@garipbirisi
|
Sabah erkenden uyanıp bir şeyler atıştırdıktan sonra, Aslı ve Murat evden çıkıp okulun yolunu tuttular. Yolda yürürken, oyun oynayan çocukların coşkuyla koşuşturmalarını izlediler ve okulun bahçesine girdiklerinde yüzlerinde hafif bir gülümseme vardı. Bahçeye girer girmez birkaç kız öğrenci, onları görünce heyecanla koşup "Öğretmenim, hani film izleyecektik? Havalar da güzelleşti, artık izleyelim mi?" diye sordular.
Aslı, Murat’a bakarak "İzleyelim artık, evet," dedi ve heyecanla gülümsedi. Murat, onun bu hevesini fark edip hafifçe gülümsedi: "Çocuklardan daha heveslisin sanki," dedi şakayla. Sonra kızlara dönüp "İzleriz tabii, güzel bir film bulalım, haftaya izleriz," dedi. Aslı ise coşkuyla atılarak, "Yaşasın! Haftaya salı izleyelim o zaman," diye ekledi.
Murat, ona hafifçe kaşlarını kaldırarak baktı ve "Salı mı? Gününü de belirlemişsin," dedi. Bir anlık duraksamadan sonra, "Tamam, salıya ayarlayalım," diyerek kabul etti. Bu küçük planın ardından okula doğru yürümeye devam ettiler. Aslı, kız öğrencilere dönüp, "harika bir gün olacak," diyerek onlara göz kırptı ve Murat’ın peşinden okula girdi.
Ders sırasında çocuklar tahtadaki yazıları defterlerine geçirirken, Aslı Murat’a doğru yaklaşarak masaya yaslandı. Murat, Aslı'ya doğru hafifçe eğilip bir plan yapar gibi fısıldadı: "Okuldan sonra çıkıp gidelim, pazar akşamı geri döneriz," dedi ve telefondan bir yerin fotoğraflarını gösterdi. Aslı, fotoğraflara göz gezdirirken yüzünde bir heyecan belirdi ve "Olur, aslında güzel bir fikir," diyerek teklifi kabul etti.
Çocuklar okuldan çıktıktan sonra Aslı ve Murat, sınıfları toparlayıp okulun etrafını temizlemeye başladılar. Masa ve sandalyeleri düzenleyip tahtayı sildiler, sınıfın camlarını açarak içeri temiz hava girmesini sağladılar. Okulu toparladıktan sonra yorgun ama içlerinde hafif bir heyecanla evlerinin yolunu tuttular.
Eve vardıklarında, hızla birer çanta hazırladılar. Sonrasında, üzerlerini değiştirip rahat kıyafetler giydiler.
Arabaya binip yola çıktılar. Köy meydanına geldiklerinde, muhtar ve birkaç kişi hararetli bir konuşma içindeydi. Murat'ın arabasını görünce onu durdurup çağırdılar. Aslı, arabadan inmeden durumu izliyordu, ancak Murat gergindi ve sabırsızlandığını belli edercesine Aslı’ya bakıyordu. Murat tartışmayı daha fazla uzatmak istemedi ve arabaya doğru yöneldi. Aslı'yı arabada beklerken buldu, yüzünde hafif bir gülümsemeyle ona döndü ve "Bu hafta sonunu kimse mahvedemez," dedi. Sonra arabayı çalıştırdı. Aslı, Murat'ın bu tavrına gülümseyerek karşılık verdi ve birlikte yola çıktılar.
Uzun bir süre araba kullandıktan sonra Murat, yorgunluk belirtileri göstermeye başladı. Aynı zamanda acıktığını da hissetti. Aslı'ya dönerek, "Otel mi, restoran mı?" diye sordu.
Aslı ise, hafif bir kahkaha atarak, "Sen nasıl rahat edeceksen öyle yap, ben zaten ne ara bulsam uyuyorum," dedi.
Murat gülümseyerek, "Öyleyse otele girelim, bir de güzel bir yemek yeri buluruz," diye cevapladı. Karşılıklı olarak güldüler ve bu kısa anın tadını çıkardılar.
Otele giriş yaptılar. Murat biraz uzandıktan sonra, "Hadi yemek yiyelim," diyerek kalktı. Aslı, "Olur," diye cevap verip kapıya yöneldi. Murat da arkasından çıkıp birlikte arabaya bindiler. Biraz meydanda gezdikten sonra arabayı park edip indiler. Çarşıya doğru yürüyerek yemek için bir yer aramaya başladılar. Kaldırımda taburelerin bulunduğu küçük bir esnaf lokantasına oturup sipariş verdiler. Yemeklerini yedikten sonra tekrar çarşıda dolaşmaya çıktılar.
Murat, Aslı'nın elini tutuyordu. Aslı gülerek,'"En son böyle bir çarşıya çıktığımızda kaşın yarılmıştı," dedi. Murat, ona muzip bir bakış atarak, "Hoşuna gitmişti sanırım," diye karşılık verdi.
Aslı, duraksamadan, "O zaman hak ettiğini düşünmüştüm," dedi. Murat’ın yüzündeki ifade bir anda ciddileşti. Ona kırgın bir ses tonuyla, "Gerçekten mi?" diye sordu.
Aslı iç çekip, "O zaman beni çok zorluyordun. Bana verdiğim zarara göre hiç üzülmemiştim, yalan yok," dedi. Bu sözler, geçmişin acı izlerini bir kez daha yüzeye çıkarmıştı. Murat, Aslı'nın bu itirafı karşısında sessizce düşündü, gözlerinde derin bir hüzün belirmişti.
Sonra Aslı, Murat'ın beline sarılarak, "Şimdi olsa çok üzülürdüm," dedi ve başını Murat’ın göğsüne yasladı. Murat ise sıkılmış bir ifadeyle, "Doğrudur," dedi ve Aslı’ya sarıldı, ama bu sarılma içten değildi. Aslı bu durumu fark etti, fakat üzerinde durmadı. Gözleri bir dükkâna takılınca, "Şuraya bakalım mı, yoksa dönüşte mi bakarız?" diye sordu.
Murat, ifadesiz bir yüzle, "Sen bilirsin," dedi. Aslı, bir an durup, "Ne oldu, alındın mı söylediklerime?" diye sordu. Murat, ona bakmadan etrafa göz gezdirerek, "Hayır," diye karşılık verdi.
Aslı’nın içi sinirle dolmaya başladı, ama ortamın uygun olmadığını düşünerek derin bir nefes aldı ve "Uzatmıyorum," diyerek Murat'ın elini bıraktı. Murat hiçbir şey söylemeden yürümeye devam etti. Aslı birkaç adım durakladıktan sonra, sessizce Murat’ı takip etmeye başladı. Aslı kızgındı ve etrafına baktığı halde hiçbir şey görmüyordu. Murat ise kırgınlığını belli etmeye devam ediyordu, içten içe bunun kendi hatası olduğunu bilse de hislerini kontrol edemiyordu. Aslı birkaç dükkâna yaklaşıp kapı önündeki ürünlere baktı, ama ilgisiz ve dağınık bir şekilde. Bir süre böyle oyalanıp zaman geçirdikten sonra, "Otele dönelim mi? Boşuna dolaşıyoruz, yoruluyoruz. Hem sen de dinlenirsin," diyerek etrafına bakmadan bir öneride bulundu.
Murat, "Olur," diyerek geldikleri yöne doğru dönmeye başladı. Aslı, bir süre Murat'ın arkasından baktı. Murat, kalabalıkta ilerledikçe uzaklaşıyordu, neredeyse gözden kaybolacaktı. Yavaş adımlarla yürümeye devam etti, Murat’ın önde gidişini izliyordu. Tam o sırada, omzuna sert bir darbe hissetti. Arkaya doğru sendelediğinde, çarpan adam hızla omzundan tutup onu dengeledi ve gülümseyerek eline bir şey sıkıştırdı, ardından alçak sesle, "Müsait olunca oku," diye fısıldadı.
Aslı, vuran adamın şiddeti ve söyledikleriyle şaşkına dönmüştü. Adamın arkasından bakarken, birdenbire kolundan biri tuttu. Korkuyla sıçradı ve kim olduğunu görmek için başını çevirdi. Murat’ın panik dolu bakışlarını görünce hemen kendini toparladı.
"Neredesin sen? Seni göremeyince korktum, kayboldun sandım," dedi Murat, endişeyle. Aslı, ne olduğunu belli etmemeye çalışarak, "Seni görüyordum, biri yanlışlıkla çarptı, sonra toparlanamadım," dedi, sesi hala tedirginlik doluydu.
Murat, Aslı’nın kolunu sımsıkı tutarak kalabalıkta yürümeye devam etti. Aslı, elindeki notu Murat’a göstermeden cebine koymaya çalıştı, ama Murat kolunu sıkı tutuyordu. Uzun süren kalabalık arasındaki yürüyüşten sonra daha geniş ve sakin bir alana çıktılar. Murat, "Arabayı bıraktığımız yerden çok uzağa gelmişiz," diyerek ileriyi işaret etti.
Aslı, kolunu hafifçe çekip Murat'ın elinden kurtardı ve kağıdı fark ettirmeden cebine koydu.
|
0% |