Yeni Üyelik
55.
Bölüm

54. Bölüm

@garipbirisi

Murat'ın kendine gelmesi uzun zaman aldı. Derin bir nefes alarak mutfaktan çıkıp salona girdi ve sessizce Aslı'nın yanına oturdu. Odanın sessizliğinde zaman yavaşça ilerledi. Bir süre sonra, Aslı'nın yanına uzanarak ona sarıldı. Aslı, içinde biriken gözyaşlarını kontrol etmeye çalışırken Murat'ın sıcaklığını hissetti ve sakinleşti. Ardından, yavaşça Murat'a dönüp ona sarıldı.

 

Sessiz bir anın ardından, Murat yumuşak bir sesle, "Yemek yemelisin," dedi ve alnından öpüp kalkmaya yeltendi.

 

Aslı, onun kollarını tutup yüzüne baktı. "Gitme," diye fısıldadı. Elini yavaşça Murat’ın yanağına koyarak başını boynuna yasladı.

 

Murat, hafif bir tebessümle, "Peki, karım ne isterse o," diyerek ona sıkıca sarıldı.

 

Aslı, gözleri dolarak, "Teşekkür ederim," dedi.

 

Bir süre sonra ikisi birlikte yemek yediler ve televizyon izleyerek vakit geçirdiler. Aslı, bu huzurlu anın içinde uykuya daldı. Murat, onu rahatsız etmeden odadan çıktı, mutfağı ve salonu toparladı. Ardından, Aslı’nın yanına geri dönüp yanına uzandı.

 

Sabahın ilk ışıkları odaya vurduğunda, Murat sessizce uyanıp kahvaltı hazırlamaya koyuldu. Salonun düzenini sağlamak için koltukları iterken, Aslı yavaşça gözlerini araladı.

 

"Günaydın," dedi Aslı, sesi yumuşak ve uykulu.

 

Murat, telaşla dönerek, "Çok mu gürültü yaptım? Çocuklar gelmeden toparlamak istemiştim," dedi.

 

Aslı hafif bir gülümsemeyle, "Hayır, iyi olmuş. Zaten sürekli uyuyorum," dedi ve yatağından kalkmaya çalıştı.

 

Murat endişeyle, "Ağrın var mı?" diye sordu ve yardım etmek için ona doğru bir adım attı. Ancak Aslı, elini kaldırarak onu durdurdu. "Kendim hallederim," dedi, hafif bir tebessümle. "İyiyim, merak etme. Şimdilik sakinim."

 

Murat, rahatlamış bir ifadeyle Aslı'nın alnına bir öpücük kondurdu. "İyi olman önemli," dedi. "Yatağı toplayayım, çocuklar gittikten sonra tekrar yaparız."

 

Aslı, "Tabii, olur," diyerek merdivenlere yöneldi. Murat, "Bekle, yardım edeyim," dedi.

 

Aslı gülümseyerek, "Saçmalama, hallederim ben. Zaten bütün işi sen yapıyorsun," diyerek merdivenlerden yavaşça yukarı çıktı.

 

Aslı ve Murat birlikte kahvaltı yaptılar ve sohbet ettiler. Kahvaltı masasını toplayıp yiyecekleri hazırlarken saat 9’a yaklaşıyordu ve çocuklar gelmeye başladı. Küçük misafirler minderlerini ve bir şeyler atıştırmak için yiyeceklerini getirmiş, yerlerine yerleşiyordu. Saat 9 olmadan tüm çocuklar heyecanla beklemeye başlamıştı.

 

Murat, perdeleri kapatıp yiyecekleri çocuklara dağıttıktan sonra filmi açtı. Aslı ile Murat, duvara yaslanmış koltukta yan yana oturarak filmi izlemeye koyuldular. Çocukların kahkahaları odayı doldururken, Aslı ve Murat da onların neşesine gülümseyerek eşlik ediyordu.

 

Filmin sonunda, ana karakterin babasının ölümü ve zorbalığa uğrarken yeni arkadaşlar edinmesi anlatılıyordu. Bu sahne Aslı’nın duygulanmasına neden oldu ve gözyaşları yanaklarından süzüldü. Murat, hafif bir gülümsemeyle ona dönüp, "Şşşt, ağlama. Film bu, yapma," dedi. Aslı, ağlamamak için dudaklarını ısırırken Murat onu omzundan kendine çekti ve başını kendi omzuna yasladı. "Çocuklar gidince beraber ağlayalım, olur mu?" diye fısıldadı.

 

Aslı, gülümseyerek, "Sen ağlayamazsın ki," dedi hafif bir alayla.

 

Murat, yüzüne ciddi bir ifade takınarak, "Nedenmiş? Ağlarım ama dinler misin, bilemem," diye gülerek yanıt verdi.

 

Çocuklar, filmi bırakıp konuşmaları duyunca merakla dönüp bakmaya başladı. Aslı, "Filmin tekrarı yok, ona göre," dedi ve gözlerini sildi. Çocuklardan biri, "Öğretmenim, filme mi ağlıyorsunuz?" diye sordu.

 

Aslı hafifçe gülümsedi, "Evet, biraz üzüldüm. Yazık değil mi?" dedi.

 

Bir başka çocuk, "Doğru diyorsunuz, öğretmenim," diye onayladı ve herkes yeniden filme odaklandı.

 

Saat 12’ye doğru film bitti. Çocuklar heyecanla filmi çok beğendiklerini anlatarak getirdikleri eşyalarını toplayıp evlerine gittiler. Aslı ve Murat, çocukların neşeyle evden ayrılmasını izleyip birbirlerine gülümseyerek baktılar.

 

Aslı, "Önce ağlayalım mı? Şu an buraya bakınca içimden geldi," dedi ve koltuğun kenarına oturup başını Murat’ın göğsüne yasladı.

 

Murat, "Ağlamak yok, gülmek var," diyerek şarkı mırıldandı ve süpürgeyi almak için merdivenlere yöneldi.

 

Aslı, gülerek, "Sen şarkı söyleme bence," diye takıldı.

 

Murat, merdivenin ilk basamağında durup, "İstersen beni tahrik etmeyin hanımefendi. Gelirsem gülmekten ağlarsın," dedi gülümseyerek ve merdivenlerden yukarı çıktı.

 

Aslı, Murat’ın sözlerine gülerek karşılık verdi.

 

Aslı, bir anda gülümsemesini yitirip Selçuker’i düşünmeye başladı. Acaba şu an ne yapıyordu? Kendinin hayatta olduğunu bir tek Şevket yani babaları mı biliyordu? Yoksa yaşadığından haberi var mıydı? Abisinin nasıl olduğunu öğrenmek istiyordu. Bu düşüncelerle balkona çıkıp merdivene oturdu ve gözlerini yeşillenen ormana dikerek iç çekti.

 

Murat, elinde süpürgeyle aşağı indiğinde Aslı’nın merdivende oturduğunu fark etti. Süpürgeyi bir kenara bırakıp onun yanına oturdu. Hafifçe eğilip, “Üzgün olduğunu biliyorum, ama bu seni yıpratıyor, bitanem,” dedi ve Aslı’nın saçlarını kulağının arkasına çekti.

 

Aslı, Murat’ın yüzüne bakarak, “Selçuker’in nerede olduğunu, ne yaptığını öğrenebilir misin?” diye sordu.

 

Murat derin bir nefes alarak dişlerini sıktı. “Senin bir de abin var, değil mi?” dedi, gözlerini uzaklara çevirerek. “Senden haberi var mı?” diye sordu, sesi ciddileşmişti.

 

Aslı, “Bilmiyorum,” dedi kısık bir sesle. Sessizce ormana bakarak gözyaşlarını sildi ve sonunda, “Onu merak ediyorum, öğrenebilir misin?” dedi. Yutkundu, ama boğazındaki düğüm onu sıkıyordu.

 

Murat, Aslı’ya bakarak, “Duymak istediğin şey hoşuna gitmezse ne olacak, Aslı?” dedi.

 

Aslı, başını sağa sola sallayıp, “Bilmiyorum,” diyebildi sadece ve parmaklarını ağzına bastırdı.

 

Murat, sakin ve şefkatli bir sesle, “Baban neden senin yurtta kalmana izin vermiş?” diye sordu.

 

Aslı omuz silkip derin bir nefes aldı. “Bilmiyorum,” dedi.

 

Murat, şaşkınlıkla, “Nasıl yani? Baban olduğunu biliyorsun ama neler yaşandığını bilmiyor musun?” diye sordu.

 

Aslı, Murat’a bakmadan, “Anlatacak kadar güçlü değilim,” dedi. Gözlerini ellerine indirip parmaklarını sıktı. “Öğrendiğimde şok oldum, onlardan uzaklaştım. Ama Selçuker sürekli yanımdaydı, sürekli anlatmaya çalıştı,” dedi.

 

Murat, imalı bir sesle, “Ama sen inadından dinlemedin, değil mi?” dedi.

 

Aslı, onaylar gibi başını salladı. “Dinlemedim. Babamı dinlemedim, onu affetmedim. Ondan uzak durdum, kaçtım. Aptal gibi ona zarar verecek her şeyi yaptım,” diye sesi giderek yükseldi. Ağlamaya başladı ve ellerini dizlerine vurdu.

 

Murat, Aslı’yı sakinleştirmek için ellerini tutup başını göğsüne yasladı. “Tamam, geçti. Sakin ol,” dedi ve başını okşamaya başladı. Aslı, Murat’ın göğsünde ağlamasını bitirene kadar durdu.

 

Murat, sakinleşen Aslı’ya bakıp, “Hadi, içeri geçelim,” diyerek onu ayağa kaldırdı.

Loading...
0%