Yeni Üyelik
9.
Bölüm

9. Bölüm

@garipbirisi

Aslı banyoda bir süre vakit geçirdi, ellerini yüzünü yıkadı ve sakin kalmak için derin nefes aldı. Bu kadar zayıf olması iyi değildi; toparlanmalı, bu adama karşı dirayetli olmalı ve net bir çizgi koymalıydı artık. Psikolojik şiddetine boyun eğmemeliydi. Aynada kendine bakıp motive etmeye çalıştı, kendi kendine güçlü olması gerektiğini söyledi. Ancak banyodan çıkıp Murat’ın tam karşısında durduğunda, banyodaki tüm motive konuşmaları yerle bir olmuştu. Bu adamdan, hayatta kimseden korkmadığı kadar korkuyordu. "İnsan bilmediğinden korkar," diye düşündü, derin bir nefes alıp ilerledi. Biraz bocaladı, ne yapacağını bilemedi. Yatağın etrafında dolandı ve sonunda yere serili olan yatağına oturdu.

 

Murat, istikrarlı bir şekilde sadece Aslı'yı izliyordu ve bu göz hapsi çok rahatsız ediciydi. Aslı kalkıp dolaptan bir şişe su aldı, aynaya dayandı ve Murat’a dönerek, "Konuşmak istiyorum," dedi. Murat, bir şey demeden sadece izlemeye devam etti. Aslı karşısındaki koltuğa oturdu, gözlerini kaçırarak, "Hatırlamıyorum," dedi. Murat tek kaşını kaldırıp bakmaya devam etti. "Seni hatırlamıyorum, söylediklerinden bir şey anlamıyorum. Bana olan bu nefretini, kinini anlamıyorum," diye ekledi Aslı. Murat boş gözlerle Aslı’yı izliyordu.

 

Aslı, "Yapma bunu. Bu şekilde durma. Beni yıpratmaktan başka bir şey değil bu," diye sitem etti. Murat elini yüzüne götürerek, "Amacım bu zaten," dedi. Aslı daha da sinirlenerek, "O zaman bilmeye hakkım var! Ne yaptığımı, kime zarar verdiğimi, benimle olan derdini bilmeye hakkım var!" diye bağırdı. Murat koltuktan kalkıp yatağa yöneldi, "Suçunu bilmeye hakkım var, diye bastırma sevgili karıcığım," deyip yatağa uzandı.

 

Aslı, "Beni iki gündür tanıyorsun. Ben katil olacak biri değilim, görmüyor musun?" diye çıkıştı. Murat yataktan doğrulup Aslı’ya baktı, işaret parmağıyla onu gösterip alaycı bir şekilde gülmeye başladı. "İşte asıl sen katil olacak kişisin. Sinsi, uyuz, gıcık birisin; alttan alta elini kana bulamadan insanları öldüren birisin sen," dedi. Ayağa kalkıp Aslı’ya doğru yürüdü, "Sen elini kana bulamazsın tatlı kız. Senin için ellerini kirletecek fedailerin vardır, Şevket gibi… ya da ne bileyim, son zamanlardaki Selçuker gibi," diyerek Aslı’nın dibine yaklaşıp gözlerine baktı.

 

Aslı, Murat’ın sözlerinden çok ona bu denli yaklaşmasından ve gözlerindeki nefretten ürkmüştü. Geri adım attı, "Neye inanmak istiyorsan ona inan ama ben kimseye zarar vermedim!" diye çıkışarak Murat’ı göğsünden itti. Murat bir adım bile geri gitmedi, ama Aslı’nın bileklerini sıkıca tutup kendine çekti. "Emin olma o kadar tatlı kız," diyerek gülümsedi. Aslı, bileklerinin acısıyla kıvranırken, Murat bırakmadı. Bir süre Aslı’nın yüzüne baktı, onun acıyla çırpınmasını izlemek onu tatmin etmesi gerekirken, vicdanına dokunuyordu. Ama yine de yapmaya devam edecekti. Ellerini açıp Aslı’yı serbest bıraktı, arkasını dönüp yatağa yattı. "Saat 2 gibi çıkacağız," deyip yüzüstü döndü.

 

Aslı, bileklerini ovup acısını dindirmeye çalışırken saat dilimine anlam veremedi ama bir şey demeye cesareti de yoktu. Yerdeki yatağına uzandı. Bir süre sonra acısı hafiflemişti ama Murat’ın parmak izleri hala bileklerinde belirgindi ve dokundukça acıyordu. Gözlerini kapadı, derin bir nefes aldı. Kendiyle mücadele ettikten sonra nihayet uykuya daldı, ama bu huzursuz bir uyku olmuştu.

 

Aslı, dışarıdan gelen yüksek bir sesle sıçrayarak uyandı. Rüyanın etkisiyle ter içinde kalmıştı. "Çöp kamyonu," dedi Murat, "daha erken, biraz daha uyu." Murat koltukta oturmuş, Aslı’ya arkası dönük dışarıyı seyrediyordu. Aslı geri yattı ama uyumak istemiyordu. Sürekli aynı an'ı rüyalarında bile hatırlamaktan iyice uykusuz kalmıştı. Kalktı, birkaç parça kıyafet aldı ve banyoya girdi. Ilık suyun altında sakinleşip gevşemeye ihtiyacı vardı. Uzun bir süre soğuk fayanslara dayanıp, suyun altında oturdu; sadece zamanın hızla akıp gitmesini istedi.

 

Bu sırada, Murat içindeki Aslı'ya olan merakını yenemiyordu. Kalkıp banyo kapısına yaklaştı, içeriyi dinledi. Su sesi geliyordu ama Aslı’nın bir tıkırtısını duymuyordu. Aslı derin bir nefes aldı, saçlarını sabah aldığı sabunla yıkadı. Sabunun kokusu onu rahatlatmıştı; en azından kısa da olsa keyif aldığı bir şey bulmuştu. Sabunun kokusuyla bile mutlu olmak yetmişti o an Aslı’ya. Suyu kapattı, saçlarını havluya sardı. Aynada yarasına baktı, hafifçe dokundu; acıyordu ama eskisi kadar değil ve artık yarası temizdi.

 

Murat, Aslı’nın suyu kapattığını duyunca geri çekildi, koltuğa doğru yürüdü. Kendi kendine gülümsedi ama bunun farkında değildi. Dışarıyı izlemeye devam etti. Aslı üstünü giyinip banyodan çıktı. Çantasındaki tarağı alıp banyoya geri döndü ve saçlarını ördü. Tekrar banyodan çıktı, eşyalarını çantasına koydu ve yerdeki yatağı toparladı. Televizyonu yatağa doğru çevirip açtı, yatağın ucuna oturup kanallarda gezinmeye başladı.

 

Murat saate baktı; gece yarısı bile olmamıştı. Ayağa kalktı ve odadan çıktı. Aslı televizyon izlemeye devam etti ama bir şey bulamıyordu; zaten televizyon izlemeyi de sevmiyordu ama otel odasında vakit geçirmek zorundaydı. Kısa bir süre sonra Murat geri döndü. "Hadi, gidiyoruz," dedi. Aslı ayağa kalktı, Murat "Çantaları alırım ben, çık sen," dedi. Çantaları alıp odadan çıktılar.

 

Arabaya binip yola devam ettiler. Murat radyoyu açmış, hareketli müzikleri dinlemeye başlamıştı. Aslı ise dışarıyı, yıldızları izliyordu. Tüm gece, sadece radyonun sesi eşliğinde, konuşmadan geçti. Sabahın ilk ışıkları yüzlerine vuruyordu. Murat, arabayı yol kenarına çekti. Arabadan inip biraz yürüdü, etraftaki çamların kokusunu içine çekti. Aslı ise midesinin kötüleşmeye başladığıyla mücadele ediyordu. Her sabah bu sorunu yaşamaktan sıkılmıştı ama bu bulantının sebebi açlık değildi; yaşadıkları artık midesine vuruyordu. Murat, Aslı’nın bu mide sorununu umursamamaya çalıştı. Arabaya dönüp kapıları açtı; hem araba hava alsın hem de Aslı’yla ilgilenmek zorunda kalmasın diye.

 

Aslı, kapıdaki yarım bisküviyi aldı, bir parça ısırdı ama yutamadı. Kusmak istemiyordu, derin derin nefes aldı ve yavaş adımlarla etrafta dolaşmaya başladı. Murat, "Sen sürekli kusacak mısın böyle?" diye sordu. Aslı’nın zaten bozuk olan sinirleri, Murat’ın bu sözleriyle iyice gerildi, ama cevap vermeden yürümeye devam etti. Murat, Aslı’nın umursamaz tavrına sırıtarak baktı. Kapıları kapatıp arabaya bindi, "Hadi," diye seslendi Aslı’ya.

 

Aslı, arabaya dönmek istemiyordu; çünkü gittikçe midesi kötüleşiyordu. Başını sağa sola çevirdi, arkasını döndü ve daha da ilerledi. Murat, "Hadi Aslı, yürüsene!" diye bağırdı. Aslı, Murat’ın bağırmasıyla üzerindeki baskıyı daha da hissedince olduğu yere kusmaya başladı. Murat sinirle küfrederek arabadan indi, bagajdan bir şişe su alıp Aslı’ya götürdü. "Kusmaların sıkmaya başladı," diyerek şişeyi yanına koydu ve uzaklaştı.

 

Aslı halinden memnun değildi, ama sürekli baskı altında olmak kusmalarının başlıca sebebiydi. Rahatladığını hissedince ayağa kalktı ve arabaya doğru yürümeye başladı. Murat, Aslı’nın kalktığını görünce arabaya yöneldi. Aslı, önde giden Murat’ı izledi, sonra arabaya baktı ama her şey kayıyordu. Gün ışığı, Murat, araba, her şey bir anda kayboldu ve karanlık çöktü.

Loading...
0%