Yeni Üyelik
31.
Bölüm

30. Bölüm

@garipbirisi

Köy yoluna girdiklerinde Murat arabayı durdurdu. Gün batmaya başlamıştı ve güneş ışığı Aslı’nın yüzüne vurduğunda, gözlerini kısarak yola bakmaya devam etti.

 

Murat, güneşin Aslı’nın yeşil gözlerine vurduğu anda gözlerinde beliren parlaklığa hayran kaldı. Aslı, Murat’a bakmaktan kaçınarak hâlâ yola odaklanıyordu.

 

"Aslı," dedi Murat ve eline uzanarak tuttu. "Sadece huzurlu olmak istiyorum. Seninle," diye ekledi, sesini biraz daha bastırarak.

 

Aslı gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı, ama bir cevap vermedi. Yutkunarak gözlerini eline indirdi. Murat, arabayı tekrar çalıştırıp yola devam etti, ancak Aslı'nın elini hâlâ bırakmıyordu.

 

Eve geldiklerinde Murat arabayı park etti. Aslı kapıyı açıp inmek üzereyken, Murat onun tuttuğu elini çekti. Aslı, dönüp ona baktı. Murat hiçbir şey söylemeden, anahtarları diğer eliyle ona uzattı. Kapısını açıp arabadan indi, arka tarafa dolandı. Aslı eve yönelip kapıyı açtı. Murat, aldıkları eşyaları getirip kapının önüne bıraktı, ardından döndü ve merdivene oturdu.

 

“Burayı özleyeceğimi tahmin etmiyordum,” dedi, kendi kendine hafifçe gülerek karşıdaki ormana baktı.

 

Aslı, üstünü değiştirmek için yukarı çıktı. Yatak odasında kıyafetlerini değiştirip aşağı indiğinde, Murat hâlâ merdivende oturuyordu.

 

"Sobayı yakalım, çok soğuk," dedi Aslı, sobanın kapağını açarken.

 

Murat, "Biraz odun getireyim," diyerek yerinden kalktı ve evin yan tarafına yöneldi. Aslı, Murat’ın gelmesini beklerken mutfağa gidip sıcak suyu hazırlamaya başladı.

 

Murat, sobayı odunlarla doldurduktan sonra Aslı’ya dönüp, "Kibrit nerede?" diye sordu.

 

Aslı mutfaktan, "TV’nin yanına bak," diye seslendi.

 

Murat, etrafına bakındı ama bulamayınca, "Burada yok. Emin misin orada olduğuna?" diye sordu tekrar.

 

Aslı mutfaktan çıkıp, TV ünitesinin altına eğildi ve kibriti alarak Murat’a uzattı.

 

Murat hafif bir savunmaya geçerek, "Oraya baktım ama orada yoktu," dedi.

 

Aslı gülümseyerek, "Eminim bakmışsındır," dedi ve tekrar mutfağa döndü.

 

Murat sobayı yaktıktan sonra koltuğa oturdu. Aslı, kahvesini ona uzattı ve karşısındaki koltuğa geçip televizyonu açtı. Sessizlik içinde, ikisi de bir süre ekrana bakarken, odanın içinde sobadan gelen hafif çıtırtılar duyuluyordu.

 

Murat, kahvesinden bir yudum aldı ve televizyona bakmaya devam etti. Aslı da sessizliğini koruyarak fincanını elleri arasında çevirdi. Sobanın sıcaklığı yavaş yavaş odayı sararken, Aslı’nın aklından geçenler onu huzursuz ediyordu. Bir an Murat’a bakmak için kafasını kaldırdı ama Murat, gözlerini ekrandan ayırmadan oturuyordu. İçinde oluşan bu sessiz gerilim onu daha da rahatsız etti.

 

"Ne düşünüyorsun?" diye sordu Aslı, sesini sakinleştirmeye çalışarak.

 

Murat, bir an duraksadı, sanki doğru kelimeleri bulmak ister gibi. Sonra derin bir nefes aldı. "Hiçbir şey... ya da belki de çok şey," dedi sessizce.

 

Aslı, bu sözlerin altında yatan duygusal yükü hissetti. Murat, gözlerini nihayet Aslı’ya çevirdi ve fincanı masaya bıraktı. "Sadece... bazen her şey fazla geliyor. Seninle olmak, kontrol edemediğim duygularımı tetikliyor." dedi.

 

Aslı, Murat’ın sözlerinin ağırlığını hissetti. Bir süre sessiz kaldı, gözlerini fincanına dikti. İçinde bulunduğu belirsizlik onu daha da kaygılandırıyordu, ama Murat’ın içsel çatışmasını anlamak için uğraşıyordu."Ne demek istiyorsun?" diye sordu sonunda.

 

Murat, derin bir nefes daha aldı ve gözlerini tekrar Aslı’ya çevirdi. "Sana zarar vermek istemiyorum. Ama bazen içimde kontrol edemediğim bir şeyler var, korkularım, merakım ya da..." dedi gözlerini kapatıp derin nefes aldı "seni itmek istemiyorum ama bazen bunu yapmaktan kendimi alıkoyamıyorum."

 

Aslı’nın içinde bir şeyler koptu o an. Sanki her şey daha da karmaşık hale geliyordu. "Ama bu şekilde devam edemeyiz, Murat," dedi yavaşça. "Sürekli bir gerginlik içinde yaşamak... bana iyi gelmiyor, sana da gelmiyor."

 

Murat, onun söylediklerini sindirmeye çalışarak başını öne eğdi. "Biliyorum," dedi sessizce. "Sadece sana zarar vermekten korkuyorum ama seni kaybetmekten de korkuyorum."

 

Bu itiraf, Aslı’nın aklında çözümü olmayan bir çıkmazda gibi hissediyordu. "Bence önce kendimizi toparlamamız lazım," dedi sakin bir sesle. "Bu kadar dolu olmak, bizi tüketiyor."

 

Murat, Aslı’nın elini nazikçe tuttu ve uzun bir süre hiçbir şey söylemeden öylece kaldılar. Sobanın çıtırtıları, odadaki tek ses olmuştu.

 

Aslı, Murat'ın elini bırakıp ona doğru döndü. Sırtını koltuğun koluna dayayıp bacaklarını biraz uzatarak kendine çekti. Murat’ın yüzüne bakıp hafifçe gülümsedi. O sırada Murat, yavaşça Aslı’nın üzerine doğru eğilip başını göğsüne yerleştirdi, beline sarıldı. Aslı, kısa bir an şaşırdı ve onu durdurmayı düşündü, ancak Murat yorgun bir sesle, "Sadece böyle uyumak istiyorum. Kalbini dinleyerek sakinleşmek istiyorum," dedi. "Kalbinde dinlenmek istiyorum," diye ekledi, gözlerini kapatarak.

 

Aslı, Murat'ın alnını hafifçe okşadı ve bir süre öylece kaldılar. Ancak Murat’ın kalkmaya niyeti yoktu. Aslı, başını eline dayayıp gözlerini kapattı ama bu pozisyonda oturmak onu rahatsız ediyordu. Yorgun hissetse de rahat edemediğini fark etti ve en sonunda Murat’ın sırtına dokunarak, "Bu şekilde oturamıyorum, rahatsız oldum," dedi.

 

Murat, bir şey demeden Aslı’yı belinden çekip yatırdı. Başını koltuğun köşesine yaslamıştı ve Murat, tamamen üzerine doğru kapanmıştı. Aslı, bu yakınlıktan biraz rahatsız olsa da Murat, yan tarafa geçip yine göğsüne yattı, sıkıca sarıldı ve gözlerini kapattı.

 

Aslı, Murat’ın rahatlamış haliyle oradan kalkamayacağını anladı. Durumdan memnun olmasa da gözlerini kapattı ve iç çekerek uykuya daldı. Murat, Aslı'nın kalp atışlarının yavaşladığını fark ettiğinde hafifçe gülümsedi. Yüzüne düşen bir saç telini düzeltmek için uzandığı anda Aslı irkilerek uyandı.

 

"Uyandırmak istemedim," dedi Murat, özür dilercesine. Aslı doğrulmaya çalıştı, ancak Murat yine onu tuttu, "Lütfen gitme," diye mırıldandı.

 

"Burada yatamıyoruz, yukarı çıkıp sobayı yakayım ben," dedi Aslı, kalkmak için hazırlanırken.

 

Murat, elini bırakmadan, "Benimle kal," dedi, neredeyse yalvaran bir ses tonuyla.

 

Aslı, bir an tereddüt ettikten sonra "Tamam" dedi. Murat hemen ayağa kalkıp koltuğu açarak yatak haline getirdi. Ardından yukarıya çıkıp birkaç yastık ve battaniye aldı, koltuğa serip kendine yerleşti. Kolunu açarak, "Gel," diye davet etti Aslı'yı.

 

Aslı, hâlâ biraz tedirgin bir şekilde Murat'ın yanına uzandı. Murat, sadece boynuna sokulup, "İstemediğin hiçbir şey olmayacak," diyerek gözlerini kapadı. Bu sözler biraz rahatlatıcı olsa da, Aslı'nın içindeki gerginlik tam anlamıyla geçmemişti. Gözlerini kapatıp başını Murat’tan uzak bir yöne çevirdi ve içten içe huzursuz bir rahatlıkla beklemeye başladı.

 

Aslı, Murat'ın uykuya daldığını düşünerek gözlerini ona çevirdi. Murat'ın yüzündeki yorgunluk çizgilerini, göz kenarındaki ince kırışıklıkları ve saçlarına karışmış beyaz telleri fark etti. İçinde hafif bir sıcaklık hissetti, istemsizce gülümsedi. Sol eliyle Murat’ın saçlarındaki beyaz bir tele hafifçe dokundu, ardından elini Murat’ın omzuna yerleştirip derin bir nefes aldı. Gözlerini kapatıp kendini rahatlatmaya çalıştı ve kısa süre sonra huzursuz da olsa uykuya daldı.

 

Gece ilerledikçe, odadaki sobanın hafif çıtırtıları ve dışarıdaki rüzgârın sesi eşliğinde Aslı derin bir uykuya daldı. Murat, bir süre daha uyanık kaldı, gözlerini tavana dikmişti. İçinde dalgalanan karmaşık duygular arasında gidip geliyordu. Aslı’nın huzurlu uyuduğunu fark ettiğinde, onunla bu şekilde olmanın aslında kendisine ne kadar iyi geldiğini düşündü. İçindeki karanlık ve öfke, bu anlarda biraz olsun hafifliyordu.

 

Murat, Aslı’nın saçlarına nazikçe dokundu. Onu uyandırmak istemiyordu, sadece bu anın sessizliğini ve huzurunu korumak istiyordu. Aslı’nın derin nefes alış verişlerini dinleyerek gözlerini kapadı ve o da yavaş yavaş uykunun derinlerine çekildi.

 

Loading...
0%