kenarına oturdu.

 

Murat yatağa uzanmış, telefonundan ertesi gün gezecekleri yerleri ararken Aslı yatağın kenarında saçlarını toplamaya çalışıyordu. Bir an duraksayan Murat, Aslı'ya doğru kalkıp yaklaştı. Telefonu göstererek, "Burası nasıl?" diye sordu.

 

Aslı telefon ekranına doğru eğildi, fotoğraflara bakarken Murat'ın varlığına daha fazla dikkat etmeye başladı. Aslında Murat'ın gösterdiği yerden çok, onun yakınlığını hissediyordu. Aslı fotoğraflara göz gezdirdikten sonra, "Güzel bir yere benziyor, senin tercihlerine güveniyorum. Hep güzel yerler buluyorsun," dedi, gülümseyerek.

 

Murat, Aslı’nın yüzündeki her küçük ifadeyi dikkatle izliyordu. Aslı ona döndüğünde, Murat'ın ona bakmakta olduğunu fark etti ve Murat'ın nefesini dudaklarında hissetti. Bir an afallayıp hemen gözlerini telefona çevirdi, "Sen bilirsin," diyerek hızla yerinden kalkıp banyoya doğru yürüdü.

 

Murat, Aslı'nın bu ani tepkisine gülümseyerek baktı, gözlerinde hem merak hem de hafif bir eğlence vardı.

 

Aslı banyoda biraz vakit geçirdikten sonra, sessizce odaya geri döndü ve koltuğa oturdu. Murat hâlâ telefona bakıyordu, ertesi gün için yeni yerler ararken, bulduğu her yeri Aslı’ya gösterip fikir almaya çalışıyordu. "Burası da fena değil," dedi bir yer gösterdi sonra "ya burası?" diyerek ekranı tekrar gösterdi.

 

Aslı ise koltuğa yaslanmış, biraz uzak durarak her şeye yalnızca onay veriyordu. "Olur, güzel görünüyor," diye mırıldandı birkaç kez, ama sesi ne coşkuluydu ne de gerçekten ilgileniyor gibiydi. Murat, Aslı'nın mesafesini fark ediyor ama üzerine gitmiyordu. Yine de bu mesafeyi yıkmak için konuşmayı sürdürdü.

 

"Senin aklında bir şeyler yok mu? Ne yapalım yarın?" diye sordu Murat, ama Aslı sadece kısa bir sessizlikle başını sallayıp "Senin seçtiğin yerlere uyarım," dedi.

 

Murat yerinden kalkıp yatağın ucuna oturdu ve dikkatle Aslı’yı izlemeye başladı. Onun bu bakışları Aslı’yı rahatsız etmişti. Aslı, bakışlarını fark edip, “Ne oldu?” diye sordu.

 

Murat, hafifçe gülümseyerek “Hiç,” dedi.

 

“Neye gülüyorsun?” diye üsteledi Aslı, şaşkın bir ifadeyle.

 

"Sana," dedi Murat. "Bu kadar panik olmana gerek yok, sakin ol biraz."

 

Aslı, beklemediği bu yoruma karşı şaşkındı. “Panik olmuyorum, sakinim. Nereden çıktı şimdi bu?” diye sordu.

 

Murat, Aslı’nın yüzündeki ifadeye bakıp tekrar güldü. “Bazen o kadar güzel ki,” dedi, kısa bir duraksamanın ardından ellerine bakarak gülümsemesini sürdürdü.

 

Aslı, konu değişsin istercesine, “Akşam yemeği yemedik, bir şeyler yesek mi?” diyerek lafı çevirmeye çalıştı.

 

Murat, bu çabasına karşılık gülümseyerek, “İşte bu,” dedi. “Bu çok güzel işte.” Ardından ayağa kalktı ve “Ne yersin?” diye sordu, Aslı’ya bakarak.

 

Aslı, bir an duraksadı, “Bilmiyorum, hafif bir şeyler olsa yeter,” dedi, sessizce ona doğru bakarken.

 

Murat, Aslı'ya bakarak, “Pizza yer misin? Sipariş edelim mi?” diye sordu.

 

Aslı hafifçe gülümseyerek, “Bunu anlaman güzel, ama olabilir aslında, bayağıdır pizza yemedim,” dedi iştahla.

 

Murat, “Ben de öyle, sipariş verelim o zaman. Bakıyorum hemen, neler istersin? Mantar, biber, zeytin olsun mu?” diye ekledi.

 

Aslı, “Salam olmasın, geri ne varsa koy. Yeter ki pizza olsun,” diye cevap verdi.

 

Murat gülerek, “Sucuk da mı olsun?” diye sordu.

 

Aslı şakayla, “Tabii ki olsun, onca zamandır yemedim, sucuksuz pizza mı olur?” dedi.

 

Murat gülümseyerek, “Süpersin, işte bu!” diye cevap verdi. Siparişi tamamlayıp heyecanla Aslı’ya döndü, “Gecede bir şeyler içer miyiz?” diye sordu.

 

Aslı bir an düşünüyor gibi yaptı, sonra hafif bir tebessümle, “Aslında neden olmasın ki?” dedi.

 

Murat göz kırparak, “Evet, pizzadan sonra çıkıp alırız,” diye ekledi, sanki geceye dair planları daha da heyecan verici hale getirmek ister gibi.

 

Aslı, pizzalar gelene kadar televizyonu açıp kanallar arasında gezinirken geçen gün izledikleri yarışma programına denk geldi. Dikkatle izlemeye başladı, Murat da yatağa uzanmış halde onu izliyordu. Yarışmacının soruya verdiği cevabı bir süre dinledikten sonra, Aslı alaycı bir şekilde, "Bilerek mi saçmalıyorlar acaba? Sunucunun yüzünden bile şaşkınlık okunuyor, ne dediğini anlamıyor herhalde," dedi.

 

Murat gülümseyerek, "Peki, senin fikrin var mı soruyla ilgili?" diye sordu.

 

Aslı, gözlerini ekrandan ayırmadan, "Fikrim olması değil ama yarışmacı gerçekten iyi saçmalıyor," dedi.

 

Murat düşünceli bir şekilde, "Şöyle düşün, sana bir saat veriyorlar ve diyorlar ki, sorunun cevabını ister ver, ister verme; yarın da senin olacak. Eğer cevaptan emin değilsen, ne yaparsın?" diye sordu.

 

Aslı hafif alayla, "Sorunun cevabını vermeden sence gönderirler mi oradan? Bu bir tek onun mu aklına gelir sanıyorsun?" dedi.

 

Murat gülerek, "Ama tuvalete gitme şansı var değil mi?" diye karşılık verdi.

 

Aslı omuz silkerek, "Bence taviz verilmez," dediği sırada kapı çaldı. Murat kalkıp kapıya baktı ve pizzaları aldı. Aslı sehpayı toparlayıp koltuğun önüne çekti, televizyonun karşısında hazırlıklarını yaptı. Murat, pizzaları sehpaya koyarken gülerek, "Hadi, soğumadan kapışalım!" dedi.

 

Aslı keyfle "Yarışmacının saçmalıkları izlemek daha eğlenceli olcak," dedi gülerek. Pizzadan bir dilim aldı ve ilk lokmasını yedi. "Gerçekten çok iyi oldu bu, açlıktan bitmiştim."

 

Murat, bir dilim pizza aldıktan sonra oturdu ve Aslı’ya bakarak, "Sorular zor mu, yoksa stres mi onları böyle yapıyor?"

 

Aslı, gülerek, "Stresle alakalı bence. Ama bazen öyle cevaplar veriyorlar ki, gerçekten merak ediyorum; bunlar gerçek mi?" diye karşılık verdi.

 

Murat da hafifçe başını sallayarak devam etti, "Pizzayı yemezsen ben yerim, sana kalmaz ve sonucu senin için baskı altında karar vermeye benzer. Nefes almayı istiyorum." dedi gülerek.

 

İkisi de gülerek pizzayı yemeye devam ettiler.

 

Pizza bitip programa dalmış izlerken, Murat birden Aslı'ya dönüp, "Azıcık iğrençleşebilir miyim, ne dersin?" diye sordu. Aslı, dikkatini televizyondan ayırmadan, "Anlamadım, ne demek istiyorsun?" diye yanıtladı.

 

Murat, gülerek, "Kola çok gaz yaptı, affet," dedi ve hafifçe esnedi. Aslı'nın tepkisini gözlemlemeye başladı. Aslı, gözlerini kapatarak, elindeki yastığı sırtından alıp Murat'a fırlattı. "İğrençsin ya! Of, sucuk yedin, çok pis kokuyorsun! Git!" diyerek yüksek sesle yanıt verdi ve kalkmaya çalıştı.

 

Murat gülmeye başladı. "Gel, gel, gitme! Sanki sen yemedin, gel. Holosko diyeceğim, gel böyle olmaz. O kokuyu içine çek, gel," dedi ve Aslı'nın sweatshirt'ünden ve kolundan çekmeye başladı.

 

Aslı, "Deli misin? Bırak, iğrenç kokuyor," diye Murat'ın elinden kurtulmaya çalıştı. Ancak Murat bırakmadı ve hızla çekince, Aslı düştü.

 

Murat, "Kendi isteğinle oturmazsan, böyle oturttururum," diyerek Aslı'nın yüzünü eliyle çevirmeye çalıştı. Aslı, ellerini itmeye çalışıyor ve aynı zamanda Murat'a gülmemesi için kızıyordu.

 

Aslı, Murat'ın sıkıştırmasından kurtulamayınca, dikkatini dağıtmaya çalışarak, "Hani içecek alacaktık? Çıkmayacak mıyız?" dedi.

 

Murat, gülerek, "Yemezler canım, öyle kandıramazsın beni," diye yanıtladı.

 

Aslı'yı koltuğun kenarına sıkıştırıp, "Valla boğulacağım artık, be! Bir git!" diyerek eliyle itti.

 

Murat, geri çekilip gülümsedi. "Neyse, hadi kalk, öyle ölme hemen. Kimle uğraşacağım yoksa?" diyerek Aslı'nın elinden tuttu, koltuktan kalktı ve onu çekti.

 

Aslı ve Murat dışarı çıkıp sokaklarda biraz dolaştılar. Serin hava ikisine de iyi gelmişti. Biraz yürüdükten sonra Aslı, "Üşümeye başladım, bulamadık bir yer," dedi. Murat, "Olmazsa yarın dönerken bakarız. Yoksa ne yapalım?" diye yanıtladı ve bir sokağa saparken, sokakların fazla sessiz olduğunu fark eden Aslı, köpeği görünce durakladı.

 

Aslı, "Köpek!" diyerek panikledi.

 

Murat, elini tutup, "Gel, bir şey olmaz," diyerek çekti.

 

Aslı, diğer eliyle Murat’ın bileğinden tutup geri çekildi, "Dönelim," dedi. Murat, Aslı'nın gözündeki korkuyu görüdü. Aslı köpeğin havlamasıyla birlikte geri adım attı "Dönelim lütfen," dedi, sesi titreyerek.

 

Murat, "Peki," diyerek geri döndü, fakat köpek daha da havlamaya başladı.

 

Murat, "Sakin ol, bir şey olmaz," dediği sırada köpek, onlara doğru yürümeye başladı.

 

Aslı, "Geliyor," diyerek geriye baktı. Murat, Aslı’yı belinden tutup kendine çekti ve arabaların arasına yöneldi. Köpek, üzerlerine doğru koşmaya başladığında Murat, Aslı’yı arkasına aldı, belinden silahını çıkardı ve köpeğe bir el ateş etti. Köpek yere düşüp öldü.

 

Aslı, silah sesini duyunca aniden çığlık atıp kurşun yarasına eliyle bastırdı ve korkuyla ağlamaya başladı. Murat, Aslı'nın çığlığına dönüp elini kavrayarak, "Sakin ol, sana bir şey olmadı," dedi.

 

Aslı, Murat'ın elindeki silahı görünce şok oldu. "Sen... onu... köpeğe ne yaptın?" diye titreyen sesiyle sordu. Sokaktaki evlerden ışıklar yanmaya başladı ve insanlar pencerelerden dışarı bakmaya başladı.

 

Murat, Aslı'ya ne diyeceğini bilemez halde ona baktı, "Sakin ol, sonra konuşalım," dedi.

 

Aslı, şok içinde titriyordu ve Murat’a bakarak, "Sakin olamıyorum," dedi. Murat, Aslı’yı kaldırıma oturması için yardım etti. Birkaç dakika sonra polis geldi. Evlerinden pencerelerden bakarak durumu gören insanlar polisi aramıştı. Murat, polislerle konuşup olayı anlattıktan sonra cüzdanından polis cüzdanını çıkartıp gösterdi. Olay çabuk kapandı, ancak Aslı hala korku içindeydi ve kaldırımda oturup polislerin verdiği suyu içiyordu.

 

Bir süre sonra Murat, Aslı’nın yanına geldi ve, "İyi misin?" diye sordu.

 

Aslı, "Eve gidelim," dedi.

 

Murat, "Tamam, gidelim," diyerek Aslı’yı kaldırdı. Polis arabasını göstererek, "Bizi otele bırakacak arkadaşlar," dedi ve Aslı’yı arabaya bindirdi. Sonra kendi bindi. Otele geldiklerinde, odalarına çıktılar.

 

Aslı, korkuyla Murat’a, "O silah hep var mıydı?" diye sordu.

 

Murat, sakin olmaya çalışarak, "Bunu sonra konuşalım, burası yeri değil," dedi.

 

Aslı, "Neresi yeri? O silahın yanında olmasının sebebi ne?" diye bağırdı.

 

Murat sinirle, "Biz oyun mu oynuyoruz, Aslı? Biz burada ne yapıyoruz, bir düşün. Ben seni korumaya çalışıyorum ve o silah da o işe yarıyor. Evet, en başından beri hep benimle, bizimle beraberdi, hep de olacak," diye bağırarak yanıtladı. Aslı, şok ve korku içinde Murat’a bakıyordu.

 

Aslı, "Eve gidelim, burada kalmak istemiyorum," dedi ve elinin ayasıyla şakaklarına bastırıyordu. Murat, Aslı'ya doğru yürüdü ama Aslı, "Yaklaşma," diyerek sertçe Murat'ı durdurdu. Murat, Aslı’nın bu tepkisinden üzülmüş olsa da geri adım atarak, "Peki, tamam, uzak duracağım," dedi ve yatağa geri yürüyüp oturdu.

 

Aslı, titreyen bir sesle, "Gitmek istiyorum, burada kalmak istemiyorum," dedi.

 

Murat "Gerçekten dinlemeliyim, uzun bir gündü ve yollar uçurum, biliyorsun," diye cevap verdi.

 

Aslı sessizce pencerenin altına yürüyüp duvara yaslanarak oturdu, dizlerini topladı, dirseklerini dizlerine koydu ve dağılmış saçlarının arasına ellerini sokarak başını dirseklerine dayadı.

 

Murat oturduğu yatakta sırtını yastığa yaslayıp arkasına doğru uzandı. Gözleri tavana dikiliydi, düşüncelerini susturmaya çalışıyordu ama Aslı’nın hızlı nefes alışlarını duydukça gerginliği artıyordu. Sessizlik, odada biriken gerilimi daha da yoğunlaştırıyor, Murat’ın sabrını zorluyordu. Aslı'nın sakinleşmesini beklemek zorundaydı, ama her geçen saniye, Aslı'nın soluklarının hızlandığını fark etmek onu iyice huzursuz ediyordu.

 

"Aslı," dedi Murat, sesi sakin ama sertti. Aslı tepkisizdi, sadece olduğu yerde hareketsiz duruyordu. Murat yatakta doğrulup ona bakarak bir kez daha seslendi: "Aslı."

 

Yine cevap alamayınca, sinirlenerek hızla yerinden kalktı ve Aslı’nın yanına gidip kolundan tuttu. "Sana diyorum!" diye bağırdı, kızgınlıkla.

 

Murat, Aslı'nın kolunu çekiştirip durmasına aldırmadan, daha sert bir şekilde onu kendine doğru çekti. "Seninle konuşmaya çalışıyorum," dedi, sesi tehditkâr bir tonda yükseldi.

 

Aslı, öfkeyle Murat'ın elini itti. "İstemiyorum! Bırak kolumu, konuşma!" diye sertçe karşılık verdi. Ancak Murat, onun bu tepkisine taviz vermeden, "Bırakmıyorum! Konuşacaksın, ben öyle istiyorum," diyerek Aslı'yı kendine doğru çekti. Aslı, Murat'ın bu ani hareketiyle sendeledi, oturduğu yerden dengesini kaybetti.

 

Murat, hiç vakit kaybetmeden "Kalk hadi," diyerek Aslı’nın öbür kolunu da tuttu ve onu ayağa kaldırmaya çalıştı. Aslı direnmeye çalışsa da Murat onu zorla kaldırıp koltuğa oturttu. "Böyle olmayacak, her şeyi konuşacağız," diyerek sert bir şekilde karşısına geçti.

 

Aslı, gözlerinde öfkeyle Murat’a bakarak, "Senin istediklerin sadece," dedi alaycı bir şekilde.

 

Murat, sinirle karşılık verdi. " Ne yaptım sanki, adam mı vurdum? Gerekirse vururum da, bu benim görevim değil mi zaten?" Sesi yükselmişti, daha da sinirlenerek, "Ne için buradayız o zaman, Aslı? Evcilik mi oynuyoruz?" diye cevap verdi. Murat’ın gözleri Aslı’nın üzerine dikildi, sesi soğuk ama kontrol altındaydı sesindeki öfke hâlâ belirgindi.

 

Aslı’nın içi korkuyla doldu, elleri titriyor, gözleri dolmuştu ama Murat’a cevap veremiyordu. Boğazındaki düğüm çözülmüyordu. Korkusu derinlere işlemiş, sözcükleri susturmuştu.

 

Murat derin bir nefes alıp, bakışlarını Aslı’nın titreyen ellerinden çekmeden konuşmaya devam etti. "Biliyorum, korkuyorsun," dedi, sesi bu sefer daha sakin bir tondaydı. "Ama bunu seni korumak için yaptım, biliyorsun. Doğru ya da yanlış… fark etmez. Sadece senin için yaptım." Sözlerinin sonunda sesinde bir yumuşama vardı.

 

Aslı, başını yavaşça onaylar şekilde salladı. "Uyumak istiyorum," dedi, zorla yutkunarak. Sesindeki yorgunluk ve kırılganlık belirgindi.

 

Murat, derin bir nefes alarak "Tamam," dedi ve Aslı'nın bileklerini bıraktı. Aslı, serbest kalan bileklerini ovarak bir süre yerinde oturdu. Sonra yavaşça kalktı, ama ayakları yere tam basmıyormuş gibi, sersemlemiş bir halde yürüyordu. Yatağa ulaştığında, dengesini kaybetmeden oturmaya çalıştı. Ayakkabılarını çıkardı ve yatağın ucuna yattı. Gözlerindeki yaşlar yastığı ıslatırken, korkunun ve ağlamanın verdiği yorgunlukla bir süre sonra uykuya daldı.

 

Murat, Aslı’yı sessizce izledi. Uykuya dalmış olduğunu fark edince, yatağın boş kısmına geçip yanına uzandı. Yavaşça Aslı'nın ortada duran eline yaklaştı, parmaklarını yanağında hissetti. Aslı'nın parmaklarının sıcaklığı, Murat’a iyi gelmişti. Yanağını onun elinin üstüne koydu, bir anlık huzur arayışındaydı. Gözlerini kapattı ama zihni hâlâ sakinleşememişti. Uyumaya ihtiyacı olduğunu biliyordu, ancak uzun bir süre, sadece Aslı'nın parmaklarının sıcaklığını hissederek uykuyu bekledi. Ve sonunda, yavaşça derin bir uykuya daldı.

 

 

 

Loading...
0%