Yeni Üyelik
2.
Bölüm

Bi Tarafım Engel

@gecenin_golgesi1

Sabah saat 05.00 olmuş çarşamba gününün yağmurlu havası beni huzurla uyandırmıştı. Yağmurları çok seviyorum. Böyle şiddetli olanlarından değil ama. Sakin yağan ve güzel sesler çıkartan o yağmur... Beni benden alıyor. Küçüklüğümden beni yalnız bırakmayan tek şeydi yağmurlar. Her mutsuz olduğumda yağmur yağardı. Yurdun küçük penceresinden izlerdim. Huzur doldururdu içimi.

Yatağımdan doğruldum,pencerenin önüne geçtim. Gözlerim dolmaya başladı. Sanırım duygulandım. Biraz yağmuru izledikten sonra kahvaltı yapıpı hazırlandım. Binadan çıktığımda kafamı çevirip Ayaz'ı görmem bir oldu. "Günaydın." Dedi uykulu sesiyle. Hâlâ gözlerini ovuşturuyordu. "Günaydın." Dedim halsiz bir sesle. Yolda yürüyorduk. Ayaz çok sessizdi. Yada artık ciddi Ayaz ortaya çıkmıştı. Hava buz gibiydi ama o üstüne bir sweet giymiş çantasını alıp çıkmıştı evden. Dün konuşmaya çalışan Ayaz bugün sessizdi. Neyse ya banane.

Ay biz de yedik.

Ne diyorsun iç ses?

Sen ne dediğimi gayet iyi biliyorsun Duru.

Yani sadece merak.

Hay senin merakını... Neyse kötü söz bana yakışmaz.

İç ses şuan iyi değilim.

Sen ne zaman iyisin acaba. Ne zaman kendine geleceksin?

Hiçbir zaman...

Kendimi topladıktan sonra yoluma devam ettim. Ayaz farklı bir yerden gidecekti sanırım. Yolunu değiştirdi. Beni istemiyor muydu acaba? Yada yürümek istemiyordur. Zaten yürümek zorunda da değil. Kafeye vardığımda Arda ve Esra gelmişti. "Günaydın Duru. " Dedi Arda kafamı sallayarak cevap verdim. Arda içeri suları falan halletmek için gitti. Biz de Esra ile sandalyeleri düzelttik, masaları ve yerleri sildik. Sonra kapı açıldı. İlk defa bu kadar erken geliyordu biri. Tam elime defteri aldığımda gelen kişinin Ayaz olduğunu anladım. Ben onun yüzüne bakarken o yere bakıyordu. "Soda alabilir miyim? " Dedi Ayaz soluk bir sesle. Başımı salladıktan sonra dolaba yöneldim ve soda getirdim. Ayaz'a verdikten sonra Esra'nın yanına gittim. Esra oturmuş telefonuna bakıyordu. Ben ise Ayaz'a bakıyordum. Bişey olmuştu sanki. Aman Duru çocuk seni tam tanımıyor bile. Bir kere baktı diye hep mi konuşacak? Aradan 1 saat geçti ve Ayaz spor salonuna doğru yürüdü. Ben arkasına bakıyorum. Bildiğiniz mal mal bakıyorum.

Kafe bugün aşırı sakin saat 08.00 oldu daha Ayaz'dan başka kimse gelmedi. Çok sıkıcıydı bugün,her zamanki gibi... Düşünsenize; benim gibi çevrenizin olmadığını. Telefona 7/24 bakıp kimse ile konuşmadığınızı. Çok kötü dimi. İşte ben o yaşamı yaşıyordum. Akşama kadar birkaç tane daha müşteri geldi. Onları da hallettikten sonra kafede boş boş durduk. İşim kolaydı. Toplasanız 3 saat ayakta kaldım. Ayaz ne yapıyor acaba?

Duru!
Ay ne var iç ses?

Kızım SANANE!

Ben neden merak ettiğimi bilmiyorum.

Aşıksın işte.

Sen nerden bilcen aşkı.Sen benim iç sesim sus.

Ama Du-

SUS İÇ SES!

İç sesimi susturmayı başardım. Kafam karışık zaten. Camdan dışarıyı izliyorum boş boş. Yada boş değil. Yağmur yağmaya başladı. Duygularum bulutlardan aşağı akıyordu. Ben yağmura daldığım sırada arkada çalan müzik dikkatimi dağıttı. Evet yağmura bakmaya devam ediyordum ama kafam yağmurda değildi. Ayaz bugün erkenciydi. Akşam eve giderdi normalde. Ama daha öğlen olmadı. Neyse şarkının birkaç sözü beni çok etkiledi.Şöyle sözler keçti şarkıda;

Ben Yağmurları Durdururum

Kopamıyorum Nedense Senden

Gel, Güneşini Al Yanında

Sol Yanımda Sen Bi Tarafım Engel.

Bu şarkı, sessiz yağan bir yağmur ve Ayaz... Çok huzurlu. Bir anlığına "Ayaz ve Duru, Ayaz ve Duru,Ayaz ve Duru,..." diyip durdum içimden. Saçma saçma sırıtıyorum of. Biri bir şey anlayacak. Boksör çocuk ve kafeci kız... Bu nasıl bir hikayedir. Ciddi çocuk ve hayattan bıkmış kız. Bu daha iyi.

Kendi kendine gelin güvey oluyorsun Duru.

Farkındayım. Hayaline aşık oldum zaten.

Haspam. Sen nerden öğrendin bunları?

Biz de boş değiliz iç ses.

Ben öyle dalmış dışarıyı izlerken Arda yanıma oturdu. Elini başının altına koyup yağmuru izlemeye başladı."Ee napıyorsun burda?" dedi Arda meraklı bir şekilde."Boş boş yağmuru izliyorum. Sen ne yapıyorsun?" dedim isteksiz bir şekilde."Bende seni iz- Bende seni merak ettim. Oyüzden yanına geldim ve yağmuru izliyorum." dedi Arda. Ben Esra yanıma gelsin istiyorum ama Esra Hanım telefonundan kopamıyor. Arda kırazmış bana bakıyordu. Neden kızardı ki? Neyse sorgulamamayı tercih ediyorum. Tam kafamı cama çevirecektim ki mutfaktan yoğun bi buhar geldiğini gördüm. Arda'yı dürtükledim."Arda!" dedim seslice ve mutfağı işaret ettim. Kafede kimse yok o yüzden daha rahat davranıyor. Arda mutfağa doğru ilerledi ve kazanın açık kaldığını söyledi. Biz Esra ile dkkatlice onu izlerken arda halletti. Çok şükür hiçbirimiz ölmedik. Yani ben ölseydim çok bir şey de değişmezdi zaten.

Birkaç saat daha geçti aradan artık gitme zamanı gelmişti. Masaları ve sandalyeleri düzeltip camları kapattıktan sonra biz Esra ile dışarı çıktık. Vedalaştıktan sonra evin yolunu tuttum. Eve geldim ve kapıyı açtım. Sonunda eve adım attım. Üstümü değiştirdim, saçımı yukardan topuz yaptım ve mutfağa gidip yeşil çay yaptım. Çay olduktan sonra balkona geçtim. Gözlerim ilk karşı binanın balkonuna kaydı. Ayaz balkonda. Boks torbasını yumrukluyor. Kıpkırmısı olmuş yüzü ve terlemiş yüzüyle ayrı bir havası vardı. Bandajlarını sarmış eline ve sıfır kollu spor kıyafetiyle ön plandaydı. Zaten kasları ben burdayım diye bağırıyordu. Ben onu izlerken bir anda benim eve doğru baktı. Ama yüzünde hiç gülümseme falan olmadı. Çok yakışıklısın be.

,Git yüzüne söyle.

Ne diyorsun iç ses?

Git söyle Ayaz'a."Ben sana aşık oldum."de.

Ya tabi o da hadi nikah dairesine gidelim diyecekti dimi.

Ben öyle bir şey demedim sevgili olursunuz.

Allah Allah ne diyorsun ya şakasına demiştim ben. Senin devreler yanmış iç ses.

Birileri kafa bırakmadı.

İç ses!

Duru!

Of iç ses of.

Of deme iç sese. Of değil af.

İç sesim ile kavgayı bitirdikten sonra biraz daha boş boş Ayaz'a baktım. Sonra salona geçtim bir film açtım. Dolaptaki yemeği ısıtıp salona sehpanın üstüne koydum. Bir anda yemek yiyor bir anda film izliyorum.Hayat bana güzel sanıyorsunuz ya değil işte. Hayaz üstüme gelmeyi çok sever sağolsun. Yemek ve film bitti şimdi bulaşıkları yıkarken benim bitme vaktim. Mutfağı topladıktan sonra odama geçtim. Kendimi bu soğukta dışarı atmak istiyorum. Üzerimi değiştirdim ve montumu alıp çıktım. Bir sokak ilerde park var oraya gidiyorum şuan. O park benim acımıda,derdimide hatta mutluluğumu bile dinledi. Yalnızlığımı paylaştım ben bu parkla. Parkın son taraflarına doğru yürüdüm. Kafamı sağa sola çevirirken bir anda onu gördüm.Ayaz'ı... Gözlerim öyle bakıyordu ki ona. Kafasını ellerinin üstüne koymuş yan tarafta akan dereye bakıyordu. Dere vardı küçük bir tane. Ben bir delilik yaptım. Ben Ayaz'ın yanına oturdum. Evet bunu yaptım. "Merhaba." dedim sakin bir sesle. Ayaz kafasını çevirince şaşırmış gibiydi."Merhaba." dedi soluk bir sesle ve yanındaki dereye bakmaya devam etti. "Sen de mi buraya geliyorsun?" dedim meraklı bir sesle."İnan ne dediğini hiç anlamadım Duru." dedi Ayaz."Sen de mi acılarını,mutluluğunu ve derdini bu parkla paylaşıyorsun?" diye sordum. "Derdim de mutluluğum da yok benim." dedi hayattan bıkmış boksör çocuk."İlla mutlu bir zamanın vardır. Hem derdi olmayan insan olur mu?" dedim o güzel gözlerine bakarak."Beni tanımıyorsun." dedi Ayaz terslermiş gibi."Eğer izin verirsen tanıyacağım Ayaz.Arkadaş oluruz, dertlerimizi paylaşırız ne dersin?" dedim."Şuana kadar beni en fazla 3 kere gördün Duru. Ben 3 günde tanınacak bir insan değilim. Dertlerim yok. Olsa bile bir arkadaşa ihtiyacım yok!"diye bağırdı Ayaz."İlk tanıştığım Ayaz nerde?"artık ben de sinirliydim."Sen orda gerçek Ayaz'ı görmedin. Ben sana zarar olurum. Sen kendine daha iyi arkadaşlar bul." dedi ayaz ayağa kalkıp ilerlerken."Ayaz..." dedim arkasından bakarken.

Ayaz imkansızımdı. Bizim bir engelimiz vardı. O ciddi ve hayatında spora önem vermişti. Aynı zamanda derdi de vardı. Ayaz'ın dertlerinin olduğu,bir şey düşündüğü uzaklara bakışından ve beni tersleyişinden belliydi. Onu bir kenara bırakmaya çalışmam lazım. Kulaklığımı taktım ve şarkı eşliğinde çantamdan çıkarttığım kitabımı okudum. Yarım saat parkta durduktan sonra eve doğru yürümeye başladım. Eve yürürken donduğumu fark ettim. Kış ilerleyen zamanlarda baya soğuk geçecek galiba. Eve adımımı atar atmaz odama girip pijamalarımı giydim saçımı topuz yaptım. Ocağa ısınsın diye su koydum. Balkona geçip çiçekleri sulamaya başladım. Kafamı o tarafa kaydırmamak için çok direndim ama olmadı çevirdim kafamı. Koltukta uyuyan ve idman yapmaktan yorulup uyuya kalmış bir Ayaz vardı. Uykusu bile çok güzeldi. Birkaç dakika onu izledikten sonra suyun ısındığını fark ettim.Suyun altını kapattım ve bardağa koydum. İçine kış çaylarımdan attım. Ben çok çay içerim bu arada.Neyse devam edelim. Çayımı alıp odama geçtim. Bilgisayarımı açıp yatağımın üzerine koydum. Ben de makyaj masasına geçtim. Bir yandan bilgisayardan film izliyor bir yandan makyajımı çıkarıyorum.Makyajımı çıkardıktan sonra yatağıma uzandım. Kafamı yastığa koymamla uyumam bir oldu.

Biz imkansızdık. Bizim bir engelimiz vardı. Ayaz ciddi biriydi. Herşeyini kendisi yapabilevek bir insandı ve arkadaşa ihtiyacı yoktu. Onun kimseye ihtiyacı yoktu. Ama bir gün öğreneceğim. Bu davranışlarının sebebini soracağım ona. Kalbim sev onu diyor, beynim ise o arkadaş olarak bile istemiyor seni kalbine koymaz diyor. Evet aklım dinlediğim şarkıya kaydı.Bi Tarafım Engel...

 

 

Loading...
0%