34. Bölüm
Ahu267 / Benim Türkiyem'de çakalların işi ne ! / 34. Bölüm

34. Bölüm

Ahu267
geceninbuyusu

 

MERHABA YENİ BÖLÜME HOŞGELDİNİZ

 

BU KİTABIN GERÇEK HAYATLA BİR İLGİSİ YOKTUR

 

DİKKAT ŞİDDET VE KÜFÜR İÇERİR

 

☕☕☕🚬

 

Fulya gözyaşlarını sildi, derin derin nefesler almaya çalışıyordu ama nafile bir çabaydı.

 

Ayağa kalkıp spor salonundan çıkarak odasına döndü, yanında getirdiği yedek tişörtü giydi, odasından çıkıp lavoboya girdi, onu gören Askerler hemen çıkıp gittiler, fulya yüzünü bir kaç kere yıkadı, cam kırıkları batmıştı her yanına, ruhu acı çekiyordu,

 

Yüzüne son defa su vurdu, saçını açıp tekrar topladı, çıkan minik saçlarını elinin ıslaklığıyla düzeltip beresini takarak odasına döndü ceketini giydi, kapısı çalmıştı " Gel "

 

" Komutanım albayım timnizle beraber sizi toplantı salonunda bekliyor,

 

"Tamam sen onlara haber ver ben geçiyorum hemen , asker emredersiniz diyerek gidince fulya da hemen odadan çıkıp üst katta bulunan baranın gösterdiği toplantı salonuna girdi.

 

Baran ve timi de içerde masaya oturmuş bekliyorlardı, ortak göreve gideceklerini tahmin etti fulya, baranın timi ayağa kalkmaya çalışınca fulya eliyle oturttu, baranın karşısında ki yerine oturdu, rütbeye göre oturmuşlar'dı, Fulya'nın timide içeri girip yerlerine yerleşince albay gelmiş herkes ayağa kalkmıştı.

 

" Oturun çocuklar , albay yerine oturdu Hemen, suratında ki ifade hayra alamet görünmüyordu.

 

"Çocuklar sınır dışında ki göçmen çadırlarına saldırı düzenlendi, durum oldukça kötü, alan çok büyük o yüzden 3 tim olarak sınıra gideceksiniz.

 

3 gün boyunca orayı güvende tutmanız gerekiyor, devamlı iletişim haline olacağız, 3 günün sonunda orada yaşayan insanların daha güvenli bir yere taşınmasına yardımcı olacağız, şimdi hemen hazırlanıp yola koyulun.

 

" Emredersin komutanım diyerek odadan çıktık, herkes hızlı hareket ederek mühimmat odasına girdi yeleğimi giyip silahımı kurşunlarımı yeddek şarjörümü koyduktan sonra, bacağıma yedek silahımı ve kasatura mı da koydum, uzun saçlarımı açıp örmeye başladım acil kestirmem gerekiyordu, 3 dakikam araya gitmişti resmen, kaskımı takıp sniperımı omzuma asarak helikopter pistine geldim, herkes hazır olda bekliyordu.

 

Helikoptere karargahtaki askerler malzemeleri yüklemişti CH-47F Chinook ağır nakliye helikopteri eşyaları ve bizi anca alırdı, kalabalık olduğumuz için bununla gidiyorduk, normalde operasyona çıktığımız helikopter daha küçüktü.

 

​​​​​Helikoptere binip yola çıkmıştık, rabbim bütün türk askerini korusun, ayaklarına taş değidirmesim, camdan dışarıyı izlemeye koyuldum.

 

" Zümrüt: komutanım 3 . Tim kim acaba?

 

" Bilmiyorum, siz biliyor musunuz kıdemli yüzbaşım. Baran gözlerime baktı bir kaç saniye, birşeyler arıyor gibiydi,

 

" Bende bilmiyorum

 

Herkes önüne dönüp gideceğimiz yere kadar ses çıkartmayarak oturdu, 2 saat sonra helikopter inmiş timlerimizle beraber dikkatle harekete koyulmuştuk.

 

Koordinatlara uyarak hareket edip, göçmen çadırlarının olduğu yere geldik, ortalık per perişan haldey'di, çadırlar yakılmış, ölülerin çoğu yanmıştı, yerde yatan gençler yaşlılar, minicik çocukların cansız bedenleri öylece duruyordu ,ağaçlık alana kaçmış insanların ağlamaları feryatları doldu kulaklarıma , işte insanın insana yaptığı zulmün son haliydi bu .

 

Kalbim acıyla sıkıştı, başıma şiddetli bir ağrı saplandı, elimi anlıma atıp parmaklarımla baskı yaptım,Hemen timlere emirler verdik,

 

"Asker hep beraber önce meftları gömeceğiz, sonra helikopterle getirdiğimiz çadırları güvenli bir alana kuracağız anlaşıldı mı?

 

" Emredersiniz komutanım.

 

Baran"da timi benim gibi yönlendirip yanıma geldi,

 

"diğer tim seninkiler miş! Diyince beynim'den vuruldum sanki, Böyle işin içine sıçayım ben. Onlardan tarafa baktım, Atilla gelip önce selam durdu sonra" ablam" diyerek sıkıca sarıldı.

 

Bende ona sarıldım, özlemiştim hergeleyi, atilla'dan ayrılıp, eski tim arkadaşlarıma başımla selam verdim, onlarda karşılık verdi, bir şerefsiz hariçti tabi.

 

elime aldığım kürekle mezar kazmaya başladım, diğerleri de başka mezarları kazıyordu, sağ tarafımda baran, sol tarafımda savaş vardı, bende ortalarınday"dım.

 

10 dakikanın sonunda baya kazmıştım," yardımcı olayım mı yüzbaşım? Baranın sorusuna cevap verdim ," az kaldı sayılır,

 

Baran çoktan kazmıştı, yeterli sayıda açılmıştı mezarlar o yüzden Baran'ın işi şimdilik bitmişti, " toprağı atmam'da yardımcı olursan sevinirim.

 

Baran hemen başını sallayarak çukurun içine yanıma zıpladı, hoyy maşallah be adam, bu ne cüssedir mezarda yer bırakmadı, ben kazarken baran da toprağı dışarı atıyordu.

 

Kazma işi bitince baran çukurdan zıplayarak çıktı, ııııııı şeyyyy ben nasıl çıkacağım uzunum ama bu çok derin,

 

baran anlamış olacak ki elini uzattı, uzattığı elini tuttum, kocaman elleri vardı resmen elim kaybolmuştu avucunun içinde , beni çektiğinde dengemi sağlayamayınca baranla burun buruna geldik, gözlerinin rengi alev gibiydi, elay'dı ama turuncu bir elay'dı. "iyi misin?

 

"İyiyim teşekkür ederim, çıkarttığın için.

 

Arkadan gelen sesle başımı oraya çevirmek zorunda kaldım, savaş küreği sertçe yere fırlatmış öfkeyle yumruklarını sıkarak bize bakıyordu, (geber inşallah.)

 

Onu umursamadan timimin yanına geçtim, ölüleri mezarına koyarak üzerine toprak atarak örtüyorduk,

 

benim örttüğüm 8 yaşlarında bir erkek çocuğuydu, simsiyah saçları, açık kalmış yemyeşil erik rengi gözleri vardı, elimle gözlerini kapatıp saçlarını öptükten sonra mezara koyarak gömmüştüm, bu acı bana ölünceye kadar yeterdi, şehit düşen timim'den sonra kabuslarıma bugün ölenler ve erik gözlü çocuk girecekti emindim.

 

3 tim ortaklaşa karar alarak güvenli bir alanda çadır kurmaya başladık, çok acıkmıştım, salak gibi kahvaltı bile yapmadan çıkmıştım evden işin kötü yanı başım deli gibi ağrımaya başlamıştı çoktan, kurduğum çadırın içine 3 . Timin yanlarında getirdikleri battaniye ve yastıkları yerleştirdim 200 kişiye yakın insan vardı, el birliğiyle çalışıyorduk ancak hava kararmak üzereydi,

 

Herkes canla başla çalışırken yanıma gelen masmavi gözlü minik bir kız çocuğu elimi tuttu, " şen asker misin?

 

Hemen yanına çöktüm ," evet türk askeriyim "

 

"Şen benim abimi gömdün, yutkunamadım, abimi gödün ölüme bu yaşta alışmak zorunda bırakılmış küçük bir çocuk! teşekküy ederim , şen onu gömmeşeydin, kötü adamlar ona zayay verecekti.

 

Gözlerim doldu, başım dönüyordu artık, günlerdir üst üste gelen acılar dermanımı tüketip almıştı, " adı neydi abinin "

 

"Mikail, yeşil gösleri çok güşeldi onun, benimkiler gibi maviş değildi.

 

Birazdan dövüne dövüne ağlamaya başlayacaktım son anlarım'dı artık, dayanamıyordum, "Benim biraz işim var güzelim sen azıcık bekle birazdan hazır olacak çadır, üşüyor musun ,?

 

"Evet çok üşüyorum!

 

" Karnın acıktı mı

 

" Biraş , Hemen can yeleğimi çıkartıp içimdeki ceketi çıkartarak minik kızın omuzlarına koyarak önünü sıkı sıkı kapattım, yeleği çıkartmam çok sakıncalıy'dı, vurulup ölme ihtimalim çok yüksekti, ama olsundu kendimi düşünecek değildim.

 

"Fulyaa

 

Başımı barana çevirdim hemen, herkes barana bakıyordu, " hemen giy yeleğini,! diyerek önüme geçti, bir taraftan da etrafına bakıyordu, bir saldırı olursa diye,

 

Hemen yeleğimi giyip işime döndüm, sonunda hazır olan çadıra yaşlıları ve küçükleri yönlendirip içeriye soktum 10 yaşlı 10 çocuk anca almıştı, acil hızlanmamız gerekiyordu.

 

Hemen baranın yanına gelip onun yaptığı çadıra yardım etmeye başladım, baran köşelerinden toprağa çakarken bende helikoptere binip yastıklar'dan alarak çadıra doğru yürüdüm, saçlarım neden açılıyordu, tokam mı düşmüştü. ?

 

Ben gidinceye kadar rüzgar bütün saçlarımı dağıttı, gözlerim bir anlık savaşa değdi, işini bırakıp beni izlemeye dalmıştı, (daha çok bakarsın şerefsiz)

 

Hemen başımı çevirip baranın yanına döndüm oda yerden kalkmış benim gelmemi bekliyordu, hızla yanına gelip çadıra postallarımı çıkartıp girdim, elimde ki yastıkları bıraktım,çıkınca postallarımı giydim hemen ,baran önümde durdu .

 

" Tokanı düşürmüşsün !

 

Yüzüme tebessüm kondurdum," teşekkür ederim,diyerek tam alacakken baran izin vermedi, arkama geçip saçlarımı elleriyle toparlarlayıp tokamı saçıma dolayarak taktı.

 

Ben şaşkın şaşkın bakarken uzaktan öfkeyle yumruklarını sıkarak gelen savaşı görür görmez baranın önüne geçip kaşımın birini öfkeyle kaldırdım.

 

" DOKUNMA LAN ONA!

 

"SANANE SAVAŞ SANANE ,! İSTEDİĞİNİ YAPAR, EVLİ OLAN BEN DEĞİLİM ,!

 

öfkeyle dik dik baktım yüzüne, Allah'ın cezası kendini ne sanıyorsa . Savaş öfkeyle geldiği yere dönmüştü, barana döndüm gözlerinde hüzün vardı .

 

" Aklımdan geçenlerin doğru olmamasını çok isterdim fulya,!

 

"nasıl anladın, yüzünde acı bir tebessüm oldu.

 

"Ömrümü insanları çözmeye adadım, anlamakta geç bile kaldım.

 

Öyle canla başla çalışıyorduk ki herkes çok yorulmuştu, zümrüt, selin , derin, atilla , barış yemek hazırlıyorlar'dı, bizde hala çadırları kurmaya devam ediyorduk.

 

40 çadır kurmuştuk, bütün herkese şimdilik uyuyacak alan hazır olmuştu ama hala bizim çadırı kurmaya uğraşıyorduk, gözlerim kararmış başım topaç gibi dönmeye başlamıştı, ayakta duramıyordum artık, gözlerim kayıyordu.

 

 

Bölüm sonu

 

Bölüm : 26.12.2024 21:50 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...