Yeni Üyelik
4.
Bölüm

4. Bölüm

@gece.71

BARANDAN

Asya'nın kalp atışları çok şükür normale dönmüştü, fakat hala yoğunbakımdaydı. Annem ve Bertuğ'ya sakinleştirici yapmışlardı. Babam onların yanındaydı. Gökalp, Kuzey ve ben ise yoğun bakımın kapısında bizi içeri almlarını bekliyorduk. Genç bir hemşire yanıma yaklaşıp, "Buyrun Baran Bey, geçebilirsiniz." dedi ve ben hızla ayağa kalktım. Hemşirenin bana verdiği koruyucu kıyafetleri hızla giydim, ve odaya girdim. Gözümden bir damla yaş aktı.

O dolgun sürekli kırmızı dudakları basıl da renksiz ve kuruydu kardeşimin. Bana hep yakın olmak istermiş de olamıyormuş gibi bakan gözleri şimdi kapalıydı.

Ellerini tutup öptüm, "Sarı kafa, nereye gidiyorsun? Beni bırakıp? Biz daha pamukşeker yiyecektik be güzelim. Daha erken. Sana değil de bana olsaydı keşke bu. Sen haketmiyordun, ama ben hakediyordum. Affet beni Asya'm. Daha yapacak çok şeyimiz var hem. Sakın benden gitme. Yoksa peşinden gelirim Asya. Hem biliyor musun? Annemin hamile olduğunu öğrensiğimde sen daha doğmadan saç örmeyi öğrenmiştim. Aslında hala örmek istiyorum, ama utanıyorum tabi. Hadi be kızım." ve doktorun bana seslenmesiyle süremin dolduğunu anlayıp odadan çıktım.

 

KUZEY

"Asya, ben kendimden nefret ediyorum. Ben sana hep ters davrandım. Neden yaptım ki bunu? Lütfen gitme Asya. Yalvarırım gitme. Gidersen ölürüm. Gitme Asya. Bak Bertuğ ve annem sakinleştirici aldılar. Babam onun yanında. Perişan haldeler. Hadi kızım beni sevmiyorsan onlar için gel."

GÖKALP

"Lütfen gell..." diye gözyaşlarının arasından konuştu Gökalp. "Nolursun gel, ben dayanamıyorum. Ben iki günde sana alıştım. Kokuna alıştım. Beni bırakıp gitmezsin demi. Lütfen gitme. Yalvarıyorum..."

 

YAZARDAN

 

Asya hayati tehlikeyi atlarmıştı. Falat hala gözlerini açmamıştı. Baran doktorun yanına gitti ve, "Ne zaman uyanır kardeşim?" Dediğinde doktor konuşmaya başladı. "Birazdan uyanır merak etmeyin.

Tüm aile odada Asya'nın uyanmasını bekliyordu. Baran bir başında, Gökalp pencere önünde, Kuzey koltukta, Bertuğ ayakta.. Annesi ise kızının ellerini öpüyordu, babası ise saçını okşuyordu.

 

ASYA'DAN (çoh şükür hele)

Yavaşça gözlerimi açtım. "Baba gözlerini açtı." diyen çocuk ile bakışlarımı odadaiklerde gezdi. "Sizde kimsiniz?" dediğimde herkes afallayark birbirine bakıyordu. Fakat sonra başımdaki dalyan gibi herif gülmeye başladı. Ben ise ona garip garip bakmaya başladım. "Pardon beyefendi niye gülüyorsunuz? Ve ben neden buradayım?" diye sorduğumda bana baktı ve, "Asya sen ciddi misin?" dediğinde tam cevap verecektim ki odaya hemşire girdi,

 

"Nasıl hissediyoruz Asya Özçelik?" dediğimde ona da garip garip baktım. "Özçelik değil karışıklık olmuş olması lazım Yıldız olcak." Dediğimde tüm herkes birbirine bakmaya başladı.
Ben ise koca bir kahkaha patlattım. "Şaka yapıyorum." dediğimde herkes rahatlmış bir soluk verdi. Bakışlarım babamı buldu. "Ee baba bir sarılma yok mu?" dediğimde babam sarıldı ve kafasını saçlarıma getirip içine derin bir nefes aldı. "Ee yeter be bitirdin kızı. Bir de ben sarılayım kızıma." Babam geriye çekildi ve, "Ben bir şey yapıp geleyim." Ağlayacaktı.. ama çocuklaeının yanında ağlamak istemiyordu. Annem ise bana sarılmış ağlıyordu. Annenin sana sarılması ne kadar mükemmel bir şeymiş...

 

Bertuğ abime döndüm, yüzünü ellerine çevirmiş parmaklarıyla oynuyordu. Muhtemelen utanıyordu, "Bertoo??" dediğinde bakışlarını yüzüme çevirdi, ağlıyordu. "Ağlama ağlarım ama.." dediğimde hızla yanıma geldi ve bana sımsıkı sarıldı, sanki beni göğüs kafesine hapsedip herkesten, herşeyden korumak ister gibi. Yüzümü avuçları içine alıp konuşmaya başladı.

"Hepimizi korkuttun be bücür. Gideceksin diye çok korktuk." Dediğinde ona bakıp gülümsedim. "Daha yeni buldum sizi ayol, nereye gidicem. Ayrıca benden çabuk kurtulamadınız." Dediğimde odadaki herkesten ufak gülme sesleri geldi.

Başımı bu sefer Baran'a çevirdim. "Abişiiiiiiiiimm?? Sen beni özlemedin mi yoksa??" Dedim harfleri uzatarak.

 

Ee dört tane abim vardı canım. Tabi ki nazlanacaktım.

 

"Özledim tabi be kızım. Özlemez olur muyum hiç seni başımın belası?" dediğinde gülümsedim ve ona sımsıkı sarıldım.

Bakışlarım Kuzey'i buldu. "Kuzeyciğim, çok Güney'de duruyorsun biraz buraya gel." Dediğimde kimse gülmemişti.

 

Onlar imamdı, gülmezdi. Ben imam değildim, gülerdim. HAHAA.

 

Kuzey ise hemen gelip bana sarılmıştı, fakat ben ona sarılmadım ee azcık sürünsün canım.

Gökalp bana özlemle bakıyordu. Ona doğru kollarımı açtığımda hemen gelip sarıldı. Fakat ben ona da sarılmamıştım.

"Beroşş, yanıma gelseneee."dediğimde Bertuğ abim hemen yanıma yatıp beni göğsüne çekmişti. Baran abim ise kıskançlıkla bakıyordu.

"Baraniskooo sende bana iskender söyleseneee açlıktan ölcem." Dediğimde Baran abim başıma bir öpücük bırakıp iskender almaya gitti.

 

❤️‍🩹🥺


"Ya abiciğim, kendim yürüyebilirim. Kucağına almana ne gerek var?" dediğimde "Sus kız! Tabi kucsğıma alcam." dedi Bertuğ abim.

Hastahaneden çıkmış eve gelmiştik fakat ben yürüyebildiğim halde Bertuğ abim beni kucağına almış odaya çıkarıyordu. "Ya abiş belin ağrıyacak." Dediğimde bana baktı ve gülümsedi. "Ağrısın be Asya'm senin için değer be." dediğinde hafifçe omzuna vurdum. "Yaa şapşikk." dediğimde kocaman kahkaha attı. Beni çoktan yatağa yatırmış, alnıma da bir öpücük kondurmuştu. "Hadi bakalım prenses, iyi uykular." deyip odadan çıktı. Ben ise yatakta öylece etrafa bakınıyordum.

 

Ne kadar şey başıma gelmişti şu bir haftada. Hemen telefonumu elime aldım ve Yiğit'i aramaya koyuldum, "Hayırsız çocuk, ne diye aramıyrsun beni?" dediğimde karşıdan bir kıkırtı sesi duyuldu. "Kızım sen de beni arıyorsun sanki, ama hayırsız ben oluyorum." dediğinde hemen cevap verdim, "Sus be, ben sana ne diyeceğim bak," tam tekrar konuşmaya başlayacaktım ki, odamın kapısının tıklatılmasıyla, "Gel," dediğimde odanın kapısı açıldı ve içeriye Kuzey girdi. "Aa sevgilnle mi konuşuyordun? Kusura bakma, ben geri gideyim." dediğinde onu durdurdum. "Yiğitişkom sen kapa ben arıyacağım." dedim ve telefonu kenara bıraktım.

"Gel Kuzey. önemli değildi o beni arar zaten. Ayrıca sevgilim de değil." dediğimde yüzünde rahatlar bir ifade belirdi ve içeri geldi. "Şey.. ben ben tekrardan özür dilerim. Nasıl abiyim ben? Kardeşime sahip çıkamadım. Gerçekten çok özür dilerim." dediğinde onun suratına baktım ve konuştum, "Artık özür dilemene gerek yok. Olan oldu." dediğimde kafasını salladı.

"Senden bir şey isteyebilir miyim?" dediğinde onaylarcasına başımı salladım. "Sana ma- neyse ya benim işim vardı, görüşürüz." dediğinde tam odadan çıkacakken onu tekrar durdurdum. "Peki ben senden bir şey isteyebiir miyim?" diye sorduğumda hemen cevap verdi. "Tabi ki."

"Bana masal anlatır mısın? Uyuyamıyorum da." dediğimde öylece bakakaldı. "Ee anlatmayacaksan Baran baime giderim." dediğimde cevap verdi. "Hayır tabii ki anlatırım." dedi ve lambayı kapatıp yanıma uzandı. "Bir ülkede Dünya güzeli bir prenses yaşarmış. Bu prensesin dört tane koruması varmış. İki korumsını çok severmiş, fakat diğer iki korumasıyla küsmüş."

"Diğer iki korumayı da seviyormuş prenses." dediğimde Kuzey güldü."Fakat bu diğeri ikisini bir tülü afrtmiyormuş. Bir gün bu prennses çok hasta olmuş ve bu döört şövalyede ellerinden gelen her şeyi yapmış. Ve prenses iyileşmiş." onu sinir etmek için konuştum. "Sonra bir prens gelmiş değil mi?" dediğimde burnundan sinirli bir soluk çıktı. "Gelmiş sonra da abileri o prensin topuğuna sıkıp göndermiş." dediğinde bende cevap verdim. "Ama prenses onu seviyormuş niye topuğuna sıkmış ki?" dediğimde cevap gecikmedi. "Güzelim, zorlama istersen." dediğinde benim gözlerim çoktan kapanmaya başlamıştı. "Hadi abiş gel uyuyalım." dediğimde bedeni kaskatı kesildi. "Ne dedin sen ne dedin?" dediğinde "Hadi uyu." diye cevapladım son duyduğum sesler ise Kuzey abimin, "Bir daha de," diye beni uyandırma çabalarıydı.

❤️🙂

"Hadi kalksana Kuzey," dediğimde o hala uyuyordu. Tam bir saattir onu uyandırmaya uğraşıyordum. Ve uyanmıyordu beygir.

"Abişim, hadi kalk bakalım." Dediğimde yataktan fırladı ve bana bakıp konuştu, "Bu sefer de bakayım, kaçışın yok." dediğinde hızla yataktan fırladım ve kaçmaya başladım. Kuzey abim ise peşimden gelmeye devam ediyordu.

"İMDAT!! ANNE,BABA ACİL YARDIM EDİİİN!" Diye başırdığımda tüm ev halkı salona toplanmıştı, ben ise koltuğun arkasında Kuzey'den saklanıyordum. O ise deli gibi beni arıyordu. Tam o sırada Baran abim sırtına ruj ile yazdığım 'İyi ki benim kardeşimsin Asya.' adlı yazıyı farketmiş olacak ki aşağıya sinirle iniyordu.

Ve... Gökalp abimde onu affettiğim için yatağına canım Gökalp'im yazılı balonu bıraktığım için muhtemelen beni arıyordu, çünkü götünde patlamıştı. Tam anlamıyla.

Tabi bunların hepsinin kamera kaydı vardı, hihhih.

Ve sıra geldi Bertuğ abime. Mutfakta şeker sandığı torbayı hızlıca açtığı için her yer un olmuştu. Çünkü o aslında undu. Buna da hihihi. Ve babam ise hepsini kameraya çekmişti.

Ben ise sonunda koltuğun tepesine çıkmış bağorıyordum.

"ŞİMDİ HERKES OLDUĞU YERDE DURSUN!" dediğimde salaklar durmuşlardı. Onları bi şoke etmeyelim mi canım? "YAŞASIN KÖTÜLÜK NİHAHAHAH." diye bağırıp koltuktan atladım ve babamın arkasına koştum. "Baba bu yamyamlar beni yiyecek." Fakat tam o sırada belimde çift bir el hissetim. Ulan Baran abi, ulan Baran abi.

Ve tutup beni kucağına aldı. Ayaklarım yere değmiyordu. "Şimdi bu kıza ne ceza verelim?" Diye sorduğunda tatlı tatlı gülümsedim. "Yaa abişlerim ufak bir şaka." Dediğimde Baran abim beni koltuğa yatırdı. Ve gıdıklamaya başladı. Lanet olsun!

 

Ve tüm abilerim beni gıdıklamaya başladı. "Taa ki kapı dan dun çalınana kadar."

 

 

EVET SABAH ŞEKERLERİM BİR BÖLÜMÜN DAHA SONUNA GELDİK YORUMLARA WHATSAPP KANALIMIN LİNKİNİ BURAKIYORUM. SEVİLİYORSUNUZ 🫶.

 

 

Loading...
0%