Yeni Üyelik
5.
Bölüm

5. Bölüm

@garipbirisi

Murat hızla yolda ilerlerken Aslı’nın midesi bulanıyordu. “Midem bulanıyor,” dedi Aslı, sesi hafif titreyerek.

 

“Açlıktandır, ilerde bir yer bulursak yeriz,” diye cevap verdi Murat, gözlerini yoldan ayırmadan.

 

Aslı, daha fazla dayanamayarak, “Kusacağım, çok kötüyüm,” dedi ve hızla camı açtı. Başını dışarı çıkardığında midesi iyice kötüleşti. Bir eliyle Murat’ın kolunu sıkıca kavradı, diğer eliyle de ağzını kapatıyordu.

 

Murat, iç çekerek arabayı yavaşça yol kenarına çekti. Aslı, hızla kapıyı açarken Murat da emniyet kemerini çözdü. Aslı arabadan çıkar çıkmaz, kusmaya başladı. Murat, arabanın arkasından su şişesini alıp Aslı’nın oturduğu koltuğa koyarak, “Su orada, al,” dedi ve etrafa bakınmaya başladı.

 

Aslı, kusmaktan yarası da acımaya başlayınca, eliyle karnını tutarak doğruldu. Su şişesini alıp biraz su içti, ama hemen ardından tekrar kusmaya başladı. Murat, arabadan inip Aslı’nın yanına geldi, onun saçlarını topladı ve şişeyi alıp suyu Aslı’nın yüzüne dökerek yüzünü yıkamaya çalıştı.

 

Aslı biraz toparlanıp derin derin nefes almaya başlayınca, Murat ona su şişesini uzattı. Aslı suyu biraz içtikten sonra tekrar arabaya bindi. Murat, bagajı açıp birkaç şişe su ve bisküvi aldı, ardından arabaya geri döndü. Bisküviyi Aslı’ya uzatıp arabayı tekrar çalıştırdı ve yola devam etti.

 

Aslı, bisküviyi yemek istemediğini söyleyerek, “Sen yersen açayım,” dedi.

 

Murat, “Hayır,” diyerek hızla yola devam etti. Aslı, bisküviyi kapı yanındaki bölmeye koyup koltuğunu yatırdı. Açık camdan gelen serinlik yüzüne vururken gözlerini kapattı ve yarasına bastırdı.

 

“Acıyor mu?” diye sordu Murat, gözlerini yoldan ayırmadan.

 

“Aslında biraz,” dedi Aslı sessizce.

 

Murat sinirlenmişti, ama neden sinirlendiğini bilmiyordu. Aslı’nın acı çekmesine mi, yoksa aç yola çıktıkları için mi bu duruma gelmişlerdi? Aslı’nın bu hale gelmesinin sorumluluğu kendisinde miydi? Bu düşünceler arasında sıkışıp kalmıştı. Ara ara Aslı’ya dönüp onu kontrol ediyordu. Nefesi sakindi, acı çekiyor gibi görünmüyordu. Bir süre sonra Aslı’nın uyuduğunu düşündü. Güneş ışığında boynundaki ter damlalarını fark etti ve yoldaki ilk lokantayı görünce yavaşlayıp durdu.

 

Aslı’nın uykusunu bölmemek için sessizce ona baktı, fakat Aslı’nın boynuna dokunma isteği aniden içinde belirdi. Cesaretini toplayıp yavaşça ona doğru eğildi ve parmaklarını Aslı’nın boynuna dokundurdu. Arabada bir sıcaklık vardı, ama Aslı daha sıcaktı. Muhtemelen ateşi çıkmıştı ve durumu iyi değildi. Yüzüne ve alnına dokundu, gerçekten de yanıyordu. Koluna dokunduğunda ise aşırı ateşli olduğunu fark etti. Aslı’yı uyandırmaya çalıştı.

 

“Aslı, uyan! Hadi, uyan Aslı,” diyerek yüzüne hafifçe vurdu. Aslı inleyerek gözlerini açtı. Murat, derin bir nefes aldı ve hemen arabadan inip Aslı’nın tarafına geçti. Kapıyı açtı, emniyet kemerini çözdü ve onu yavaşça dışarı çıkardı. Aslı kendine gelirken Murat ona destek oldu ve lokantanın bahçesindeki çeşmeye götürdü. Aslı’yı çeşmenin yanına oturtup ellerini suyla ıslatarak onun yüzünü ve boynunu nemlendirdi.

 

“Tamam, iyiyim. Yeter artık,” dedi Aslı, Murat’ın elini geri çekmeye çalışırken. Ancak Murat’ın telaşlı hali geçmemişti. Arabadan küçük bir havlu aldı, suyla ıslatıp Aslı’nın boynuna koydu.

 

“Ateşini düşürmemiz gerek,” dedi Murat kararlı bir şekilde. Etraftan onları izleyenlerin farkına varan Aslı, rahatsız olmuştu.

 

Murat’ın elini tutarak, “Yeter, herkes bize bakıyor,” dedi. Murat, sonunda Aslı’nın biraz toparlamasıyla geri adım attı.

 

“Tamam, iyisin. Zaten kendine geldin. Hemen havalara girme,” dedi Murat, ellerini ve yüzünü yıkarken. Aslı’nın kolundan tutup ayağa kalkmasına yardım etti, ardından “Hadi, bir şeyler yiyelim,” dedi.

 

Aslı, Murat’ın desteğiyle kalktı ve içeri girip bir masaya oturdular. Garson yanlarına gelip, “Hoş geldiniz, ne alırdınız?” diye sordu.

 

“Kahvaltı saati bitti mi?” diye sordu Murat.

 

“Yok abi, bizde sürekli kahvaltı var. Serpme mi olsun?” diye cevap verdi garson.

 

Murat başını salladı ve “Evet, bir demlik çay olsun,” dedi.

 

Garson, “Aynen abim, hemen geliyor,” diyerek yanlarından ayrıldı. Murat, elinde arabanın anahtarıyla oynarken Aslı’ya bakmadan, “Acın var mı?” diye sordu.

 

Aslı, Murat’ın yüzünü dikkatle izleyerek, “Var,” dedi.

 

Murat bir an duraksayıp bakışlarını Aslı’ya çevirdi. "Cidden soruyorum," dedi.

 

“Cidden söylüyorum,” diye tekrar etti Aslı, aynı ifadesiz yüzle Murat’ı izleyerek.

 

Murat, “Yemekten sonra bakarım,” dedi.

 

“İstemiyorum, ilaçlarımı alsam yeter,” diye karşılık verdi Aslı.

 

Murat, sert bir şekilde, “Yeterli olduğu için mi iyileşmedi yaran?” diye çıkıştı.

 

Aslı, Murat’ın sinirlenmesine tepki vermeden, onu sessizce izlemeye devam etti. Bu sırada garson, kahvaltı masasını hazırlamaya başladı. Murat, sinirle anahtarı masaya koydu, “Ellerimi yıkayıp geliyorum,” diyerek çeşmenin yanına gitti. Aslı, sessizce Murat’ı izlemeye devam etti. Garson, “Birazdan çay da gelir abla,” dediğinde Aslı başını salladı, bir parça ekmek aldı ve yavaşça ağzına attı. O sırada Murat, çeşmeden Aslı’ya doğru bakıyordu.

 

Aslı, boynundaki havluyla yüzünü ve göğsünü sildikten sonra havluyu yanındaki sandalyeye koydu. Murat, geri dönüp masaya oturdu ve yemeğe başladı. Aslı, birkaç lokma aldıktan sonra yemeği bıraktı. Murat, Aslı’nın yememesiyle ilgilenmeden yemeğe devam etti.

 

Aslı garsona seslenerek, “Kahve var mı?” diye sordu.

 

Garson, “Hemen getiriyorum abla,” deyip gitti. Aslı, kahvesini içtikten sonra arkasına yaslanarak etrafı izlemeye başladı. Ortamın sakinliği ve etrafı saran yeşillikler arasında huzur bulmaya çalıştı. Kuş sesleri, ağaçların rüzgârda hışırdaması ona kısa bir süreliğine de olsa huzur verdi. Murat yemeğini bitirip, “Hadi gidelim,” dedi.

 

Aslı, “Güzel anların katili,” diyerek istemeyerek kalktı.

 

Murat, alaycı bir şekilde Aslı’ya yaklaşıp kulağına fısıldadı, “Ne güzel, bu şerefe nail olmak katillik sana has olmasın, değil mi?” Sonra kasaya doğru yürüdü.

 

Aslı, donakalmıştı. Murat ona “katil” demişti. İçini bir korku kapladı, elleri titremeye başladı. “Ben katil değilim... Böyle bir şey yapmadım... Bu kadarını yapmadım...” diye mırıldandı. Geçmişteki olayları tekrar hatırlamaya çalıştı, ama Murat’la ilgili hiçbir şey hatırlayamıyordu. Kafasındaki bulanıklıkla, Murat’ın sözlerinin altında yatan anlamı çözmeye çalışıyordu.

 

Aslı, Murat'ın söylediklerinin etkisiyle düşüncelerinin derinliklerine dalmıştı. Murat’ın “katil” sözcüğünü kullanması, ona büyük bir şok yaşatmıştı. Kendi kendine mırıldanırken, zihninde geçmişe dair anılar canlanmaya çalışıyor ama bir türlü netleşmiyordu. Murat’ın neye atıfta bulunduğunu anlamak istiyor, fakat zihnindeki bulanıklık buna engel oluyordu.

 

Aslı, havluyu titreyen elleriyle sıkıca kavradı. İçindeki kaygı artarken, etrafındaki huzurlu manzara bir anda anlamsızlaştı. Az önceki kuş cıvıltıları, ağaçların rüzgârda hışırdaması, her şey sanki bir sis perdesinin ardında kalmış gibiydi. Murat’ın sözleri beyninde yankılanıyor, kalbini sıkıştırıyordu.

 

Murat, kasaya doğru yürürken yüzündeki soğuk ifade değişmedi. Aslı’yı ne kadar zor durumda bıraktığının farkındaydı, ama içindeki öfke ona engel oluyordu. Kasaya varınca hesap ödemek için cüzdanını çıkardı, ama zihni hâlâ Aslı’nın söylediklerine takılı kalmıştı. Neden bu kadar sinirlenmişti? Aslı’ya bu şekilde davranmakla, onun acısını daha da derinleştirdiğini biliyor muydu?

 

Aslı, zihnindeki bulanıklığı atlatmak için derin bir nefes aldı. Murat’ın ona söylediği sözlerin altında ne yatıyor olabilirdi? “Katil” kelimesinin ardındaki anlam neydi? Geçmişte ne olmuştu? Murat neden bu kadar öfkeliydi? Sorular zihninde birbirini kovalarken, Aslı ayağa kalktı. Murat’ın yanına gidip ona bir şeyler sormak istedi, ama adım atacak gücü bulamıyordu. Murat’ın bakışlarından kaçınarak sessizce kapıya yöneldi.

 

Murat, hesabı ödedikten sonra Aslı’nın arkasından yürüdü. İçindeki öfke hâlâ dinmemişti, ama Aslı’nın sessizliği onu rahatsız ediyordu. Aslı’ya yetişip kapıyı açarken onun duraksadığını fark etti. İçten içe Aslı’nın gözlerine bakmak istedi, ama gururu onu geri çekiyordu. Aslı’nın arabaya binmesini bekledikten sonra kapıyı kapatıp kendi tarafına geçti. Motoru çalıştırmadan önce bir anlığına durdu, Aslı’ya bakmadan derin bir nefes aldı ve ardından yola koyuldular.

 

Aslı, sessizliğini bozmadı. Kafasındaki karmaşa hâlâ sürüyordu. Murat’ın sözlerinin ardındaki gerçeği bulmaya çalışıyordu, ama bir yandan da bununla yüzleşmekten korkuyordu. Araba ilerlerken, ikisi de sessizlik içinde kalmıştı. Aralarındaki bu sessizlik, geçmişte yaşananların gölgesi gibiydi; ne kadar uzaklaşmaya çalışsalar da peşlerini bırakmayan bir karanlık gibi...


 

Loading...
0%