@garipbirisi
|
Pizzalarını yedikten sonra kalkıp arabaya binerek markete gittiler. Markete girdikten sonra taze balıkları seçip aldılar ve kasada ödeme yaptıktan sonra marketten çıktılar. Köye geldiklerinde meydanda bir jandarma arabası ve askerleri gördüler. "Hâlâ gitmemişler. Acaba konu ne?" dedi Murat merakla.
Aslı, "Beni eve bırak, sen tekrar geri gel," dedi hafif bir endişeyle.
Murat gülümseyerek, "Yok ya, bana ne? Gidelim evimize," dedi.
Eve geldiklerinde, Murat arabayı durdurduktan sonra, "Balkonda oturalım mı biraz? Gün batıyor," dedi.
Aslı, "Olabilir, güzel fikir aslında," dedi ve ikisi de arabadan inip yavaş yavaş yürüyerek merdivenlere oturdular.
Murat, Aslı'nın omzuna elini atarak onu kendine doğru çekti. Aslı da başını Murat'ın boynuna yaslayarak karşılık verdi. Murat, muhtaçlık dolu bir sesle, "Teşekkür ederim," diyerek Aslı'yı saçından öptü.
"Neden?" diye sordu Aslı merakla.
"Vazgeçmediğin için. En önemlisi bizden vazgeçmediğin için," dedi Murat içtenlikle.
Aslı hafifçe gülümsedi. "Kalp atışlarını duymak çok farklı bir duyguydu. Değişik bir şey hissettim ve vazgeçmeyeceğimi anladım," dedi.
Oturup ormanı izlerken komutan yanlarına yaklaşıp, "Merhaba," diye seslendi. Murat hemen dikleşip, "Merhaba," diyerek cevap verdi. Aslı kalkmak için yeltendiğinde, komutan ona dönüp, "Nasılsınız?" diye sordu.
Aslı, "İyiyim, teşekkür ederim," dedi.
Komutan, "Rahatsızmışsınız diye duydum, geçmiş olsun. Neyiniz var?" diye devam etti.
Aslı, toparlanmaya çalışarak, "İyiyim, sağ olun," dedi.
"Üşüttünüz mü?" diye tekrar sordu komutan.
Aslı, geri yerine oturup Murat'ın elini tutarak, "Hayır," dedi ve gülümseyerek devam etti, "Hamileyim."
Komutan bir anlığına şaşırıp, "Öyle mi? Hayırlı olsun," dedi ve kısa bir duraksamanın ardından sorgulayan bir sesle ekledi, "Ama sizin çocuğunuz olmuyordu, değil mi?"
Murat sinirli bir gülümsemeyle, "Tedavi oluyorduk," diye cevap verdi.
Komutan hafifçe gülümsedi, "Çok sevindim, hayırlı olsun," dedi tekrar.
Murat, "Teşekkür ederiz," diyerek ayağa kalktı ve merdivenlerden inip komutanın karşısına geçerek, "Meydandaki mesele ne?" diye sordu, ellerini cebine sokarak.
Komutan, Murat’ın bu hareketine sinirlense de derin bir nefes aldı ve, "Köylülerin köpek kavgaları... Birbirlerinin köpeklerini öldürme olayları bilirsiniz köydeki sıradaki kavgalar," dedi.
Murat, "Anladım, neyse, yapabileceğim bir şey var mı?" diye sordu. Komutan, "Yok, sağ olun," dedi ve geri adım atarak, "İyi akşamlar sizlere," diyerek uzaklaşmaya başladı. Murat da ona, "İyi akşamlar," diye karşılık verdi.
Merdivenlerden çıkıp eve girdiklerinde, hava serinlemişti. Sessizlik, günün gerginliğini ve yorgunluğunu gözler önüne serercesine odanın içinde yankılandı. Aslı, montunu çıkarıp askıya astı ve bir an duraksadı; zihnindeki düşünceler yüzüne yansıyordu. Murat, Aslı'nın bu durgun halini fark etti ve bir süre bekledikten sonra yumuşak bir sesle, "Her şey yolunda mı?" diye sordu.
Aslı, bakışlarını yere dikerek derin bir nefes aldı ve "Evet, sanırım," diye yanıtladı. Ancak sesindeki tereddüt, aksini söylüyordu.
Aslı, biraz tereddüt ettikten sonra Murat'a dönüp, "Bu adam bir şeyler biliyor olabilir mi?" diye sordu. Sesinde telaş vardı. Murat, Aslı'nın endişesini dindirmek için yanına oturup ellerini tuttu ve sıktı. "Korkma, bir şey bilse şimdiye kadar açığa çıkardı. Sadece şansını deniyor," dedi, güven veren bir ses tonuyla. Ardından gülümseyerek, "Bunları düşünme sen. Sadece kendini ve bebeğimizi düşün," dedi ve Aslı'ya sarıldı.
Bir süre sonra, "Uzan istersen," diye ekledi Murat. Aslı, "Sen de yatacak mısın? Öyle uyumak istiyorum," dedi. Murat gülümseyerek, "Olur," dedi ve kalkıp yatağa uzandılar. Aslı, bir süre sonra Murat'ın yanında huzurla uykuya daldı.
Murat, Aslı'nın nefes alışlarını dinleyerek bir süre yanında kaldı, sonra yavaşça kalkmaya çalıştı. O sırada Aslı, gözlerini araladı ve bakışlarını Murat'a çevirdi. Murat, "Biraz temiz hava alayım," diyerek kalktı. Aslı, sadece başını salladı.
Murat, balkonda oturup derin bir nefes aldı. Soğuk hava, ciğerlerine taze bir canlılık getirdi ve zihnindeki karmaşayı biraz olsun dindirdi. Bir süre sonra mutfağa gidip bardağına bir içecek doldurdu. Balkona dönmeden önce Aslı'ya bakıp uyuduğundan emin oldu, sonra tekrar dışarıya çıktı.
Karanlık ormanda ağaçların rüzgârla birlikte dalgalanışı, değişken sesler ve gölgeler yaratıyordu. Uzaktan gelen kurt ulumaları, bu doğa senfonisine eşlik ediyordu. Bu sesler, Murat'ı geçmişteki günlerine götürdü; o günlerdeki özgürlük ve belirsizlik hissini hatırladı. Pencereden tekrar Aslı'ya bakıp hafif bir tebessümle içeceğinden bir yudum aldı, sonra bakışlarını yeniden karanlığa çevirdi.
Gece ilerlemişti ve Murat, fazla içki içmenin etkisiyle hafifçe çakırkeyif olmuştu. Hava iyice soğuyunca içeri girdi ve Aslı’nın yanına uzandı. Murat’ın yatağa girmesiyle Aslı hafifçe kenara kaydı. Murat, açılan boşluğa iyice yerleşip Aslı’nın boynuna doğru sokuldu ve kısa sürede uykuya daldı.
Sabahın erken saatlerinde Aslı, dışarıdan gelen seslerle gözlerini araladı. Başını yavaşça çevirip pencereye baktığında balkonda çocukların onlara bakıp gülüştüğünü fark etti. Hızla yataktan kalktı. Murat hala derin uykudaydı. Onu omzundan hafifçe dürttü.
“Murat, kalk! Saat kaç olmuş, çocuklar burada,” dedi Aslı.
Murat inleyerek yanıtladı, “Uykum var.”
Aslı gülümseyerek, “Uykun mu var? Gözlerini aç da balkona bak, uykun kaçar,” dedi. Ceketini giyip ayağa kalktı ve kapıya yöneldi. Çocuklar, Aslı’nın hareketini görünce heyecanla kaçışmaya başladı. Çığlık sesleri arasında Murat gözlerini aralayıp pencereye baktı.
“Saat kaç?” diye mırıldandı.
Aslı kapıyı açtı ve çocukların birbirlerini iterek kaçışını izledi. Murat hızla yataktan kalktı. “Kahretsin, uyuya kalmışım,” diye homurdandı.
Aslı, “Ben geçiyorum, sen de gel,” dedi.
Murat itiraz etti. “Hayır, sen evde kal. Gitme okula,” dedi kararlı bir sesle.
Aslı, “İyiyim, bırak. Zaten beş dakika sonra yanında olacağım,” dedi ve kapıyı kapatıp çıktı. Murat yukarı çıkıp hızlıca giyindi.
Aslı okula varınca çocukları sınıfta topladı ve masasına oturup yoklama yapmaya başladı. Çocuklardan biri, “Öğretmenim, sizi çok özledik. Yeniden okula gelecek misiniz?” diye sordu.
Aslı gülümseyerek, “Ara sıra gelirim. Murat öğretmeniniz güzel ders anlatmıyor mu?” diye yanıt verdi.
“Anlatıyor ama siz daha güzel matematik öğretiyorsunuz,” dedi çocuk.
O sırada Murat kapıdan hızla girip, “Ne yaptın?” diye sordu ve sandalyeye oturdu.
Aslı, “Yoklama yaptık. Konuşuruz sonra,” dedi gülümseyerek.
Murat, “İyi, güzel,” diye mırıldandı ve parmaklarıyla şakaklarına masaj yaptı.
“Başın mı ağrıyor?” diye sordu Aslı.
Murat, “Gece biraz fazla kaçırdım,” dedi.
Aslı gülümseyerek, “Bensiz mi?” diye ima etti.
Murat, “Sana yok,” diyerek hafifçe gülümsedi.
O anda sınıftaki bir çocuk, “Öğretmenim, büyüyünce ben de karımı sizin gibi seveceğim. Sevdiğimi göstermekten utanmayacağım,” dedi ve göz ucuyla bir kız çocuğuna bakıp kızardı. Sınıfta kıkırdamalar yükseldi.
Murat ve Aslı birbirine gülerek baktı. Murat tek kaşını kaldırıp hafifçe gülümseyerek, “Sev tabii, oğlum, sev. Sevdiğin için birlikte hayatı paylaşacaksın eşinle. Hepiniz eşlerinizi sevin ve sevginizi göstermekten utanmayın. Kavga edebilirsiniz, anlaşmazlıklar illaki olur ama sevgi her şeyi telafi eder,” dedi.
|
0% |