@geceguzeliii
|
3. BÖLÜM Bir insanın kalbi bu kadar mı hızlı atar? Benim ki atıyordu işte. 5 yılın sonunda ona kavuşuyordum. Bugün istememiz vardı aslında. Babam, "Ben seni sevmediğin birine verecek kadar gaddar değilim. Gerekirse abin cezasını çeker ama seni yine vermem," demişti bana. Ben de onu türlü yollarla ikna etmiştim. Gerçi bu baya uzun sürmüştü, ama artık onu da atlattık. Babam açısından o kadar şanslıyım ki. Gerçi ailem de öyle. Tek bir yanlışlarını görmedim şimdiye kadar. Bin şükür. Dün babamla birlikte, bende gittiğimde onlardan bir şey istedim. Çoğu kişi kabul etmese de benim hatırıma diyerek, Devran abim ve Dila yengem için düğün hazırlıklarını başlattım. Ama onların ki bizden bir hafta sonra olacaktı. Bu konuya ısrar etmedim, yoksa akıllarında yüzsüz olarak kalırdım. Sabah kalkıp kısa bir duş almıştım. Ardından elbisemle birlikte kuaförler gelmişti. Tabi bunların hepsini Miran karşılamıştı. Şu mutluluğumu görse, onu sevdiğimi sanır. Yani şu an her şey hazır bir şekilde onu bekliyordum. Yanımda da Dila yengem ve Rojda vardı. Tabi Dila yengemle konuşsam da abime hâlâ tripliyim. Annem içeri geldi, gözlerinin dolduğuna şahit oldum. "Daye," dedim gülümseyerek. "Annem, ne kadar güzel olmuşsun bir tanem. Seni böyle gördüm ya, ölsem de gam yemem," dedi dolu gözleriyle. Ama ben şu an ağlamak istemiyorum, hem daha düğün var. "Daye deme öyle ya. Bak, makyajım aksın istemiyorum, o yüzden lütfen ağlama ve beni de ağlatma," dedim. Birazdan Miran gelip kol kola aşağıya inecektik ve sanırım o an gelmişti. Kapı çaldı, annem gülümseyerek bana bakıp kapıyı açtı ve onun girmesine izin verdi. Çıktı ama bu kadar yakışıklı olmamalıydı. Allah'tan bugün benim olduğu için böyleydi, yoksa ölme eşeğim ölme. Zeynep, burada kalpten gitsin, kimin umurunda. Ama kendimi ondan almak için gözlerimi gözleriyle buluşturdum, ama onun gözleri kendini benden alamadı. Öyle bir baktı ki, gören bana sevdalı sanır. Adım adım bana doğru geldi, en sonunda adımlarımızın birleştiği yerde durdu ve bugün ilk defa gözleri beni buldu. "Bir gün kaybolursam, umarım senin kahverengi harelerinde kaybolurum sevgilim," dedi. "Çok güzel olmuşsun," dedi gözlerimden gözlerini çekmeden. İlk defa iltifat almamıştım ama ondan ilk defa almıştım. "Spas (teşekkürler). Sen de yakışıklı olmuşsun, Miran," dedim. Kendi dediklerime ben bile inanamıyordum ama sonuçta kocamdı, yani bir kaç gün sonra öyle olacaktı. "Teşekkür ederim karıcığım," dedi. Ne kadar hoşuma gitse de, onu sinirlendirmek daha çok hoşuma gidiyor. "Henüz karın olmadım," dedim. Bu cesaretin nereden geldiğini inanın bilmiyorum. "Ama olacaksın," dedi gülerek. "Ama olmadım," dedim, işi inada bindirerek. "Tamam sevgili nişanlım," dedi. Bir anda gülümsedim. "Ama bu da çok uzun," dedim beğenmeyerek. "O yüzden karıcığım dedim zaten, Zeynep," dedi. Her şeye de bir cevabı var. Bununla uğraşacağına git on tane öküz al, onunla ilgilen. O en azından süt veriyor ya. "Herkesin yanında Zeynep dersen olur. Karıcığım kelimesini kullanabilirsin, Miran," dedim tebessüm eşliğinde. "Sevindim ama bir sorun var karıcığım," dedi sahte bir tebessüm göndererek. "Nedir Miran?" dedim sorgularcasına. "Sen bana nasıl hitap edeceksin? Karıcığım," dedi. "Miran diye hitap edeceğim tabii ki." "Olmaz. Bana başka bir şey söyle," dedi. Benim cilve yapmam lazım, Miran Soykan. Senin değil, erkekler cilve yapmaz. "Ne diyeyim, sen söyle, ben düşünürüm Miran," dedim. "Kocam diyebilirsin, sevgilim de. Ne bilim, bir sürü sevgi sözleri var işte, sen seç," dedi sesini incelterek. Bakalım daha neler göreceğiz. Her saniye daha çok seviyordum onu, her şeyiniyle. Hem de ama işte o sadece berdel ile evlendi benimle, o kadar. Bizim ilişkimiz zorunluluktan ibaret. "Peki, düşüneceğim." O sırada kapı açıldı ve ben anında Miran’dan uzaklaştım. Gelen Rojda’ydı. Aklım çıktı, ya az sakin. "Zeynep, sizi bekliyorlar. Aşağısı çok kalabalık, her yer dolu dolu. Ama ben masanızın etrafını genişlettim. Ee, şey, Derbas Ağa da sizin için merdiveni boşalttı. Sanırım senin arkadaşınmış, bana seni sordu da öyle tanıştık yani. Hadi çabuk gelin," diyip hızla kapıyı kapattı. Yanakları mı kızarmıştı onun. "Ben arka kapıdan geldim, şimdi gidiyorum. Merdivenlerin orada olacağım," diyip çıktı. Buranın âdetleri işte. O indikten beş dakika sonra ben de indim. Merdivenlerin ucunda beni bekliyordu sanki. İlk defa görmüş gibi yine ve yine süzdü beni. İnsanların içinde bu doğru değil ama sonuçta evleneceğiz, öyle değil mi? Sahi biz evleniyoruz. Elini uzattı bana, tuttum. Ben de düşünmedim, tereddüt etmedim. Tuttum elini, ona güvendiğimi belli etmek ister gibi. İlk dans şarkımızı bilmiyordum ama Rojda seçecekti, Allah izin verirse ben de onunkini. Soner Avcı - "Yeniden" şarkısı çalmaya başladı. Kafamı omzuna dayadım, o ise saçlarımı koklamakla meşguldü. "Bir daha saçlarının kokusunu benden alan şeyler kullanma, Zeynep," dedi istemediğini belli ederek. "Dikkat edeceğim," dedim. Onu ikiletmeyerek. Birkaç oyun havası, halay ve genç çiftlerin dansından sonra iş en zor kısma geldi: Takı töreni. Miran yanımda öylece duruyordu. Önümüzde büyük bir masa vardı. Üç tane büyükçe zarif kutu vardı; küçükten büyüğe doğru tam altın, yarım altın, gram altın gibi şeyleri onlara koyacaklardı. Paraları ise daha geniş bir kutuya atıyorlardı. Birkaç kişi de not alıyordu. Sonuçta, biz de onlara bir şeyler takacaktık. Miran'ın babası, yani Agâh Bey, bana bir altın kolye, bir küpe ve beş tane de Adana burması taktı. Mira'nın annesi Eslem Hanım ise bir kolye, iki bilezik ve ayrıca bir bileklik taktı. Dila yengem, yani Mira'nın ablası, bir pırlanta seti taktı. Mira'nın küçük kardeşi Yağmur ise bir kolye ve üç bilezik taktı. En küçük erkek kardeşi Baran bir kolye ve bileklik taktı. Sıra bizimkilere gelmişti. Babam bir altın kemer ve bir takı seti, annem ise sadece takı seti taktı. Devran abim bir pırlanta seti ve altın bir set taktı. Şerwan abim ise bir kemer ve kolye taktı. Havin ablam ve Yezdan eniştem ise birer set taktılar. En küçük kardeşim, yani Ahu, altı yaşındaydı. Meleğim, o ise sadece bir kolye taktı. Bunlarla bile vücudum doldu taştı, ama insanlar konağın dışına taşmış, sokaklarda bekliyor ve sıraya giriyordu. Allah'ım, sen en kısa zamanda bitmesini nasip et. Bir an önce bitsin şu takı merasimi... Saat 01.00 suları. Sonunda takı merasimi bitmiş, herkes evine gitmişti. Miranlar da şimdi gitmişti. Saat çok geç olmuştu zaten, ama ben henüz Miran’ı yolluyordum. "İyi geceler o zaman, yarın alışverişte görüşürüz karıcığım," dedi ve kafasını iki yana usulca sallayıp dibime yaklaştı. "Seni beyazlar içinde görmek için can atıyorum karıcığım ama yarın henüz kına var değil mi?" dedi kulağıma doğru fısıldayarak. Yakınlığından dolayı nefesim kesildiği için sadece başımı salladım. Tam arkasını dönecekti ki onu tuttum ve omuz hizasında kulağına doğru yükseldim. "İyi geceler kocacığım," diyip koşar adım konağa girdim ve kapının arkasına yaslandım. Her şey çok güzel olacaktı. 💫💫💫 Işıl Merhaba nasılsınız bakalım? Bölüm nasıldı? Umarım okurken keyif almışsınızdır ballarımm... Kitapla ilgili düşünceleriniz neler, yazın bakalım bekliyorum merakla. Bu arada, her şey bir süreliğine güzel olacak... Yani o kadar emin olmayın derim, sonra üzülürsünüz. #yüreğimdekiyangın Instagram: sadece_hayallerdee Yeni bölümde görüşmek üzere cankuşlarım... Hoşçakalın... |
0% |