@garipbirisi
|
Aslı televizyon kumandasına uzanarak TV'yi açtı ve kanalları gezmeye başladı. Murat, ona bakıp, "İzlemekten sıkılmadın mı?" diye sordu.
Aslı omuz silkti. "Ne yapayım, boş durmaktan da sıkıldım. Belki televizyonda ilgimi çekecek bir şey bulurum diye bakıyorum," dedi.
Murat biraz düşündükten sonra, "Peki, oyun oynamaya ne dersin?" diye sordu.
Aslı, bu teklife gülümseyerek cevap verdi. "Olur, tabi neden olmasın?" dedi ve kumandayı bıraktı, Murat'a doğru dönerek ne yapacaklarını merakla bekledi.
Murat, Aslı’nın hazır olduğunu görünce hafifçe gülümseyip, "Tamam, sana bir oyun önerim var," dedi. "Soru-cevap oynayalım. Sırayla birbirimize sorular soralım, dürüstçe cevaplamak zorundayız. Ne dersin?"
Aslı, bu fikir karşısında biraz duraksadı ama sonra eğlenceli bir şey olabileceğini düşünerek kabul etti. "Tamam, neden olmasın? Başla bakalım," dedi ve Murat’ın sorusunu bekledi.
Murat, düşündü ve hafif bir sırıtışla ilk sorusunu sordu. "Tamam... En son ne zaman gerçekten mutlu hissettin?"
Aslı bir süre düşündü "Aslında... Hatırlamıyorum?" dedi sakin bir sesle. Murat bu cevabı bekliyordu ama yine de üzülmüştü bu cevaba.
Aslı heyecanla Murat'a dönüp "sıra bende. Senin o döğmenin anlamı ne?" diye sordu.
Murat gülerek "çok mu merak ediyorsun?" dedi. Aslı heyecanla başını salladı.
Murat, gülümseyerek Aslı'ya dönüp, "Akrep, kendi kendini sokarak öldürür," dedi.
Aslı, bu sözlerin ardındaki anlamı tam olarak çözememişti ve merakla sordu: "Neden?"
Murat bir an duraksadı, ardından hafif bir hüzünle, "Bilmem. O kaosun içinde bana iyi gelmişti," dedi.
Aslı, Murat'ın ifadesini alaylı bir tonda yakalayıp, "Şimdi iyi gelmiyor mu?" diye sordu.
Murat, bu soru karşısında yüzündeki gülümsemeyi kaybedip ciddileşti. "Hatamı yüzüme vuruyorsun," dedi, sesinde belirgin bir ciddiyet vardı.
Aslı, Murat'ın birdenbire bu kadar sertleşmesine şaşırmıştı. Onun bu tepkisini beklemiyordu ve bir an ne söyleyeceğini bilemedi. Sessizlik ikisinin arasında dolanırken, Aslı'nın kafasında Murat'ın bu tepkisinin arkasında yatan nedenler dönüp duruyordu.
Aslı, gülerek ortamın gerginliğini yumuşatmaya çalışarak, "Sıra sende, hadi sor," dedi.
Murat, hafifçe gülümseyip, "Hep böyle miydin sen?" diye sordu.
Aslı, ne demek istediğini tam anlamayarak, "Nasıl yani?" diye karşılık verdi.
Murat, elini Aslı’nın yanağına doğru götürüp, biraz daha yaklaşıp, "Bu kadar güzel, bu kadar tatlı," dedi. Aslı, hafif bir gülümsemeyle geri çekilip, ortamın havasını bozmamak için alaylı bir şekilde, "Evet, evet," dedi.
Sonra Aslı, gülerek konuyu değiştirmeye çalıştı, "Sıra bende... Peki, sen neden bu kadar sertsin?" diye sordu.
Murat, omuzlarını silkip, "Hayat," dedi ve gözlerini başka bir yöne çevirdi.
Aslı, tatmin olmayarak ısrarcı bir şekilde, "Daha açık bir cevap istiyorum," dedi.
Murat gülümseyerek, "Yaşadıklarım," diye cevap verdi.
Aslı, bu yanıta hafifçe kaşlarını kaldırarak, "Yapma ya, net bir cevap istiyorum," dedi.
Murat ise sakin bir şekilde, "Bu da net bir cevap aslında," dedi.
Aslı, hafif bir espri tonuyla, "Öyle olsun," diyerek geçiştirdi.
Murat, konuyu değiştirmek istercesine, "Sen neden bu kadar iyisin?" diye sordu.
Aslı gülümseyerek, "Hayat," dedi ve Murat’ın ifadesini taklit etti. Murat bu yanıta kahkaha attı, "Öyle mi?" dedi.
Aslı, başını sallayarak, "Hı hı," diye karşılık verdi.
Aslo, sıranın kendisinde olduğunu hatırlayıp, "Tamam, sıra bende. Kaç yıl askerlik yaptın?" diye sordu.
Murat, "13 yıl," diye yanıtladı.
Ardından merakla, "Peki,neden doktorluğu bıraktın?" diye sordu Aslı.
Murat, hafif bir tebessümle, "Tek soru demiştik," diyerek konuyu kapattı.
Murat, Aslı'nın bu oyun sırasında gösterdiği ciddiyeti hafifletmek istercesine, "Geri dönmek ister misin?" diye sordu.
Aslı kısa bir süre düşündükten sonra, "Evet, isterim," dedi.
Murat, Aslı'nın cevabına hafifçe bozulmuş gibi başını salladı ve duraksadı. Aslı ise hemen ardından sordu, "Sen neden doktorluğu bıraktın?"
Murat, "Askere gittim, orada kaldım. Seviyordum silahları, tüfekleri," diye açıkladı.
Aslı bu yanıta gülümseyerek, "Hayalindeki meslek miydi?" diye sordu.
Murat bu kez daha temkinli bir gülümsemeyle, "Tek soru demiştik. Dönsen eski hayatına mı dönmek isterdin?" dedi.
Aslı hafifçe başını eğdi ve Murat'a bakarak, "Dönsem, beraber dönelim isterdim," dedi.
Murat, bu cevaba bir an şaşırarak gülümsedi ve dikleşip Aslı'ya döndü. "Gerçekten ister misin beni?" diye sordu.
Aslı, Murat’ın bu beklenmedik sorusuna gülümseyerek, "İsterim tabi ama..." dedi ve devam etmeden duraksadı.
Murat, biraz daha ciddi bir ifadeyle, "Aması ne?" diye sordu.
Aslı, eğlenceli bir şekilde, "O başka bir soru," diye yanıtladı.
Murat, Aslı'ya daha yakınlaşarak, "Aslı, lütfen," dedi.
Aslı, Murat'ın yüzüne bakarak gülümsemeye devam etti. "Ama sen askerliği daha çok seviyorsun," dedi alaylı bir tonla.
Murat, "Hayır, öyle değil," dedi, savunmaya geçercesine.
Aslı kahkaha atarak, "Yüzünü görmelisin!" dedi ve gülmeye başladı.
Murat, yüzünde sahte bir kızgınlık ifadesiyle, "Çok kötüsün," dedi ve arkasını döndü.
Aslı ise kahkahalar arasında, "Devam ediyorum!" dedi.
Murat, sıkılmış bir tavırla, "Boş ver, ben sıkıldım," dedi.
Aslı, "Hayır ya, ben sevdim bu oyunu," diyerek ısrar etti.
Murat, "Hayır, sen sinir ediyorsun, uyuzluk yapıyorsun," dedi, yüzünde bir gülümsemeyle.
Aslı, hafifçe ona yaklaşarak, "Hadi ya, öyle mi?" dedi ve Murat’ın cevabını beklemeden hızla kulağını ısırdı.
Murat, kulağını tutarak, "Deli mi ne!" dedi, gülerek.
Aslı ise geri çekilip, "Uyuzum, sende uyuz ol" dedi ve hızla yerinden kalktı.
Murat da hemen arkasından ayağa kalktı ve "Gel buraya, kulağımı ısırdın, ben de seni ısırcam! Gel buraya!" diyerek Aslı’nın peşine düştü.
Aslı kahkahalar içinde mutfağa koştu ve kapıyı hızla kapattı. Murat, kapının önünde durup, "Ne oldu, kaçacak yerin kalmadı, değil mi?" diyerek alaycı bir tonda Aslı'ya doğru yürüdü.
Aslı gülerek, "Yapma, sen bana uyma," dedi ama Murat yaklaşmaya devam etti.
Murat gülümseyerek, "Yok yok, ben sana uyacağım, bende seni de ısırcam," diyerek Aslı'ya doğru adım adım yaklaştı. Aslı kahkahalarla kendini kaybetmişti, Murat ise onun neşesine kapılmış bir şekilde sıkıca sarılmıştı. Aslı, gülerek ellerini kulaklarına kapadı. Murat, onun ellerini çekmeye çalışmadan, "Çek elini, ısırcam," dedi ve Aslı’nın beline sarıldı.
Aslı, gülmeye devam ederek, "Olmaz, ısırma! Çekmem!" dedi, kendini savunur gibi.
Murat, onun inatçılığına gülümseyerek, "Sen bilirsin," dedi ve onu bir anda kucağına alıp salona geçti. Koltuğa otururken Aslı’yı kucağında sıkıca tuttu. Aslı’nın ellerini nazikçe kavrayarak kendine doğru çekti, yüzünü ona yaklaştırdı ve fısıldarcasına, "Isırcam işte," dedi.
Aslı, eğlenmiş bir şekilde omuzunu kulağına doğru kaldırarak, "Yapma, sen acı bana," diye mırıldandı ama gülmesini de durduramadı. Murat, hafifçe Aslı’nın kulağını ısırdı ve Aslı bu harekete şaşırmış gibi "Yaa!" diye bağırdı, gülmekten yüzü kızarmıştı.
Murat, Aslı’ya sıkıca sarılarak, onu koltuğa doğru bastırdı. Sonra, ona içten bir ses tonuyla, "İyi ki varsın," dedi ve başını Aslı’nın boynuna yasladı.
Aslı, derin bir nefes alıp, Murat’ın bu sözlerine karşılık olarak, "Sen de," dedi ve başını nazikçe Murat’ın başına yasladı. İkisinin de nefesi bir an için kesildi, o anın sıcaklığı ve samimiyeti içinde birbirlerine sarılarak sessizliğin tadını çıkardılar.
Bir süre sonra, Murat Aslı’ya sarılmayı bırakarak ona baktı. Gözlerinde hafif bir merak ve endişe vardı. "Aslı, neden dönmek istiyorsun? Yani, orada ne var senin için?" diye sordu, sesi daha yumuşak ve dikkatliydi.
Aslı, bu soruya karşı biraz duraksadı, sonra derin bir nefes aldı. "Bilmiyorum, belki de sadece... kendimi yeniden bulmak istiyorum. Eskiden kim olduğumu, ne hissettiğimi. Her şey çok hızlı değişti ve ben kendimi kaybettim gibi hissediyorum," dedi. Sesindeki kırılganlık, bu cümleleri söylerken yüzüne de yansımıştı.
Murat, onun bu içten itirafını dinlerken, Aslı’nın ne kadar zorlandığını daha net hissetti. "Kendini kaybettiysen, burada bulamaz mısın? Yanında ben varım," diye sordu, sesinde hafif bir umut kırıntısı.
Aslı, Murat’a baktı ve gözlerinde bir anlık tereddütle gülümsedi. "Bilmiyorum. Sadece... bununla nasıl başa çıkacağımı bilmiyorum, kaybolmuş gibiyim, ne yapacağımı, nasıl yapacağımı bilemiyorum" dedi.
Murat, Aslı'ya bakarak, "Ben sana aşık oldum," dedi ve Aslı’yı öptü. Aslı karşılık vermedi ama onu da geri itmedi. Murat, bir an duraksayıp geri çekildi, pişmanlık dolu bir ifadeyle, "Özür dilerim," dedi ve hızla merdivenlere yöneldi.
Aslı, onun peşinden bakarak, "Gitme," diye seslendi.
Murat merdivenlerde durdu, bir an ne yapacağını bilemeden hareketsiz kaldı. İçindeki duygularla boğuşuyordu. Bir yandan Aslı’ya daha fazla yük olmak istemiyordu, diğer yandan onu bırakıp gitmek de zor geliyordu. Derin bir nefes aldı ve yavaşça arkasını dönerek Aslı’ya baktı.
Aslı, Murat'ın kararsızlığını fark edebiliyordu. Bir adım atıp ona doğru yaklaştı, "gitme, yanında olmak istiyorum, yanımda olmanı istiyorum " dedi, sesi kırılgan ama kararlıydı.
Murat, Aslı'nın bu sözleriyle sarsılmış gibiydi. Bir an duraksadı, Aslı’ya yaklaşarak, gözlerinin derinliklerinde bir umut aradı. "Bunu denemeye değer," dedi yumuşak bir sesle ve Aslı'nın belini hafifçe tuttu, sanki onu kaybetmekten korkar gibi.
Aslı, Murat’a yaklaştı ve “İstiyorum,” dedi. Murat, onun yanağını nazikçe öptü. Sonra geri çekilip, “Mecbur hissetme kendini,” dedi. Aslı, Murat’ın elini tutarak, “Gerçekten istiyorum,” diye tekrarladı.
Murat, bir süre duraksadı. “Emin misin?” diye sordu, derin bir nefes alarak. Aslı, başını onaylar şekilde salladı.
Murat, Aslı’yı kucağına alıp bacaklarını beline sardı. Hızla merdivenden çıkarak yatak odasına gitti.
Murat, gece karanlığında Aslı'ya sıkıca sarıldı. Onun yanında, tamamen rahat ve huzurlu bir şekilde uyuyor olması Murat’ın hoşuna gitmişti. Aslı’nın tenine dokunmak ona tarifsiz bir huzur veriyordu. Odanın soğumaya başlamasıyla Murat, yavaşça kalktı, üstünü giyindi ve sobaya odun attı. Ateşin harlanmasını izlerken, alevlerin odadaki gölgeleri dans ettirmesini seyretti.
Alevler iyice yükselince, Aslı’nın yanına tekrar sokuldu, saçlarını hafifçe öpüp, parmaklarıyla oynadı. Sonra onu nazikçe öperek uyandırmaya çalıştı, teninde ellerini gezdirerek. Aslı, hafifçe gülümseyerek, “Uyumalısın,” dedi.
Murat, alaycı bir ses tonuyla, “Uyanmalısın,” diye cevap verdi ve onu tekrar öptü. Sobadan gelen çıtırtılar, odadaki tüm sesleri bastırıyordu. Gün yavaş yavaş ağarırken Murat, Aslı’ya dönüp, “Uyuyacak mısın?” diye sordu.
Aslı, gözlerini aralayarak gülümsedi, “İzin verirsen, evet,” dedi.
Murat, “O zaman uyuyalım,” dedi ve Aslı’ya sımsıkı sarılarak gözlerini kapattı. İkisi de birbirine sarılmış halde uykuya daldı.
|
0% |