@geceecece.ee
|
Öncelikle herkese merhaba umarım hikayeyi beğenirsiniz yorumları ve oyları unutmayalım lütfen şimdiden iyi okumalar🥰
******************
Ekim ayında soğuk olurdu bu dağlar ama alışmıştım sanki soğuk işlemiyordu bir yerden sonra
Yeni bir görev gelmişti gece Mustafa albay tarafından bilgilendirilmiş iki saattirde yoldaydım.
Altı kişilik Börü timini tuzağa çekip esir almışlar iki gündür haber yokmuş. Bende kendi çevremle araştırıp bir şekilde bulmuştum timin yerini yarım saatlik bir yolum kalmıştı.
Kamp büyüktü ama halledemeyeceğim şekilde değil boşuna ölüm olmamıştım ya
Kampa yaklaşmam ile rahat gözlemleyeceğim bir yere konumlandım. Yaklaşık yüz kişi vardı. Askerler ortada görünmüyordu daha fazla burda durmayıp önceliğim askerler olduğu için onları bulmak için mağaralara doğru gizlenerek ilerledim.
Mağaralara giriş zordu çünkü önünde üçer kişi bekliyordu. Napıcamı düşünürken itlerin biri bende tarafa doğru yürümeye başladı. Arkaya doğru saklanıp itin görünmesiyle boynunu çevirip kırdım.
Önce görünmeyecek bir yere çekip sonrada üstümü değiştirdim. Şuan dış görünüş olarak itlere benziyordum aynı, yüzümüde iyice gizleyip mağaralara doğru ilerledim. İki tane mağara girişi vardı. İlkinden geçerken itler bana bakmış ama umursamamışlardı büyük ihtimalle, içeriye baktığımda yiyecek silah tarzı şeyleri görünce buranın depo olduğunu anladım. Silahların yanında gördüğüm bombalarla hızlı bir düzenek kurup silahların arasına sakladım.
Diğer mağaraya yönelmiştimki kapıdaki konuşan itler bana döndü sorgularcasına bakınca aklıma gelen fikirle cilveli bir bakış attım kuduruk itler hemen anlamış olacakki üçüde sırıtmaya başladı.
Aralarında en rütbeli olan bana yaklaşıp elini belime attı." Siz nöbete devam edesiniz bizim kütcük bir işimiz vardır ha" diyip gülmeye başladı. Ben seni güldürcem birazdan bekle sen adamın beni belimden iterek mağaraya yönlendirmesiyle arkamızdaki diğer adamların gülüşünü duydum.
Siktiğimin beyinsizleri , içeriye ilk girdiğimde direk gördüğüm altı askerle rahatladım sonunda bulmuştum onları ellerinden tavana asılı duruyorlardı fazla yaraları yok gibiydi.
"Geçesen şuraya" diyip beni ittiği yere baktım kenarda yerde mindere benzer birşeyi gösteriyordu.
Konuşmayıp gösterdiği yere ilerlerken konuşan askerle bir an çenemi sıksamda kendimi rahatlatmaya çalıştım "şerefsize bak ne bok yiyorsanız gidin başla yerde yiyin" diyen askerle bir an ona baktım. Ona baktığımı anlamış gibi onunda bana dönmesiyle göz göze geldik "Allah bilir kaç kişinin altında yattın o***pu" onu takmayıp ite bakmaya başladım.
Bir yandanda belimdeki bana özel yapılan çakımı çıkarıyordum. Şerefsizde ona bakmamla bana yaklaşıp elini yüzüme doğru uzattı. Tam bana dokunacakken elini havada yakalayıp çakıyı eline geçirdim diğer elimlede ağzını kapatıp duvara yasladım adamı "bana dokunan elini keserim" sesim okadar duygusuz çıkıyordu ki karşımdaki şerefsizin korkudan gözleri büyüdü hiç kimsenin duymaması için şerefsizin kulağına yaklaşıp "ölüm geldi" duyduğu cümleyle çırpınmaya başlayan adam korkudan bayılmak üzereydi daha fazla zaman kaybetmemek için elimdeki çakıyı boynuna sapladım. Yere düşen bedeniyle bir adım geri çekildim.
Bıçağımdaki kanı yerdeki şerefsizin üzerine silip askerlere döndüm. Hepsinde şaşkın bakışları görünce umursamayıp yanlarına ilerledim. Ben onlara bakarken komutanları olduğunu düşündüğüm esmer adam gözlerime bakıp "kimsin sen" diye sordu.
Sorusunu cevaplamayıp ellerini çözdüm. Onlara bir dakika işareti yapıp dışarıya baktım iki nöbetçi şuan burda değildi.
Geldiğim yerden geri eşyalarımı bıraktığım kayaların oraya döndük şerefsizler daha gittiğimizi anlamamışlardı. Timin gözü hâlâ benim üzerimdeydi onları takmayıp önce üzerimdeki itin kıyafetlerini çıkardım.
Arkaya dönüp ilerlememle timde peşimden gelmeye başladı. "Abi o neydi öyle yaa acayip havalıydı yalnız" onu takmayıp "hızlı olun gittiğimiz yerde açıklama yapıcam" diyip hızlandım onlarda benimle beraber hızlandı.
Bir saatin sonunda buluşma yerine gelip kayaların yanına oturduk hepsinin gözü bendeydi ama önce albaya haber vermeliydim.
Telefonu çıkarıp karargahı aradım ilk çalışta açılan telefonla "Albay Mustafa dinliyorum ölüm buldunmu askerleri" konuşan albayla yerinde dikleşip "evet buluşma yerindeyiz" rahat bir nefes alıp "aferin ölüm helikopteri yoladım yarım saate orda olur."
"Emredersiniz" diyip telefonu kapattım. Time dönünce hepsinin bana baktığını gördüm en sonunda sessizliği bozan timdeki esmer asker olmuştu. "Açıklıycakmısın artık kimsin sen" ne meraklı buda be
"ölüm derler" dediğim şeyle hepsi şaşırmıştı. Esmer adam dışında onun yüzümden pek birşey anlaşılmıyor çünkü
Bunu beklemiyorlardı galiba "niye bu kadar şaşırdınız" geveze asker cevapladı beni "biz sizi yani ölümü erkek sanıyorduk komutanım ondan şaşırdık kusura bakmayın" onun bu dediğine kafamı sallayıp önüme döndüm.
Pek şaşırmamıştım ölümü erkek sanmalarına çünkü bazenleri bir kadın olarak fazlasıyla kanlı işkenceler yapabiliyordum.
"Biz kendimizi tanıtalım komutanım ben Teğmen Ozan Güray İzmirliyim bekarım 25yaşındayım" 1.86 boylarında kumral ve benim geveze bulduğum kişiydi onu onaylayıp diğerlerin döndüm.
"Üsteğmen İsmail Yılmaz Mersinliyim bir yıllık evliyim 27 yaşındayım tanıştığıma memnun oldum komutanım" oda ozanla aynı boylarda esmer ama daha yumuşak yüzlüydü onuda kafamla onaylayıp diğerine döndüm
"Astsubay Emre Çakır Urfalıyım bekarım 24 yaşındayım tanıştığımıza memnun oldum komutanım" 1.90 civarlarında iri yarıydı ama şen şakrak bir tipe benziyordu onuda kafamla onaylayıp yanındaki askere döndüm
"Astsubay Emir Göl Manisalıyım bekarım 24 yaşındayım tanıştığıma memnun oldum komutanım" oda emreyle aynı boylarda ama daha ciddi bir yapısı vardı onuda kafamla onaylayıp mağrada bana o***pu diyen asker döndüm yüzüme bakmadığından utandığını anlayıp ben konuştum "kaldır başını sen yanlış bir şey yapmadın" başını kaldırıp bana baktı sonrada konuşmaya başladı.
"Üsteğmen Caner Vural Mardinliyim bekarım 26 yaşındayım özür dilerim komutanım" onunda boyu diğerleri kadar uzundu vücudu Emre'ye oranla daha iriydi onuda kafamla onaylayıp son kalan yani esmer adama döndüm oda bana bakıyordu zaten bakışları hep benim üzerimdeydi ya neyse
" Kıdemli yüzbaşı Baran Kara" diyip sustu en uzunları ve en kalıplıları yüzbaşıydı esmer tenine yeşil gözleri farklı bir hava katıyordu ve fazlasıyla sert bir mizacı vardı.
Bu şekilde geçen yarım saatin sonunda helikopterin sesiyle ayaklandık tim sırayla helikoptere binerken en son kalan baran binmeden dönüp bana baktı bende ona bakıp başımla selam verdim onunda karşılık verip helikoptere binmesiyle helikopter hareketlenip gitti bende sığınağıma doğru yola çıktım.
Bölüm bitti ✅
Hikaye hakkında yorumları unutmayalım lütfen 🙏
Yorumları ve oyları bekliyorum |
0% |