Demirle kendimizi anlatmamızın üstünden bir hafta geçmişti. Bugün Demirin işleri olduğu için Alaz'ı bana bırakacaktı. Çekinerek sormuştu ve sürekli zorunda olmadığımı söylemişti. Ama tabii ki bende seve seve kabul ettim.

Bu bir hafta içinde de teyzemin dogum günüydü. 24 Temmuz. Gecenin bir köründe arayıp kutladığım için önce birazcık kızmış sonrasında ne kadar hoşuna gittiğini söylemişti.

Sabah saat oldu ve ben mutfağı topluyordum. Tek yaşadığım için neredeyse hiç dağılmamış olması işime geliyordu.

Hızlıca mutfağı topladıktan sonra kendime kahve yapıp salona geçtim. Kupayı orta sehpanın üstüne koyup tam koltuğa oturacakken kapı çaldı.

Ve beklenen gelmişti.

Koşarak kapıyı açtım.

Karşımda hala uykudan uyanamamış bir adet Alaz Efe vardı. Gözlerini ovalıyordu.

Demire baktığımda gayet dinç görünüyordu.

"Günaydın Yade."

"Sana da günaydın Demir ama sanırım Alaza pek aymamış o gün sanki."

Dedimlerim güldürmüştü onu.

Çok güzel gülüyordu.

"Kesinlikle öyle."

"Hadi içeri geçin. Çok acelen yoksa sana da bir kahve yaparım."

"Ben hiç girmeyeyim. Geç kaldım biraz."

"Pekala , gel bakalım bana Alaz bey."

İsmine söylediğim gibi bana dönmüştü.

Gözleri mi parlamıştı onun ?

Güldü ve dediği şey çok hoşuma gitmişti.

"Dade." Yade diyemiyordu tabii ki.

"Yaa Dade tabii , gel hadi." Küçük kollarını öne doğru uzatıp kucağıma tabiri caizse atlamıştı. Geldiği gibi kollarını boynuma sıkıca sarmıştı. Ama bu çocuk çok tatlıydı.

"Yade,bir şey olursa hemen ara beni olur mu ?"

"Merak etme. Ama sen geldiğinde Alazı bulabilirsen alırsın burdan."

Dedikten sonra kafamı Alazın boynuna götürüp kocaman öpmüştüm.

"Bu tatlılığa dayanamayıp yiyebilirim belki."

Alaz bir yandan gülüyor Demir bir yandan gülüyordu. Babalı oğullu çokta güzel gülüyorlardı. Zalimler.

Demire geri baktığımda yüzünde mahcup bir gülümseme vardı.

"Hiç bana öyle bakma Demir. Ben halimden gayet memnunum."

Daha çok güldü ve benim içim gitti.

"Tamam , tamam ama artık gitmem gerekiyor benim. Daha fazla geç kalmayayım. Çok sağol Yade."

"Artık git Demir , aramıza giriyorsun Alaz ile."

Dediklerime yine güldü. Komik biriyim sanırım.

Teşekkürler teşekkürler efenim.

Dediklerimden sonra Alazı alnından öpüp uzaklaşmıştı. Yaklaştığı an kokusu da burnuma dolmuştu.

O çok güzel kokuyordu.

Yağmurdan sonra ki toprak kokusu gibi.

Demir gittiğinde kapıyı kapatıp Alazla birlikte salona geçmiştik.

Koltuğa oturduğumda oda hemen başını göğsüme yaslamıştı.

Hala uyanamadı küçük bey.

"Alaz Alaz , hala uykun mu var bakayım senin?"

Beni onayladığına inandığım sesler çıkarmıştı. Daha rahat yatması için bende koltuğun köşesine geçip hem oturur hemde yatar bir pozisyondaydım.

Alaz'a bakınca , küçükken bende annemin göğsüne bu şekilde yatardım. Ve bana ninni söylerdi.

En huzurlu ve kesintisiz uykularım hep annemin göğsünde olurdu. Huzur bulurdum.

(şarkıyı tam burada açın)

Bende Alaza , annemin bana söylediği ninniyi söylemeye başladım.

Bebeğin beşiği çamdan

Yuvarlandı düştü damdan

Bey babası gelir Şam'dan

Nenni de nenni nenni bebek oyy

Kızlar gelin çaydan geçek

Çay bulanık nerden içek

Bebek ölmüş nere de gidek

Nenni de nenni nenni bebek oyy

Hem ninniyi söylüyordum hem de oturduğum yerden hafif hafif sağa sola sallanıyordum.

Biraz daha salladıktan sonra tamamen uykuya dalmıştı.

Koltuktan kalkıp yatak odama geçtim. Alaz'ı tam yatağın ortasına yatırıp iki tarafına da yastıklar koydum.

Uyandığında muhtemelen aç olacaktı.

Mutfağa geçip yayla çorbası yapmaya başladım. Her çocuk yayla çorbasını sever bence. Pirinçler şiştikten sonra üzerine yoğurt , un ve yumurtayı çırptıktan sonra kaynayan tencereye döktüm.

Fokurdaması için kapağını kapatıp ocağın altını kıstım.

Buzluktan da geçen gün aldığım kıymayı çıkardım. Demir'i akşam yemeğine de çağırabilirdim.

Kıymanın çözülmesini beklerken kendime kahve yapıp salona geçtim. Ama önce kahve bardağımı masaya bırakıp yatak odasına gittim. Aralık kapıdan baktığımda , Alazın mışıl mışıl uyuduğunu gördüm. Demir , çok şanslı bir babaydı. Belki istemeden yaşanan bir olayın bu kadar mükemmel olacağını kimse bilemezdi.

Biraz daha Alaz Alaz'ı izledikten sonra salona geri döndüm. Koltuğa oturduğumda bir elimde kahvem diğer elimde de kumanda vardı. Televizyonu açtığımda belgesel kanalı açıktı.

Ben niye en son bunu açmışım ki ?

Her neyse..

《》

Ben köfteleri yaparken Alazın ağlama sesi gelmişti. Odaya gidip onu kucağıma aldım.

"Alaz Alaz , sen uyandın mı ?"

Minik elleriyle gözlerini ovuşturuyordu.

"Dadeee."

Bu çocuk bana her Dade dediğinde içimde bir şeyler ısınıyordu.

Alaz bana iyi geliyordu. Her anlamda.

"Evet yakışıklı , benim."

Yatağa oturup onu kucağıma aldım.

Kafasını hemen boynuma yaslamıştı.

"Dade , baba nede ?"

"Birazdan gelecek bir tanem. Hem söyle bakalım , acıktın mı sen bakalım ?"

Kafasını kaldırıp boncuk boncuk gözlerle baktı bana.

Bir sey demedi ama kafasını salladı.

Biraz daha yatakta oturduktan sonra mutfağa geri gitmiştim. Kucağımda Alaz köfteleri yapıyordum. Nasıl yapıyorsun diye sormayın çünkü çok rahat yapmıştım.

Alaz ne söylendi ne de şikayet etti olduğu şekilden.

Uslu bir çocuktu ve fazla akıllıydı.

Yarım saat sonra köfteler tamamen hazır olmuştu. Ben masayı hazırlarken Alaz'ı salona bırakmıştım ve çizgi film izliyordu.

Masaya bardakları bırakacağım sırada kapı çaldı. Demir gelmişti.

Alaz da içersen bana seslendiği için önce onu kucağıma alıp öyle kapıyı açtım.

Alaz , Demiri görünce baba diye çığlık atmıştı resmen. Babasını seviyordu.

"Babaaaaa."

Demir de Alazın bu yükselmesi hoşuna gitmiş olacak ki kollarını açıp Alaz'ı kucağına aldı.

"Babam. Özledin mi beni ?"

Alaz hiç beklemeden kafasını sallayıp küçücük kollarını Demirin boynuna sarmaya çalıştı.

Kıskanmıştım. Bir babaya hiç sarılmadığım için Alaz'ı kıskanmıştım.

"Hadi Demir , içeri gel. Sofra hazır."

Demir , sanki garip bir şey demişim gibi yüzüme bakıyordu. Uzaylıyım mı demiştim ?

"Biz hiç rahatsızlık vermeyelim daha fazla sana. Zaten gün boyu Alaz ile ilgilendin. Yorulmuşsundur."

"Demir , lütfen saçmalama. Alaz çok akıllı ve usluydu. Bana hiç zorluk çıkarmadı. Kaldı ki ben bugünkü halimden gayet memnunum."

Suratıma bakmaya devam ediyordu.

"Demir , biraz daha böyle kapıda beklemeye devam edersek yemekler soğuyacak."

Demir , el mecbur içeriye girmişti.

Mutfağa geçip hazır masaya oturduk. Çorbalar kaseye koydum ve önce Alaza yedirdim.

Yemekleri yemiştik ve şimdi salonda Demir ile karşılıklı kahve içiyorduk. Ah pardon , Alaz da bizimle birlikte karşılıklı süt içiyordu.

Biz sohbet ederken kapı çalmıştı. Kahve bardağımı orta sehbapaya bırakıp kapıya yöneldim.

Kapıyı açtığımda karşımda bugün veya ilerleyen günlerde asla görmeyi beklemediğim biri vardı.

"Kızım."

°

°

°

°

°

°

°

°

°

°

°

°

°

Evetttt. Yeni bölümden herkese merhabaaa. Bomba bir şekilde bitti bu bölüm gelecek bölümde go girl diyeceğiniz sahneler olacak. Hazır olunnnn.