7. Bölüm
Ahu267 / Benim Türkiyem'de çakalların işi ne ! / 7. Bölüm

7. Bölüm

Ahu267
geceninbuyusu

✨merhabalar

yeni bölüme hoşgeldiniz sefalar getirdiniz

yazım yanlışları olabilir, dikkat etmeye çalışsam da maalesef gözden kaçıyor

iyi okumalar diliyorum

⭐Kırıcı olmadan , yorum yapmayı yıldıza basmayı unutmayın lütfen

Medya Savaş

 

🌻🌻🌻

Karargahta ki dinlenme odasında tim'le beraber oturmuş sohbet ediyorduk,

"Abi adam kayanın arkasından bir çıktı görmen lazım ölüm meleği gibiydi, 20 ye yakın teröristi tek başına öldürdü, herkes büyük bir keyifle Atilla'nın abartılı anlatımını dinliyordu, işin garibi bundan da keyif alıyorduk.

Muhabbetin sonuna gelmiştik anlaşılan bu adamda ki çene hiç kimsede yoktu yemin ederim, yorulmak nedir bilmiyordu.

Başımı ayaza çevirdim " sen nasılsın ayaz ? kolun biraz iyimi?

Ayaz büyük bir gururla yaslandı arkasına "Bizi bu ufak yaralar korkutmaz komutanım, sizin elinize ne oldu ?

Herkesin bakışları elime dönünce ufaktan bir gerildim, ne diyeceğimi düşünmemiştim.

"Abartılacak bir şey değil, ufak bir kaza kaynar çay döküldü.

Hepsi aynı anda geçmiş olsun dilemişlerdi, onlar sohbet ederken çalan telefonumu elime alıdım.

"İlyas abi arıyor...

Aramayı hemen cevapladım, Sen iyleştin de komutanını mı arıyorsun abi?

Fulya duyduğu şeylerle çok mutlu olmuştu bahar ablası doğum yapmıştı sonunda abisi de iyleşmişti, konuşma bitince telefonunu kapattı,

herkes dikkatle ne konuştuklarını merak ederek bakıyordu.

"Bahar abla doğum yapmış, hayırlı olsun asenamız dünyaya geldi.

Diyince herkes coşkuyla birbirine sarıldı, bana sarılmak isteseler de benim temas sevmediğimi bildikleri için uzak duruyorlardı.

oturduğum yerden kalkıp kendime kahve yaptıktan sonra bahçeye çıktım .

Binanın arkasında ki ormanlık alanda bulunan çardağın içine girip oturdum, çam kokusunu o kadar çok seviyorum ki, bu hayatta beni çam kokusu kadar rahatlatan hiçbir şey yoktu, bu kokuyu hastanede de duymuştu baran da çam kokuyordu.

Öyle parfümler'de ki ağır kokulardan hiç haz etmezdim. Doğal olan hafif kokulardan hoşlanıyordum.

Mesela dalından koparılmış papatya gibi,

Ama migrenim tuttuysa bütün kokular iğrenç ve mide bulandırıcı geliyordu.

Bir annem olsaydı nasıl kokardı acaba diye çok kere düşündüm,

anne kokusu ne bilmiyordum ben, küçük yaştan beri yetimhanede kalmış orada büyüdükten sonra da asker olmak için deli gibi çalışmıştım,

üstün başarıyla okulumu ve eğitimi mi tamamlamıştım.

Kahvem'den bir yudum daha aldım, insanlar efkarlanınca sigara alkol kullanırdı,

benim efkarlanma şeklim de kahvey'di, çok üzgünsem şekersiz zehir gibi kahve içerdim, bir nevi kendime eziyet etme şeklim'di işte.

Yanımda ki kıpırtıyla başımı gelen kişiye çevirdim, Atilla gelmişti,

hayatımın her anında atilla vardı, benim gibi yetimhane'de büyümüş birlikte okumuş birlikte eğitim almıştık.

Çok iyi çocuktu, bazen bana abilik bazen de kardeşlik yapıyordu.

"Yine kuytulara saklanmışsın.

Başımı evet dercesine salladım.

"Umarım kahven zehir gibi değildir abla.benimle aynı yaştay'dı ama kıdem farkından dolayı abla diyordu.

"Yalnızken abla demene gerek yok atilla.

"Hiçbir zaman anlamadın, ben hayatımda abla figürü istediğim için sana abla diyorum.

Bu dediğine gülmüştüm." Ne yani o zaman ben de sana abi mi diyeyim, bende her zaman bir abim olsun istemiştim.

"Bana uyar, sen benim ablam ol, ben de senin ağabeyin olayım.

Gülüşüm büyüdü, "bizi görenlerde bunlar delirmiş herhalde desin .

Atilla da gülmeye başlamıştı, biz böyleydik işte, bazen saçma sapan şeylere güler, bazen saçma sapan şeyler için gözyaşı dökerdik.

"Cidden eline ne oldu?

"Anlatacağım ama bana sövme sakın, durumun vahametin'den olsa gerek gerilmişti.

meseleyi baştan sona anlatınca atillanın takıldığı tek konu koskoca kıdemli yüzbaşıya getir götürcüm demem olmuştu.

Dakikalardır deli gibi gülüyordu.." adam beni öldürecek sandım, ilk defa ondan korktum itiraf ediyorum.

"Yani özür dilerim fulya ama, haketmişsin .

Sanki ben bilmiyorum der gibi gözlerimi devirdim.

​​​"Krem sürdün mü eline,

Can düşmanım sürdü, diyemedim tabiki. "Evet .

"Komutanım Albayım sizi ve timinizi toplantı odasına çağırıyor.

Oturduğum yerden hemen kalkıp binanın içine girerek üst kata çıktım, asker toplantı odasında olduklarını söyleyince oraya doğru yürüdük, kapıyı açıp içeri girdiğimde savaş ve timinin de burada olduğunu gördüm.

Sandalyeyi çekip oturdum, savaşa baktığımda dik dik bana bakıyordu, Gözlerimi devirip bakışlarımı albaya çevirdim

​​​​​"Evet çocuklar sizi burada topladım çünkü önemli bir mesele var, bozkurt timi zaten 6 kişi kalmıştı şuan ilyasta yaralanınca sayıları 5 e düştü.

"Kıdemli yüzbaşı savaşın *al bayrak timiyse şehitlerden sonra oldukça azaldı ve şuan onlar da 5 kişi kaldılar, bu durumda yapılacak tek bir şey var.

Eşhedüellla , Allah'ım korktuğum şey başıma gelmesin lütfen.

"İki timin birleşmesine karar verdim.

Te Allahda kahretsin yaaa , ne yani ben artık emir veren değil alan mı olacağım, aklımı delireceğim yemin ediyorum, ben adamdan nefret ediyorum dedikçe, hayat savaş hırtını üzerime üzerime fırlatıyordu,

bir kere daha Allah kahretsin, adama getir götürcüm muamelesi yaptım, canımı çıkartacağına adım kadar eminim.

Bakışlarımı savaşa çevirdiğim de yüzünde mutlu bir gülüş vardı, bakışlarını bana çevirip kimsenin göremeyeceği şekilde parmağını boylu boyunca boynuna sürdü.

Adam bana öldün sen yapıyordu resmen,! alın beni burdan yalvarırım, canlı canlı gömülmekle eş değer bu durum.

"Savaş kıdemli yüzbaşı olduğu için, canı isterse göreve katılacak, istmezse karargahta kalıp askerleri eğitecek, onun olmadığı zamanlarda timi yüzbaşı fulya idare edecek.

Allah razı olsun fakire sadaka niyetine, bunca musibetten sonra iyi geldi.

"Bundan sonra emir alacağım yani.

"Bunu kötü birşey olarak görme fulya, burada hepimiz vatanımız için savaş veriyoruz, sadece emirlere uyman gerekecek o kadar.

"Haklısınız komutanım,söz konusu vatanımsa geriye kalan herşey benim için teferruat sayılır.

"Sınır karakoluna saldırı yapılacağına dair istihbarat ulaştı elimize, savaş şimdilik 10 kişilik timinle hazırlanın,

1 saat içinde helikoptere binmiş olacaksınız.

"EMREDERSİNİZ komutanım.

Toplantı odasından Hep beraber çıkarak seri adımlarla mühimmatlarımızın bulunduğu alana geldik,

askeri üniformamın üzerine operasyon yeleğimi giyerek ayarlamasını yaptım, beylik silahımı kontrol ederek emniyetini kapatıp bacağımda ki bölüme yerleştirdim kasaturamı ve kurşunları mı da doldurduktan sonra. Aynanın karşısına geçerek saçlarımı örmeye başladım

"Yardım edeyim mi komutanım.

"Teşekkür ederim selin asteğmenim, sen ancak hazırlanırsın ben hallediyorum.

Zorda olsa örgüyü bitirip bileğimde ki tokayı ucuna takmıştım, sıra eldivenlerimdeydi, sargıya dikkat ederek eldiveni takmıştım ancak yaraya yapışan sargı yüzünden canım dehşet derecede yanmıştı,belli etmemeye çalışıyordum umarım başarılı olmuşumdur.

diğerleri hazırlanıp piste doğru çıkmışlardı bile, bende son olarak kaskımı kafama geçirip çenemin altından klipsi taktım.

her zaman bu kadar yavaş mısın yüzbaşı?.

"Değilim komutanım, silahımı alıp hemen çıkıyorum.

"Bekle!

Başımı çevirip savaşa baktım, Büyük bir ciddiyetle yanıma yaklaştı, yaralı elime taktığım eldiveni yavaşça çıkarttığında dudaklarımdan minik bir inilti kaçtı, sargıyı açıp krem sürmüş tekrar yeni sargı sardıktan sonra yeşil kamuflajımın renginde bir bandanayla sargımın üzerini kapatmıştı,

"Nefes al fulya.

O diyesiye kadar nefesimi tuttuğumu fark etmemiştim, başımı kaldırıp gözlerine baktım "teşekkür ederim kıdemli yüzbaşım.

Kaşları şaşkınlıkla havalandı, "yıllardır aynı karargahtayız ilk defa ağzından iyi birşey çıktı.

Cİddiyetle yüzüne baktım, "şimdiden pişman oldum.!

Arkamı dönerek silahımı aldım, piste gelip diğerlerinin yanında durdum, "göreve gitmekten daha güzel birşey yok arkadaşlar,

"Yaralısın ayaz daha tam iyleşmedin, görev boyunca Atilla'dan ayrılma

"Emredersiniz komutanım.

Helikopter geldiğinde hepimiz bindik ben ve savaş cam kenarında karşılıklı oturmuştuk, yanımda Atilla onun yanında selin vardı.

Savaşın yanında ahmet onun yanındaysa elif oturuyordu, diğerlerini saymaya üşenerek kulaklığımı takıp şarkı açtım ,

*emre fel veda türküsü

​​​​​​Döndüm, yâr, vurgunum ecele

Sevda sürgünü geceme

Serdi, yüreğim

Dağlanır, ağlarım bu veda türküsüne

Sevdim, yalan oldum

Neydi günahım da böyle süründüm?

Bu rüya bende hüzünlü

Aşk ne yalanmış ya, beni en dibe gömdü

Ya al götür beni

Ama kal da dinle bu sahi sözleri

Döndüm, yâr, vurgunum ecele

Sevda sürgünü geceme

Serdi, yüreğim

Dağlanır, ağlarım, kader adımı derine.

Aklıma şerefini siktiğim eski sevgilim gelince, dudaklarımdan belli belirsiz sesiz bir siktir çekmiştim.

Allah'ın cezası sadece 2 ay çıkmamıza rağmen göreve gittiğim an, en yakın arkadaşımla aldattı beni, kızda yasin'den ayrılayım diye seks videolarını bana atmıştı. Arkadaşın bile hayırlısını nasip etsin Allah'ım.

Elime değen ellerle bakışlarımı soluma çevirip kulaklığın birini çıkarttım, yumruk yaptığım elimi açtı atilla, sessizce konuşmaya başladı,

"Neden sinirlendin?

"Yasin geldi aklıma, önemli değil,

"O seni hak etmedi fulya üzme kendini, şükret ki yol yakınken kurtuldun ondan.

"Haklısın, en yakın arkadaşımla yapması yaktı canımı ben o kızı seviyordum Atilla.

"Biliyorum yediğiniz içtiğiniz ayrı gitmezdi, az mı kıskançlık krizlerine girdim.

Yüzümde tebessüm oluştu, krizden krize girdiği Zamanlar geldi aklıma, deli dolu bir adamdı gerçekten.

Kulaklığımı tekrar taktığım da bakışlarım savaşla kesişti, dudağının kenarında ki yara kabuk bağlamıştı, etrafında azda olsa morluk vardı.

Cırt cırtlı cebimde ki minik dudak nemlendiriciyi ona uzattığım da ters ters baktı, bu bakışlarla beni korkutamazsın koçum bakışlarımı attım,

Kapağını açıp mekanizmayı çevirip ucunu dışarı çıkarttım, "asker ben diyinceye kadar herkes yere baksın bu bir emirdir, dediğim an hepsinin başı eğilmiş başka yönlere dönmüştü bile.

Yaklaşıp dudağının kenarında ki yaraya acıtmadan yavaşça sürdüm,"yemin ederim belasın.

Dişlerim görünecek kadar Muhteşem bir gülüşle karşılık verdim,"aynı senin gibi.

Nemlendiriciyi kapatıp cebime geri attım"rahat olun.

Hepsi eski haline dönmüşlerdi, pilotla konuşup ne kadar yolumuzun olduğunu öğrendim, 1 saat yol olduğunu söyleyince başımı cama yaslayıp uykuya daldım.

Gözlerimi açtığımda bir çift kehribar gözle bakışıyordum, gözlerimi kırpıştırıp tekrar kapatıp açtım, bu savaş denen herifin ağzımın içinde ne işi vardı allasen.

"Hadi fulya geldik.

Etrafıma baktığımda kimse kalmamıştı savaşın arkasından bende indim, karakola doğru yürümeye başladığımızda etrafta ki erlerin dikkatini oldukça çekmiştik.

Kapıda bizi bekleyen üsteğmen bizi tebessümle karşıladı

"Hoşgeldiniz, sizleri bekliyorduk, elini savaşa uzattı, " üsteğmen hasan bulut, "kıdemli yüzbaşı savaş aydın.

Savaştan sonra bende elimi uzattım, "yüzbaşı FULYA KURDOĞLU.

"Memnun oldum, buyrun alınan bilgiye göre saldırı iki gün sonra yapılacak, ama gecemi sabah mı onu bilemiyorum.

Bu yüzden size iki oda ayarladık, 5 kişilik gruplar halinde kalabilirsiniz, eşyalarınızı bıraktıktan sonra yemeğe gelin.

"Sağolun.

Kim nerede kalacak bilmiyordum, herkes birbirine bakmaya başladı, "ben selinle aynı odada olurum baştan söyleyeyim." Dedim hemen

Savaş hemen birlikte kalacak kişileri ayarlamaya koyuldu.

*Fulya , selin , elif, atilla , ben aynı odada kalacağız diğerleri de aynı odada kalsınlar.

"Emredersiniz Komutanım.

Güzel bir dağılım oldu, kızların ve atillanın oluşu işime geliyordu benim için tek sorun savaş gıcığıydı, Neyse ona da katlanacağım artık.

Odaya girip direk Cam kenarını kaptım, havada karada, fark etmez cam kenarında olmazsam içim sıkılıyor sanki biri beni boğuyor Muş gibi hissediyordum.

Eşyalarımı bırakıp odanın içindeki dolaba yöneldim, kapağını açıp sırt çantamı, yeleğimi çıkartıp dolaba yerleştirip kapattım, o kadar çok uyumuşum ki ayakta uyumaya devam ediyordum, kolumda ki saate baktığımda ikindi ezanının okunduğu anladım havlumu alarak banyoya ilerledim,

Beni gören askerler avel avel durup inceliyorlardı, banyoya girip elimde ki fuları çıkarıp cebime koydum,

abdestimi alırken sargının olduğu yeri mesh ettim, abdestimi aladıktan sonra yüzümü ve kollarımı kuruladım, ben çıkar çıkmaz erkek sürüsü banyoya akın etmişti.

Koridorda yürüyen bir eri durdurdum, "namaz kılabileceğim bir yer var mı asker ?

"Fırat bayram samsun emredin komutanım, Sizin odaların çaprazında minik bir mescit var komutanım.

"Sağol asker .

Odaya girdiğimde herkes yerleşiyordu, havlumu bırakıp çantamdan eteğimi ve şalımı aldım,

"Nereye gidiyorsun abla?

"İkindi namazımı kılacağım .

"Allah kabul etsin, ben seni kapıda bekliyorum, beraber yemeğe gideriz

"Tamam

Postallarımı çıkartıp her yeri halı kaplı odaya girdim, eteğimi giydikten sonra şalımı da yaparak namaza başladım, namazım bittikten sonra duamı da yaparak tesbih çektim.

​​

Bölüm sonu

Olabildiğince uzun yazmaya çalıştım, umarım beğenirsiniz,

​​​​​​

Bölüm : 02.12.2024 11:05 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...