Yeni Üyelik
3.
Bölüm

3. BÖLÜMM

@gece.nerminbasturk

“Anne, insanlar neden onu yargılıyorlar? “ Diye sordu dokuz yaşındaki Gabriel. Hemşire olan annesinin çalıştığı hastanede; zihinsel engelli, yürümekte zorluk çeken bir adamı kastederek. Koluna girmiş hemşireyle yürüme egzersizleri yaparken görmüştü küçük Gabriel bu orta yaşlardaki adamı. Ardından konuşan insanların ne dediğini o anlamıyordu belki, ancak Gabriel ve annesi o adama bakarak insanların neler dediğini anlıyordu.
İnsanlar ona bakarak kendi haline şükür ediyor yada acıdıklarını belli eden imalarda bulunuyorlardı kendi aralarında.
Annesi oğlunun bu sorusunu tuhaf bulmamıştı. Yaşıtlarına kıyasla hep daha zeki ve meraklı olan çocuğunun, insan ilişkilerine merakı gayet normaldi.
“Çünkü o farklı .” duraksadı. Bunu nasıl açıklayabileceğini düşündü . “ Ve insanlar farklı olan şeyleri yargılarlar.” dedi. Annesinin sağında elini tutarak onu dinleyen Gabriel, yüzünü annesine doğru çevirdi.
“ Ama anne farklı olmak kötü bir şey mi?” Dedi anlayamadığı, anlamlandıramadığı şeyler vardı.
“ Hayır oğlum, farklı olmak kötü bir şey değil. Farklı olmak bizi biz yapan şeydir. Farklı yada sıradan olmak mesele değil. Mesele kalp meselesidir. İnsanları olduğu gibi kabul edebilmektir mesele. Günümüzde çoğu insan yaşamı sorgulamadan kendisine öğretildiği şekilde hep aynı yaşar. Bu yüzden farklı olan şeyleri gördüklerinde bunu garipserler. Çünkü onlar sıradanlığı yıkabilecek cesarete sahip değillerdir.” Dedi Daniela.
Küçük Gabriel gülümsedi. Başını önüne eğdi. Uzun, dalgalı siyah saçları gözünün önüne doğru değiyordu. Annesi sessiz kalan oğlunun başını sol eliyle sevdi. Gabriel’in saçları dağılmıştı. Çok severdi annesi, oğlunun saçlarını. Bu sebeptendir ki Gabriel hiç kısa saçlı olmaya özenmemişti. Annesinin saçlarıyla oynamasını çok severdi.
Daniela oğlunun boyuna yakın olabilmek için dizlerinin üzerine çöktü.
Gabriel’in tuttuğu elini bırakıp iki eliyle de oğlunun gür, siyah saçlarını sevdi. “ Sen onlar gibi olma oğlum. “ dedi. Yüzünde samimi bir tebessüm oluştu. “ Sen hiç kimseyi yargılayan bir insan olma. Ne kadar kötü davranırsa davransın , hiç kimseye çelme takan kişi olma. Sen insanları geçmişte yaşadıkları deneyimlerden ötürü yargılama. Dini, dili, cinsiyeti, ırkı, sevdiği kişiler dolayısıyla kimseyi yargılama. Çünkü o insanın ne yaşadığını, nasıl bir kişiliği olduğunu bilemezsin.” Diye devam etti.
Gabriel annesinin, saçlarını seven ellerini tuttu. Gözlerindeki parlaklık artmıştı. “ Merak etme annem. Sen söylemesen bile böyle biri olma niyetinde değildim zaten. Hem insanları yargılayan, insanlara kendini kötü hissettiren biri müzisyen olabilir mi hiç? Bir müzisyen tüm herkese hitap edebilen biri olmalı. Kimse onu desteklememiş olsa bile o yetenekli olan kişileri desteklemeli. Herkes sırt çevirmiş olsa da o kimseye sırt çevirmemeli. Yardıma ihtiyacı olan kişilere yardım etmeli. Onu dinleyen herkese ‘ Korkma sen yalnız değilsin, ben yanındayım.’ Diyebilen biri olmalı. Müzik insana iyi gelmediği zaman müziğin var olmasının anlamı nedir ki? ” dedi.
Başını tekrar önüne eğdi. Daniela ve oğlu arasındaki göz teması kesilmişti.
“ Ne düşünüyorsun oğlum” diye sordu Daniela.
“Bir gün sesimi dünyaya duyurabilecek miyim diye düşünüyordum. Müzisyen olmak istiyorum. Unutulmak istemiyorum anne. Aslında unutulmak da değil. Söylediklerimin unutulmasını istemiyorum.” Dedi.
Oğlunu anlamıştı Daniela. Babasının kemancı olduğunu öğrendiği ilk andan itibaren bir kemancı olma hayali vardı. Henüz o bebekken bir kazada parmaklarını yitirmişti Gabriel’in babası. Sonrasında bir müzisyen olarak bu acıya dayanamadığı için kalp krizi geçirerek yaşamını yitirmişti.
Gabriel babasını hiç tanımamıştı. Fotoğraflardan gördüğü, annesinin anlattıkları ve babasının yazdığı yazılar sayesinde onun iyi bir adam olduğunu biliyordu Gabriel.
Babasının henüz yaşarken yazdığı yazıları, okuma çağına geldiğinde okumuş olan Gabriel, okuduğu satırlarda neyin anlatılmak istendiğini gayet iyi anlamıştı.
“ Unutma! “ yazıyordu satırlarda. “ İçindeki iyi insanın yapabileceklerini ve bir insanın hayatına dokunduğunda ona hissettirebileceğin güzellikleri unutma. Ve kötülükleri de... Senin yaptığın tek bir hareketin bir başkasının hayatını kökünden değiştirebileceğini unutma. Ve unutma ki sevgi her şeyi değiştirebilir. Sevgiyi ektiğin bahçelerde insanlar senin ne hissettirdiğini unutmaz. Seni unutsalar dahi , senin onlara bırakmış olduğun hatıraların canlı hissi unutulmaz. Seni unutabilirler ama senin onları sevdiğini unutmazlar. Sev ve unutulma.
Kimse dinlemese dahi müziğini, bir gün seni dinleyebilecek biri olabileceğini ve seni dinlediğine pişman olacağı bir yanlış yapmaman gerektiğini unutma. Yaz ve unutulma.
İçinde söylemeyi istediğin her şeyi notalara dök. Ama insanların sana içini açtığı her konuyu etrafa dökme. Sen ve kemanın...
Bilen siz olun. Acını intikam arzusuna dönüştürme. Kemanını çal ve atlat.
Ve unutma...söylemeyi istediğin şeyler sen unutulsan dahi unutulmayacak. Senin sevgin...sen unutulsan dahi hatıralarda kalacak. Sev ve unutulma.”
Bu satırları Gabriel’in babası asla unutmamak istediği için kendine yazmıştı. Ancak nereden bilebilirdi ki, hayatın ona getireceklerini. Ve bu yazıların oğlunun da yön belirleyicisi olacağını.
Gabriel babasının söylediklerini o kadar anlamıştı ki, en büyük korkusu olmuştu. Unutulmak. Hissettirdiklerinin unutulması...
Annesi bunu biliyordu. Oğlunun korkusuna karşılık sadece gülümsedi.
“ Korkma oğlum.” Dedi. Sağ eliyle oğlunun çenesinden tutarak başını kendisine doğru kaldırdı.” Sen asla unutulmayacaksın. Bir insan seni nasıl unutabilir ki, sen iyi bir çocuksun. Çok yeteneklisin. Seni dinleyen her kim olursa bilecek ki, bir yerlerde kendisini seven ve anlayan birisi var. Bu asla unutulmayacak.” Dedi. Oğlunun alnının üzerinden öptü. Gabriel gözlerini kapattı. Unutulmaktan korkuyordu. Hatırlanmak istiyordu. Her şeyden önemlisi de hissettirdiklerinin unutulmasından. Ama bir nebze de olsa korkusu azalmıştı.
Gabriel annesinin beline sıkıca sarıldı.
“ Anne büyümemi bekle. Seni de diğer iyi insanları da gururlandıracağım. Ben olduğum sürece hiç yalnız olmayacaksınız.” Dedi.
Annesinin kokusunu içine çekti.
“ Büyük olsaydım o adamla arkadaş olabilirdim. “ diye devam etti.
Daniela oğlunun kimi kastettiğini anlamıştı. Gözlerini kapatıp huzurla gülümseyerek “ Bunu hala yapabilirsin.” Dedi.
Sonraki süreçte Gabriel ve hastanede yatan engelli adam gerçekten de arkadaş oldular. Adam Gabriel in kim olduğunu idrak edemiyor yada onu unutup duruyor olsa dahi, kendisine ne hissettirdiğini unutmuyordu. Gabriel'i unutuyordu ancak kendisine çiçek toplayıp getirmiş olan o küçük çocuğu unutmuyordu. Hemşiresine kendisine çiçek getiren çocuğun nerede olduğunu soruyordu. Ancak Gabriel oraya geldiğinde onun o çocuk olduğunu unutuyordu. Onu hatırlamıyordu.

Elindeki kemanını çalmayı bitirdiğinde etrafındaki alkış sesleriyle gözlerini açtı Gabriel Moris. Notaların sesi, içindeki sesi bastıramamıştı. Gözlerini açtığında dikkat ettiği ilk şey, onun gözleriydi. Bakışları birbirine değerken kızın yüzündeki gülümseme ve ellerinin birbirine çarparak çıkardığı alkış sesi adamın zihninde yeni satırların akmasına sebep oldu. Bunu durdurmak imkansızdı.
Gözlerinde saklanırdı bir eflatun güzelliği
Dudaklarımdan kalbime bir mühür savrulsun şimdi.
Adını sayıklayarak şarap kadehini kaldırayım,
Benim ilhamım senin saçların olsun hadi.
Gözlerinde saklanırdı bir eflatun güzelliği
Gözlerinle bağdaşmaz eflatunun rengi.
Kırmızı ve mavi...
Dudaklarımdan çıkan notalar senin hayatının içinde.
Çalayım bir şarkı.
O da senin söylediğin kelimeler olsun hadi.

Kelimeler akıp gidiyordu. Gabriel karmakarışık kafasının içinde birbirine girmiş cümleleri susturmaya çalıştı. Ne kadar başarılı oldu bilinmez. Ancak zihnindeki şarkılarını çalmaya cesaret edemedi. Sahneden inip kızın bulunduğu yere doğru ilerlerken etraflarındaki insanları görmüyordu. Onun yanına vardığında istemsizce elini uzattı. Avucu açık , sağ elini kıza uzattığında ne yaptığının farkına varması ancak yaptıktan sonra olmuştu. Ama beklemediği bir şey gerçekleşti. Kız, elini tutmuştu.
Kız, elini tuttuktan sonra “ Şarkıyı çok güzel çaldın Gabriel.” Diye fısıldadı kulağına. Adam şaşkın, heyecanına yenikti . “ Beğendin mi?” dedi.
Kız , az önceki cesaretini kaybetmişti. Adamın tuttuğu elini bıraktı. “ Beğendim.” Dedi. Sesi kısık çıkmıştı. Adam duymak için kafasını eğmek zorunda kalmıştı.
Tebessüm etti. Eline soğukluk girdi. Az önce elinin arasındaydı eli. Halbuki şimdi buz gibi bir soğukluk vardı. Rahatsız olmasını istemediği için tekrar tutma girişiminde bulunmadı.
Baş hareketiyle ‘çıkalım mı’ der gibi bir işaret yaptı. Mekandaki görevi son şarkıyla beraber bitmişti. Alicia Clark başıyla onayladı.
Mekandaki garsonlardan biri olan Adam Steven , Gabriel Moris ve Alicia Clark’ı ilk andan itibaren izleyenlerden biriydi. İçinde bir ağırlık vardı. Sevdiği adamın başkasını sevdiğini görmek onu incitmişti. Eşcinsel bir birey olarak Gabriel e tabii ki açılamazdı. Hem arkadaşlığını yitirmekten hem de onun yargılayıcı gözlerle bakmasından korkuyordu.
İçten içe kıskanç ve üzgün hissetse dahi, sevdiğinin mutlu olmasını da istiyordu. Gabriel Moris mutlu olmayı hak eden biriydi çünkü. Sevdiği adamın ve kızın mekandan ayrıldıklarını gören Adam personel tuvaletine girip bir süre orada gözyaşlarına boğuldu. İçinde tuttuğu ve uzun süredir büyüttüğü aşkı artık bırakmasının zamanının geldiğini biliyordu.
Ama hiç değilse bir kez de olsa gerçekten veda edebilmeyi istedi. Hislerini itiraf etmeyecekti tabii ki. Arkadaşını kaybetmek istemezdi. Sadece onunla son bir kez de olsa gerçek anlamda konuşmak istiyordu.

UNUTMA’ DA Kİ Şiirlerden satırlar
UNUTMA BENİ
Oysa anılarım yüzümde bir gülümse oluştururdu benim.
Ama şimdi çelişkili bir acının eşiğindeyim.
Su'yun melegi, nedir bu hissettiğim gerginlik
Görünmez bağları kesmeye mi geldin?
Parmaklarımda buz gibi uyuşukluk, tüm bedenim donarken kalbimde ateş gibi sıcaklık.
Senden vazgeçerken bıraktım yüreğimdeki titrek mutluluğu.

Şiir yarım kaldı. Satırlar , akıp gitmesi gereken yerde sonun gelmesinden korktu. Bugün değil ama bir gün şiirin de sonu gelecekti. Unutma Beni şiiri son bulduğunda hikayenin içinde yeni satırlar yeşerecekti. Peki gerçekten görebilecek miyiz? Belki...


DEVAM EDECEK

Loading...
0%