@geceninhisleri15
|
Giriş: Tesadüfler Sahnesi Sahil boyunca esen hafif rüzgar, Gökçe’nin uzun saçlarını yüzüne savuruyor, o da aceleyle saçlarını kulaklarının arkasına itiyordu. Yanında yürüyen Yağmur, arada sırada kahkahalar atıyor, eğlenceli bir şeyler anlatıyordu ama Gökçe ona fazla kulak veremiyordu. Denizin dalga sesleri, Yağmur’un neşeli sesine karışıyor, hafif bir akşam serinliği her şeyi yavaşlatıyordu. Gökçe, denize bakarken içinde beliren o tanıdık duyguyu düşündü; eksiklik. Sanki her şey olması gerektiği gibiydi ama bir şeyler eksikti, bir şeyler tamamlanmamıştı. Tam o sırada, karşıdan gelen bir adam dikkatini çekti. Yavaş ama kendinden emin adımlarla yürüyen, uzaklara bakan, hafif dağınık saçları rüzgarda hareket eden bir adam. Gökçe’nin gözleri ona kilitlenmişti. Kalbi garip bir şekilde hızlandı, sanki o anın bir anlamı varmış gibi hissetti. Yağmur, Gökçe’nin dikkatsiz bakışını fark edince hafifçe dirseğiyle ona dokundu. “Ne bakıyorsun öyle? Tanıyor musun onu?” diye sordu Yağmur, gülümseyerek. “Hayır… Sadece… Öylesine,” dedi Gökçe, gözlerini adamdan ayıramayarak. Adam onlara doğru yaklaştığında kısa bir an için göz göze geldiler. Gökçe o bakışlarda bir şeyler yakaladı; anlam veremediği, onu içine çeken bir şey. Fakat adam hızla geçip gitti, sanki Gökçe orada yokmuş gibi. O anda her şey bir rüya gibi hissettirdi. Belki de bir anlam yüklemeye çalışıyordu. Yağmur’un sesi bu düşünceleri dağıttı. “Hadi, biraz daha yürüyelim.” Gökçe, adımlarını yeniden atarken aklında sadece o adam vardı. Eflan. O zamanlar ismini bilmiyordu ama çok geçmeden öğrenecekti. Ve hayatında bir iz bırakacağını tahmin bile edemezdi. |
0% |