Yeni Üyelik
46.
Bölüm

45. Bölüm

@garipbirisi

Murat ona yaklaşıp kollarını sararak sıkıca tuttu. Aslı, korkuyla Murat’ı itmeye çalıştı ama gücü tükenmişti. Başı dönmeye başladı ve bacaklarının gücü tamamen kesildi. Sonunda Murat'ın kollarında bayıldı.

 

Kendine geldiğinde yataktaydı. Ne kadar çabalasa da Murat’tan kurtulamayacağını artık biliyordu. Her seferinde başa dönüyor, çıkış yolu bulamıyordu. Gözlerini hafifçe araladı, derin bir nefes aldı. Murat’ın onu izlediğini hissediyordu. Kafasının içindeki düşünceler bir girdap gibi dönüyordu. "Benim vurulmama sebep olan adam hayatımda her gün yanımdaymış... Acılarımı, korkularımı izlemiş," diye kendi kendine fısıldadı. "Bir katille yaşamışım."

 

Gözlerini kapattı, soluna dönerek kalp atışlarının hızlandığını hissetti. Kalbi neredeyse yerinden fırlayacak gibi çarpıyordu, boğazında bir düğüm oluşmuştu; yutkunamıyordu bile. Tam o sırada Murat kalkıp arkasına uzandı, ona dokunduğunda Aslı korkuyla sıçradı. Yataktan düşmesine ramak kala Murat onu kendine doğru çekti. "Bu kadar mı korkuyorsun benden?" diye sordu.

 

Aslı, Murat'ın elini itmeye çalıştı, yataktan kalkmaya çabaladı ama vücudunun ağırlığına yenik düşüyordu. Her defasında Murat’ın dokunuşlarını uzaklaştırmaya çalışıyor, ancak gücü yetmiyordu. Sonunda Murat’ın göğsünü sırtında hissetti; bu his onu daha da çaresiz bırakıyordu.

 

Murat kulağına eğilip fısıldadı, "Kalp atışlarını hissediyorum."

 

Aslı, duyduğu sözler karşısında tiksintiyle irkildi. İçini bir mide bulantısı kapladı. Midesine kramplar giriyordu, neredeyse nefes alamıyordu. Murat’ın sesindeki sevgi, onu daha da iğrendiriyordu.

 

"Seni seviyorum. Seni çok seviyorum. Her şeyden çok seviyorum," dedi Murat.

 

Aslı’nın midesi iyice bulandı. Eliyle ağzını kapatıp "Midem," diye mırıldandı, kalkmaya çalıştı ama bedeninde güç kalmamıştı. Murat, Aslı'nın birkaç kez öğürmesi üzerine onu banyoya götürmek için kaldırmaya çalıştı. Ancak Aslı aniden "Dokunma bana!" diye çığlık attı. Murat, onu banyoya götürmeye çalıştığını açıklasa da Aslı, "İstemiyorum, dokunma, midem bulanmaz o zaman," diyerek direndi.

 

Murat, Aslı'nın yüzündeki tiksintiyi fark ettiğinde geri adım attı. "Benden mi tiksiniyorsun?" diye sordu.

 

Aslı sert bir şekilde, "Evet, senden tiksiniyorum," dedi ve gözlerini kapatıp derin bir nefes alarak başını yastığa koydu. Murat, duydukları karşısında ezildi; Aslı’nın söyledikleri doğruydu ve bu onu daha da yaralıyordu. Aslı’nın ondan tiksindiği yüzünden okunuyordu.

 

Sessizce odadaki eşyaları topladı ve çantaya koydu. Kapıdan çıkarken "Eve dönelim, böyle olmayacak," diyerek çıktı. Eşyaları arabaya yerleştirip odanın ücretini ödedikten sonra tekrar yukarı çıktı. Kapıyı açtığında Aslı sendeleyerek yataktan kalkmaya çalışıyordu. Murat, ona yaklaşmadan kapının önünde bekliyordu, sadece izlemesi yeterliydi.

 

Aslı'nın dizlerinde güç yoktu, yürürken bacakları titriyordu. Yarı yolda duvara tutunmaya çalıştı ama oda gözünde büyüdükçe büyüyordu. Yürümekte ısrar etmenin anlamsız olduğunu, dizlerinin üstüne düştüğünde yeniden fark etti. Dizindeki yara acısıyla çığlık attı.

 

Murat yavaşça yanına gelip onu kucağına aldı. Sessizce odadan çıkarken, Aslı gözlerini sımsıkı kapatıp başını omzuna yasladı.

 

Arabaya binip yola çıktılar. Aslı gözlerini yoldan ayırmadan, "Neden başta anlatmadın ki?" diye fısıldadı. "Bunca zaman sonra olaylar böyle gelişmemeliydi." Bir an duraksadı, sonra Murat'a dönüp gözlerinin içine bakarak.

 

Murat derin bir nefes aldı, başını hafifçe eğdi. "Anlatmaya çalıştım... ama yapamadım," dedi, sesi kırılmıştı.

 

Aslı alaycı bir şekilde gülerek, "Onca yaptığın şeye karşılık bir anlatamadın, öyle mi?" dedi, sesi yükselmeye başlamıştı. Öfkesini kontrol edemiyordu.

 

Murat ona sert bir bakış fırlatıp, "Sesine hakim ol," dedi, sesi sertleşmişti.

 

Aslı şaşkınlıkla Murat'a bakarak, "Şevket’i sen mi öldürttün?" dedi.

 

Murat, gözlerini kaçırarak, "Nereden biliyorsun?" diye mırıldandı.

 

Aslı sinirle doğrulup bağırdı, "Doğru mu? Şevket öldü mü? Sen mi yaptırdın bunu?"

 

Murat başını hafifçe onaylar şekilde salladı "Öldü evet ama benim alakam yok," dedi. Aslı'nın gözleri doldu, "Ben bir katille yaşadım... Bir katile aşık oldum... Ne kadar aptalım!" diyerek ağlamaya başladı ve yüzünü camdan dışarı çevirdi.

 

Murat çaresizce, "Aslı, seni seviyorum," diyerek elini tutmaya çalıştı, ancak Aslı elini hızla çekip, "Dokunma bana!" diye tersledi. Bunun üzerine Murat arabayı yol kenarına çekti, kapısını hızla açtı ve Aslı'nın yanına gelip onu bacaklarından tutarak kendine çevirdi. "Seni seviyorum! Bunun senin için bir önemi yok mu? Lütfen!" dedi yalvarırcasına.

 

Aslı, gözlerinde acı dolu bir ifade ile, "Artık hiçbir şeyin önemi kalmadı," diye cevap verdi.

 

Murat hırçın bir şekilde, "İnanmıyorum!" dedi içinde tükenmişlik vardı. "Seni seviyorum! Bunun önemsiz olduğunu söyleyemezsin. Sen de beni seviyorsun, bu önemsiz olamaz!" dedi.

 

Aslı, gözyaşlarıyla boğulmuş bir şekilde, "Bana neden yaptın bunları?" diye sordu.

 

Murat, "Anlatacağım," dedi umutsuzca.

 

Aslı alaycı bir gülüşle, "Anlatacaksın? Ne zaman anlatacaktın? Ne zaman?" diye sordu öfkeyle.

 

Murat, derin bir nefes alarak, "Gittiğimiz yerde her şeyi anlatacaktım ama işler ters gitti. Hastane... bebek... her şey altüst oldu," dedi.

 

Aslı hüzünlü bir kahkaha atarak, "Artık doğurmamı bekleyecektin, öyle mi?" dedi acı içinde.

 

Murat çaresizlikle, "Aslı, lütfen... Bir şeyleri düzeltmeye çalışıyordum. Gerçekten... İnanmamak zorundasın buna."

 

Aslı yine alaycı bir gülüşle, "İnanmak zorundayım, öyle mi? Her şeye mecbur muyum ben? Zorundayım, evet... Her şeye mecburum," dedi başını sallayarak, gözyaşlarına boğulurken.

 

Aslı, kararlı bir şekilde "Oraya gitmek istemiyorum," dedi. "Köye gitmeyeceğim, geri dönmek istiyorum." Murat şaşkın bir halde, "Neden?" diye sordu.

 

Aslı, gözlerini Murat'a dikerek, "Aslı olarak değil, avukat Asu olarak dönmek istiyorum."

 

Murat bir adım geri çekildi, yüzündeki şaşkınlık yerini sert bir ifadeye bıraktı. "İleri gidiyorsun," dedi.

 

"Eğer bu bebeği istiyorsan, eski hayatımı bana vermek zorundasın." dedi Aslı, sert bir şekilde.

 

"Evet, bebeği istiyorum, ama seni de istiyorum," dedi Murat. "Ve bu dediklerinin imkanı yok."

 

Aslı ayağa kalkarak Murat'a yaklaştı. "Kimden korkuyorsun?" diye sordu, gözleri Murat'ınkilere dikili. "Hala ne saklıyorsun?"

 

Murat sert bir şekilde, "Olmayacak şeyler istiyorsun. Geri dönmüyoruz. O köye gidiyoruz," dedi.

 

Aslı gözlerini daraltarak, "Ben o okula gitmiyorum," dedi. " Beni Şevket'in cenazesine götür"

 

Murat omuz silkti, "Hayır bir yere gitmiyoruz. Zaten evde yatacaksın. Bebeğimiz ve senin sağlığın için evde kalıp dinleneceksin," dedi. Ardından Aslı'yı tekrar arabaya bindirip kapıyı kapattı. Kendi koltuğuna oturduğunda, Aslı başını yana çevirdi ve sitemle konuştu: "Hâlâ her şeyi anlatmadın bana. Kim olduğunu, neler karıştırdığını tam olarak anlatmadın." dedi gözleri dolmuş şekilde Murat’ın yüzüne baktı, derin nefes aldı, " Gitmek istiyorum oraya" diye ekledi.

 

Murat derin bir nefes aldı, direksiyonu sımsıkı tutarak, " Hiç bir yere gitmiyoruz Aslı," diye yanıt verdi.

 

 

Loading...
0%