3. Bölüm

2. Bölüm

Gecenin Sessizliği
gecenin_sessizligi

*Emre Kerem Öztürk*

“Özür dilerim komutanım.” Telefonla konuşurken yanımda küfrettiği içindi bu özür. “Önemli değil” dercesine kafamı salladım.

“Aleyna, Eren’i gönderelim istersen.” Serkan ve Aleyna, aynı rütbeye sahipti. Telefonumun sesiyle odaya ölüm sessizliği hâkim oldu. Arayan Kadir Albay’dı.

“Emredin komutanım!” dedim ciddi bir ifadeyle.

“Aslanım, bu it siz kimsiniz diyor. Malum siz burada değilsiniz, bir tanıtsanız ya kendinizi.” dediğinde yerimde kıpırdandım.

“Tanıtalım komutanım. Fakat biz gelince tanıtalım izninizle.” Kendi yöntemlerimle tanıtacaktım bu ite.

“Olur aslanım. Ama elinizi çabuk tutun, zira dayanamayıp ben tanıtacağım kendisine.”

“Emredersiniz komutanım.”

“Heh, Serkan alırım ayağımın altına şimdi seni.” Serkan’a doğru bağırmıştı Aleyna.

“Komutanımın telefonunu kapatmasını mı bekledin kızım?”

“Evet. Ben yaralıyım ve siz hala daha hiç görmediğiniz birini soruyorsunuz. Alın, geliyor rahatlayın şimdi.”

Tedirgin olmuştum sebepsiz yere. Neden tanımadığım biri geliyordu ki?

“Komutanım, beni terfi ettirir misiniz? Bu kızla aynı rütbede olmazsak benimle böyle konuşmaz.”

“A-a, asıl beni terfi etmesi lazım komutanımın.”

“Bırakın tartışmayı be artık.” Burak konuşmuştu.

“Komutanım, ne zaman gidiyoruz?” demişti Kaan.

“Aleyna, arkadaşını görsün. Doktor son kontrolleri yaptıktan sonra yola çıkarız. İyi hissediyor musun kendini, Aleyna?”

“Hiç olmadığım kadar komutanım.” Cevabıyla güldüm. Arkamda olan kapı bir hışımla açıldı. Kapı bana çarpacakken iki adım ileriye gittim. İçeriye siyah uzun düz saçlı, esmer, tahminimce 1.70 veya 1.75 boylarında, ince belli bir kadın girdi.

“Hanımefendi, biraz sakin mi olsanız?” dedim kapıyı kapatırken.

“Aleyna!” Biraz fazla bağırmıştı sanırım. Sesi çok güzeldi. Bir dakika, bana ne sesinden?

“Deroş.” Dedi Aleyna yumuşak sesiyle.

“Çok korktum sana bir şey olacak diye. Ege kafasını kırıyordu az kalsın.” Ağlıyor muydu o?

“Komutanım.” dedi Aleyna özür dilercesine. Derin yüzünü bana çevirdi. Gözleri kahverengindeydi.

“Kusura bakmayın. Aleyna’yı böyle görünce çok tedirgin oldum. Bir şey olmadı değil mi?

“Olmadı Derin Hanım. Endişenizi anlıyorum.” Gülümsedim. O da gülümseyince sol yanağında hafif belirgin gamzesi çıkmıştı.

“Biz çıkıp işlemleri başlatalım. Savaş, yürüyün.” Tim ile ayaklanıp dışarı çıkmıştık. Neden göğsüme sanki soğuk su dökülmüş hissediyordum? Daha iyi nefes alıyordum sanki. Hayattan vazgeçmiş birinin hayata tekrar şans vermesi gibi hissediyordum.

*Asel Derin Kuyucu*

Dışarıya en son 1.95 veya 2 metre, kumral, ela gözlü, geniş omuzlu, kaslı bir adam çıktıktan sonra Aleyna’ya döndüm.

“Ege nasıl kafasını kıracaktı, bir şey oldu mu?” Tedirgin konuşmuştu. Aleyna, Ege’nin ikinci ablası sayılırdı.

“Yok canım, ben öyle panikleyince yere düştü salak.” Kıkırdadım.

“Yaran nasıl, canın acıyor mu?”

“Biraz.” Aklıma gelen fikirle kaşlarımı çattım.

“Buradan direkt askeriyeye mi geçeceksiniz?” diye sorduğumda hafif kaşları çatıldı.

“Evet.”

“Bende seninle gelebilir miyim? Silah kullanmayı öğretirsin bana. Lütfen!” Sonda parmaklarımı birbirine geçirip dudağımı büktüm.

“Emre Komutanıma sormam lazım, Derin. Ben karar veremem buna.”

“Tamam hadi soralım.” Sesim bir çocuktan farksız çıkıyordu.

“Kalkmama yardım et.” Kaşlarım çatıldı.

“Onu çağıralım.” Kahkaha atmaya başladı.

“Güzelim, adam yüzbaşı. Ayağımıza mı çağıracağız.” Ayaklandım.

“Ben çağırırsam bir şey olmaz.” Kapıyı açarken Aleyna, ismimi bağırıyordu. Kapıyı açtım ve koltukta oturup çay içen ‘hay maşallah’ komutanla göz göze geldik.

“Şey, biz size bir şey soracaktık da. İki dakikalığına gelebilir misiniz acaba?” Yanaklarıma kan gitmeye başladığını hissettim. Neden bu kadar utanmıştım?

“Tabi, geleyim.” Ayaklanıp kapının önüne geldi. Kıpırdamaya çalıştım fakat olduğum yere yapıştım sanki. Ela gözlerini gözlerime dikti. Hafif kaşlarını çatması beni kendime getirdi.

“Kusura bakmayın.” Dedim kapının önünden çıkarken. Ufak bir kıkırdama duydum. Gülüşünü görmek için gözlerimi yüzüne çevirdiğimde ifadesini düzeltti.

“Evet, sizi dinliyorum.” Dudaklarım mühürlenmişti sanki. İçimde beğeni duygusunu hissediyordum. Kendimi toparlamam lazımdı. Kalbim sanki göğsümü delip geçecekmiş gibi atıyordu.

“Komutanım, ne kadar söylesem de dinlemedi. Ben gelecektim yoksa yanınıza.” Aleyna özür bakışlarını komutana dikmişti.

“Rütbe dışındayız Aleyna. Sorun değil.” İkisi de birbirine gülümsemişti.

“Derin silah kullanmayı öğrenmek istiyor. Zaten ben yaralı olduğum için büyük ihtimalle beni sorguya almazsınız. Siz sorgudayken Derin’i poligona götürebilir miyim?” Kaşlarını yine çatıp dudaklarını düz bir çizgi haline getirdi.

“Gelsin fakat işimize burnunu sokmasın. Mümkünse bizim olduğumuz odadaki koridora bile gelmesin.” Ben yokmuşum gibi davranmaları sinirimi bozmaya başlamıştı.

“Tamamdır.”

“Çıkış işlemlerini hallettiniz mi?” Yüzbaşına sormuştum bu soruyu.

“Hallettik. Yaklaşık iki saate çıkarırlarmış.”

“Tamam, ben kendime kahve alacağım. İstediğiniz bir şey var mı?” Hayır anlamında çıkan nidalarla beraber odadan çıktım. Derin bir nefes alıp bahçeye çıkmak için yürümeye başladım.

***

İki bilemediniz üç güne 3. bölümü atarım diye düşünüyorum. Aksaklıklar olabilir. Söz vermeyeyim fakat en fazla 1 hafta içinde yeni bölümümüz gelir. Umarım sizin için hikaye güzel gidiyordur. Severseniz oy vermeyi unutmayın lütfenn.

Bölüm : 22.09.2024 22:42 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...