@garipbirisi
|
Murat, "İyi misin?" diye sordu endişeyle.
Aslı, "Başım dönüyor," diyerek olduğu yere uzandı. Koltuğun arka kısmına doğru dönüp başını dayadı, kendini rahatlatmak istercesine iyice sokuldu. Ancak başının dönmesi midesini bulandırıyordu. Gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı, baş dönmesinin geçmesini bekledi.
Bir süre sonra Murat, yere oturup Aslı'nın sırtına hafifçe dokundu. "Banyoya gitmek ister misin?" diye sordu.
Aslı, hafifçe dönüp "Çok iyi olur," dedi ve kalkmaya çalıştı. Murat, kollarından tutarak Aslı'yı nazikçe oturttu. Aslı, "Başım dönüyor," deyip elini ağzına götürdü. Bunun üzerine Murat, onu kucağına alıp banyoya çıkardı. Aslı, banyoda elini yüzünü yıkadı ve biraz rahatlayınca, birlikte tekrar aşağı indiler.
Murat, Aslı'nın kolundan tutup onu yatağa yatırdı. Aslı gözlerini kapatıp uyumaya çalıştı. Murat, hafif bir alayla, "Sinirlenince başın daha çok dönüyor galiba," dedi, sesi imalı ve ciddiydi.
Aslı, gözlerini açmadan alaycı bir tonda, "Aynen, sinir yaramıyor artık," diye yanıt verdi.
Bir süre sonra Aslı uyuyakaldı. Murat, sehpayı toparlayıp diğer koltuğa uzandı ve o da derin bir uykuya daldı.
Gecenin ilerleyen saatlerinde, Aslı uykusundan hafifçe uyanıp doğruldu. Murat hâlâ uyuyordu. Sessizce ayağa kalktı, mutfağa gidip bir bardak su aldı. Ardından sandalyeye oturup pencereden dışarıya, karanlık ormana bakmaya başladı. Gözleri daldı; ormanın derinliklerinde kaybolmuş gibiydi.
Bir süre sonra Murat yanına gelip sandalyesine oturdu. Onu fark edince Aslı irkildi, düşüncelerinden sıyrılıp Murat'a baktı.
"Toparlanmışsın," dedi Murat, Aslı'ya bakarak.
Aslı başını sallayıp, "Şimdilik iyi hissediyorum," dedi ve gözlerini tekrar dışarıya çevirdi.
Murat, "Kahve içelim mi?" diye sordu.
Aslı hafifçe gülümsedi. "Olur," dedi.
Murat mutfağa gidip kahveleri hazırladı ve masaya koydu. Aslı, bir yudum aldıktan sonra yüzünü buruşturdu.
Murat, gülümseyerek, "Kokuyor mu?" diye sordu.
Aslı, "Hayır, kokusu değil. Tadı bir tuhaf," dedi.
Murat, gülümseyerek, "Belirtiler yoğunlaşıyor demek," diye alay etti.
Aslı, "Hayır, tadı gerçekten değişik. İstersen bak," diyerek bardağını Murat'a uzattı. Murat bir yudum aldı ve gülümseyerek, "Aynı," dedi, ardından kendi bardağını Aslı'ya uzattı.
Aslı, Murat'ın bardağından da bir yudum aldı ve aynı tadı alınca, "İçmeyeceğim," diyerek bardağı masaya bıraktı.
Aslı, sakin bir sesle, "Murat," dedi. Murat, başını hafifçe kaldırıp ona baktı.
Aslı devam etti, "Bundan sonra kavga istemiyorum, yüksek ses istemiyorum, yalan istemiyorum. Sadece huzur istiyorum."
Murat, derin bir nefes alarak arkasına yaslandı, dişlerini sıktı. Aslı, ellerine baktı, sonra gözlerini Murat'a kaldırdı ve yutkunarak, "Bu bebeği istemiyorum," dedi. "Bu yükün altına giremem."
Murat kaşlarını çatarak, "Bebek senin için yük mü?" diye sordu.
Aslı, "Evet, sadece benim için değil, senin için de. Bu ortamda, bu hayatta bebek bize yük olur. Çünkü ben anne olamam, sen baba olamazsın, biz zaten karı koca olamayız. Ve sen bir aile babası olamazsın," dedi.
Murat, sinirle alaycı bir gülüş attı. "Aslı," dedi, "sen istemediğin için bu rolleri yakıştıramıyorsun. Senden anne, benden baba, bizden de çok güzel bir aile olur. Ama senin işine gelmiyor buna inanmak," dedi ve sertçe elini masaya vurdu.
Aslı derin bir nefes alıp ayağa kalktı. "Kavga istemiyorum demiştim," dedi ve kapıya doğru yürüdü.
Murat, sinirle yutkunup camdan dışarı bakmaya devam etti. Aslı, salona geçip yatağa uzandı. Murat, kahvesini bitirip bardakları kaldırdı ve içeri geçip koltuğa oturdu.
Murat, koltukta sessizce boşluğa bakarken bir süre düşündü. Kafasının içindeki düşünceler, odanın sessizliğinde yankılanıyordu. Sonunda, sessizliği bozan sesiyle, "Aslı," dedi. Sesindeki çaresizlik ve samimiyet, normalde sakladığı duygularını açıkça ortaya koyuyordu.
Aslı, başını yavaşça kaldırdı ve ona baktı. Gözleri hala yorgun ve doluydu. Murat, onun bakışlarını yakalayınca biraz daha yaklaştı. "Konuşalım, lütfen," dedi. "Kendini benden bu kadar uzaklaştırma. Sesini duymaya, elini tutmaya ihtiyacım var."
Aslı, bir an için bakışlarını kaçırdı, kalbinin hızla çarptığını hissediyordu. Murat’ın bu kadar açık ve samimi yaklaşması kafasını daha da karıştırmıştı. Kısa bir sessizliğin ardından, "Ne söylememi istiyorsun?" diye sordu. Sesi, içinde kopan fırtınayı gizlemeye çalışsa da titrek çıkmıştı.
Murat, derin bir nefes alıp ellerini dizlerine koydu. "İçinde ne varsa, duymak istiyorum," dedi.
Aslı, gözlerini Murat'a çevirdi ve birkaç saniye boyunca sessiz kaldı. İçinde biriken her şeyin yükünü taşırken, kelimelerin boğazında düğümlendiğini hissetti. "Korkuyorum, Murat," dedi sonunda. "Senden, benden, bu hayattan... Ne yapacağımı bilmiyorum."
Murat, "Bana güvenmez misin?" diye sordu. Aslı, sinirle kısa bir kahkaha attı. "Ben sana güvendim, Murat. Şu an bu bebek, sana güvendiğim için var. Ama bir daha güvenmemi bekleme," dedi.
Murat, "Yapma, Aslı. Neden?" diye sordu, sesinde çaresizlik vardı.
Aslı derin bir nefes alarak devam etti: "Sana her güvendiğimde, olmayacak şeyler öğrenmekten bıktım. Senden değil, senin yüzünden başımıza geleceklerden korkuyorum, açıkçası."
Murat, onun haklı olduğunu biliyordu ve söyleyecek bir şey bulamadı. Sessizliği, Aslı'nın kelimelerinin doğruluğunu kabul ettiğinin göstergesiydi.
Aslı, sessizliği fırsat bilerek devam etti. "Seninle beraberken hep tetikteyim, Murat. Kendi gölgemden bile korkar hale geldim. Bu çocuk... bu bebek, benim ona verebileceğim bir gelecek yokken dünyaya gelmemeli."
Murat, gözlerini Aslı’dan kaçırmadan, "Ama birlikte bunu değiştirebiliriz," diye fısıldadı. Sesi, çaresizliğini ve umut kırıntılarını taşıyordu. "Her şeyi daha iyi yapabiliriz, Aslı. Yeter ki bir şans ver."
Aslı, başını iki yana salladı. "O şansı daha önce verdim. Ama her defasında elimde sadece kırık parçalar kaldı," dedi, sesi kısılarak. Gözlerinden yaşlar süzüldü ama bakışları sertti. "Beni anlamanı istemiyorum, Murat. Sadece kabul etmeni istiyorum."
Murat, "Vazgeçmeyeceğim, Aslı. Senden asla vazgeçmeyeceğim," dedi, sesi kararlılıkla doluydu. "Seni istiyorum, seni seviyorum," diye ekledi ve bir an duraksayıp derin bir nefes aldı. Ardından ayağa kalktı, odada huzursuzca gezinmeye başladı. Sinirliydi, ama bu sefer öfkesi Aslı’ya değil, kendineydi.
Kafasının içinde dönüp duran düşünceler, ona yaptığı hataları ve kaybettiği güveni hatırlatıyordu. Adımlarının temposu odadaki gergin havayı daha da yoğunlaştırıyordu. Aslı, Murat'ın kendisiyle iç savaşını izlerken bir an için acı ve umut arasında gidip geldi.
|
0% |